0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » YENİ BİR İSLAM DÜNYASI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
YENİ BİR İSLAM DÜNYASI
Moderator


4254 Mesaj -
YENÝ BÝR ÝSLAM DÜNYASI
Yazar: Ahmet TAÞGETÝREN
BATI ÝLE HESAPLAÞMA
Ýslam dünyasý birgün Batý ile hesaplaþacak. Bu kaçýnýlmaz bir þey. Bunu, bir yandan Ýslam dünyasýnýn þu an içinde bulunduðu durumdan kurtulma mücadelesi zaruri kýlýyor; diðer yandan da, Ýslam mesajýnýn gittikçe Batýyý daha çok etkilemesi vakýasý gerektiriyor. Biri, Ýslam dünyasýnýn boynunun borcu; diðeri, Batý’nýn kendini savunma düþüncesinin uzantýsý. Yüz-yüzelli yýldýr Batý, Ýslam dünyasýnda belirli bir operasyonun icracýsý durumunda. Ýslam dünyasýnýn merkezi otoritesini yýkmýþ, onun bünyesinden minyatür devletçikler çýkarmýþ, onlara sistem þablonlarý sunmuþ. Bunun anlamý, Ýslam dünyasýnýn, Batý stratejisine, daha açýkcasý Batý çýkarlarýna uygun þekilde dizayn edilmesi demek. Bunun sonuçlarý ne olmuþ?
Ýslam dünyasý bütünlüðünü kaybetmiþ.
Ýslam toplumlarý, Ýslam dýþý sistemlerin avucunda, orijinal Ýslami kiþiliklerini kaybetmiþler.
Ýslam dünyasýnýn zenginlikleri Batý’nýn sömürge alaný olmuþ.
Ýslam toplumlarý onurlarý kýrýlmýþ, burunlarý sürtülmüþ, ve insanlýða verecek mesajý olmayan geri topluluklar derecesine indirgenmiþ. Bütün bunlar, birbirleriyle alakalý bir operasyonun sonucu. Ve Ýslam dünyasý açýsýndan bir fasit daire halinde. Ýslam dünyasý bu fasit daireden kurtulmak zorunda. Ve eðer kurtulacaksa Batý ile er geç hesaplaþmak zorunda. Bizim kanaatimiz o ki zaman öyle bir hesaplaþmaya doðru akýyor. Çünkü Ýslam dünyasýnda, böyle bir hazýrlýðýn ýþýltýlarý gönüllerde doðmaya baþlamýþ bulunuyor. ümmet þuuru yeniden inþa oluyor. Ýslam toplumlarý içinde yaþadýklarý Ýslam dýþý sistemin farkýna varýyorlar ve bundan kurtulmak için çabalýyorlar. Ýslam dünyasýnýn zenginlikleri üzerinde iþleyen Batý sömürüsü sorgulanýyor ve iktidarlar kýyasýya sarsýlýyorlar. Ýslam toplumlarý yeniden Ýslamýn izzeti ile buluþuyorlar. Ýslam dünyasýnda bu birikimler arttýkça Batý’da tedirginlik baþlayacak. Batý, bir yandan sömürge alanlarýný kaybetmemek, diðer yandan da kendi manevi çözülüþ sürecine, Ýslam’ýn bir kurtuluþ motifi gibi sirayet etmesini önlemek isteyecek. Ýslam dünyasý nerede yücelme birikimi göstermiþse orayý bloke etmeye çalýþacak. Batý bunu yapacak, çünkü hakim olan o. Peki Müslümanlar ne yapacak? Gözaltýnda olduklarýný bilecekler. Güçlenmenin bir süreç iþi olduðunu unutmayacaklar.
Ýslam dünyasý, bu güçlenme sürecinde ortaya çýkacak bir erken hesaplaþmanýn kendileri aleyhinde olduðunu bilecek. Ve bütün bunlarýn bir korkaklýk eseri olmadýðýný bilecek. Çünkü korkak deðil, ihtiyatlý olacak. Þimdilerde hergün yaþanan olaylarla Ýslam toplumlarýnýn þuuraltýna parça parça kazýnan ve gittikçe bütüncül görüntüsü ortaya çýkan Batý var: Vahþi Batý, sömürgen Batý, makyavelist Batý, Hristiyanlýk deðerlerine baðlýlýktan ziyade Ýslam düþmanlýðý ile tanýmlanýlabilecek bir Batý. Bu görüntü Ýslam toplumlarýnýn Batý ile her karþýlaþtýðý olayda çok çarpýcý biçimde oluþuyor ve Ýslam toplumlarýna hakim Batýcý yönetimlerin tüm karþýt gayretlerine raðmen, ma’þeri vicdandaki “düþman” tipini bütünlüyor. Yaþanan olaylara bir kez daha panaromik bir çerçevede göz atalým:
Kýbrýs’ta bütün Türkleri geriletmek için Batý’nýn göstermiþ olduðu çaba, Bosna- Hersek’teki insan katliamýna Batý’nýn seyirci kalmasý, Batý Trakya’da yapýlan Yunan zulmünün daima olarak arka plana atýlmasý, Amerika’nýn Türkiye’ye karþý bir müeyyide olarak kullandýðý ermeni meselesi, Amerika’nýn Ýsrail’i diþine kadar silahlandýrýrken çok büyük paralarla alýnan F-16’larýn bilgisayar donanýmýný Türkiye’ye vermemesi,
Rus tanklarý Bakü sokaklarýný kana bularken Batý’nýn buna seyirci kalmasý, Batý’nýn Türkiye’nin Ýslam ülkeleri ile iliþkilerine isteði çerçeveyi vermesi ve iliþkilerimizi sýnýrlandýrmasý, Batý’nýn Cezayir’de halk istemesine raðmen Ýslamlaþmanýn önüne geçmesi, Bu örnekleri daha da çoðaltmak mümkündür. Ancak sonuç bellidir. Ýslam dünyasý ile batý arasýnda içten içe bir savaþ cereyan etmektedir. Bu savaþýn þuurlu ve güçlü tarafý Batýdýr. Ve þu anda Ýslam içinde bulunduðu durumu öðrenmelidir. Bosna-hersek, Filistin, Kýbrýs bunu bize öðretmelidir.
BÜTÜNÜ GÖRMEK...
Türkiye’de Lozan þartlarý, T.C.’ni kurduðu, baðýmsýzlýðý perçinlediði gerekçesi ile genellikle kutsanýr. Oysa Lozan þartlarý, Osmanlý sonrasý Ýslam dünyasýna getirdiði statü ile bugünkü sancýlarý besleyen “bütün”ün mimarýdýr. Bu bütün içinde neler vardýr. Ýslamý sistem olarak dýþlama vardýr.
Ýslamýn merkezi birliðini temsil eden hilafetin kaldýrýlmasý vardýr. Böylece merkezi bütünlüðünü yitirmiþ Ýslam dünyasý, Batý karþýsýnda hiçbir zaman yek vücut olamayacak.
