0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » DENEME TAHTASI » Ben ve yıkılmış bir mezar

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Ben ve yıkılmış bir mezar
1686 Mesaj -
Sayfa sayfa dökülüyorum. Takvimlere yazýlmýþým. Yaprak yaprak tutunuyorum hayata. Dalýmdan düþen rakamlarýn sürekliliðinde, çabalamaktayým. Bir vuruþlar zincirinin halkalarýndan tek tek geçiyorum. Önce yelkovan takip ediyor, baltalýyor ömrümü, sonra akrep... Tik, taklar arasýnda mekikteyim. Önce tik, sonra tak…


“Belki bu son vuruþ olacak” diye düþünmeden, kanýksadýðým bir halin, zaman nehrinin akýntýsýnda yüzmekteyim. Salladýðým kürekler, bazen koca kayalara çarpýyor, bazen hýzlanýyorum, akýntý da hýzlanýyor. Bazense sakinim, durgunum…

Gülkurusu ikindiler yaþamadan önce, ýþýk dolu bir sabah konmalý pencerelere. Güneþin ahenkli dönüþlerini fark edemesem de, yine de dönsün istemekteyim. Iþýsýn, ýsýtsýn… Güllere özlemim, sevecenliðimse hep ayný kalýyor. Hiç deðiþmeden… Bir kýrmýzý olsun diyorum, bir beyaz, bazen pembe ya da hep sarý.



Ýçinde yanan þeyleri kimse fark etmez çok kereler. Güneþ yanar, gül yanar, sen yanarsýn. Derin bir sevda yaþanýr gibi, girdabýna çekilirsin içinin ta en içine… Seher olur, sabah olur, gün olur, gece olur. Hayat sürer, mevsimler döner, dolanýr ömür aðacýnýn gövdesine. Her günde bir yaprak dökülür, dallarýndan aþaðý. Yere deðer, bitmez, hep devam eder bu dökülüþ. Ruhun acýr, canýn acýr yere deðince. Korkarsýn…



Dedim ya… Ben sayfa sayfa dökülüyorum. Ýþte öyle olur hayat. Her zaman sayfa sayfa dökülürsün. Ve bir gün sökülürsün köklerinin en saðlam yerinden, devrilirsin boylu boyunca yere. Zamanýn seyriyle dönen âlemin gidiyor olduðu son noktanýn bir önemi yok aslýnda bizler için. Asýl önemli olan, boylu boyunca devrildiðin o andýr iþte.



Her þey biter o zaman. Hiç dünyaya gelmemiþ, hiç yaþamamýþ gibi olursun. Topraðýn altýna uzanan bedenin hep oradaymýþ gibi, tümsek bir þekilden ibaret kalýr. Beyaz bir taþtan baþka hiçbir þeymiþsin gibi öylece durursun orada. Kimse anlamaz seni, dünya yüzünde yaþadýklarýný, duyduklarýný bilemez. Kendi kýyametin, kopmuþtur artýk. Sonra, güne deðen köklerin üþür, için üþür, toprakta býraktýðýn boþluk üþür. Çünkü bir gün, sen bile kalmazsýn o mezar taþýnýn altýnda. Sadece boþluðun kalýr geride, boyun kadar kazýlmýþ soðuk boþluðun…



Önümüzde beyaza boyanmýþ, iki sütunu birbirine baðlayan kemerli bir kapý duruyor. Araba tekerleklerinin altýndan akýp giden paket taþlar özenle dizilmiþ. Tekerlekler dönüyor, sonra bir daha dönüyor, dönüyor… Dünya dönüyor, âlem dönüyor, ay, güneþ, cümle eþya katýlýyor bu semaya. Dönüyoruz, hýzlý bir dönüþle. Tekerlekler de dönüyor.



Sürekli dönen bir þeyin üzerinde olmak, yer deðiþtirmek anlamýna da geliyor aslýnda. Bir yerden bir yere ulaþmanýn adý oluyor bir bakýma. Bizi ikinci hayatýmýzýn baþlangýcý olan, diriliþ sabahýna götüren dünyanýn da helezonik dönüþleri, sabit zannettiðimiz evrenin çýrpýnýþlarý da hep ayný þeyi söylüyor dikkatle baktýðýmýzda.



Bazýlarý ikinci diriliþe inanmayýp, göz kapamakla daimi bir gecenin içinde yaþamaya zorlasalar da kendilerini, güneþ inadýna doðuyor gökyüzünde. Aydýnlýklarýn baskýnlýðý, örtüyor zifiri koyuluklarý. Tekerleðin dönüþünü, dünyanýn dönüþünü ve de güneþin dönüþünü engelleyemiyor biçare bedenler. Vah yazýk!



