0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Mîrac Gecesi SUPER BIR YAZI...

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
der_ya su an offline der_ya  
Mîrac Gecesi SUPER BIR YAZI...
875 Mesaj -
29 Temmuz Salý gününü 30 Temmuz Çarþamba gününe baðlayan gece Receb-i Þerif ayýnýn 27. Gecesi olup Mîrac Gecesi’dir. Yüce Rabbimizin lütuf ve keremi ile pek þerefli ve mübarek olan bu geceyi idrak etmiþ bulunuyoruz. Kudsiyetiyle gönüllerimize feyiz ve bereket bahþeden Mîrac kandilini tekrar idrak etmenin sevinç ve mutluluðunu yaþamaktayýz. Yüce Rabbimize sonsuz þükürler ve hamd ü senalar olsun. Mîrac Kandili Müslümanlarýn, sýnýrsýz af ve merhamet sahibi olan Yüce ALLAH’a sýðýnarak günahlardan arýndýklarý, ilahi lütuf ve bereketlere eriþtikleri müstesna zaman dilimlerinden birisidir.

Mîrac Gecesi, bütün Ýslâm âleminin mukaddes kabul edip ihya ettiði en mübarek gecelerden birisidir. Hiç þüphe yok ki vakitler aslýnda birbirine eþittir. Bir vakit diðer bir vakitten kendiliðinden üstün olamaz. Öyleyse bir vaktin diðer vakitlerden daha þerefli ve faziletli olmasý mutlaka o vakitte meydana gelen bir yüce iþten ve mübarek bir olaydan kaynaklanmaktadýr. Zaman ve mekanlar kendilerinde meydana gelen büyük ve önemli olaylarla deðer kazanýrlar. Mîrac gecesi hayýrlarla dolu olaylarýn meydana geldiði bir gecedir. Mîrac Gecesi’ni, bu derece yücelten husus: Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin en büyük mucizelerinden biri olan Ýsra ve Mîrac mucizesinin bu gecede gerçekleþmiþ olmasýdýr. Ýsra ve Mîrac, insanlýðýn kurtuluþu için gönderilen Sevgili Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize, ALLAH Teâlâ’nýn sonsuz kudretinin eserlerini temaþa etmesi için yaptýrýlan mukaddes ve manevi bir yolculuktur. Birçok hikmet ve ilahi sýrlarý bünyesinde barýndýran bu gece, Cenab-ý Hakk’ýn sonsuz güç ve kuvvetinin gösterilmesi için Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize ALLAH Teâlâ tarafýndan yaptýrýlan, zamana ve mekana anlam kazandýran Ýsra ve Mîrac, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz için ALLAH Teâlâ’nýn inayet ve desteðine mazhar olarak moral kazanma anlamýný taþýrken o günkü Müslümanlarýn Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize baðlýlýðýný ve ALLAH Teâlâ’ya inancýný pekiþtiren bir imtihan olmuþtur.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, ALLAH Teâlâ’nýn huzuruna kabul ediliþini temsil eden Ýsra ve Mîrac mucizesi bizlere, insanýn, ilahi rýzaya ve desteðe ulaþtýðýnda akýl ve idraki zorlayan derecede nice üst derecelere ulaþabileceðini gösterdiði gibi, mana aleminde yükselip ilahi rahmet ve huzura eriþmenin, öncelikle gönül ve ruh temizliðinden, ahlaki erdemlere yükseliþten, her þeyin sahibi olan Yüce ALLAH’a baðlýlýk ve boyun eðmeden geçtiðini de hatýrlatmaktadýr. Kelime anlamýyla “gece yolculuðu” manasýna gelen Ýsra ve “yükselmek, yükseðe çýkmak, yükselmeyi saðlayan vasýta” anlamlarýna gelen Mîrac; alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize, Mekke döneminde bir gece, Yüce Yaratanýn sonsuz kudretinin eserlerini temaþa etmesi için önce Mescid-i Aksa’ya, oradan da semaya yaptýrýlan hikmet yüklü yolculuðu ifade eder.

