0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » Es SEYYID OSMAN HULUSI ATES ( k.s.) ve ZIKIR

önceki konu   diğer konu
6 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Gast Hudayi  
Es SEYYID OSMAN HULUSI ATES ( k.s.) ve ZIKIR
Misafir
Selamun Aleykum


Arapça, unutmanýn zýttý olan hatýrlamayý ifade eden bir kelimedir. Zikir, lügatta, anma, hatýrlama, zihinde tutma, yad etme, unutmama, aðzýna alma, aþýklama manasýnda Kur'an kaynaklý bir tasavvuf kavramýdýr. Zikir diðer bir ifade ile, korku (havf) veya sevginin çokluðun, sebebiyle gaflet meydanýndan müþahede alanýna çýkýþtýr. Zikir, ariflerin yaygýsý, muhiblerin saðlama bastýðý yer, aþýklarýn þarabýdýr. Kýsaca zikir, zikredilenden (Allah)'tan baþkasýný unutmaktýr.

Tasavvuf ýstýlahýnda ise zikir; din ve dünya saadetini elde etmek için Hakk'ýn zat ismini zikrederek, vaktini ma'mur etmek maksadýyla, ya kamil bir mürþidden alýnarak, ya da þeriat-tarikat ölçü ve adabýna baðlý kalýnarak, gerçek me'zunlarýndan usulü ve þekliyle öðrenilerek, tesbih ile muhtelif Es-ma-i Hüsnayý söylemektir. Bu söyleyiþte Hakk'ý anmanýn sadece dille deðil, kalp ve zihnin de Allah'la meþgul olmasý gerektiði, kelimenin lügat manasýnda gizlidir.

Manasýndan da anlaþýlacaðý üzere, zikirde aslolan, diðer varlýklarla ilgili duygu ve düþünceleri kalpten atarak Allah'ý anmaktýr. Bu þekilde yapýlan zikre "zikr-i muttasýl", baþka düþüncelerle karýþýk olarak yapýlan zikre de "zikr-i munkatý" denir.

Bütün tasavvuf büyükleri ve tarikat ricali, bu kavramý yollarýn "temel esasý" saymýþlardýr. Doðrusu bunda pek haksýz da sayýlmazlar. Çünkü bu kavramý Kur'an'da türevleriyle birlikte 250'den fazla yerde geçmektedir, gerçi Kur'an'daki zikir kavramý bazen bizzat Kur'an manasýnda3; bazende namaz manasýnda4 kullanýlmýþsa da bu kullanýmlar da zikrin mutlak ve genel kavramý içine girmektedir. Zira Kur'an kendisi bizzat Allah ile iliþkimizi hatýrlatan ve O'nunla elest bezminde yaptýðýmýz sözleþmeyi önümüze koyan bir uyarýcý mesaj ve zikirdir. Bu yüzden sufilerden bir kýsmý zikri, Elest bezmi'ndeki ahdi hatýrlamak, "sema"da o ilahi sesi duymak olarak yorumlarlar. Gerçi bu hitab-ý ilahi sürekli olarak bize "Elestü bi-rabbiküm", "Ben sizin rabbiniz deðjl miyim?" diye sormaya devam ediyor. Biz, o sesi duyar (sema) ve "Bela", "Evet, Rabbimizsin" diyebilirsek, iþte zikir odur. Allah ile yapýlan bu mukaveleyi unutan insanoðlu, önce Kur'an'la uyarýlmakta; sonra onun özel emirleriyle ahdine baðlý kalmaya çaðrýlmaktadýr. Kur'an zikir olduðu gibi namaz da zikirdir. Çünkü namazda insan zikrin en mükemmelini icra etmekle kulluða yakýþan en uygun bir biçimde Rabbý önünde arz-ý ubudiyet etmektedir.

Mutasavvýflara göre gerçek zikir, Allah'ý þiddetle sevmek, O' ndan tam anlamýyla korkarak gaflet meydanýndan müþahede semasýna yükselmektir. Ya da bir baþka ifadeyle Mezkur' dan; yani Allah'tan baþkasýný unutmaktýr. Çünkü "Unuttuðun zaman rabbýný zikret"5 ayetinin anlamý, Allah'tan baþkasýný unuttuðun zaman, O'nu zikretmiþ olursun, demektir.

Zaten en önemli hususiyetlerinden ve onun tasavvuf yolunda temel esas olmasýný saðlayan özelliklerinden biri, belli bir vaktinin olmayýþýdýr. Kur'-an'da herhangi bir tahdid yapýlmaksýzýn bütün vakitlerde zikredilmesi emredilmektedir. Oysa ki ibadetlerin en þereflisi olan namazýn belli vakitlerde kýlýnmasý caiz görülmemiþ; zikir için ise böyle bir kýsýtlama söz onusu olmamýþtýr. Buda zikrin devamlýlýk ilkesini gösterir. Nitekim: "Onlar ki ayakta, oturarak ve yanlarý üzere yatarken Allah'ý zikrederler." ayeti bu devamlýlýðýn sýnýrsýzlýðýný ifade etmektedir.Ali Ýmran 41, Ahzab 41 ve Cuma 10. ayetlerindeki "zikr-i kesir" emri de bunun bir baþka te'yidi olduðu gibi, "zikr-i daim" esasýný hedef göstermektedir.

