0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » KURAN IŞIĞINDA TARİKATÇILIĞA BAKIŞ

önceki konu   diğer konu
5 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ebubera su an offline ebubera  
KURAN IŞIĞINDA TARİKATÇILIĞA BAKIŞ
133 Mesaj -
Bize Kur'an'ý gönderen Allah Teâlâ þöyle buyuruyor:
"Allah'a ve Peygambere inandýk boyun eðdik" derler. Sonra da bunun ardýndan içlerinden bir takýmý yan çizer.Bunlar inanmýþ kimseler deðillerdir. Aralarýnda bir karar versin diye Allah'a ve elçisine çaðýrýldýklarý zaman, içlerinden bir takýmý bundan yançizer. Ama hak kendilerinden yana olsa bu sefer ona içten baðlý çekinirler. Bunlarýn kalplerinde bir hastalýk mý var veya þüpheye mi düþtüler? Yoksa Allah'ýn ve elçisinin kendilerine haksýzlýk edeceðinden mi korkuyorlar? Hayýr, aslýnda onlar zalim kimselerdir." (Nur 24/47-50)
Bir Þeyh Efendi ve etrafýnda yer alan hocalarýn bazý görüþleri bana soruldu, yanlýþ buldum. Onlardan birine dedim ki; sizin bana ulaþan görüþlerinizde yanlýþlýklar buluyorum, bir araya gelelim de bunlarý bana izah edin. O da konuyu kendilerine yazýlý olarak iletmemi ve yapacaklarý bir hazýrlýktan sonra görüþmemizin uygun olacaðýný söyledi. Bunun üzerine onlara bir yazý gönderdim.
Altý ay sonra, baþta ÞeyhEfendi olmak üzere tarikatýn ileri gelen hocalarý ile Þeyh Efendi'nin odasýnda buluþtuk. O görüþmeyi küçük ilavelerle yazýlý hale getirdim. Bu yazý büyük birilgi gördü. Elden ele dolaþtý. Fotokopi ile çoðaltýldý. Bazý dergiler ve gazeteler kýsmen veya tümüyle bastýlar. Türkiye'de ve Avrupa'da bir kitapçýk þeklinde yayýmlayanlar oldu. Bunlarýn sayýsýnýn yüzbinleri geçtiði tahmin edilmektedir.
Elinizdeki kitapçýk o görüþmeye yeni ilaveler yapmak suretiyle hazýrlanmýþtýr. Bunun içerisinde birdeðil, bir kaç þeyhin görüþü vardýr. Þeyhlerin dýþýndakilerinin görüþleri ve bana zaman zaman yapýlan itirazlar da kitapçýkta yer almýþtýr.
Ýkinci baský yeniden gözdengeçirilmiþ ve Müslümanlarý Batýran Þirk bölümüne küçük bir ilave yapýlmýþtýr. Bu ilave, II. Abdulhamid'in ulema ile ilgili bazý söz ve tespitlerini ve Osmanlý Devleti'nin Birinci Dünya Savaþ'ýna girme kararý ile ilgili belgelerinde yer alan bir kýsým ifadeleri kapsamaktadýr.
Þeyhlerin görüþleri ÞEYH EFENDÝ , diðerleri MÜRÝT baþlýðý ile verilmiþtir. Bunlara cevabýmýz BAYINDIR baþlýðýný taþýmaktadýr.
Burada, Kur'an-ý Kerim'e açýkça aykýrý gördüðümüz hususlara yer verdik. Kendimize ait bir söz söylememeye gayret ettik. Ayet-i kerimeleri ve yer yer hadis-i þerifleri konuþturmaya çalýþtýk. Ama ne yaparsak yapalým, insan eseri kusursuz olmuyor. Hatalarýmýzý gösterirseniz, düzelteceðimizi ve bunu okuyucuya inþaallah ilan edeceðimizi ifade etmek isterim.
Birinci baský "Kur'an Iþýðýnda Tarikatçýlýk" adýyla çýkmýþtý. Bu isim kitabýn muhtevasýný tam yansýtmadýðýndan "Kur'an Iþýðýnda Tarikatçýlýða Bakýþ" diye deðiþtirilmiþtir.
Bu çalýþma yararlý olmuþtur.Saplantýlarýna ve menfaatlerine esir olmayanlar, her fýrsatta bunu ifade etmektedirler.
Cennet'e giden yol açýktýr, Cehennem'e giden yol da açýktýr. Ýnsanlara Cehenneme gitme hürriyetini veren Allah Teâlâ olduðu için o yol týkanamaz. Bizim yaptýðýmýz sadece geleceðinden endiþe duyanlarý Kur'an ile uyarmak ve bir öðüt vermektir.

Yüce Rabbim'den baþarý niyaz ederim.


