0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » MAZLUM MÜSTAZ'AFLARIN KANLARI ve TERLERİ ile BESLENEN VAMPİR: MÜSTEKBİR

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
MAZLUM MÜSTAZ'AFLARIN KANLARI ve TERLERİ ile BESLENEN VAMPİR: MÜSTEKBİR
Moderator


4254 Mesaj -
MAZLUM MÜSTAZ'AFLARIN KANLARI ve TERLERÝ ile BESLENEN VAMPÝR: MÜSTEKBÝR

Müstekbir; büyüklenen, kibirlenen, kendini üstün gören demektir. Kavram olarak müstekbir; Allah’a karþý kendini yeterli görerek isyan eden, Allah’ýn hâkimiyetini reddeden, insanlara karþý kibirlenip büyüklük taslayarak onlar üzerinde zorla egemenlik kurmaya çalýþan demektir.

"Müstekbir, kalbindeki hastalýðýn (2/Bakara, 10) gözüne de yansýdýðý (2/Bakara, 18) kimsedir. O yüzden gözleri sirk aynalarý gibi çarpýk gösterir. Küçüðü büyük, büyüðü küçük gösteren çukur ve tümsek aynalar gibidir bakýþlarý. Cüce olduklarý halde kendilerini yüce görmeleri, baþkalarýna da sömürülecek zavallý diye bakmalarý bundandýr. Hakký bâtýl ve bâtýlý da hak görmeleri de ayný hastalýðýn belirtisidir.

Türkçe'ye Yunanca'dan giren "manyak" kelimesi, müstekbir kelimesinin Türkçe tam karþýlýðýdýr. Bu, müstekbir için zorlama bir abartý ifadesi deðil; gerçek bir tanýmdýr. Þöyle ki, "megalo", büyük demektir; psikolojik bir hasta/ruh hastasý olan "megaloman": Megalomani'ye, yani büyüklük kuruntusuna tutulmuþ kimse anlamýna gelir. "Megalomani" kendini büyük görme hastalýðý, büyüklük kuruntusu mânâsýnadýr. "Mani" ve "manya" saplantý, iptilâ, tutku, düþkünlük þeklinde ortaya çýkan delilik haline verilen addýr. "Manyak" da, Manya'ya (delilik gibi bu psikolojik hastalýða) uðramýþ ruh hastasý demektir. Dolayýsýyla "manyak" kelimesinin Türkçe’deki tüm olumsuz anlamlarý, istikbâr/kendini aþýrý beðenme hastalýðýnýn bir göstergesi ve sonucudur. Yani tüm müstekbirler manyaktýrlar. Bunun için olsa gerektir; týmarhanedeki delilerin çoðu, kendilerini meþhur büyüklerden, müstekbirlerden biri gibi görür ve gösterir. Deli bile, kendini akýllý gösteren meþhur delilerle/müstekbirlerle kendisi arasýndaki yakýn baðý görebilmektedir.

Kur’an kavramlarýyla söylersek, tüm müstekbirler; aþaðýlýk birer kâfir, azgýn birer tâðuttur; zâlim, fâsýk ve fâcirdir. Topraklarý, havayý ve suyu bile kirleten, fesâdýný tüm çevresine yansýtan insanlýk düþmaný asalaklardýr. Müslüman, ne müstekbir olabilir ne de müstaz’af; ne ezen, ne de ezilen. Ama ille de müstekbir veya müstaz’af olmaktan biri konusunda tercih yapmak zorunda kalýrsa, müstaz’aflýðýn daha ehven olduðunu bilir.