Bu sebeple sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin hicretten onsekiz ay önce, bir kýsým ayetlerini göstermek için þaný yüce ALLAH tarafýndan, bir gece Mekke-i Mükerreme’deki Mescid-i Haram’dan, çevresi mübarek kýlýnmýþ olan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmesi, oradan da fiziki zaman ve mekan boyutlarýnýn aþýldýðý bir yükseliþe ulaþtýrýlmasý kutlu hadisesinin yaþandýðý Ýsra ve Mîrac mûcizesinin yýldönümü olan bu gecenin, müminler açýsýndan önemi çok büyüktür. Bu mübarek gece her yýl, Ýslâm dünyasýnýn dört bir tarafýnda derin bir huþu ve hürmet ile karþýlanýr ve uðurlanýr. Ýslâm aleminin saadet ve selâmeti, mü’minlerin maðfiret-i ilâhiyyeye nail olmalarý için bu mübarek gecede milyonlarca Müslümanýn elleri semaya açýlýr. Mü’minler, içtenlikle yüce ALLAH’a yönelirler, affedilme ümitleri canlanýr ve Cenab-ý Hak’tan feyizi, rahmeti ve affedilmeyi büyük bir heyecanla gönülden arzu ederler.



Camilerimiz, mescidlerimiz bu gece, sabaha kadar üstlerine gökten yaðan nurlar ile, kendilerini dolduran Müslümanlardan taþan nurlar arasýnda parýldar durur. Bu gecede camilerimizi kubbelerine kadar dolduran dualar bütün bir yýl ümmet-i Muhammed üzerinde ilahî bir rahmet olur. Bu gece, camilerimizde, mescidlerimizde tan aðarýncaya kadar Kur’an-ý Kerîm okunur, dinlenir, namaz kýlýnmak ve dua-niyaz yapýlmak suretiyle ihya edilir. Bu mübarek gecenin hepimiz ve bütün Ýslâm alemi için maddî ve manevî hayýrlara bereketlere ve afv ü maðfirete nail olmamýza vesile olmasýný Cenab-ý Hakk’tan niyaz ederiz. Ve bilhassa idrak ettiðimiz bu mübarek gecenin; çaðýn getirdiði sýkýntýlarla bunalan ruhlara, manevi hayatýn ihmaliyle daralan kalplere, ümitsiz, karamsar, günleri gafletle geçen kimselere gerçek manada maddi ve manevi bir kandil olmasý için dua ve niyaz ediyoruz.

Cenâb-ý Hakk’ýn, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize en büyük ihsaný olan Ýsra ve Mîrac hadisesi, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicretlerinden 18 ay önce, Receb ayýnýn 27. Gecesi vuku bulmuþtu. Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin büyük mû’cizelerinden biri olmak üzere, Cenâb-ý Hakk’ýn, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi gecenin çok az bir kýsmýnda Mekke-i Mükerreme’deki Mescid-i Haram’dan alýp Kudüs-ü Þerif’teki Mescid-i Aksa’ya kadar götürmesine “Ýsra” denir ki: “Kulu Hz. Muhammed’i, bir gece Mescid-i Haram’dan alýp Mescid-i Aksa’ya kadar götüren ALLAH her türlü noksanlýklardan münezzehtir. O Mescid-i Aksa ki, biz O’nun etrafýna feyz ve bereket verdik, etrafýný mübarek kýldýk. Bu gece yolculuðunu, O’na bizim kudret ve azametimize delâlet eden ayetlerimizden, nice þaþkýnlýk verici þeylerden bazýsýný gösterelim diye yaptýrdýk. Muhakkak ki O, evet sadece O, her þeyi hakkýyla iþiten ve her þeyi de hakkýyla görücüdür.” (Ýsra sûresi:1) ayet-i kerimesi, sahih hadis-i þerif ve icma-ý ümmet ile sabittir. Bu sebeple inkarý küfrü gerektirir, yani bunu inkâr eden kafir olur. Mescid-i Aksa’dan göklere, ondan sonra da Cenâb-ý Hakk’ýn dilediði alay-ý illiyyine çýkartýlmasýna “Mîrac” denir ki, o da ayet-i kerime, sahih-i hadis-i þerif ve icma-ý ümmet ile sabittir. Ancak Mîrac’ýn tafsilatý meþhûr hadis-i þerif ile sabittir. Binaenaleyh Mîrac’ýn aslýný inkâr eden kâfir olur. Fakat tafsilatýný inkâr eden bid’atçý olur. Yani þeriatýn hükmüne muhalefet etmiþ olur. Ýsra ve Mîrac hadisesi, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz uyanýkken, þahsý yani hem mübarek vücudu ve hem de ruhu ile olmuþtur. Rüyada veya sadece ruhu ile olmamýþtýr. Eðer böyle olsaydý, Mekke müþrikleri ve hatta imaný zayýf bir kýsým Müslümanlar tarafýndan inkâr edilmezdi. (Taftazani, Þerh-i Akaid:174, Aliyyü’l-Kâri, Þerhü’l-Emali:20, Sýrrý Giridi, Nakdü’l-Kelâm fi Akaidi’l-Ýslâm, 306-310.)

