0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » ~~~ RaMaZaN-I ŞERiF ~~~ » ORUCUN KAZANDIRDIKLARI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
ORUCUN KAZANDIRDIKLARI
Moderator


4254 Mesaj -
ORUCUN KAZANDIRDIKLARI
Yeryüzünün halifesi olarak yaratýlan insan, Cenab-ý Hakk'ýn sayýlamayacak kadar fazla olan lütuf ve ihsanlarýna mazhardýr. Onda melekî ve þeytanî dediðimiz iki uç nokta vardýr. Bu kýsacýk hayatýnda yapacaðý amellerle o bu iki noktadan birinde karar kýlacak ve akýbetini bu yönde hazýrlamýþ olacaktýr. Rahmeti sonsuz Allah'ýn insana verdiði nimetlerden biri de onu kendi aklýyla baþ baþa býrakmayýp, yol gösterici olarak peygamberleri ve kitaplarý göndermesidir. Bunlar vasýtasýyla insan, þeytani dehlizlerde gezmek yerine melekî ufukta pervaz edecek, böylece yaratýlýþ gayesine muvafýk hareket etmiþ olacaktýr. Bu gayeyi Kur'ân bizlere: "Ben cinleri ve insanlarý baþka deðil, (Beni bilip) Bana kullukta bulunsunlar diye yarattým."aglaZariyat 51/56) âyetiyle bildirmektedir. Yani insanýn mevcudiyetinin gayesi ibadet etmektir. Yapýlan bu ibadetlerin karþýlýðý Allah'tan beklenir. Ýbadetlerin semeresi uhrevîdir, faydasý orada görülecektir. Bazý ibadet¬lere iktiran eden dünyevi faydalar katiyen o ibadetlere sebep ve gaye olamaz. Bu sebepledir ki ibadetlerle insan, uhrevi yaný aðýr basan kâmil kul durumuna yükselir. Bu durumu korumak da yine ibadetlerle olur. Ýbadetlere iktiran eden, hiç düþünülmeden gelen fayda ve maslahatlar ise Hakim olan Allah'ýn hikmetinin gereðidir. O'nun bize olan tekliflerinde nice hikmetler gizlidir. Namaza, hacca, zekâta ve oruca iktiran eden fayda ve maslahatlar hep bu perspektiften deðerlendirilmelidir. 1. Orucun Ferde Kazandýrdýklarý a- Bedene Kazandýrdýklarý Ýnsan, ruhla cesetten mürekkep olarak yaratýlan bir varlýktýr. Ruhun olmadýðý ceset bir þey ifade etmediði gibi, cesedin olmadýðý ruh da teklif dünyasý adýna bir mânâ ifade etmez. Ýnsan, yiyip içtiði yiyeceklerle, yaptýðý hâl ve hareketlerle, yerine getirmeye çalýþtýðý ibadet ü taatle hem cesedine ve hem de ruhuna birtakým tesirlerde bulunmuþ olmaktadýr. Aðzýna aldýðý bir lokma zahiren midesine gitse bile o aslýnda ruhta da birtakým tesirler icra etmektedir. Yaptýðý bedenî hareketler, vücutta maddî olarak bazý tesirler oluþturduðu gibi ruhta da deðiþik tesirler icra etmektedir. Ýnsanýn ferdi hayatýnýn geliþtirilmesi ve olgunlaþtýrýlmasýnda riyazatýn pek mühim bir yeri vardýr. Bu da ancak oruçla olur. Orucun bir manasý da, ruhun riyazatý ve cesedin perhizi olmasýdýr. Sýk sýk oruca müracat edildiði zaman, içte, vicdanda hasýl edeceði meziyet ve faziletler açýk bir þekilde müþahade edilecektir. Midede fani olan, tamamen ceset kesilen, her zaman ve her yerde mideyi düþünen bir insanda temiz bir ruh ve saf bir kalbin bulunmasýna ihtimal verilemez. Böyle birisinin yaptýðý tek iþ, yeme, içme, def-i tabiîde bulunma, çeþitli nimetleri alma, þükürsüz bir nankör olarak tüketme olacaktýr. Ýþte oruç, fertlere bunun böyle olmamasý gerektiðini hatýrlatýr. aa- Bedeni Dinlendirir Dünyaya gelir gelmez faaliyete baþlayan sindirim siste¬minin zaman zaman dinlenmeye ihtiyacýnýn olduðu, týbbî çevrelerce kabul edilip