Ýlerleyen arabayla birlikte farklý bir âleme giren ruhum hissetmiþ olacak ki bulunduðu ortamý, sessiz bir hüzne gömmüþ kendini, beklemekte… Cesedim madde olayýný çoktan aþmýþ; ama dýþtan bakýldýðýnda hâlâ bir et ve kemik birikintisi halinde duruyor.



Ve gözlerim… Sol tarafýn kuraklýðýnda seyredecek hiçbir þey bulamayýnca, kayýveriyor sað tarafa doðru. Sað ve sol… Bu iki zýt kavram, arabanýn geçtiði þu anki yolla ayrýlýyor birbirinden. Sað taraf, sol cephenin aksine yeþillik, orman, kalabalýk, kalabalýk, kalabalýk…



Sonra birden duruveriyor biteviye dönen araba tekerlekleri. Asfalt yol bitiyor, artýk araba devam edemez gitmeye. Ýniyorum mecburen. Ardýndan patika bir yoldan yürümeye baþlýyorum. Yürüyorum adým adým… Ýyice yaðmur yemiþ topraðýn, kesif kokusunu soluyarak, adým adým ölçüyorum zamaný. Sürekli bir nefes alýp verme eylemindeyim…



Nefes alýp verirken, iki fiilin gergefinde mekik dokuyorum aslýnda. Alýyorum, sonra veriyorum. Alacak mýyým diye düþünmeden, verecek miyim diye tasalanmadan, dünyayla öteki arasýndaki çizgide gidip geliyorum. Kanýksadýklarýmýn içinde kaybolduðumdan mýdýr nedir bilmem, öyle doðal, öyle akýþýnda, öyle sýradan geliyor ki bazen… Gittiðimde gelmeyi, geldiðimde gitmeyi tasarlamýyorum bile. Ýki fiil, iki þükrü gerektiriyor aslýna. Ama çok kereler hatýrlamýyorum bile...



Hayatýn içinde yapabileceðim en anlamlý yürüyüþlerden biri bu belki de. Yüzümü, gerçeðe dönmek, gerçeðin tam ortasýnda ilerlemek gibi... Oyun ve oyalanmanýn içinde yaþanan en büyük gerçeklik… Ýþte tam önümde duruyorlar.



Þimdi sadece onlar ve ben varýz sanki âlemde. Yaðmur sularýyla ýslanmýþ, üzerlerine biriken günlerin tozlu saatlerini silmiþ, süpürmüþ mermerden yapýlma mezar taþlarý… Kiminde bir þehit edasý, kiminde bir kelebeðe öykünmüþ bebek elleri. Kimin de anne feryadý, kimin de yorgun yaþlý bir beden, kimindeyse boþluk... Sadece koca bir boþluk… “Lezzetleri tahrip edip acýlaþtýran ölümün,” dünya yüzünde görülen ufak tefek tümsekleri… Görkemli lahitlere nazaran; mütevazý, halim selim toprak yýðýnlarý…



Topraðý düþünmek ayrý bir hâl. Tüm bedenleri ayýrt etmeden baðrýnda uyutan, zalimini, âlimini ayýklamadan, her kula yer açan bir merhamet damlasý o. Tüm insanlarý, hayatta olduðu zamanlar da da ayýrt etmeden doyuran, barýndýran bir cömertlik ustasý ayný zamanda.



Bu düþüncelerin aðýna tutunmuþken, topraktan geçip, yine cesetleri topraðýn derinlerine gömülmüþ, ruhlarý bilinmez nerelerde yakýnlarýmýn, mezar taþlarýndan biri, ruhumun uçuþa geçmesine neden oluyor… Farklý bir mahale doðru yol almaya baþlýyor hayalim.



Uçuyor, uçuyor, uçuyor… Sonunda Urfa kalesinin mancýnýklarýndan, Ýbrahim’in (as) atýldýðý ateþin hararetiyle, ýsýndýðýný hissediyor. Sanki Ýbrahim’i (as) yakmayan ateþ, hâlâ orada yanýyor. Yanmak maddesi hiç tükenmemiþ, Ýbrahim peygamberi hala baðrýndaki gül bahçesinde koruyor. Ruhum yol almaya devam ediyor o sýrada ve kalenin altýndaki kayalarda göz göz yuvalanmýþ güvercinlerin kanat çýrpýnýþlarýyla yarýþarak, en aþaðý doðru süzülüyor. Sonunda da demir parmaklýklarla örülmüþ bir mezarýn önünde duruveriyor.