Zulmün ve adaletsizliðin hükmettiði, inanan yüreklerin acýyla burkulduðu yýllardý. Müþrikler göz ve gönül aydýnlýðý olarak gönderilen son elçiyi yalanlýyorlar, O’na inanmýþ bir avuç mü’mini hor ve hakir görüyorlardý.

Cenâb-ý Hakk’ýn þan ve þerefini yüceltip iki cihanýn güneþi yaptýðý Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizin mübarek gönlü üzüntülüydü. Ýnsanlar bir azgýn canavar gibi ýþýða, iyiliðe, fazilet ve yüceliðe düþman, Ýslâm’a ve O’nun emirlerine karþý, ALLAH Teâlâ’ya ve gücüne isyanla doluydu. Gözleri kör, kulaklarý saðýr beþeriyet; kutsal tebliði reddediyor, son Peygamberi ve ilahi vahyi yalanlýyordu. Ýþte Ýsra ve Mîrac mu’cizesi, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin kendini en yalnýz ve en üzgün hissettiði böyle bir devrede olmuþtur. O’nun bu üzüntüsü, ilahi yardýmdan ümitsizliðinden deðildi. O’nun üzüntüsü, amcasý Ebû Talib’i, sevgili eþi ve en yakýn destekçisi Hz. Hatice (R.Anha)yý kaybetmiþ olmasýndandý.

Bununla birlikte müþrikler tarafýndan Müslümanlara uygulanan baský henüz kalkmamýþ, Müslümanlarýn bir kýsmý, müþriklerin zulümlerine dayanamayýp Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin izni ile Habeþistan’a göç etmiþler ve bunlarýn hepsinden önemlisi, onbir yýlý aþkýn hak mücadelesine raðmen Müslümanlarýn sayýsý istenilen dereceye ulaþamamýþ ve kâfirler çoðunluðu teþkil ediyordu.



Yatsý vakti sýralarýnda bu olup bitenlerin muhasebesi içinde Harem-i Þerif’in duvarýna yaslanmýþ bir vaziyette uykuya dalan Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin gönlünü almak ve O’nu teselli etmek için Receb ayýnýn 27. Gecesi’nde Yüce ALLAH, Cebrail’e þöyle emretti:

- Cennetten Burak denen biniti al, Habibime git! O’nu hoþ bir þekilde uyandýr ve ALLAH Teâlâ kimseye nasip etmediði þerefi sana nasip etti, seni huzuruna davet ediyor, de! Bu ilâhi emri alan Cebrail (A.S.) derhal Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize geldi:

- Ey ALLAH’ýn Sevgilisi, Peygamber! Kalk! Esirgeyici ve baðýþlayýcý olan Rabbin seni huzuruna davet ediyor, dedi. Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin heyecaný büyüdü. ALLAH Teâlâ, O’nu kendi katýna çaðýrýyordu. Bundan ötesini Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin mübarek hadis-i þeriflerinden okuyalým: Enes b. Malik (R.A.) den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Ýsra ve Mîrac olayýný ashabýna þöyle anlatmýþtýr: Ben Hatîm’de yatmýþ bulunduðum sýrada, bana Cebrail (A.S.) geldi de; göðsümü uzunlamasýna, þuradan þuraya kadar yardý ve kalbimi çýkardý. Sonra bana içi iman dolu altýndan bir tas getirildi. Kalbim yýkandý. Sonra içine iman, ilim-hikmet dolduruldu. Sonra eski haline iade olundu. (Bu ameliye, meleki nurlarýn galebesi, tabiat ateþinin söndürülmesi, vücudunun zat-ý âlâ’dan üzerine inecek olan feyizleri kabüle hazýr hale getirilmesi için yapýlmýþtýr.) Daha sonra bana katýrdan küçük, merkebden büyük beyaz bir binit Burak getirildi. O, adýmýný, gözünün eriþebildiði yerin en sonuna atardý. Burak’a, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizden önceki Peygamber-ler de binmiþlerdi. Nitekim Hz. Ýbrahim (A.S.) da, ona binip önüne Hz. Ýsmail (A.S.)ý, terkisine de Hz. Hacer’i bindirerek Mekke-i Mükerreme’ye getirmiþti. Hz. Ýbrahim (A.S.), Beyt-i Haram’ý, ziyaret için O’nun üzerinde gelir giderdi. Burak’a, Burak ismi; ya rengi son derece parlak oluþundan, ya da hýzlý gidiþi Berk (þimþeðgöz kırpmai, andýrýþýndan dolayý verilmiþti. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz; Burak’a binmek üzere yaklaþýnca, Burak, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize karþý hýrçýnlaþtý. Cebrail (A.S.) elini, O’nun yelesinin üzerine koyup:

- Ey Burak! Sen þu yaptýðýndan utanmýyor musun? Sen, bunu Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimize mi yapýyorsun?! Ey Burak! VALLAHi, ALLAH Teâlâ’nýn, Hz.Muhammed (S.A.V.) Efendimizden önceki kullarýndan ALLAH Teâlâ katýnda, bundan daha þerefli bir kimse senin üzerine binmemiþtir! Sakin ol! deyince Burak utandý, ter döktü. Uysallaþýp sakinleþti. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, O’nun üzerine bindi.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizle Cebrail (A.S.) birbirlerini býrakmaksýzýn Mescid-i Aksa’ya doðru yollandýlar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin Mescid-i Aksa’ya yürütülmesi, oranýn ALLAH Teâlâ’nýn niþanelerinin zuhur ettiði bir yer, Mele-i âlâ sakinlerinin himmetlerinin tealluk ettiði, peygamberlerin bakýþlarýnýn odak noktasý olduðu bir mekân olmasýndandýr. Bu haliyle orasý melekut alemine açýlan bir pencere mahiyetindedir. Bir müddet gittikten sonra, Cebrail (A.S.) Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Ýn de namaz kýl! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz indi ve orada namaz kýldý. Cebrail (A.S.):

- Sen, nerede namaz kýldýn biliyor musun? Sen Taybe (Medine)de namaz kýldýn! Oraya da hicret edeceksin! dedi. Sonra gittiler. Cebrail (A.S.) Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Ýn de namaz kýl! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz inip orada namaz kýldý. Cebrail (A.S.):

- Sen nerede namaz kýldýn biliyor musun? Sen Tûr-i Sina’da namaz kýldýn! Yüce ALLAH, Hz.Musa (A.S.) ile orada konuþmuþtu dedi.

Nihayet Beytülmakdis’e ulaþýldý. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz orada, Burak’ý kendisinden önceki Peygamberlerin baðlaya geldikleri halkaya baðladý. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Mescid-i Aksa’ya girdi. Ýçlerinde Hz.Ýbrahim, Hz.Musa ve Hz.Ýsa Aleyhimüs-selamlarýn da bulunduðu bazý peygamberler, orada Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz için toplanmýþ bulunuyorlardý. Cebrâil (A.S.) Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi ileri sürdü. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz onlara imam oldu. Orada, iki rekat namaz kýldý, kýldýrdý.



Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize iki kap getirildi ki, kabýn birisinde þarap, diðerinde süt vardý.

