0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » mübarek annelerimiz..1.hz.aişe{ra]

önceki konu   diğer konu
3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
der_ya su an offline der_ya  
mübarek annelerimiz..1.hz.aişe{ra]
875 Mesaj -
Hz. âiþe

Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.)'e ilk iman eden onun en sadýk arkadaþý Hz. Ebu Bekr es-Sýddîk'ýn kýzý ve Hz. Peygamber'in zevcesi. Hicret'ten dokuz veya on sene önce Mekke-i Mükerreme'de doðdu. Annesi Ümmi Rûmân binti Âmir Ýbn Umeyr'dir. Hz. Âiþe çok küçük yaþta müslüman olmuþtur.

Resulullah, ilk zevcesi Hatîcetü'lKübrâ hayatta iken baþka bir kadýnla evlenmemiþti. Onun vefatýndan sonra bir süre daha evlenmedi. Resulullah, Hatice (r.anha)'nin ölümüne çok üzüldü. Osman Ýbn Maz'un'un hanýmý Havle binti Hakim, Resulullah'a gelerek Ebu Bekr es-Sýddîk'ýn kýzý Âiþe ile evlenmesini teklif etti. Sonra da Resulullah adýna Ebu Bekr'e giderek kýzý Âiþe'yi istedi.

Hz. Âiþe'nin Resulullah'a nikâhlanmasý Hicret'ten iki veya üç sene önce oldu. Kaynaklar, bu nikâhlanma sýrasýnda Hz. Âiþe'nin yaþýnýn küçük olduðunu kaydetmektedir. Nikâhýn kýyýlmasýndan iki yýl kadar zaman geçtikten sonra zifâf vukû bulmuþtur. Hz. Âiþe'nin o zaman dokuz veya on bir yaþýnda olduðu rivayet edilmektedir. Bu rivayetleri bazý tarihçiler cerhetmekte ve Âiþe validemizin evlendikleri zaman daha büyük olduðunu ileri sürmektedirler. Âiþe validemizden rivayet edilen bir hadiste, Hz. Cebrâil Âiþe'nin resmini ipek bir hýrka içinde Resulullah'a getirmiþ ve "Bu, senin dünya ve ahirette zevcendir." demiþti. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bâkire olarak nikâhladýklarý tek zevcesi vâlidemiz Hz. Âiþe'dir. Resulullah onu çok severdi. Ona 'Hümeyra' lâkabýný vermiþ ve: "Dininizin yarýsýný bu Hümeyra'dan alýnýz" buyurmuþlardýr. Hazret-i Âiþe, Medine'de Peygamberimizin muharebelerine katýldý ve diðer sahâbe hanýmlarý gibi harpte yaralýlarýn tedavisiyle bizzat meþgul oldu. Uhud gazâsýnda sýrtýnda su ve yiyecek taþýyýp yardým için Peygamber Efendimizin hep yanýnda kalmýþtý. Hatta, peygamberimizin Uhud'da müþriklerin taþlarýyla yaralanan mübarek yüzlerine, hasýr yakýp, külünü basarak kanlarýnýn durmasýný saðlamýþtý. Hz. Âiþe bir ara Uhud'da kýlýçla cepheye gitmek istemiþse de, Resulullah buna müsaade etmemiþtir


Âiþe 14-15 yaþlarýnda iken Benu Mustalik (Müreysi') gazâsýna Resulullah'la beraber katýldý. Gazâ dönüþü tuvalet için geride kalmasý yüzünden iftiraya uðradý; savaþa ganimet için katýlan münafýklar Hz. Âiþe'nin, gecikmesi sebebiyle, kâfilenin ardýndan yanýnda Ashabtan Safvan ile birlikte geldiðini görünce bunu kötü sözlerle ve çirkin bir þekilde yorumladýlar. Yolda bu dedikodulara bazý müslümanlar da karýþýnca Hz. Âiþe çok üzüldü; Medine'ye gelince hastalandý, iftira, dedikodu etrafa yayýlmýþtý. Ateþi yükselerek yataða düþtü. Bu arada kendisini fazla aramayan Rasûlullah'tan izin isteyerek babasý Ebû Bekir'in evine gitti. Orada bir müddet kaldý; sabýrla bekledi. Bu arada Rasûlullah diðer hanýmlarýna ve sahâbeden en yakýnlarýna Âiþe'nin durumunun ne olabileceðini sordu. Hepsi de Hz. Âiþe'nin temiz ve suçsuz olduðunu söylediler; "Peygamberini fenalýklardan koruyan Cenâb-ý Hak, size böyle bir þeyi revâ görmez, sabreyleyin" dediler.