Gerçek anlamda büyümektir; kendimizi Allah için âciz/küçük görmek. Kendimizi büyük görmek de, gerçek anlamda küçüklük. Ulu önderimiz Peygamberimiz öyle buyurur çünkü: "Kim Allah için tevâzu gösterirse Allah onu yükseltir. Kim de kibirlenip büyüklük taslarsa Allah onu alçaltýr. Kim Allah'ý çok zikreder/anarsa, Allah onu sever." (Ýbn Mâce, Zühd 16). Seni küçük görenlere, müstekbirlere karþý görevin: Onun terazisinde de aðýr gelmek için uðraþman; ama bunu kendi hastalýðýn olarak deðil, onu hastalýktan kurtarmak için yapmandýr. Seni büyük görenlere, müstaz'af mü'minlere karþý görevin: Muhâtabýn kendisini çok küçük görmesine engel olarak kendine zarar vermesinin önüne geçmek, ayný zamanda seni büyüklenip böbürlenmeye götürerek sana zarar vermesine de mâni olmaktýr. Meþhur Nebevî tavsiyeyi bilirsiniz: "Mazlum kardeþinize de zâlime de yardýmcý olunuz." “Zâlime nasýl yardýmcý olabiliriz?” "Zulmüne engel olarak!" Müstekbir için de ayný yardým sözkonusu.

Ýslâm zâlimlere en küçük meyli, onlara seyirci kalmayý bile haram sayar. Zâlim müstekbirler olsa gerek Ýncil’e “bir yüzünüze tokat vurana diðer yüzünüzü çevirin” diye cümleler yerleþtiren. Misyonerler tarafýndan zulme rýzâ yaygýnlaþsýn istiyor müstekbirler. Bu tür cümleleri müstaz’aflar okusun da kendilerinin zulümlerine ses çýkarmasýn istiyor müstekbir Batý dünyasý. Kibirli, bizim sâyemizde (bizim ona bu fýrsatý vererek, ona karþý küçüklüðü, köleliði kabullenmemizden dolayýgöz kırpma büyüklenmemeli; büyüklük taslayanlara hadlerini bildirebilmeli ve acziyetlerini gösterebilmeliyiz. Ölçü belli: "Kâfirlere karþý þiddetli/çetin; kendi aramýzda merhametli olmak" (48/Fetih, 29); "Mü'minlere karþý alçak gönüllü/þefkatli; kâfirlere karþý onurlu ve zorlu olmak" (5/Mâide, 54).

Yeryüzünde zulme sebep olan, arzý ifsâd eden ve zayýflarý ezen kimseler müstekbirdir ve istikbarlarý yüzünden taþkýnlýk yapmaktadýrlar (28/Kasas, 39). Onlar, kendilerini güçlü ve üstün gördükleri için Ýlâhî yasalarý tanýmazlar ve akýllarýna estiði gibi hareket ederler. Ýnsanlara kötülük yapmak için baþvurulan çeþitli hile ve kurnazlýklarýn arkasýnda istikbâr vardýr (bkz. 35/Fâtýr, 43; 31/Lokman, 7; 63/Münâfýkun, 5). Yeryüzünü zulüm ve kahýrla dolduran ve kitleleri ezen ordular da istikbâr ordularýdýr (bkz. 28/Kasas, 39; 25/Furkan, 21).

Müstekbirlik, inkârcýlarýn, kâfirlerin özelliðidir (7/A’raf, 36, 75-76; 28/Kasas, 76-77). Allah’a ve O’nun âyetlerine karþý müstekbirlik yapanlar için dünyada alçaltýcý bir azap vardýr (46/Ahkaf, 20; 40/Mü'min, 60). Allah’ýn âyetlerine karþý müstekbirlik yapanlara göðün kapýlarý açýlmayacak, onlar deve iðnenin deliðinden geçinceye kadar Cennet’e giremeyecektir. Onlar için Cehennem’de ateþten yataklar hazýrlanmýþtýr (7/A’râf, 40-41). Allah’a karþý ibâdet etmeye müstekbirlik yüzünden yanaþmayanlarýn sonlarý da cehennem olacaktýr (40/Mü'min, 60). Müstekbirler büyük bir haksýzlýk içerisindedirler. Bu nedenle Allah, müstekbirleri kesinlikle sevmez (16/Nahl, 23). Müstekbirler, Allah’ýn âyetlerine karþý kibirlenirler ve onlarý yalanlarlar (7/A’râf, 36). Ýçlerinde sakladýklarý büyüklenme hastalýðý yüzünden Allah’a kulluktan, O’na itaat etmekten yüz çevirirler.

