*´¯`·.¸.·´¯`·.((( RAVDA.net ))).·´¯`·.¸ | SeVGiYe aÇILaN KaPI

	Anasayfa Yap
	Favoriye Ekle
	İrtibat

Üye Girişi

Üye Ol

Home

F o r u m

E-Kart

Tavsiye Et

Sitede Arama


» Kapsamlı Arama

Google`de Ara

Tavsiye Linkler

Kuran Kursu Mezunları

Önemli Linkler

Statü / İstatistik

En Son Üyemiz:
Didem_

53683 Toplam Üyemiz var.

Online Üyeler:

Online: 1691 Misafir
Admin | Moderator | Vip | Üye

Giriş Vaktiniz: Perşembe, 12. Aralık 2024 - 13:31

Browseriniz:

IP Adresiniz: Hostname:

Toplam Forum: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193

Beni hatırla

Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » M. Akif Ersoy

önceki konu diğer konu

11 okunmamış mesaj mevcut (Acik)

Sayfa (1): (1)

Gönderen

Mesaj

	KaLBeNuR

M. Akif Ersoy

1686 Mesaj -

Mehmed Akif, 1873 yýlýnda Ýstanbul’da, sade ve geleneksel bir hayatýn yaþandýðý Fatih’in Sarýgüzel semtinin Nasuh mahallesinde 12 numaralý evde (Büyük bir yangýnda harap olan bu semtin ortasýndan bugün Vatan Caddesi geçmektedir) dünyaya geldi. Asýl adý Mehmet Ragif’tir. Ragif, ebced hesabýyla hicri 1290 rakamýna karþýlýk gelmektedir ve bu rakam Akif’in doðum tarihidir.
Akif, Osmanlý devletinin hasta adam ilan edildiði ve bu görüþün dönemin devlet adamlarýna ve aydýnlarýna uðursuz bir hastalýk gibi bulaþtýðý, çöküþ þartlarýnýn hemen herkeste çözülme, umutsuzluk, panik yarattýðý, buna raðmen hemen herkesin bir þeyler yapma çabasýnda olduðu bir dönemdir.
2. Mahmut’un, 3. Selim’in baþlattýðý yenileþme hareketleri, Tanzimat doruk noktasýna varýyor ve bugüne kadar devam eden aydýn- halk yabancýlaþmasýný, milletle devlet arasýndaki problemli doðuruyor, toplumsal yarýlmalara yol açýyordu. Yenileþme ile baþkalaþma arasýndaki farklar sýk sýk belirsizleþiyor atýlan her adým ciddi sosyal ve siyasi maliyetler getiriyor, kendinden ve kendi köklerinden beslenen bir yenilenme gerçekleþtirilemiyordu.
Korkuyla umut, ataletle hamle çabasý, teslimiyetle yiðitçe direniþ, çözülüþle yeniden toparlanýþ ayný anda ve çok zaman kolkola denecek kadar birbirine yakýn duruyordu.
Avrupa ülkelerinin Osmanlýyý tasfiyesi politikasý bütün hýzýyla ve kararlýlýðý ile devam ediyordu.
Daha Akif 6 yaþýnda iken Ruslar Ýstanbul’a kadar ilerliyor Ayestefanos Abidesini dikiyordu. Yine 5 yaþýnda iken Abdulhamid, Meclis-i Mebusan’ý kapatýyor, devletin ve milletin varlýðýný korumak için politik dehasýna ve çoküþ endiþesinin yarattýðý bir haleti ruhiyeyle baskýcý bir politikaya yöneliyordu.
Babasý Fatih Medresesi müderris ve mücizlerinden (icazet veren) Ýpek’li Temiz lakabýyla anýlan Tahir Efendi’dir. Annesi ise Buharalý Mehmed Efendi’nin kýzý H. Emine Þerife hanýmdýr. Babasý Rumelili (Arnavut) annesi ise Buhara’dan hacca giderken Amasya’da vefat eden Buharalý Þirvani Rüþtü Efendi’nin kýzýdýr. Tahir efendi, ilk kocasý vefat eden Emine Þerife Haným’ýn ikinci eþidir.

Akif’in ailesi sade ve orta halli ama bir inanç ikliminin bütün olgunluðu ve güzelliði ile yaþadýðý bir aile idi.