Yalnýz hilafetin kaldýrýlmasý ile merkezi bütünlüðün yok edilmesi kafi görülmemiþtir. Birde çarpýk bir coðrafi yapýlanýþ ile, Ýslam ülkelerinin birbirine karþý sürekli cidal içinde bulunmasý öngörülmüþtür.Ve bu bütünü tamamlayan son unsur Ýslam dünyasýnýn coþkulu bir Batýlýlaþma seyrine sokulmasýdýr. Bunun için Türkiye baþta olmak üzere pekçok Ýslam ülkesinde, açýk sömürge yönetimi veya kendi kendine sömürgeleþtirme yoluyla Ýslam toplumlarý kendi kimliklerinden soyutlanmak ve zaman içinde direniþleri kýrýlmýþ birer mankurt haline getirilmek istenmiþtir.Bize göre bir geçiþ dönemi yaþýyor Ýslam dünyasý. Geçiþ döneminin ana özellikleri þunlardýr:Yukarda çerçevesini çizdiðimiz 1. Cihan Savaþý sonrasý yapý sorgulanýyor. Batýnýn dünya egemenliði neden tek seçenek olsun? Ýslam dünyasý sömürge statüsüne layýk mýdýr?
Ýslam dünyasý neden Batýlý deðerleri üstün görsün? Neden Batýlý sistemler Ýslam dünyasýný da biçimlendirsin?
Neden dünya entegrasyon-bütünleþme-seyri içindeyken Ýslam dünyasý, paramparça ve gittikçe daha atomize hale gelme seyri yaþýyor? Bu sorgulama önce sistem planýnda Ýslamý yeniden gündeme getiriyor. Sonra, aðýr-aksak gitse de, Ýslam ülkeleri arasý bütünleþme arayýþlarý var. Ýslam ülkeleri hangi yolla elde etmiþ olursa olsunlar, sonuçta teknoloji kullanmaya baþladýlar. Kimi Ýslam toplumlarý, batý ile sýcak temas noktalarýnda-Kýbrýs, Afganistan, Filistin gibi- baþarý kazandýlar.Ve þu son yýllarda, Ýslam dünyasýna büyük moral kazandýran bir geliþme oldu: Sovyet hakimiyetindeki Müslüman-Türk dünyasý baðýmsýzlýk kazandý.
TÜRKÝYE-BATI-ÝSLAM
Batýcýlýða milletin ödediði bedel, bir kimliktir. Ýstiklal Mahkemeleri, Batýcý operasyonlarýn yürümesi için kaç can almýþtýr bu ülkede. Bunlarýn hiçbirinin hesabý görülmemiþtir. Ýslam’a karþý yürütülen yýkým kampanyasýnýn hesabý görülmemiþtir. Ýslam ülkeleri ile iliþki, Türkiye’nin dýþ politikasýnýn tabii geliþme seyridir. Bu seyri, Batý ile iliþkiler baltalamýþtýr. Oysa ayný Batý, mümkün olsa-ki bunun pek çok örneði vardýr- Ýslam ülkeleri ile can ciðer kuzu sarmasý olabilir. Ýslam ülkeleri pazarlarýnda Amerikan, Ýngiliz, Japon mallarý cirit atýyor. Suudi çadýrýnda Ýngiliz prensesi baðdaþ kuruyor, eliyle yemek yiyor. Ama arkasýndan milyarlýk ihalelere imza atýyor. Bizim temsilcilerimiz, Arap þeyhi eli ile yemek yerken burun kývýrýyor. Ýþte Ýngiliz’in diplomasisi, iþte bizimkisi...
BIR SEÇÝM NOKTASINDA
Türkiye, artýk gerçek bir seçim noktasýndadýr. Türkiye’nin politikalarýný batýcý kadrolarýnýn elinden biran önce almak ve gerçek millet kadrolarýna vermek lazýmdýr. Batýnýn tavrý karþýsýnda batýcýnýn yapacaðý bir þey yoktur. Milletin tavrýný verecek ne his, ne de bilgi birikimi vardýr onun. O, batý karþýsýnda yamuktur öteden beri. Ayný Batýcý kadronun, Ýslam ülkeleriyle de bir iletiþim saðlamasý mümkün deðildir. Mekke’ye gidip de umre yapmadan dönen adamdan dýþ iþleri bakaný olursa, Ýslam ülkeleriyle iliþkiler de ancak bu kadar pamuk ipliði ile baðlanmýþ olur.
GORDÝON’UN DÜÐÜMÜ
Sovyetlerin daðýlmasýndan bu yana dünyada önemli geliþmeler oluyor. Güç dengeleri yeniden biçimleniyor. Þu an dünyada yeni bir kuvvetler dengesinin teþekkül etmekte olduðunu belirttik. Bunu etkileyen unsurlar neler:
1.Amerika ve Avrupa, aralarýndaki rekabeti göz önünde bulundurmakla birlikte eski yerinde.
2.Sovyetler daðýldý ama Rusya, eski dini-kavmi unsurlarý kullanarak yeni bir kuvvet merkezi oluþturmak istiyor.
3.Batýda ve Rusya’da ataða geçen hristiyanlýk vakýasý da önemli bir kuvvet merkezi olarak dikkat çekiyor.
4.Sovyet hakimiyeti altýnda bulunup da bir kýsmý baðýmsýzlýða adým atan Müslüman Türk dünyasý var.
5.Ümmet þuuru yeniden hayat bulan, Ýslamî bilgilenmesi artýðý için, kendisini kuþatan sosyo-kültürel-ekonomik yapýyý sorgulayan siyasi þuuru geliþtiði için yönetimlerin inanç karakterini hesaba çeken Ýslam toplumlarý çaðýn yeni gerçeði .
6.Müslüman-Türk dünyasý dahil tüm Ýslam dünyasýnda henüz toplumlarý ile yeterli rezonansý saðlamamýþ durumdaki yönetimler...
7.Ýslam dünyasý ile ilgili diðer önemli gerçek ise bu dünyanýn ekonomik varlýðýnýn, hakim kuvvet merkezlerinin ekonomilerinin hayat damarý halinde bulunmasý.
Ýslam ülkelerindeki yönetimlerin Batý-Rus yanlýsý olduðu doðru. Varlýklarýný ve devamlarýný suni biçimde kendi toplumlarýnýn iradesine, ama gerçekte uluslararasý güç odaklarýnýn desteðine baðladýklarý da doðru. O yüzden yamulduklarý da bir gerçek. Ama çok azý müstesna, önemli bir kýsmýnýn bunu gönüllü olarak yaptýklarýný sanmýyoruz. Acý duyduklarýný düþünüyoruz. Akýntýya direnemediklerini tahmin ediyoruz yeni dünya düzeninin elinden, Ýslam dünyasý adýna bir þey kopardýklarýnda mutlu olduklarýný görüyoruz. Bosna’da bir çocuk kurtulsa gözleri parýldýyor. Öyleyse gönüllü sömürge deðiller. Ýslam ülkelerinin büyüme yolu Ýslam’da. Türkiye’nin büyüme yolu da Ýslam’da. Ýslam toplumlarýnda yaþayan irade yönetimlere yansýrsa herþey deðiþecek. Bu, elbet yalnýz Türkiye’nin iþi deðil. Tüm Ýslam dünyasýnda bir yükseliþ gerekli. Ama Türkiye gerçeði kavrarsa, Türkiye’nin iradeleri yönetime yansýyan aydýnlarý doðrularý görmeðe baþlarsa, bu, Ýslam dünyasýndaki geliþmeler için önemli bir katalizör etkisi yapacak. Gordion’un düðümü Türkiye’dir. Ýslam için de, uluslararasý güç odaklarý için de...