Müstekbirlerin Duayenleri: Kur’an’da, özellikle þeytan (2/Bakara, 34, 7/A’râf, 11; 38/Sâd, 71-75), Firavun ve yardýmcýlarý Karun, Hâman (23/Mü’minun, 45-48; 7/A’râf, 132-133; 10/Yûnus, 75-93; 28/Kasas, 39-42, 78-84; 29/Ankebût, 39), mele’ (ileri gelenler/etkili ve yetkili çevreler) (37/Saffat, 35-36; 7/A’râf, 74-79, 88-93), Ýsrâiloðullarý (2/Bakara, 87-88), kâfirler, müþrikler (40/Mü’min, 56; 41/Fussýlet, 38; 74/Müddessir, 11-26) ve münâfýklar (63/Münâfikun, 5-6) istikbârýn sembol tipleri, müstekbirlerin duayenleri olarak öne çýkarýlýr.

Kur’ân-ý Kerim’de istikbarýn tipik örneði Firavun’dur. O kendini büyük, güçlü ve yýkýlmaz saltanat sahibi görerek ilâhlýða kalkýþtý, Hz. Mûsâ’nýn dâvetinden yüz çevirdi. Peygamberî çaðrýya uyarak Allah’ýn önünde secde etmeyi gururuna yediremedi. Allah’ýn hükmüne uymaya tenezzül etmedi. Günümüzde Firavun’un izinden giden makam sahipleri, Allah’ýn hükmüyle hükmetmeyen zâlim yöneticiler, Ýslâm düþmaný düzenler, uluslararasý emperyalist kuruluþlar baþta olmak üzere, egemen küfür güçlerinin temel vasfý müstekbirliktir. Yine, Bel’am ve Sâmirî’nin, Nemrud ve Ebû Cehil’in ve her devirde ve her mekânda bunlarýn izinden giden tiplerin ortak özelliði müstekbirliktir.

Özellikle Firavun’un çevresindeki etkili ve yetkili kiþiler olan Hâman ve Karun örnekliðinde açýk bir þekilde görüldüðü gibi, müstekbirler iki grupta deðerlendirilebilir. Biri, ileri gelenler anlamýnda olan “mele”; diðeri refah ve servet sahibi “mütref” zümreler. Müstekbir prototiplerden Hâman, mele’ sýnýfýný; Karun da mütref sýnýfýný temsil eder. Bu anlamda ilki siyasî, dinî ve idarî kategoriyi; ikincisi de ekonomik güçleri ifade eder. Mele’; önde gelenler, askerî, bürokratik ve politik çevrelerdir. Bir ülkenin yöneticileri ve yönetimde etkili olan askerî ve sivil çevreler, medyayý, köþe baþlarýný tutmuþ zümreler mele’ kategorisine girer.

Müstekbirler, kendilerinde bir üstünlük olmadýðý halde büyüklük duygusuna kapýlýp doðru yoldan çýkan kimselerdir. Zayýf karakterli olduklarý için, aþaðýlýk duygusuyla acziyetlerini insanlara karþý böbürlenerek gidermeye, gizlemeye çalýþýrlar.