Sufilere göre, ilk defa zikir telkini yapan kiþi Hz. Peygamber (s.a.s) olup dört halifenin her birine deðiþik usullerde zikir telkin etmiþ, sonradan tarikatlar bunlardan herhangi birini esas olarak zikir tarzlarýný geliþtirmiþlerdir. Bu dört telkin þekli þöyledir:

a) Sýddýkiyye: Hz. Peygamber (s.a.s) Medine'ye hicret esnasýnda maðarada gizlenirken, Hz. Ebu Bekir (r.a)'ýn kulaðýna üç defa zikir telkin etmiþtir. Bu esnada Hz. Peygamber (s.a.s) uyluklarý üzerinde, Hz. Ebu Bekir (r.a) ise murabba (ayaklarý önde kavuþturarak) þeklinde oturmuþtur. Hafi (gizli) zikir olayý bu olaya dayanmaktadýr.
b) Kübreviyye: Hz. Ömer (r.a) müslüman olduðu esnada Hz. Peygamber (s.a.s)'le kucaklamýþ, bu sýrada Hz Peygamber(s.a.s) ona Kelime-i Tevhidi sesli (cehri) olarak telkin etmiþtir. Fakat Hz. Ömer (r.a) ayakta durmayýp çöktüðü için Kübreviler murabba oturarak zikrederler.
c) Nurbahþiyye: Hz. Osman (r.a)'da "harfsiz ve sessiz" olarak kalbi zikir telkin etmiþtir.
d) Cehriyye: Hz. Peygamber (s.a.s) Hz. Ali (r.a)'yi diz çöktürüp gözlerini yumdurmuþ ve üç kere "La ilahe illallah" demiþ, ayný cümleyi ona da üç defa tekrarlatmýþtýr. Zikri Cehri (sesli) olarak yapan tarikatlarýn silsilesi genellikle Hz Ali(r.a)'ye dayanýr.

Tarikatlarda önemli bir yeri olan zikir, rastgele yapýlan bir hareket deðildir. Her tarikat kendine mahsus zikir tarzlarý geliþtirmiþ, zikre esas alýnacak isimleri tespit etmiþ ve topluca veya tek baþýna yapýlan zikirlerle ilgili belli adab ve erkan benimsenmiþtir. Zikirler tarikatýn koyduðu bu kurallara uygun olarak yapýlmalýdýr.

Zikir, ferdi olarak yapýldýðý gibi toplu halde de yapýlýr. Mürid, ferdi olarak yaptýðý zikirde þeyhinin talimatýna uyar. Þeyh, müridin anlattýðý þeylere, duygularýna, rüyalarýna bakarak baþka ismi zikretmesini telkin eder veya eski zikrine devam ettirir. Müridin yaptýðý zikre "vird" (çoðulu evrad), okuduðu duaya da "hizb" (çoðulu ahzab) denir. Gece yapýlan zikre "vird-i leyli" adý verilir. Bazý sufiler gündüzleri Kelam-i Tevhid'le, geceleri de baþka bir isimle zikretmeyi uygun görmüþler, bundan dolayý Kelime-i Tevhid'le yapýlan zikre de "vird-i nehari" demiþlerdir.

Bilhassa tarikatlarýn kurulup geliþmesinden sonra tekkelerde toplu halde zikretmek yaygýnlaþmýþ ve zamanla her tarikata ait belli adab ve erkaný olan zikir tarzlarý meydana gelmiþtir. Ayrýca topluca icra edilen zikirler her tarikatta ayrý isimler almýþtýr. Bunlarýn meþhur olan bazýlarý þunlardýr; Sema, Hatm-i Hacegan, Darb-ý esma, Zikr-i Kýyam, Devran, Zikri Erre.

Tarikatlarýn toplu halde yaptýklarý zikirler ve özellikle "devran" ve "sema" medrese ulemasýnýn tenkidlerine maruz kalmýþ, bu hususta lehte ve aleyhte bir çok risale yazýlmýþtýr.

Toplu halde icra edilen zikirler, haftanýn belli günlerinde, kandil, kadir ve bayram gibi hususi gecelerde, tekkelerin "tevhidhane", "Semahane", "Murakabehane", "Vekale" gibi isimler verilen özel kýsýmlarýnda yapýlýr ve genel olarak tarikata mensup olmayan kimselere de açýk tutulur. Böylece toplumun deðiþik kesimlerinin kaynaþmasýna, dini ve mistik bir hava yaþanmasýna zemin hazýrlanmýþ olmaktadýr.

Toplu zikre iþtirak edecek olan bir müridin zikre baþlamadan, zikir esnasýnda ve zikir bittikten sonra uymasý gereken bir takým kurallar vardýr. Bunlar tarikatlara göre deðiþiklik arzeder.

Ferdi olarak yapýlan zikir, uygulanýþ þekli itibariyle asýl olarak üçe ayrýlýr:

1- Kalbin iþtiraký olmaksýzýn sadece dille yapýlan zikir.
2- Dil iþtirak etmeden sadece kalb ile yapýlan zikir.
3- Hem dil, hem de kalb ile yapýlan zikir. Bu tür zikri hakkýyla ifa etmek çok zor olup, ancak büyük veliyyullahlar onu gerekli þekilde yapabilirler.

Bir baþka açýdan da zikir iki kýsýmdýr:

1- Cehri(açýktan, sesli olarak yapýlan) zikir.
2- Hafi (sessiz ve içten yapýlan) zikir.

Hafi zikirde iki þekilde yapýlýr:

a- Gizli fakat dil ile yapýlan zikir.
b- Gizli ve kalben yapýlan zikir.

