generique luvox kamagra dexamethasone generique stromectol kaletra super kamagra suprax symmetrel synthroid bottle synthroid tadacip tadalift tadalis sx tadora tamec tamsunax tarivid tavanic tegretol telfast temovate tenoretic tenormin terbifil tetraseptine thorazine ticlid tildiem timisol timonil timoptic tirosint tofranil top avana topamax toramide torasem torasis torem trandate transannon trecator sc trental trial packs triatec
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Modern Çağların Hayâ Albümü

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Modern Çağların Hayâ Albümü
1686 Mesaj -
Sizlerde fakat sade hayânýn adý varmýþ.
Türk’ün kaný etmiþ de temas öyle kýzarmýþ
Tarihinizin çehre-i bî-his ü hayâsý!
Askerleriniz fenn-i firârýn ulemâsý!
Bir þâibe þeklinde duran öyle denizde?
Nâmusunuzun derbeder enkâzýný biz de
Askerleriniz zannediyor aldanýyorduk!..
Biz kavmini millet, seni devlet sanýyorduk!

Mithat Cemal

[Harp Mecmuasý, Sayý: 5, s.68, 1915-1916]

Modernitenin Hayasýz Fotoðrafý... Þöyle ki diyelim ve bir miktar iç yaralarýmýzý kanatalým, tâ akýl, kalp ve vicdanýmýz harekete geçsin, biraz daha duyarlý hale gelsin ve alýcýlarý tam açýk vaziyette okusun okuyacaklarýný, düþünsün düþüneceklerini ve duysun duyacaklarýný, bu iffet kelamýndan... Bakýþlarýmýzý kendi özel dünyamýzdan, içinde yaþadýðýmýz genel dünyaya yöneltir isek, görünen manzaradan hareketle diyebiliriz ki: Günümüz dünyasý Batý’nýn eseridir. Bu gerçeði önce böylece okumak lazým. Son bir-iki asýr itibariyle yeryüzünün þekillenmesinde Batý’nýn kâhir bir tesiri olduðu görülmektedir. Batý derken, tabii ki sahip olduðu dinî, kültürel, ekonomik, sosyal her türlü deðer ve hüküm yargýlarýndan meydana gelen hayat felsefesini kast ediyoruz. Ýçinde olumlu-olumsuz, takdire layýk veyahut tenkite müstehak pekçok düþünceyi ve uygulama biçimlerini barýndýran bu ahirzaman yapýlanmasýnda nesillere ayrýlan konum ve biçilen kýyafet zâhiren pek parlak gibi görünse de, sonuçta ortaya çýkan tabloda o genç nesilleri –çok azý müstesna- büyük bir ekseriyetle oyun-eðlencenin peþinde boþa ömür tüketir bir vaziyette bulduðumuzu; ahlâk/etik deðerleri noktasýnda ziyadesiyle “hýrçýn, hovarda, haylaz, serkeþ, sergerdan, serseri” gibi kelimelerin mayasý mahiyetinde bir çizgide seyreder gördüðümüzü; ve özellikle bebekliklerinde yüzlerinde parlayan iffet ýþýðýný, yanaklarýndaki hayâ pembeliðini ve gözlerindeki namus meþ’alesini henüz bulüð çaðýna ermeden psikolojik olarak kaybettiklerini itiraf etmekten de kendimizi alamýyoruz.