Esasen Allah ‘ekber/en büyük’ olduðu için büyüklük hakký da O’nundur (45/Câsiye, 37). Ancak, Allah’a hakkýyla inanmayan kimseler bu gerçeði görmek istemezler. Sahip olduklarý dünya malý, güç veya iktidar gibi kendilerine sýnav olarak emanet edilen þeylere aldanarak kendilerini Allah’tan ve O’nun emirlerinden müstaðnî sayarak müstekbirleþirler. Müstekbirler, zayýf býrakýlmýþ, ezilmiþ kimseleri yani müstaz’aflarý sömürürler. Onlarýn boyun eðmiþlikleri üzerinde iktidarlarýný sürdürürler. Müstekbir, mazlumlarýn kanýyla beslenen vampirdir. Komünizm, sosyalizm, kapitalizm ve diðer izmler de müstekbirdir. En büyük müstekbirler Siyonistler ve onlarýn hizmetinde olan ABD ve AB ülkeleridir. Bilinçli-bilinçsiz onlara abdlik/kulluk yapanlar sâyesinde bu sömürüyü yürüttükleri için bu iþbirlikçi ve yardýmcýlar da suç ortaklarýdýr. Bu zulümlere seyirci kalanlar ise dünyada zilletten, âhirette azaptan kolaylýkla kurtulamazlar.

Ve... Büyüklük taslamanýn sonu ile ilgili 2 uzak tarihten, 2 de yakýn tarihten ibret:

Þeytan: Ýstikbâr etti/kibirlenip büyüklük tasladý; herkesin hakaretle/lânetle andýðý aþaðýlýk mahlûk oldu. Ýlk müstekbir, yani ilk büyüklük taslayan Ýblis’tir. O, Allah’ýn secde emri karþýsýnda kibirlendi, müstekbir oldu ve secde etmekten yüz çevirdi (2/Bakara, 34).

Firavun: Müstekbirleþti ve "ben sizin en yüce rabbinizim" diyecek cür'et gösterdi (79/Nâziât, 24); Herkese secdede ve küçülmüþ vaziyette teþhir edildi (bk. 10/Yunus, 92; Londra British Museum’da sergilenen ceset).

Superman (süpermen) filmlerinin insan üstü güçleri olan süpermeni/sahte ilâhý (bu filmin kahramanýgöz kırpma Cristopher Rewee, attan düþtü, tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. Býrakýn havalarda uçmayý, yerde yürüyemeyecek zavallý halde yaþamaya mecbur kaldý.

Muhammed Ali Clay: Müslüman olduðu ve en büyük olanýn kim olduðunu bildiði halde, "en büyük benim" demenin cezasý olarak alzheimer hastalýðýna tutuldu, dili zor konuþur, eli ve ayaðý zor hareket eder hale geldi.

Günümüzün müstekbir karakterli kiþi ve gruplarý yakýndan tanýmak için Kur’an’a bakmak yeterlidir. Yine bu zâlimlerin müstaz’af haline getirdikleri zayýflarý Kur’an’dan tanýyoruz. Yapýlacak iþ, müstaz’aflara destek olmak, onlarý savunmak; her türlü meþrû aracý kullanarak müstekbirlerin baský ve zulümlerini önlemeye çalýþmak, kendimiz eðer müstaz’af isek bundan da âcilen kurtulmaya gayret etmektir. Unutmamak gerekir ki, geniþ kitleleri istikbâr ile sömüren zâlim azýnlýk, müstaz’aflarýn kurtuluþunu saðlayacak tevhîdî çözümlere asla yanaþmayacaktýr. Yine unutulmamasý gerekir ki zâlimlere az da olsa meyil, ateþin dokunmasýna sebeptir. “Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde size ateþ dokunur (cehennemde yanarsýnýz). Sizin Allah’tan baþka dostlarýnýz yoktur. Sonra da size yardým edilmez.” (11/Hûd, 113) “Ýþte âhiret yurdu! Biz onu yeryüzünde büyüklenmeyen/böbürlenmeyen ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere veririz. (En güzel) âkýbet, takvâ sahiplerinindir.” (28/Kasas, 83)

Bizi, müslümanlýðýmýzdan dolayý küçük göreni, "hayvandan daha aþaðý" (7/A'râf, 179), "yaratýklarýn en þerlisi" (8/Enfâl, 55), bir "pislik" (9/Tevbe, 28) "saðýr, dilsiz, kör ve akýlsýz" (2/Bakara, 171; 8/Enfâl, 22) görmek zorundayýz.