“Yýkýlmýþ bir mezar” ziyaretidir bu. Ýçine yýðdýklarýný çoktan kaybetmiþ, olmayan mezar sahibinin anýsýna, taþmaya baþlamýþ manevi rüzgârlarýný, etrafýna çektiði çizgilerle sýnýrlamaya çalýþmýþ bir mezarýn ziyareti… Üst tarafta bütün görüntüyü 40 sene önce anlatmýþ olan, “yýkýlmýþ bir mezar” þiiri yazýlý:






(*)“Yýkýlmýþ bir mezarým ki, yýðýlmýþtýr içinde
Said'den yetmiþ dokuz emvâtaşık bâ-âsâm âlâma.
Sekseninci olmuþtur mezara bir mezar taþ,
Beraber aðlýyor(***) hüsrân-ý Ýslâm'a.
Mezar taþýmla püremvât enîndâr o mezârýmla
Revâným sâha-i ukbâ-i ferdâma.
Yakînim var ki, istikbâl semâvâtý, zemin-i Asya
Bâhem olur teslim yed-i beyzâ-i Ýslâm'a.
Zîra yemîn-i yümn-i imândýr,
Verir emn ü emân ile enâma.”






Þiirin altýnda “Said Nursi” yazýlý. Görüyorum ki; gerçekten yýkýlmýþ bir mezar, yýðýlmýþ içine her âlem. Ama yine de derdi tek… Ýslam hüsranýna aðlýyor için için, görünmeyen gözyaþlarýyla.



Boþ mezarýn duyulmayan iç âleminde, önceden anlattýðý, tasvirlediði görüntüler ses veriyor bir anda. Ölüm anýnýn sesi yankýlanýyor hala, o yýkýlmýþ mezar koyuluðunda. Ben þimdiden görüyorum ki diyor seneler ötesinden bir ses: Yakýn bir zamanda kefenimi giydim, tabutuma bindim, dostlarýmla veda eyledim Cenazemin lisan-ý hâliyle, ruhumun lisan-ý kaliyle baðýrarak derim: El-amân el-amân! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Beni günahlarýmýn hacâletinden kurtar!



Ýþte kabrimin baþýna ulaþtým, boynuma kefenimi takýp kabrimin baþýnda uzanan cismimin üzerine durdum. Baþýmý dergâh-ý Rahmetine kaldýrýp bütün kuvvetimle feryat edip nida ediyorum: El-amân el-amân! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Beni günahlarýmýn aðýr yüklerinden hâlas eyle! Ýþte kabrime girdim, kefenime sarýldým. Taþýyýcýlar beni býrakýp gittiler. Senin afv- ü Rahmetini intizar ediyorum...



Said diyor bunlarý, koca Said… Nurla doðmuþ, nura doðmuþ bir bedenle… TÜM NUR ÂLEMÝNÝN KAPISI BURADAN AÇILIYOR GÝBÝ, tüm talebeleri, mezar taþýnýn etrafýnda halkalanmýþ gibi…



Ve orda, hayalimin ulaþtýðý son noktada; “Bahtiyar bir ihtiyar var. Adý Bediüzzaman… Etrafý, sekiz yaþýndan seksen yaþýna kadar bütün nesiller tarafýndan sarýlmýþ. Yaþlar ayrý, baþlar ayrý, iþler ayrý… Fakat bu ayrýlýkta gayrýlýk yok! Hepsi bir þeye inanmýþ, Allah’a! Âlemlerin Rabbi olan Allah’a, Onun ulu Peygamberine. Onun büyük kitabýna. Kur'ân henüz yeni nâzil olmuþ gibi, herkes aradýðýný bulmuþ gibi bir hal var onlarda. Said Nur ve talebelerini seyrederken, insan kendini âdeta Asr-ý Saadette hissediyor. Yüzleri nur, içleri nur, dýþlarý nur Hepsi huzur içindeler. Temiz, ulvî, sonsuz bir þeye baðlanmak, her yerde hâzýr, nâzýr olana, âlemlerin yaratýcýsýna baðlanmak, o yolda yürümek, o yolun kara sevdalýsý olmak Evet! Ne büyük saadet!”1



Bir “Fatiha” serinliðinde, bir “Allah rahmet etsin” huzurunda, ayrýlýyor ruhum ve hayallerim yýkýlmýþ bir mezar aydýnlýðýndan. Yaný baþýna yapýlmýþ Bediüzzaman çeþmesinden kana kana su içerek serinlemek diliyor bir an, mümkün olsa…



Hayalimin derinliklerinde yer deðiþtiren ruhum, tanýmsýz bir mezar taþýný ziyaret ediyor sonra, yeri belli deðil, zamaný belli deðil. Mezar taþýnýn üstünde “Nurdan” yazýyor. Acýklý bir hali var, ölümün yansýdýðý her mezar taþý gibi.