savunulan bir hakikattir. Senenin bir ayýnda vücudun dinlendirilmesi anlamýna gelen orucun bu yönüyle insan bedenine faydasý inkâr edilemez. Hem o mide fabrikasýnýn pek çok hademeleri ve kendisiyle alâkadar çok insanî duygularý var. Eðer senenin bir ayýnda gündüzleri tatile girmezse, hademelerin ve diðer duygularýn hususî ibadetlerini onlara unutturur, kendiyle meþgul eder, onlarý tahakkümü altýna alýr, nazarý dikkatlerini daima kendine çeker, onlara ulvî vazifelerini unutturur. Fakat Ramazan-ý Þerif orucuyla o fabrikanýn hademeleri anlarlar ki, sýrf o fabrika için yaratýlmamýþlardýr. Ve sair cihazat, o fabrikanýn süflî eðlencelerine bedel, Ramazan-ý Þerif'te melekî ve ruhanî eðlencelerle lezzet alýrlar, nazarlarýný o manevî zevklere dikerler. Onun içindir ki, Ramazan-ý Þerif'te mü'minler, derecelerine göre ayrý ayrý nurlara, feyizlere, manevî zevklere mazhar olurlar. O mübarek ayda oruç vasýtasýyla ruh, akýl ve sýr gibi latifeler çok terakki eder, midenin aðlamasýna karþýlýk onlar masumâne gülerler. Faaliyet içinde olan her makine bir müddet sonra bakýma ve dinlenmeye tâbi tutulur. Bu yapýlmadýðýnda ya makine tamamen tahrip olur ya da ömrü kýsalýr. Bir talebeye belirli bir süre tedrisat gördükten sonra tatil verilir. Bir iþçi, sabahtan akþama kadar çalýþýr ama akþamleyin istirahata çekilir. Bu mola ve dinlenmeler olmadan ayný tempoda çalýþma ve semere verme mümkün deðildir. Ýnsanýn vücudu bir fabrika, azalarý o fabrikanýn aletleri hükmündedir. Oruç ise, vücut fabrikamýzýn dinlenmesine, eskimemesine ve mükemmel bir þekilde çalýþmasýna vesiledir. Oruçla vücutta biriken zararlý yaðlar, þiþmanlýk vesilesi fazla etler atýlmýþ, vücut rahatlýk kazanmýþ olur. Bugün þiþmanlýktan dolayý saða sola baþvuran, buna çare arayan bir sürü insan vardýr. Ve bu þiþmanlýðýn kanýn deveranýna, beynin yavaþ çalýþmasýna sebep olduðu da yine týbbýn kabul ettiði bir gerçektir. Halbuki oruç, hem bu dertlere çare hem de sevap kazanmaya önemli bir vesiledir. bb- Hastalýklara Karþý Korur"Orucun ruh ve beden saðlýðýna faydasý hakkýnda þu ana kadar çok söz söylenmiþ, bu hususta bir hayli makale ve kitap yazýlmýþtýr. Bunlardan biri olarak Alman profesör Cehardet, iradenin takviyesi konusunda yazdýðý kitapta orucu tavsiye ederek, insanýn, maddî meyillerinin esiri olmamasý, nefsinin dizginlerine malik bir hayat yaþamasý için ruhun cesede hakimiyetini temin edecek en tesirli yolun oruç olduðunu belirtir. Dr. Rowy ise, bu hususta, "Oruç, vücudun hastalýklara karþý mukavemetini artýrýr. Bu önemli týbbi hakikati Ýslâm, orucu farz kýlarak ortaya koymuþ, bugünkü modern týp ise orucu hastalýklara karþý koruyucu ve ilâç olarak kullan¬maktadýr"demektedir. Dr. Rawy'nin sözlerini teyid edercesine Dr. Henri Lahman'ýn Saksonya'nýn Dresden þehrindeki hastanesinde, ayrýca Dr. Berþerbenr ve Dr. Moliere ait saðlýk evlerinde oruçla tedavi yapýlmaktadýr. b- Ruha Kazandýrdýklarý Daha önce ki satýrlarda da geçtiði üzere insan, ruhla cesetten mürekkep bir yapýya sahiptir. Bu yapýdaki her iki unsur, insaný kendi yörüngesi etrafýnda döndürmeye çalýþmaktadýr. Bu ikisinden biri olan madde, þehevî ve behîmi arzulardýr. Yani insanýn ceset itibariyle