colchicine generique rhinocortivermektin ivermektine kamagra voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » TOPBAŞZADE Musa Efendi(Musa Topbaş)

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
zemhari su an offline zemhari  
TOPBAŞZADE Musa Efendi(Musa Topbaş)
1 Mesaj
TOPBAÞZÂDE Musa Efendi (Musa Topbaþgöz kırpma
Musa Topbaþ 1917 (1333) yýlýnda Konya�nýn Kadýnhaný ilçesinde dünyaya geldi. Tüccârândan Ahmed Hamdi Efendi�nin oðludur. Büyük dedesi Topbaþzâde Ahmed Kudsî Efendi, Mevlânâ Halid-i Baðdâdî hulefâsýndandý. Babasýnýn iþi sebebi ile Ýstanbul�a yerleþtikleri için Mûsâ Efendi�nin çocukluðu ve hayatý Ýstanbul�da geçti. Ýlk eðitimine Erenköy�deki Fransýz mektebinde baþladý, daha sonra Nuruosmaniye�deki Ýnkýlap Lisesinde devam etti. Orada iki yýl kadar okuduktan sonra ayrýldý. Ailesinin dînî bir eðitim almasýný istemesi sebebiyle, Elmalýlý M. Hamdi Yazýr�dan Kur�an ve din dersleri okudu. Bir ara Âyân Meclisi âzâsý Mustafa Âsým Yörük Hoca�dan eski usülde Arapça ve dînî bilgiler aldý. Prof. Angel isimli bir Mûsevî�den dört beþ yýl kadar özel Fransýzca dersleri gördü. Fransýzca�sýný bu dilden tercüme yapacak seviyeye getirdi. Nitekim onun imzâsýyla yayýnlanmýþ bir Fransýzca kitap da bulunmaktadýr. Küçük yaþlardan itibâren güzel sanatlara özellikle hüsn-i hatta meraklýydý. Hattat Hâmid Aytaç�dan hatt dersleri aldý. Hatt ile meþgul olduðu dönemde oluþturduðu zengin hatt koleksiyonunu tasavvuf yoluna girince �kalbimi meþgul etmesin� düþüncesi ile çevresindeki hatt meraklýlarýna daðýttý. Ýlim ve hizmet özellikleri ile tanýnan Topbaþ âilesi, âilenin Ýstanbul�daki ilk büyüðü Ahmed Hamdi Efendi�den itibâren dînî ve ilmî muhitlerin destekçisi oldu. Elmalýlý M. Hamdi Yazýr ve Âyân âzâsý Mustafa Âsým Efendi gibi âlimlere maaþ tahsis ederek sýkýntýlarýný gidermeye çalýþtý. Daha sonraki dönemlerde ailenin büyükleri Ýlim Yayma Cemiyetinin kuruluþunda ve hizmetlerinin devâmýnda müessir rol oynadý.

Mûsâ Efendi gençlik yýllarýnda Bekir Hâkî Efendi, Ali Yektâ Efendi ve Ömer Nasûhî Bilmen gibi devrin önemli âlimleri ile görüþür, ziyâretlerine giderdi. Ýstanbul�a geldiði zamanlarda Bediuzzaman Said Nursî�ye de arabasýyla hizmet ettiðini kendisi anlatýrdý.

Sultanhamamý�nda babasý Ahmed Hamdi Efendi ile baþladýðý ticarî hayâtýný, kardeþleri ile sürdürdü. Daha sonra kardeþleri ile tekstil sanayine yöneldi. 1970 yýlýna kadar fiilen ticaret ve sanayiin içinde bulundu. Tasavvufî ifadesiyle �halvet der-encümen� temel esasý çerçevesinde iþ hayatý ile mânevî hizmetleri birlikte yürüterek �el kârda, gönül yarda� ilkesini kendi hayatýnda fiilen gerçekleþtirdi. 1970 yýlýndan sonra sanayi ve ticaret iþlerini oðullarýna devrederek kendisini tamamýyla hizmete verdi. Vâkýa yine de ticarî hayattan bütünüyle kopmadý. Kardeþi ve oðullarýnýn yönettiði fabrikasýnýn üretimi ve ticârî iþleri ile yakýndan ilgilenirdi.

