0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » PEYGAMBER EFENDİMİZ ve SAHABESİ

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ehlihikmet su an offline ehlihikmet  
Konu icon    PEYGAMBER EFENDİMİZ ve SAHABESİ
42 Mesaj -
Sevgili okuyucular! Allah’ýn Sevgilisi, Kâinatýn Efendisi, Yüce Yaratan’ýn Biricik ve En Son Peygamber'I, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in, yaþadýðý o gönüller dünyasýnda yaþamayý hiç hayal ettiniz mi? Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in etrafýnda pervane olmuþ, O’nun aþkýyla yanýp tutuþmuþ olan sahâbeyi tanýmak, onlarýn yaþadýðý herþeyi yaþamak...
O Cenab-ý Muhammed; varlýðýn bir tanesi, iþte güneþ, ay, yýldýz O’nun nurunun pervanesi... Yalnýz güneþ, ay, yýldýz mý? Ashab-ý kiram, gelmiþ geçmiþ bütün nebîler ve bütün resûller O’nun nurunun pervanesi olmamýþlar mý?
Peygamber Efendimiz (S.A.V), 14 asýr önce Ýslâmiyeti teblið etmekle görevli kýlýnmýþ ve bu görevini yerine getirerek bütün hayatý boyunca Ýslâmiyeti insanlara teblið etmiþtir. O’na tâbî olan ashab-ý kiram ise Ýslâmiyeti O'nunla birlikte yüceltmiþtir. Gayretleriyle, mücâdeleleriyle, fedakârlýklarýyla ve Allah için uðruna akýttýklarý tertemiz kanlarýyla... Onlar 14 asýr evvel Ýslâmiyeti yaþayarak ve yaþatarak yüceltmiþlerdir.
Allahû Tealâ, bütün zamanlarda yaþayan mü’min kullarýna sahâbeyi örnek göstermektedir. Zebur’da, Tevrat’ta, Ýncil’de ve Son Kitap Kur'ân-ý Kerim’de. Henüz sahâbe dünyada mevcut deðilken, onlarýn yaþayacaklarý hayatlarýný geçmiþ yüzyýllarda yaþamýþ insanlara örnek göstermiþtir. Sahâbeden asýrlar sonra bugün bizlere yine sahâbeyi örnek göstermektedir. Onlar, Allah’ýn bütün emirlerini yerine getirmiþ olmalarý sebebiyle saadet devrini yaþadýlar ve bütün âlemlere, bütün zamanlara örnek oldular. Ýki Cihan Sultaný'na, Þahitlerin Þahidi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e hizmet etmiþ, O’nun en yakýný olmuþ, O’nunla birlikte gelen nura uymuþ aþýk sahâbeler, Allah dostlarý, Allah taraftarlarý oldular.
“Bu ne sevda ki yere uzanmýþ yiðitlerim,
Bir baþka güzellikte göz nuru þehitlerim.” diyor þair. Kimin için? Sahâbe için.
Canlarýný, Allah uðruna seve seve veren, þehit olmak için birbirleriyle yarýþan sahâbe için. Ancak sahâbe, sahâbe olmadan evvelki devirlerini, körleþen, katýlaþan kalpleriyle küfür ve vahþet içinde yaþadýklarý zamanlarýný hayatlarý boyunca hiç unutmadýlar. Neden unutmadýlar biliyor musunuz? Allah'a köle olabilmek için, onlarý bedevî halden alýp da gýybet çukurunun, ateþten bir çukurun içinden kurtaran þefkatle, merhametle, güzellikle, ilimle, hilmle irþada ulaþtýran Güzeller Güzeli Sevgili Peygamberimiz (S.A.V)’in kölesi olabilmek için. O Sevgili Peygamber ki; onlarýn üzerine kol kanat germiþ, onlarý korumuþ, muhafaza etmiþ, onlarý hidayete, irþada ulaþtýrmýþtý. Peygamberimiz sahâbe için:
“Benim sahâbem gökteki yýldýzlar gibidir. Hangisine tâbî olursanýz, hidayete erersiniz.” demiþti. Bedevîyi sahâbe haline getiren, Güzeller Güzeli Sevgili Peygamberimiz'in övgü dolu sözleri. Buna karþýlýk sahâbe kendi hayatlarýndan da önde tuttuðu Sevgili Peygamberleri'ne karþý edebte haddi aþmamak gayesiyle geldikleri noktayý, bir zamanlar ne olduklarýný hiç unutmadýlar. Kendilerini o zillet çukurundan çýkaran Peygamberleri'nin kadir ve kýymetini unutup da gaflete düþmekten çok korktular. Ýþte bu sebeple o Peygamber aþýklarý, Sevgili Peygamberimiz (S.A.V)’in deðerini insanlýk dünyasý içinde bu âlemde en iyi bilenlerdir. Onlarýn hepsinin adýný anmak, hepsini bu satýrlarýn içine sýðdýrmak elbette mümkün deðil. Belki bütün hayatýmýzý versek, onlarý anlatmaya yine yetmeyecektir. Ancak kitabýmýzda onlarý sonsuz hürmet, sevgi ve hasretle anmak istiyoruz. Bu sebeple Rabbimizin hoþgörüþüne sýðýnarak onlarýn içinden bazýlarýna ait örnekler vererek “sahâbe” konulu bu yazýmýzda amacýmýz, onlarla beraberliði bir nebze olsun yaþamak ve yaþatmak oldu.