Kalben yapýlan zikirde dört türlü yapýlýr:

1- Lafza-i Celal'i kalbi ile, nefesini tutarak, vücudunu hareket ettirmeksizin, gözler yumuk vaziyette ve dili damaða yapýþtýrmak, suretiyle zikretmek.
2- Kalbiyle, fakat nefesi tutmadan Kelime-i Tevhid-i zikretmek.
3- Nefsini tutarak, kalbiyle Kelime-i Tevhid'i zikretmek. Bunda baþ hareket ettirilebilir.
4- Vücut organlarýný hiç kýpýrdatmaksýzýn, nefesini tutarak Kelime-i Tevhid'i zikretmek.

Kur'an'da zikir ile alakalý belli baþlý bir kaçýný örnek verecek olursak;

"Ýçinden, yalvararak ve korkarak aþikare olmayan hafif bir sesle Rabbini zikret de gafillerden olma." ayeti içten ve kalbi olan zikir kalbe yerleþtimi Kur'an'ýn ifadelerine göre hiçbirþey ve dünyevi meþguliyet böyle bir zikre engel olamaz.

Kalplerin ancak Allah'ýn zikriyle itminana erip sükunete kavuþacaðý hususu, Kur'an'ýn dikkat çekerek vurguladýðý konulardandýr.11

Hasan Basri hazretleri derki: "Manevi zevki üç þeyde arayýn. Namazda, zikirde ve Kur'an'da. Eðer bulursanýz ne ala. Bulamayacak olursanýz biliniz ki kalbinizin kasveti sebebiyle sizin için manevi hazz kapýlarý kapanmýþtýr."

Kur'an, Hakk'ýn zikrinden yüz çevirenlerin dar ve sýkýcý bir hayat yaþayacaklarýný ve kýyamette de âma olarak haþrolacaklarýný haber vermektedir.12 Gerek bu ayet-i kerime, gerekse yukarýda geçen kalplerin zikirle itminana ereceðini belirten ayet-i kerime, zikrin insanda meydana getireceði psikolojik ve ruhi huzuru ifade etmektedir. Zikir doygunluðuna eren kalbin gönül huzuruna ulaþacaðýný belirtmektedir.

Zikirde Ýslam'ýn ruhuna aykýrý isteklerin olmamasý da zikredilmiþtir;

"Rabbinize yalvara yakara gizlice dua edin. Þu bir hakikattir ki, Allah haddi aþanlarý sevmez."

Bizzat zikir manasýný ifade eden ayetlerden ise;

"Ey iman edenler! Allah' ý çok zikredin. O'nu sabah-akþam tesbih edin."

". . . Allah'ý çok zikreden erkeklerle, Allah'ý çok zikreden kadýnlar, iþte bunlar için Allah maðfiret ve pek büyük mükafat hazýrlamýþtýr."

Zikir deðiþik hadis-i þeriflerle de ifade bulmuþtur;

Rasulullah (s.a.s) buyurdu ki: "Amellerinizin en hayýrlýsý Melikiniz (ve Rabbýnýz) katýnda en temizi, derecenizi en çok yükselteni, altýn ve gümüþ, infak etmekten ve düþmanla boðaz boðaza mücadele ederek sizin düþmaný, düþmanýn sizi öldürmesinden (þehit veya gazi olmaktan) daha faziletli olaný nedir, size haber vereyim mi?"Ashab; "Evet, bu ne imiþ, haber ver ya Rasulullah (s.a.s) dediler." Rasulullah (s.a.s)'de; "Allah Teala'yý zikretmektir." buyurdu.

Rasulullah (s.a.s),"Yeryüzünde Allah Allah... denildikçe kýyamet kopmayacaktýr" (Dünya zikir sayesinde ayakta durmaktadýr.) buyurmuþtur.17

"Bir topluluk oturup Allah' ý zikrederse melekler onlarý kuþatýr, rahmet onlarý kaplar..."

Ýki ayrý kudsi hadiste ise;

"Kulum beni nasýl sanýyorsa Ben öyleyim ve onunla beraberim."

"Bir kimse Benden istekte bulunmayý býrakýp zikrimle meþgul olursa ben ona, istekte bulunanlara verdiðimden çok daha iyisini veririm."

Kuþeyri derki; Zikr Hakk Sübhanehu ve Tea-la'ya giden yolda(riayeti lüzumlu) kuvvetli bir esastýr, hatta bu yolda temel þart zikirdir. Devamlý zikir müstesna, baþka bir þekilde hiçbir kimse Allah'a ulaþamaz.

Vasýti'ye; Zikir nedir? diye sorulmuþ. O da þöyle demiþtir;

"Allah'ý þiddetle sevmek ve korkusunun galibiyeti altýnda bulunmak þartýyla gaflet meydanýndan müþahade (murakabe) fezasýna çýkmaktýr."

Yani derin gafletten devamlý olan, huzur ve müþahede haline geçmektedir.

Zunnün Mýsri diyor ki; "Hakiki manasýyla Allah Teala'yý zikreden bir zakir O'nun zikri yanýnda herþeyi unutur, Allah Teala onu herþeyden muhafaza eder, (istiðrak halinde bulunan kul fena halinde ilahi himayeye girer) kul için Allah herþeye bedel olur."

Kettani diyor ki; "Allah kendisine zikretmemi üzerime farz kýlmasaydý ululuðuna hürmetimden onu zikretmezdim (kendimi buna ehil görmezdim). Benim gibisi mi O' nu zikredecek? (Layýký ile zikredemediði için kabul edilmiþ yüz tevbe ile aðzýný yýkamamýgöz kırpma Birisi O'nu nasýl zikreder.