Belki bir sonbahar akþamýnda, belki bir bahar sabahýnda veda eyleyecek bedenim bu âleme. Hayatýn sonunda kapatacaðým gözlerimi ebediyete açmak adýna. Belki baþarmýþ olacaðým kul olmayý, belki bir “Ah! Keþke” kalacak bana bu günlerden yadigâr. “ Ah! Keþke”…



Sonunda tüm düþlerinden, düþüncelerinden sýyrýlarak geri dönüyor ruhum bedenimin olduðu yere. Kendime geliyorum bir anda. Ve kendi kendime þunlarý fýsýldarken ayrýlýyorum þehir kabristanýndan:



Ayrýlýk vakti geldi ey gönlüm! Ziyaret bitti, gün kararmaya yüz tutuyor. Artýk gitme zamaný geldi. Yakýn zamanda kaybettiðin yaþlý dedeni, ondan çok önceleri hayata veda eylemiþ, üzerini çoktan yeþillikler bürümüþ mezarýn altýnda yatan, babaanneni býrakýp gitme zamaný geldi. Hayalen yaptýðýn “Yýkýlmýþ bir mezar ziyareti” de yazýldý defterlere, sayfalara, akýllara…



Gidiyorum þimdi. O hep devam edecekmiþ gibi gelen hayatýma geri dönüyorum. Yine yanlýþlarla, günahlarla geçecek günlerime yenilerini eklemek üzere, dalacaðým hayatýn en içine. Yine de ümit var olacaðým ama. Belki bir kurtuluþ ümidiyle yaþayacaðým, belki de olmasýný dilediðim ebedi hayatýmýn güzelliðini düþüneceðim için için.



Kim bilir belki kaç kez daha sabahýn altýsýnda, gecenin bir yarýsýnda çalacak telefonla, yakýnlarýmýn ölüm haberlerini alacaðým. Birer birer vereceðim topraða onlarý, gözlerimdeki yaþlýk, kalbimdeki ürpertiler devam edecek… Öyle demiþti ya Peygamber biricik oðlu Ýbrahim’i topraða verdiðinde: “Þüphesiz ki göz yaþarýr, kalp ürperir…



Ta ki sýra, bir gün bana gelene dek. Ýþte o gün, gene geleceðim. Hem bu defa hiç ayrýlmamacasýna, hiç geri dönmemecesine geleceðim. Sizlerden biri olup, uzanacaðým mezar taþýmýn altýna. Kendimin sandýðým, ama gerçekte ona bile sahip olmadýðým mezar taþýnýn altýna. Ellerimde boþ ameller… Yine geleceðim, hem de bir daha geri dönmemek üzere. Geleceðiz, hep birlikte…






Dipnotlar:



(*) Bu kýt'a, onun imzasýdýr.
aşık Her senede iki defa cisim tazelendiði için iki Said ölmüþ demektir. Hem bu sene Said yetmiþdokuz senesindedir. Her bir senede bir Said ölmüþ demektir ki, Said bu tarihe kadar yaþayacak.
(***) Yirmi sene sonraki bu þimdiki hali, hiss-i kablelvuku' ile hissetmiþ.






Kaynaklar:



1. Osman Yüksel SERDENGEÇTÝ



Said Nursi, Mesnevî-i Nûriye



Câmiüssaðir


Yazan: Nurdan Huyut

Genç Yaklaþým Dergisi
Gönderen: 24.02.2008 - 00:43
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1899 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
EROLPARLAK (62), mehtap00 (49), desertlion (50), bora1907 (51), Albarlos (39), kalplerin_güne&.. (39), fenerlikiz (34), TAHA_06 (40), mayhan (37), 54recep54 (58), senem25 (50), ismail2 (64), _gülsime_1972 (52), tamirat (54), zulfi-kar (43), orhunugur (45), hacer03 (54), ravzagül2 (54), Malessudba (40), emin1974 (50), dadas-kardes (45), ankebuttt (38), mahçup_8.. (43), kartalx (54), ismailkurtca (45), [burhan] (38), vdemirci (44), yusuf_25 (44), AFFET_ALLAHIM (34), gulkaymak (), paris (39), tubekna (38), XKAFX555 (59), kenanomeroglu (72), BAYBORA YALCIN (51), beyzaa (47), ali can__25 (46), Miralay (56), ruemeysam (44), salih38 (41), beyce89 (35), tatarSaid (47), e.ziyanak (46), recepyilmazer (64), mehmet_t66 (39), canadali_Zeynep (48), garipsezgi (40), ya_garib_ya_yol.. (53)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.03879 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.