ÝSLAM KORKUSUNUN MALÝYETÝ
Bizim bu yazýda asýl belirtmek istediðimiz, Tevfik Fikret’lerden bu yana aydýnlardan devlete yansýyan ve dýþ güçlerle iþbirliði içinde kotarýlan”Ýslam korkusu”nun Türkiye’ye neye mal olduðudur. Türkiye bugün, böyle bir korkunun en aðýr bedelini ödemek üzeredir. Azerbaycan olayýnda da, Türk Cumhuriyetleri olayýnda da, Bosna-Hersek olayýnda da böyle bir politikanýn yansýmalarý vardýr.
Bazý tespitler yapalým:
Türkiye Cumhuriyeti ve bir kýsým aydýndaki “Ýslam Korkusu”nun garip bir biçimde uluslararasý güç odaklarýnýn yaklaþýmý ile ayný paralelde olmasý ilk tespittir.
”Ýslam Korkusu” ile Batý yanlýsý politikanýn birbiriyle paralel bir geliþme gösterdiði bir vakýadýr.
3. Yine”Ýslam Korkusu” ile, Ýslam ülkelerinin kopuk politikalarýn paralel bir geliþme gösterdiði de bir vakýadýr.
4. Türkiye, gerek Ýslam ülkeleri, gerekse Müslüman - Türk dünyasý ile iliþkilerinde “Laiklik öncelikli” bir tavýr sergilemiþtir. Bundaki amaç, batýnýn bu yöndeki yaklaþýmýyla uyum gösterme kaygýsýdýr.
5. Bu “Ýslam korkusu” ve “Laik öncelik” altýnda gerçekte bir “Batý korkusu” bulunduðu da bir vakýadýr. Yani “Ýslam korkusu” nu besleyen bir “Batý korkusu” vardýr aslýnda.
Türkiye’de bazý çevreler ise gerçekten Ýslam düþmanýdýr ve bu noktada batý ile mutlak bir uyum içerisindedir.
Dünyada, þu andaki düzenin sorumlusu olan ülkeler bellidir. Bunlar en azýndan B. M. Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesidir.
KÝM NEREDE OYNUYOR?
Üç soru üzerinde düþünmek ve bunlarýn saðlýklý cevaplarýný bularak ona göre tavýr almak gerektiðini düþünüyorum. Türkiye’ye karþý sorumlulukla bunlar arasýnda da sýký bir bað bulunduðuna inanýyorum. Ýslam neden sýk sýk medyada korku odaðý haline getiriliyor? Bunun toplumsal bir temeli var mý?
Ýslam korku odaðý haline getirmenin Türkiye için anlamý ne?
Bu iþte dýþtan içe uzanan bir medya cephesinin aktif görev aldýðýný görüyoruz. O medya cephesini, uluslar arasý güç odaklarýnýn yönlendirdiði istihbarat kuruluþlarý, malzeme ile besliyor. Medya, bulabilirse Ýslamla iliþkilendirilmiþ bir terör olayýný, ama bulamazsa “Keçisi çalýnan müftü” yü “keçi çalmýþ gibi” göstererek Ýslam karþýtý çizgiyi hep sýcak tutuyor. Neden bunu yapýyor medya? Bu medyanýn ideolojik karakteri ve misyonu ile yakýndan ilgili bir husus. Medya, gerek maddi gerekse ideolojik kaynaðýný, Ýslam dýþý yapýlanmanýn oluþtuðu son dönem Türkiye þartlarýnda bulmuþ. Ýslamý hayat dýþýna iterek teþekkül eden batýcý laik sistem, kendine özgü kurumlar oluþtururken, bunun arasýna medya da girmiþ. Çok partili hayata geçtikten sonra oluþan alternatif bir medyadan söz edilse bile, þu an Türkiye medyasýnýn aðýrlýklý bölümü, sistemle yakýn akraba halinde... Bu fikir akrabalýðýný, çýkar iliþkileri pekiþtiriyor. Ýslamla sistem ve onun uzantýlarý arasýnda böylesine bir alternatif iliþki söz konusu. Ne bu sistem ne de onun medyasý, Ýslamýn yeniden toplumsal zemin bulmasýný ve o toplumsal birikimin sistemin geleceðini belirleyecek hale gelmesini istemez. Öyle ise Ýslamýn önü kesilmelidir. Ýþte Ýslam’ý korku odaðý haline getirmenin sebebi bu. Böylece elde edilmek istenen sonuçlar ise þunlardýr.,Ýslam’ý sürekli bir yasak alaný gibi göstermek, ona yöneliþi önlemek Ýslam’ý bir hayat felsefesi olarak benimseyenler üzerinde baský ve suçluluk duygusu oluþturmak
Müslümanlarý sürekli göz altý duygusuna sürüklemek.
Ýslamýn meþruiyyet duygusunu yaralamak. medya bu iþi yaparken, kendilerine” Ýslam karþýtý ve sistem yandaþý” misyonlar yüklenmiþ zinde kuvvetleri de aba altýndaki sopa olarak sürekli yedekte bulunduruyor ve tehdidi böylece pekiþtiriyor.
Tehdit kime? Tehdit aslýnda büyük toplum kesimlerine.



OSMANLI VE TÜRKÝYE

Birinci Dünya Savaþýnda Ýngiltere’nin ana gayesi, sömürgeleri ile arasýna girilen ve Hilafet merkezi olan Osmanlý engelini ortadan kaldýrmaktýr. Bunun için savaþa asýlmýþtýr. Onun için Loyd Corc, Allenby’yi Filistin savaþýna gönderirken kendisinden “Kudüs’ü Hrýstiyan alemine bir Noel armaðaný olarak sunmak üzere ele geçirmesini”ister.