Prof. Dr. A. BAYINDIR








1 – TASAVVUF
MÜRÝT -Her þeyden önce þunu öðrenelim. Sen tasavvufu kabul ediyor musun, etmiyormusun?
BAYINDIR -Bu, tasavvuftan ne kastedildiðine baðlýdýr. Tasavvuf, Kur’an ve Sünnete uygun olarak müslümanlýðý yaþamak için bir hocanýn etrafýnda bir araya gelmekse bunu güzel ve faydalý bulurum.
Þeyh Efendi bir öðretmen,bir yol gösterici, örnek bir insan olmaya çalýþmalýdýr. Ama tutar onu Allah ile kul arasýnda bir yere yerleþtirmeye, onu bir vesile ve vasýta kýlmaya, onun ruhaniyetinden yardým istemeye, manevi himmetinden yararlanmaya kalkýþýrsanýz aþýrýya kaçmýþ olursunuz. Bizim karþý çýktýðýmýz bu aþýrýlýklardýr. Kur’an ve sünnetin çizgisi dýþýna taþan aþýrýlýklarý kim,hangi ad altýnda yaparsa yapsýn kabul etmemiz söz konusu olamaz.
MÜRÝT -Bizim tasavvuf anlayýþýmýzý sana okuyayým.Ýmam Rabbanî Hazretleri Mektûbât’ýnda þöyle buyuruyor:
“Þunu bil ki, þeriatýn üç bölümü vardýr; ilim, amel ve ihlas. Bu üç bölümün hepsi gerçekleþmedikçe þeriat gerçekleþmez. Þeriat gerçekleþti mi, Hak Sübhanehû ve Teâlâ’nýn rýzasýnýn kazanýlmasý da gerçekleþir. Bu rýza öyle bir þeydir ki, dünya ve ahiret mutluluklarýnýn tamamýndan üstündür. “Allah’ýn bir rýzasý her þeyden büyüktür.” (Tevbe 9/72).Þeriat, dünya ve ahiretin tüm mutluluklarýný garantilemiþ olmaktadýr.Þeriatýn ötesinde ihtiyaç karþýlayacak bir istek kalmaz.
Tarikat ve hakikat ki, sufilerbunlarla öne çýkmýþlardýr, üçüncü bölümü oluþturan ihlasý olgunlaþtýrma hususunda þeriatýn emrindedirler. Bu iki þeyden her birinin gayesi þeriatý mükemmelleþtirmektir. Þeriatýn ötesinde bir þey yoktur. ”
BAYINDIR - Bu tasavvuf anlayýþýný kabul edebiliriz. Ama sizin ortaya koyduðunuz þeyler buna aykýrýdýr.
MÜRÝT - Bizim ona aykýrý bir þeyimiz yoktur.
BAYINDIR -Bizim karþý çýktýðýmýz, sadece Kur'an'a açýkca aykýrý olan þeylerdir. Eðer bunlar Hanefî, Þafiî, Mâlikî, Eþ‘ârî, Maturîdî gibi herhangi bir mezhebin görüþüne aykýrý olsaydý bunu gözümüzde büyütüp sert tavýr ortaya koymazdýk. Mütevâtir olmayan hadis-i þeriflere aykýrý bulsaydýk üzerinde bu kadar durmazdýk. Siz Kur‘an-ý Kerim’in çok açýk ifadelerine aykýrý þeyler söylüyorsunuz. Bunlar karþýsýnda susarsak hesap gününün tek yetkilisi olan Allah’a, bunun hesabýný veremeyiz.
2- KABÝR EHLÝNDEN YARDIM
Kabir ehli, kabirlerinde yatan ölülerdir
MÜRÝT -Þu hadisi kabul etmediðini söylemiþsin:
“Ýþlerinizde ne yapacaðýnýzý þaþýrdýðýnýzda kabir ehlinden yardým isteyiniz. ”
Bunun nesine karþý çýkýyorsun. Kabir ehlinden yardým istemek onlardan ibret almak demektir.
BAYINDIR -Öyleyse neden kabir ehlinden ibret alýn, denmiyor da onlardan yardým isteyin deniyor. Hadis diye uydurulmuþ o sözün Arapçasýnda “ ”istiânede bulunun, yani yardým isteyin, ifadesi geçer. Halbuki Fatiha suresinde "Yalnýz senden istiânede bulunuruz." anlamýnda “iyyâke nestaîn ” âyeti vardýr. Bu âyet, yardýmý tek bir yerden, yani yalnýz
Allah’tan dilememiz gereðini ifade eder. O zaman yukarýdaki sözle bu âyet açýkça çatýþmýyor mu?
Fatihayý her namazda okuyup bu anlamý hep zihnimizde diri tutmamýzýn bir sebebi yok mudur?
Yukarýdaki sözü Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem' e mal edenlerin yanýnda yer almak size aðýr gelmiyor mu? Hiç düþünmez misiniz, temel görevi Kur'an'ý anlatmak olan Hz. Muhammed'in Kur'an'a aykýrý bir sözü olur mu? Sonra bu sözü Hz. Muhammed'den duyan yok.Onunla birlikte ya da ondan sonra yaþayanlardan böyle bir söz söylemiþ olanyok. Bunu nakletmiþ sahih bir hadis kitabý da yok. Bunlarýn hiç biri yok.
Bunu size duyuralý çok oldu ama bu konuda siz de bir þey getiremediniz. Çünkü olmayan þey getirilemez.
MÜRÝT - Aclûnî'nin Keþf'ül-Hafâ adlý kitabýnda var ya. Onun kitabýnda olmasý bizim için yeterlidir. Aclûnî büyük bir hadis alimidir. O da Ýbn-i Kemâl'in el-Erbaîn'inden almýþ.
BAYINDIR - Aclûnî bu eserini, halk arasýnda hadis diye bilinen sözlerin doðrusu ile asýlsýz olanýný ortaya koymak için yazmýþtýr. Bu sebeple o kitapta çok sayýda uydurma hadis vardýr. Aclûnî,kitabýnýn baþýnda Hafýz ibn-i Hacer'in þu sözünü naklediyor: "Aslý olmayan hadisi kim nakletmiþse Buhârî'nin Sülasiyyat'ýnda rivayet ettiði,Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin þu sözünün kapsamýna girer : "Kim benden söylemediðim bir þeyi naklederse Cehennem'de oturacaðý yere hazýrlansýn. "
Sonra alfabetik olarak hazýrladýðý kitabýnda hadislerin kaynaklarýný veriyor. Ama bu sözle ilgili olarak sadece "Ýbn-i Kemal Paþa'nýn el-Erbaîn'inde böyle geçmiþtir."ifadesini kullanýyor. Ýbn-i Kemal Paþa'nýn bu eserine baktýðýmýzda da hadis diye söylediði o söz için hiçbir kaynak göstermediðini görüyoruz .Bu sebeple aslý astarý olmayan bu sözü hadis diye nakledenlerin "Cehennem'de oturacaklarý yere hazýrlanmalarý" gerekir.
MÜRÝT - Yaþayan bir insandan yardým istemiyor muyuz? Bir veli ölünce ruhu, kýnýndan çýkmýþ kýlýnç gibi olup ve daha çok yardým yapma imkaný elde eder. Bunlar bir çok tasarruflarda bulunurlar.
BAYINDIR - Yaþayan insandan yardým isteme konusuna biraz sonra geleceðiz. Ama veli ölünce ruhunun kýnýndan çýkmýþ kýlýnç gibi olduðunun Kur’an’dan ve Sünnetten bir dayanaðý var mýdýr? Hz. Muhammed de ölmüþtür. Onu hatýrladýðýmýzda ve kabrini ziyaret ettiðimizde ona salat ve selam getiririz. Yani Allah’ýn rahmeti ve ebedi mutluluk onun olsun deriz. Böylece Allah’tan, Peygamberimize olan ikramýný daha da artýrmasýný isteriz.Ama hiç bir duamýzda Hz. Muhammed'den bir isteðimiz olmaz. Çünkü o zaman Hýristiyanlarýn Hz. Ýsa’ya yaptýðýný biz Hz. Muhammed'e yapmýþ oluruz ki; bu, yoldan çýkmaktan baþka bir þey olmaz.
Ölmüþ bir velinin daha çok tasarrufta bulunduðunu, yani daha çok iþ çevirebildiðini ifade ettiniz. Bu konuda dayanaðýnýz nedir?
MÜRÝT - Bir veli ölünce ruhunun kýnýndan çýkmýþ kýlýnç gibi olduðunu söyleyen bazý büyük alimler var.
BAYINDIR - Ama her þeyi bilen Allah’ýn kitabýnda bunun böyle olmadýðýna dair açýk âyetler vardýr.
“Allah ölüm esnasýnda ruhlarý alýr, ölmeyenlerinkini de uykuda alýr.Ölümüne hükmettiðini tutar, ötekileri belli bir vakte kadar salýverir.” (Zümer39/42)
Bu âyete göre Allah, ölülerin ruhunu, belli bir yerde, berzah aleminde tutmaktadýr.
Kabirdekilerle ilgili olarak Allah Teâlâ þöyle buyuruyor:
“Dirilerle ölüler bir olmaz. Þüphesiz Allah dilediðine iþittirir. Ama sen kabirdekilere bir þey iþittiremezsin. ”(Fatýr 35/22 )
Hz. Ýsa aleyhisselamýn ahirette yapacaðý konuþmayý veren þu âyet üzerinde düþünmek gerekir.
“...Ýçlerinde bulunduðum sürece onlara þahittim. Beni vefat ettirince artýk onlar üzerine gözetleyici yalnýz sen oldun.Sen her þeyi görüp gözetirsin. ”(Mâide 5/117)
Büyük Peygamber Hz. Ýsa öldükten sonra ümmetinden habersiz oluyorsa, ölen bir velinin ruhunun kýnýndan çýkmýþ kýlýnç gibi olmasý nasýl kabul edilebilir?
Herhalde þu âyet konuya nokta koyacaktýr.
“Allah’ýn berisinden Kýyamete kadar kendisine cevap veremeyecek olana dua edenden daha sapýk kim olabilir? Oysaki bunlar onlarýn duasýndan habersizdirler. (Ahqâf46/5)
Bazý meâller, âyetlerde geçen dua kelimesini ibadet diye tercüme ederek garip bir tutum içine girmiþlerdir. Mesela bu âyette dua manasýna iki ifade vardýr. Bunlar ve kelimeleridir. Bu kelimeleri (ya'budu)ve (ibadet) diye tercüme etmek doðru olmaz.Çünkü Kur'an-ý Kerim'de o iki kelime de geçer. Her þeyi bilen ve yerli yerinekoyan Allah dileseydi burada o kelimeleri kullanýrdý. Örnek olarak Hasan Basri ÇANTAY 'ýn ayete nasýl meal verdiðine bakalým.
"Allah'ý býrakýp da kendisine kýyâmete kadar cevap veremeyecek kiþiye (nesneye) tapmakta olan kimseden daha sapýk kimdir? Halbuki bunlar, onlarýn tapmalarýndan da habersizdirler. "
Bu gibi mealleri okuyanlar,âyeti puta tapanlarla sýnýrlayacak ve yaþadýðý hayatla ilgilendirmeyecektir.
Arapça tefsirlerde duanýn ibadet manasýna olduðu ifade edilir.Bir Arap için böyle bir açýklamaya ihtiyaç vardýr. Çünkü Hz. Muhammed sallalahu aleyhi vesellem þöyle buyurmuþtur: “Dua ibadetin kendisidir.” “Dua ibadetin iliðidir, özüdür.” Arap o açýklamayý okuyunca duanýn ibadet demek olduðunu öðrenmiþ olur. Ama yukarýdaki meali okuyan bir Türk'ün böyle bir þeyi öðrenmesi imkansýzdýr. Bu bakýmýndan Türkçe meal yapanlarýn bu gibi hususlara dikkat etmesi gerekir.
Bu mealde, âyet metninde geçen " Allah'ýn dunundan" ifadesi "Allah'I býrakýp da..." þeklinde tercüme edilmiþtir. Bu tercüme de yanlýþ anlamalara yol açar. Yani bu tercümeden Allah'tan baþkasýna dua edenlerin Allah'ý büsbütün devre dýþý býraktýklarý anlaþýlabilir. Halbuki Allah'tan baþka velilere tutunanlar, onlarýn hep Allah'a çok yakýn olduðuna inanmýþlardýr. Hiç bir kâfir veya müþrik, hiç bir gayrimüslim Allah'ýn varlýðýný inkâr etmez. Ama Allah ile kendi arasýnda, yetkisi Allah tarafýndan verilmiþ bir kýsým aracýlarýn olduðunu kabul ederek Allah'a boyun eðer gibi onlara da boyun eðerler.
Ateistler Allah'ý inkar ettiklerini söylerler ama baþlarý daralýnca Allah'a sýðýnýrlar. Bu, onlarýn inkarda samimi olmadýklarýný gösterir.
MÜRÝT- Kabirlere giderek hastalýklarýna þifa bulanlar var. Bunlar en güvenilir zatlarýn aðzýndan anlatýlýyor, ona ne diyeceksin?
BAYINDIR- Benim bu gibi konularda bir þey söylememe gerek yok. Çünkü okuduðumuz ayetler bunun olamayacaðýný haykýrýyor.
MÜRÝT- Bir deðerli büyüðümüz bayram sohbetinde þöyle demiþ:
"Benim bir hemþirem(kýz kardeþim) vardý, yürüyemezdi. Adana'da o zaman bulunan bütün doktorlara gittik, dýþarýda hepsine gösterdik çare bulamadýlar. Nihayet bize dediler ki, Toroslar’da bir zatýn türbesi var, hastayý götürün orada bir gece durdurun.Allah'ýn izniyle o zatýn dua ve ruhaniyeti þifa vesilesi olur. Biz artýk her türlü týbbî ümidimiz kesildikten sonra oraya annemle birlikte hemþiremi sýrtýmýzda götürdük. Geceleyin hemþirem birden bir feryad etti. Annem, acaba aklýna, þuuruna bir þey mi oluyor, korkuyor mu? diye hemen yanýna fýrladý. Hemþirem halâ baðýrýyordu. "Ýyi oldum, iyi oldum, yürüyorum, aman Allah'ým" diye haykýrýyordu. Biz de hayretle yanýna vardýk. Sabahý beklemeden oradan döndük. Sýrtýmýzda götürdüðümüz hemþirem yürüyerek eve geldi. "
Bu deðerli zatýn sözü ve tecrübesi bizim için önemlidir. Bu konuda sen ne diyeceksin?
BAYINDIR- Kabir ehlinden yardým istenebileceði kabul edildikten sonra arkasýndan ister istemez böyle þeyler gelecektir. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuyor mu ki, "Ýnsan ölünce ameli yani iþi biter. Üç kiþi bunun dýþýndadýr. Sadaka-i câriyesi olan, yararlanýlan bir ilim býrakan ve kendi için dua eden salih bir evladý olan. "
Sadaka-i câriye, cami, çeþme ve köprü gibi halkýn yararlandýðý þeylerdir. Bunlardan insanlar yararlandýkça bu þahsýn iþi devam etmiþ olur ve onun sevabýndan alýr.
Yararlanýlan ilim de sadaka-icâriye gibidir. Yaptýðý bir ilmî çalýþmadan insanlar yararlanýyorlarsa bu þahsýn iþi o konuda devam ediyor demektir ve bunun sevabýndan yararlanýr. Hayýrlý evlat da böyledir. Bunlarýn hepsi hayatta iken yaptýklarý iþlerin birer devamýdýr. Yoksa insan ölünce yapacaðý bir iþi kalmaz.
Anlattýðýnýz olayda "Allah'ýn izniyle o zatýn dua ve ruhaniyeti þifa vesilesi olur." Diye bir söz geçti. Ölülerin diriler için duacý olmalarý diye bir þey yoktur. Bu olabilseydi herkes hastasýný Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin kabrinegötürürdü. Her halde onun dua ve ruhaniyeti daha etkili olurdu.
Her türlü týbbî ümidin kesilmesinden sonra bir ölünün kabrine gidip ondan þifa beklemek akýl kârýmýdýr? Hiç düþünmez misiniz, dirilerin yapamadýðý þeyi ölüler nasýl yapar?
Allah Teâlâ þöyle buyuruyor:
“Dirilerle ölüler bir olmaz. Þüphesiz Allah dilediðine iþittirir. Ama sen kabirdekilere bir þey iþittiremezsin. ” (Fatýr35/22)
Aslý astarý olmayan iþleri halkýn deðer verdiði kiþilerin yapmasý, üstelik iyi bir þey yapmýþ gibi tutuponu insanlara anlatmasý ne kötü.
MÜRÝT- Ben bu zatýn doðru söylediðine bütün kalbimle inanýyorum. Sen þimdi bunun olmadýðýný mý iddia ediyorsun?
BAYINDIR- Benimkisi bir iddia deðildir, ayet ve hadislerin hükmüdür.
O hasta orada gerçekten þifa bulmuþ olabilir. Ama bir ölünün þifaya vesile sayýlmasý asla kabul edilemez. Dünyada sadece bu olay olmuyor ki, her türlü olaylar oluyor. Önemli olan bunlarýn doðru yorumunu yapmaktýr.
Aslýnda biz sýrat köprüsünü bu dünyada geçiyoruz. Yanlýþ bir yorum ayaðýmýzý kaydýrabilir. Mesela Kadirî tarikatýna mensup kiþiler vücutlarýna þiþ batýrýrlar. Bazýlarý bunu, o tarikata mahsus bir keramet sayar. Diðer taraftan Hintliler özel dini günlerinde vücutlarýna kýlýç saplarlar. Keser sapý kalýnlýðýndaki kamýþlarý bir yanaklarýndan sokup diðer yanaklarýndan çýkarýrlar. Eðer Kadirilerinki kerâmet ise bunun mucize sayýlmasý gerekir. Aslýnda her ikisinin de dinle bir ilgisi yoktur.Yanlýþ olan onu din ile ilgilendirmektir. Bu bir hipnoz olayýdýr. Hipnoz sayesinde bazý ameliyatlar uyuþturulmadan yapýlýyor da hasta bundan dolayý bir acý hissetmiyor. Ben televizyonda bu þekilde bir açýk beyin ameliyatý gördüm. Doktor ameliyatla meþgul iken hastaya, bir acý duyup duymadýðý soruluyor, o da gýdýklanma gibi bir þeyler hissettiðini ama acý duymadýðýný söylüyordu.
MÜRÝT -Öyleyse kabrin baþýnda þifa bulma olayýný da izah et.
BAYINDIR -Bakýn Kur'an-ý Kerim'de þeytan çarpmasýndan bahsedilir. Þöyle buyrulur:
"Faiz yiyenler, sersemliklerinden dolayý baþka deðil, sadece þeytan çarpmýþ kimseler gibi doðrulurlar." ( Bakara2/275)
Þeytan çarpmýþ kimselerin nasýl doðrulduðu bilindiði için ayette bunun izahý yapýlmamýþtýr. Þeytan çarpmasý elektrik çarpmasý gibi bir þeydir. Ýnsaný felç edebilir. Bazý organlar çalýþamaz hale gelebilir. Tam doðrulamaz, yürüyemez, sersem gibi olur. Týp bunaçare bulamaz.
O hanýmefendiyi de þeytan yani cin çarpmýþ olabilir. Çünkü þeytan cinlerin kâfir olanýdýr.
Þeytan onlarýn, bir kabir baþýna gelip, ölüden medet umduklarýný görünce hastayý býrakmýþ olabilir.Çünkü þeytan tecrübesiyle bilir ki kabir baþlarý insanlarýn duygu yüklü olduklarý yerlerdir.Onlar burada kolayca saptýrýlabilirler.
Þeytan insaný saptýrmak için her yolu kullanýr. Zira o, Allah'tan yetki alýnca þöyle demiþti:
“Ýþte senin beni azgýnlýða uðratmana karþýlýk andolsun ki, ben desenin doðru yolun üzerinde oturacaðým.Sonra önlerinden arkalarýndan, saðlarýndan sollarýndan onlara sokulacaðým. Sen de onlarýn pek çoðunu artýk sana þükreder bulamayacaksýn." (Araf7/16-17)
Mutlaka böyle olmuþtur demiyorum ama bu kuvvetli bir ihtimaldir. Fakat o ölünün dua ve ruhaniyeti ile þifa bulmanýn ihtimali yoktur.
Buna benzer konulara sýk sýk girilecektir. Vesile ve tevessül konusu da bunlardandýr.
Gönderen: 08.06.2008 - 20:32
Bu Mesaji Bildir   ebubera üyenin diger mesajlarini ara ebubera üyenin Profiline bak ebubera üyeye özel mesaj gönder ebubera üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
ebubera su an offline ebubera  
133 Mesaj -
3 - VESÝLE VE TEVESSÜL
Vesile, birini diðerineyaklaþtýran þey, aracý; tevessül de bir þeyi vesile yapmak, aracý kýlmakdemektir.
Bazý tarikatlarda veli ve þeyh ruhlarýnýn Allah ile kul arasýnda vesile ve vasýta olduðu kabul edilerek dua sýrasýnda onlarýn ruhaniyetinden yardým istenir.