Mûsâ Efendi�nin hayatýnda en büyük deðiþiklik Ramazanoðlu M. Sami Efendi�yi tanýdýktan sonra gerçekleþmiþtir. Kendisi ile ilk defa 1950 yýlýnda Bursa�da tanýþtý. Bu tanýþmadan sonra zaman zaman Sami Efendi�nin ziyaretine gitse de esas intisabý 1956 yýlýndadýr. Kendisi manevi tecrübesini ve intisabýný þöyle anlatýr: �Muhterem Üstâdýmýzýn huzûr-i âlîlerine girdiðimizde tasavvufa dair hiçbir malumatým yoktu. Bize evrad verecekler yapacaðýz, o kadar sanýyordum. Manevi terakkî gibi þeyleri bilmiyordum. Maneviyatý zâhirî ders gibi telakki ediyordum� Oysa kalbe kuvvetli bir aþk aþýsý yapýlýyor. Sâlik zeki ve anlayýþlý ise onun farkýna varýyor, kýymetini biliyor ve o hali muhâfaza ile terakkî ediyormuþ�.

Sami Efendi�yi tanýdýktan sonra hizmete ve insanlýða bakýþý daha derin bir anlam kazanan Musa Efendi 1980 yýlýnda Erkam Yayýnlarýnýn kurulmasýna öncülük etti. 1986 yýlýnda da Altýnoluk dergisinin çýkarýlmasýna ön ayak olduðu gibi, ayný yýl Üsküdar�da Aziz Mahmûd Hüdayi Vakfýnýn kuruluþuna maddî ve mânevî katkýlar saðladý.

Kendisi baþlý baþýna bir müessese ve vakýf gibiydi. Hayýr hizmetlerinin her türü için ayrýlmýþ fonu vardý. Kitap, yetimler, hastalar, cami ve okul yapýmý için ayrýlmýþ tahsisatý bulunurdu. Bu fonlardan her birini bir seveni vasýtasýyla yürütür ve kendisi de kontrol ederdi. Kitap fonunu kitap almaya mali gücü olmayan, okumaya meraklý kiþilerle pek çok insanýn istifade edebileceði kütüphaneler için kullandýrýrdý. Yetimler fonunu ebeveyninden birini kaybetmiþ okumaya istidadlý, bilhassa hafýz gençler için tahsis ederdi. Nitekim Bosna-Hersek zulmünün devam ettiði günlerde bu savaþta ebeveynlerini kaybeden Boþnak çocuklarý için bir yetimler yurdu tesisine öncülük etmiþ, ancak bürokratik engeller sebebiyle maalesef bu yetimler Türkiye'ye getirilememiþti.

Hasta ve ilaç fonunu ise hastanelerde parasý olmayan hastalara ilaç, ameliyat ve tedavi masraflarýna katkýda bulunmak üzere sarf ettirirdi. Cami ve okul inþaatý için de özel bir fonu bulunur, bunu da camisi ve okulu bulunmayan yer ve yöreler için ayýrýrdý.

Hastalar ve yaþlýlar onun merhametini en çok celbeden kesimdi. 1987 yýlýnda evlerinden ve yuvalarýndan olmuþ yaþlý ihtiyarlar için: "Bunlar haklarýnda Allah'ýn üff bile demeyin buyurduðu kimselerdir." aslýnda bunlarý evlerimizde barýndýrmalýyýz. Madem bunu yapamýyoruz, öyleyse onlara yuva sýcaklýðýnda hizmet verecek huzur yurtlarý kurmalýyýz, demiþ ve Hüdayi Vakfýna baðlý olarak tesis olunan huzur yurdunun kuruluþ masraflarýný bizzat kendisi ve yeðenleri karþýlamýþtý. Yoksul hastalar için bir poliklinik ve bir hastane açarak onlarýn acýlarýný paylaþmak arzusundaydý. Bu maksatla gerçekleþtirilen polikliniðin açýlýþýnda onun yüzündeki mutluluk ve heyecan herkesi sevindirmiþti. Polikliniðin hizmetlerini takib için zaman zaman ziyârete gelmesi ve hizmetleri görmesi ona hazz veriyordu.