MUSTAFA KEMAL, bu sýralarda Halep’te 7. Ordu Komutanýdýr. Oradan Talat, Enver ve Cemal Paþalara, mevcut durumla ilgili tesbit ve tekliflerini havi bir rapor gönderir. Mustafa Kemal, raporunda Ýngiltere’nin Mýsýr, Süveyþ, Kýzýldeniz gibi Osmanlý topraklarýný almak istediðini, bölgede kendisine hizmet edecek bir Ýslam dünyasý oluþturmayý düþündüðünü belirtmekte, bunun da 1.Dünya Savaþýnýn hedeflerinden olduðuna iþaret etmektedir. Raporda ayrýca Mustafa Kemal, Ýngiltere’nin bu hedefinin,”Türkiye’yi son dini kuvvetlerinden ve en güzel mamurelerden uzaklaþtýrmak ve ayýrmak” demek olduðunu, bunun ise “Türkiye için hayati bir darbe teþkil ettiðini “ belirtmektedir. Mustafa Kemal’ savaþ bittikten, Osmanlý yýkýldýktan ve T. C. Kurulduktan sonra farklý bir görüþe ulaþýr. Nutuk’ta hilafetin kaldýrmanýn gerekçesini anlatýrken, þöyle der: “Bütün Ýslamlarý içine alan bir devlet kurmak vazifesiyle yükümlü olduðu hayal edilen bir halifenin, vazifesini yapabilmesi için, Türkiye Devleti ve onun bir avuç nüfusu, halifenin emrine tabi tutulamaz. Millet buna razý olmaz.” “Milletimiz yüzyýllarca bu zararlý görüþten hareket ettirildi, fakat ne oldu? Her gittiði yerde milyonlarca insan býraktý. Yemen çöllerinde kavrulup mahvolan Anadolu evlatlarýnýn sayýsýný biliyor musunuz? Suriye’yi, Irak’ý býrakmamak için, Mýsýr’da barýnabilmek için, Afrika’da tutunabilmek için ne kadar insan yok oldu. Bunu biliyor musunuz? Ve netice ne oldu görüyor musunuz? Yeni Türkiye’nin ve yeni Türkiye halkýnýn, artýk, kendi hayat ve saadetlerinden baþka düþünecek bir þeyi yoktur. Baþkalarýna verebilecek zerresi yoktur.
ÇAÐDAÞ BÝR HÝLAFET”ÝN ALTYAPISI
Çaðýmýzda yükseliþ halindeki toplumlar Ýslam toplumlarý.
100 - 150 yýldýr girdikleri sömürgeleþme statüsünü aþýyorlar. Özellikle ikinci Dünya Savaþýndan sonra Ýslam ülkeleri peþ peþe baðýmsýzlýk kazandýlar. Teknolojik geriliði aþýyorlar. Henüz teknoloji üretemeseler bile teknolojiyi kullanma noktasýnda bir hayli mesafe aldýklarý söylenebilir.
Aralarýndaki iliþki kopukluðunu aþýp, bütünleþme vasatlarý arýyorlar. Kimlik problemlerini aþýyorlar. 19. Asrýn sonlarýnda baþlayýp tüm 20. Yüzyýl boyunca süren “Ýslamdan utanma” saplantýsý geride kalmýþ gibidir. Bu Ýslam yükseliþinin problemsiz bir ortamda geliþtiði söylenemez. Öyle ise Ýslam ülkelerinin bunlarý da görmesi gerekiyor. Nedir problemler? Ýslam ülkeleri yükseliþ halinde, ancak dünyanýn hakim güçleri baþkalarý. Þimdi bu hakim güçler, Ýslam ülkelerini görünüþte baðýmsýz ama özde baðýmlý yeni bir statü içine almayý planlýyorlar.Ýslam ülkelerinin kendi içinde bloklaþmamasý için suni ihtilaflar üretiyorlar. Özellikle Türkiye, Ýran, Suudi Arabistan ve Mýsýr gibi öne çýkan bazý Ýslam ülkeleri arasýnda, suni bir nüfuz savaþý geliþtiriyorlar.
Ýslam ülkeleri, müþterek dertlerden bir araya gelme ihtiyacý hissediyorlar. Ancak müþterek organizasyonlarý bulunmadýðý için ciddi bir netice alamýyorlar. Ýslam ülkelerindeki en önemli problem kimlik alanýndadýr. Kimlik konusunda Ýslam ülkelerindeki ciddi atýlýmlar yaþandýðý doðrudur. Ancak bu, daha çok sivil halk kesimlerinde görülen bir geliþmedir. Yönetimlerde Ýslami kimlik kaygýsý ya yoktur yada çok sýnýrlý bir ölçüdedir. Bilim ve teknoloji alanýnda Ýslam ülkeleri bir sýkýntý içindedir. Ancak bununla da tek tek baþedebilmeleri mümkün deðil.
ÝSTANBUL BUGÜN ÝÞGAL EDÝLSEYDÝ
Ýslam dünyasý, bir dünya gücü olmanýn yolunu bulmalý. Kuvvet ne ile ifade ediliyorsa, ona ulaþmak için kollarý sývamalý. Türkiye bunda yeniden öncülük etmeli. Hilafetin belki adýný koymadan, sosyal, kültürel, ekonomik alt yapýsýný hazýrlamalý. Þu Bosna olayý, Karabað, Filistin, Batý Trakya olaylarý, Ýslam Dünyasýnýn “hilafet”in manevi olarak paydasýnda buluþturacak zeminlerdir. Türkiye madem ki tek baþýna kuvvet kullanma imkanlarýndan mahkumdur, öyle ise týpký Hindistan müslümanlarýnýn yaptýðý gibi, þu anýn hakim dünya güçlerine karþý, tüm Ýslam dünyasýný ayaða kaldýrabilirdi. Ýslam toplumlarýný bu güç merkezlerinin çýkarlarýný tehdid edecek biçimde moral donanýmýna sevk edebilirdi.
BÝR ÜMMET ORGANÝZASYONU
Hac organizasyonu ümmetin en büyük organizasyonudur. En büyük gücüdür. Bu organizasyonun en sýhhatli ölçülerde yapýlmasý, bütün müslümanlarýn temel gayesi olmalýdýr ve þu kesinlikle ifade edilmelidir ki bu organizasyon bir tek müslüman kavmin omuzlarýna yüklenecek bir iþ deðildir. Önce o kavmin bunu taþýmasý günden güne daha da zorlaþacaðý için deðildir; sonra da, bu organizasyona bütün ümmetin iþtirakini saðlamak gerektiði için deðildir. Hacýn hedefleri, bütün ümmetin iþtiraki saðlanabildiði takdirde gerçekleþeceði için deðildir.
KUVVETLÝ OLMAK
Ýsrail Kudüs’e saldýrmýþ, ele geçirmiþ, kimse zevahiri kurtarma amacýna yönelik açýklamalar dýþýnda bir þey yapmamýþtý. Mekke’ye saldýrýrlarsa kim ne yapacaktý?Ýstanbul’a saldýrýrsa kim ne yapacaktý?Gene üç beþ kýnama bildirisi yayýnlanýr, deðiþik Ýslam ülkelerinden bir kaç gönüllü mücahit savunmaya gelir o kadar...Gerisi tamamen o ülke halkýnýn zayýf omuzlarýna kalýr...” Ýþte Bosna Hersek bunun dramýný yaþýyor.
Osmanlý zaaf dönemine girdiðinden beri ayný kýsýr döngünün içindeyiz. Ýslam ülkesine yönelik saldýrýlara gerektiði biçimde mukabele edip, savunma yapamýyor, uluslararasý güç dengeleri içinde kendimizi savunma yolu arýyoruz. Aslýnda Bosna’ya bakýp, iki asýrdýr gelen dramýmýzý anlamak mümkün.”Kuvvet”i elde edemedik ve uluslararasý stratejik hesaplar arasýnda kývranýp duruyoruz. Peki “kuvvet” nerede?
