0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » Kahraman Türk Kadınları!!

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
f_erturk su an offline f_erturk  
Konu icon    Millî Mücadelede Anadolu Kadını
7 Mesaj

Millî Mücadele'nin destanlaþan birçok erkek kahramaný bilinir; ama kadýn kahramanlarý fazla bilinmemektir. Oysa Anadolu kadýný, Millî Mücadele'nin her safhasýnda vazifesini yerine getirmiþtir.

93 Harbi'nde Ruslarýn eline geçen Aziziye tabyalarýnýn kurtarýlmasýnda, Nene Hatun ismiyle nam salan Anadolu kadýný, Millî Mücadele'de battaniyeyi evlâdý yerine mermiye örten Kara Fatma'yla sembolleþiyordu. Anadolu kadýný evlâtlarýný çeþitli cephelerde savaþmasý için yetiþtiriyor gibiydi. O çoðu zaman, cepheye gönderdiði evladýnýn yüzünü bir daha görmüyordu. Ama o her þeyden önce bir anaydý; ana yüreði evlâtlarýn ölmesine tahammül edemiyordu. Merhametliydi ve merhameti herkesin evlâdýnaydý.

Hamdullah Suphi Tanrýöver, bir gün: "Anneciðim, gazetede okudum. Bir tabur asker donmuþ bir göl üzerinden geçerken buzlarýn altýnda kalmýþ." der. Bunun üzerine "Eyvah!" diye bir çýðlýkla karþýlaþýr Tanrýöver. Annesinin can evinden vurulduðunu görünce, onu yatýþtýrmak için, "Anneciðim yanlýþ anladýn, buzlar altýnda kalan Türk taburu deðil, Rus taburu..." deyince, annesi: "Olsun evlâdým. Sen daha baba olmadýn, evlât sevgisini belki bilmezsin. Ben dünyadaki bütün çocuklarýn annesiyim." der.

Merhameti bu derece yoðun olan Anadolu kadýný, vataný iþgale maruz kalýnca, soluðu cephede aldý. Yýllarca süren savaþlarda, babasýný, eþini veya oðlunu þehit vermiþ olan Anadolu kadýnlarý, vatanýn iþgal edilmesi üzerine mukaddes deðerlerinin muhafazasý için, kendisi de bizzat cepheye gidip savaþtý. Anadolu kadýný, yazdýðý destanýn 'cephe sayfasýnda' eksik olmasýn istiyordu. Millî Mücadele, Anadolu kadýnýnýn kahramanlýk hikâyeleriyle doludur:

Bu kahramanlardan biri Tayyar Kadýn'dýr. O, Osmaniye'nin Raziyeler Köyü'ndendi, asýl adý Rahime'dir. Tayyar Kadýn, Kilikya'da Albay Arif'in 11. Tümen'inde savaþmýþtý; 1920 Þubat'ýnda gönüllü milislerle Hasanbeyli Tüneli'nde Fransýzlara saldýrýp, onlardan seksen tüfek, iki makineli tüfek almýþlardý. Tayyar Kadýn, savaþta ölen iki kiþiyi de sýrtýnda taþýmýþtý. Çevikliðinden dolayý ona Tayyar Kadýn adý verilmiþti. 1920 Haziran’ýnda Osmaniye'de Fransýz istihkamýna yapýlan hücuma o önderlik etmiþti. Ve bu karargahýn önünde þehit düþmüþtü.

Millî Mücadele'deki kadýn kahramanlardan biri de Emire Ayþe Aliye'dir. "Birçok kiþide bulunmayan þecaatle, Aydýn'da duman ve kanlar içinde çiðnenmemek için boynundaki ziyneti satarak bir tüfek tedarik eden kadýn" diye anlatýlýyor Emire Ayþe Aliye. Kendisine, "Harbe niçin girdin?" diye sorulduðunda; "Yunan, Aydýn'a gelmeden önce altun paramý boynumdan atýp martini aldým ben. On beþ gün evvel düþman Nazilli'ye geçti. Geçtiði yerleri yakýp yýkmaya baþladý. Dayanamadým. Köylü, büyük adamlar, ‘Silâhý olan alsýn çýksýn.’ dedi. Aldým martini, ben de çýktým. Üç dört gün sonra harp baþladý. Köylü bana, ‘Ya martini bize ver, ya harbe git.’ dedi. Aldým martini, köyümden gittim." diyor.