Sehl Tusteri,"Rab Teala'yý unutmaktan (ve O'nu zikretmemekten) daha büyük bir günah bilmiyorum.", demiþtir.

Hulusi Efendi daha önceden de belirttiðimiz üzere Nakþýbendiyyenin Halidi kolunu temsil ettiðinden dolayý, burada benimsenen zikir þekli ise Hafi (gizli) zikirdir.

Hulusi Efendi, Allah'ý devamlý hatýrda tutmayý, O'nu unutmamayý bakýn þöyle dile getirir;

Maksad o yardýr yarin unutma
Gayrý zünnardýr yarin unutma
Zikr eylesen de þükr eylesen de
Fikr eylesen de yarin unutma

Kulun Allah'ý zikretmesinden önce, Allah'ýn kulu zikrettiðini ve bunun da karþýlýklý olduðunu Hulusi Efendi þöyle anlatmaktadýr;

Sen müridim deme kim istemiþ murad anýn
Sen zâkirim deme kim zikr eden o yad anýn

Hulusi Efendi zikrin saliki uyanýk halde tuttuðunu, ve en büyük bir kâr olduðunu, zikrin insaný dünyevi varlýklardan soyutlayýþýný, Allah'a kavuþturduðunu þu ifadelerle nazmetmiþtir;

Derviþ olan agah olur
Her kârý zikrullah olur
Hep cümle varýndan geçer
Vâsýl-ý ile'llah olur.

Zikrin özellikle sabahýn baþlangýç saatlerinde gizli bir þekilde tenhada yapýlmasýnýn önemine iþaret etmiþtir. Zikreden gönüller, onu devamlý muhafaza eder ve devam ettirir. Tabi ki zikirden alabilmek için bir mürþidin eteðini tutmak ondan ta'lim almak gerekir. Böylece zikir "Allah Allah" diye dilinde vird eden zakirlerle son nefesine kadar devam eder. Ýþte bakýn bunu Hulusi Efendi bizlere þu þekilde bildirmiþtir.

Mü'minin tamam-ý vakt-i sehergâh
Zikr-i müdamý Allah Allah
Tuttu bir elden zikr etti dilden
Canu gönülden Allah Allah
Ahir kelamýn Allah Allah

Mevlanýn ismini zikrederken her türlü kötü düþünce ve gamdan kederden uzak duracaðýný bildirirken, dünyaya meyleden ve zikirden uzak kalan kullarýn zikrin zevkinden mahrum olacaklarýný þu þekilde ifade etmiþtir;

Zikr-i Mevlâ gönlü her âlâm u gamdan dûr eder
Meyl-i fâni zevk-i Mevlâ'dan kulu mehcûr eder.

En büyük arzularýndan birinin de Hakk'ýn zikr- û fikrinden ayrý düþmemek olduðunu ifade etmiþtir.

Dilimi gayrýlarla gafil etme zikr-ü fikrinden
Senin fikrinle bulsun can u gönlüm münteha Ya Râb.

Hakk'a varmayý, gafletten uyanmayý, hakikatý bulmayý zikri telkin ve tavsiye eden mürþidin olmasý zorunluluðunu ifade etmiþtir.

Bul Hakk'a varmaða delil görmez gözün olmuþ alil
Zikr etti Hakk'ý can u dil gencine-i esrar ola.

"Hakký zikreyle" redifli þiirini beyit beyit açýklamaya çalýþalým:

Ey abdi makbul, dönme sað ü sol
Budur doðru yol, Hakk'ý zikreyle.

(Ey Allah'ýn katýnda kabul gören iman sahibi kul; istikametini sapýtma, Hakk'ýn yolundan ayrýlma. Hakk'ý zikredenlerin yolu doðrudur, gittikleri yol hakikattir sen de Hakk'ý zikret.)

Muradýn irfân, idesin iz'an
Ey sevgili cân, Hakk'ý zikreyle.

(Sen eðer, Allah'ý bilmek O'nu bulmak ve O'nun sýrlarýna vakýf olmak istiyorsan, anlayýþ kabiliyetin gayet yüksek bir þekilde ey gönül Hakk'ý zikret.)

Her an her nefes, gayre meyli kes,
Budur sana bes, Hakk'ý zikreyle.

(Her aldýðýn ve verdiðin nefeste, yalnýzca Hakk'ý zikret. O'ndan baþka her þeyden ilgi ve alâkaný kes. Böyle yapman senin için kafidir, sen bu öðüdü tut Hakký zikret.)

Fikr-i hevadan, kalb-i riyadan,
Geçüp sivadan, Hakk'ý zikreyle.

(Boþ düþüncelerden ve gösteriþten uzak kal. Zikir insaný kötülüklerden korur. Günahlardan geçip, Hakký zikret.)

Uyan ey mürde, düþüp bir derde,
Kalkýp seherde, Hakk'ý zikreyle.

(Ey uykunun ölüm sessizliðine kapýlmýþ olan insan; bir gönül derdi ile seher vakitlerinde ölü kalbine dirilik verecek þekilde hakký zikret.)

Tutup bir etek, ol ballý petek,
Ýnle bülbül-tek, Hakk'ý zikreyle.