Kuvvet, Ýslamýn kendi dünyasýnda ...Her Ýslam toplumu için kesin olan bu. Türkiye için de Filistin, Mýsýr, Cezayir, Ýran, Türkistan için de...Kuvvetimizi, ümmetimizi parçalayarak, hilafetimizi, yani bizi bir tek imamede buluþturan merkez müessesemizi kaldýrýp, bizi paramparça ederek, Ýslam coðrafyasýný kendi keyiflerince çizerek bizzat Batý merkezli dünya kaldýrmýþ. Üstelik bize, Ýslam dünyasý ile yeniden bütünleþmeyi “tehlikeli alan” olarak göstermiþler. Yani kendi stratejilerini bize “milli politika” diye dayatmýþ, daha ilerde “milli ideoloji” haline getirmemizi saðlamýþlar.
Ýslam’ýn kuvveti, kendi dünyasýnda ve kendi dünyasýndan oluþacaktýr. Bunu Müslüman halklar biliyor, ancak yönetimler anlamamak için direniyor. Onun da sebebi, yönetimlerin çoðunluk itibariyle uluslararasý güç odaklarýyla içli-dýþlý olmasý, bir bakýma varlýklarýný bu çevrelere baðlamasýdýr.
Bakýn Akif ne diyor?
“Donanma, ordu yürürken muzafferen ileri,
Üzengi öpmeye hasretti Garbýn elçileri.
O ihtiþamý elinden niçin býraktýn da,
Bugün yatýp duruyorsun ayaklar altýnda?”
ZÝLLETE MAHKUM MUYUZ?
Müslümanlar olarak neden her cephede yeniliyoruz? Müslüman ne zaman zaferler elde edecek? Neden bu hale düþtük? Aslýnda bu hal yeni deðil.Önce bu halin neden yeni olmadýðýný izah edelim. Osmanlýnýn son dönemini de içine alan zaman, Ýslam dünyasýnýn her alanda çözülüþ yaþadýðý bir zamandý. Bu dönemin sonunda 1. Dünya Savaþý geldi ve onun da sonunda, tüm Ýslam dünyasý, çözülüþ çýðýrýný müesseseleþtiren bir statü içine sokuldu. Bu statünün mimarlarý, dönemin hakim ülkeleri idi. Ýslamýn merkezi gücü (Devleti ve hilafeti) yýkýldý. Ýslam dünyasý küçük devletçikler halinde parçalandý. Bu dönemler Ýslam dünyasýnýn bütünüyle maðlubiyet dönemleridir. Ýslam dünyasý diye bir güç yoktur nerdeyse. Daðýtýlmýþ, savaþ yorgunu, sindirilmiþ, kimliðinden utanan bir dünya vardýr. Bu gün bile bu dünya var olmaya devam etmektedir. Peki bu günün gerçeði nedir? Bu günün gerçeði Ýslam ülkelerinde hala batý efsununun, yönetimler ve aydýnlar üzerindeki etkisi devam etmektedir. “ Üstün deðer” hala Batý dünyasýnýn deðerleridir. Ýslam ülkelerindeki yönetimler Batýya karþý oluþturulan tezleri, hele Ýslam kaynaklý ise, hala yasaklý görürler. Siyasetin bu standart dýþýna çýkmasýna izin vermezler. Güvenlik güçlerine, kendi halkýndaki bu oluþumlarý ezmek gibi bir misyon verilmiþtir. Bu yaklaþým hukuk, eðitim, ekonomi düzenine de yansýr. Bu görünüm Ýslam ülkesinde kendi özgün insanýný yetiþtiremez izlenimini býrakmaktadýr. Öyleyse yetiþtirdiði insan ile dýþ mihraklara bu kadar baðýmlý bir toplumun kendi hür iradesini beyan etmesi ne kadar mümkün olabilir? Ýnsanlarýmýz, yönetimlerimiz, sistemlerimiz, ülkelerimiz ve ülkeler arasý iliþkilerimiz Ýslam’la dokunmaya baþlar ve Ýslam dünyasý olarak gerçek bir irade bütünlüðüne kavuþursak, Ýslam’a ve Müslümana yakýþan “izzet” bizimle birlikte olacaktýr. Çünkü aziz olan Allah’týr, Allah’ýn elçisidir ve müslümanlardýr.
MAZLUM ÜMMET
Ümmetin asrýn baþýndaki görünümü neydi? Büyük devleti yýkýlmýþ... O dönemde sembolik hale de gelmiþ olsa, önemli ölçüde ümmet bütünlüðünü temsil eden hilafeti yýkýlmýþ.
Coðrafi bütünlüðü önce Batýnýn sömürge siyaseti sonucunda fiili sonra da Lozan Anlaþmasýyla hukuki olarak ortadan kaldýrýlmýþ. Ümmeti dokuyan kavimler arasýna milliyetçilik sendromu düþmanlýklar halinde zerk edilmiþ, böylece müslüman topluluklar birbirinden koparýlmýþ. Ýþte böyle bir yapý müslüman toplumlarý için sömürülmeye en açýk bir yapý idi ve öyle oldu. Ýslam toplumlarýnýn açýk ve kapalý sömürge toplumu yapýsý, ezilmeleri günümüze kadar devam etti. Þimdi de bugünkü görüntüye bir göz atalým. Büyük devlet yine yoktur. Ümmet bütünlüðünü temsil eden müesseseleri yine yoktur. Coðrafi yapýda asrýn baþýndan daha ileri bir seviye yoktur.Ve Ýslam toplumlarý hala kardeþleþme zaruretini gönüllerinde uyandýrabilmiþ deðillerdir. Bu günün hakim emperyalist güçleri, Ýslam toplumlarýndan tam da bu yapýya uygun biçimlenmelerini istemektedir. Onlar da uyum göstermiþlerdir. Ýslamlaþma hala geri plandadýr. Bu böyle devam etmeyecektir. Sahibinin sesi halinde icrai faaliyet eden bu yürek sesini yansýtamasa da halk onu yansýtacak yollar bulacaktýr. Ýslam toplumlarýndaki kendi kimliðini bulma süreci hedefine ulaþtýðýnda ise bu bedeli Ýslam toplumlarýný hakim dünya güçlerine ihale edenler ödeyecek.
ÝSLAMIN EVRENSEL GÜCÜ ÝÇÝN
Türkiye, evrensel planda Ýslam’ýn gücünü arkasýnda bulmak istiyorsa temel politikalarýnda yeni tercihlere yönelmek zorundadýr. Bunlarý þöyle sýralayabiliriz: Ülke içinde Ýslam’a yönelik baskýlarý ortadan kaldýrmak Ýslam’ý sýnýrlayan hukuki ve fiili ambargolara son vermek Ne Ýslam ülkelerine, ne de Türki Cumhuriyetlere laiklik ihracý gibi Batý sipariþi misyonlarla yaklaþmaktan vazgeçmek Aksine, hem Türki Cumhuriyetlerde hem de Ýslam dünyasýnda, Ýslami yapýlanmalarý teþvik edici bir politika yürütmek Önce kendi ülkemizden baþlamak üzere, tüm Ýslam dünyasý üzerindeki sömürge statülerini devre dýþý býrakýcý ve Ýslam dünyasýný gerçek bir baðýmsýzlýða götürecek politikalara öncülük etmek Türkiye’den ilk etapta beklenenler bunlardýr. Bu yeni bir Ýslam dünyasý inþa etmektir.