Akif babasýný,
“Beyaz sarýklý, temiz, yaþça ellibeþ ancak
Vücudu zinde fakat saç sakal ziyadece ak.”
diye tasvir eder.

Hoca Tahir Efendi erkenden kalkar, çocuklarýný (Akif ve kýzkardeþi Nuriye) kendi eliyle yýkar, kýzýnýn saçlarýný tarar, piþirdiði salepleri içirerek onlarý mekteplerine gönderirdi... Çocuklarýný bir kere bile dövmemiþti. (Kuntay, s.157)
Akif, Annesini ise þöyle anlatýr:
“Annem çok âbid (ibadetine düþkün) bir hanýmdý. Babam da öyle. Her ikisinin de dinî selabetleri vardý. Ýbadetin verdiði zevkleri heyecanla tadmýþlardý.”
Ünlü düþünür ve þair Sezai Karakoç, Akif’in ailesi ve kökeni ile ilgili þu nefis yorumu ile yapar:
“Baba soyu Rumelili, ana soyu Buharalý, doðuþ yeri Fatih:
Yani tam bir Doðu Ýslâmlýðýnýn, Batý Ýslâmlýðýnýn ve Merkez Ýslamlýðýnýn bir sentezi bir çocuk”
Anne çizgisi, duyarlýðý, saðduyuyu, kendini bir ülküye adayýþý, þairliði getirecek; baba çizgisi, ataklýðý, savaþkanlýðý, yýlmaz ve her vuruþmada daha da çelikleþen bir savaþ adamýný, gözüpekliði, korkmazlýðý, ürkmezliði, umutsuzluða sürekli olarak düþülmemeyi getirecektir. Doðuþ yeri ise, ümüslü ve verimli bir topraktýr ki, tabiatta nice saçýlýp da kaybolan iyi tohumlarýn bir gramýný bile ihmal etmez, deðerlendirir, yemiþlendirir.”
Akif’in doðduðu Fatih semtini Sezai Karakoç þöyle tasvir ediyor”
“Fatih semti, Ýstanbul’un içinde ikinci bir Ýstanbul’dur. Yüzdeyüz Fatih þehridir. Fatih camii, Ýslâm-Türk kültürünün bu ölmez abidesinin çevresinde halka halka fatih medreseleri ve semti, en saf müslüman Türk heyacanýnýn ördüðü bir toplumdur.”
Akif, Ýstanbul’un bu en Türk, en yerli ve en yoksul mahallelerinden birin de doðdu ve yaþadý. Hayatý burada tanýdý ve keþfetti, toplumsal dokuyu burada ve onun bir parçasý olarak tanýdý. Bir inanç ikliminin güzelliði ile birlikte toplumun yazýlý olmayan mutabakatlarýný, modern hayatýn yerli ve geleneksel olana nasýl nüfuz ettiðini, hangi çeliþkilere, trajedilere yol açtýðýný, neleri çürüttüðünü, nelerin eskidiðini ve nelerin yenilenmesi gerektiðini bu mahalle hayatýnda gözlemledi. Yenilenmekle, yerli kalmak, kendi olmak arasýndaki tercihlerinin ilk çizgilerini burada idrak etti.

Ve Akif burada bir þey daha öðrendi. Her türlü kirlenmeye açýk bir yoksulluðun, sade ve onurlu bir hayata nasýl dönüþtürülebileceðini. Erdemli yoksulluk helal kazanç ve emek demektir, fedekarlýk demektir, dayanýþma demektir, karþýlýksýz sevmek demektir, hýrs ve rekabeti ayaklar altýna almak demektir. Erdemli yoksulluuðun tek sigortasý vardýr. Çalýþmak, ölene kadar çalýþmak, onurunu kaybetmeden çalýþmak.
Akif kendi mahallesinin yoksulluðunu, kendi haline terkedilmiþliðini þöyle anlatýr.

Bizim mahalleye poyraz kýþýn da uðrayamaz
Erir erir akarýz semtimize geldi mi yaz!
Bahârý görmeyiz ala lâtif olur, derler...
Çiçeklenirmiþ aðaçlar, yeþillenirmiþ yer.
Demek þu arsada ot bitse nevbahâr olacak?
Ne var gidip Yakacýk’larda demgüzâr olacak
Fusulü dörde çýkarmaz bizim sokaklarýmýz;
Kurak, çamur.. Ýki mevsim tanýr ayaklarýmýz!