4-1- HZ. OSMAN
Haya ve edeb incisi Hz. Osman, 34 yaþýndayken Ýslâmiyete giriyor. Bütün ailesinin, amcalarýnýn, bütün tanýdýklarýnýn ve akrabalarýnýn isyanlarýna, karþý koymalarýna karþýlýk davasýndan vazgeçmiyor. Hz. Osman’ý okuduðumuz kitaplardan nasýl biliriz? Hz. Osman yumuþak huylu, hiç kimseyi kýrmayan, gücendirmeyen kerem sahibidir. Ancak ne zaman ki ona, Allah’ýn Resûl’ünden, Muhammed’den vazgeçmesi söyleniyor, bu sebepten dolayý ona zulüm edilmeye baþlanýyor, iþte o yumuþak, halim selim Hz. Osman, birdenbire bir arslan kesiliyor. Ne kadar zulüm edilirse edilsin, Hz. Osman ona yapýlan herþeyden razý oluyor, baþýndan vazgeçmeye de hazýr; ama Allah ve Allah Resûl’üne olan aþkýndan vazgeçmemekte kararlýdýr.
Ýþte Hz. Osman’la ilgili kitaplardan aldýðýmýz ona ait bir aný:
Saadet devrinde bir gündü. Hz. Osman, 7 tane altýn tabaðýn içinde altýnlarla birlikte 7 hizmetkârýný Resûlullah’a gönderdi ve bu hediyeyi kabul etmesini istedi.
Hepsini birden Allah’ýn Resûl’üne veren hizmetkârlara Âlemin Fahri þöyle buyurdular:
“Hediyeleri kabul eyledim. Gidip efendinize benden selâm söyleyiniz.”
O anda hizmetkârlar yerlerinden kýmýldamadýlar. Mutlulukla tebessüm ettiler. Yüzlerinde pýrýltýlar ile Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e þöyle söylediler:
-Ey Allah’ýn Resûl’ü, efendimiz tabaklarla birlikte bizleri de size hediye etti.
Ýþte o anda Sevgili Peygamberimiz (S.A.V), Hz. Osman’ýn bu güzelliði karþýsýnda öylesine duygulandý ki, Yüce Rabbine þöyle dua etti: “Ya Rabbi! Osman’ý Sana havale ettim.”


4-2- HZ. ALÝ
Düþmanlarý yere seren, kale kapýlarýný bir lahzada kaldýrabilen ve putlarý deviren, insanlarý o ünlü kýlýcýyla yere seriveren Hz. Ali’nin Peygamber’e aþkýdýr ki; onu Allah’ýn yenilmez arslaný yaptý. Þair, Hz. Ali için ne diyor:

<<Gece gündüz Allah&#8217;ý zikretti, andý Ali,
Bu ne sevda, bu ne aþk, tutuþup yandý Ali!>>

Ýþte onu Allah&#8217;ýn arslaný yapan, ona bu kadar güç ve kudreti veren, Rabbimize olan hayranlýðý, aþký idi.
&#8220;Ali gecesini gündüzünü Allah&#8217;ý zikretmekle geçirdi.&#8221; diyor þair.
Hz. Ali, daimî zikre ulaþmýþ, Allah&#8217;ýn tezekkür, hüküm, hayýr sahibi kulu olmuþtur. Hikmet sahibi kulu olmuþtur. Önce Allah&#8217;a aþýk olmuþ, sonra O&#8217;na hayran olmuþ, sonunda O&#8217;nun kölesi olmuþtur. Allah&#8217;ýn kölesi olmak, bu dünyaya köle olmaktan, tutkulara, iptilalara köle olmaktan çok farklýdýr. Allah&#8217;a köle olmak insana mutluluk verir, kuvvet verir, güç, kudret verir. Gerçek hürriyeti verir.
Onun en önemli özelliklerinden bir tanesi 23 yaþýnda îmân ve aþk ile dolu olan o kalbiyle birlikte, canýndan çok sevdiði Sevgili Efendisi&#8217;nin emri üzerine O&#8217;nun ölüm yataðýna girivermesiydi. Bu emri yerine getirirken bir an bile kendi canýný düþünmemiþti. Sevgili Peygamberi&#8217;nin bu emri, onun için herþeye bedeldi. Çünkü O&#8217;nu canýndan da çok seviyordu. Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in emri ancak ona verilen þanlý bir þerefti.
Kýzgýn tabanlarý ýsýran çölde, Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in emri üzerine, Hz. Ali, 400 km. yaya yürüyerek Mekke&#8217;den Medine&#8217;ye gitmiþtir. Gökyüzünde alev saçan güneþ, uçsuz bucaksýz kumlarda Mekke ile Medine arasýnda tek baþýna garip bir yolcu... Hz. Ali yolculuðunu tamamladý, Sevgili Peygamberi&#8217;ne ulaþtý. Ýþte kýzgýn çölleri aþýrtan ondaki güç Allah sevgisi, Allah aþkýydý, peygamber aþkýydý.


4-3- HZ. HAMZA
Peygamberler Peygamberi&#8217;nin sevgili amcasý, Ýslâm&#8217;ýn ilk sancaktarý Hz. Hamza. Allah&#8217;ýn Resûl&#8217;ü, Hz. Hamza için þöyle buyuruyor: &#8220;Kýyâmet gününde Yüce Allah&#8217;ýn huzurunda þehitlerin efendisi Abdülmuttalip&#8217;in oðlu Hamza&#8217;dýr.&#8221; diyor.