Aradan bir ay gibi uzun bir zaman geçinceye kadar danýþmalarýný sabýrla sürdüren Resulullah, sonunda Hz. Ebû Bekir'in evine uðradý. Hz. Âiþe'yi, anne, babasý ve sahâbeden bir hanýmla aðlar buldu: "Ya Âiþe, senin için bana þöyle þöyle söylediler. Eðer sen, dedikleri gibi deðilsen; Allah'u Teâlâ yakýnda senin doðruluðunu tasdik eder. Eðer bir günah iþlediysen, tövbe ve istiðfar eyle! Allah'u Teâlâ, günahýna tövbe edenlerin tövbesini kabul eder. " buyurdular. Resulullah'ýn mübarek sesini iþitince aðlamayý kesen Hz. Âiþe babasýna bakýp cevap vermesini istedi. Hz. Ebû Bekir ve Âiþe'nin annesi böyle söylentilere ve dedi-kodu yapanlara sadece þaþýrdýklarýný söylediler. Hz. Âiþe ise: "Allah'u Teâlâ'ya yemin ederim ki kulaðýnýza gelen lâflarýn hepsi yalandýr, iftiradýr, Allah biliyor ki benim bir þeyden haberim yoktur. Yapmadýðým bir þeye evet dediðimde kendime iftira etmiþ olurum. Sabretmek iyidir. Onlarýn söylediði þey için Allah'u Teâlâ'dan yardým bekliyorum." dedi. Günahsýz olduðundan, kalbinin temizliði ile ve kendinden emin olarak bekledi .

Bu sýrada Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yüzünde vahiy alâmetleri belirdi. Hz. Ebû Bekir, Resulullah'ýn baþýnýn altýna bir yastýk koyup üzerine çarsaf örterek beklediler. Vahiy tamamlanýnca Resulullah terlemiþ yüzünü örtünün altýndan kaldýrarak: "Müjdeler olsun sana ey Âiþe! Allah'u Teâlâ seni temize çýkardý. Senin pak olduðuna þahit oldu." deyip Kur'an'daki Nûr Suresinden, o an nazil olunan 10 ayeti okudu. Hz. Ebû Bekir hemen kalkýp kýzý Âiþe'yi baþýndan öptü, "Kalk, Resulullah'a teþekkür et." dedi. Kendisi için ayet ineceðini aklýndan geçirmeyen Âiþe þaþkýnlýk içinde: "Hayýr kalkmam baba vallahi kalkmam. Allah'u Teâlâ'dan baþkasýna þükretmem. Çünkü Rabbim beni Ayet-i Kerîme ile methetti." dedi. Ama, çok sevindi. iftirada bulunanlar zamanla hakîr ve zelîl oldular.

Peygamberimiz (s.a.s.) 632 senesinde hastalanýnca son gününü Hz. Âiþe validemizin evinde geçirdi. Rebiü'levvel ayýnýn onikinci pazartesi günü öðleden önce mübarek baþý, Hz. Âiþe validemizin göðsüne yaslanmýþ olduðu halde vefat etti. Resulullah'ýn vefatýndan sonra Ashâb-ý Kirâm, Hz. Aiþe validemize müminlerin annesi adýný vererek, ona büyük hürmet göstermiþlerdir. Hz. Âiþe de, sahâbe içinde, kýrk yýla yakýn bir müddet daha yaþamýþ ve pek çok hadis rivayet etmiþtir.