- Bunlardan hangisini istersen al! denildi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz onlara baktý. Þarabý býrakýp sütü seçti, aldý, içti. Cebrail (A.S.) Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Sen, fýtrat’ý seçtin! Fýtrat’a isabet ettin! Fýtrat’a, yöneltildin! Hamd olsun ALLAH’a ki, seni fýtrat’a yöneltti. Eðer sen þarabý almýþ olaydýn, senden sonra ümmetin azardý. Sütü tercih etmekle, sen de fýtrat’a yöneltildin, ümmetin de fýtrat’a yöneltildi. Þarap size haram kýlýndý, dedi.

Cebrâil (A.S.); Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi Beytü’l-Makdis’deki Sahre’nin üzerine çýkardý. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bakýnca orada; tabaný Sahre’de, tepesi semâda, Meleklerin inip çýktýklarý, bakanlarýn ondan daha güzel bir þeye bakmadýklarý bir Mi’râc’ýn kurulu olduðunu gördü. Þöyle buyurdular:

- Beytülmakdis’te olanlardan boþaldýktan sonra Mîrac’a götürüldüm. Ben þimdiye kadar ondan daha güzel bir þey görmedim. O, öyle bir þeydir ki, ölünüz, ölüm anýnda gözlerini ona diker. Adem oðullarýnýn ruhlarý, göklere O’nun üzerinde çýkarýlýr. Arkadaþým Cebrail (A.S.), beni kanadýnýn üstüne koydu, ona yükseltti. Gök kapýlarýndan Hafaza Kapýsý diye anýlan kapýya kadar çýkardý.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin Sidretülmünteha’ya kadar göklere yükseliþi hep bu Mîrac ile olmuþtur. Dünya semasýna varýlýnca, Cebrail (A.S.) o göðün kapýsýný çaldý. Bekçisi olan meleðe:

- Aç! dedi.

- Kimdir o? Sen, kimsin? denildi. Cebrail (A.S.):

- Cebrail’im dedi.

- Yanýnda kimse var mý? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Yanýmda Hz.Muhammed (S.A.V.) var! dedi.

- O’na Mîrac için davet gönderildi mi? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Evet! Gönderildi! dedi.

Kapý açýlýp dünya semasýnýn üstüne çýktýklarý zaman, orada oturan, saðýnda ve solunda bir takým karaltýlar bulunan, saðýna baktýkça gülen, soluna baktýkça da aðlayan bir zat ile karþýlaþtýlar. Cebrail (A.S.), Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Selâm ver O’na! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz selâm verdi. O da, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin selamýný aldý ve:

- Hoþ geldin safa geldin Salih Peygamber! Salih oðlum! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, Cebrail (A.S.)a:

- Kim bu? diye sordu. Cebrail (A.S.):

- Bu, Atan Hz.Adem (A.S.)dýr! Saðýnda ve solunda olan þu karaltýlar da, O’nun soyundan gelen çocuklarýnýn ruhlarýdýr. Onlardan saðýnda olanlar cennetlik, solunda olan karaltýlar da cehennemliktir! Saðýna bakýnca, güler; soluna bakýnca da, aðlar! dedi. Sonra ikinci kat göðe yükseldiler. Cebrail (A.S.), o göðün kapýsýný çaldý. Bekçisine:

- Aç! dedi.

- Kimdir o? Sen, kimsin? denildi. Cebrail (A.S.):

- Cebrail’im! dedi.

- Yanýnda kimse var mý? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Hz.Muhammed (S.A.V.) var! dedi.

- O, Mîrac için gönderildi mi? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Evet!” deyince, göðün kapýsý açýldý.

Ýkinci semada, teyzeoðullarý olan Hz.Ýsa (A.S.) ve Hz.Yahya (A.S.) ile karþýlaþtýlar. Cebrail (A.S.):

- Bunlar, Yahya ve Ýsa Aleyhimesselamlardýr. Selam ver Onlara! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz selam verdi. Onlar da, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin selamýný aldýlar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Hoþ geldin, safa geldin Salih Kardeþ! Salih Peygamber! dediler ve hayýr dua ettiler.

Hz.Ýsa (A.S.) orta boylu, hamamdan çýkmýþ gibi kýrmýzýya çalar beyaz benizli, düz saçlý ve yüzü, çok benli idi. Sonra, üçüncü kat göðe yükseldiler. Cebrail (A.S.), göðün kapýsýný çaldý. Göðün Bekçisine:

- Aç! dedi.