ÞEYHEFENDÝ - Sen vesileyi kabul etmiyorsun. Vesileye dair delilimiz vardýr. Bir zatýn gözleri âmâ olmuþtu. Hz. Muhammed sallallahualeyhi ve selleme geldi, ona dua etmesini söyledi. O da ona, "Abdest al, iki rekat namaz kýl ve"Ya Rabbi elçini vesile ederek senden þifa istiyorum.” diye dua et, buyurdu. O þahýs bu dua ile beraber“Ya Rabbi peygamberini hakkýmda þefaatçi kýl.” dedi. Bu sahih hadistir. Bu hadisi kabul etmezsen biz de seni kabul etmeyiz.

BAYINDIR - Bu hadis-i þerif, hadis kitaplarýndan Tirmîzî’de, Ýbn Mâce’de ve Ahmed b. Hanbel’in Müsned'inde geçer.
“Gözleri kör bir adam Hz.Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme gelir ve þöyle der:
- Allah’a dua et, bana þifaversin. Allah'ýn elçisi buyurur ki,
- Ýstersen dua ederim, istersen durumuna sabredersin daha iyi olur. Adamder ki;
- Dua et.
Hz. Muhammed sallallahu aleyhive sellem ona, güzelce abdest almasýný, iki rekat namaz kýlmasýný ve þöyledua etmesini emreder: “ Allah’ým senden istiyorum, rahmet peygamberi Muhammed ile birlikte sana yöneliyorum. “
- Ya Muhammed, þu ihtiyacýmýn görülmesi için seninle Allah’a yöneldim. Ya Rabb! onu benim hakkýmda þefaatçi kýl.”
Bu bir dua isteðidir. Hermümin baþkasý için dua edebilir. Burada Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem o þahýs için dua etmeye söz veriyor ve onun da kendisiyle birlikte dua ederek þöyle demesini istiyor:
Nebi kelimesinin baþýndaki bâharf-i cerri yanýltýcý olabilir. Bu harf ilsâq anlamý verir. Ýlsaq yapýþtýrmakve bir þeyi öbürünün parçasý haline getirmek demektir. Bu sebeple duanýn doðru manasý þudur: “ Allah’ým sendenistiyorum, rahmet elçisi Muhammed ile birlikte sana yöneliyorum. “
Aksini düþünmek þu âyeteaykýrý olur:
"aglaYaMuhammed) De ki: "Allah'ýn dilemesi dýþýnda ben kendime bile bir fayda ve zarar verecek durumda deðilim." (Araf7/188)

ÞEYHEFENDÝ - Þu âyet hakkýnda ne diyeceksin? Bu da tevessülün delilidir:
“... Eðer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler ve Allah’tan baðýþlanmayý dileselerdi, Resul de onlarýn baðýþlanmasý için dua etseydi Allah’ýn tevbeleri kabul ettiðini ve merhametli olduðunu göreceklerdi. ” (Nisa4/64)
Onlar Hazreti Muhammed'e geliyorlar,Hazreti Muhammed de Allah'tan onlarý baðýþlamasýný istiyor. Ýþte insanlar da evliyaullaha gelir, onlar da Allah’ýn onlarý baðýþlamasýný ister. Çünkü evliya Hazreti Peygamberin varisidir. Peygamberin yaptýðýný onlar da yaparlar.

BAYINDIR - Bilirsiniz, tevbe dönüþ yapmak, istiðfar da baðýþ dilemektir. Kiþinin yaptýðý günahtan piþmanlýk duyup onu bir daha iþlememeye karar vermesi tevbedir.Allah’dan baðýþ dilemesi de istiðfardýr.
Bizde, Hýristiyanlar gibi günah çýkarma yoktur. Tevbe için bir hocanýn yanýna gitmek de gerekmez.
Okuduðunuz âyet tevbe ve istiðfardan bahsediyor. Yanlýþ bir iþ yaptýklarý zaman onlarýn Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme gelmeleri, piþman olmalarý demektir. Bu bir tevbedir. Allah'tan baðýþ dilemeleri de istiðfardýr. Hz. Muhammed'in Allah'tan onlarý baðýþlamasýný istemesi ise onlar için duada bulunmasýdýr.Allah'ýn Elçisinin duasýný almak pek güzeldir.
Burada bir aracýlýk sözkonusu deðildir. Allah'ýn tevbeleri kabul ettiði ve çok merhametli olduðu zaten Kur'an-ý Kerim'in pek çok ayetinde vurgulanmaktadýr.
Ayetin tamamý þöyledir:
“ Biz ne elçi göndermiþsek Allah’ýn izniyle sýrf kendisine boyun eðilsindiye göndermiþizdir. Onlar kendilerini kötü duruma düþürdüklerinde sana gelselerve Allah’dan baðýþ dileselerdi, Resul de onlarýn baðýþlanmasý için duaetseydi, Allah’ýn tevbeleri kabul ettiðini ve ne kadar merhametli olduðunu elbette görürlerdi. ” (Nisa4/64)

ÞEYHEFENDÝ - Siz ne derseniz deyin, biz Allah ile kullar arasýnda evliyâullahýn ve meþâyih-i izâm hazerâtýnýn ruhlarýnýn vasýta olduðuna inanýrýz. Onlarýn ruhaniyetinden istimdâd eder, istiânede bulunuruz.

BAYINDIR - Peki ya “ iyyâke nestaîn, = yalnýz senden yardým isteriz”(Fatiha1/5) âyeti nerede kaldý? Günde en az kýrk kere niçin bu âyeti okuyup duruyoruz?
Allah Teâlâ bir de þöylebuyuruyor:“ Andolsun ki, insaný biz yarattýk ve nefsinin ona ne fýsýldadýðýnýbiliriz. Biz ona þah damarýndan daha yakýnýz. ” (Kaf50/16)
Allah bize þah damarýmýzdan daha yakýn olduðuna göre velilerin ve büyük þeyhlerin ruhlarý nerede boþluk buluyor da araya giriyorlar?

ÞEYHEFENDÝ -Ýlahiyat Fakültesinden iki kýz talebe geldi ve bana ayný þeyi sordular. Dedilerki, “Allah bize þah damarýmýzdan daha yakýn olduðuna göre neden þeyhler arayagiriyorlar?” Ben de dedim ki, “Siz Kur‘an okuyor musunuz?” “Evet dediler.”Dedim ki, “Kur’an’ý size kim okutuyor?” “Kur’an hocasý.” dediler. Allah sizeKur’an hocasýndan daha yakýn deðil mi, neden o okutmuyor da Kur’an öðrenmek için bir baþkasýna ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sordum, “Tamam, haklýsýn.”dediler.

BAYINDIR -Birisine Kur'an öðretmenin Allah ile kul arasýnda aracýlýk yapmakla ne ilgisivar? Bunun nesi tevessüldür? Bir baþkasýna bir þey öðreten herkes Allah ile kularasýnda vesile kýlýnmýþ mý olur?
Ben Kerim olan Allah'ýn verdiði aklý, öncelikle dinimi anlamak için kullanmayý tercih ederim


4-EVLÝYÂNIN YARDIMI

ÞEYHEFENDÝ - Abdülkadir Geylânî hazretleri bir þiirlerinde buyururlar:
“Müridim ister doðuda olsun ister batýda
Hangi yerde olsa da yetiþirim imdada”

BAYINDIR - Bu, Kur’an-ý kerimin çok sayýda âyetine açýkca aykýrýdýr.
“ Darda kalmýþ kiþi dua ettiði zaman onun yardýmýna kim yetiþiyor da sýkýntýyý gideriyor ve sizi yeryüzünün hakimleri yapýyor? Allah ile beraber baþka bir tanrý mý var? Ne kadar az düþünüyorsunuz. .“ (Neml27/62)
Güç yetirilemeyen konularda Allah’dan baþkasýndan yardým istenir, o da yardýma koþarsa artýk kim Allah’a sýðýnma ihtiyacý duyar?

ÞEYHEFENDÝ - Sen Abdülkadir Geylani’ye inanmýyorsan seninle konuþacaðýmýz bir þey yoktur.

BAYINDIR - Abdülkadir Geylaniye inanmak imanýn þartlarýndan deðildir ama Kur’an-ý Kerim’e inanmak gerekir.
Bana göre bu zatlarla ilgili bilgilerin çoðu uydurmadýr. Yukarýdaki þiir o uydurmalardan biridir. Allah’ýn Peygamberi için milyonlarca hadis uyduranlar Abdülkadir Geylani için, Mevlânâ için, Ýmam Rabbânî için niye bir þeyler uydurmasýnlar ki?
Ama Abdülkadir Geylani’nin kendisi gelip bu sözü söylese, bir bildiði vardýr, demez tereddütsüz reddederiz. Çünkü biz ahirette Abdülkâdir Geylani’den deðil, Kur‘an’dan hesaba çekileceðiz
Gönderen: 08.06.2008 - 20:32
Bu Mesaji Bildir   ebubera üyenin diger mesajlarini ara ebubera üyenin Profiline bak ebubera üyeye özel mesaj gönder ebubera üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
ebubera su an offline ebubera  
133 Mesaj -
5-ÞEYHÝN HÝMMETÝ
Himmet Arapça'da bir iþi yapmaya azmetmek ve güçlü bir kararlýlýk içinde olmak anlamlarýna gelir. Türkçede ruhânî ve manevi yardým ,kayýrma ve lütuf anlamlarýnda kullanýlýr.Tarikatlarda þeyhin müritlerine olaðan dýþý yollarla yardýmda bulunduðuna ve onlarýn bazý sýkýntýlarýný giderdiklerine inanýlýr.

MÜRÝT - Sen þeyhin himmetini de mi kabul etmiyorsun. Ýster inan, ister inanma, þeyhimin himmeti sayesinde her yerde iþlerim gayet iyi gidiyor. Ben bunu görüyor ve yaþýyorum.

BAYINDIR - Þeyhinizin himmeti derken onunsize özel ilgi göstermesini kasdetmiyorsunuz her halde. Kastýnýz onun size olan manevi yardýmýdýr, deðil mi?

MÜRÝT - Evet doðru. Mesela ben hacca gittiðimde Arafat'tan inerken þeyhimin himmetini gördüm. Halbuki, o Türkiye'deydi.Arafat'tan o kadar kolay indim ki, Þeytaný da taþladýktan sonra sabah'ýn sekizinde otelde idim.

BAYINDIR - Niye Allah’ýn yardýmý deðil de "Þeyhinizin himmeti?”

MÜRÝT - Þeyhimin Allah katýndaki deðerinden dolayý Allah onun müritlerine yardým ediyor.

BAYINDIR - Peki ya saat sekizden önce otele gelenlere kim himmet etti?
Bu konuda çok âyet geçti ama biraz da þu âyetler üzerinde düþünelim:
“ De ki, Allah’ýn dýþýnda kuruntusunu ettiklerinizi çaðýrýn bakalým;onlar, sýkýntýnýzý ne gidermeye, ne de bir baþka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler.
Çaðýrýp durduklarý bu þeyler de Rablarýna hangisi daha yakýn diye vesile ararlar, rahmetini umar, azabýndan korkarlar. Çünkü Rabbinin azabý cidden korkunçtur .”(Ýsrâ 17/56-57)
Siz þeyhinizin ahirette size þefaat edeceðine de inanýyorsunuz.Eðer þeyhler müritlerini hem dünyada hem de ahirette kurtarabiliyorlarsa onlar için þeyhlerini memnun etmek her þeyden önemli olur. Artýk Allah’a yalvarma gereði ortadan kalkar.
Bu batýl bir yoldur. Eðer hak yola gelmezseniz sonunuzun çok kötü olacaðýndan endiþe ederim


6-YÜZÜ SUYU HÜRMETÝNE

MÜRÝT - Bazý büyük zatlarýn yüzü suyu hürmetine duamýzý kabul etmesini Allah’tan istemiyor muyuz? “Yarabbi Hz. Muhammed hakký için veya evliya-ikiram, þehitler ve salihler hürmetine duamý kabul et.” diye dua etmiyor muyuz?
BAYINDIR - Evet böyle dua edenler vardýr. Bunlar Süleyman Çelebi’nin mevlidi gibi kitaplarda da yer alýr. Ama böyle dua olmaz. Bu konuda Hanefî alimlerden Ýbn Eb’il-Ýzz þöyle diyor:
“Kiþinin, Allah’tan baþkasýný duasýnýn kabulüne sebep kýlmasý ve onunla tevessülde bulunmasý caiz deðildir
“ Rabbinize için için ve yalvararak dua edin. O, taþkýnlýk yapanlarý gerçekten sevmez.” (Araf 7/55)
Bu ve benzeri dualar, sonradan uydurulmuþtur. Böyle bir dua ne Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemden,ne sahabiden, ne tabiînden, ne de imamlarýn birinden aktarýlmýþtýr. Allah onlarýn hepsinden razý olsun. Bu, ancak cahillerin ve bazý tarikatçýlarýn yazdýðý týlsýmlarda bulunabilir.”
Gönderen: 08.06.2008 - 20:33
Bu Mesaji Bildir   ebubera üyenin diger mesajlarini ara ebubera üyenin Profiline bak ebubera üyeye özel mesaj gönder ebubera üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
ebubera su an offline ebubera  
133 Mesaj -
7-OLAÐANDIÞI YOLLARLA YARDIM


MÜRÝT - Ýnsanlar birbirinden yardým istemezler mi? Bu da Allah’tan baþkasýndan yardým istemek olmaz mý?