sahip olduðu, Kur'ân'ýn da bize þu cümlelerle tanýttýðý yönüdür: "Andolsun ki biz insaný kuru bir çamurdan, þekillenmiþ bir balçýktan yarattýk."; "Onlara bir sor bakalým: Yaratýlýþta kendileri mi daha kuvvetli, yoksa bizim yarattýklarýmýz mý? Gerçekten biz onlarý yapýþkan çamurdan yarattýk."; "O, insaný bardak gibi (çýnlayan) kupkuru bir balçýktan yarattý." Ýnsanýn diðer bir yönü ise, ona yaratýlýþ gayesini hatýrlatan, onu Rahmanî þeyler yapmaya sevk eden, manevî âlemleri seyrettirmeye vesile olan, aç-susuz kalmasýna raðmen tarif edilemeyen lezzetler hissettiren, kötülükleri hoþ göstermeyip ondan kaçýnmayý ve hoþlanmamayý ihsas ettiren vs. rûhî tarafýdýr. Ýnsanýn üzerinde ruhun hakimiyeti zayýflar veya ceset hakim duruma geçerse, o zaman insan lezzet ve þehvetlerinde dolu dizgin gider. Aklýn hududunu, dinin çizdiði sýnýrlarý hiçe sayar, âdeta zihni gücünü, yiyeceðin çeþidini, içeceðin türlüsünü elde etmeye harcar. Bütün tasasý þehevî arzularýný kamçýlayacak maddeleri bulma, acýktýrýcý, hazmettirici, iþtah açýcý yollarý öðrenmek olur. "Böylece ilmin, kültürün ve medeniyetin zirvesine çýktýðý halde deðirmen merkebinden, saban öküzünden farksýz hale gelir, yemek odasýyla ayak yolu arasýnda mekik dokur durur. Bundan baþka da ne bir prensipten ne de ikinci bir hayattan haberi olur ve bu ikisinin arasýnda dolaþýp durmaktan gayri bir þey tanýmaz, kendisinde de yeme içme arzusundan baþka, zevk ve safa duygusundan gayri, yemek için kazanma kaygýsýnýn dýþýnda her þey ölür gider. Kur'ân'ýn tasvirinden daha doðru ve daha ince tasvire imkân olmadýðýna göre sözü yine ona býrakalým : "Küfredenlere gelince, onlar dünyada sadece zevk u safa ederler, davarlarýn yediði gibi yerler. Onlarýn yeri de ateþtir. aa- Oruç Cenab-ý Hakk'a Kavuþmayý Hatýrlatýr Oruçlunun her saati, her saniyesi Allah'ý ve Allah'ýn nimetlerini hatýrlatmasý ve netice itibariyle de en büyük nimet olan Allah'a lika (kavuþma) nimetini hatýrlatmasý itibariyle çok kýymetlidir. Oruç bu fonksiyonunu iki türlü eda eder. Bunu, lezzetlerin zevaliyle zeval bulmayacak nimetlere iþtiyak ve yine elemlerin zevaliyle gelen lezzet þeklinde özetleyebiliriz. Sabahtan akþama kadar aç ve susuz olan insan zahiren sýkýntý çekse de, bu ibadetin getireceði uhrevî semere (lika) bu elemleri unutturur. Oruçlu bütün gün þehvetini, yemesini ve içmesini hoþnutluðunu elde etmek için býraktýðý Rabbisine kavuþmayý düþünür. Bu düþünce sayesinde hayatýnýn bütün fakülteleri istikamet dairesinde cereyan eder. Rasulü Ekrem de "Oruçlu için iki rahatlatýcý zaman vardýr. Birisi iftar ettiði, diðeri de Rabbiyle buluþacaðý zamandýr."buyurmaktadýr. bb- Oruç Ýnsaný Melekiyete Yükseltir Ýnsanda melekî ve behimî olmak üzere iki yön vardýr. Ýnsan hayvânî hislere ters istikamette yürüdüðü zaman melekî yönünün geliþtiðini ve hayvanî tarafýnýn azaldýðýný vicdanen hisseder. Ýnsan, meleklerin altýnda, diðer canlýlarýn ise üstünde yaratýlmýþtýr. Fakat Allah onu, yüceler yücesi bir makamdan, aþaðýlar aþaðýsý bir seviyeye uzanan çizgide yol almaya muktedir kýlmýþtýr. Dolayýsýyla insan yer yer melekler âlemini aþar, derece itibariyle onlarý geride býrakýr. Zaman zaman da þeytanlarýn altýnda bir