ALLAH CC ÞEFAATINE NAIL EYLESIN AMIN..
Gönderen: 09.09.2008 - 17:13
Bu Mesaji Bildir   der_ya üyenin diger mesajlarini ara der_ya üyenin Profiline bak der_ya üyeye özel mesaj gönder der_ya üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
seher gülü su an offline seher gülü  
112 Mesaj -
çok güzel eline saglýk allah razý olsun
ramazanýn mubarek olsun




gül gül Elinize Saglik
Gönderen: 09.09.2008 - 19:39
Bu Mesaji Bildir   seher gülü üyenin diger mesajlarini ara seher gülü üyenin Profiline bak seher gülü üyeye özel mesaj gönder seher gülü üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
der_ya su an offline der_ya  
mübarek annelerımız..2. hz.Hafsa [ra]
875 Mesaj -
Hazret-i Hafsa radýyallahu anhâ Hz. Ömer (r.a)’in kýzý... Bilgili ve kültürlü, irâdesi kuvvetli, sadakat sahibi bir islâm hanýmefendisi... O devirde okuma-yazma bilen pek ender, kültürlü kadýnlardan... Üçüncü hicri yýlda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin aileleri arasýna katýlarak mü’minlerin annesi olma þerefini elde eden bahtiyarlardan...

O, Mekke’de Peygamberlik gelmezden (Bi’set’ten) beþ sene önce doðdu. Babasý, islâm tarihinde adâletiyle ün salan, ikinci halife Hz. Ömer (r.a)dir. Annesi Zeynep, Osman Ýbni Maz’ûn (r.a)’ýn kýz kardeþidir. Babasý ile birlikte Mekke’de müslüman oldu. Ashab’tan Huneys Ýbni Huzâfe (r.a) ile evlendi. ilk müslümanlarýn safýnda yer alan bu bahtiyar karý-koca birlikte önce Habeþistan’a, daha sonra Medine’ye hicret etti.

Huneys (r.a), Abdullah Ýbni Huzâfe (r.a)’ýn kardeþidir. Bedir ve Uhud gazvelerine iþtirak etmiþtir. Her iki gazvede de kahramanca çarpýþtý. Uhud savaþýnda ciddi þekilde yaralandý. Medine’ye dönüldüðünde þehadet þerbetini içti. Hazreti Hafsa (r.anhâgöz kırpma genç yaþta dul kaldý.Hz. Ömer (r.a) kýzýnýn dul olarak kalmasýna gönlü râzý deðildi. Biran önce onu evlendirmeliydi. O devirde iddetini tamamlayan kadýnlarýn fazla beklemeden evlenmesi daha uygun görülüyordu. Bir baba olarak Hz. Ömer (r.a) da kýzýnýn iyi bir kimse ile evlenmesini arzu ediyordu. Bunun için düþündü, taþýndý ve onu Hz. Osman (r.a)’a nikâhlamaya karar verdi. Hz. Osman da o sýrada dul kalmýþtý. Hanýmý Peygamberimiz’in kýzý Rukiyye (r.anhâgöz kırpma vefat etmiþti. Rahatlýkla teklif yapýlabilirdi. Vakit kaybetmeden Osman’a gitti. Kýzý Hafsa’yý nikâhlýyabileceðini söyledi. Bu konudaki görüþmeleri Abdullah Ýbni Ömer radýyallahu anhümâ bizzat babasýndan þöyle nakletmektedir : Osman Ýbni Affan’a gittim. Onu hüzünlü gördüm. Üzüntüsünü gidermek ve teselli etmek için ona Hafsa’dan bahsettim. Ýstersen Hafsa’yý sana nikâhlýyayým dedim. Osman birden cevap veremedi. Hemen evet diyemedi. Biraz düþünmek için zaman istedi ve Hele bir düþüneyim dedi. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra karþýlaþtýðýmýzda, þimdilik evlenemiyeceðim diye özür diledi.