(Zikr için elbette bir mürþid-i kamilin terbiyesinden geçmek gerekmektedir. Yoksa gerçek mânada zevkine eriþilmez. Bir mürþidin eteðinden tutup, onun tarif ettiði þekilde zikir yapanlar verimli bir þekilde yaptýðýndan tad alýr. Bülbül sevgilisi olan gülün zikrini yapmakla gününü geçirmektedir, sen de bülbül ol, Hakk'ý zikret.)

Hulusi hâs ol, ehl-i ihlas ol,
Bahre gavvas ol, Hakk'ý zikreyle.

(Hulusi, zikr seni seçkin kýlacaktýr. Zikr insana samimiyet ve baðlýlýk verir. Hakikat denizine dalanlardan olabilmek için Hakký zikret.)

Yukarýdaki beyitlerde anlatýlan hasletleri taþýyabilmek için zikrin gerekliliðini beyan buyurmaktadýrlar.

Son olarak Ýbn Kayyimu'l-Cevzi, bir eserinde zikrin yüz faydasýndan bahsetmiþtir. Bizde bunlardan bir kýsmýný sizlere iletiyoruz;

1- Zikir þeytaný yanýndan uzaklaþtýrýr ve Allah Teala'nýn hoþnutluðunu kazandýrýr.
2- Kalbden gam ve tasayý giderir.
3- Kalbe ferahlýk, sevinç ve rahatlýk bahþeder.
4- Kalbi ve yüzü nurlandýrýr.
5- Bedeni ve kalbi güçlendirir.
6- Zikir, Ýslamýn ruhu olan sevgi ve muhabbeti temin eder.
7- Zikir, murakabeyi temin eder ve ihsan kapýsýnýn aþýlmasýna vesile olur.
8- Allah'a kurbiyeti saðlar.
9- Zikir kalbin hayatiyyeti için, balýðýn suya duyduðu ihtiyaç gibidir.
10- Zikir kalbi cilalandýrýr.
11- Zikir, hatalarý önler, hatta giderir, yok eder.
12- Zikreden kimse, zikrettiði varlýða yaklaþýr, hatta O'nunla(Allah'la) beraber olur.
13- Zikir, kalbin þifa ve ilacý, gaflet ise marazýdýr.
14- Zikir, cehennem ile kul arasýnda bir duvardýr.
15- Zikir, dilin, gýybet, yalan gibi batýl ve haram þeylerde meþguliyetini önler.



Kýsaca, usulüne ve gayesine uygun olarak yapýlan zikir, tarikat ehli kiþinin daima Allah'ý hatýrlamasý, dünyada baþý boþ olmadýðý þuurunun canlý tutulmasýnýn ve bu þuurla davranýþlarýný, Allah'ýn koyduðu ölçülere göre ayarlamasýný temin etmesi sebebiyle, önemli bir otokontrol vasýtasý durumundadýr. Bu yüzden, tasavvuf eðitiminde önemli bir yeri vardýr.

Her mahluk kendi dilince Hakk'ý zikretmektedir. Eþyanýn sýrrýna vakýf olan Allah dostlarý, aðaçlarýn, kuþlarýn, taþlarýn vs. bile zikrini müþahede ederler. Hulusi Efendiye bu mazhariyet daha küçük yaþlarda verilmiþtir.

Bir gün babasý Hatip Hasan Efendi atýnýn terkisine Hulusi Efendiyi de alarak Hacýlar mahallesinden Darende'ye gitmek üzere yola çýkarlar. Hatip Efendi yola çýktýktan sonra, kamçýsýný evde unuttuðunu farkeder. Hulusi Efendiye: "Oðlum Hulûsi, kamçýyý unutmuþuz. Þu aðaçtan bir çubuk kes de ver der." Hulusi Efendi attan iner sögütten bir dal kesmek ister, fakat kesemez. Hatip Efendi hiddetlenir "Niçin kesmiyorsun Hulûsi?" der. Hulusi Efendi: "Baba nasýl keseyim çünkü dallar Allah (c.c.)'ý zikrediyorlar, onun için kesemedim." der. Hatip Efendi þaþýrýr bu cevap karþýsýnda. Attan iner oðlunu þefkatle baðrýna basar, "Aferin oðlum aferin" der.

Hulusi Efendi bir sohbetlerinde buyururlar ki: "Sizlere talim edilen ders ve vazifelerinize hergün ihtimamla devam etmeniz gerektir. Bu; cebine harçlýðýný koyup pazara çýkmaya benzer. Cebinde harçlýðýn olmazsa, ya veresiye alacaksýn, ya da aldatacaksýn. Onun için pazara harçlýkla gidersen istifade edersin. Bir de ham demir elektirikli bir sahaya girdiði zaman mýknatýs olur. Fakat elektirikli sahayý terk edince mýknatýslýk hali yok olur. Ama bir çelik, elektirikli sahaya girince devamlý mýknatýs olur. Nereye giderse gitsin mýknatýslýk halini muhafaza eder. Sizler de nerede olursanýz olun, hangi pazara giderseniz gidin Cenabý Allah (c.c.)'ýn zikri fikri ile olursanýz, onun muhabbeti ve füyuzatý altýnda olursunuz." diye buyurdular.