BAYINDIR - Yardýmlaþmayý emreden çok sayýda âyet ve hadis-i þerif vardýr. Ama herkesbilir ki, ruhanîlerden beklenen yardým farklýdýr. Onlardan insanlarýn güç yetiremediði konularda ve olaðandýþý yollarla yardým istenir. Bu, ya bir korkudan kurtulmak veya bir isteðe kavuþmak için olur.
Mesela Ýstanbul'da Tuzla'da bindikleri otomobille sele kapýlýp sürüklenenlerden biri, "Ya Seyyidenâ Hamza!" diye Hz. Hamza 'yý yardýmaçaðýrýyor.Eðer bu zat orada bulunan kiþileri yardýma çaðýrsaydý yadýrganmazdý. Ya da herþeyi her an görüp gözeten Allah Teâlâ'dan yardým isteseydi güzel bir þeyyapmýþ olurdu. Ama o, Ýstanbul'dan binlerce kilometre uzaktaki kabrinde yatanHz. Hamza'yý yardýma çaðýrýyor. Demek ki Hz. Hamza'nýn çaðrýyý iþittiðine ve derhal oraya gelip kendisini kurtaracak güç ve kuvvete sahip olduðuna inanýyor.Yoksa dar zamanýnda Hz. Hamza'yý hatýrlar mýydý? Demek ki, bu zat, Hz. Hamza'dabazý insan üstü sýfatlarýn var olduðunu hayal ediyor. Bunlar hayat, ilim, semi,basar, irade ve kudret sýfatlarýdýr.
Hayat dirilik demektir. Bu zat Hz. Hamza'yý diri saymasaydý yardýma çaðýrmazdý.

MÜRÝT - Ama þehitler ölmez.

BAYINDIR - Doðru, þehitler ölmez. Ayetteþöyle buyuruluyor: "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, zira onlar diridirler, ama siz bunu anlayamazsýnýz."aglaBakara 154)
Bu, bizim anlayabileceðimizbir dirilik deðildir. Eðer anlayabileceðimiz gibi olsaydý, Hz. Hamza'nýn þehit olmasýna Hz. Muhammed sallallahualeyhi ve sellem o kadar üzülür müydü? Çaðýrýnca geliyorsa, zaman zaman onu çaðýrýr ve ondan bazý þeyler isterdi.
Abdullah b. Mes'ud diyor ki;Biz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin Hz. Hamza'ya aðladýðý kadar bir þeye aðladýðýný görmedik. Onu kýbleye doðru koydu, cenazesinin baþýnda durdu ve sesli olarak hýçkýra hýçkýra aðladý."
Hz. Hamza'yý þehid eden Vahþî,yýllar sonra müslüman olunca Hz. Muhammed ondan kendisine görünmemesini istemiþti.
Þehitler konusuna tekrar deðineceðiz.
Hz. Muhammed sallallahu aleyhive sellem ölünce, Allah ondan razý olsun Hz. Ebubekr'in yaptýðý önemli bir konuþma vardýr. Abdullah b. Abbas'ýn bildirdiðine göre Hz. Ebubekr bu konuþmasýnda þöyle dedi:
"Bakýn, sizden kim Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme kulluk ediyorsa iþte Muhammed ölmüþtür.Kim de Allah'a kulluk ediyorsa þüphesiz o diridir, ölmez. Allah Tealâ buyuruyor ki: "Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de nice elçiler gelip geçmiþtir. O ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Her kim gerisin geriye dönerse, o Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah þükredenlere mükafat verecektir." (Al-iÝmrân 3/144)
Abdullah b. Abbas diyor ki," Ebubekr okuyuncaya kadar Allah Teâlâ'nýn böyle bir âyet indirdiðinisanki hiç kimse bilmiyordu. Artýk insanlardan kimi dinlesem bu âyeti okuyordu.Saîd b. el-Müseyyeb de bana, Ömer'in þöyle dediðini bildirdi: "VallahiEbubekr'in o âyeti okuduðunu iþitince öyle oldum ki, kendimden geçtim.Ayaklarým beni taþýyamaz oldu. Ayeti okuduðunu duyunca yere yýðýldým. Peygambersallallahu aleyhi ve sellem gerçekten ölmüþtür."
Þu iki âyet de Hz. Muhammedile ilgilidir:
"Senden önce hiçbir insaný ölümsüz kýlmadýk, þimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü olacaklardýr?" (Enbiya21/34)
"Þüphesizsen de öleceksin, onlar da öleceklerdir. "aglaZümer 39/30)
Buna göre Hz. Hamza'nýnanlayabileceðimiz manada diri olduðunu kim söyleyebilir?
Allah Teâlâ þöyle buyuruyor:
Allah neyi gizlediðinizi, neyi açýða vurduðunuzu bilir.
Allah'ýn berisinden çaðýrdýklarý ise bir þey yaratmazlar; esasen kendileri yaratýlmýþtýr.
"Onlar ölüdürler, diri deðil. Ne zaman dirileceklerini de bilemezler."aglaNahl16/19-21)
Maalesef kendi kötü emellerine Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi alet edenlerbile vardýr. Bunlar, insanlar üzerinde kurduklarý baskýnýn devam etmesi için habire yalan ve iftira ile meþgul olurlar. Bunca âyete raðmen Hz Peygamberinsað olduðunu ve onunla görüþtüklerini ileri sürerek insanlarý saptýrýrlar.Hatta haþa onun, baþ müfettiþ gibi etrafýndaki insanlarý teftiþ ettiðini ve yaptýðý hizmetleri denetlediðini iddia edenler dahi vardýr. Evliya ölünce ruhukýnýndan çýkmýþ kýlýnç gibi olur, diyen veya bir kýsým ruhanilerden yardým isteyen kiþilerden baþka ne beklenebilir?
Gözlerini hýrs bürümüþ bu insanlarýn uslanmasý zor ama birazcýk aklýný kullananlar için Hz. Ömer'in þu sözünü nakletmek isterim:
"Ýsterdimki, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem yaþasýn da bizden sonra ölsün. He rne kadar Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem gerçekten ölmüþ ise de Allah aranýza bir nur koymuþtur, onunla hak yolu bulursunuz. Allah Muhammed'i de onunla hak yola sokmuþtur."
Onur Kur'an-ý Kerim'dir. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de veda hutbesinde konuya deðinerek þöyle buyurmuþtur:
"Aranýzda,sýký sarýlýrsanýz artýk sapýtmayacaðýnýz bir þey býraktým, Allah'ýn kitabýný”.
Ýþte hak budur. "Hakkýn ötesi sapýklýk deðildir de yanedir?" (Yunus10/31-32)
Sözügeçen þahsýn Hz. Hamza'da varsaydýðý sýfatlarýn ikincisi ilim sýfatýdýr. Ýlim , bilmek ve kavramak demektir. Ýnsanda da ilim sýfatý vardýr ama bu, onun öðrenebildiði ve kavrayabildiði þeylerle sýnýrlýdýr. Onlarý dazamanla unutur. Allah'ýn ilmi sýnýrsýzdýr. O, her þeyi en ince ayrýntýsýnakadar en doðru biçimde bilir ve asla unutmaz.
Istanbul'a hiç gelmemiþ olan Hz. Hamza'nýn çaðrýldýðý yere gelmesi için, olayýn geçtiði Ýstanbul Ankarayolunun Tuzla'daki bölümünü bilmesi gerekir. Bu þahýs Hz. Hamza'nýn bilgisinin,þüphesiz Allah Teâlâ'nýn bilgisi gibi sýnýrsýz olduðunu kabul etmez. Ama onu böyle bir yere çaðýrdýðýna göre Hz. Hamza'yý Allah Teâlâ'ýn sýnýrsýz bilgisininbir bölümüne ortak saymýþ olur.
Üçüncü sýfat semi'dir. Semi' , iþitme gücüdür. Allah insanaiþitme gücü vermiþtir, ama bu, belli mesafeden ve belli titreþimdeki sesleriniþitilmesiyle sýnýrlýdýr. Hele Hz. Hamza gibi kabirde bulunanlara bir þeyiþittirmeye bizim gücümüz yetmez. Her þeyi iþiten Rabbimiz, elçisi Hz.Muhammed'e hitaben þöyle buyuruyor: “ ÞüphesizAllah dilediðine iþittirir. Ama sen kabirdekilere bir þey iþittiremezsin. ”(Fatýr 35/22)
Allah her þeyi iþitir. Engizli sesler, hareketler, içten yakarýþlar ve her þey onun tarafýndan iþitilir. Þimdi bu zat, Ýstanbul'dan, "Ya Seyyidena Hamza ! " dediðizaman Hz. Hamza'nýn bu sesi iþittiðini hayal ettiðine göre onu Allah'ýn iþitme sýfatýna ortak etmiþ olmaz mý? Çünkü bu þekilde bir iþitme, Allah'tan baþkasýiçin sözkonusu deðildir.
Dördüncü sýfat basar'dýr. Basar , görme gücü demektir. Ýnsanlardada görme gücü vardýr, ama bu çok sýnýrlýdýr. Allah Teâlâ, en küçük þeyleri bile en ince ayrýntýsýna kadar görür.
Kilometrelerce uzakta, kabirde yatan birini yardýma çaðýran kiþi, onun kendini gördüðünü kabul etmiþ olur.Yoksa onun durumunu nasýl kavrayýp yardým edebilir? Bu þekilde bir görme,yanlýz Allah'a mahsus olduðundan bu þahýs Hz. Hamza'yý Allah'ýn görme sýfatýnada ortak saymýþ olur.
Beþincisi irade, altýncýsý dakudret sýfatýdýr. Ýrade , dilemek vetercih etmektir.
Kudret de bir þeye güç yetirme anlamýna gelir. Ýnsanýn iradeside kudreti de sýnýrlýdýr. Ölünce bu konuda hiç bir þeyi kalmaz. Bu þahýs Hz.Hamzanýn, kendi çaðrýsýný kabul ettiðini ve gerekli yardýmý yapabildiðini hayalettiðine göre Hz. Hamza'ya bu iki sýfatý da vermektedir. Bu, olaðan dýþý bir irade ve kudret yakýþtýrmasýdýr. Bu anlamda irade ve kudret sahibi tek varlýkAllah Teâlâ'dýr. Demek ki o þahýs Hz. Hamza'yý Allah'ýn bu iki sýfatýna da ortak saymýþ olmaktadýr.
"Hiç bir þey yaratamayan ama kendileri yaratýlmýþ olaný ortak mý sayýyorlarOysa bunlarýn onlara yardýmda bulunmaya güçleri yetmez. Bunlarýn kendilerine bile yardýmý olmaz.Onlarý doðru yolaçaðýrýrsanýz, size uymazlar; çaðýrmanýz da, susmanýz da sizin için birdir.Allah'ýn yakýnýndan çaðýrdýklarýnýz da, sizin gibi kullardýr. Eðer haklýysanýz onlarý çaðýrýn dasize cevap versinler bakalým.
Onlarýn yürüyecek ayaklarý mý var, yoksa tutacak elleri mi var, ya da görecek gözleri mi var, veya iþitecek kulaklarý mý var? De ki: "Ortaklarýnýzý çaðýrýn sonra bana tuzak kurun,hiç göz açtýrmayýn."."Çünkü benim velim Kitabý indiren Allah'týr. O, iyilere velilikeder."."O'nun berisinden çaðýrdýklarýnýz kendilerine yardým edemezler ki size yardým etsinler." (Araf7/191-197)
“Belki kendilerine yardýmlarý dokunur diye Allah’ýn berisinden tanrýlar edindiler.Ama onlarýn yardýma güçleri yetmez. Oysaki kendileri onlar için hazýr askerdirler. “ (Yasin 36/74-75)
"Kendilerine dayanak olsundiye, Allah'ýn berisinden tanrýlar edindiler.
Tam tersi; onlar bunlarýn ibadetlerini tanýmayacak ve bunlara düþman olacaklardýr. "aglaMeryem 19/81-82)
Ýþte þirk budur. Yani Allah'ýn vermediði yetkileri, bir kýsým varlýklarda veya ruhanîlerde var sayýp onlardan yardým istemek þirktir.
"De ki, Allah'ýnberisinden çaðýrdýklarýnýza bakýn bakalým. Gösterin bana, yeryüzünde yaratmýþ olduklarý ne vardýr? Yoksa onlarýn göklerde bir ortaklýðý mý bulunuyor? Eðer doðru iseniz bu konuda bana, bundanönce gelmiþ bir kitap veya bir bilgikalýntýsý getirin bakalým."
“ Allah’ýn yakýnýndan kendisine Kýyamete kadar cevap veremiyecek olaný yardýma çaðýrandan daha sapýk kim olabilir? Oysaki bunlar onlarýn çaðrýsýndan habersizdirler. “ (Ahqâf 46/4-5)

MÜRÝT - Allah istese Hz. Hamza'ya bu özellikleri veremez mi?