Hz. Ömer ayný teklifi Hz. Ebûbekir (r.a)’a yapmayý düþündü. Onunla karþýlaþtýðýnda:
istersen sana kýzým Hafsa’yý nikahlýyayým dedi. Hz. Ebûbekir de sustu. Aðzýný açýp da bir söz söylemedi. Hiçbir cevap vermedi. Bu sebeple ona, Osman’a gücendiðinden daha fazla kýzdý.
Hz. Ömer (r.a) iki samimi arkadaþýndan müsbet bir cevap alamayýnca caný sýkýldý, içerledi. Üzüntülü bir þekilde Rasûlullah (s.a)’in huzuruna girdi ve þöyle dedi: Yâ Rasûlallah! Ben Osman’a þaþýyorum. Hafsa’yý ona nikâhlamak istedim de yanaþmadý.
Ebûbekir de öyle...
Ýki Cihan Güneþi Efendimiz Ömer’e tebessüm ederek: Yâ Ömer! Hafsa, Osman’dan, Osman da Hafsa’dan daha hayýrlý birisiyle evlenecektir. buyurdu.
Hz. Ömer büsbütün merak içerisinde kalmýþtý. Osman’dan daha hayýrlý damât kim olabilirdi? Merak içerisinde aradan yine birkaç gün geçti. Nebiyy-i Ekrem (s.a) Efendimiz Hafsa’ya tâlib oldu. Hz. Ömer (r.a)’a: Sen kýzýn Hafsa’yý bana nikâhlarsýn. Ben de kýzým Ümmü Gülsüm’ü Osman’a nikâhlarým, buyurdu.
Hz. Ömer bu müjdeye çok sevindi. Ýki Cihan Güneþi Efendimiz bu haberle Hafsa’yý kendisine Allah’ýn nikâhladýðýný anlatmak istiyordu. Bunun üzerine kýsa zamanda düðün hazýrlýklarý tamamlandý. Hicretin üçüncü yýlýnda þaban ayý içerisinde Hz. Hafsa, Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizle nikâhlanarak mü’minlerin annesi olma þerefine erdi.
Fahr-i Kâinat (s.a) efendimiz bu nâzikâne teþebbüsü ile üç büyük sahâbîsi arasýndaki dostluðu, kardeþliði, din baðýný hýsýmlýkla, akrabalýkla daha da kuvvetlendirmiþ oldu. Âiþe’yi nikahlayarak Hz. Ebûbekir (r.a)’i Hafsa’yý nikahlayarak da Hz. Ömer (r.a)’i taltif etti. Onlarý kendine kayýnpeder, kýzlarýný da mü’minlerin anneleri olma bahtiyarlýðýna kavuþturdu.

Hz. Ebûbekir (r.a) kendine teklifte bulunan Hz. Ömer’e müsbet-menfi bir cevap veremediði için üzülüyordu. Fakat baþka çaresi de yoktu. Çünki bir sýrrý muhafaza etmesi gerekiyordu. Hz. Hafsa ile Fahr-i Kâinat (s.a)’in evleneceðini biliyordu. Bunu söylemek emanete hýyanet olacaktý. Bu sebepten sükût etti. Nikâh kýyýldýktan sonra Hz. Ömer (r.a)’a gelerek özür diledi ve durumu þöyle izah etti:
Hafsa’yla evlenmemi istediðin, benim de sana cevap vermediðim zaman herhalde bana gücenmiþsindir. dedi. Hz. Ömer de: Evet diye cevap verdi. Bunun üzerine Ebûbekir (r.a) þunlarý söyledi:
Bana bu konuyu açtýðýnda sana bir cevap vermeyiþimin sebebi, Rasûlullah (s.a)’in Hafsa ile evlenmekten söz etmesidir. Elbette onun sýrrýný ifþâ edemezdim, þayet Nebiyy-i Muhterem, Hafsa ile evlenmekten vazgeçseydi, elbette onunla evlenirdim diyerek onu teselli etti.