Bir gün Devlethanede ziyaretçilerin arasýnda bulunan bir arkadaþ, Efendi Hazretlerinden kendisine ders tarif etmesini istedi. Efendi Hazretleri de: "Oðul senin dersin yok mu da ders istiyorsun" diye buyurdu. O arkadaþ: "Efendim benim dersim vardý fakat ben sizden almak istiyorum" dedi. Efendi Hazretleri: "Oðul dersin ayrýsý gayrýsý olmaz, görevli olan bir arkadaþýmýzdan aldýysan mesele yok." diye buyurdu. Bir müddet sonra da þöyle buyurdu: "Allah'ý (c.c.) zikretme hususunda Kur'aný Kerimde birçok ayet mevcuttur. "Allahý (c.c.) zikreden kalpler mutmain olur'' gibi birçok ayet vardýr. Onun için Allahý (c.c.) zikrederiz. Oðul sabah namazýndan sonra iki rekat iþrak namazý kýlarýz. Resulullah (s.a.s.) Efendimiz bir Hadisi Þerifinde buyuruyor ki: "Bir kimse Sabah namazýný kýlar güneþ iki mýzrak boyu yükselene kadar, hiç dünya kelamý konuþmadan oturur, sonrada kalkar iki rekat iþrak namazý kýlarsa bir Umre sevabý kazanýr" diye buyuruyor. Oðul Öðle namazýnýn ve Yatsý namazýnýn son sünnetini dört rekat olarak kýlarýz. Bununla ilgili iki sahih Hadisi Þerif mevcut ki, Resulullah (s.a.s.) þöyle buyuruyor: "Bir kimse Öðle namazýnýn ve Yatsý namazýnýn son sünnetini dört rekat olarak kýlar, o kimsenin denizler köpüðü kadar günahý olsa affolunur" diye buyuruyor. Akþam namazýndan sonra altý rekat Evvabin Namazý kýlarýz ki, bunun hakkýnda da yine sahih Hadis mevcuttur. Resulullah (s.a.s.) Efendimiz buyuruyor ki: "Akþam namazýnýn sünnetinden sonra hiç dünya kelamý konuþmadan, altý rekat Evvabin namazý kýlan kimsenin denizler köpüðü kadar günahý olsa affolunur" diye buyuruyor. Oðul gecenin üçte birlik zamanýnda Teheccüt namazý kýlarýz ki, Resulullah (s.a.s.) Efendimiz hiç terk etmemiþlerdir. Oðul Resulullah (s.a.s.) Efendimiz Teheccüt Namazýný Oniki rekatten fazla kýlmamýþtýr, iki rekatten de az kýlmamýþtýr" diyerek dersi sohbet þeklinde anlattýlar.

Birgün Efendi Hazretlerinin ziyaretine bir dede-torun gelmiþti. Dede, torununun ders almak istediðini söyledi. Efendi Hazretleri de: "Daha öðrenciymiþ, okulunu bitirsin öyle verelim. Hem okul hem ders aðýr olur" diye buyurdu. Dede: "Olsun Efendim yapar" dedi. Israr edince; "Peki oðul verelim" diyerek dersini tarif ettiler. Dede, torununa: "Oðlum hergün dersin için onbeþ dakika ayýrýrsýn yaparsýn" deyince, Efendi Hazretleri: "Hayýr onbeþ dakika deðil enaz kýrkbeþ dakika veya bir saat olmasý lazým" diye ikazda bulunarak intisab edip vazife alanlarýn zikre gereken ehemmiyeti verip, gerekli zamaný ayýrarak vazifelerini dikkatlice yapmalarýna iþaret buyurmuþlardýr.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Hudayi tarafından, 02.01.2005 - 00:54 tarihinde.
Gönderen: 30.12.2004 - 01:23
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Gast Hudayi  
TURKSOYLU kardese
Misafir
Selamun Aleykum


Merakinizi gidermek icin,Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin Nesep silsilesini yaziyorum TURKSOYLU kardes...Insaallah mutmain olursunuz.Asagidaki aciklamalardan mutmain olmazsaniz;

http://www.somuncubaba.net

http://www.hulusiefendivakfi.org.tr

http://www.osmanli.org.tr

adreslerini incelemenizi oneririm insaallah.

Allah razi olsun.


Seyyidü'l-Mürselin Muhammed Aleyhis-selâm
Ali b. Ebi Talip (R.A)
Fâtýmatü'z-Zehra (R.Ah)
Hüseyin b. Ali (R.A)
Es-seyyid Zeynel-Âbidin
Es-seyyid Muhammed Bâkýr
Es-seyyid Caferus- Sâdýk
Es-seyyid Nurul-Hüda
Es-seyyid Abbas
Es-seyyid Ýbrahim
Es-seyyid Musa
Es-seyyid Hasan
Es-seyyid Ahmed
Es-seyyid Süleyman
Es-seyyid Süleyman
Es-seyyid Ýshak
Es-seyyid Sa'düddin
Es-seyyid Mahmud
Es-seyyid Ali
Es-seyyid Mahmud
Es-seyyid Hasan
Es-seyyid Süleyman Halveti
Es-seyyid Ýbrahim
Eþ-Þeyh Es-seyyid Hasan
Es-seyyid Þemseddin Musa el-Kayseri
Es-seyyid Eþ-Þeyh El-Hac Hamid Veli
Es-seyyid Eþ-þeyh Halil Taybi
Es-seyyid Ahmed Veli
Es-seyyid Sarý Muhammed
Es-seyyid Pir Muhammed
Es-seyyid El-hac Hüseyin
Es-seyyid El-Hac Hasan Karabaþi
Es-seyyid Ali
Es-seyyid Muhammed Emin
Es-seyyid Ali
Es-seyyid Ahmed Hilmi
Es-seyyid Hasan Feyzi
Es-seyyid Osman Hulûsi Dârendevî




Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin intisab edip, mür­þid makamýna ka­dar yüksel­diði Nakþî-Halidî kolunun Silsilesi ise þu þekildedir:
Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm



Nebî Sýddîk u Selmân Kâsýmest u Cafer u Tayfûr

Ki ba'd'ez bü'l-Hasen þod bû Ali vü Yûsuf eþ Gencûr



Zi Abdü'l-Hâlýk âmed Arif ü Mahmûdrâ behre

Ki zî-þan þod diyâr-ý Maverâü'n-Nehri kûh-ý Tûr



Ali Baba Külâl u Nakþýbendest u Alâ'eddîn

Pes ez Ya'kûb-ý Çarhî Hâce-i Ahrâr þod meþhûr



Muhammed Zâhid u Derviþ Muhammed Hâcegî Bâkî

Müceddîd "urve'tu'l-vuskâ ve Seyfeddîn Seyyid Nûr



Habîbullah mazhar Þah-ý Abdullâh pir-i mâ

E zî-þân reþk-i subh-ý îd þod mârâ þeb-i dîcûr



Ziya'üddin vahidü'l-asr-ý Mevlânâ mâ Hâlid

Çü âmed kaniten lillâhi yâ ze'l-feyzi ya ze'n-nûr



Pes Abdullah-ý Mekkî Seyyid Yahyâ-yý Daðýstanî

Ez îþan müncelî þod feyz-i Subhân der karîb u dûr



Çorûmî Mustafa Rûmî-i Fârûkî-i Þirânî

Ez îþan u be-tenvîr-i diyâr-ý Rûm þod me'mûr



V'ez u þod ve'z Halil Hamdi Tokadî Mustafa Hakî

Hüseyn-i seyyid-i emced cihân ez feyz u ma'mûr



Ser-â-pâ ber Takî carî fuyûzât-ý ez u server

Ki halk u hulk-ý u der-vey tamâmet müncelî mestûr



Hacý Ahmed Þeyh-i Niksârî Çorumî terbiyet kerdeþ

Ki mustahlef müeyyed þod sahîh yed zî-sened menþûr



Be an hûrþîd- âlem-tâb Garîbu'llâhi Ýhramî

Celîlü'l- menkabet hem âli- himmet râ cihân meþhûr



Hulûsi pür hatâ vü pür-meâsî dergeh-i îþân

Ümîd ez vasl-ý dildâreþ velâkin hâib u mehcûr

Ve lî sâiri's-sâdâdit-turûki'l-aliyye

Rýzâen celle ve alâ bi-sirri'l-Fâtiha



Ketebehü'l-fakîrü'l-hakîru

Abduhu Hulûsi

h. 1403/m. 1983


--------------------------------------------------------------------------------

Osman Hulûsi Efendinin 14.06.1990 tarihinde vefatýndan sonra silsile þu þekilde okunmaktadýr:



Hulûsî ber-muradý hurþîdi âlem dergehi îþan

Eriþti vaslý dildara hemin þod âþýk-ý pür nûr

Hamidüddin-i sani müþg-barý âleme bûd ma'mur

Ve mukteda-i alel ihvân-ý þod mansur

Ateþ, Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi, Dîvân-ý Hulusi-i Darendevi, c. II, s. 148.



Kaynak: Palakoðlu, Ýsmail, Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, Somuncu Baba Araþtýrma ve Kültür Merkezi Yayýnlarý.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Hudayi tarafından, 02.01.2005 - 00:42 tarihinde.
Gönderen: 01.01.2005 - 20:09
Bu Mesaji Bildir   Yukari
turksoylu su an offline turksoylu  
112 Mesaj -
Hulusi Ateþ Seyyid olmadan önce de (Seyyid olmadan önce! kahkaha ) Somuncu Baba'nýn soyundan geldiðini iddia ediyordu, Somuncu Baba'nýn silsilesi açýklanýp Hulusi Ateþ'in onunla alakasý olmadýðý ortaya çýkýnca bu sefer önce Mürþidlik baðýyla baðlý olduðunu söylemiþ ardýndan ise daha büyük kapýya ip atmýþ Seyyid olduðunu iddia etmiþtir.

Son derece ilginçtir, ülkemiz gerçek bir Seyyidler ülkesidir, dünyanýn hiçbir yerinde bulamayacaðýnýz kadar seyyid yaþar bu ülkede, ne mutlu bize!

Ayrýca kaynak olarak "Kaynak: Palakoðlu, Ýsmail, Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, Somuncu Baba Araþtýrma ve Kültür Merkezi Yayýnlarý." bunu ve verdiðin siteleri görünce daha da bir gülme geldi, çünkü verdiðin kaynaklar adamýn kendi vakfýnýn yayýn organlarý yav! kahkaha
Gönderen: 01.01.2005 - 20:43
Bu Mesaji Bildir   turksoylu üyenin diger mesajlarini ara turksoylu üyenin Profiline bak turksoylu üyeye özel mesaj gönder turksoylu üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast Hudayi  
HADDINIZI BILINIZ!!!
Misafir
Selamun Aleykum

Bastan sona sacmaliklarla dolu olan yazinizi, yuregim burkularak okudugumu belirtmek zorundayim .

Haddinizi biliniz ve bilginiz olmayan konulara burnunuzu sokmayiniz lutfen.

Vermis oldugum linkleri bile incelememis olmalisiniz ki; birisinin vakif, birisinin de Prf.Dr.AHMET AKGUNDUZ ve arkadaslarinin sitesi oldugunu bile fark edememissiniz.