Akif bu mahallede bu inaç ve gelenek ikliminin ortasýnda mahalle hayatýný bütün renk ve çizgileriyle yaþadý.

Babasý O’nu sekiz yaþýndan itibaren Fatih camiine götürdü. Bunu bir þiirinde þöyle anlatýr.

Sekiz yaþýnda kadardým. Babam gelir: “Bu gece,
Sizinle camîe gitsek çocuklar erkence.
Giderseniz gelin amma namazda uslu durun;
Merâmýnýz yaramazlýksa iþte ev, oturun!”
Deyip alýrdý beraber benimle kardeþimi
Namaza durdu mu, naliyle koyverir peþimi
Dalar giderdi, ben atýk kalýnca âzade
Ne âþýkane koþardým hasýrlar üstünde.”

Cami, masal, oyun ve yaramazlýk. Cami içinde baba ve çocuklar. Camii içinde inanç ve coþku. Camii içinde ciddiyet ve oyun. Cami içinde inanç ve çocuksuluðun sýnýrsýzlýðý. Cami içinde yetiþkin ve çocuk samimiliði.
Ve cami ile içiçe bir ev. Camii ile içiçe bir mahalle hayatý. Camii ile içiçe düþünce, duyarlýk ve yaþama iklimi.
Ýþte yetiþkin Akif’in portresinin temel çizgilerini belirginleþtiren çocuk Akif’in dünyasý ya da Âkif’in içinde kendini bulduðu dünya...

Ve Akif’in mizacý.. ele avuca sýðmayan bir çocuk. Çalýþkan ama haþarý. Okuldan döner dönmez sokaða fýrlayan, aðaçlara týrmanan, kabýna sýmayan bir mizaç. Masal dinlemeden uyumayan bir ruh. Uyumasý için kendisine masal anlatýrken anlatýrken uyuyakalan Saime Haným’ýn eline mangalda kýzdýrdýðý cevizi býrakarak yakan bir yarým kalmýþlýðý kabullenememezlik.
Akif böyle bir ortam içinde o günün geleneðine uyularak 4.5 yaþlarýnda iken Emir Buhari Mahalle Mektebine baþladý. Yaklaþýk iki sene sonra Fatih Ýptidaisi’ne (ilkokul) girdi. Üç yýllýk bu okulu bitirdikten sonra girdiði Fatih Merkez Rüþtiyesi’ni (ortaokulunu) 1895 yýlýnda bitirdi.
Bu mezunuyet aile içinde görüþ ayrýlýðýna yol açtý. Emine Þerife Haným, Hocazade’sinin (Annesi Âkif’e Hocazadem diye hitabederdi) sarýklý olmasýný, medresede tahsiline devam etmesini istiyordu. Babasý Tahir Efendi ise medresede okuyacaðý þeyleri, oðluna kendisinin de öðretebileceðini ileri sürüyor, yeni açýlan ve revaçta olan mekteplerden birine gitmesini istiyordu. Akif’in anne ve babasý arasýndaki bu görüþ ayrýlýðý Dönemin toplumsal tercihlerindeki farklýlaþmayý da ortaya koyuyordu. Bir tarafta geleneðin bütün çizgileriyle yaþadýðý Fatih’te, evladýný bir inanç ve ilim adamýnýn saygýnlýðý içinde görmek isteyen anne diðer yanda deðiþen dünyanýn gereklerini farkeden kendisi de bir inanç ve ilim adamý olan baba. Ne inanç ihmal edilebilirdi ne yeni gelen ve kendi þartlarýný dayatan dünya. Bu açýdan bakýldýðýnda Akif annesiyle babasýnýn özlemini kendi þahsýnda bütünlemiþ ve uygun bir senteze kavuþturmuþ gibidir.
Sonunda Tahir Efendi’nin dediði olur. Ancak Tahir Efendi mektep ve meslek tercihini oðluna býrakýr. Akif dönemin en gözde okullarýndan biri olan Mülkiye’yi tercih ettiði için ve babasýyla birlikte kaydýný yaptýrýr. Kayýt tamamlandýktan sonra kâtip kayýt harcý ister, Tahir efendi, Âkif’i bir köþeye çeker, kesesini çýkarýr ama istenen miktarda para yoktur. Tahir efendi rehin býrakmak üzere gümüþ saatini çýkarýnca kâtip almaz ve kayýt harcýný ertesi gün getirebileceklerini söyler.
Ýlk gençlik yýllarý da çocukluðu gibi. Taþkýn, ele avuca sýðmaz, güçlü, sýhhatli ve enerjik. Pehlivanlarla güreþen, boðazda karþýdan karþýyla yüzen, taþ yarýþtýran bir ilk gençlik. Ama hep çalýþkan, hep erdemli.
Mülkiye’nin Ý’dâdî bölümünde üç sene okuduktan sonra þehadet-nâme (diploma) aldý ve yüksek kýsmýna kaydoldu. Bir sene süre sonra (H.1305/1887-88) babasý vefat etti. Ayný yýl evleri yanýnca Mülkiye’ye nehari (gündüzlü öðrenci) olarak devam etmesi imkansýz hale geldi. Mezunlarýna hemen iþ verileceði için o yýl açýlan ve ilk sivil veteriner yüksek okulu olan Mülkiye’nin Baytar Mektebi’ne (Halkalý Baytar ve Ziraat Mektebi) leyl-i (yatýlý göz kırpma