Ne nezâket!.. Ne edeb!.. Ne sýr saklayýcýlýk!.. Ýþte islâm edebi!... Emanet bir sýr... Sükût bir hazinedir... Emanete riâyet ve sükûtu ihtiyar etmek ise insanýn emniyeti ve süsüdür...
Hz. Hafsa (r.anhâgöz kırpma, Rasûlullah (s.a)’ýn evine Sevde ve Aiþe (r.anhümâgöz kırpma annelerimiz varken gelin olarak geldi. O, Ýki Cihan Güneþi Efendimizin saâdethânelerine geldiðinde yirmi yaþlarýndaydý. Sevde (r.anhâgöz kırpma annemiz Âiþe (r.anhâgöz kırpma gibi onu da büyük bir gönül rahatlýðý içinde karþýladý. Her ikisine de hizmet etti. Hafsa (r.anha) da gençti. Bilgili ve onurluydu. Özü sözü birdi, iradesi kuvvetliydi. Hâne-i seâdette iki genç annemiz olmuþtu, ikisi de Efendimize hizmet etme yarýsýnda gayretlerini esirgemiyorlardý. Son derece nâzik davranýyorlardý. Sevgi ve hürmette kusur etmemeye çalýþýyorlardý. Fahr-i Kâinat (s.a) efendimiz de iki aziz arkadaþlarýnýn kýzlarý olmalarý sebebiyle gücünün yettiðince onlara müsâmaha ile davranýyordu. Kadýnlýk zaafiyetlerini, gençliklerini göz önüne alarak daha merhametli, daha þefkatli muâmele ediyordu. Fakat beþer olarak sýkýntýlý zamanlar da geçiriyordu, þöyle ki: Bir gün Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz Zeynep binti Cahþ (r.anhâgöz kırpma annemizin evinde bal þerbeti içmiþti. Biraz da yanýnda fazla kalmýþtý. Bu durum iki genç annemizin dikkatlerini çekti ve aralarýnda anlaþarak. Efendimizin yanýna vardýklarý zaman kendisinden megâfir kokusu geldiðini söylediler. Efendimiz megâfir yemediðini, bal þerbeti, içtiðini söyledi ve : Demek ki balý yapan arý megâfir yalamýþ diyerek bir daha bal þerbeti içmemeðe yemin etti.
Bunun üzerine Allah Teâlâ Tahrim sûresini nâzil buyurdu. Meâli þöyledir:
Ey Peygamber! Eþlerinin rýzasýný gözeterek Allah’ýn sana helâl kýldýðý þeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok baðýþlayan, çok esirgeyendir.

Fahr-i Kâinat (s.a) efendimiz bir ara hanýmlarýndan ayrýlarak uzlete çekilmiþti. Genç ailelerini eðitmek istiyordu. Ashab arasýnda bu durum, Rasûlullah hanýmlarýný boþadý, diye yayýldý. Hz. Ömer (r.a) bu haberi iþitince doðruca Efendimizin odasýna yöneldi. Kýzý Hafsa’nýn bir hatasý olabileceðini düþünerek Efendimiz’den içeri girmeye izin istedi ve huzura girerek Efendimizin gönlünü rahatlatacak þu sözleri söyledi : Ya Rasûlallah! Kadýnlardan dolayý ne kadar sýkýntý çekiyorsun, þayet onlarý boþarsan Allah da melekleri de seninle beraberdir. Ben de, Ebûbekir de, mü’minler de seninle beraberiz... dedi.
Ýki Cihan Güneþi Efendimiz tebessüm etti. Gül yüzünden nurlar saçýldý. Ömer’in kalbine huzur verecek ve mü’minleri sevindirecek þu cevabý verdi. Hanýmlarýný boþamadýðýný, sadece uzlete çekildiðini söyledi. Hz. Ömer mescide geldi ve durumu müslümanlara izah etti.