Millî Mücadele'de savaþan kadýnlarýn yaný sýra, cephe gerisinde çalýþan adsýz kadýn kahramanlar da vardý. Fotoðraf karelerinden tanýdýðýmýz; omzunda top mermisi, kaðnýlarla cepheye mermi, mühimmat ve erzak götüren kadýnlarýn yaptýklarý destanlaþtýrýlacak iþlerdendir.

Anadolu kadýný cephedeki çalýþmalarýnýn yaný sýra, cephe gerisinde yardým toplama vb çalýþmalarda da erkeklerle yarýþmýþtýr. Bunlardan biri Hilal-i Ahmer'in (Kýzýlay), organize ettiði himmet toplantýsýnda görülür. Bu organizasyonda Ankara erkeklerinden bin lira toplanabilmiþti. Kadýnlardan daha az, en fazla yüz lira toplanabileceði tahmin ediliyordu. Ancak umulmayan bir þey olmuþtu. Kadýnlar bu konuda da erkeklerden geri kalmamýþ, bin lira toplamaya muvaffak olmuþlardý. Bu yardým toplantýlarýndan biri de, Kýz Öðretmen Okulu salonunda yapýlmýþtý. O toplantýda konuþma yapan Halide Edip toplantýya katýlanlardan birini þöyle anlatýyor: "Ben epeyce konuþtuktan sonra, basma entarili bir kadýn yanýma geldi. Anlaþýlan gözleri pek görmüyordu. 'Nerede, nerede?' diye sordu. Ben yanýna varýnca, kollarýný boynuma doladý. Kalbinin attýðýný duydum. 'Senin ne dediðini anladýðýmý söylemek istiyorum. Benim Darü'l-Muallimat'ta (Kýz Öðretmen Okulu) bir kýzým var. O da hizmet edecek. Ben fukara bir çamaþýrcý kadýným. Onu okutabilmek için her gün çalýþýyorum. O da bir gün öðretmen olacak. Benim oðlum Çanakkale' de þehit oldu. Aðlamýyorum. Ýþimi býrakmýyorum. Çünkü o zaman kýzýmý okutamam. Fakat, hep yeni savaþlardan söz ediyorsun. Çanakkale'de ölenleri hiç söylemedin!' dedi ve göðsünden bir lira çýkararak 'Hilâl-i Ahmer'in yaralýlarýna...' diye uzattý. Karþý karþýyaydýk. Birbirimizin gözünün içine bakýyorduk. Boynuna sarýldým. Yanaklarýndan öptüm ve gözlerimizden yaþlar boþandý."

Oðlunu Çanakkale'de kaybetmiþ, ancak vatanýnýn kurtulacaðýna olan inancýný kaybetmemiþti Anadolulu anne. Hayata dört elle sarýlmýþ, diþinden týrnaðýndan artýrdýðýyla çorbada tuzunun bulunmasýný istiyordu. Oðlunu þehitler ordusuna vermiþti, kýzýný muallimler ordusuna hazýrlýyordu, kendisi de var gücüyle çalýþýyordu. Savaþ devam ediyordu, hem de yýllardýr devam ediyordu. Balkan Harbi, Ýtalyan Harbi, Çanakkale, Galiçya, Sarýkamýþ, Yemen, Sina derken düþman Anadolu'nun içlerinde ilerliyordu. Erkekler cephede destanlar yazýyordu. Ancak hayat da devam ediyordu. Hem cephe gerisinde kalanlarýn, hem de cephedekilerin doyurulmasý gerekiyordu. Anadolu kadýný topraðý sürüyor, ekiyor, biçiyordu. Elleri yarýlmýþtý, ayaklarý nasýrlaþmýþtý, yüzü esmerleþmiþti. Tanrýöver, Halide Edip'le Anadolu kadýnýnýn bir karþýlaþmasýný þu þekilde nakletmektedir:

"Halide Edip, Millî Mücadele'nin baþýnda Kalaba Köyü'nden gelen bir kadýnýn yaz topraklarý gibi çatlamýþ ellerine dikkatlice bakmýþtý. Köylü kadýn bunu gördü ve 'Ýçerinin karýsýyým, dýþarýnýn erkeðiyim. Bu el yumuþak kalsýn, beyaz kalsýn olur mu?' dedi." Evet o eller beyaz kalamazdý, yumuþak kalamazdý. Çünkü o eller saban tutuyor, tarla sürüyordu. Tohum ekiyor, ekin biçiyordu. Mermi taþýyor, tetik basýyordu. Yaðmur-çamur, kar-kýþ demeden çalýþýyordu. Onun, elleriyle, kaþýyla, gözüyle, aðzýyla, burnuyla uðraþacak zamaný yoktu. Bu bilmediðinden deðildi. Elbette o da biliyordu, süslenmeyi, giyinmeyi, kuþanmayý. Ne zaman ne yapacaðýný biliyordu. ‘Gözün goca olursa süzersin, aðzýn goca olursa büzersin, burnun goca olursa nidersin?’ diyordu. Farkýndaydý elbette güzelliðin, güzelleþtirecek þeylerin. Ancak buna zaman kalmýyordu. Çünkü o kendi veciz ifadesiyle, ‘içerinin kadýný, dýþarýnýn erkeði’ idi.”

Anadolu kadýnýn katlanamayacaðý bir þey daha vardý: Dinine dil uzatýlmasý ve küfredilmesi. "Türk'ün Ateþle Ýmtihaný"ndan öðrendiðimiz kadarýyla, iþgal yýllarýnda azýnlýklar vapurlarda her zaman ikinci mevki için bilet aldýklarý halde birinci mevkide yolculuk yaparlarmýþ. Güçlerini iþgal kuvvetlerinden alýrlarmýþ. Yine bir defasýnda azýnlýk kadýnlarýndan biri, hâdise çýkarmýþtý. Biletine uygun yerde oturmak istemiyordu. Ýlgililer duruma müdahale edip onu biletine uygun yere gönderirken, o küfürler savuruyordu. Bundan sonrasýný Halide Edip'ten dinleyelim: "Çýkarken kadýnýn tekrar dine ve imana sövmesinden dolayý, o zamana kadar bir köþede oturan ihtiyar bir kadýn, birdenbire bayýldý. Çantamdaki kolonya ile baþýný, bileklerini ovdum. Biraz kendine geldi; fakat durmadan aðlýyordu. 'Benim gibi ak saçlý ve beþ vakit namazýnda bir kadýn dinine küfür edildiðini duyarsa ne yapabilir?’ diyordu.” Bunlarý diyor ve bir þey yapamamanýn üzüntüsüyle kahroluyor, buna dayanamayýp bayýlýyordu Anadolu kadýný. Evet bayýlmýþtý ninemiz. En güçsüzünün, en yaþlýsýnýn yaptýðý buydu. Dinine saldýrýlmasý bayýltacak kadar ýzdýrap veriyordu Anadolu kadýnýna.