- Sen, kimsin? denildi. Cebrail (A.S.):

- Cebrail’im! dedi.

- Yanýnda kimse var mý? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Muhammed (S.A.V.) var! dedi.

- O, Mîrac için gönderildi mi? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Gönderildi! dedi. Kapý açýlýnca, kendisine, güzelliðin yarýsý verilmiþ olan Yusuf (A.S.)la karþýlaþtýlar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

- Ey Cebrail! Kim bu? diye sordu. Cebrail (A.S.):

- Bu, senin kardeþin Hz.Yusuf (A.S.)dýr. Selam ver O’na! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz selam verdi. O da Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin selamýný aldýktan sonra:

- Hoþ geldin! Safa geldin! Salih Kardeþ! Salih Peygamber! dedi. Sonra, dördüncü kat göðe yükseldiler. Cebrail (A.S.) göðün kapýsýný çaldý.

- Sen, kimsin? denildi. Cebrail (A.S.):

- Cebrail’im! dedi.

- Yanýnda kimse var mý? diye soruldu Cebrail (A.S.):

- Muhammed (S.A.V.) var! dedi.

- O Mîrac için gönderildi mi? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Gönderildi! dedi. Gök kapýsý açýlýnca, orada Ýdris (A.S.)la karþýlaþtýlar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cebrail (A.S.)a;

- Kim bu? diye sordu. Cebrail (A.S.) Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Bu, Ýdris (A.S.)dýr. Selam ver O’na! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz selam verdi. O da Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin selâmýný aldýktan sonra, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Hoþ geldin! Safa geldin! Salih Kardeþ! Salih Peygamber! dedi ve hayýr dua etti. Bundan sonra beþinci kat göðe yükseldiler. Cebrail (A.S.), göðün kapýsýný çaldý.

- Sen kimsin? denildi. Cebrail (A.S.):

- Cebrail’im! dedi.

- Yanýnda kimse var mý? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Muhammed (S.A.V.) var! dedi.

- O mîrac için gönderildi mi? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Gönderildi! dedi.

Gök kapýþý açýlýnca, orada Hz.Harun (A.S.)la karþýlaþtýlar. Kendisi genç olduðu halde, ak saçlý, gür ve ak sakallý idi. Son derece de güzel yüzlü idi.

- Ey Cebrâil! Kim bu? diye sordu. Cebrail (A.S.):

- Bu, kavmi içinde sevdirilmiþ Hz.Harun (A.S.)dýr. Selam ver O’na dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz selam verdi. O da Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin selâmýný aldýktan sonra, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Hoþ geldin! Safa geldin! Salih Kardeþ! Salih Peygamber! dedi. Hayýr dua etti. Sonra, altýncý kat göðe yükseldiler. Cebrail (A.S.), göðün kapýsýný çaldý.

- Sen kimsin? denildi. Cebrail (A.S.):

- Cebrail’im! dedi.

- Yanýnda kimse var mý? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Muhammed (S.A.V.) var! dedi.

- O, Mîrac için gönderildi mi? diye soruldu. Cebrail (A.S.):

- Gönderildi! dedi. Göðün kapýsý açýlýnca orada Hz. Musa (A.S.) ile karþýlaþtýlar. Hz. Musa (A.S.) uzun boylu, esmer tenli, yüksek burunlu, kulaklarýna kadar uzanan düz saçlý, hafif etli idi. Sanki Þenue kabilesi erkeklerinden birisi! Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

- Ey Cebrail! Kim bu? diye sordu. Cebrail (A.S.):

- Bu Kardeþin Hz.Musa (A.S.)dýr! Selam ver O’na! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz selam verdi. O da, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin selamýný aldýktan sonra Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize:

- Hoþ geldin! Safa geldin! Salih Kardeþ! Salih Peygamber! Ümmi Peygamber! dedi ve hayýr dua etti. Ben Hz.Musa (A.S.)ý býrakýp geçince, Hz.Musa (A.S.) aðlamaya baþladý. O’na:

- Seni aðlatan nedir? denildi. O da:

- Çünkü benden sonra bir genç peygambere bîat olundu. O’nun ümmetinden cennete girecek olanlar; benim ümmetimden cennete gireceklerden daha çoktur beni aðlatan budur, dedi.