BAYINDIR - Allah'ýn gücü her þeye yeter ama Allah'ýn gücü ile delil getirilmez. Bunca âyet varken Hz. Hamza'ya özel bir güç verildiðini kim iddia edebilir? Bakýn, Allah'ýn elçileri de dahil hepimiz Allah'ýn kulu, yanikölesiyiz. Allah da bizim Rabbýmýz, yani Efendimizdir. Köle efendisi karþýsýndahiç bir yetkiye sahip deðildir. Bu sebeple elçiler de dahil hiç bir insanýn Allah karþýsýnda bir yetkisi olmaz.Allah'ýn verdiði yetkiler olursa o baþka. Hele yukarýdaki âyetlerde olduðu gibi Allah'ýn kimseye yetki vermediðini açýkça belirttiði bir konuda bazýlarýný yetkili saymak affedilemeyecek bir suç olur.

MÜRÝT - Ama bu zat, bir baþka yerde Hz. Hamza'nýn yardýma geldiðini bizzat görmüþ. Diyor ki, "Cin diyebileceðimbir yaratýk beni elimden tuttu ve götürmeye çalýþtý. Çok bunaldým. Birden istimdad ile "Ya Hz. Hamza!" dedim. O þanlý sahabi benim davetime icabet etti ve adeta odanýn içinde beliriverdi.. Cin onu görünce korkudan geri geri gitti ve duvardan süzülerek gözden kayboldu."

BAYINDIR - Her dara düþene yardým eden Allah Teâlâ, demek ki, onun da sýkýntýsýný giderince, Hazreti Hamza'nýn yardýma geldiðini sanýyor. Yaþayan ya da ölmüþ bir kiþinin ruhaniyetinden yardým istemek onlara, Allah'ýn vermediði bir yetkiyi vermeye kalkýþmak olmazmý?
"Þunu bilin ki, göklerdekim varsa ve yerde kim varsa hepsi Allah'ýndýr. Allah'ýn yakýnýndan bir takým ortaklarçaðýranlar neyin peþindedirler? Bunlarýn peþine takýldýðý belli bir kuruntudanbaþka bir þey deðildir. Onlarýnkisi sadece saçmalamadýr." (Yunus10/66)
a- Gücün kaynaðý

MÜRÝT - "Ya Seyyidenâ Hamza"diyerek Hz. Hamza'yý çaðýran kiþi onunkendinden kaynaklanan bir gücü olmadýðýný biliyor. Onun istediði AllahTeâlâ'nýn yardýma Hz. Hamza'yý göndermesidir. Bunun Allah'tan baþkasýný tanrý edinmekle ne ilgisi var?

BAYINDIR - O sözü inceleyelim:
1- O zat bir yerde diyor ki,"Büyük ve mukaddes ruhlardan istimdâd (yardým talebi) olabilir."
Fakat her dara düþene yardýmeden Rabbimiz þöyle buyuruyor:
"De ki: "Sizi karanýn ve denizin karanlýklarýndan kurtaran kimdir? Bundan bizi kurtarýrsan þükredenlerden olacaðýz diye ona gizli gizli yalvarýr yakarýrsýnýz."
Deki: "Allah sizi ondan ve her sýkýntýdan kurtarýr, sonra da ona ortak koþarsýnýz." (En'am6/63-64)
2- Hz. Hamza'nýn bu gücü Allah'tan aldýðýný hayal etmek neyi deðiþtirir? Çünkü Hz. Hamza'nýn elindebir þey yoktur. Onun bu çaðrýdan haberi bile olmaz. Ahqaf Suresinin yukarýdameali verilen 4 ve 5. âyetleri bunun delilidir.
Müþrikler, tanrýlarýnýn gücünüAllah'tan aldýðýný hayal ederlerdi. Ama bu, dayanaksýz bir iddiaydý.Müþriklerle ilgili þu âyetleri biraz düþünmek gerekir.
"Desen ki: 'Gökten ve yerden size rýzýk veren kim? Ya da iþitmenin ve gözlerin sahibi kim? Kimdiro diriyi ölüden çýkaran, ölüyü de diriden çýkaran? Ya her iþi düzenleyen kim?'Onlar: 'Allah'týr!' diyeceklerdir. Deki; 'O halde O'na karþý gelmekten sakýnmaz mýsýnýz?'
Ýþtesizin Rabbiniz Allah budur. Hakkýn ötesi sapýklýk deðildir de ya nedir? Nasýl da çevriliyorsunuz?" (Yunus10/31-32)
Müþrikler Kabeyi tavafederken þöyle derlerdi:
"Lebbeyk lâ þerîke lekillâ þerîkun huve lek temlikuhu ve mâ melek"
"Emret Allah'ým,Senin hiçbir ortaðýn yoktur. Yalnýz birortaðýn vardýr ki, onun da bütün yetkilerinin de sahibi sensin."
Bunu bize nakleden Ýbn Abbasdiyor ki, onlar "Lebbeyk lâ þerîke lek = Emret Allah'ým, Senin hiçbir ortaðýn yoktur." dediklerindeHz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, "Yazýklar olsun size burada kesin,burada kesin." derdi.
Allah'ýn vermediði bir yetkiyi putlarýnda var saymalarý müþrik olmalarý için yetiyordu. Puta bu yetkiyiverenin Allah olduðunu söylemeleri bir þeyi deðiþtirmiyordu.
Ayette þöyle buyuruluyor:
Allah'tanönce öyle þeye tapýyorlar ki,Allah onun hakkýnda hiçbir kanýt indirmemiþtir. Onunla ilgili kendilerinin debir bilgisi yoktur. Zalimlerin yardýmcýsý olmaz." (Hacc 22/71)

MÜRÝT - Bu zat o çaðrýsýndan sonra"Adeta Hz. Hamza odada beliriverdi." diyor. Bir de þöyle bir hatýrasýný naklediyor: "Eski bir dostumun hanýmý rahatsýzdý. Çare aramadýklarý yer kalmamýþtý. Ýçinde Bedir savaþýna katýlan sahabilerin isimleride bulunan bir dua mecmuasýný vereyim diye kendilerine gittim. Geleceðimden kimsenin haberi yoktu.
Ben merdivenlerden çýkarken bacýmýz trans halinde imiþ. Cinler ona, "Hoca geliyor; fakat biz onun hakkýndan da geliriz" diyorlarmýþ. Kapýyý çaldým. Arkadaþým beni karþýsýnda görünceçok þaþýrdý.
-"Bu dua mecmuasýný bacýmýz üzerinde taþýsýn, mutlaka faydasý olur, cinler yanýna sokulamazlar." dedim ve geçtim salona oturdum.
Sonra arkadaþým, bu dua mecmuasýný hanýmýnýn üzerine koymuþ. Trans halindeki bacýmýz, "Nasýl,Hz. Hamza geldi diye kaçýyorsunuz deðilmi?" diye baðýrmaya baþlamýþ."
Þimdi bütün bunlar yalan mý?

BAYINDIR - Bunlar yalan deðil ama yanlýþ.Hem o zatýn, hem de o hanýmýn gözüne böyle bir þey gözükmüþ olabilir. Ama bu sadece þeytanýn bir oyunudur.
b-Ruhânîlerinhayatý

MÜRÝT - Ben hâlâ tatmin olmuþ deðilim. Bildiðim kadarýyla beþ çeþit hayat vardýr.
Birincisi bizim hayatýmýzdýr.
Ýkincisi Hz. Hýzýr ve Ýlyasaleyhimesselam'ýn hayatýdýr. Bir vakitte pek çok yerde bulunabilirler.Ýsterlerse bizim gibi yerler, içerler.
Üçüncüsü Hz. Ýdris ve Ýsaaleyhimesselâmýn hayatýdýr. Bu, melek hayatý gibi nurani bir hayattýr.
Dördüncüsü þehitlerinhayatýdýr.
Beþincisi kabirdekilerinhayatýdýr.
Þehitler hayatlarýný Allahyolunda feda ettikleri için Allah da onlara berzah aleminde, dünya hayatýnabenzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayat ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüþ bilmez, daha iyi biryere gitmiþ bilirler. Çok mutlu olurlar. Ýþte þehitlerin efendisi olan Hz.Hamza da böyle bir hayat yaþamaktadýr. Kendine sýðýnan insanlarý korumasý,dünya ile ilgili iþlerini görmesi ve gördürmesi mümkün olabilir.

BAYINDIR - Þehitlerin bir hayatý olduðudoðru, ama Allah Teâlâ, " Siz onu anlayamazsýnýz." dediði haldeanladýðýmýzý iddia etmemiz nasýl baðýþlanabilir? Þehitlerle ilgili ayrý bir bölümgelecektir.
Hz. Hamza'nýn, kendine sýðýnanlara yardým edemeyeceði konusunda hala þüpheniz varsa lütfen yukarýdakiâyetleri bir daha, yavaþ yavaþ ve düþünerek okuyun. Eðer inanýyorsanýz böylebir þeyi aklýnýzýn ucundan bile geçiremezsiniz.

MÜRÝT - Bizim yaþadýðýmýz hayat malum,onda bir ihtilaf yok. Þehitler konusu da anlaþýldý. Hayatýn diðer üç çeþidi içinne diyeceksiniz?

BAYINDIR - Soruyu benim sormam gerekir.Siz, Hz. Hýzýr ve Hz. Ýlyas Hz. Ýdris ve Hz. Ýsa aleyhimüsselâmýn hâlâ hayattaolduklarýný söylerken neye dayanýyorsunuz?

MÜRÝT - Bunlarý ben kendim uydurmuyorum. Bunlarý söyleyen zat,böyle bir hayatýn varlýðýný keþif sahibi evliyanýn tevatür derecesine varangözlemine dayandýrmaktadýr.

BAYINDIR - Gayb ile ilgili bir konu, hiçbir ilmi deðeri olmayan keþfe dayandýrýlamaz. Keþif konusu ayrýca gelecektir,ona girmiyorum. Adý geçen dört peygamberden yalnýz Hz. Ýsa aleyhisselamýnþimdiki durumunu biliyoruz. Onu da þu ayetten anlýyoruz.
“... Ýçlerinde bulunduðum sürece onlarý gözetiyordum. Beni vefat ettirince artýk onlar üzerine gözetleyici yalnýz sen oldun. Sen her þeyi görüp gözetirsin. ” (Mâide5/117)
BuradaHz. Ýsa'nýn vefat ettiði ve ümmetinden habersiz olduðu bildiriliyor. Artýkonun için de bir hayat çeþidi hayal etmenin gereði yoktur.
Hz.Ýsa henüz hayatta iken Allah Teâlâ ona þöyle demiþti: "Ey Ýsâ, ben seni vefat ettireceðim, seni bana yükselteceðim, seni inkar edenlerden temizleyeceðim..." (Al-iÝmrân 3/55)
c- Ölüm bir uykudur

MÜRÝT - Kabir hayatý konusunda ne diyeceksin?