Bugün doðunun ýþýðýndan yeterince nasibini almamýþ batýlý gayr-i müslimlerin yoðunlukla þekillendirdikleri bir dünya coðrafyasýnda manen saðlýklý bir nesil yetiþtirmek, tahmin edilenden çok daha zor görünmektedir. Nüfus kontrol programlarý adý altýnda nesiller güdükleþtirilmekte, týbbî araþtýrmalar kýlýfýyla genetik yapýsý bozulmakta ve neticede zayýf bünyeli, mayasý karýþýk, garip bir nesil üretilmektedir. Basýn-yayýn bombardýmaný, radyo-televizyon salgýný insanýmýzýn tam ahlakýna hücum etmekte ve ruhî, kalbî, psikolojik dünyasýný tar ü mar etmektedir. Sokaklarý kendisine hane edinmiþ, gazino ve kulüpleri mesken tutmuþ, sigara, içki, kumar, esrar, eroin baðýmlýsý kayýp nesiller var karýþýmýzda. Kendi çocuklarýmýz, yeðenlerimiz, kuzenlerimiz, kardeþlerimiz bile var belki bunlarýn arasýnda. Muhakkak hemen þimdi bir þeyler yapmak zorundayýz, acilen bu kötü gidiþe dur diyecek bir fikir ve aksiyonla harekete geçmek mecburiyetindeyiz. Materyalizm, pozitivizm, rasyonalizm, marksizm, leninizm, hedonizm, anarþizm, ataizm.. büyük bir izmler, korkunç bir doktrinler cehennemi üzerine kurulmuþ olan günümüz dünyasýnda ahlakî disiplinlere göre mükemmel bir kuþak vücuda getirebilmek ve insan güzellerinden oluþan bir cennet kurabilmek için gerçekten çok büyük emek sarfetmek, belli þartlarý her þeye raðmen hazýrlamak ve aktif-koruyucu bir sabýrla o tohumlardan güller dermeye çalýþmak durumundayýz. Bilelim ki: “Hiçbir zaman gökten gül yaðmaz; daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz ve yetiþtirmemiz gerekir.”

Modern müfsitlerin fesat dünyasý… Çaðýmýzýn küresel salgýnlarýndan birisi, hiç þüphesiz “cinsel hastalýklar”dýr. Bundan da kötüsü cinselliðin psikolojik hastalýða dönüþmüþ olmasýdýr. Yeryüzünde küresel bir cinsel anarþi yaþanmakta olduðu görülüyor. Bu cinsel anarþiyi çarpýcý biçimde teþhis eden ve dahi tedavi yollarýný gösteren, o zamanlar üstünden ve mekanlar ötesinden gönderilmiþ bir ilahî mesaj ile sözümüzü devam ettirelim: “Ýnsanlardan öylesi vardýr ki dünya hayatýna dair sözleri senin hoþuna gider. Üstelik (o kiþi) sözünün özüne uyduðuna Allah’ý da þahit gösterir. Halbuki gerçekte o düþmanlarýn en yamanýdýr. Senin yanýndan ayrýlýnca, ülkede fesat çýkarmaya (ilahî sistemi ve fýtrî düzeni karýþtýrmaya) çalýþýr, ürünleri ve nesilleri mahvetmek için uðraþýr. Allah, elbette fesadý (bozgunculuðu) sevmez.” [Bakara 2/204-205].

