0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » iftira!!!!

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
umut_yolcusu su an offline umut_yolcusu  
iftira!!!!
118 Mesaj -
Hz. Aiþe (r.a.) buyurmuþtur ki:
"Resûlullah (s.a.s.) bir sefere çýkacaðý zaman kadýnlarý arasýnda kur'a çeker, kur'a kime çýkarsa onu beraberinde sefere götürürdü.

Bir sefer sýrasýnda da benim okum çýktý ve yolculuðuna ben refakat ettim. Bu sefer, örtünme emri geldikten sonra idi. Ben yol sýrasýnda deve sýrtýnda giden bir mahmil içinde taþýnýyordum. Konak yerlerinde de onun içinde iken iniyordum. Resûlullah (s.a.s.)'ýn o gazvesi sona erinceye kadar hep böyle yol aldýk. Nihayet geri döndü ve Medine'ye yakýn bir yerde konakladýk. Geceleyin bir müddet kaldýktan sonra dönüþ emri verildi. Dönüþ emri çýktýðý sýrada ben kalkýp (kâza-yý hacet için tek baþýma) ordudan ayrýlýp gittim. Ýhtiyacýmý gördükten sonra bineðime geri geldim. O sýrada göðsümü yokladým. Yemen'in göz boncuðundan yapýlmýþ gerdanlýðým kopmuþtu. Aramak üzere geri döndüm. Onu aramak beni epeyce oyaladý. Benim bineðimle meþgul olan askerler gelip mahmilimi deveme yüklemiþler. Zannetmiþler ki ben mahmilin içindeyim. O zamanlar kadýnlar çok hafifti. Az yedikleri için þiþman deðillerdi. Askerler mahmilini kaldýrýrken hafifliðine þaþýrmayýp yüklemiþler. Ben zaten küçük yaþta bir kadýndým: Hülâsa devemi sürüp gitmiþler.

Ordu gittikten sonra gerdanlýðýmý buldum. Ordugâha geri döndüðüm zaman kimseyi bulamadým. Herkes gitmiþti. Önce bulunduðum yere geldim. Beni bir müddet sonra kaybetmiþ olduklarýný farkederek aramaya geleceklerini düþündüm. Bu halde iken uyku bastýrmýþ ve uyuyup kalmýþým.

Safvan Ýbnu Muattal es-Sülemî, (1) geri gözcülüðü vazifesiyle ordugâhýn gerilerinde geceyi geçirmiþti. Sabah olunca benim menzilden geçerken uyuyan bir insan karaltýsý görerek yanýma geldi. Görür görmez beni tanýdý. Zira örtünme emri gelmezden önce beni görmüþtü.

Ben onun istirca sesiyle "Ýnnâ lillah ve innâ ileyhi râci'ûn =Biz Allah'ýn kullarýyýz ve Allah'a dönüp varacaðýz" uyandým. Derhal baþörtümle yüzümü örttüm. Allah'a kasem olsun bana tek kelime konuþmadý, istircâýndan baþka bir tek sözünü de iþitmedim. Ýndi ve devesini ýhtýrdý. Binmem için devenin ön ayaklarýna ayaðýyla bastý. Ben de bindim. Devemi önden çekti, böylece yol aldýk. Ordu bir yerde konakladýðý sýrada onlara yetiþtik.

(Gecikme hadisesini iftira vesilesi yaparak) benim yüzümden helâk olanlar oldu. Bu iþte en büyük vebal de Abdullah Ýbnu Ubey Ýbni Selûl'e düþmüþtü.

Medine'ye geldiðimiz zaman bir ay kadar hasta yattým. Meðer bu esnada iftira edenlerin dedikodularý herkesi meþgul ediyormuþ. Benim ise hiçbir þeyden haberim olmadý. Ancak bir husus bende kuþku uyandýrmýþtý. Resûlullah (s.a.s.)'da, baþka zaman hastalanýnca gördüðüm iltifat ve alâkayý göremiyordum. Yanýma girip selam veriyor, sonra da: "Þu sizinki nasýl?" deyip çýkýyordu. Bu davranýþýndan biraz iþkilleniyordum ama yine de fitneden bihaberdim. Bu halde nekâlet devresine girdim.