BAYINDIR - Allah Teâlâ ölümü uykuya benzeterekþöyle buyuruyor:
“ Allah ölüm esnasýnda ruhlarý alýr, ölmeyenlerinkini de uykuda alýr.Ölümüne hükmettiðini tutar, ötekileri belli bir vakte kadar salýverir. ” (Zümer39/42)
Bu âyete göre Allah, ölülerinruhunu, belli bir yerde tutmaktadýr.
"Geceleyinsizi öldüren ve gündüzün ne yaptýðýnýzý bilen odur. Sonra belirli süre doluncaya kadar gündüzün sizi kaldýrýr." (En'am 6/60)
Kýyamet'in kelime anlamýkalkýþtýr. Öldükten sonraki dirilme yataktan kalkýþa, Sura üflenmesi de kalkborusunun çalýnmasýna benzer. Allah Teâlâ þöyle buyuruyor:
"Sura üflenmiþtir. Ýþte ozaman kabirlerinden Rablerine doðru koþup giderler.
"Yazýk oldu bize! Bizi yattýðýmýz yerden kim kaldýrdý? diyeceklerdir." (Yasin 36/51-52)
Kur'an'a göre ölüm bir uyku,kabir bir uyuma yeri, öldükten sonra dirilme de uykudan uyanmadan baþka birþey deðildir. Hadis-i þeriflerde belirtilen kabir azabý da uykuda görülen kötürüyalar gibi olmalýdýr.
Uyuyan kiþi, aradan ne kadarzaman geçtiðini anlamaz. Ölenin durumu da aynýdýr. Nitekim Kur'an-ý Kerim'debiri ölen, diðeri uyuyanla ilgili iki örnek vardýr.
Ashab-ý Kehf maðarada tam 309yýl uyumuþtu.Bu konuda Allah Teâlâ þöyle buyuruyor:
" Birbirlerine sorsunlar diye onlarý uyandýrdýk. Ýçlerinden biri:"Ne kadar kaldýnýz?" diye sordu. "Bir gün, belki de daha az kaldýk" dediler. " (Kehf 18/19)
Ölümleilgili âyet de þudur:
"Þuna da bakmaz mýsýn? O, tavanlarý çökmüþ,duvarlarý üzerlerine yýkýlmýþ bir kente uðradý da "Allah burayý ölümünden sonra nasýl diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz yýl ölübýraktý, sonra kaldýrdý ve "Ne kadar kaldýn?" diye sordu, o da "Bir gün, belki de bir günden az."dedi. Allah buyurdu ki; "Yok, tam yüz yýl kaldýn. Yiyeceðine ve içeceðine baksana, bozulmamýþlar bile. Bir de þu eþeðine bak. Seni insanlara bir ibretyapalým diye bunu yaptýk. Kemiklere bak, onlarý nasýl birleþtirecek, sonraonlara et giydireceðiz." Bunlar apaçýk belli olunca þöyle dedi; "Benartýk anladým ki, Allah'ýn gücü gerçekten her þeye yeter." (Bakara2/259)
Yüzsene ölü kalýp dirilen de 309 sene uykuda kalanlar da "Bir gün veya bir günden az." kaldýklarýný sanýyor.
Ýþtekabir hayatýný anlamak isteyenler bu âyetlerden ders alabilirler.
Uyuyan kiþi, vücudundan nasýlhabersizse ölü de habersizdir. Uyuyan kiþinin ruhu gelip tekrar ayný bedenegireceði için bedeni diri kalýyor. Ölenin ruhu geri dönmeyeceðinden bedeniölüyor. Ahirette yeniden yaratýlan bedene gelen ruh kendini uykudan uyanmýþgibi hissediyor ve "Bizi yattýðýmýz yerden kim kaldýrdý? " (Yasin36/51-52) diyor. Beden toprakta çürümüþ, yenidenyaratýlmýþ, ama o bunun farkýnda deðil. O, uyuyup uyandýðýný zannediyor.Aradan geçen zamanýn da farkýnda deðil. Ýþte ölüm bize bir uyku kadar, kýyametde uykudan uyanmak kadar yakýndýr.
Uyku, hayatta bir kesintideðil, süreklilik için zorunlu bir dinlenmedir. Hz. Muhammed sallallahu aleyhive sellem kýyametteki kalkýþýn da dünya hayatýnýn devamý gibi olacaðýnýbildirmektedir:
"Her kul, ne üzere öldüyse o þekilde diriltilir."
Veda Haccýnda birisibineðinden düþmüþ boynu kýrýlmýþtý. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellembuyurdu ki, onu su ve sidr ile yýkayýn, iki parça bez içinde kefenleyin, kokusürmeyin ve baþýný örtmeyin. Çünkü Kýyamet günü telbiye getirir durumda kaldýrýlacaktýr."
Bu hadis gerçektendüþündürücüdür. Burada o þahsýn ölümünü ihramlý bir hacýnýn uyumasý gibi saymýþtýr. Ýhramlý koku sürünmez, uyurken baþýnýörtmez. Uykudan kalkýnca telbiye getirir.

MÜRÝT - O zaman kabrin cennet bahçelerindenbir bahçe veya cehennem çukurlarýndan bir çukur olmasýný nasýl izah edebiliriz?

BAYINDIR - Kabirhayatýný rüyaya benzetebiliriz. Güzel rüya gören rüyanýn hiç bitmemesini ister. Sýkýntýlý rüya görenler de uyanýnca iyi ki, rüyaymýþ diye þükrederler. Doðrusunu Allah bilir
Gönderen: 08.06.2008 - 20:33
Bu Mesaji Bildir   ebubera üyenin diger mesajlarini ara ebubera üyenin Profiline bak ebubera üyeye özel mesaj gönder ebubera üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
ebubera su an offline ebubera  
133 Mesaj -
8-MÜSLÜMANLARI BATIRAN ÞÝRK

MÜRÝT Yetmiþ yýldýr bu ülkede yeterli dini eðitim yapýlamadýðý için hocalarýmýz bazý yanlýþlar yapabiliyor .Biliyorsunuz 1924'te þeriat kaldýrýldý. Bütün yasalar batýdan alýndý. Bir zamanlar din eðitimi tamamen yasaklandý. Ezan Türkçe okundu. Bunlarý uzatmak mümkün.

BAYINDIR - Bütün suçu baþkasýnýn üstüne at ve sen aradan çekil. Ne kolay bir yaklaþým tarzý! Yetmiþ yýl önceki þartlara durup dururken mi gelindi? Ýslam alemi Birinci Dünya Savaþýnda batý karþýsýnda niye kesin bir yenilgi aldý?

MÜRÝT - Bunun siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri bir çok sebebi var. Þimdi sen bunu da mý tarikatlara baðlýyacaksýn?

BAYINDIR - Bunu tarikatlara baðlamak da kolaya kaçmak olur. Bu yenilginin siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri sebeplerini uzmanlarýna býrakalým. Biz burada Kur'an'a uyma yerine Kur'an'ý kendimize uydurmadan bahsediyoruz.
Kur'an'a taban tabana zýt nice özler hadis diye ortaya atýlabilmiþ ve müslümanlar arasýnda kabul görmüþtür.Þu söz onlardan biridir:
“Ýþlerinizde ne yapacaðýnýzý þaþýrdýðýnýzda kabir ehlinden yardým isteyiniz.” Bu sözü hadis diye ortaya atan, Yavuz Sultan Selim'in meþhur Þeyhülislamý Ýbn-i Kemal Paþazadedir. O, bu sözü hadis diye ortaya atmakla kalmamýþ, doðruluðunu ispat için felsefi izahlara girmiþtir. Bu sebeple sýkýntýmýz aðýrdýr. Bu konu Kabir Ehlinden Yardým baþlýðý altýnda anlatýlmýþtý.
Ýslam alemi Kur'an'dan uzaklaþalý asýrlar oluyor. Þeyhler gibi mezhep imamlarý da kutsallaþtýrýlmýþ, onlarýn sözleri Kur'an ve sünnetin yerini almýþ ve Müslümanlar Kur'an ve sünnet ýþýðýnda yeni fikirler üretmeyi büyük günahlardan sayar hale gelmiþlerdir. Son bölümde, Kur'an'a Dönmek baþlýðý altýnda bu konuya da girilecektir.
Birinci Dünya Savaþý'ndaki kesin yenilgi bir baþlangýç deðil, bir sonuçtur. Sizin o yetmiþ yýllýk uygulama diye tenkit ettiðiniz þeyler de bir sonuçtur. Birinci Dünya Savaþýnda olan yenilgiyi bir askeri yenilgi saymak kolaycýlýk olur. O, kendine güvenini yitirmiþ olan bir toplumun yenilgisidir.

MÜRÝT- Kendine güvenden ne anlýyorsunuz? Bir Müslüman kendine deðil, Allah'a güvenir. Yoksa Allah'a olan güven mi kayboldu?

BAYINDIR- Kendine güvenden maksadým, kiþinin inandýðý deðerlere güvenmesi ve bu deðerlerin kendine yüklediði görevi iyi bilmesidir. Bu çok önemlidir. Zaten inandýðý deðerlere güvenmeyenin imaný da olmaz.

MÜRÝT - Bunu biraz daha açar mýsýnýz?

BAYINDIR - Bakýn, Hz. Muhammed Allah'ýn Elçisi olduðunu söyleyince ona gülenler, deli diyenler, sihirbaz diyenler, onu alaya alanlar ve hakaret edenler olmuþtu. Eðer, bu davranýþlar onun inandýðý deðerlere olan güvenini sarssaydý da bunun etkisiyle "Ya bunlar haklýysa?" deseydi halkýn içine çýkýp bir iþ yapabilir miydi?
Ona salat ve selam olsun, Hz. Muhammed'in inandýðý deðerlere güvenmesi ve Allah'ýn Elçisi olduðu konusunda kuþkuya düþmemesi için çok sayýda ayet inmiþtir.Onlardan bir kýsmý þöyledir:
"Hikmetle dolu Kur'an hakký için Ýþte sen, kesinkes elçi olarak görevlendirilmiþ olanlardansýn. Dosdoðru bir yol üzerindesin." (Yasin36/2-4)

"Durma,öðüt ver; Rabbinin nimeti sayesinde sen, ne bir kâhinsin ne de bir deli. Yoksa þöyle mi diyorlar: " O bir þairdir, baþýna gelecekleri bekliyoruz." De ki: "Bekleyin,zaten ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim." Yoksa bunu kendilerine akýllarý mý emrediyor. Ya da onlar azgýn bir takým mýdýrlar? Yoksa "Onu kendi uydurdu" mu diyorlar? Hayýr, aslýnda bunlar inanmýyorlar. Öyleyse bunun dengi birsöz getirseler ya. Eðer doðruysalar (getirirler)". (Tur52/29-34)

“Nun; kalem ve yazdýklarý þey hakký için, “Sen Rabbinin nimeti sayesinde deli olamazsýn. Sana, tükenmek bilmeyen kesin bir ödül vardýr. Sen gerçekten büyük bir ahlaka sahipsin.Yakýnda sen de görürsün, onlar da görürler. Deliliðin hanginizde olduðunu.Doðrusu senin Rabbin,yolundan sapanýn kim olduðunu iyi bilir; o, yola gelenleri de çok iyi bilir. O halde yalanlayanlara boyun eðme.Ýstedikleri þudur:Keþke sen yaðcýlýk yapsan da onlar da sana yaðcýlýk yapsalar.” (Nun 68/1-9)

Sen Rabbinin hükmüne katlan; balýðýn yuttuðu (Yunus) gibi olma, hani o nefesi kesilmiþ bir þekilde yakarmýþtý. Eðer ona Rabbinden bir nimet yetiþmiþ olmasaydý boþ bir yere fena bir halde atýlacaktý. Ama Rabbi onu seçip iyilerden yaptý.O inkar edenler,Kuran'ý dinledikleri zaman nerdeyse seni gözleriyle devireceklerdi."O delidir" diyorlardý.Oysaki
Kuran, herkes için bir öðütten baþka bir þey deðildir. (Nûn 68/48-52)

Bu ayetler Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selemle daima güven tazeletiyordu.Kur'an-ý Kerim'de bu anlamda çok ayet vardýr. Allah Teâlâ, geçmiþ elçilerin karþýlaþtýklarý sýkýntýlarý Kur'an'da dile getirerek onu teselli etmiþtir. Yoksa o büyük iþi nasýl baþarabilirdi?
Müslümanlarda hayatýn her an deðiþen ve geliþen olaylarý karþýsýnda kendilerine umak zorundadýrlar. Bunu yapmadýklarý için inandýklarý deðerlere olan güvenleri azalmýþ, nefislerini ýslah etme adýna kendilerini hakir görmüþler, ama kimi þahýslarý da olduðundan büyük görmeye ve onlar için hayali makamlar uydurmaya koyulmuþlardýr.Sonra da bu þahýslarýn kendilerine manevi yardým yapacaðýna inanmýþlardýr. Bu inanç, toplumu kanser gibi sarmýþ ve Birinci Dünya Savaþý'nda o koskoca gövdenin tarihe gömülme sebeplerinden olmuþtur. Geride kalanlar, o yanlýþ inancýn baðlýlarý olmaya devam etmektedirler.
Ayette þöyle buyrulur: " Bir millet kendinde olaný bozmadýkça Allah onlarda olaný bozmaz. Allah bir millete ceza vermek istediðimi artýk onun önüne geçilemez. Zaten onlarýn ondan baþka bir koruyucularý da yoktur." (Ra'd 13/11)

MÜRÝT - Yönetimde bozulma olduðu doðru.

BAYINDIR- Bana göre asýl suç alimlerindir. Onlar,Kur'an'ý anlayýp yaþadýklarý çaðý ona göre yorumlama yerine sýrf eski alimlerin eserleri ile meþgul olmuþlardýr. Eðer Kur'an'ý anlamak için uðraþsalardý zorunlu olarak Hadis-i þeriflerden de yeterince yararlanacaklardý. Ýþte o zaman eski alimlerin eserleri doðru anlaþýlacak ve ufuk açýcý olacaktý. Çünkü müctehid islam alimlerinin yaptýðý, kendi çaðlarýný Kur'an'a göre yorumlamaktan ibarettir.
Yaþadýðýçaðý Kur'an'a göre yorumlama zorunda olan bir âlim, çaðýnýn bilimsel, teknik ve sosyal geliþmelerini de iyi bilmek zorunda olur. Yapýlacak yorumlar her kesitatmin edeceðinden kimse bir baþka arayýþ içinde olmazdý.
Ama onlar, þartlarýný iyi bilmedikleri bir çaðý yorumlamak için yazýlan kitaplarla meþgul olduklarý için o kitaplarý bile gereði gibi anlamaktan mahrum kalmýþlardý. Böylece, Kur'an'a, sünnete ve çevresine kapalý, çaðýn gerisindebir ilim anlayýþý ile kendi intiharlarýný hazýrlamýþlardýr.
SultanII. Abdulahmid'in bu konu ile ilgili çok acý hatýralarý nakledilir.
Japon Ýmparatorluk ailesine mensup bir Prens, kendisini ziyarete gelir.Ýmparatorundan özel bir mektup getirir. Ondan Ýslam dininin muhtevasýný, iman esaslarýný, gayesini, felsefesini, ibadet kaidelerini açýklayacak güçte bir dînî-ilmî heyet ister. Sultan, Japonya'da Ýslam'ýn yayýlmasý için maddi sahada mümkün olan her þeyi yapar ama Ýmparator'un istediði dinî-ilmî heyeti gönderemez. O, Sultan'ýn içinde hicran olmuþ bir hatýradýr. Bunun sebebini þu cümlelerle ifade eder:
"Düþündüm ki, Japon Ýmparatorunun istediði müslüman din âlimleri kendi ülkemizde olsa ve onlarý ben bulabilseydim Japonlardan evvel kendi milletimin ve halife olarak Ýslam âleminin istifadesini temin ederdim
Sultan'a göre o alimlerin ilmî kudretleri kadar dünyayý algýlama tarzlarý da Ýslam'ýn geleceði üzerinde bu kadar büyük etki yapacak bir konuyu ele almaya ve sonuçlandýrmaya müsait deðildir. O, bunun sebebini þöyle açýklar:
"Japon Ýmparatorunun istediði müslüman din alimlerini yetiþtirecek feyyaz menbâlar da artk mevcut deðildi. Medreselerimiz birer ilim-irfan kaynaðý olmaktan mahrumdu. "

MÜRÝT- Öyleyse tarikatlara bu kadar yüklenmek doðru olmaz. Alimlerin Kur'an'dan uzaklaþtýðý bir yerde tarikat mensuplarýnýn yanlýþlarý görmezlikten gelinebilir.