Ayet-i kerimede, nesilleri mahfetmek için fesat çýkaran kiþiler, elbette ki Allah’ýn sevmediði kiþilerdir, Rasulullah’ýn da sevmediði kiþilerdir. Çocuðu ifsat etmek, Rasulullah’ýn sevmediði on þeyden birisi idi. [Ebu Davud, 3; Nesai, Zinet 17]. Çocuðu ifsat etmek, çocuðun dinini ve ahlakýný bozmaktan baþlayýp, en hafifinden onu aþýrý þýmartmaya kadar uzanan bir dizi yanlýþý içerir. “Bu âyette bir ülkenin istikbalinin en önemli iki rüknüne dikkat çekilmektedir. Maddî hayatýn, ekonomik hayatýn esasý ürün, manevî hayatýn esasý ise yeni nesillerin iyi yetiþtirilip eðitilmesidir.” diyor Prof.Dr. Suat Yýldýrým, kendi Kur’ân Meâli’nde. Evet týpký sözkonusu ayet-i kerimedeki gibi, hümanizmin, feminizmin, romantizmin, realizmin, idealizmin, komunizmin.. ve dahi pekçok izmin “söylem”ine bakýnca, -ifrat ve tefritlerinin tenkitleri mahfuz- kulaða gayet hoþ gelen sözler söyledikleri, insan kalbini, aklýný, nefsini okþayan vaadlerde bulunduklarý görülür. Oysa ki her ne vakit bir ülkede, þehirde veya ailede hakimiyetini kurmuþlar ise, bilakis acý ve kederler artmýþ, kavga baþlamýþ, insaný önceleten yaklaþýmlar “öteki”ni icad etmiþ ve kendi insanlýðýný güya koruyor gibi görünürken, karþýsýndakini üretip ona saldýrmýþ. Modernizm üst baþlýðýnda ele alabileceðimiz bu çaðýmýzýn yaþam felsefesi, fertlere ve toplumlara öylesine bir hava pompalamýþtýr ki, bütün insanlýðý insanî deðerlerinden uzaklaþtýrýp seküler hale getirmeye baþlamýþtýr. Manayý maddede boðmaya kalkýþmýþtýr. Dünyada gücü elinde bulunduran bu sistemlerin müntesipleri, öylesine egoist, o kadar narsist, o denli hýrçýndýrlar ki, onlardan bir “adama: “Allah’tan kork da fesat çýkarma!” denildiðinde, kendini benlik ve gurur kaplar ve bu, onu daha fazla günaha sürükler. Böylesinin hakkýndan cehennem gelir. Gerçekten ne fena yataktýr o cehennem!” [Bakara 2/206].

Modernizmin deðiþik renkleriyle gelip ulaþtýðý son noktada esasen nesillerin yetiþtirilmesinde kimi devletler, aileyi çýkarýp atmýþtýr; çocuklar üzerinde aile otoritesini reddederken, beraberinde ailenin hayatî misyonunu da, olmazsa olmaz rolünü de büyük ölçüde iptal etmiþtir. Devlet özellikle bâzý batýlý ülkelerde, týpký eski komunist ülkelerde olduðu gibi, çocuklarý daha 3 yaþýndan itibaren anaokullarýna mecburi olarak almaya baþlamakta ve çocuðun kendi ayaklarý üzerinde durabilmesini saðlama ve özbenliði olan, kendine güvenen, ne isterse onu yapabilen, olabildiðine hür ve özgür bir nesil yetiþtirebilme hayali adýna maalesef görünen o ki anne-babalar çocuklarýný yetiþtirmede örflerine ve dinlerine özgü bir aile atmosferi kuramýyorlar, millî ve manevî deðerleri ile çocuklarýný yoðuramýyorlar; hele hele katiyen çocuklar üzerinde kontrolü saðlama ve yönlendirmede bulunmaya kalkýþamýyorlar.. çünkü kanunlar, hep çocuklardan yana, çocuklarýn raðmýna bile olsa, çocuklarýn ahlakî, ailevî ve dinî istikballerine raðmen. Örneðin Ýlkokulda, daha 6-7 yaþýndan itibaren kimi ülkelerde okullara konulan “cinsel eðitim dersleri” bir-iki yýllýk bir deneyim neticesinde gösterdi ki, cinsellikle alakalý yaþla doðru orantýlý olmayan erken bilgi, ya da temelde anne-babanýn vermesi gereken kontrollü bilgiyi ulu-orta sýnýflarda, hatta kýz-erkek karýþýk vaziyette öðretmeye kalkýþmak, hele bir de bunu “aile kurmaya deðil de, fuhþa özendirecek, salt cinsel zevke ilgi uyaracak þekilde” vermek, büluð çaðýndaki çocuklar arasýnda –baðýþlayýn- seksoljizmi ve bilhassa homoseksüelliði artýrdý, cinsel hastalýklarýn sayýsal adedinde çoðalma ve yayýlma saptandý.