yere sukut eder. "Biz insaný en güzel biçimde yarattýk. Sonra onu aþaðýlarýn aþaðýsýna atýverdik. Yalnýz inanýp iyi iþler yapanlar hariç. Onlar için kesintisiz bir mükâfat vardýr." Ýnsaný meleklerden ayýran özelliklerden birisi, onun nefis sahibi olmasýdýr. Meleklerde yeme-içme, evlenme, Allah'a isyan etme vs. gibi davranýþlar söz konusu deðildir. Yaratýlýþ icabý onlar masum, her an Allah'a tesbih ve taatle meþgul varlýklardýr. "Ondan önce söz söylemezler ve onlar O'nun emriyle hareket ederler. (Allah) onlarýn önlerinde ve arkalarýnda ne varsa (ne yapmýþ, ne etmiþlerse) bilir. (Allah'ýn) razý olduðundan baþkasýna þefaat edemezler ve onlar, O'nun korkusundan tir tir titrerler ". Ýnsana gelince, o hayatiyetini ancak yeme-içmeyle devam ettirebilir. Ýsyan etmesi, kusur yapmasý her zaman için muhtemeldir. Ama oruç tutan bir mü'mine gelince o, sabahtan akþama kadar yemeyip içmemesiyle, þehvetine hakim olmasýyla, gýybet ve zulümden kaçýnmasýyla âdeta melekleþir. Hatta o bu davranýþýyla melekleri bile geride býrakýr. Cenab-ý Hakk, meleklere karþý böyle olan mü'min kullarýyla iftihar eder, onlarý meleklere örnek gösterir. cc- Oruç Nimetlerin Deðerini Öðretir Cenab-ý Hakk, küre-i arzý bin bir çeþit nimetlerle donatmýþ ve onu yeryüzünün halifesi olan insanýn emrine musahhar kýlmýþtýr. Her gün önümüze âdeta semadan bir sofra indirilip diðeri kaldýrýlmakta, o kaldýrýlýrken de hemen arkasýndan baþka biri gelmektedir. Yaz, bahar, kýþ, sonbahar demeden aðaçlar meyve vermekte; sema, dolu dolu etekleriyle mücevherler göndermekte; zemin, çeþit çeþit nimetler fýþkýrtmaktadýr. "Semada rýzkýnýz ve size va'dolunan þeyler vardýr." Yer ve gök insanýn emrine sunulmuþtur. Ýnsanlar, bu sayýlamayacak kadar fazla olan nimetlerin içerisinde yüzerken, çoðu kez bu nimetlerin farkýna varamamaktadýrlar. "O mahiler ki derya içredir, deryayý bilmezler."Denizin içindedirler ama, yüzmeyi kolaylaþtýran sudan habersizdirler. Nimetler içinde yüzen insan, oruçla onlarýn kýymetini ve ehemmiyetini anlar, þükrünü eda etmeye çalýþýr. dd- Oruç Ýnsaný Ýktisada Alýþtýrýr Ýslâm'daki oruç ibadeti, insana güzel bir haslet olan iktisat düsturunu öðretir. Oruç, insanlara iktisadý öðreten bir muallim mevkiindedir. Ýstediði þeyi aklýna geldiði zaman hiçbir sýnýrlama getirmeden yapmaya alýþan kiþi, oruçlu olduðu zaman mecburen onu yapamayacaktýr. Mesela her aklýna estiði zaman yemek yiyen, maddî olarak vücudunun arzularýna boyun eðen insan, oruçlu olduðunda mecburen akþamýn olmasýný bekleyecek, dolayýsýyla bu beklemeyle o, iktisat etmeyi öðrenecek, sorumsuzca yaþamaktan uzaklaþmýþ olacaktýr. ee- Oruç Ruhu Olgunlaþtýrýr Ýnsan, beden-ruh ikilisinden mürekkep bir varlýktýr. Bedenin bir kýsým ihtiyaç ve istekleri olduðu gibi, ruhun da kendine göre istekleri vardýr. Ýnsan cismaniyeti itibariyle küçük bir varlýktýr; ama ruhî melekeleri yönüyle o, sonsuzla kucaklaþma yarýþýndadýr. Sýnýrsýz meyilleri, arzularý, istekleri, duygularý, hayalleri, düþünceleri ve fikirleriyle insan sanki kainatýn küçük bir fihristi hükmündedir. Ýþte böyle bir insanýn ruhî yönünü ve bütün istidatlarýný inbisat ve inkiþaf ettiren meyillerinin, emellerinin tahak¬kukuna vesilelik eden, fikirlerini geniþletip intizama tâbi tutan, þeheviyye ve gadabiyye gibi kuvvelerini zabt u rabt altýna alan; insaný, mukadder olan kemalatýna ulaþtýran ve onu Rabbine rabteden en ulvî ve en yüksek irtibat ameliyesi ancak ve ancak ibadettir. Dolayýsýyla bir ibadet þekli olan oruçta bütün bu hususiyetler mevcuttur. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde: "Her þeyin zekâtý vardýr, bedenin zekâtý da oruçtur. Oruç ise sabrýn yarýsýdýr."buyur¬maktadýr. Namaz dinin direði, oruç ruhun direði ve gýdasý, zekât da cemiyetin direðidir. Yani namazsýz dinin, oruçsuz ruhun, zekât vermeden de cemiyetin ayakta durmasý zordur. Yemek cesedi beslediði gibi, oruç da ruhu besler. Yemek yenmeyince hayatý devam ettirmek nasýl zor ise, oruç tutmadan da ruhanî hayatý devam ettirmek o kadar zordur. Bu sebepledir ki, insaný ruhanîleþtirmeyi hedefleyen bütün dinlerde, þekil farklýlýklarý bir tarafa býrakýlacak olursa, oruç önemli bir esas olmuþtur. Hatta insanlarý olgunlaþ¬týrmada rehberlik eden bütün peygamberler, böyle bir misyonu yüklenmeye hazýrlanma dönemlerini hep oruçlu geçirmiþlerdir. Bu da, yine orucun insaný olgunlaþtýrmadaki tesirini gösteren ayrý bir delildir. Evet, insanlarda ruh cesedin, ceset de ruhun namýna geliþir. Ruhanî yönleri itibariyle geliþmek isteyenler mutlaka oruç tutmalýdýrlar. Veya þöyle söyleyelim: Oruç tutmayanlar, cesetlerinin altýnda kalýr ve istenen ölçüde ruhanî olgunluða ulaþamazlar... ff- Oruç Nefsi Gemler Nefsin dizginlerini elde tutmak, insanlar için vazgeçilmez bir ihtiyaçtýr. Zira nefsin istek ve alýþkanlýklarý, insan için öldürücü birer zehir ve insaný aþaðýlara çeken aðýrlýklar gibidir. Nefis daima insana kötülüðü emreder. Hz. Yusuf, "Doðrusu, ben nefsimi temize çýkarmam. Çünkü Rabbimin merhamet edip koruduklarý hariç, nefis daima fenalýðý ister, kötülüðe sevk eder. Doðrusu Rabbim gafurdur, rahimdir (affý ve merhameti boldur)"beyanýyla nefsi en güzel þekilde tanýtmaya çalýþmýþtýr. Nefis, verdikçe büyüyen, büyüdükçe isteyen bir özelliðe sahiptir. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselâm) da bir dualarýnda, "Ey Allah'ým, acizlik ve tembellikten, korkaklýk ve cimrilikten, yaþlýlýk ve kabir azabýndan sana sýðýnýrým. Ey Allah'ým, nefsime takvayý nasib eyle. Onu tertemiz yap. Zira sen temizleyenlerin en hayýrlýsýsýn. Sen onun (nefsin) efendisi ve sahibisin. Ey Allah'ým, fayda vermeyen ilimden, korkmayan kalbden, doymayan nefisten, kabul olmayan duadan sana sýðýnýrým."buyurmaktadýr. Baþka bir dualarýnda ise nefsin þerrinden, kötülüklerinden, baþýna getireceði gailelerden Allah'a sýðýnmýþtýr. Bu anlamda insaný büyük tehlikelere sürükleyen zina hadisesine karþý oruç bir kalkan hükmündedir. Evlenme imkâný olmayanlar, Allah Resulü'nün (aleyhissalatu vesselâm) tavsiyesine göre oruç tutmalýdýr. Zira oruç günahlara karþý bir kalkandýr. Evet, nefsi kontrol altýna almanýn sembolü oruçtur. Bunun içindir ki, farz olan oruç, dinin temel rükünlerinden biri olmuþ, insanýn Ýslâm'ý nefsinde uygulamasýnýn pratik ifadesi olan takvaya gerçekten ulaþtýran yollardan biri sayýlmýþtýr. Nitekim Allah Teâlâ þöyle buyurmaktadýr: "Ey insanlar oruç, sizden öncekilere