Ýnsanlarýn gençlik çaðlarýndan itibaren güzel alýþkanlýklar kazanmasýna özen gösterirdi. On beþ yýl kadar önce Topbaþ âilesinin çocuklarý için bir özel eðitim baþlatmýþ ve onlara harçlýklarýndan infâk ve hediye için mutlaka pay ayýrmalarýný söylemiþti. Hattâ onlarýn bu iþ için bir defter tutmalarýný ve harçlýklarýndan infâka ayýrdýklarý miktarý yazýp kendisine göstermelerini çocuk rûhunun anlayýp algýlayacaðý bir üslûpla öðretmeye çalýþmýþtý.

Onun þefkat ve merhameti sessiz ve derinden her türlü ehl-i derde ulaþýrdý. Þairin dediði gibi: "Dert çok, hemdert yok, düþmen kavî, tâli' zebun." düþmanýn zalim, derdin çok ve talihin yaver gitmediði zor zamanlarda onun þefkat eli Hýzýr gibi yetiþirdi. Hem de adýný vermeyen isimsiz bir kahraman olarak. Yakýn dönemlerde Afganistan ýstýrabýný, Bosna sancýsýný, Çeçenistan sýkýntýsýný, Kosova sýzýsýný ve Filistin acýsýný yüreðinde hissedip himmetini esirgemeyen oydu. Bir sohbet meclisinden sonra Bosna-Hersek'teki yaralarýn sarýlmasý için yardým toplanmýþtý. Herkes kendi adýna belli bir yardýmda bulunduðu sýrada o, büyük bir meblað uzatmýþ ve: "Bir dostun buraya verilmek üzere fakîre emâneti!" diyerek takdim etmiþti. Orada bulunanlarýn çoðunda, verilen bu paranýn meclise gelmemiþ bir þahsýn gönderdiði yardým intibaý uyandý. Ancak onun emanet dediði kendi malý, dost dediði de Allâh'tý...

Endonezya'da ekonomik sýkýntýyý istismar eden Batýlý bazý devletlerin misyonerler aracýlýðýyla oralara girmesi ve kiliseler inþa ederek Hýristiyanlýðý yaymaya çalýþmasý söz konusu olduðunda "Þimdi dil bilen insanlar olsa da oralara gönderilebilse.." diyerek teessürünü ifade etmiþti.

Yaptýðý hizmetlerin faili imiþ gibi görünmesinden rahatsýz olur, maslahat gereði kendisi ile alakalý bir þey anlatacaðý zaman daha çok meçhul sîgasý kullanýrdý. "..þöyle þöyle yapýldý, filan yere gidildi" derdi.

Onun üzerinde çok durduðu meselelerden biri de günümüzün en yaygýn hastalýðý olan ferdiyetçi yaþamaktý, içtimâîleþme zarûretine verdiði önemdi. Sohbetlerinde dâimâ Hz peygamberin ashab-ý kirama sorduðu �Bugün Allah için bir yetim baþý okþadýn mý? Bir hasta ziyaretine gittin mi? Bir cenaze teþyiinde bulundun mu?� hadisini sýk sýk gündeme getirirdi. Her sene örf haline getirdiði toplu düðünlerde birçok gencin mutlu bir aile yuvasý kurmasýna vesile olur, bu gençlere maddi olarak da yardýmda bulunurdu. Ayrýca hem Türkiye�de hem de Medine�de Ramazan aylarýnda iftar sofralarý kurdurur, iftar sevincini Müslümanlarla paylaþýrdý.

O, Hakk'ýn cemâl sýfatýna mazhar bir güzel insandý. Hem surette, hem sirette güzeldi. Hâli, kâli ve ahlâký ile mükemmeldi. Yaradanýna açýk gönlünde, herkese yer vardý. Nebatattan hayvanata, oradan insanlara ulaþan bir sevgiydi bu. Her türlü güzelliðin çiçek açtýðý gönlünde çiçeklerin ve güzellik timsali güllerin ayrý bir yeri vardý. Onlarý þefkatle seyreder, sevgi ile büyütürdü. Evinin bahçesindeki kediler ve köpekler bile ayrý bir þefkate mazhardý. Birbirlerinin hasmý olan bu iki cins, ondan gördükleri þefkatle husumeti unutmuþlar, adeta kardeþ olmuþlardý. Kedi ile köpeðin birbirlerini yaladýklarý onun bahçesinde çok görülmüþtür.