Ezilen, zulme uðrayan kitlelere, zulme uðradýklarýný hatýrlatmak, onlarý mustaz’af olduklarýnýn bilincine vardýrmak, vahyî sorumluluðumuzun gereðidir. Toplumda soyundan, renginden, maddî imkânsýzlýðýndan dolayý ezilmiþ, itilmiþ kakýlmýþlarý sahiplenmek ve onlarý horlayýp ezenlere karþý tavýr almak mecbûriyetindeyiz. Müslüman, Allah’ýn sevmediði insanlara en küçük muhabbet besleyemez. “Þüphesiz Allah müstekbirleri sevmez.” (16/Nahl, 23). Müstekbirlerin istikbâr ellerini kesmek müslümanýn temel görevlerinden biridir. Amerika ve onun arkasýnda onu yöneten, yüce zannedilen cüceyi sömürge devleti gibi kendi çýkarlarý için kullanan Ýsrail, en büyük müstekbir güçlerdir. Yeni dünya düzeni demek “müstekbirlerin zulmüne ses çýkarmayan düzen” demektir. Afrika ve Asya’da yaþayan insanlarý, o ülkelerde yönetime getirdikleri veya seçtirdikleri kuklalarý sâyesinde fakirleþtiren, kendisine köle haline getiren bu vampir müstekbirlere karþý tüm gücümüzle cihad etmek zorundayýz. Amerikanlaþtýrýlmýþ din, “lâ”sý olmayan, demokrat ve mevcut yapýyý koruyan muhâfazakâr anlayýþlardýr. Bu anlayýþý sadece Amerika deðil; Avrupa Birliði adlý müstekbir topluluðu da tek din anlayýþý olarak kabul etmektedir. Müslüman, lâ/hayýr diyerek müstekbirlere tavýr almak mecbûriyetindedir. Onun için, býrakýn ezilip sömürülmeye, yani müstaz’aflýða rýzâ göstermeyi, tüm dünya garibanlarýný, ezilmiþleri de bu vampirlerin elinden kurtarmaya çalýþýr muvahhid müslüman.

Ne ezen ne ezilen, Hak’ca bir düzen. Ne müstekbir ne müstaz’af, Kur’an’a inanýp teslim olan ve dünyadan zulüm ve fitneyi kaldýrmaya çalýþan bir insan ve sistem…

Tâðutun en örgütlü biçimi olan Ýslâm dýþý düzenler, tüm kurum ve kuruluþlarý ile, medya ve kapitalist sermaye kuruluþlarý gibi tüm iþbirlikçileriyle mü’minlere saldýrmakta ve onlarý çeþitli hilelerle güçsüz býrakmak istemektedir. Bugün yeryüzünün birçok yerinde katledilen, savaþacak silâh ve güce sahip olamamýþ, duâ etmekten, yardýmcý istemekten (4/Nisâ, 75) baþka çaresi olmayan insanlar, zulme baþkaldýramadýklarýndan (büyük ihtimalle) mâzurdurlar. Ama onlarýn bu imdat seslerini duymazlýktan gelen elinde imkâný olan kimseler zâlimlere tavýr almýyor ve yeryüzünden zulmü, fitne ve fesâdý kaldýrmaya çalýþmýyor, bu uðurda mücâdeleyi göze almýyorsa, bunlar kesinlikle iþbirlikçi sayýlýr ve müstekbirlerin günahýna ortak olur. “Size ne oldu da, Allah yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi, halký zâlim olan bu þehirden çýkar, bize tarafýndan bir sâhip gönder, bize katýndan bir yardýmcý yolla’ diyen müstaz’af zavallý erkekler, kadýnlar ve çocuklar uðrunda savaþmýyorsunuz? Ýman edenler Allah yolunda savaþýrlar, kâfirler ise tâðut yolunda savaþýrlar. O halde þeytanýn dostlarýna karþý savaþýn; þüphesiz ki þeytanýn düzeni ve tuzaðý zayýftýr.” (4/Nisâ, 75 ve 76) Evet, bu âyetler ýþýðýnda düþünelim. Çaðýn en vahþi müstekbirleri tarafýndan iþgal edilen Irak’lý ve Filistin’li müstaz’af müslümanlar, yarýn mahþer günü onlar için rahatýný bozmak istemeyen bizlerden dâvâcý olursa, ne diyeceðiz? Dünyanýn neresinde olursa olsun müstaz’af mazlumlarýn safýnda yer almýyor ve onlarý ezen; mallarýný, terlerini, onurlarýný, ýrzlarýný, kanlarýný ve canlarýný heder eden müstekbirlere karþý, onlarýn anlayacaðý dilden “dur!” diyemiyorsak, bunun hesabýný nasýl vereceðimizi düþünmek zorundayýz.