Sonra yedinci kat göðe yükseldiler. Cebrail (A.S.), göðün kapýsýný çaldý: - Sen kimsin? denildi. Cebrail (A.S.): - Cebrail’im! dedi.- Yanýnda kimse var mý? diye soruldu. Cebrail (A.S.): - Muhammed (S.A.V.) var! dedi.- O, Mîrac için gönderildi mi? diye soruldu. Cebrail (A.S.): - Gönderildi! dedi. Göðün kapýsý açýlýnca, orada Hz.Ýbrahim (A.S.) ile karþýlaþtýlar ki, kendisi, sýrtýný Beyt-i Ma’mur’a dayamýþ, Beyt-i Ma’mur’un kapýsýnýn önündeki bir Kürsü üzerinde oturuyordu. Beyt-i Ma’mur’a hergün yetmiþbin Melek girer, girenler de bir daha geri dönmezdi! Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cebrail (A.S.)a bunun ne olduðunu sordu. Cebrail (A.S.): - Bu, Beyt-i Ma’mur’dur! dedi. Ebu Hüreyre (R.A.)den rivayete göre, Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, Beyt-i Ma’mur’a her gün yetmiþ bin melâikenin girdiðini görmüþtür.5 Beyt-i Ma’mur, hadis-i þeriflerde rivayet olduðu üzere, yedinci semada, Arþ-ý Rahman’ýn hizasýnda ve Kâbe-i Muazzama’nýn üst hizasýnda yer alan beyttir. O’nun gökteki hürmeti, Ka’be’nin yeryüzündeki hürmeti gibidir. Ka’be yeryüzü ahalisinin metafý yani tavaf ettiði mekan olduðu gibi, Beyt-i Ma’mur da sema ehlinin, melâikenin tavaf ettiði mükerrem bir yerdir. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz mirac esnasýnda burasýný görmüþtür. Cebrail (A.S.): Bunun içinde hergün yetmiþ bin melâike namaz kýlar ve bir kere çýkan bir daha dönmez, açýklamasýnda bulunmuþtur. Bu Beyt-i Þerif’in bir ismi de Durâh’týr. Hz. Ali (R.A.)den gelen bir rivayete göre, her semâda, Kâ’be-i Muazzama’nýn hizasýnda bir Beyt-i Mâmur mevcuttur. Yine rivayet edilmiþtir ki, Beyt-i Ma’mur Kâ’be’nin tam üst karþýsýndadýr. Öyle ki Beyt-i Mâmur’dan bir taþ býrakýlacak olsa Kâbe’ nin üzerine düþecektir.

Cebrail (A.S.), Hz.Ýbrahim (A.S.) için de: - Selam ver Ona! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz selam verdi. O da, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin selamýný aldýktan sonra, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize: - Hoþ geldin! Safa geldin! Salih Oðlum! Salih Peygamber! dedi Kendisi çok yaþlý, ulu ve heybetli bir zat idi. O’na soyundan gelen çocuklarýndan, simaca, en çok benzeyeni de Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz idi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cebrail (A.S.)a: - Ey Cebrail! Kim bu diye sordu. Cebrail (A.S.) da: - Bu, Atan Hz.Ýbrahim (A.S.)dýr! dedi. Hz.Ýbrahim (A.S.), Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize: - Ümmetine benden selam söyle! Onlara emret! Haber ver de, Cennet’e fidan dikmeyi çoðaltsýnlar! Çünkü, Cennet’in topraðý güzel, suyu tatlý, arzý da geniþ ve düzlüktür, dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: - Cennet’e dikilecek fidan nedir? diye sordu. Hz.Ýbrahim (A.S.):

- Cennet’e dikilecek fidan: “Sübhanellahi velhamdulillahi vela ilahe illALLAHu vellahu ekber La havle vela kuvvete illa billah”dýr, dedi. Cebrail (A.S.), Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi yedinci kat göðün üzerinde bulunan ve ALLAH Teâlâ’dan baþkasýnca bilinmeyen makamlara yükseltti. Sidretülmünteha’ya kadar götürdü yükseltti.