Somuncu Baba'nin kim oldugunu ve silsilesini " OSMANLI KAYITLARINDAN" ogrenmek isterseniz, bakmaya bile deger bulmadiginiz siteyi ve kitaplari okumanizi oneririm.Ayrica, mufteri durumuna dusuyorsunuz...Bunu da hatirlatmakta fayda goruyorum.

Rabbim islah etsin.
Gönderen: 01.01.2005 - 23:35
Bu Mesaji Bildir   Yukari
turksoylu su an offline turksoylu  
112 Mesaj -
Ahmet Akgündüz'de zaten o tarikata baðlý ve bildiðim kadarýyla tarikatýn merkezi Darende doðumlu.

Ben Peygamber'in neden þunu dediðini çok daha iyi anlýyorum þimdi;

Ey Ýnsanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, bu seneden sonra sizinle burada belki de bir daha hiç buluþamayacaðým.

Ýnsanlar!
Bugünleriniz nasýl mukaddes bir gün ise, bu aylarýnýz nasýl mukaddes bir ay ise, bu þehriniz (Mekke) nasýl mukaddes bir þehir ise, canlarýnýz, mallarýnýz, namuslarýnýz da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuþtur.

Ashabým!
Yarýn Rabbinize kavuþacaksýnýz ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksýnýz. Sakýn benden sonra eski sapýklýklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayasýnýz.

Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup doðrudan iþitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiþ olur.

Ashabým!
Kimin yanýnda bir emanet varsa onu sahibine versin! Faizin her çeþidi kaldýrýlmýþtýr, ayaðýmýn altýndadýr. Lakin borcunuzun aslýný vermeniz gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uðrayýnýz. Allah'ýn emriyle faizcilik artýk yasaktýr. Cahiliyeden kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayaðýmýn altýndadýr. Ýlk kaldýrdýðým faiz de Abdülmüttalib'in oðlu (amcam) Abbas'ýn faizidir.

Ashabým!
Cahiliye devrinde güdülen kan davalarý da tamamen kaldýrýlmýþtýr. Kaldýrdýðým ilk kan davasý Abdülmüttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nýn kan davasýdýr.

Ýnsanlar!
Bugün þeytan, sizin þu topraklarýnýzda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak gücünü ebedi surette kaybetmiþtir. Fakat siz, bu kaldýrdýðým þeyler dýþýnda, küçük gördüðünüz iþlerde ona uyarsanýz bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakýnýnýz.

Ýnsanlar!
Kadýnlarýn haklarýný gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanýzý tavsiye ederim. Siz kadýnlarý, Allah emaneti olarak aldýnýz; onlarýn namuslarýný ve iffetlerini Allah adýna söz vererek helal edindiniz. Sizin kadýnlar üzerinde hakkýnýz, onlarýn da sizin üzerinde haklarý vardýr. Sizin kadýnlar üzerindeki hakkýnýz, onlarýn aile yuvasýný sizin hoþlanmadýðýnýz hiçbir kimseye çiðnetmemeleridir. Eðer razý olmadýðýnýz herhangi bir kimseyi aile yuvanýza alýrlarsa, onlarý te'dib edebilirsiniz. Kadýnlarýn da sizin üzerinizdeki haklarý, meþru bir þekilde, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.

Mü'minler!
Size bir emanet býrakýyorum ki ona sýký sarýldýkça yolunuzu hiç þaþýrmazsýnýz. O emanet Allah'ýn kitabý Kur'an'dýr.

Mü'minler!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanýn kardeþidir, böylece bütün müslümanlar kardeþtir. Din kardeþinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz helal deðildir. Meðer ki gönül hoþluðu ile kendisi vermiþ olsun.

Ashabým!
Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakký vardýr.

Ýnsanlar!
Cenab-ý Hak her hak sahibine hakkýný (Kur'an'da) vermiþtir. Varise vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döþeðinde doðmuþsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardýr. Babasýndan baþkasýna ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden baþkasýna intisaba kalkan nankör, Allah'ýn gazabýna, meleklerin lanetine ve bütün müslümanlarýn ilencine uðrasýn! Cenab-ý Hak, bu gibi insanlarýn ne tövbelerini ne de þehadetlerini kabul eder.

Ýnsanlar!
Yarýn beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?
"-Allah'ýn elçiliðini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öðütte bulundun, diye þehadet ederiz" cevabýný verdiler.

Bunun üzerine Hz.Muhammed (sav):
Þahit ol Ya Rab! Þahit ol Ya Rab! Þahit ol Ya Rab! dedi.


kahkaha
Gönderen: 02.01.2005 - 18:56
Bu Mesaji Bildir   turksoylu üyenin diger mesajlarini ara turksoylu üyenin Profiline bak turksoylu üyeye özel mesaj gönder turksoylu üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast Hudayi  
Misafir
Selamun Aleykum

Bildiginiz yanildiginiza yetmiyor kardes...Lutfen daha kapsamli arastirmalarda bulunun ve Syn.AKGUNDUZ'un hangi cemaata bagli oldugunu bile bilmezken; bosu bosuna yazilar yazipta komik durumlara dusmeyin.

Veda hutbesini bizimle paylastiginiz icin de ayrica tesekkur ederim. Onemli olanin okumak degil de, okudugunu anlamak oldugunu bilenlerden olursunuz insaallah.

Birgun mutlaka anlayacaksiniz gercegi ama insaallah gec kalmislardan olmazsiniz kardes.

Allah razi olsun.
Gönderen: 03.01.2005 - 00:58
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 2214 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 2.07019 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.