Anadolu kadýný, kendi topraklarýnýn galip devletler tarafýndan iþgal edilmesine mânâ veremiyordu. Artýk üzerine gelinmesini istemiyor, rahat býrakýlmasýný istiyordu. Ancak onlar nifak tohumlarýný atýp gidiyorlar, tekrar geri geliyorlardý. Millet-i sadýkayý tahrik edip isyan ettiriyorlardý. Asýrlardýr sulh içinde yaþayan insanlarý birbirine düþman ediyorlardý. Fatma Nine, Yunanlýlarýn kendi köyünü yakmasý üzerine, "Bütün evleri yakmayýn, hiç olmazsa yaþayanlar için bir dam býrakýn, burada ne iþiniz var?" diye seslendiðini, ancak kendisine, "Bizi Avrope yolladý." dediklerini anlatýyor ve Halide Edip'e þunlarý söylüyor: "Bana bak kýzým, o Avrope denilen adama söyleyin, biz ona fenalýk etmedik. Biz biçare köylüleri rahat býraksýn."

Anadolu kadýný bayraðýna düþkündü. Nasýl düþkün olmasýn ki, bayrak, hürriyetin ve baðýmsýzlýðýn sembolüydü. Vatanýnda bayraklarý dalgalanmayan bir ülkenin esir olduðu aþikârdý. Bu kadýnlardan birisi, bayrak sevgisini “Türk'ün Ateþle Ýmtihaný” nda þöyle anlatýyor: "Yavrucuðum, ben Üsküp'ten beri beþ göç gördüm. Ay yýldýz nereye giderse peþinden gittim. Mutlaka onun altýnda ölmek istiyordum. Balkan Harbi'nden sonra Ýstanbul'dan çýktým. Anadolu'nun, Kâbe topraðý olduðuna inanýrdým ve oraya kâfirlerin gireceðine inanamazdým. Onlar gelince þaþýrdým. Bir mucize bekledim. Zafer haberi geldiði zaman Yunanlýlar hâlâ þehirdeydi. Ay yýldýz gelmeden ölmekten korkuyordum, sonunda bizimkilere kavuþtum. Ben onlara sarýldým, onlar bana sarýldý. Ay yýldýzýn arkasýndan geldiðimi söylediðim zaman beni bayraktarýn arkasýndan yürüttüler."

Anadolu kadýný, askerî savaþlarýn yerine, ekonomik, kültürel ve sosyal savaþlarýn yaþandýðý günümüzde de, kültürünün muhafazasýný temin için kolundakini, kulaðýndakini ve parmaðýndakini seve seve ortaya döküyor. Tarihteki hemcinsleri gibi, destansý sayfalara yenilerini ekliyor.


AYAKLARI ALTINDA CENNET VAAT EDÝLENLERTarihimizi zaferlerle süsleyen yüce þahsiyetleri yetiþtiren, cephelerde omuz omuza mücadele veren, ayaklarý altýnda cennet vaat edilen anneler;

Düþtü öne bu analar
Dilediler uyaralar
Bütün Türkler toplanýp
Memleketi kurtaralar
Kaðný ile cephaneyi,
Sýrtýmýzda erzakýný
Oðullarým biz taþýrýz
Ana hakký bu unutmayýz
Uyan ey Türk, uyan!
Türk yurduna girdi düþman
Doðurmuþtur seni anan
Bugün için ey Türk uyan!

Milli Þahlanýþýmýzda En Aktif Rol Yine Müslüman–Türk Analarýnýn



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son f_erturk tarafından, 13.03.2008 - 02:42 tarihinde.
Gönderen: 13.03.2008 - 02:38
Bu Mesaji Bildir   f_erturk üyenin diger mesajlarini ara f_erturk üyenin Profiline bak f_erturk üyeye özel mesaj gönder f_erturk üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1690 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
33mya (63), turkishdanger (36), LeeNa (56), avara (34), @KIN (43), Sedat KAYHAN (61), burcuburcu (49), emelim (52), yahia (49), huzur (52), nazarboncuð.. (44), fettah (42), asafusta (41), Selim54 (35), excelleron (53), SeHZaDeM (34), sofiumit (41), remzi82 (54), iskender_1 (44), Ibrahim_Kerim (43), ÝSU (31), sadozaydin (38)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.51968 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.