Kureyþ&#8217;in asil ve soylu efendisi, en büyük savaþ kartalý Hz. Hamza, bütün servetini Mekke&#8217;de terketti. Hz. Muhammed (S.A.V)&#8217;in izni ile herþeyini geride býrakarak Medine&#8217;ye göç etti. O&#8217;nun yoluna baþýný koydu ve bir daha geri dönmedi. Ýþte onun en acýklý hikâyesi Uhud Savaþý&#8217;nda þehit olduktan sonraydý. Kin ve nefretle dolu olan düþmanlarý þehit düþen Hz. Hamza&#8217;nýn cansýz yatan fizik vücudunun göðsünü yardýlar, ciðerlerini çýkardýlar, aðýzlarýna alýp çiðnediler. Bakýnýz yazarlar kitaplarýnda bu olayla ilgili þöyle söylüyorlar:
&#8220;Gökkubbe o ana deðin böyle bir vahþi cinayeti asla görmedi.&#8221;

4-4- HZ. BÝLÂL
Sahâbenin içinde Hz. Bilâl&#8217;in yeri ayrýdýr. Hz. Bilâl&#8217;i þöyle düþünün. Kýzgýn çöllerde kayalarýn üzerine yatýrýlýyor ve kocaman bir kaya parçasý göðsüne dayanýyor, sürekli sorgulanýyor.
-Haydi bakalým cevap ver, senin taptýðýn kimdir?
Hz. Bilâl cevap veriyor:
&#8220;Allah bir, Allah bir.&#8221;
Çok kýzýyorlar, öfkeleniyorlar. Vuruyorlar, vuruyorlar.
Hz. Bilâl cevap veriyor:
&#8220;Lâ ilâhe illâllah&#8221;.
Vazgeçmiyorlar. Tekrar vuruyorlar, tekrar vuruyorlar.
Hz. Bilâl tekrar cevap veriyor:
&#8220;Lâ ilâhe illâllah &#8221;.
Boynuna ip takýyorlar, Mekke&#8217;nin sokaklarýnda sürüyorlar, Hz. Bilâl&#8217;I:
&#8220;Lâ ilahe illâllah&#8221;.
Bu ne metanet? Bu ne cesaret, ne yürek? Ne uðruna? Ýslâm olmak uðruna, Allah ve Muhammed aþkýna!
Yine azgýn ve þaþkýn kâfirler bir gün Hz. Bilâl&#8217;i yakalayýp ellerini kollarýný baðladýktan sonra:
-Sana bir þans veriyoruz Ya Bilâl! Muhammed&#8217;in peþini býrak. O&#8217;nun peþinden gitme, O&#8217;na tâbî olma, O&#8217;nun sözünü dinleme, O&#8217;nunla birlikte gelene uyma.
-Eðer bu söylediklerimizi yaparsan o zaman kurtulursun Ya Bilâl, diyorlar.
Hz. Bilâl cevap veriyor:
-Ben zaten kurtulmuþum. Siz kurtulmaya bakýn.
Bu söz, onlarý iyice çileden çýkarýyor ve vuruyorlar da vuruyorlar. Vücudundan kanlar fýþkýrýyor. Yüzlerce sopa baþýna inip inip kalkýyor. Sonunda býrakýp gidiyorlar.
Hurdahaþ olmuþ o bedenden, usul usul, fýsýltý halinde þu ses yükseliyor:
&#8220;La ilâhe illâllah&#8221;.
Kur&#8217;ân-ý Kerim der ki:
&#8220;Sahâbe hep Kur&#8217;ân konuþurdu. Boþ lâf etmezlerdi.&#8221;
Bu kâfir topluma can çekiþirken dahi Hz. Bilal Kur&#8217;ân gerçeðini hatýrlatýyor. Tâbî olmadýktan sonra kurtuluþun olamayacaðýný anlatmaya çalýþýyor.
&#8220;Ben kurtuldum, siz kurtulmaya bakýn.&#8221; diyor.
Bin türlü eziyet ve cefaya karþý sadece bir tek silâhý vardý Hz. Bilâl&#8217;in: Aþk ve îmân. Bakýnýz Hz. Bilâl, için þairler ne yazýyorlar:
&#8220;Bir çift pabucu ve bir hýrkasý vardý. Fakat yüreði dünya kadardý.&#8221;
Dünyayý Ýslâm&#8217;a ezanla davet eden, bu muhteþem mazlumdu. Hz. Bilâl&#8217;i kölelikten sultanlýða ulaþtýran ise Allah aþkýydý. Aþk nelere kaadir deðildir ki! Aþksýz yaþayanlar, susuz yaþayan bitki gibi deðil midir? Bir süre sonra bitki kuruyacak çerçöp olacaktýr. Bu insanlar, Allahû Tealâ&#8217;nýn Kur&#8217;ân-ý Kerim&#8217;de bahsetmekte olduðu yaþayan ölülerdir.
Oysa ki aþk, bahçelere bahar rüzgârý hediye eder.
Aþk, dað eteklerine yýldýz gibi goncalar serper.
Aþk güneþinin ýþýðý, denizleri deler geçer de,
Balýða yolunu bulduran bir göz ihsan eder.
Bahsi geçen bu aþk hangi aþktýr? Allah aþkýdýr sevgili okuyucular. Bütün güzellikleri yaþatan Allah&#8217;a duyulan aþktýr.
(Ýnsanlar Allah&#8217;a aþýk olduklarý basamaða birdenbire ulaþamazlar. 28 basamakta dizayn edilen ahsen-i takvimin yaþanmasý zaman içinde gerçekleþir. Kemâlât basamaklarý birer birer aþýlýr. Bihakkýn takvanýn sahibi olanlar 28. basamaðýn 5 ve 6. kademelerine ulaþmýþ olanlardýr. Burasý Allah aþýklarýnýn makamýdýr. Ýþte Peygamber aþýklarýndan bahsettiðimiz zaman Kur&#8217;ân-ý Kerim dizayný içindeki onlarýn yerlerinin 28. basamaðýn 5 ve 6. kademeleri olduðunu bilelim.)