BAYINDIR - Allah'ýn kabul etmeyeceði bir özrü biz kabul edemeyiz. Çünkü alim ve cahil ayýrýmý olmadan herkes, Kur'an'a aykýrý davranýþlarýnýn hesabýný Allah'a verecektir. Alimlerin suçu tabii ki, daha aðýrdýr.
Kur'an'dan uzaklaþmak alimleri de zamanla hurafelere alýþtýrmýþ ve onlarýn Kur'an'a temelden aykýrý nice þeyleri normal görür hale gelmelerine sebep olmuþtur.Buna, þu çarpýcý örneði verelim:
Osmanlý Devleti'nin Birinci Dünya Savaþý'na girmesi ile ilgili resmi belgelerde, savaþý kazanmak için Allah'ýn yanýnda Hz.Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin de yardýmý beklendiði görülmektedir. Sanki o , Allah'ýn elçisi deðildir de haþa, Allah'ýn yanýnda ikinci bir tanrýdýr.Sanki o, ölmemiþtir de diridir. Sanki o, kendine yapýlan çaðrýlarý iþitme,olayýn geçtiði yeri görme ve istediðine istediði yardýmý yapma yetkisine sahiptir.
AllahTeâlâ bu þekilde yardým bekleyenleri sapýk sayýyor.
“Allah’ýn berisinden Kýyamete kadar kendisine cevap veremiyecek olaný çaðýrandan daha sapýk kim olabilir? Oysaki bunlar onlarýn çaðrýsýndan habersizdirler.” (Ahkâf46/5)
Þimdi belgelerdeki ifadelere bakalým:
a-Sultan Reþad'ýn savaþ ilaný ile ilgili beyannâmesinin son bölümünde yer alan ifadeler:
"...Hakve adl bizde zulüm ve udvan düþmanlarýmýzda olduðundan düþmanlarýmýzýkahretmek içün Cenab-ý âdil-i mutlakýn inâyet-i samadâniyesi ve Peygamber-i zîþânýmýzýn imdâd-ý maneviyesinin bize yâr u yaver olacaðýnda þüphe yoktur.. "
Bu ifadeyi þöyle sadeleþtirebiliriz:
"Biz haklý ve dürüst, düþmanlarýmýz ise zalim ve saldýrgan olduðundan düþmanlarýmýzý yere sermek için adaleti þaþmaz olan Allah'ýn yüce desteðinin ve þanlý Peygamberimizin manevi yardýmýnýn bize yar ve yardýmcý olacaðýnda þüphe yoktur
b-Baþkumandan vekili Enver Paþa'nýn beyannamesi þu ifadelerle baþlamaktadýr:
"Allah'ýn inayeti, Peygamberimizin imdâd-ý ruhâniyesi ve mübarek Padiþahýmýzýn hayýr duasýyla ordumuz düþmanlarýmýzý kahredecekdir."
Beyannâme'nin orta kýsýmda þu ifadeler vardýr:
"...Hepimiz düþünmeliyiz ki, baþýmýzýn ucunda peygamberimizin ve sahabe-i güzîn efendilerimizin ruhlarý uçuyor..."
Bu ifadeler þöyle sadeleþtirilebilir:
"Allah'ýn desteði, Peygamberimizin ruhânî yardýmý ve mübarek Padiþahýmýzýn hayýr duasýyla ordumuz düþmanlarýmýzý yere serecektir.." "
c-Ýslam ülkelerini cihada davet beyannamesi:
Bu beyanname Meclis-i Ali-i Ýlmî ((Yüksek ilim Kurulu) tarafýndan hazýrlanmýþ ve Halife sýfatýyla Sultan Reþad tarafýndan imzalanmýþtýr. Beyannamenin altýnda en üst seviyeden toplam 34 alimin imzasý da vardýr. Bunlarýn arasýnda üçü eski birisi görevde olmak üzere dört þeyhülislam ve Fetva Emini Ali Haydar Efendi de vardýr.
Beyannamenin dördüncü paragrafý þu ifadelerle bitmektedir:
"Beyannâme'nin son paragrafý da þöyledir:
"Ey mücâhidîn-i Ýslâm Cenab-ý Hakk'ýn nusret ve inâyeti ve Nebiyy-i muhteremimizin meded-i ruhâniyetiyle a'dây-ý dîni kahr ve tedmîr ve kulûb-i müslimîni sermedî seâdetlerle tesrîr eylemeniz va'd-ý celîl-i Ýlâhî ile müeyyedve mübeþþerdir."
Buifadeleri þu þekilde sadeleþtirebiliriz:
"Allah'ýn açýk dini adýna hýzla savaþa çýkan müslümanlarý her konuda baþarýlý kýlýp yardým edeceðine onun yüce lutuflarýyla söz verilmiþtir. Hz. Ahmed'inaydýnlýk þeriatýný yüceltmek için canýný vemalýný feda eden ümmet-i nâciyesine arka çýkýp elinden tutmak için Hz. Peygamberin muhakaddes ruhu hazýr ve mevcuttur"

MÜRÝT- Müslümanlar kafirlere karþý cihada çýkýyorlar. Bu, Hz. Peygamberi memnun edecek bir davranýþtýr. Elbette o, ruhaniyetiyle müslümanlara yardým edecektir. Onun seçkin sahabelerinin ruhlarýnýn müslümanlarýn baþlarý ucunda uçmasý da yadýrganamaz. Çünkü bu savaþta sahabiler de yer almak isterler.

BAYINDIR- Eðer Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ve onun seçkin arkadaþlarý hayatta olsaydý elbette bundan çok memnun olur ve müslümanlarýn baþarýsý için ellerinden gelen her þeyi yaparlardý. Ama artýk onlar ölmüþlerdir. Bizim yapmamýz gereken, kendi hayallerimize göre davranmayý býrakýp Hz. Muhammed'in getirdiði Kur'an-ý Kerim'e uymaktýr. Allah Teâlâ kendinden baþkasýnýn yardýma çaðrýlmasýný Kur'an'da þirk saymýþ ve kesinkes yasaklamýþtýr.
“Ýþte böyle. Kuþkusuz Allah haktýr ve O'ndan baþkasýný çaðýrmanýz ise batýldýr.“ (Hac 22/62)

Zaten Allah'tan baþka yardýma çaðrýlan kim olursa olsun onun hiçbir þeye gücü yetmez.

“Ýþte Rabbiniz olan Allah,hakimiyet onundur. Ondan baþka çaðýrdýklarýnýz bir çekirdek zarýna bile hükmedemezler.
Onlarý çaðýrsanýz, çaðrýnýzý iþitmezler; iþitmiþ olsalar bile size karþýlýk veremezler;kýyamet günü de sizin ortak koþmanýzý tanýmazlar. Hiç kimse sana, her þeyi bilen Allah gibi,haber vermez.“ (Fatýr 35/13-14)

Allahtan baþkasýný olaðan dýþý yollarla yardýma çaðýrmak þirktir. Allah böylelerine yardým etmez.

“ Ýnananlar ve imanlarýný þirkle bulandýrmayanlar var yaiþte güven onlarýn hakkýdýr; doðru yolu tutturanlar da onlardýr.” (En’am 6/82)

Birinci Dünya Savaþý'nda müslümanlarla savaþan Ýngiliz, Fransýz, Ýtalyan ve Yunanlýlarda zafer için Allah'a dua etmiyorlar mýydý sanki. Ama onlar, hýrýstiyan olduklarý için Allah'ýn yanýnda Hz. Ýsa'yý da yardýma çaðýrýyorlardý. Öyleyse müslümanlarla onlarýn ne farký kaldý? Üstelik onlarýn elindeki kitap bozulmuþ, müslümanlarýn Kur'an'ý hiç bozulmamýþtýr. Hem Kur'an'a göre Allah'tan baþkasýný yardýma çaðýrmak, doðru yola girmiþken geriye çevrilmek ve açýk arazide þaþkýna dönmektir.

“De ki: Allah'ýn berisinden bize ne bir fayda ne de zarar verecek olaný çaðýralým da Allah bizi doðru yola sokmuþken ökçelerimiz üzerine geri çevrilmiþ mi olalým? Týpký þeytanlarýn açýk araziye çektikleri þaþkýn kimse gibi mi? Hem onu, "Bize gel." Diye doðru yola çaðýran arkadaþlarý da olmuþ olsun. Onlara de ki, "Doðru yol ancak Allah'ýn yoludur. Bize verilmiþ emir alemlerin Rabbine teslim olmamýz içindir.” (En'am 6/71)

MÜRÝT - Müslümanlar tarih boyunca çok yenilgiler almýþlardýr. Bu Allah'ýn onlarý bir imtihanýdýr. Nitekim Hz.Muhammed'in ordusu da Uhud savaþýnda yenilmiþti. Ama onun gayretleriyle dahasonra durum lehlerine çevrilmiþti.

BAYINDIR - Burada Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir komutan olarak büyük gayret göstermiþ ve durumu lehine çevirmeyi baþarmýþtýr. Fakat " Ben Allah'ýn elçisiyim. Benim duam ve manevi desteðimle bu savaþ kazanýlýr." dememiþtir. Bütün savaþlarýnda, bir komutan olarak yapýlabilecek her þeyi yapmýþtýr.
Yenilgi dedik ya, cephede yenilmek o kadar önemli deðildir. Toparlanýr düþmana daha büyük bir darbe vurabilirsiniz. Asýl yenilgi içten yenilgidir. Ýþte o zaman yapacaðýnýz bir þey olmaz.
Müslümanlar içten yenilmiþlerdir. Onlar kendi siyasi, sosyal, iktisâdî askerî düzenlerine olan güvenlerini çoktan yitirmiþlerdir. Bunlarýn yerine batýlý sistemleri ikame etme çabalarý hep bu güvensizliðin sonucudur. Bunu daha iyi anlamak isteyenler, Müslümanlarýn hararetle desteklediði okullarda hangi sistemin öðretildiðine baksýnlar. Büyük maddi imkanlarla desteklenip Avrupa'ya ve Amerika'ya gönderilen öðrenciler, hangi sistemi öðrenmeye gidiyorlar? Kendi sistemimizi öðretmek için harcadýðýmýz çabayý bununla kýyaslarsak korkunç bir fark ortaya çýkar. Ýþte bunlar Batý karþýsýnda kafamýzý dik tutmamýzý engellemektedir.

MÜRÝT- Sen tarikatlardan ne istiyorsun? Türkiye'de tarikatlar resmen kapalýdýr.

BAYINDIR- Halka mal olmuþ sosyal bir kurumu resmen kapatmak iþi bitirmez. Hurafeler yok olmaz. Burada asýl iþ ilim adamlarýna düþer. Onlar halký eðitmelidirler. Zihinler hurafelerden temizlenmeli ve doðru bilgilerle donatýlmalýdýr. Ýþte bu sahada yeterli çalýþma yoktur. Halkýmýzýn önemli bir bölümünün hurafelere kanmalarý bundandýr. Bir de bu çalýþmalar sürekli olmalýdýr. Küçük bir ihmal, hurafelere kapý açmak olur.

MÜRÝT - Bilgisi, sosyal ve ekonomik durumu iyi olan nice insan da bunlara katýlmakta ve destek olmaktadýr. Bu sizin tezinizi çürütmez mi?

BAYINDIR- Bakýn bu insanlar bir çok konuda bilgili olabilirler ama dinlerini iyi bilmedikleri için kandýrýlmalarý kolay olur. Öyleyse herkese doðru din bilgisi vermek gerekir. Bu, dindar olanlarýn hurafelere kanmalarýný önler. Dinlerini yaþamak istemeyenler de hurafe ile doðru dini ayýrarak hurafeye karþý çýkýyorum diye dindar insanlarý üzecek davranýþlara girmezler.