BÜYÜK ÜLKE- MARJÝNAL ÜLKE
Yazar katýlmýþ olduðu “Ýslam Halk Konferansý” nda diðer ülke temsilcileriyle temaslarýnda üzerinde kalmýþ olan intibayý þöyle özetliyor. “Ýslam toplumlarý, Türkiye’nin Batý kampýnda yer almasýna, sistem olarak Ýslam’ý dýþlayýp laikliði benimsemesine eleþtiriler yöneltselerde, içten içe, Osmanlý dönemine özlemle bakýyorlar. Hilafet sorumluluðunu taþýyan bir Osmanlý, saygý odaðý. Ýslam dünyasýndaki periþanlýðý tahlil eden sözler genellikle “Hilafet yýkýldýktan sonra .....” diye baþlýyor. Yine Ýslam toplumlarý, “Türkiye’de hala, gelecek vadeden canlý bir Ýslami hayat bulunduðunu” iþitince, büyük sevinç izhar ediyorlar. Fakat bunun yanýnda Türkiye’nin bu ülkelerdeki insanlarýn gözündeki panoramasý pek de iç açýcý deðil. Þöyle: Gözünü Batýya dikmiþ, orijinal politika geliþtiremeyen, her yeni dünya hadisesinde orada geliþecek politikalarý bekleyen bir ülke... Politikalarýnda korku-yoðun duygular yaþayan bir ülke. Özellikle Ýslam dünyasýna yönelik iliþkilerinde her adým için “ Acaba batýda nasýl karþýlanýr?” endiþesi içinde bir ülke. Türkiye 21. Asýrda hala marjinal bir ülke olarak kalmak istemiyorsa, büyük bir ülke olmayý hedefliyorsa yeni bir deðerlendirme yapmak durumundadýr.
Türkiye’nin geliþme hinterlandý batý deðildir. Türkiye batý içinde kesinlikle büyüyemez. Türkiye’nin tabii büyüme hinterlandý Ýslam coðrafyasýdýr. Bunun içinde Ýslamla birlikte büyüme yolu geliþtirilmelidir. Bu politikanýn ilk örneklerini vermek için uygun fýrsat þu anda mevcuttur. 21. yy. ýn eþiðinde Türkiye çok önemli bir tercih noktasýndadýr. Hala batýya baðlýlýk antlarý gönderen iktidarlarla bu hayati tercihler yapýlabilir mi? Bizim endiþemiz bu noktada.
UFUKLARI OKUMAK
Ortak dýþ problemler:
Ýslam dünyasýnýn önünde iþbirliði yapmasý ve acilen çözülmesi için aðýrlýðýný koymasý gereken meseleler var: Kýbrýs, Filistin, Bosna-Hersek bunlarýn baþýnda geliyor.
Ýç problemler:
Ýslam dünyasýnýn önünde, iki veya daha çok Ýslam ülkesini ilgilendiren iç problemler var. Ýslam ülkeleri arasýnda geliþen iliþkiler genellikle ümit edilen seviyede deðil. Mesela ekonomik sömürgeleþmeye ve medya sömürgeleþmesine karþý tedbirler almak iç problemleri aþma konusunda atýlacak olan en önemli ilk adýmdýr.
YENÝ BÝR STRATEJÝ
Batý, tüm islam dünyasýndaki kimlik diriliþini biçmek için yoðun kampanaya yürütüyor. Batý, islam ülkelerini birbiriyle vuruþturmak ve güçlerini birbirine karþý kullandýrmak için komplolar peþinde. Batý, islam ülkelerini askeri-ekonomik týrmanýþýný engellemek için uðraþýyor.
Batý, islam ülkelerini içeriden çökertmek için her türlü iç fitneyi körüklüyor.
YENÝ BÝR POLÝTÝKANIN ÇEÇEVESÝ
Oysa Türkiye, ortaya çýkan þartlarý, Osmanlý’nýn çözülüþ süreci içindeki duygulardan ve yarým asrý aþkýn dýþ politikaya hakim olan psikolojiden kurtularak deðerlendirmek zorunda. Bunun anlamý þudur: Türkiye büyük devlet olabilir. Ya da bunu þöyle ifade edebiliriz: Türkiye, daha türdeþ, birbiriyle daha akraba, daha sýcak ve samimi bir büyük dünyanýn parçasý olabilir.Türkiye’nin Batý’ya yamulduðu þu iki asýrlýk dönem, zaafýn ürettiði politikalar dönemidir. Sýhhatli deðildir.
Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar uzanan eski Sovyet hinterlandýndaki Müslüman-Türk topraklarý büyük bir ufuktur.
Türkiye, Ýslam dünyasý ile iliþkiler bir an önce Batý etkilerinden kurtarmalý ve Ýslam þefkatinin rehberlik ettiði özgün bir politika geliþtirmelidir.
Batý ile mutlak düþmanlýðý öðütlüyor deðiliz. Ancak Batý hinterlandý içinde bize büyüme yolunun açýlmayacaðýný bilme gereðine iþaret ediyoruz. Son söz: Türkiye, köklü, ciddi, tabularý dýþlayan bir özeleþtiriye yönelme zamanýndadýr.
UFKUMUZ NE KADAR ?
Olaylarýn neresindeyiz?
Þu an cereyan eden ve gelecekteki dünya dengesini biçimlendirecek olan bazý geliþmeler var. Onlar üzerinde düþünelim:
Rusya’ya torpil
Sovyetler çözüldü. Amerika, bu ülkenin yerine kendisi için mutemed bir gücün sivrilmesini istedi. Bu rolü Yeltsin’e ve Rusya Federasyonu’na verdi.
Süper BM
Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi Ýngiltere’nin çaðrýsý ile bir zirve toplantýsý yaptý. Amaç, BM’nin bundan sonraki dünya hadiselerinde daha etkin bir rol almasýydý. Hakim güçler BM’yi kendi politikalarýnýn icra gücü halinde kullanma eðilimine giriyorlar. Ayný BM’nin, bir de, ABD’nin vetolarý ile Ýsrail’e bir þey yapamadýðýný deðerlendirdiðinizde çarpýk yapý gün gibi ortaya çýkýyor.
Ýslam’a ambargo
Cezayir’e bölgede hakim güç odaklarýnca oluþturulmuþ yapýyý bir uçtan deðiþtirmeye yönelik ciddi bir geliþme oldu. Baþka Ýslam ülkelerinde de, bu yönde filizlenmeler görülüyor. Bunun adý hakim güç odaklarýnýn kitabýnda “kökten dinci, fundamantal, radikal Ýslam” diye geçiyor ve yok edilmesi gerekli bir oluþum olarak görülüyor. Sebebi taa Birinci Dünya savaþýnda oluþmuþ statükonun Ýslam lehine ve hakim güçler aleyhine bozulmasý ihtimali...