Bir gece, ben ve Ümmü Mistah o zaman için helâ olarak kullandýðýmýz semte doðru gitmiþtik. Biz buraya, geceden geceye çýkardýk. Evlerde helâlar inþa edilince çýkmaz olduk (2). Bundan önce biz de, eski Araplarýn def-i hâcetteki usulüne uyuyorduk. Ben ve Ümmü Mistah (3) böylece yürüdük.

Ýþimiz bittikten sonra yürüyorduk. Ümmü Mistah, ayaðý örtüsüne takýlarak düþtü. Kadýn (böyle can yakýcý durumlarda söylenmesi âdet olan "düþmanýn helâk olsun demedi): "Mistah helâk olsun!" diye (oðluna) beddua etti. Ben kadýna:

-"Amma da yaptýn!" Bedir gazvesine katýlan bir kimseye beddua ediyorsun ha!" dedim.

-"Anacýðým! onun ne söylediðini iþitmedin mi?" dedi.

-"Ne söylemiþ ki?" dedim.

Bunun üzerine iftiracýlarýn söylediklerini bir bir anlattý. Hastalýðýma yeni hastalýk katýldý.

Eve dönünce, Resûlullah (s.a.s.) yanýma girdi ve:

(Ýsmimi söylemeden) "Adamýnýz nasýl." dedi. Ben:

-"Ebeveynimin yanýna gitmeye izin ver" dedim. Ben, haberin aslýný annemle babamdan iþitmek istiyordum. Resûlullah (s.a.s.) izin verdi, ben de ebeveynimin yanýna geldim. Anneme:

-"Ey anneciðim, halk arasýnda söylenen bu sözler nedir?" dedim.

-"Ey kýzým! Sen bu meseleyi büyütme. Allah'a kasem olsun güzel ve kocasýnýn yanýnda sevgili olan, birçok kumalarý bulunan bir kadýn hakkýnda her zaman çok dedikodu ederler" dedi. Ben:

-"Sübhanallah, demek halk böyle söylüyor ha!" dedim.

O gece sabaha kadar hiç durmadan aðladým. Ne gözümün yaþý dindi, ne de gözüme uyku girdi.

Sabah oldu, ben hâlâ aðlýyordum. Resûlullah (s.a.s.) o gün Ali Ýbnu Ebi Talib'i ve Üsâme Ýbnu Zeyd (r.a.)'i çaðýrmýþtý. Benimle ilgili vahyin gecikmesi üzerine ailesiyle ayrýlma hususunda onlarla istiþâre ediyordu.

Üsâme (r.a.), ehlinin suçsuzluðu hususunda onlara karþý içinde beslediði sevgiye dayanarak, bildiði hususu þöyle dile getirmiþti:

-"Ey Allah'ýn Resûlü! Onlar zevcelerinizdir. Allah'a kasem olsun, onlar hakkýnda hayýrdan baþka bir þey bilmiyoruz."

Ali Ýbnu Ebî Tâlib de þöyle demiþti:

-"Ey Allah'ýn Resûlü, Allah sana darlýk vermez. Ondan baþka kadýn çoktur. Sen câriyene sor, (onun hâlinni o daha iyi bilir), sana gerçeði haber verir."

Resûlullah (s.a.s.) bu tavsiye üzerine cariyemiz Berîre'yi çaðýrdý ve:

-"Ey Berîre, söyle! Aiþe'de sana þüphe verici bir husus gördün mü?" diye sordu. Berîre:

-"Hayýr! Seni hak üzerine peygamber olarak gönderen Zât-ý Zülcelâl'e yemin olsun, ben onda fena bulduðum bir þey görmedim. Ayýplanabilecek tek gördüðüm þey þudur: "Yaþý genç olduðu için, ailesi için yoðurduðu hamurun üzerine uyur, bu sýrada gelen keçi, hamurdan yerdi."

(Bu soruþturma sonunda) Resûlullah (s.a.s.) kalkýp mescidde bir hutbe okur. Bu iftirayý ilk defa çýkaran Abdullah Ýbni Ubey Ýbni Selûl hakkýnda söz etmekten özür dileyerek, minberde þunlarý söyler:

-"Ehlim hakkýnda bana sýkýntý veren adamý cezalandýrmada, intikamýmý almada bana kim yardým edecek? Allah'a yemin olsun ehlim hakkýnda hayýrdan baþka bir þey bilmiyorum. Adý iftiraya karýþtýrýlan bir adamdan söz ettiler. Onun hakkýnda da hayýrdan baþka bir þey bilmiyorum. O ailemin yanýna ben olmayýnca hiç girmemiþtir."