Âlemlerin Efendisi ebediyete intikal ettiði günden sonra Hz. Bilâl bir daha ezan okuyamamýþtý. O gün onun için en büyük kayýp olmuþtu. Ve bir daha ezan okuyabilecek gücü ve kudreti kendinde bulamamýþtý.


4-5- HZ. ÖMER
Sahâbenin üstünlerinden, sahâbenin baþta gelenlerinden Hz. Ömer, gecenin karanlýðýnda tenha sokaklarda yürürken sesler duyuyor. Kalpleri îmânla dolu sahâbenin Kur&#8217;ân okuyan seslerini duyuyor ve gözleri yaþlarla doluyor.
Þöyle düþünüyor:
&#8220;Ey Rabbim karanlýk gecelerde nice aydýnlýk gönüller var! Nice kandil mumu gibi yanan aþýklar var.&#8221;
&#8220;Resûlullah&#8217;sýz dünyada yaþamak istemeyen nice zahidler, âlimler var.&#8221;
&#8220;Karanlýk gecelerde nice aydýnlýk gönüller var.&#8221;
Bu aydýnlýk gönüller, Allah&#8217;ýn nuruyla aydýnlanmýþtýr. Hiçbir karanlýðýn, bu aydýn gönülleri karartmaya gücü yetmez. Onlar, sabah akþam Allah&#8217;ý zikrederler, zikrettikçe Allah&#8217;tan kalplerine gelen rahmet, fazl, salâvâtla beslenirler, rýzýklanýrlar. Allah&#8217;ýn nurlarý 28 basamakta kapkaranlýk kasiyet baðlý kalpleri yýkar, temizler, pür nur eder. Ýþte Allah aþkýyla dolu gönüller, bu gönüllerdir. Allah&#8217;ýn Kur&#8217;ân-ý Kerim&#8217;de farz kýldýðý daimî zikir emrine itaat etmiþ olanlarýn gönülleridir. Ýþte Hz. Ömer de Allah aþkýyla yanan, gözyaþlarý içinde sabahlayan, aydýn gönüllü sahâbenin içinden, ileri gelenlerinden biriydi.
Sahâbeyi anlatmak mý? Kolay mý sahâbeyi anlatmak? Onlarýn güzelliklerini sayarak bitirmek? O sahâbeyi anlatabilmek, Ýki Cihan Sultaný'na, Þahitlerin Þahidi'ne hizmet etmiþ, uðruna canlarýný vermiþ sahâbeyi anlatabilmek, bu dünyadaki belki de en zor iþ. Çünkü yaþamadan yaþanmýþý anlatmak, bizi gerçeðe ne kadar yaklaþtýrýr bilemeyiz. Þair:
&#8220;Var mý þu âlemde sahâbe gibi yüce ahlâk, yüce îmân sahibi?&#8221; diyor.
Kur&#8217;ân-ý Kerim&#8217;de Allahû Tealâ buyuruyor ki :
&#8220;Sahâbeyi size örnek verdim. Sizden önce Tevrat&#8217;ta ve Zebur&#8217;da da örnek verdim.&#8221;
Neden? Çünkü onlar Kur&#8217;ân&#8217;ýn bütününe tâbî oldular ve bize:
&#8220;Onlar Kur&#8217;ân&#8217;ýn bütününe tâbî olmuþlarsa siz de tâbî olabilirsiniz.&#8221; diyor.
&#8220;Onlar Kur&#8217;ân-ý yaþamýþlarsa siz de yaþayabilirsiniz&#8221; diyor.
&#8220;Resûlullah&#8217;sýz dünyada yaþamak istemeyen o nice zahidler, âlimler gibi biz de bu dileðin sahibi olmalýyýz. Resûlullah artýk aramýzda deðil ama O'nun varisleri aramýzda. Allah&#8217;ýn Kitab&#8217;ýný Resûlullah&#8217;tan sonra miras býraktýklarý var. Biz insanlara, sahâbe gibi yaþayýp, onlar gibi mutlu olmanýn bütün imkânlarýný vermeye devam ediyor. Bu sebeple sahâbeyi örnek veriyor. Karanlýklardan bizi aydýnlýða çýkaracak imam resûllere tâbî olarak, sahâbeye tâbî olmamýzý, onlarýn tâbî olduðu resûllere tâbî olmamýzý istiyor. Saadet devrini bize sunuyor. Kur&#8217;ân ile müjdeliyor, elhamdülillah.
O halde ne yapmalýyýz? Onlar gibi hayata Kur&#8217;ân&#8217;la bakalým, Kur&#8217;ân&#8217;la düþünelim, Kur&#8217;ân&#8217;la karar verelim, Kur&#8217;ân konuþup, Kur&#8217;ân dinleyelim. Eðer Kur&#8217;ân ilmini Allah&#8217;ýn tayin ettiði Resûl&#8217;den alýr da hayatýmýza tatbik edebilirsek bizler de ahirin sahâbesi olabiliriz. Ahir zaman, asr-ý saadeti neden yaþamasýn? Yoksa bu dünya hayatýnýn ne önemi var?
&#8220;Neye yarar ki yaþamak
Gönülde bu aþk olmasa!