- Bu, Sidretülmünteha’dýr! dedi.

Ben burada dört nehirle karþýlaþtým. Ýki nehir batýn iki nehir de zahir. Ben:

- Ya Cebrail! Bunlar nedir? dedim. Cebrail (A.S.):

- Batýnî olan iki nehre gelince bunlar cennette iki nehirdir. Zahirî olan nehirler ise Nil ve Fýrat nehirleridir, dedi. Sidretülmüntehâ: Kökü altýncý kat gökte, gövdesi ve dallarý yedinci kat göðün üzerinde, gölgesi ile bütün gökleri ve Cennet’i gölgeleyen yapraklarý fil kulaklarý gibi, meyveleri küpler kadar bir aðaçtý ki, onu yüce ALLAH’ýn Celâl ve Azamet Nûr’unun tecellîsi kapladýkça kaplamýþ, öyle renklere bürümüþ, yâkut veya zümrüt veya benzeri cevherlere çevirmiþ, o kadar güzelleþtirmiþti ki, ALLAH Teâlâ’nýn yarattýklarýndan hiçbiri O’nun güzelliðini tavsif edemezdi. Bütün Peygamberlerin ve Meleklerin iþleri ona varýr, dayanýr. Yaratýklarýn ilmi onda nihâyet bulur. O’nun yukarýsýnda olanlar hakkýnda hiçbir bilgileri bulunmaz. Yeryüzünden semâya çýkan, onda nihâyet bulur. Alýnacaðý zaman da ondan alýnýr. O’nun yukarýsýndan inen þeyler de onda nihâyet bulur. Alýnacaðý zaman da ondan alýnýr.Cebrâil (A.S.), Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi yukarý götüre götüre, nihâyet kazâ ve kaderi yazan kalemlerin cýzýrtýlarýný iþitecek kadar yüksek bir yere çýkardý. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cennetten yemyeþil bir Refref (ipek döþek, sergi)nin birden ufku kapladýðýný, doldurduðunu gördü. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz O’nun üzerine oturdu. Cebrâil (A.S.) Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizden ayrýldý ve: - Bizim her birimizin belirli bir makâmý var. Benim de son duraðým burasýdýr, buradan ileri geçsem yanarým, fakat sana gelince, sen ALLAH Teâlâ’nýn dâvetlisisin. Yürü! Kim meydan senindir, bu gece. Sohbet-i Sultân senindir bu gece. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygambersin. Sen gidersin, dedi. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz hicaplarý aþtý ve ALLAH Teâlâ’nýn dilediði yakýnlýða yükseldi. Þüphesiz bu yakýnlýk; mesafe, mekân ve cihet yakýnlýðý deðildir. Zirâ ALLAH Teâlâ mekân, mesafe ve cihetten münezzehtir. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz Cebrâil (A.S.)dan ayrýlýþ anýný þöyle anlatýr: Cebrail de geride kalýp ses ve sada kesilince, beni bir korku ve heybet bürüdü, bu dehþet içinde iken Rabbimin þu hitâbýný duydum:

- Yâ Muhammed! Müsterih ol! Ben seninle beraberim! Yaklaþ, Habîbim yaklaþ! Kâinâtý senin þerefine yarattým!



KANDILINIZ MUBAREK OLSUN RAVDA AILESI...
Gönderen: 28.07.2008 - 20:24
Bu Mesaji Bildir   der_ya üyenin diger mesajlarini ara der_ya üyenin Profiline bak der_ya üyeye özel mesaj gönder der_ya üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1737 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
burcunur (42), jihad soldat (43), alpakman (34), kerbela_34 (41), SpedeR (47), eminilhan (47), Glkc (36), mujdatciftci (35), aklima gelmedi (34), meraladem (39), heval yunus (34), muhammet ali (38), sosyolog983 (41), agus (44), müslüman cocuk (37), nakirev (42), enime (42), furkan_^^ (49), guller (44), sahdamar (41), metin uzun (42), abdulsamet (55), negative (39), homurhomur (51), snibsirm (44), husamaygor (37), estor (63), caykarali61 (43), aLi_osman (36), Avci_55 (37)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.74672 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.