Resûlullah (s.a.s.)'ýn bu sözleri üzerine (Evs kabilesinin reisi) Sa'd Ýbnu Muâz (r.a.) kalktý ve:

-"Ey Allah'ýn Resûlü! Allah'a yemin olsun biz ondan senin intikamýný alýrýz! Eðer Evs kabilesindense boynunu vururuz. Hazreçli kardeþlerimizden ise, bize sen emredersin, biz emrini aynen yerine getiririz!" dedi.

Hazreç kabilesinin reisi olan Sa'd Ýbnu Ubâde ayaða kalktý. Sa'd aslýnda salih bir kimseydi. Ancak (Sa'd Ýbnu Muaz'ýn konuþmasýndan alýnarak) kabile hamiyet ve gayretine kapýlmýþtý. Sa'd Ýbnu Muâz'a dönerek þu sert cevabý verdi:

-"Vallahi sen yalan söylüyorsun! Sen onu (Abdullah Ýbnu Ubey Ýbnu Selül'ügöz kırpma öldüremezsin. Öldürtmeye gücün de yetmez."

(Ensar'ýn ileri gelenlerinden) Useyd Ýbnu Hudayr (r.a.) (4) kalkarak Sa'd Ýbnu Ubâde'ye çýkýþtý:

-"Allah'a yemin olsun yalan söyleyen sensin. Onu mutlaka öldürürüz. (Abdullah Ýbnu Ubey'e arka çýkýyorsan) sen de münâfýksýn, münafýklar hesabýna kavga ediyorsun!"

Derken (Ensâr'ýn iki kabilesi) Evs ve Hazreç ayaða kalkmýþlar ve Resûlullah (s.a.s.) daha minberde iken, birbirlerine girmeye ramak kalmýþtý. Resûlullah (s.a.s.) sükûneti saðlayýncaya kadar gayret sarfetmiþ ve minberden inmiþti.

Ben o gün de aðladým. Ne gözümün yaþý dindi, ne de gözüme uyku girdi. Müteakip gece de hep aðladým: Ne gözümün yaþý dindi ne de bir parça olsun uykum geldi. Sabahleyin annem ve babam yanýma geldiler. Böylece ben, iki gece bir gündüz aralýksýz aðlamýþtým. Öyle ki artýk aðlamaktan ciðerlerim parçalanacak diye düþünüyordum.

Onlar yanýmda oturuyorlar, ben de aðlamaya devam ediyordum. Derken Ensar'dan bir kadýn izin istedi. Ona, gir dedim. Yanýma oturup o da benimle aðlamaya baþladý. Biz bu halde iken Resûlullah (s.a.s.) girdi. Sonra oturdu. Hakkýmda söylenen þeyler söylenileden beri yanýmda hiç oturmamýþtý. Bu arada bir ay geçmiþ ve meselemle ilgili herhangi bir vahy gelmemiþti. Resûlullah (s.a.s.) otururken þehâdet kelimesini de getirmiþti. Sonra bana þunlarý söyledi:

-"Ey Aiþe, senin hakkýnda bana þöyle þöyle sözler ulaþtý. Eðer bu dedikodulardan berî isen Allah seni vahiyle tebrie edecektir. Þayet bir günah iþledi isen Allah Teâlâ'ya tevbe et. Zira kul bir günah iþler, sonra da günahýný itirafla tevbe ederse, Allah Teâlâ tevbesini kabul ve affeder."

Resûlullah (s.a.s.)'ýn sözlerini tamamlayýnca (ýzdýrabýmýn þiddetinden) gözlerimin yaþý kurudu, artýk tek bir damla bile yaþ hissetmiyordum. Babama:

-"Resûlullah (s.a.s.)'ýn sözlerine sen cevap ver" dedim.

Babam:

-"Vallahi Resûlullah (s.a.s.)'a ne diyeceðimi bilemiyorum" dedi. Anneme yönelerek:

-"Resûlullah (s.a.s.)'ýn söylediklerine sen bâri cevap ver" dedim. Annem de:

-"Vallahi Resûlullah (s.a.s.)'a ne söyleyeceðimi ben de bilemiyorum" dedi.

