0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » nereye bu pervasızca gidiş nereye

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
osmanlı_2009 su an offline osmanlı_2009  
nereye bu pervasızca gidiş nereye
79 Mesaj -
dur demenin zamaný geldi hadi uyanalým ümmeti muslumanlar artýk kabugumuzdan çýkalým artýk bir araya gelelim yine muhacir ensar olalaým yine kardeþ olup bir birimize baðlanalým hadi ne olur aziz kardeþlerim...

HÂKÝM VE DA'VÂCILAR FASLI

166 - Mahkemeye bir iþin düþünce, hâkim karþýsýnda da'vâcý ile veyâ da'vâlý ile kavga etmeðe kalkýþma! Ne sorulursa o kadar cevâb ver! Þâyed þâhid olarak gidersen, hiç kimsenin te'sîri altýnda kalmadan ve kimseden korkmadan Allah rýzâsý için doðru konuþ! Zâlimlere doðru söyleyip de, müslimânýn malýný, canýný, nâmûsunu yýkmakdan sakýn! Olur olmaz bir iþ için hemen mahkemeye koþma! Dâimâ uzlaþmak ve uyuþmak tarafýný tercîh eyle! Hem kendin uðraþmazsýn ve hem de müslimâný afv etmek sevâbýný kazanýrsýn. Zâten sulh, hükmlerin en büyüðüdür.

Herkesin þahsiyyet ve makâmýna göre konuþmak lâzýmdýr. Bir köylü ile konuþduðun gibi, bir ilm adamý ile de ayný þeklde konuþma! Herkesin anlýyabileceði gibi konuþ ve her þahsýn yaþýna, ilmine ve salâhiyyetine göre konuþ! Konuþurken dikkatli bulun, geliþi güzel konuþma! Mahkeme ve hükûmet me'murlarý ile konuþmaða mecbûr kalýrsan, dahâ evvel müslimânlara danýþ! Meþveret sünnetdir ve çok sevâb ve çok fâidelidir. Onlarla müdârâ ile ve güle güle konuþ, sert söyleme ve sana geldikleri zemân, onlara yemek veyâ bir þey ikrâm et! Me'murlarla latîfe etme, kendine hürmet etdir!

ARKADAÞLIK VE DOSTLUK

167 - Din kardeþini ziyârete gideceðin zemân, onun müsâid bir zemânýný öðren, kendisinden bir va'd, ya'nî bir söz al ve o zemânda ziyârete git! Geç kalma! Evine gireceðin zemân, kapý açýk olsa bile, ondan izn iste ve izn verdikden sonra içeriye gir, içeri girince, saða sola bakma. Ýçerde çalgý, içki, kumar varsa ve hele kadýn erkek karýþýk oturuluyorsa, bir behâne ile oradan ayrýl! Sâlih bir kimse yemek ikrâm ederse, yavaþ ve âdâbý vechile yi! Fazla konuþma, dostunda fazla eðlenme, giderken, tevâzu' ile, selâm ile ayrýl!

Tanýdýðýn bir müslimân, sana gelince, elinden geldiði kadar iyi ve tatlý karþýla, yemek ikrâm eyle! Kapýya çýk, kendisini karþýla! Selâm verince, selâmýný al ve kendisine güzelce iltifatda bulunup: Efendim safa geldiniz, hoþ geldiniz, diyerek odanýn baþ tarafýna oturmasýný teklif eyle! Sen aþaðý tarafda otur! Dinden, ibâdetden, harâmlarýn zararlarýndan ve Evliyânýn "kaddesallahü teâlâ esrârehümül azîz" hayâtlarýndan anlat! Birþeyler öðret! Yemek yirken onu utandýrmamak için, sen de çok yi! Giderken, onu uðurla ve selâm söyle ve düâ eyle!

168 - Evine gelip geçici sâlih bir müsâfir gelirse, onun hizmetini iyice yap! Hemen yemeðini ver, belki acýkmýþdýr. Yanýnda fazla da oturma. Belki yorgundur. Yatmadan önce, kýbleyi, halâyý, seccâdeyi ona göster. Abdest suyunu, abdest havlusunu ve diðer ihtiyâclarýný te'mîn eyle! Sabâh olunca, sabâh nemâzýna kaldýr. Ve cemâ'at hâlinde berâber kýlýnýz! Erkence yemeðini hâzýrla, gideceði yol belki uzundur. Giderken kendisine bir din kitâbý hediyye eyle! Ýslâmiyyetde, kýz ile oðlanýn arkadaþ olmalarý, konuþmalarý câiz deðildir.