MÜRÝT - Þimdiye kadar gelmiþ geçmiþ bunca alim yanlýþ da sen mi doðrusun? Senin ilmin onlarýn ilimlerinden daha mý fazla?

BAYINDIR - Ýlmin fazlalýðý veya noksanlýðýndan çok o ilmi ne maksatla kullandýðýnýz önemlidir. Eðer insanlar üzülecek veya size karþý gelecekler diye doðrularý söylemezseniz ilminizin büyüklüðü verdiðiniz zararý artýrmaktan baþka bir iþe yaramaz. Tanýnmýþ bir alim bana þöyle dedi: -Abdülaziz Bey, tasavvuf ve tarikat konusu ile uðraþmayý býrak. Hurafe olmazsa tasavvuf da olmaz.

Dedim ki; -Bu hurafelerle mücadele etmek bizim temel görevimiz deðil mi? Bunlar insanlarý þirke sokmuyor mu?

Dedi;-Doðru; þirke sokuyor ama bunlar seni dinlemezler, ýslah olmazlar.

Dedim;-Ýnsanlar ýslah olmaz diye mücadeleyi býrakan bir Allah elçisi var mý? Bizim örneðimiz onlar deðil mi?

Dedi;-Tamam ama ben senin iyiliðin için söylüyorum. Sen gençsin, istikbalin parlak,bunlar ise çok güçlüdür. Sen bunlarla baþa çýkamazsýn. Senin geleceðini karartýrlar.

Dedim;-Benim bunlardan beklediðim bir þey yok ki. Ben Allah'a dayanýyorum, Allah'tan güçlüsü de yoktur.

Dedi;-Ben senin için endiþe ediyorum.

Dedim;-Asýl ben sizin için endiþe ediyorum. Sizin durumunuz cumartesi yasaðýný çiðneyen Yahudilere karþý mücadeleden kaçýnanlarýn durumuna benziyor.
Bilindiði gibi Yahudilerde cumartesi günü av yasaðý vardýr. Davûd (a.s.) zamanýnda sahil kenti olan Eyle'de Yahudiler yaþýyordu. Yýlýn bir ayýnda her taraftan oraya balýklar akýn ediyor, balýklarýn çokluðundan neredeyse su görünmüyordu. O ayýn dýþýnda ise sadece cumartesi günleri balýklar geliyordu. Derken deniz kenarýnda havuzlar kazdýlar ve arklar açtýlar. Balýklar cumartesi günü havuzlara doldu ve Pazar günü onlarý avladýlar. Kendilerince yasaðý çiðnememiþ oldular. Cezalanacaklarýndan korka korka balýklardan yararlandýlar. Zamanla evlatlarý babalarýnýn yolundan gittiler. Mal mülk edindiler. Þehirden bu iþi hoþ karþýlamayan bazý gruplar onlarý bundan vazgeçirmeye çalýþtýlarsa da vazgeçmediler. Dediler ki, "Ne zamandýr biz bu iþi yapýyoruz, bunun için Allah'tan hiçbir ceza gelmedi."Onlara denildi ki, "Aldanmayýn, belki size bir azap gelir, yok olursunuz. "Bunlar bir sabah alçak maymunlar haline geldiler. Üç gün böyle yaþadýlar, sonra helâk olup gittiler.
Bakara suresinin 65 ve 66. ayetlerinde konu ile ilgili olarak þöyle buyrulmaktadýr.
“Ýçinizden cumartesi günü taþkýnlýk edenleri elbette öðrenmiþsinizdir. Onlara "Aþaðýlýk maymunlara dönün" demiþtik.Bunu yaptýk ki, hem orada olanlar ve olmayanlar için caydýrýcý bir ceza, hem de sakýnanlar için bir öðüt olsun. “ (Bakara 2/65-66)

Bir bölük insan yasaðý çiðneyenlerle mücadele ederken,
"Aralarýndan bir (baþka) bölük þöyle diyordu: "Allah'ýn yok edeceði veya þiddetli azaba uðratacaðý bir topluma niçin öðüt veriyorsunuz?" Öðüt verenlerin buna cevabý þöyle olmuþtu: "Bu, Rabbinize, hiç deðilse bir özür beyan edebilmemiz içindir, belki Allah'a karþý gelmekten sakýnýrlar"
Ayetler þöyle devam ediyor:
Kendilerine yapýlan öðütleri unutunca, Biz fenalýktan menedenleri kurtardýk ve zalimleri, Allah' a karþý gelmelerinden ötürü þiddetli azaba uðrattýk.
Kendilerine edilen yasaklarý aþýnca, onlara: "Aþaðýlýk birer maymun olun" dedik." (Araf 7/165-166)
Sizde bu mücadelede bana destek olacaðýnýza, suçlulara iliþmememi istiyorsunuz.Onlarýn baþýna gelenlerin sizin baþýnýza da geleceðinden emin olabilir misiniz?

Dedi;-Bilmem kardeþim, ben senin iyiliðini düþünüyorum.

Dedim;-Bakýn, bir nefes alacak kadar ömrümün kaldýðýný bilsem, o bir nefesi bu gibi yanlýþlarý düzeltmek için harcamak isterim.
Bu kitabýn birinci baskýsý yayýnlandýktan sonra bu zat beni tebrik etti ve þöyle dedi:
"Büyük hizmet doðrusu. Böyle bir kitap yayýnlamaya kimse cesaret edemez. Çok önemli bir iþi baþardýn."

MÜRÝT - Evet bu konuda haklýsýnýz. Bazý âlimler bile bile mücadeleden kaçýnýyorlar. Ama eskiden gerçek ilim sahipleri vardý.

BAYINDIR- Gerçek ilim sahibi olmak yetmez. O ilmi yerli yerinde kullanmak da gerekir. Bu konuda Allah Teâlâ bize Hz. Adem’i örnek veriyor.

Onun öðretmeni bizzat Allah Teâlâ idi. Çünkü o,
"Adem'e bütün isimleri öðretmiþ ve onlarý (insanýn yaratýlmasýndan hoþlanmayan) meleklere göstererek "Eðer doðruysanýz bunlarýn isimlerini bana söyleyin" demiþti.Onlar da "Sen yücesin, bizim senin öðrettiðinden baþka bir bilgimiz yoktur. Þüphesiz bilen de sensin hakîm olan da, demiþlerdi. Allah "Ey Adem onlara varlýklarýn adlarýný bildir." dedi. Adem onlarýn adlarýný bildirince Allah þöyle buyurdu: "Ben size dememiþ miydim ki, göklerde ve yerde görünmeyeni bilirim, sizin açýkladýðýnýzý ve gizlemekte olduðunuzu da bilirim." (Bakara 31-33)

Allah Hz. Adem'i ve eþini Cennete yerleþtirmiþ ve þeytaný göstererek;
"Bak Adem! Bu, senin ve eþinin gerçek düþmanýdýr. Sakýn sizi cennetten çýkarmasýn, yoksa bedbaht olursun. Doðrusu cennette ne acýkýrsýn, ne de çýplak kalýrsýn; orada ne susarsýn ne de güneþin sýcaðýnda kalýrsýn" demiþti.
Ama þeytan ona vesvese verip:"Ey Adem! Sana sonsuzluk aðacýný ve çökmesi olmayan bir saltanatý göstereyim mi? Deyince bu cazip teklif karþýsýnda o her þeyi unuttu ve Adem ile Havva'dan "Her ikisi de o aðacýn meyvesinden yedi. Hemen ayýp yerleri görünüverdi. Cennet yapraklarýyla örtünmeye koyuldular.Adem, Rabbine baþ kaldýrdý ve yolunu þaþýrdý." (Taha20/121)
Hiçbir alim Hz. Adem'den daha iyi þartlara sahip olamaz. Ebediyet aðacý ve çökmesi olmayan saltanat arzusu nasýl Hz. Adem'i yanlýþa sokmuþ ve yolunu þaþýrtmýþsa ünlü olmave dünyalýk arzusu da nice alimi, yanlýþa sokar ve yolunu þaþýrtýr.
Gerçek ilim, helâl mala benzer. Helal malýyla kötülük yapanlar gibi ilmiyle halký saptýranlar da vardýr. Gerçek alim, doðru davranan, karþý koyulacaðýný bilebile doðrularý söylemekten çekinmeyen ve yürekten davranan alimdir. Doðrularý bilen çoktur ama söyleyen azdýr. Yoksa bizim söylediklerimiz kimsenin bilmediði þeyler deðildir.

MÜRÝT - Sen müslümanlarýn Batý karþýsýnda kesin yenilgiye uðradýðýný söyledin. Bir Batýlýyý müslümandan üstün göremezsin. Allah Teâlâ, " Eðer inanýyorsanýz en üstün sizsiniz ." buyurmuyor mu?

BAYINDIR - Batýlýlarý müslümandan üstün gören de kim? Ben müslümanlarýn Müslümanlýktan uzaklaþtýðýndan bahsediyorum. Madem gayrimüslimlerin uydusu haline gelmiþiz ve bir asýrdan fazladýr bu böyle devam ediyor, öyleyse bu iþte bir yanlýþlýk var. Okuduðun âyet yanlýþ olamayacaðýna göre yanlýþlýk bizim Müslümanlýðýmýzda olmalýdýr. Ýçinde bulunduðumuz durumu da Allah'ýn bize verdiði bir ceza olarak kabul etmemiz gerekir.
Allah Teâlâ Kur'an'ý Kerim'de cezaya çarpýlan kavimleri anlattýktan sonra þöylebuyuruyor:
Sana anlattýklarýmýz, o ülkelerin baþýndan geçenlerdir. Onlardan ayakta duranlar da vardýr, biçilip gitmiþ olanlar da.
Biz onlara kötülük yapmadýk,fakat onlar kendilerine kötülük yaptýlar. Rabbinin buyruðu gelince, Allah'ýn berisinden çaðýrdýklarý tanrýlarý onlara hiç biriþ görmedi. Onlarýn kayýplarýn ýartýrmaktan baþka bir þey yapamadýlar. (Hud 11/101-102)
Müslümanlar Allah'tan baþkasýndan manevi yardým istemeye devam ederlerse kurtuluþlar ýmümkün olmaz.

MÜRÝT - Hep müþriklerle ilgili âyetleri örnek veriyorsun. Bu yaptýðýn doðru mu? Senin muhataplarýn müþrik deðil ki, hepsi de müslüman.

BAYINDIR - Kur'an'ýn büyük bir bölümü þirkle ilgili âyetlerle doludur. Bu konuda sadece Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selemle müþriklerden olmamayý tenbihleyen þu âyet üzerinde düþünseniz bize hak verirsiniz.

"Allah'ýn âyetlerisana indirildikten sonra sakýn seni onlardan çevirmesinler. Rabbine çaðýr,sakýn ha! müþriklerden olma. Allah'laberaber baþka tanrýyý çaðýrma. O'ndan baþka tanrý yoktur. Her þey yo kolacak yalnýz onun zatý kalacaktýr. Hüküm O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz. (Kasas28/87-88)
Bu tenbih bizzat Hz. Muhammed'e yapýldýðýna göre bize hak vermeniz gerekir. Her müslümanýn bu konuda birbirini daima uyarmasý gerekir.
Müslümanlar bugün layýk olduklarý konumda deðillerse bunun ciddi sebepleri vardýr. Çünkü Allah Teâlâ hiç bir topluluðu boþuna helak etmez. Þu âyetler her þeyi ortaya koyuyor:

"Sizden önceki devirlerde yaþayanlardan birikimi olanlar, ortalýktaki kokuþmuþluða karþý çýkmalý deðiller miydi? Kendilerini kurtardýðýmýz pek azý bunu yapmýþtýr. O zalimler, kendilerine verilen refahýn peþine takýldýlar da suçlu kimseler oldular.
Yoksa senin Rabbin, halký iyi duruma gelmiþken, o ülkeleri þirk yüzünden helak edecek deðildiya?" (Hud11/116-117)
Gönderen: 08.06.2008 - 20:34
Bu Mesaji Bildir   ebubera üyenin diger mesajlarini ara ebubera üyenin Profiline bak ebubera üyeye özel mesaj gönder ebubera üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1176 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
sakir bayram (64), arabulan (55), ümit09 (53), hilalbaþa.. (44), ESÝLA (39), HiLaL90 (34), enes.gs (38), aksoy60 (40), Beste (46), gümüþta&#2.. (43), derdodertli (51), nurangurtekin (45), irfan temel (53), ismail_kutahya (37), Basel-Stadt (48), BLaCKHaPPY (47), haya (36), hesert (51), lütuf (39), köln72 (52), emretavsan (44), ahmet51 (47), ahmetpolat1983 (41), cansin18 (60), mizgin_islam (44), *HilaL* (39), ogretmen78 (45), mehmet70 (54), bluedream (42), Gül-i Ruhsar (37), Meral Cölkusu (44), Dünyali (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.80899 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.