farz kýlýndýðý gibi (günahlardan) korunmanýz için size de farz kýlýndý." Hasýlý; oruçla insan, kendi nefsini Cenab-ý Hakk karþýsýnda serkeþlikten kurtarýr ve itaat eden bir kul haline getirir. Oruç tutan herkes, oruçlu olmadýðý günlere nisbeten, daha bir melekleþtiðini vicdanýnda hisseder. Yine herkes anlar ki, izin verilmedikçe en küçük bir þeyi dahi yapamaz, elini suya uzatamaz.. ve bu vesileyle de kendinin mâlik deðil memlük; hür deðil kul olduðunu anlar. Neticede nihayetsiz aczini, fakrýný, kusurunu görür ve bir þükr-ü manevî eliyle rahmet kapýsýný çalmaða hazýrlanýr. Yeter ki onu dinin verdiði ölçüler içinde tutsun... gg- Oruç Ýnsaný Günahlara Karþý Korur Günah bir iç çöküntü, bir terslik ve fýtratla bir zýtlaþmadýr. Günaha giren kimse, kendini vicdanî azaplara ve kalbî sýkýntýlara býrakmýþ bir talihsiz ve bütün ruhî meleke ve kabiliyetlerini þeytana teslim etmiþ bir mazlum ve maðdurdur. Bir de o günahý iþlemeye devam ederse, bütün bütün ipi elden kaçýrýr ve artýk ne bir irade, ne bir direnme, ne de kendini yenilemeye mecali kalmaz. Yýðýn yýðýn günah vardýr insanýn geçip gittiði yollarda. Bu yollarda birer kobra gibi gözetler insanoðlunu günahlar.. birinden kurtulmasý mümkün olsa bile, diðerlerine kendini kaptýrmadan yoluna devam etmesi bir hayli müþküldür. Polat gibi saðlam irade gerektir ki, aþýlsýn bu yollar. Yoksa diferansiyeli bozuk bir araba ile en sert virajlarý aþma gibi olacaktýr ki, hangi çukurda gidip duracaðýný söylemek, her hâlde kehanet sayýlmaz... Ýþte bu tehlikeye karþý oruç, kefil ve bir teminat hükmündedir. Bazý kimseler için, onlarý inhiraftan koruyucu bir sütredir. Masiyetlere karþý yapýlmýþ bir tahþidattýr. Evet o, bir kalkan gibi sahibini koruyan, onun cennete girmesine yardým için cennet surlarýnda sýrlý bir kapý haline gelen ve elinde kâsesi bir sâki gibi ona kevserler sunan bir kutlu yoldaþtýr. Allah Rasulü (aleyhissalatu vesselâm): "Ey gençler topluluðu! Evlenmeye güç yetirebileniniz evlensin. Zira bu (evlenme), gözü (haramlardan) koruyucu, ferci (apýþ arasýgöz kırpma günahlara karþý muhafaza edicidir. Kim de evlenmeye muktedir deðilse, o da oruç tutsun. Zira oruç, onun için bir kalkandýr."buyurmaktadýr. Oruç bir temrindir; kiþide cismani arzulara karþý koyma melekesini geliþtirir. Ýnsan oruçlu olduðu anlarda her türlü negatif istek ve meyillere engel olmaya güç yetirdiði gibi, kazandýðý bu dirençle oruçlu olmadýðý zamanlarda da bu tür istek ve meyillerini zaptu rapt alabilir. Zira oruç sadece midenin aç býrakýlmasý demek deðil, aksine mide gibi bütün duygulara; göze, kulaða, kalbe, hayale ve sair maddî, manevî uzuvlara da oruç tutturmak, onlarý haramlardan, malayanî þeylerden çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevk etmektir. Bu þekilde bir oruç tutan insan, "helâl"endeksli bir hayat yaþar. Efendimiz'e ait þu hadisi bu espri içinde yorumlamak gerekir: "Kim ki bana iki çene (dil) ve apýþ arasý mevzuunda söz verir kefil olursa,ben de ona cennet için kefil olurum." Dini hayatý kontrol altýnda tutmanýn en etkili yolu oruçtur. Zira sürekli olarak midenin tok olmasý, insan vücudunun bütün organlarýný, en yüksek enerji kapasitesine ulaþtýrýr. Bu