Hayat ancak çelik çomak,
Îmân ile meþk olmasa!&#8221;
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V) sahâbesine inanýyor, onlara güveniyor, onlardan destek buluyor, yardým alýyor, onlar tarafýndan hürmet ediliyor, saygý duyuluyor. Gelmiþ geçmiþ bütün Allah&#8217;ýn resûllerinin etrafýnda Allah&#8217;ýn yardýmcýlarý olmuþtur. Sahâbe de Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in etrafýnda Allah taraftarlarý, Allah&#8217;ýn yardýmcýlarýydýlar.
Peygamberimiz (S.A.V)&#8217;in onlarý örnek gösterdiði þu sözüyle hatýrlayalým:
&#8220;Benim sahâbem gökteki yýldýzlar gibidir. Hangisine uyarsanýz, hangisine tâbî olursanýz sizi doðru yola götürür.&#8221;
Bu sözün içinde güven var, emin olmak var, onlara sahip çýkmak var. Birlik ve beraberliðin bütünü var. Böylesine onlar Peygamber&#8217;leriyle birlik olmuþlar, hem çok olmuþlar, hem tek olmuþlar. Bu sebeple asr-ý saadeti yaþamýþlar.


4-6- UHUD
Uhud günü Allah Resûl&#8217;ünün önünde et ve kemikten bir hisar çevirenler arasýnda Hz. Þemmas Bin Osman da vardý. Kâinatýn Efendisi saðýna, soluna dönüp baktýkça hep Þemmas&#8217;ýn kýlýcýyla kendisini korumaya ve kâfirleri uzaklaþtýrmaya çalýþtýðýný görüyordu. Bir ara Allah&#8217;ýn Resûl&#8217;ü müþrikler tarafýndan iyice kuþatýldý ve tehlike büyüdü. Hz. Þemmas hemen atýldý, kendi vücudunu Allah&#8217;ýn Resûl&#8217;üne kalkan yaptý. Oklar ve mýzraklar Þemmas&#8217;ýn vücudunu delip geçti ve Þemmas Âlemlere Rahmet Olan&#8217;ýn önünde yere düþtü. Burada sözü Mehmet Akif&#8217;e verelim:
&#8220;Þüheda gövdesi; bir baksana daðlar taþlar,
O rükû olmasa eðilmez baþlar.&#8221;
Cihan günlerini saadet-i cennetlerine döndüren Peygamberimiz (S.A.V)&#8217;in sahâbeleri iþte böyleydi. Birçoðu þehit olmak mertebesine yükseldi.
Al-i Ýmran Suresi 168. âyet-i kerimesi münafýklarý anlatýyor. Münafýklar þehit olmak üzere Allah için çarpýþan sahâbelerin arkasýndan:
&#8220;Eðer bize itaat etselerdi, gitmeselerdi, öldürülmezlerdi.&#8221; diyorlar.
Ve Allahû Tealâ ölümden kaçan münafýklara Al-i Ýmran-168&#8217;de cevap veriyor:
&#8220;Eðer siz doðru biliyorsanýz, doðru söylüyorsanýz, haydi bakalým ölümü kendinizden savýn da görelim."
3/AL-Ý ÝMRAN-168: &#8220;Ellezîne kâlû li ýhvânihim ve kaadû lev etâûnâ mâ kutil(kutilûgöz kırpma, kul fedreû an enfusikumul mevte in kuntum sâdýkîn(sâdýkîne).&#8221;
O (münafýk) kimseler ki, (savaþa gitmeyip) oturdular da savaþa katýlan kardeþleri için, &#8220;Eðer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi.&#8221; dediler. (Sen de onlara) de ki; &#8220;Eðer doðru söylüyor iseniz (sözünüze sadýksanýz), haydi ölümü kendinizden savýn.&#8221;
Ölüm bir kaderdir. Allah&#8217;ýn tayin ettiði bir kaderdir.
4/NÝSA-78: &#8220;Eyne mâ tekûnû yudrikkumul mevtu ve lev kuntum fî burûcin muþeyyedeh(muþeyyedetin), ve in tusýbhum hasenetun yekûlû hâzihî min indillâh(indillâhi), ve in tusýbhum seyyietun yekûlû hâzihî min ýndik(ýndike), kul kullun min ýndillâh(ýndillâhi), fe mâli hâulâil kavmi lâ yekâdûne yefkahûne hadîsâaglahadîsen).&#8221;
Nerede olursanýz olun ölüm size ulaþýr. Hatta saðlam kalelerde bulunsanýz bile. (Senden dolayýgöz kırpma onlara bir iyilik isabet ederse: "Bu Allah&#8217;tandýr." derler. Bir kötülük isabet ederse: "Bu senin tarafýndandýr." derler. De ki: "Hepsi Allah&#8217;ýn katýndandýr." Bu topluluða ne oluyor ki söz anlamaya yanaþmýyorlar?