öðrenci olarak geçti.

Âkif bu okulda kendisini derinden etkileyecek bir öðretmenle karþýlaþtý. Ýnançlý bir Türk Hekimi olan, Türkiye’ye mikrop bilimini getiren Rifat Hüsamettin Hoca. Pasteur’un öðrencisi olan bu öðretmeninden Pasteur sevgisini aldý. Mithat Cemal, Akif’in Pasteur’ün fotoðrafýna bakýp hayranlýkla “Bu ne ilâhi yüzdür” dediðini, fotoðrafý öptüðünü ve ardýndan “Mu’tekid de! (Ýnançlý göz kırpma

eklediðini kaydeder.
Çoðu kendisi gibi babasýz ve yoksul öðrencilerden oluþan bu okul Âkif’e saðlam ve bir ömür boyu sürecek dostluklar kazandýrdý.
Yine bu okul, Akif’in saðlam bir dini bilgi ve sarsýlmaz bir imanla, müspet bilimin harika bir uyumunu saðlayan zihini yapýsýný oluþturdu.
Akif bu dönemde de Kýyýcý Osman Pehlivandan güreþ öðreniyor, Çatalca köylerinde yaðlý güreþ tutuyor, taþ yarýþtýrýyor, yüzüyor ve çok sevdiði mektebin “Doru” isimli atýna biniyor, uzun yürüyüþlere çýkýyor
Þiire ilgisi de bu yýllarda baþlýyor ve okulun son iki senesinde baþladý. Bunlar dönemin yaygýn kanaatlerinin izlerini yansýtýr ve divan þiirlerine nazireler þeklindedir.
22 Aralýk 1893’te okuldan birincilikle mezun olur ve 26 Aralýk’ta “Orman ve NMa’adin ve Ziraat Nezare’Baytar Müfettiþ Muavini” olarak tayin edilir.

Görev yeri Ýstanbul olmasýna raðmen Akif, 4 yýl Rumeli, Anadolu ve Arabistan’ýn çeþitli bölgelerinde görev yapmýþtýr.
Bu seyahatler Akif’in gözlem gücünü, toplumu daha yakýndan tanýmasýný saðlamýþ olmalýdýr. Akif bu dönemdeki gözlemlerini þiirlerinde son derece gerçekçi bir þekilde kullanýr. Yine bu ve bundan sonraki seyahatler Akif’in hem düþünce tarzýný hem de þiir anlayýþýný temellendirir.

