Baþýndan bireylerin, dinlerini tamamlamak, ALLAH yolunda aktivitelerini arttýrmak amacý ile hesapladýklarý evlilikler, toplumsal yozlaþmadan etkilenmiþ, çiftlerin birbirlerine karþý tavýrlarýnda problemler yaþanmaya baþlamýþtýr. Erkeðin ataerkil olan örften etkilenerek, kadýn üzerinde baský kurmaya çalýþmasý, onu yokmuþ gibi hareket etmesi, "Ey iman edenler" ilahi çaðrýsýna kadýnýnda muhatap olduðunu unutarak, eþinin daha iyi bir kul olmasý yönündeki çabalarýna engel olmasý bu sorunlardan bazýlarýdýr. Bunun yanýnda kadýnýnda, günümüz fitnelerinden olan feminizm rüzgarýndan etkilenerek baþýna buyruk bir hal almasý, erkeðine karþý onu kaile almayan saygýsýzca tavýrlarý, fiziksel yapý ve fýtratý gereði ALLAH(c.c.) tarafýndan sorumlu ve gözetici olan erkeðin bu özelliðini sindiremeyerek kendisini de bu iþlerde rakip olarak görmesi aile içi huzursuzluðu arttýrmaktadýr.

Ayrýca reklâmlarýn cazibesi ve çevreleri ile girdikleri rekabet sonucu yaþanan tüketim çýlgýnlýðý, aileleri israf çamuruna da bulaþtýrmýþtýr. Bu da süslemekle, yenilemekle bitirilemeyen evler, yýðýlan elbiselerden yer kalmayan gar dolaplar, yenmeyip bozulan yemekler gerçeðini ortaya çýkarmýþtýr. Tüm bunlara para yetiþtirmeye çalýþan erkeðin, iþi ve çalýþmayý hayatýn amacý edinmesi, çarçabuk kýldýðý namazýn haricinde kimliðini ortaya çýkaran hiçbir belirtinin görülmemesi de hüzün vericidir.

Bütün bu problemlerin ortasýnda unutulan, ihmal edilenler yine çocuklar olmaktadýr. Çevresinden bir kiþinin hidayeti için yýllarca çaba göstermeye razý olan kiþiler, bir çiçek gibi özen gösterip, terbiye edebilecekleri ve ALLAH'ýn izniyle istedikleri gibi yetiþtirebilecekleri çocuklarýný unutmaktadýr. Ýlgiden, Ýslami terbiyeden uzak yetiþen çocuklar, baþýboþ kaldýklarýndan, kendilerini sahte starlara, futbol yýldýzlarýna, davet eden T.v. ve gazetelerin tuzaklarýna rahatça düþebilmiþlerdir. Sürekli erteleyerek, namazlara kaldýrýlmayan, "aman deðme uyusun" sözleriyle sözde merhamet gösterilen çocuklara asýl kötülüðün yapýldýðý anlaþýldýðýnda maalesef çok geç olmaktadýr. Birde özellikle annelerde, dehþet bir özenti hastalýðý görülmektedir. Çocuklarýn giyimlerine, sözlerine etki eden bu özenti tehlikesi aþaðýlýk kompleksinin bir sonucudur.

Çocuklarýn, marka olan çocuk maðazalarýndan giydirilmesi için paralar harcanmaktadýr. Kýz çocuklarý mini etekler, askýlý bluzlar, erkek çocuklarý ise blue jean'ler üstüne ne anlam ifade ettiði anlaþýlmayan resimli, ya da bir iþgalci devletin bayraðýný taþýyan t'shirt'lerle dýþarý salýnmaktadýr. Batý kültüründen ihraç edilen ve sadece bir defa giymek için yüksek meblaðlar ödenen gelinlikleri, küçük kýz çocuklarýna giydirerek gururla dolaþýlmasý, esasýnda acizliðin, erimiþliðin gerçek bir tablosudur. Yapýlan eleþtirilere "o daha küçük mini etekten bir þey olmaz, kardeþim" gibi sözlerle karþýlýk verenlere, "peki neden hoþ bir baþörtüsü ile baþýný örtmüyorsun, güzel uzun bir elbise ile çocuðunu süslemiyorsun" diye sorulmasý gerekmez mi? Aðaç yaþ iken eðilir sözünün doðruluðunu ilerleyen yýllarda acý bir þekilde gören bu zihniyet, daha sonra kýzlarýnýn örtünmesi ve toplumsal iliþkilerinde ki edebi ile ilgili sýkýntýlar çekmektedir...