da nefsin arzu ve isteklerini, azgýnlýklarýnýn en son kertesine vardýrýr. O zaman da insanýn dili çözülür, onu kontrol altýna alamaz hale gelir. Evet, kontrolsüz dil, insanýn ahiret hayatý için en büyük tehlikelerden biridir. Onu kontrol altýna almanýn tek çaresi ise nefsin arzu ve isteklerini kýsýtlamak ve kesmektir. Oruç bu fonksiyonunu eda etmesi bakýmýndan þayan-ý tavsiye tek reçetedir. Peygamberimiz'in þu hadisleri de bunu teyid etmektedir: "Ýçinizden biri oruçlu olduðu günlerde baþkasýna çirkin söz söylemesin, baðýrýp çaðýrmasýn. Eðer biri ona söver veya elle sataþýrsa, "Ben oruçluyum"desin , "Kim oruçlu iken yalan konuþmaktan ve kötü hareketlerden vazgeçmezse, bilsin ki Allah'ýn onun yemeyi ve içmeyi býrakmasýna ihtiyacý yoktur. Hasýlý; orucun en mükemmeli, mideye olduðu gibi, göze, kulaða, kalbe, hayale, fikre ve sair organlara da bir nevi oruç tutturmaktýr. Yani onlarý haramlardan, mâlâyani þeylerden alýkoyarak her birisini kendilerine mahsus kulluða sevk etmektir. Bunun yolu ise, insan vücudundaki en büyük fabrika mide olduðundan, oruç vasýtasýyla o kontrol altýna alýnabilirse, diðer azalar da kolayca ona tâbi kýlýnabilir. ðð- Oruç Emanete Riayeti Öðretir Oruç, gizli ve aþikâr her zaman emanete riayet edilmesini öðretir. Zira Allah'ýn helâl olarak kýldýðý nimetleri yiyip-içmekten kaçýnmayý saðlayacak, Allah'tan baþka bir gözetici yoktur. Oruçlu, sabahtan akþama kadar Allah'ýn hududuna riayet eder. Bütün imkânlar hazýr olmasýna, hiç kimse görmemesine raðmen mü'min, orucunu sürdürür. O, akþama kadar emaneti muhafaza hissiyle doludur. Oruca karþý gösterilen bu tavýr, Müslüman'ýn bütün hayatýna akseder. Dolayýsýyla oruç tutan insan, bütün hayatý boyunca kendisine emanet olarak verilen þeylere karþý son derece dikkatli davranýr. hh- Oruç Ahde Vefayý Öðretir Oruç, vefa duygusunun tezahür ettiði en güzel bir iba¬dettir. Zira oruç, Allah ile kul arasýnda yapýlmýþ bir ahiddir. Kul, belirli zaman dilimlerinde belirli þeylerden vazgeçecek, dolayýsýyla bu hareketiyle o, ahdinde vefalý olduðunu gösterecektir. Ayný zamanda insan, tuttuðu oruçlarla vefa duygusunu geliþtirecek, vefa onun ayrýlmaz bir parçasý olacaktýr. Bu durumu kazanan kimse, içtimâî, ailevî ve ferdî hayatýnda âdeta "vefa"dan bir abide haline gelecektir. ii- Oruç Ýnsana Müstaðni Olmayý Öðretir Oruçla insan, nefsin kendisine fýsýldamaya çalýþtýðý þeytani vesveselerin önüne bir set çeker, onun zimamýný kendi eline alýr, nefsi yönlendirmeye çalýþýr. Zira o, yemeðe, kadýna ve dünyaya karþý kapalý bir durumdadýr. Böylelikle o, nefisten ve beþerî duygulardan gelecek baskýlardan âzâde olarak, izzetli bir hayat tarzýna sahip olur. Ve Cenab-ý Hakk'ýn, mü'minlerin bir sýfatý olarak bildirdiði izzet duygusunu yakalamýþ olur. "Ýzzet (üstünlük) ancak Allah'a, elçisine ve mü'minlere mahsustur." jj- Oruç Sabrý Öðretir Orucun en büyük faydalarýndan biri de þüphesiz insaný sabra alýþtýrmasýdýr. Tuttuðu oruçla insan, bir sabýr eðitimi görmüþ olur. Zira o, acýktýðýnda yemez, susadýðýnda su içmez, kendisine yapýlan kötülükler karþýsýnda "Ben oruçluyum!"der, sabreder. Bu þekilde Rabbine doðru kanat çýrparken, bir de sabrý kendine burak edinebilirse, Cenab-ý