Mezuniyetinden 6 gün sonra 28 Aralýk 1893’te Ýlk eseri olan 7 beyitlik gazeli “Servet-i Fünun’da yayýnlanýr.
Buarada çocuk yaþlarda baþladýðý Kur’an’ý Hýfzetme (Ezberleme) çabalarýný yoðunlaþtýrýr ve Hafýz olur.
1 Eylül 1898’de 25 yaþýnda iken Tophane-i Amire veznedarý Mehmed Emin Bey’in kýzý Ýsmet Haným ile evlendi.
Akif’in bu yýllarda da Maarif mecmuasýnda, Resimli Gazete’de þiir yazýlarý ile Arapça, Farsça ve Fransýzca’dan yaptýðý çevrilerini yayýnlamaya devam eder.
17 Ekim 1906’da mevcut görevine ilâveten “Halkalý Ziraat Mektebi Mektebi’ne “Kitabet-i Resmiye Muallimi ve 25 Aðustos 1907’de Çiftlik Makinist Mektebi’ne Türkçe Muallimi olarak atanýr.
23 Temmuz 1908’de Ýkinci Meþrutiyet ilan edilir. Akif, bu sýrada Ýstanbul’da Umur-i Baytariye Dairesi Müdür Muavin’dir.
Akif’in hemen hiçbir dönemde siyasetle doðrudan iliþkisi olmamakla beraber toplumsal sorunlarla ciddi ve yoðun bir ilgisi olmuþtur. Dönemin bütün aydýnlarý gibi çöküþ þartlarýnýn yol açtýðý acýlarý derin bir þekilde yüreðinde hissediyor ve bir çýkýþ yolu arýyordu.
Meþrutiyetin ilanýndan 10 gün sonra daha önceleri gizli bir cemiyet olarak faaliyet gösteren ve daha sonra partileþecek olan Ýttihat ve Terakki Cemiyetine üye olur. Ancak Akif, cemiyete üyeliðe giriþin gereklerinden biri olan “Cemiyetin bütün emirlerine, bilâ kayd ü þart (kayýtsýz þartsýz) ittaat edeceðim” þeklindeki yemindeki “kayýtsýz þartsýz itaat “itiraz eder ve sadece iyi ve doðru olanlarýna þeklinde düzeltilmesi þartýyla yemin edebileceðini söyler. Ve cemiyetin yemini Akif’le deðiþir.
Akif’in karekterinin tipik bir yansýmasý olan bu tutum hayatý boyunca ve herkese karþý korunan bir ilkeli anlayýþýn tezahürüdür.

OKUDUÐU KÝTAPLAR
Mesnevi
Hafýz Divaný
Gülistan
Leyla ve Mecnun (Fuzuli)
Victor Hugd, Lamartine, Zola, Daudet

Gönderen: 30.12.2007 - 15:19

	Maksat kelam olsun

1463 Mesaj -

ALLAH'u tealadan gani gani rahmet dileriz cümlesine ......böylesine büyük þahsiyetlerimize ....Ama malesef daha 3 gün önce yýl dönümü vardý hiç akýlýza gelmedi bile....hatýrlamak...

Tþk kardeþ güzel paylaþým ...,,,
Selam ve dua ile...........

Gönderen: 30.12.2007 - 15:24

Maksat kelam olsun üyenin diger mesajlarini ara

Maksat kelam olsun üyeye özel mesaj gönder

Maksat kelam olsun üyeyi arkadas listeme ekle

	KaLBeNuR

1686 Mesaj -

Evet aynen abi....Ben rahatsizligimdan dolayi nette fazla giremiyordum...simdi yavas yavas basladim...haliyle gec oldu...ama güc olmadi..... sevinçli

Allah rahmet eylesin....Memleketin ayri bir degeri......

Gönderen: 30.12.2007 - 15:28

	Maksat kelam olsun

1463 Mesaj -

Eyvallah kardeþ....ALLAH sana hayýrlý acil þifalar versin inþallahurahman......Hastalarýn dualarý makbul olurya hani o cihetten dedim anladýn....(diyeceðim bizlerde dua etdermisn.)

Selam ve dua ile... gül

Gönderen: 30.12.2007 - 15:33

	KaLBeNuR

RE:

1686 Mesaj -

Alıntı
Orijýnalý maksat kelam olsun

Eyvallah kardeþ....ALLAH sana hayýrlý acil þifalar versin inþallahurahman......Hastalarýn dualarý makbul olurya hani o cihetten dedim anladýn....(diyeceðim bizlerde dua etdermisn.)

Selam ve dua ile... gül

Etmezmiyim abi....önce kendim icin ettim...kafaret olur insallah gelen hastalik diye.....müslüman müslüman kardesine dua etmezse hakiki müslüman olabilir mi???Allah tüm kardeslerimize karsilastiklari herseyde kolaylik,güc,sabir versin...gerisi kolay....Allahin izni ile....selam ve dua ile...kardesiniz....

Allah din den imandan ayirmasin....