Ona göre tasavvuf demek sadece ibadet hayatý manasýna gelmezdi. Ýnsanlýða ve canlýlara hizmet onun hem hayatýnda hem de terbiye sisteminde muazzam bir ehemmiyete sahipti. Fakir fukaranýn hasta olanlarý için açýlmasýna vesile olduðu Hüdayi kliniðine hastalýðý sebebi ile bedenen hizmet edemediði için üzülür: �-Gücüm yerinde olsa, gider hastalara bil-fiil hizmet ederdim.� derdi.

Musa Efendi�ye göre tasavvufun gayesi kalbi olgunlaþtýrmak ve insaný Hakk�a vâsýl eylemektir. �Tasavvuf bir derya, çok dereceleri var. Mesela, kalp, ruh, sýr hafi, ahfa diye gidiyor, muhabbetle bitiyor. Ama o kâfî mi? Hayýr kafî deðil. Ýlla Fahr-i Kainat Efendimiz�in ahlakýyla ahlaklanmak, edebiyle edeplenmek. Yani her an Cenab-ý Hak�la beraber olabilmek�.

Tasavvufun aslý istikamet üzere olmaktýr. Çok insan istikamet ehlidir ama onlara keramet verilmemiþtir. Aksine bazen de istikamet ehlinin daha alt seviyesinde bulunanlardan keramet sadýr olabilir. Ýstikamet Cenab-ý Hakk�ýn emirlerini yerine getirmek, ahlakî bakýmdan durumunu düzeltmektir.

Musa Efendi hizipçiliði kalp eðitimi almamýþ, noksan kalmýþ insanlarýn bir hastalýðý olarak görürdü. Kalp olgunlaþmýþ olsa ne hizipçilik kalýr, ne de Müslümanlar arasýnda ihtilaflar. Bir güzel herkes birbirini baðýþlayýverir. Diyelim ki hayýrlý bir iþ var; �Efendim illa ben� yok. Kabiliyetli ise ona býrak, sen de onun muavini gibi çalýþ. Yani yol sarih. Herkes onu yapamýyor. �Ene� mani oluyor. Ama tasavvufun tam zevkini alanlar müstesna. Ayrýca ona göre hizmete giren kimse þöhretten kaçýnmalýdýr. Ýslam yolunda yapýlan bazý fedakarlýklar insaný gurura sevk etmemelidir.

O, mânevî yolun bütün büyükleri gibi ne dünyâyý ne ukbâyý istedi. Sadece Allâh'a yöneldi. Cümle lezzetleri ifnâ ederek, gerçek lezzetin mârifetullâh olduðunun idrâki içinde yaþadý. Hiçbir meþguliyet, onu Hakk ile beraber olmaktan alýkoymadý. Âhýret amelini dâimâ dünyâ ameline takdim etti. Gönlü, nisan yaðmuru damlalarýndan iri inciler peydâ eden sedefler gibiydi.

Son günlerini büyük hastalýklar içinde geçiren Musa Efendi�nin en zor zamanlarýnda bile dilinden sadece Allah kelimesi dökülmüþ, böylece zikir terbiyesinin en güzel örneðini sunmuþtur. Ömrünün son üç yýlýnda ve bilhassa vefatýna yakýn aylarda sýhhî iptilâ ve sýkýntýlar, üst üste geldi. Evvelâ böbreklerini kaybetti. Devam eden iptilâlarla ýstýrap, halsizlik ve dermansýzlýktan konuþamaz hale gelmiþti. Buna raðmen bütün gücüyle "Allâh, Allâh..." diye zikir hâlindeydi. 16 Temmuz 1999 Cuma günü Cuma ezanlarý okunurken Hakk�ýn rahmetine kavuþtu.

Mustafa Kara, Musa Efendinin vefatýna þöyle tarih düþmüþtür.