Hakk'ýn maiyyetine erme þerefini elde eder. kk- Oruç Sýkýntýlara Katlanmayý Öðretir Her türlü nimetin içinde rahat bir þekilde hayatýný devam ettiren kiþinin bu durumu hep böyle sürüp gitmez. Zaman zaman, hiç beklenmedik bir yerde, beklenmedik bir zamanda fakirlik gelip baþýna konabilir. Beklenmeden gelen böyle bir durum karþýsýnda dayanýklý olmak, sarsýlmamak için önceden hazýrlýklý olmak, vücudu böyle zamanlara göre de alýþtýrmak icap eder. Ýnsan zenginken, iflas edip fakirleþebilir, çýkan bir felâketle her þeyini kaybedebilir, meydana gelen bir harpte çeþitli sýkýntýlarla baþ baþa kalabilir. Ýþte bu ve buna benzer sýkýntýlar karþýsýnda zor duruma düþmemek, ümitsizliðe kapýlmamak için oruç ibadeti, âdeta bir intibak eðitimi yaptýrýp vücudu yeme-içme gibi en zarurî ihtiyaçlara sabrettirerek baþýna ansýzýn gelecek olan birtakým sýkýntýlara karþý hazýrlamýþ oluyor ki, bu hazýrlýkla insan dünyanýn deðiþik sýkýntýlarýna, zahmet ve külfetlerine daha kolay bir þekilde karþý koyabilir. Ayný zamanda oruç, sýkýntýlar ve ýzdýraplar karþýsýnda, boynu eðilmeyen, kendine hakim olan, kendisine takdim edilen bir kýsým vaadler karþýsýnda gerçek ve hak bildiði herhangi bir prensipten asla taviz vermeyen mükemmel ve ideal insanlar meydana getirir. ll- Oruç Ýnsaný Nizam ve Ýntizama Alýþtýrýr Evet, oruçlu mü'min bir nizam ve intizam eðitimi yapar. Belirli vakitlerde yiyip, belirli vakitlerde kendini yeme-içmeden alýkoymasý, namazlarýna oruçlu olduðu zamanlarda daha da dikkat etmesi, bütün inananlarla ayný âný bekleyip sahura kalkmasý, teravih namazýný kýlmasý vs. bunlarýn hepsi onu intizama alýþtýran ayrý ayrý birer vesiledir. Böylece mü'min, zamanýný en güzel þekilde deðerlendirerek, hayatýný disipline etmiþ ve ondan tam manasýyla istifade etmiþ olacaktýr.

ALINTI
Gönderen: 15.09.2008 - 08:59
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1552 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Yalvac (61), kmurrad (59), endulus (57), ercan_sw (51), erhanseyfi (64), B e t u l (52), h.t (62), zisan_gul (41), hasretkafesi (53), ahmetkb (52), mustakar01 (62), tövbekargenç (44), mekoc66 (56), ahmet_k22 (39), Abdullah-10 (57), maruf-1 (59), GuelSevdasi81 (43), inci-2 (61), maxsibilyan (45), enesny (42), ramadan48 (42), fatmaavci (62), FIRTINA 50 (56), kaptan67 (61), menzil38 (57), Hacer -72 (52), Guel (39), A H M E T (45), msk02 (47), Mehmet_Ank (63), yusufgezer (41), Aydýn Vu.. (55), Sezer (), oguzlarx27 (55), M.Riza Sekerli (54), kamanliadem (59), eva_maria (36), musab b. ümeyr (42), nurfatih (46), AhmetBayrak (56), ali öz (48), köln42 (58), xAhmetx (49), sadullahyusuf (40), abdülhamit (231), tigrisriver (45), sürmeli (41), enesertugrul (52), medsav (67), Turan64 (61), GCc_EEi (42), ahmetsait (44), alidogan1 (64), ayhanisik42 (51), sedi güngörmü&t.. (59), baha1903 (40), bünyan (59), Orbay1 (56), kaymakli-50 (58), cagri67 (52), HAKAN ERGÜT (50), ravda dostu (40), fatiha42&07 (54), mavipýna.. (59), efrailakcay (51), Bekir 38 (39), selva sehito&et.. (40), Mursid (60), turkish wolf (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.65539 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.