Gönderen: 30.12.2007 - 15:39

	Maksat kelam olsun

1463 Mesaj -

AMÝN ECMAÝN kardeþim.................

Gönderen: 30.12.2007 - 15:41

	.erdal.

RE:

39 Mesaj -

Alıntı
Orijýnalý maksat kelam olsun

ALLAH'u tealadan gani gani rahmet dileriz cümlesine ......böylesine büyük þahsiyetlerimize ....Ama malesef daha 3 gün önce yýl dönümü vardý hiç akýlýza gelmedi bile....hatýrlamak...

Tþk kardeþ güzel paylaþým ...,,,
Selam ve dua ile...........

MADEM ÇOK DÜÞÜNCELÝYDÝN SEN HATIRLASAYDIN BE KARDEÞÝM;HEM NERDEN BÝLÝYORSUN HATIRLANMADIÐINI..CANAN BERRA RAMAZAN ablamýz geçmiþ olsun bu arada hastalanmýþsýnýz...Akif gibi kuarn ahlakýyýla ahlaklanmalar hepimize...

Gönderen: 30.12.2007 - 16:05

	.erdal.

RE: RE:

39 Mesaj -

Alıntı
Orijýnalý cananberraramazan

Canan kardeþ gerçekten dua ettinmi maksat kelam olsun kardeþe yoksa klasik form kardeþliðimi seninkide,zaten öyle olmasýda gerekiyoda,sadece fazla uçmayalým,bu kardeþliði abartmamak lazým,önce gerçek kardeþimiz annemiz babamýz,çevremiz,eðer zaman kalýrsa bunlardan,tanýmadýðýn görmediðin tüm bayan kardeþlerin,en son hiç tanýmadýðýn bizler yani erkek kardeþlerin için dua et olurmu....

Gönderen: 30.12.2007 - 16:09

	KaLBeNuR

RE: RE: RE:

1686 Mesaj -

Alıntı
Orijýnalý .erdal.

Alıntı
Orijýnalý cananberraramazan

ne diyeyim ki sana ...ah erdal...ah.....konu uzamasin gereksiz....

Gönderen: 30.12.2007 - 20:42

	.erdal.

39 Mesaj -

AH ERDAL AH DEMÝÞSÝNÝZ?SONRA KONU UZAMASIN DÝYE DEVAM EDÝLMÝÞ,ÞÝMDÝ BURDA KONUNUN UZAMASINI GEREKTÝREN BÝR DURUM VARMI düsün

BENCE YOK.SÝZCE VARMI,YOKKÝ YAZILMAMIÞ.BU DURUMDA ABLA ERDAL NOKTAYI KOYMUÞ,UZATMAYA GEREK YOK BENCEDE... Güle Güle

Gönderen: 07.01.2008 - 02:25

	bende-i_babagan

20 Mesaj -

Ya Akifin safahatýný tamamen okumadan ona bende büyük derdim.Ama onun aslýnda reformcu bi cüce olduðunu annadým okuyunca.

Gönderen: 25.02.2008 - 19:48

bende-i_babagan üyenin diger mesajlarini ara

bende-i_babagan üyeyi arkadas listeme ekle

Pozisyon - İmzalar göster

Sayfa (1): (1)

önceki konu diğer konu

Lütfen Seçiniz:

Şu an Yok üye ve 1691 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]

Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
keskinmetal (61), ErciYESli (60), necom (61), yüksel (54), mavi gözyasi (53), gültanem (51), princess_of_isl.. (32), emekli1 (65), nasi (56), cafer 74 (57), küçüksofi (39), nazim (), capon3 (60), mehmets424 (40), serhat69 (54), ahmetcik (), selina (36), ilkbahar40 (54), yalniz (47), abdurrahimf (56), gakkos23 (57), yaraligonul (41), çayhane (49), ebru58 (35), fugler (47), merve2004 (45), eros27 (38), KaR_BeYaZ (44), mcakr (49), medet (48), cancanem&yacute.. (43), muratkarahanli (54), yakomoz76 (48), Ibrahim AKBAS (50), imdat (55), Cennet_Sila_HH (43), i.vural (38), gece yolcusu (44), tuana652 (42)

Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler

Copyright © ((( RAVDA.net ))) * İrtibat * RAVDA Reklam Servisi * Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.

Sayfa 0.69138 saniyede açıldı

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.