Bu açýdan bakýnca, “Ýffetli Nesillerin Yetiþtirilmesinde Aileye Düþen Ödevler” konulu ciddi çalýþmalara, ilmî araþtýrmalara, toplumda aileyi ýslah ederek yeniden inþa edip aslî görevine kavuþturan kanunî deðiþikliklere ve bunun sosyal hayatta karþýlýðýný “eðitim” merkezli takip edecek resmî/sivil kuruluþlara ihtiyaç duyulduðu görülecektir. Böyle çalýþmalar, gizli ajandalarýnda Ýslam karþýtlýðý bulunan ve Müslümanlarý modern hayatýn câzip görüntüsüne çekerek kendilerine benzetmeyi, hatta güya entegre etme kýlýfýyla asimile etmeyi gaye edinmiþ olan modernizmin bazý çaðdaþ duayenleri, fikir mimarý beyinleri ve hatta kimi derin politikacýlar tarafýndan belki de garip bir antipati ile karþýlanacaktýr, bilemiyoz. Özellikle dünya insanlýk mühendisliðine ve terziliðine soyunmuþ gizli, etkin ve derin bazý güçlerin tepkisini çekecektir. Diðer taraftan ise belki de çocuklarý ellerinden adeta alýnmýþ böylesi ülkelerde anne-babalar ileride maddeler halinde ortaya koymaya çalýþacaðýmýz hususlarý okurlar iken sadece acý bir iç çekme, piþman olma, bir taraftan da imrenme ve özenme çizgisinde hayaller kuracaklardýr.. ve kimi okullarda bizzat resmî müfredatla çocuklarýnýn iffet ve hayâ noktasýnda iðfal ve ifsat edilmesi karþýsýndaki acziyet ve çâresizlikle iki büklüm olacaklardýr. Reel hayatýn içinde böylesine ideal bir neslin yetiþtirilmesi gerçekten idealist anne-babalar tarafýndan ciddiyetle, ýsrarla, azm ü gayretle, yeterli bilgi ve þuur ile ancak bir ölçüde mümkün olabilecektir.

Çaða mührünü vuran hâkim güçlerin yönlendirmesi ve þekillendirmesi altýndaki günümüz insanlýðý, küçüðünden büyüðüne, derin ve yaygýn bir ahlak dejenerasyonuna maruz kalmýþtýr. Þu âyet-i kerimede haber verilen insanlar, adeta asrýmýzdaki þu hâkim güçlere ne kadar da çok benzemektedirler: “Öyle insanlar vardýr ki.. iþin baþýna geçip idareyi eline aldýðýnda yeryüzünde fesat çýkarmaya (ilahî sistemi ve fýtrî düzeni bozmaya), ekinleri (spermlerle, genlerle oynayarak insan özünügöz kırpma tahrip edip nesilleri yok etmeye çalýþýr. Allah ise fesadý/bozgunculuðu sevmez.” [Bakara 2/205]. Evet, bir baþtan öbür baþa aðlayan, inleyen, sömürülen, sürülen ve süründürülen Ýslam coðrafyasýnýn mazlum, maðdur ve mahzun müslümanlarý, o muktedir müfsitlerin ifsat þebekelerinin deðiþik oyun ve düzenbazlýklarý ile iðfal edilmiþ; öz kültürlerine yabancýlaþtýrýlmýþ ve inanç ve ahlak deðerlerinden adým adým uzaklaþtýrýlmýþlardýr.