Hz. Hafsa (r.anhâgöz kırpma yaratýlýþ icâbý biraz celâlli idi. Hz. Âiþe (r.anhâgöz kırpma annemiz onu þöyle tavsif ediyor: Hafsa tam manasýyla babasýnýn kýzýdýr. Kuvvetli bir iradesi vardýr. Özü sözü birdir.
Birgün Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz Hafsa annemizin yanýnda Hudeybiye’de biat eden ashabýný anarak: inþaallah, Hudeybiye’de biat eden ashâbým Cehenneme girmez, buyurdu. Hafsa (r.anhâgöz kırpma da : içinizden oraya uðramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleþmiþ bir hükümdür. (Meryem sûresi; 71) âyetini okuyarak hatýrlatmada bulundu. Efendimiz de ona: Sonra, biz Allah’tan sakýnanlarý kurtarýrýz; zalimleri de diz üstü çökmüþ olarak orada býrakýrýz. (Meryem sûresi; 72) ayetini okuyarak cevap verdi.
Hz. Hafsa (r.anhâgöz kırpma annemiz ibadete düþkündü. Çok namaz kýlar, çokca nâfile oruç tutardý. Onun hayatý da diðer annelerimiz gibi fakirlik içinde geçti. Yatak olarak kullandýðý bir þiltesi vardý. Yazýn onu altýna sererdi. Kýþýn da bir tarafýný altýna serip, bir tarafýný da üzerine örterdi. Çoðu zaman yemek için ekmek bulamazdý. Buna raðmen þikâyetçi olmadý. Hep haline þükretti.

O, Resûl-i Ekrem (s.a) efendimize son derece sadakat ve muhabbetle baðlýydý. Kendisine hediye edilen þeyleri yemez içmez, Resûlullah’a ikram ederdi. Onu daima nefsine tercih ederdi. Bir defasýnda kendisine bir tulum bal hediye etmiþlerdi. Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz odasýna uðradýðýnda ondan þerbet yapar ve ikram ederdi.
Hz. Hafsa (r.anha) Fahr-i Kâinat (s.a) efendimizin dâr-ý bekâya irtihalinden sonra da önemli hizmetlerde bulundu. Hz. Ebûbekir (r.a) devrinde Kur’ân âyetleri bir araya toplanarak Mushaf haline getirilmiþti. Bu tek nüsha idi. Hz. Ebûbekir (r.a)in nezdinde kalýyordu. Vefatýndan sonra Hz. Ömer (r.a)’in nezaretine verildi. Hz. Ömer (r.a) da yaralanýp þehid olacaðý zaman kýzý Hz. Hafsa (r.anhâgöz kırpma annemize teslim etti. O da itina ile muhafaza etti. Hz. Osman (r.a) devrinde bu nüshadan çoðaltýldý.

Hz. Hafsa (r.anhâgöz kırpma vâlidemiz 60’a yakýn hadis-i þerif rivayet etti. Bir tanesi þudur. Rasûlullah (s.a) yataðýna girdiðinde sað elini baþýnýn altýna koyar þöyle duâ ederdi: Yâ Rabbi! Kullarýný dirilttiðin gün beni azabýndan koru. Bunu üç defa tekrar ederdi.
Hicretin 45. yýlýnda Hz. Muaviye’nin halifeliði döneminde altmýþ yaþýnda iken vefat eden Hz. Hafsa (r.anhâgöz kırpma annemiz’in cenâze namazýný Medine valisi Mervan Ýbni Hakem kýldýrdý. Cennet-i Bakî’a’da mü‘minlerin annelerinin yanýna; ebedî istirahatgâhýna tevdi edildi.

Cenab-ý hak’tan þefaatlerini niyaz ederiz. Amin.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son der_ya tarafından, 11.09.2008 - 10:20 tarihinde.
Gönderen: 11.09.2008 - 10:19
Bu Mesaji Bildir   der_ya üyenin diger mesajlarini ara der_ya üyenin Profiline bak der_ya üyeye özel mesaj gönder der_ya üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1071 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
(a.yasir) (57), alihaydar02 (48), cantanem (51), burakburak (52), FiLiZ-NL (48), sonsuzluk38 (54), zümrüdüanka (49), Rumeysa1980 (44), ruhneraz (51), EREN12 (60), cihat25 (67), sidika (49), bir dost (51), serdar81 (59), Gayemiz : ALLAH (36), ebu-abdurrahman (49), basrikaya (49), sahaf (51), [melike] (34), Eibo (), Sonofgavs (44), Fuat Özgürlük (58), Cueneyt88 (36), hüzünlü (45), burak_22 (40), alperen_66 (46), aliosmanpolat (44), islam_2005 (34), TuRkMeNkIzI__Mi.. (34), gunesm (54), moslem (34), mustafa karaba&.. (56), sivasli58 (42), yusuf_islam (34)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62020 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.