Ölümü uzaklaþtýrmak mümkün deðildir. Münafýklarýn ölümü kendilerinden uzaklaþtýrmak istemelerinin sebebi ölümden korktuklarý içindir. Onlar ölümün korkulacak, kaçýlacak bir þey olmadýðýný bilmiyorlardý. Aslýnda ölüm, Kur&#8217;ân-ý Kerim&#8217;e göre bir son deðil, tam tersi sonsuz bir hayatýn baþlangýcýdýr. Bu dünya hayatý sadece biz insanlarý imtihan içindir. Ölümden sonra tekrar yaratýlacaðýz. Sonsuz bir hayat bizleri bekliyor. Sonsuz bir azap veya sonsuz bir mutluluk. Kur&#8217;ân-ý Kerim&#8217;in bütününe tâbî olan sahâbe, bu sonsuz mutluluðun baþlangýcý olan ölüme koþarak gidiyor, Allah için þehit olmak istiyorlardý. Ama münafýklarýn onlarý anlamasý mümkün deðildi. Çünkü onlarýn kalplerinde Kur&#8217;ân-ý Kerim&#8217;i anlamamalarý için ekinnet vardý. Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in sözlerini iþitmemeleri için kulaklarýnda vakra, Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in gerçek kimliðini görememeleri için gözlerinde perde vardý. Allahû Tealâ Al-i Ýmran Suresi 169. âyet-i kerimesiyle konuya daha açýklýk getiriyor:
&#8220;Allah yolunda öldürülen o kimseleri ölüler sanmayýnýz. Hayýr, onlar diridirler ve Rab&#8217;leri katýnda rýzýklandýrýlýrlar.&#8221;
Yüce Rabbimiz bu dünya hayatýný yaþayan birçok insan için: &#8220;Onlar yaþayan ölülerdir.&#8221; derken, þehit olmuþ fizik olarak artýk göremediðimiz Allah dostlarý için: &#8220;O kimseleri ölüler sanmayýnýz.&#8221; diyor.
3/AL-Ý ÝMRAN-169: &#8220;Ve lâ tahsebennellezîne kutilû fî sebîlillâhi emvâtâaglaemvâten), bel ahyâun ýnde rabbihim yurzekûn(yurzekûne).&#8221;
Allah yolunda öldürülen o kimseleri, ölüler sanmayýn. Hayýr, (onlar) diridirler ve Rab&#8217;leri katýnda rýzýklanýrlar.
Yine Bakara Suresi 154. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ ilâve ediyor ki;
2/BAKARA-154: &#8220;Ve lâ tekûlû li men yuktelu fî sebîlillâhi emvat(un), bel ehyâun ve lâkin lâ teþ&#8217;urûn(e).&#8221;
Ve Allah yolunda öldürülen kimseler için &#8220;ölüler&#8221; demeyin. Hayýr, onlar diridirler, fakat siz, farkýnda olmazsýnýz.
&#8220;Fakat siz farkýna varamazsýnýz.&#8221;
Gerçekten farkýna varamayýz. Onlarý gönül gözüyle görenler hariç, hiç kimse onlarýn yaþadýðý gerçeðini bilemez. Ancak onlar o anda ölü olmadýklarýný, Allah tarafýndan rýzýklandýrýldýklarýný ve sonsuz bir saadete ulaþtýklarýný bilirler.
Ölmeden birkaç dakika önce onlara Allah cenneti gösterir. Þehid olduklarý zaman ise mutlaka Allah&#8217;ý görürler, yüzlerinde mutlu bir tebessüm belirir ve canlarýný teslim ederler.
Al-i Ýmran Suresi 170. âyet-i kerimesinde þehit olanlarýn isteklerini Allahû Tealâ dile getiriyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-170: &#8220;Ferihîne bi mâ âtâhumullâhu min fadlýhî, ve yestebþirûne billezîne lem yelhakû bihim min halfihim, ellâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).&#8221;
(Allah'ýn) onlara kendi fazlýndan verdiði þeyle (Allah'ýn FAZLI ile) ferahlarlar. Ve arkalarýndan henüz kendilerine katýlmayan (henüz þehit olmayan) kimselere, "onlara bir korku olmayacaðýný ve onlarýn mahzun da olmayacaklarýný" müjdelemek isterler.
Çünkü onlar diridirler, Rab&#8217;leri katýnda rýzýklanýrlar.
3/AL-Ý ÝMRAN-171: &#8220;Yestebþirûne bi ný&#8217;metin minallâhi ve fadlin, ve ennallâhe lâ yudîu ecral mu&#8217;minîn(mu&#8217;minîne).&#8221;
(Onlar) Allah&#8217;tan bir ni'met ve bir fazl ile müjdelenirler. Ve muhakkak ki; Allah, mü&#8217;minlerin mükâfatýný zayi etmez.
Þehit olmaya kararlý olan sahâbe kendilerine mal kaybý ve yaralanma isabet ettikten sonra da Allah yolunda mücâdele etmeye devam ediyorlar. Allah&#8217;ýn ve Resûl&#8217;ün davetine icabet ediyorlar, ondan vazgeçmiyorlar.
3/AL-Ý ÝMRAN-173: &#8220;Ellezîne kâle lehumun nâsu innen nâse kad cemeû lekum fahþevhum fe zâdehum îmânâaglaîmânen), ve kâlû hasbunallâhu ve ný&#8217;mel vekîl(vekîlu).&#8221;
O (ahsen) kimseler ki; insanlar onlara: "Andolsun ki; (düþmanýnýz olan) insanlar hiç þüphesiz size (saldýrmak) için toplanmýþlar. Aman onlardan korkun." dediler. O zaman (bu söz) onlarýn ancak îmânýný artýrdý. Ve dediler ki: "HASBUNALLAHU VE NÝ&#8217;MEL VEKÝL (Allah bize kâfidir ve O, ne güzel vekildir).
Münafýklar sahâbeyi Allah için savaþmaktan caydýrmak, korkutmak için mücâdele ediyorlar. Ama Rabbimiz onlarýn dostudur.
3/AL-Ý ÝMRAN-175: &#8220;Ýnnemâ zâlikumuþ þeytânu yuhâvvifu evliyâ&#8217;eh(evliyâ&#8217;ehu), fe lâ tehâfûhum ve hâfûni in kuntum mu&#8217;minîn(mu&#8217;minîne).&#8221;
Size o (haberi getiren) ancak þeytandýr. Kendi dostlarýný (savaþ ve ölümle) korkutur. Eðer siz (gerçek) mü&#8217;minler iseniz onlardan korkmayýn, Benden korkun.