Hz. Aiþe devamla der ki: "Ben yaþý henüz küçük bir kadýndým. Kur'ân'dan da fazla okumuyordum. Dedim ki:

-"Vallahi ben biliyorum ki halkýn söyleþtiði þeyleri iþittiniz. Onlar içinize yer etti ve hep inandýnýz. Size: "Günahsýzým" dedim, inanmýyorsunuz. Yapmadýðým bir þeyi size itiraf etsem, -Allah biliyor ki ben ondan berîyim- beni tasdik edeceksiniz. Allah'a kasem olsun, sizinle benim durumumu anlatacak en iyi örnek Hz. Yusuf'un babasý ve onun þu sözüdür: "Bana güzelce sabýr gerekir. Anlattýklarýnýza ancak Allah'tan yardým istenir" (Yusuf, 18). Sonra yüzümü çevirip yataðýma sokuldum. Kasem olsun ben o zaman suçsuz olduðumu biliyordum ve Allah'ýn benim suçsuzluðumu te'yid edeceðine inanýyordum. Ancak, kesinlikle, Allah'ýn benim hakkýmda bir vahiy indireceðini, bunun (kýyâmete kadar) okunacaðýný hiç aklýmdan geçirmedim. Ben, kendimi, Allah'ýn herhangi bir þekilde tekellüm buyurarak okunacak bir vahiy konusu edilmeye deðer bulmuyordum. Ancak, Resûlullah (s.a.s.)'ýn göreceði bir rüya yoluyla Allah'ýn beni tebrie edeceðini ümid ediyordum.

Allah'a kasem olsun, Resûlullah (s.a.s.) daha oturmuþ olduðu yerden kalkmamýþ ve ev halkýndan kimse dýþarý çýkmamýþtý ki Allah, Resûlüne vahiy indirdi: Resûlullah (s.a.s.)'ý vahiy sýrasýnda her zaman gelen hâlet istila etti. Sonra da o hal zail oldu. Resûlullah (s.a.s.) tebessüm içindeydiler. Konuþtuðu ilk kelime bana þunu söylemek oldu:

-"Ey Aiþe Allah'a hamdet. Zira, seni tebrie buyurdu."

Annem de bana:

-"Kalk Resûlullah (s.a.s.)'a teþekkür et!" dedi. Ben ise:

-"Vallahi hayýr, ona teþekkür etmeyeceðim, sadece Allahýma hamdediyorum. Benim suçsuzluðumu Rabbim vahiy buyurdu" dedim. Allah'ýn indirdiði vahiy þöyleydi:

-"Muhammed'in eþine o yalaný uyduranlar içinizden bir güruhtur. Bunu kendiniz için kötü sanmayýn, o sizin için hayýrlý olmuþtur. O kimselerden herbirine kazandýðý günah karþýlýðý ceza vardýr. Ýçlerinden elebaþýlýk yapana ise büyük azab vardýr. Onu iþittiðiniz zaman, erkek-kadýn mü'minlerin, kendiliklerinden hüsnüzanda bulunup da: "Bu apaçýk bir iftiradýr" demeleri gerekmez miydi? Dört þâhid getirmeleri gerekmez miydi? Ýþte bunlar þâhid getirmedikçe, Allah katýnda yalancý olanlardýr. Allah'ýn dünya ve âhirette size lütuf ve merhameti olmasaydý, o kötü sözü yaymanýzdan ötürü büyük bir azaba uðrardýnýz..." (Nur 20).

(Bir sayfa tutan) on âyeti, Cenâb-ý Hakk benim suçsuzluðumla ilgili bu ayetleri indirince, Ebu Bekri's-Sýddîk (r.a.) -ki Mistah Ýbnu Üsâse'ye akrabalýðý ve fakirliði sebebiyle maddi yardýmda bulunuyordu- þunu söyledi:

-"Aiþe (r.a.)'ye bu iftirayý yaptýktan sonra, ona artýk bir daha yardým yapmayacaðým."

Bunun üzerine þu vahiy indi: "Ýçinizde lütuf ve servet sahibi olanlar, yakýnlarýna, düþkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere, vermemek için yemin etmesinler, affetsinler geçsinler. Allah'ýn sizi baðýþlamasýndan hoþlanmaz mýsýnýz? Allah baðýþlayandýr, merhametli olandýr" (Nur, 22).