Müslüman-Türk dünyasý
Balkanlardan Asya’ya uzanan Müslüman-Türk dünyasý yepyeni boyutlarla uluslararasý politika arenasýna giriyorlar. Bu bölgeler için Türkiye, kendi büyük gücünü oluþturma yolunda mý ilerleyecek, yoksa süper güçlerin gölgesine mi sýðýnacak?
Ýslam dünyasý
Ümmetin parçalanmasý ana hedefti, öylede oldu. O zamandan beri Türkiye, ümmet bütünlüðü içinde görünmekten çekinir. Ýslam ülkeleri ile iliþkileri hep “laiklik rezervi” taþýr.
Nükleer kontrol
Bunun bir baþka boyutu, nükleer güce sahip olma noktasýndaki tartýþmalarla ilgilidir. Hakim güçler, bir “Ýslam bombasý” karþýsýnda olaðanüstü duyarlýlar.
KÜRESEL SÖMÜRGELEÞME YA DA...
Þu andaki “küreselleþme” olgusunun ideolojik boyutu ne? Kimliksiz, renksiz bir evrensellik mi yaþanýyor? Yoksa, gerçekten de masonluðun hedeflediði gibi, tüm dinleri aþan “insanlýðýn ortak kültürü” diye ifade edilebilecek yeni bir din oluþtu da, o mu akýyor sýnýrlar ötesine? Bunun için “küreselleþme”nin hangi alanlarda yaþandýðýna bir bakmak lazým.
Kültür: Ýletiþim araçlarý tüm dünyayý ortak bir kültür içinde eritmeðe yöneliyor. Peki bu kültürün ideolojik kimliði ne ? Michael Jackson dünyanýn her yerinde...’’Amerika her gittiði yerde kendi türküsünü dinliyor.’’ Haber: CNN’nin verdiði veya Batýlý ajanslarýn telekslere akýttýðý iþte küresel kültürün çerçevesi. Küresel kültürün ideolojik kimliði belki tek kelime ile ifade edilemiyor. Ancak, kendi kültür kimliðimiz için “Yok edici” bir ‘’misyon ‘’ yüklendiði muhakkak.Dýþ politika: “Küreselleþme” nin biçimlendireceði alanlarýn baþýnda ülkelerin “dýþ politika” sýnýn olmasý beklenebilir. Bunu en çok da, bizim gibi Ýslam ülkelerinin anladýðýný söyleyebiliriz. “Dünyadan baðýmsýz bir iþ yapamayýz’’ sözü, bizim politikacýlarýmýzýn özdeyiþi halindedir. Dýþ politikada küresellik, ülkelerin dýþ iliþkilerini amerikan eksenli bir nitelik kazandýrýyor. Amerikan eksenine yaklaþanlar küresel uyumu, ters düþenler ise uyumsuzluðu temsil ediyorlar.
Ekonomi: Artýk dev dünya þirketlerinin çaðý yaþanýyor. Ahtapotun kollarý Amerika’dan, Almanya’dan veya Japonya’dan uzanýp cebimize giriyor. Amerika’da üretim yapan þirketin dükkaný Çemiþkezek’te açýlýyor. Öyle bir yapý ki bu, küresel geliþmeleri okuyanlar yaþýyor, okuyamayan eleniyor. Gittikçe devleþen ve cüceleþen ekonomik kuruluþlardan söz edilebilir bu dünyada ... Neden hala petrol gibi stratejik hammaddeler üzerinde Amerikan merkezli zengin ülkeler terörü vardýr?
Askeri güç: Askeri güç konusunda bir baþka dikkat çekici konu nükleer güç alanýndaki çeliþki: Bugün nükleer güç sahibi ülkeler, belli bir kampta buluþmuþ gibiler. Bu kampýn ortak özelliði Ýslam’ýn yükseliþine karþý oluþlarý. Ve bu güçler herhangi bir Ýslam ülkesini nükleer güce sahip olmasýndan büyük tedirginlik duyuyor.
Burada þu da söylenebilir: Ýslam dünyasýna karþý, böyle þuurlu bir sömürgeleþtirme eylemi söz konusu olmasa ve olaðan bir etkileþimden söz edilse bile, küresel deðerlerin hakim ideolojik karakteri gereði, Ýslam toplumlarýnýn yaþayacaðý, yine de bir sömürgeleþme süreci olacaktýr. Bu sömürgeleþme sürecinden kurtulmak için tek þart, çaðý okumaktýr. Çaðýn büyüklüklerini kavramaktýr. O büyüklüðe layýk bir ümmet bütünlüðünü saðlamaktýr. Bunun müesseselerini tez elden oluþturmaktýr. Sömürge kimliðini atmak ilk ve tek çýkar yoldur. Ondan sonrasý peþ peþe gelecektir.
TÜRKÝYE-ÝRAN ÝLÝÞKÝLERÝ
Türkiye-Ýran arasýnda “güven ortamý” nýn inþasýný engelleyen deðiþik sebepler üzerinde durulabilir. Bunlarý þöyle belirleyebiliriz:
Türkiye yönünden:
Türkiye bakýmýndan baþlýca engel, ülkede sistem planýnda Ýslam’a karþý tavýrdýr, denebilir. Türkiye,
iliþkilerde Ýslam’ý ortak payda olarak görmekten kaçýnmaktadýr.
Ýkinci engel, Türkiye’nin henüz Batýlýlaþmadan büyüme, yücelme imkanlarý bulunabildiði þuuruna gelememiþ, dolayýsýyla Batý hinterlandýndan kurtulamamýþ olmasýdýr. Üçüncüsü, Türkiye’nin Ýslam ülkeleriyle iliþkide hala “Batý’yý ürkütme” endiþesi taþýyor olmasýdýr. Türkiye’de hala “Hilafetçilik, panislam görüntü verir miyim?” endiþesi vardýr.
Ýran yönünden:
Ýran Ýslam devrimi, hem kendi iç yapýlanýþýnda, hem dýþa yöneliþinde mezhebi karakterini ön plana çýkarmýþtýr. Devrim kadrolarý, bu noktada farklý açýklamalar yapsalar bile, ortaya çýkan görüntü budur. Mezhebi karakter ön plana çýkýnca ve peþinden Ýslam ülkelerine “devrim ihracý” baþlayýnca, Ýran birden bire tüm Ýslam ülkelerinde bir gerilimle karþýlaþmýþtýr.
“Devrim ihracý” ortamý, Ýran’da, sistemin saðlýklý bir yapý oluþturmasýnýn ürünü de deðildir ne yazýk ki. Aksine sistem henüz saðlýklý bir yapý oluþturamadan savaþ ortamýna sürüklenmiþtir. Dünyanýn bugünkü þartlarýnda, bir Ýslam devrimi inþa etmenin ve daha da önemlisi onu ayakta durur hale getirmenin güçlüðünü teslim etmiyor deðiliz. Ama, bunun da önceden görülmesi ve ona uygun tedbirler alýnmasý gerekmez miydi?