Gönül bu, iki hece
Esrarlý bir bilmece
Tarihin üçler dedi
Vâh "ÞAM-I HATM-Ý HÂCE"

Hayatýn mânâsýný bilir sahib-i iz'an
Kalblerin esrarýný çözer sahib-i ihsan
Bir ney çýkýp söylesin vefatýn tarihini
Ýki anahtar lâfýz, iþte "HUZUR VE ÝRFAN"

Musa Efendi�nin ömrünün son demlerinde hasta yataðýnda ara sýra gözünü açýp yakýnlarýyla göz göze geldiði anlarda dudaklarýndan dökülen bazý sözleri:

-Bütün mahlûkatý sevdim. Hayvânâtý, nebâtâtý sevdim. Her þeyi, herkesi sevdim. Bir insan yanlýþ söylese de onu yine sevmek lazým. Allah düþmanlarý müstesnâ.

-Hizmetle yorulan hizmetle dinlenir.

-Merhamet her þeyin baþýdýr.

-Dünya da boþ, ukbâ da; illa Hakk�ýn rýzâsý.

ESERLERÝ:

Musa Efendi�nin bütün Eserleri, Ýstanbul�da Erkam Yayýnlarý tarafýndan ve Sâdýk Dânâ müstear ismiyle yayýnlanmýþtýr.

1- Ýslâm Kahramanlarý üç ciltlik bir eserdir. Birinci cildi Hz. Peygamber ve ashâbýnýn cesâret ve kahramanlýklarýný, ikinci ve üçüncü ciltleri ise Selçuklu ve Osmanlý döneminde yaþayan kahramanlarý anlatýr.

2- Altýnoluk Sohbetleri beþ ciltlik bir eserdir. Altýnoluk Dergisi�nde aylýk olarak yayýnlanan makâlelerinin toplanmýþ hâlidir. Zikir, istikâmet, sabýr, þükür, edeb, tevbe, misâfirperverlik, Allah için sevmek, güzel ahlâk, merhamet, hizmet, ana-baba hakký, cömertlik, tevekkül, temkîn ve telvîn, gözyaþý, çocuk terbiyesi gibi ahlâkî ve tasavvufî konulardaki yazýlardýr.

3- Sultânü�l-arifîn eþ-Þeyh Mahmûd Sâmî Ramazanoðlu Mürþidi Mahmûd Sâmî Ramazanoðlu Efendi�nin hayatý, ahlâký ve tanýyanlarýn dilinden bazý hâtýrâlarýný ihtivâ eden bir eserdir.

4- Allah Dostunun Dünyasýndan - Hacý Musa Topbaþ Efendi ile Sohbetler Ömrünün son yýllarýnda kendisi ile yapýlan ve peyderpey Altýnoluk Dergisi�nde yayýnlanan röportajlarýn bir araya getirilmiþ þeklidir. Hayatý ve dünya görüþü ile ilgili en mühim bilgiler bu eserde bulunmaktadýr.

Bu eserler hâricinde küçük cep boyu hâlinde yayýnlanan Âhiret Hazýrlýðý, Tasavvuf -Mârifetullah, Hizmet Ýnsaný ve Âile Seâdeti isimli eserler Altýnoluk Sohbetleri adýyla yayýnlanan makâlelerden seçilmiþ olup yeni ve müstakil eser deðildir.
Gönderen: 16.01.2007 - 17:05
Bu Mesaji Bildir   zemhari üyenin diger mesajlarini ara zemhari üyenin Profiline bak zemhari üyeye özel mesaj gönder zemhari üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1256 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
6607 üye ile 12.06.2024 - 22:37 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Burhan Dinç (51), nilsude (59), selim (55), Gülüm 29 (32), DuranIbrahim (61), gk-nu-da (44), ceremin (49), pasa34 (49), ysf.20 (41), mehlikasultan83 (41), -=[ R_E ]=- (41), yasar 1126 (51), gunay1111 (45), mehmedfatih (35), karabey25 (60), karanfil86 (39), Karamurat35 (40), MeRVaNuL (119), enesa (55), kefenincebi (42), cole inen nur (57), VAN (48), burkay (58), arslanahmet11 (58), CANEMIN (47), kalpgozu038 (), Aglar_Gozum (42), sezayi (55), aslihan (47)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61881 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.