Dünyanýn kaderine hakim olan derin güçler, kendilerini derinlerde gizleyen bir nevi münafýklardýr ki, Kur’an onlara þöyle sesleniyor: “Demek ey münafýklar! Siz iþ baþýna geçecek olursanýz, ülkede fesat çýkaracak, nizamý bozacak, akrabalýk baðlarýný parçalayacaksýnýz.” [Muhammed, 47/22]. Evet, fesat çýkarmanýn en bâriz göstergesi, nesilleri alt-üst etmektir, akrabalýk baðlarýný koparmaktýr, baba-ana kavramlarýný silip süpürmek, sperm bankalarý kurarak sahipsiz nesiller üretmektir; kýsacasý, mukaddes emanet olan “rahim”in kutsallýðýný öldürmektir. Bu ayeti izah sadedinde üç hadis-i þerifle meseleyi daha bir anlaþýlýr hale getirelim: Ýbn Tâvûs babasýndan (r.a.) o da Resûlullah’tan (s.a.s.) þöyle dediðini rivâyet etmiþtir: “Rahim (akrabalýk) Rahman’ýn hukukundan bir bölümdür. Kýyamet günü gelip þöyle diyecektir: (...) Ya Rabbi! Benim hukukumu gözeteni Sen de gözet, benimle olan baðlarýný kesenle sen de münasebetini kes.” [Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvud, Tirmizî; Ýbn Kesîr, 6/320]. Abdullah Ýbn Amr (r.a.) Resûlullah’ýn (s.a.s.) þöyle dediðini nakletmiþtir: “Rahim (akrabalýk) Arþ-ý Ýlâhi’ye bitiþiktir. Sýla-i rahim yapan, karþýlýk veren deðildir. Asýl sýla-i rahim yapan, akrabasý münasebetini kestiðinde onunla ilgisini devam ettirendir.” [Tirmizî, Birr ve Sýla, 10]. Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Resûlullah (s.a.s.) þöyle buyurdu: “Yüce Allah yaratacaðý mahlûklarýn hangi hâl üzere bulunacaklarýný takdir edip de onlara ait kazayý tamamladýðý zaman, akrabalýk ayaða kalkýp: “Ya Rabbi! Burasý, akrabalýk münasebetlerini kesmekten sana sýðýnanlarýn makamýdýr.” dedi. Allah Teâlâ: “Evet, buyurdu, seninle olan hukukunu koruyaný Benim de korumam, sana olan baðýný kesenle de Benim münasebetimi kesmem sana kâfi gelmez mi?” Akrabalýk da: “Elbette kâfidir ya Rabbi!” dedi. Cenab-ý Allah: “Ýþte bu, sana verilmiþtir.” dedi. Bundan sonra Resûlullah (s.a.s.) “Ýsterseniz þu âyeti okuyunuz!” dedi: “Demek ey münafýklar! Siz iþ baþýna geçecek olursanýz, ülkede fesat çýkaracak, nizamý bozacak, akrabalýk baðlarýný parçalayacaksýnýz.” [Buhârî, Tefsir, 6/43 ve Edeb, 7/72; Müslim, 45/6].

Elbette bütün suç, -birilerinin hemen yapýþtýrýverdiði gibi- Yahudilerin veya Amerika’nýn, ya da modern Batý’nýn deðil elbet. Doðu’nun da bu çöküþte aðýr bir vebali vardýr. Fuhuþ, global bir fesattýr artýk. Þöyle ki: Allah Rasulü (sas) bir hadislerinde: “Sizden öncekilerin yoluna karýþ karýþ, kulaç kulaç gireceksiniz. Hatta eðer onlardan biri bir keler deliðine girse siz de oraya girersiniz. Ve hatta onlardan biri yolun ortasýnda karýsý ile cinsi münasebette bulunsa siz de ayný þeyi yaparsýnýz.” buyurmuþtur. Yaþanýlan günler, o haber verilen günlerdir. Diðer taraftan Ýslam ümmetinin helakinde “sefahet ehli gençler tehlikesi” diye bir tehlike vardýr ki, Allah Rasulü çaðlar öteden dikkat çekmiþ, uyarýlar yapmýþtýr. Bu zevk ü safasýna düþkün hedonist gençlik içinde öyleleri olacak ki –güya- Kur’an kýraat edecekler ve -güya- ilim sahibi bulunacaklar, fakat... Nitekim Gayb-bîn Gözlü Efendimiz: “Ahir zamanda yaþlarý küçük, hülyalarý bozuk olan, sefih (terbiyesiz, arsýz, þehvet düþkünügöz kırpma bir gurup ortaya çýkacaktýr. Kur’ân okuyacaklar ve Kur’ân onlarýn terkovalarýndan (köprücük kemikleri) aþaðý inmeyecektir. Hayru’l-beriyye’nin (Kâinatýn En Hayýrlýsýgöz kırpma sözünü söyleyecekler ve ok, atýldýðý þeyi delip çýktýðý gibi onlar da dinden çýkacaklardýr.” [Tirmizi, Fiten 22].