Bunun üzerine Ebu Bekri's-Sýddîk (r.a.): "Evet evet, Allah'a kasem olsun, Allah'ýn beni affetmesini çok severim" dedi ve Mistah'a yapmakta olduðu yardýmý yapmaya devam etti ve: "Ebediyyen yardýmý ondan kesmeyeceðim" dedi.

Hz. Aieþe (r.a.) sözlerine devamla dedi ki:

Resûlullah (s.a.s.) tahkik sýrasýnda Zeyneb Bintu Cahþ'a da hakkýmda sormuþ ve:

-"Ey Zeyneb, bu hususta ne biliyorsun, ne gördün?" demiþti. O da:

-"Ey Allah'ýn Resûlü, ben kulaðýmý, gözümü iþitmediðim, görmediðim þeyden muhafaza ederim. Ben Aiþe hakkýnda hayýrdan baþka bir þey bilmiyorum!" demiþti. Zeyneb (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)'ýn zevce-i tâhireleri arasýnda (bazý faziletleri sebebiyle) benimle boy ölçüþen birisiydi. Allah verâ ve dindarlýðý sebebiyle onu (bu meselede müfteriler tarafýnda yer almaktan) korudu. Onun kýz kardeþi Hamna ise, onunla mücâdeleye koyuldu ve helâk olan müfteriler arasýnda helâk oldu.

Müfteriler arasýnda (Hz. Peygamber (s.a.s.)'in þairi) Hassân Ýbnu Sâbit (r.a.) de vardý. Urve der ki: "Hz. Aiþe (r.a.) yanýnda Hassân'a kötü söz söylenmesinden hoþlanmazdý ve derdi ki: "O þu beyti söyleyen kimsedir: "Babam, babanýn babasý, ýrzým, size karþý Muhammed (s.a.s.)'in ýrzýna bekçidir."

Mesrûk Ýbnu'l-Ecda der ki:

-"Ben Hz. Aiþe (r.a.)'nin huzuruna girmiþtim. Yanýnda Hassân Ýbnu Sâbit (r.a.)'i gördüm. Hz. Aiþe'ye þiir okuyor, bazý beyitleri kendisiyle tezyin ediyordu. Þunu okudu:

"Afifdir, aðýrdýr, iffetinden þüphe ne mümkün!

Kötü düþünceden uzak olanlarýn etleri bile onu aç býrakýr."

Hz. Aiþe'ye dedi ki: "Sen nasýl olur da Hassân'ýn yanýna girmesine izin verirsin, o ki, hakkýnda Allah þöyle buyurmuþtur: "Ýçlerinden elebaþýlýk yapana ise büyük azab vardýr." Hz. Aiþe (r.a.) þu cevabý verdi: "Körlükten daha þiddetli bir azab var mý!" Hz. Aiþe sonra þunu da söyledi "O, Resûlullah (s.a.s.)'ý müdafaa ediyordu."

Gönderen: 20.01.2007 - 17:50
Bu Mesaji Bildir   umut_yolcusu üyenin diger mesajlarini ara umut_yolcusu üyenin Profiline bak umut_yolcusu üyeye özel mesaj gönder umut_yolcusu üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
astaravista253 su an offline astaravista253  
791 Mesaj -
Allah Razı Olsun
Gönderen: 21.01.2007 - 21:30
Bu Mesaji Bildir   astaravista253 üyenin diger mesajlarini ara astaravista253 üyenin Profiline bak astaravista253 üyeye özel mesaj gönder astaravista253 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1370 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
zelil-i hakisar (42), veritas1905 (42), skesman (49), karakiz06 (44), manayli (42), orhan86 (38), ezel (39), ezel1985 (39), tamteslim (47), esranur (40), Mavzer986 (41), Cicek06 (49), ay-isiginda-sak.. (38), dayi120 (), micnatis (45), celo1903 (43), 2ebu2 (52), a.yasin (49), fedakar (49), adnancaglayan (54), muco (41), Lear (43), MUSTAFA TIRA&TH.. (61), bu_rak (29), engizli (), meryem feyza (33), rkocabas (58), Mavilim (38), Kerimhan (40), BeYaZ vE sIyAh (33), halim (), trabzonlu (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.88910 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.