Þeytan kendi dostlarýný savaþla, ölümle, hastalýkla korkutur. Münafýklar þeytana dost olmuþ onun ilkasýný baþkalarýna ulaþtýran kimselerdir. Savaþ da, ölüm de, hastalýk da Allahû Tealâ&#8217;nýn dizaynýdýr. Allahû Tealâ:
&#8220;Eðer siz gerçekten mü&#8217;minlerseniz ondan (þeytan) ve onun söylediklerinden korkmayýnýz. Ama Benden korkun.&#8221; diyor.
8/ENFAL-64: &#8220;Yâ eyyuhen nebiyyu hasbukallâhu ve menittebeake minel mu'minîn(mu'minîne).&#8217;&#8217;
Ey Peygamber! Allah sana ve mü&#8217;minlerden sana tâbî olanlara kâfidir.
Ýblis Allah&#8217;ý, Allah&#8217;ýn kudretini tamamen unutturmuþ, insanlarý korkutmayý baþarmýþtýr. Ama Allahû Tealâ bütün þehit olanlarýn hepsini müjdeliyor.
&#8220;Onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardýr.&#8221; buyuruyor.
Tehlike karþýsýnda korkmamak, Allah&#8217;a güvenip dayanmak sahâbenin iþiydi. Onlar Allah&#8217;a güvenirdi, Allah da onlara yardým ederdi. Allah hep onlarla birlikteydi. Allah o sahâbeyi sadece kalpleri güçlenmesi için, kalplerinde tatmin duygusunu yaþayabilmeleri için savaþ sýrasýnda tam üçbin meleði ile destekledi. Aslýnda Allahû Tealâ&#8217;nýn desteklemesi ve yardýmý için meleklere ihtiyacý yoktu. Ama Allahû Tealâ o mü&#8217;min kullarýnýn kalplerini tatmin edebilmek için meleklerini gönderdi. Yardým Allah&#8217;a aittir. Allah&#8217;ýn yardým etmeyi dilemesi yeterdir, Allah&#8217;ýn yardým için vasýtaya da ihtiyaç yoktur. Ýsterse üçbin melekle, isterse hiçbir vasýta kullanmadan yardým eder.
3/AL-Ý ÝMRAN-180: &#8220;Ve lâ yahsebennellezîne yebhalûne bi mâ âtâhumullâhu min fadlýhî huve hayran lehum. Bel huve þerrun lehum. Seyutavvekûne mâ bahýlû bihî yevmel kýyâmeh(kýyâmeti). Ve lillâhi mîrâsus semâvâti vel ard(ardýgöz kırpma. Vallâhu bi mâ ta&#8217;melûne habîr(habîrun).&#8221;
Allah'ýn fazlýndan kendilerine verdiði þeyi, (Allah yolunda infâk etmeyip) cimrilik edenler, sanmasýnlar ki; bu kendileri için hayýrdýr. Bilakis... Bu onlar için bir þerrdir. Cimrilik ettikleri þey, kýyâmet günü boyunlarýna dolanacaktýr. Göklerin ve yerin mirasý Allah'ýndýr. Allah, yaptýðýnýz þeylerden haberdardýr (HABÎR'dir).
Al-i Ýmran Suresi 26. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ Resûl&#8217;üne diyor ki:
3/AL-Ý ÝMRAN-26: &#8220;Kulillâhumme mâlikel mulki tû&#8217;tilmulke men teþâu ve tenziul mulke mimmen teþâ&#8217aglateþâu), ve tuýzzu men teþâu ve tuzillu men teþâ&#8217aglateþâu). Bi yedikel hayr(hayru). Ýnneke alâ kulli þey&#8217;in kadîr(kadîrun).&#8221;
De ki: "Ey mülkün maliki olan Allah&#8217;ým. Mülkü dilediðine verirsin, dilediðinden de mülkü alýrsýn. Dilediðini azîz edersin, dilediðini de zelil edersin. Hayýr yalnýz Senin elindedir. Muhakkak ki; Sen, herþeye KAADÝR&#8217;sin.
Sahâbe bu 2 âyet-i kerimenin idraki içindeydi. Veren Allah, alan Allah. Onlarýn muhatabý hep Allah&#8217;tý. Ýþte sahâbe bu manayý özümleyebildiði için, Allah&#8217;ýn bu gerçeðini yaþayabildiði için sahâbe olmuþtu. Herþeyi onlara veren Allah&#8217;a, dilerse herþeyi onlardan alacak olan Allah&#8217;a sýðýnmýþlardý. Allahû Tealâ:
&#8220;Sizi biraz korku ile biraz açlýk ile biraz maldan, biraz candan, ürünlerin eksiltilmesinden imtihan ederiz.&#8221; diyor.
Sahâbe bütün bu imtihanlarýn hepsinden geçmiþ. Korkuyla, açlýkla, mallarýndan, canlarýndan alýnmasýyla, ürünlerinin eksilmesiyle... Hepsiyle cihad etmiþlerdi. Bu zorluklar karþýsýnda vazgeçmemiþler, azmetmiþler, yenilmemiþlerdi. &#8220;ALLAH BÝR&#8217;DÝR.&#8221; &#8220;Lâ ilâhe illâllah muhammeden resûlullah.&#8221;
Ýþte Allahû Tealâ buyuruyor: &#8220;Sabredenleri müjdele.&#8221;
Allahû Tealâ bütün sahâbeyi müjdelemiþ. Peygamber Efendimiz (S.A.V), hepsine cennet müjdesini, peygamberlerle birlikte haþrolunmak müjdesini onlara bahþetmiþtir.