Bu kiþilerin kendilerine olan zararlarý bir tarafa en büyük zararlarý Ýslam toplumuna dokunacaktýr ki Ýkindi Peygamberi: “Ümmetimin helâki, sefih (küstah, terbiyesiz, arsýz, rezil) birtakým genç çocuklarýn elinde gerçekleþir.” buyurmuþlardýr [Buhari, Fiten 3]. “Ýçimizde salihler (dindarlar) olduðu halde helak olur muyuz?” sorusuna “Eðer pislikler (zina) aþýrý çoðalýrsa, olur.” cevabýný vermiþlerdir. [Buhari, Fiten 4, 8; Müslim, Fiten 1]. “(Kýyametin kopma vaktine doðru) zaman yakýnlaþýr/daralýr, ilim göðe kaldýrýlýr, cehalet indirilir, cimrilik/açgözlülük yaygýnlaþýr, fitneler zuhûr eder ve ölümler çoðalýr...” [Buhari, Fiten 5]. “Benden sonra ümmetim için üç þeyden korkarým: Hak ve hakikatý tanýdýktan sonra dalalete düþmek, dalalete düþürücü fitneler, boðazýna ve cinsel þehvete düþmek.“ [Gümüþhânevî, Râmûzü’l-Ehâdîs, s.264]. Maalesef korkulan þey baþa gelmiþtir. Allah Rasulü’nün apaçýk resmini çizip tablolaþtýrdýðý o istenmeyen zaman dilimlerini idrak ederken, neslimiz ve nefsimiz adýna, o bataklýktan kurtuluþ istikametinde ciddi bir sa’y ü gayret ortaya koymak icap etmektedir, bunu her mü’min bugün hakkýyla bilir. Bilir de, fakat ne kadar gereðini yapar, o imana vabeste bir gayret, þuura baðlý bir faaliyet...

Netice... Kur’an diyor ki: “Allah’ýn buyruklarýný umursamayan þu insanlarýn kendi tercihleri ile yaptýklarý iþler yüzünden karada ve denizde (bütün dünyada) fesat çýktý, nizam bozuldu. Doðru yola ve isabetli tutuma dönme fýrsatý vermek için, Allah, yaptýklarýnýn bazý kötü neticelerini onlara tattýrýr.” [Rum 30/41]. Ýlahî nizam bozuldu, fertte, ailede, çarþý-pazarda, sokakta-caddede, köyde-kentte, þehirde-ülkede ve bütün bir yeryüzünde. Ýlahî nizam bozuldu insan fiziðinde, metafiziðinde. Ýlahî nizam bozuldu bizatihi insanýn kendi eliyle... Ýlahî sistem yeniden kurulacaksa, kuruluyor ise þayet, bu da yine insanýn eli ile olacaktýr ve olmaktadýr... Ümitsizlik yok, fakat ciddi sa’y ü gayret gerektirdiði de muhakkak.

Musa Hûb
KörpeKalemler
Gönderen: 27.12.2007 - 19:34
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 673 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaDeCe_BeN (42), BaLiM (38), Kemaloglu (46), ziþan (46), kaan67 (56), vuslathasretiC (41), yasin24021986 (40), ali_celiker (43), karakartal69 (55), fatihoz (56), htdayi (47), SABIR74Köln (50), nur47 (56), arzuasu (37), yesil_sevda (41), Salman_Raduyew (43), hesna (36), gülbahçem (45), hakancem75 (48), kuzguncuk (44), a-rahmanonay (39), nefretim-var (42), 89_Komando (35), sarýgazi.. (47), Ömer36 (33), irfan özkan (57), zelihaaa (42), vuslat hasreti (41), Andalusia (42), yalcinkarakilic (49), polat505 (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54557 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.