GÜVEN SAÐLAYICI TEKLÝFLER
Bu deðerlendirmeler ýþýðýnda Türkiye ile Ýran arasýndaki güven ortamýna nasýl gidilir? Þunlarý söyleyebiliriz: Türkiye, Ýslam’a iliþkin rezervlerini býrakmalý ve toplumdaki Ýslami yöneliþe paralel bir yapýlanýþý gerçekleþtirmelidir.
Türkiye, bölgede bir batý ucu gibi deðil, Batý karþýsýnda bir Ýslam sözcüsü olmaya yönelmelidir. Türkiye halktaki Ýslam yöneliþini engellemeði deðil, büyütmeði hedef almalýdýr.
Ýran’a gelince, bu ülkenin, yukarýda belirttiðimiz görüntülerde bir düzeltme çabasýna girmesi gerekiyor.
“Güven” ortamý saðlamayý ilke olarak benimseyince, bunu inþa edici yollarýn kolaylýkla bulunabileceðine inanýyoruz.
“Ýslam devrimi” kimliðinin “milli çýkarlar”a perde olduðu veya mezhebi çizginin örtüsü haline geldiði intibaý vermekten kaçýnýlmalýdýr. Ýran, Ýslam’ý önce kendi bünyesinde iyi yaþamaya, iyi sistem kurmaya gayret etmelidir. Böyle bir süreç kendi ürünlerini gerçek olgunluðu içinde vermeye baþlayabilirse yani Ýran Ýslamýn bir saadet ülkesi hakine bu kendi etki alanýný bulmaya baþlayacaktýr. Ýran Ýslam ülkelerindeki Ýslami hareketlerin geliþimine kendi rengini verme politikasýndan vazgeçmelidir.
ÝSRAÝLÝN POLÝTÝKASI
Ýsrail’in Türkiye ile iliþkilerinin altýnda yatan gerçekler þunlardýr:
Öncelikle Türkiye’nin Ýsrail’le iliþkilerinin Araplarla endeksli gözükmesi son derece yanlýþtýr. Dolayýsýyla Araplarý sevmemiz gerektiðinde Ýsrail’le soðumamýz, Araplara kýzdýðýmýzda Ýsrail’e yakýnlaþmamýz saðlýklý bir çizgi deðildir. Araplar ucuz petrol verdiðinde Ýsrail’le iliþkileri gerecek buna karþýlýk Ýsrail daha pahalý bir vaatte bulunduðunda, Türk dýþ politikasýna, bu noktada bölgenin kültür ve tarih yapýsý hiç mi etkin bir unsur deðil?
Ýsrail’le yakýnlaþmayý öngören gerçeklerden bir kýsmý Araplara yönelik bir buðuzu seslendiriyor. Sanki Türkiye’ye “Bu Araplardan hayýr gelmez. Bak düþmanlýk edenler bile var. Öyleyse sen Yahudilerle iþbirliði yap” deniliyor.
Sovyet hakimiyetinden kurtularak baðýmsýzlaþmýþ Müslüman-Türk yurtlarýnda Amerika ve Ýsrail’le iþbirliði yapma ve bunun için 50-100 milyar dolarlýk ekonomik paketlerden söz etmek ise Müslüman-Türk dünyasýnda rakip ülkeler sunma giriþimleri ile birleþtirdiðinizde uluslararasý güç odaklarýnýn stratejik hesaplarýný açýk seçik görme imkaný ortaya çýkýyor.
Amerika’daki Ýsrail lobisi uzunca bir süredir Türkiye’nin önünde gene bir yaðlý olta yemi olarak tutuyor. Bu yeme epey bir bedelde ödedi Türkiye.
Eðer böylesine mecburiyetler varsa Türkiye’nin dýþ politikasýný þimdi de Ýsrail endeksli hale gelmesi kaçýnýlmazdýr. Türkiye o zaman Ýsrail’e mecbur olacaktýr.
Bunca gerekçenin altýnda birazda Ýsrail’i olaðanüstü güçlü görme psikolojisi yatýyor. Sanki Türkiye’nin önünü açabilecek bir týlsým Ýsrail’in ve dünya Yahudi lobisinin elindeymiþ gibi bir tavýr...
Türkiye’yi Ýsrail’le sýcak iliþkiye mecbur gören bunca gerekçenin altýnda ayrýca Türkiye’nin özgün bir politika geliþtiremeyeceði dünyadaki etki alanýnýn buna müsait olmadýðý, Ortadoðu’nun, Ýslam dünyasýnýn ve Türk yurtlarýnýn böyle özgün bir politika ile Türkiye etrafýnda yeni bir aðýrlýk merkezi haline getirilmeyeceði kanaati yatmaktadýr.
NELER OLUYOR?
Olan biten ne? Bize göre özetle þu. Türkiye’nin önünde yeni ufuklar açýldýðý, bir süredir, tüm dünyanýn ortak kanaati halinde...Türkiye’deki siyasi kadrolar ise kendilerinde bu ufku taþýyacak birikim ve cesaret göremiyorlar. Bir yerlere yaslanmak yakýn çað politikalarýnýn ana özelliði halinde. Uluslararasý güç odaklarý, Türkiye siyasi kadrolarýndaki bu aþaðýlýk kompleksini bildikleri için onu deðiþik siyasi kombinasyonlara mecbur etmek üzere olaylar geliþtiriyorlar. Bunun sonucunda Türkiye Amerika’ya mecbur oluyor. Türkiye’de toplumun yönetimler üzerindeki aðýrlýðý mý, seçimden seçime evet. Ama ondan sonra Ýsrail lobisi kadar etkili olduðunu sanmýyorum....
Gönderen: 11.09.2008 - 23:48
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1522 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Yalvac (61), kmurrad (59), endulus (57), ercan_sw (51), erhanseyfi (64), B e t u l (52), h.t (62), zisan_gul (41), hasretkafesi (53), ahmetkb (52), mustakar01 (62), tövbekargenç (44), mekoc66 (56), ahmet_k22 (39), Abdullah-10 (57), maruf-1 (59), GuelSevdasi81 (43), inci-2 (61), maxsibilyan (45), enesny (42), ramadan48 (42), fatmaavci (62), FIRTINA 50 (56), kaptan67 (61), menzil38 (57), Hacer -72 (52), Guel (39), A H M E T (45), msk02 (47), Mehmet_Ank (63), yusufgezer (41), Aydýn Vu.. (55), Sezer (), oguzlarx27 (55), M.Riza Sekerli (54), kamanliadem (59), eva_maria (36), musab b. ümeyr (42), nurfatih (46), AhmetBayrak (56), ali öz (48), köln42 (58), xAhmetx (49), sadullahyusuf (40), abdülhamit (231), tigrisriver (45), sürmeli (41), enesertugrul (52), medsav (67), Turan64 (61), GCc_EEi (42), ahmetsait (44), alidogan1 (64), ayhanisik42 (51), sedi güngörmü&t.. (59), baha1903 (40), bünyan (59), Orbay1 (56), kaymakli-50 (58), cagri67 (52), HAKAN ERGÜT (50), ravda dostu (40), fatiha42&07 (54), mavipýna.. (59), efrailakcay (51), Bekir 38 (39), selva sehito&et.. (40), Mursid (60), turkish wolf (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.90733 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.