4/NÝSA-69: &#8220;Ve men yutýýllâhe ver resûle fe ulâike meallezîne en&#8217;amellâhu aleyhim minen nebiyyîne ves sýddîkîne veþ þuhedâi ves sâlihîn(sâlihîne), ve hasune ulâike refîkâaglarefîkan).&#8221;
Ve kim Allah&#8217;a ve Resûl&#8217;e itaat ederse iþte onlar, Allah&#8217;ýn kendilerine ni&#8217;met verdiði nebîlerle (peygamberlerle) ve sýddîklerle ve þehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Onlar (ne güzel) arkadaþtýrlar.


4-7- HANIM SAHÂBELER
Haným sahâbelerin bazýlarý mü&#8217;minlerin anneleridir. Onlardan bazýlarý Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in kýzlarýdýr. Ehl-i beyttir ve bazýlarý ise Bedr gününde yaralarý tedavi edebilmek ve þehit olabilmek gayesiyle Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in yanýna çýkýp harbe gitmeyi istemiþ, Resûlullah&#8217;ýn da onlara evde kalmalarýný ve bu þartlarla da þehitlik ünvanýný alacaklarýný müjdelemiþ olduðu hanýmlardýr. Onlardan bazýlarý yine zulme uðramýþ ensar hanýmlarý, bazýlarý da muhacir hanýmlarýydý. Bu fazilet sahibi, ilim ve haslet sahibi sahabî hanýmlarýnýn hepsini sevgi ve hürmetle anýyoruz. Hepsinin ayrý ayrý Ýslâmiyete vermiþ olduklarý hizmetleri var. Gönüllerindeki güzellikleri dile getirmek elbette ki mümkün deðildir.

4-7-1- HZ. HATÝCE
Ýþte Hz. Hatice vehüveyled: Onun için Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in sözlerini analým. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V) þöyle buyuruyorlar: &#8220;Allah, bana ondan daha hayýrlý bir zevce vermedi. Ýnsanlar beni inkâr ettiðinde o bana inandý, insanlar beni yalanladýðýnda o beni doðruladý, insanlar beni mahrum býraktýðýnda o malý, mülküyle beni destekledi. Sadece ondan Allah bana çocuklar ihsan etti.&#8221;
Kureyþliler Kâbe&#8217;nin içine mü&#8217;minler hakkýnda aðýr ve zulmedici kararlarý yazan bir kâðýt astýklarý zamana dönelim. Bu kâðýda göre Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in ölü veya diri teslim edilmediði taktirde O&#8217;nunla birlikte olanlara hayat hakký tanýnmýyordu. Onlarý ablukaya almýþlardý. Bu abluka tam üç yýl devam etti. Orada Sevgili Peygamberimiz (S.A.V)&#8217;in Sevgili Eþi Hz. Hatice de vardý. Açlýða, kýtlýða onlarla birlikte katlandý. Allahû Tealâ&#8217;nýn onlarla birlikte olduðu, en çok yakýn olduðu devrede Hz. Hatice de onlarýn arasýndaydý. Öyle ki aþýrý açlýktan dolayý karýnlarýna taþ baðladýklarý söylenir. Üç yýl sonunda, onlara atýlan bu ok Kureyþ&#8217;in karargâhýna tekrar geri döndü. Ve bütün Kureyþliler, Leheb haricinde, yapýlan bu zulmün farkýna vardýlar. Ne zaman ki; bu zulmedici kararý belirttikleri kâðýdý Kâbe&#8217;den almaya gitmiþlerdi, iþte o anda baktýlar gördüler ki kâðýt ortada yok. Allahû Tealâ, o kâðýdýn yok edilmesi üzere karýncalarý görevlendirmiþ. Karýncalar, o kaðýdýn hiçbir parçasýný býrakmamacasýna yemiþler, bitirmiþler.
Peygamber Efendimiz (S.A.V), zevcesiyle birlikte evine döndükten kýsa bir süre sonra 65 yaþýnda Sevgili Hatice (R.A) Hakk&#8217;ýn rahmetine kavuþtu. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V)&#8217;in ilk zevcesi, sahâbenin üstün hanýmlarýndan biri olan Hz. Hatice için Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#8217;in þu iki sözünü iletirler: &#8220;Bana onun sevgisi bahþedildi.&#8221;
&#8220;Ben, Hatice&#8217;nin sevdiklerini severim.&#8221;

4-7-2- HZ. AYÞE
Ayþe bin Ebu Bekir; ehli beyt içinde Hz. Ayþe&#8217;nin ilminin üstünlüðünü herkes duymuþ ve bilmiþtir. Yüce Allah&#8217;ýn onun adýna Kur'ân-ý Kerim&#8217;de âyet indirdiði bilinmektedir. Allahû Tealâ&#8217;nýn, Hz. Ayþe&#8217;nin uðradýðý iftirayý Kur'ân-ý Kerim âyetiyle açýklýða kavuþturmuþtur. Hz. Ayþe, genç yaþýnda dul kalmýþ olmasýna raðmen, hayatý boyunca Ýslâmiyete canla, baþla hizmet vermiþtir.
Bütün haným sahâbelere salât-u selâm olsun.



4-8- KUR&#8217;ÂN VE SÂHABE
Gönderen: 26.11.2006 - 06:36
Bu Mesaji Bildir   ehlihikmet üyenin diger mesajlarini ara ehlihikmet üyenin Profiline bak ehlihikmet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1340 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 2.09780 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.