Müstekbir cânîleri güçlü kýlan, zulme rýzâ gösteren müstaz’af, fakat zâlim kimselerdir. Müstekbirleri uyarmaktan korkan, zâlimlere itaati fitne ve fesad çýkmasýn(!) diye sürdüren, zulümlere baþ eðmeyi “sabýr” zanneden, görevlerini ve özellikle emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i ani’l münkeri terkeden, güçleri varken baþkaldýrmayan insanlar da zâlimdir. Aslýnda kendileri de müstaz’af olduklarý halde, müstekbirlerle iþbirliði yapmaktan çekinmediklerinden dolayý Allah bu gibileri zâlim müstaz’aflar diye nitelemektedir. Bu zâlim müstaz’aflar güç kaynaðý gördüðü hangi müstekbir varsa onu ilâh kabul eden kimse durumundadýr. Müstekbir de zâten kendini tanrý yerine koymaya kalkan küstah…

Bir insanda kendini yüksek görme ve hýrs, söz söylerken soðan gibi kokar. Kavaklarýn dikliðine, boylarýnýn uzunluðuna bakýp onlarý önemli bir þey sanmayýn. Bütün kibirli, meyvesiz ve gölgesiz yaratýklarýn baþlarý bulutlarda sallanýr. Önü bir damla pis su, sonu leþ, ortasý b.. torbasý olan, nasýl büyüklük taslar? Kibirlenip büyüklenenin aldanma dünyasýna. ‘Dünya benim!’ diyenin gittik dün yasýna.

Müstaz’af halk, müstekbirleri omuzlarýnda taþýdýðý için onlar büyük gözükür; fýrlatýp atýnca yerde sürünmeðe baþlar. Müstekbirler, önlerinde diz çöküldüðü için büyüktür; o halde biz de ayaða kalkalým!
ALINTI
Gönderen: 07.03.2008 - 23:18
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1899 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
EROLPARLAK (62), mehtap00 (49), desertlion (50), bora1907 (51), Albarlos (39), kalplerin_güne&.. (39), fenerlikiz (34), TAHA_06 (40), mayhan (37), 54recep54 (58), senem25 (50), ismail2 (64), _gülsime_1972 (52), tamirat (54), zulfi-kar (43), orhunugur (45), hacer03 (54), ravzagül2 (54), Malessudba (40), emin1974 (50), dadas-kardes (45), ankebuttt (38), mahçup_8.. (43), kartalx (54), ismailkurtca (45), [burhan] (38), vdemirci (44), yusuf_25 (44), AFFET_ALLAHIM (34), gulkaymak (), paris (39), tubekna (38), XKAFX555 (59), kenanomeroglu (72), BAYBORA YALCIN (51), beyzaa (47), ali can__25 (46), Miralay (56), ruemeysam (44), salih38 (41), beyce89 (35), tatarSaid (47), e.ziyanak (46), recepyilmazer (64), mehmet_t66 (39), canadali_Zeynep (48), garipsezgi (40), ya_garib_ya_yol.. (53)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 2.03351 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.