Kimseye sû-i zan etme, varsa akl-u þu'ûrun
Dünyâ var imiþ, yâ ki yok imiþ, ne umûrun!

YEMEK YÝME FASLI

169 - Yemek yiyeceðin zemân, ellerini yýkamak sünnetdir. Peygamberimiz "aleyhisselâm", yemek yirken sað ayaðýný diker, sol dizi üzerine otururdu. Masa etrafýnda sandalyede oturmak da câizdir. Yemekden evvel Besmele-i þerîf söylemek sünnetdir. Resûlullaha "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" yimek âdâbý sorulunca: (Biz kuluz, kul gibi yimeliyiz!) buyurdu.

Yemekde dört dâne farz vardýr:

1- Yemeði, rýzký Allahdan bilmek.

2- Yidiðin yemek halâl ve tayyib olmak.

3- Yemek hazm oluncaya kadar Allahýn emrinden çýkmamak. Yabancý kadýnlarla birlikde yimemek.

4- Yemek hazm oluncaya kadar ondan hâsýl olan kuvvetle Allahýn nehyini iþlememek.

Yemekde iki dâne harâm vardýr:

1- Karný doydukdan sonra, yine týka basa yimek.

2- Sofrada çalgý, yabancý kadýn, içki, kumar ve sâir harâm þeyler bulundurmak.

Yemekde üç dâne sünnet vardýr:

1- Yidiðin kapda yemek artýðý býrakmayýp tam olarak yimek ve yemek yidiðin kabý tam olarak silmek.

Peygamberimiz "aleyhisselâm" yemek yidiði kabý mubârek parmaðý ile sýyýrýp parmaðýný yaladýðý vâki'dir. Sen ise, kibr ile yemeðin yarýsýný kablara bulaþdýrýp terk etme! Sonra yemeklere hasret çekersin.

2- Yemek sofrasýnda, önündeki ufaltýlarý yimek, yemeðin þifâsýndandýr. Önünde küçük lokma varken büyüðüne baþlama ve ufaltýlarý yimekden çekinme!

3- Bedenin râhatýný seversen az yemek yi! Yemeðin âdâbý ve sünnetleri çokdur. Fekat baþlarken Besmele ile baþlamaðý, sonunda da Elhamdülillah demeði unutma! Evvel ve sonunda tuzla baþla ve bitir!

LÜZÛMLU BÝLGÝLER

(Fetâvâ-yý Hindiyye) beþinci cildde diyor ki, her dürlü tegannî, ya'nî çalgý ile, kadýn ve oðlan sesi ile þarký söylemek ve dinlemek harâmdýr. Ansýzýn iþitir ve oradan kaçarsa günâh olmaz. Günâh olmýyan þeyleri böyle olmýyan seslerle dinlemek câiz olur. Ýlm, ahlâk bulunan þi'r yazmak, söylemek câizdir. Diri ve belli bir kadýný anlatan söz, yazý mekrûhdur. Kur'ân-ý kerîm okumaða, nemâz kýlmaða vakt býrakmýyan her mubâh iþ mekrûhdur. Tekkelerde ilâhîler okuyarak raks etmek, oynamak, dönmek harâmdýr. Bu tekkelere gitmek, oturmak da harâmdýr. Þimdi, dinden haberi olmayan fâsýklar, böyle tarîkatcýlýk yapýyorlar. Düðünlerde ve küçük çocuðu eðlendirmek için kadýnýn def çalmasý câizdir. Halâl þarkýlarla, çalgý ile birlikde çalmasý câiz deðildir. Erkeklerin bayramlarda def, davul çalmalarý da böyledir. Günâh þey söylemeden ve baþkalarýný güldürmek için olmýyan mizâh, latîfe söylemek câizdir. Kuvvetlenmek için güreþmek câizdir. Oyun ve eðlence için mekrûhdur. Tavla, onaltý taþ, iskambil, briç ve bilardo, bezik, futbol, voleybol gibi oyunlar, kumarsýz da olsalar, mâlâ-ya'nî olduklarý için harâmdýr. Ýlm öðrenmeðe, nemâz kýlmaða mâni' olan herþey harâmdýr. Satranç, kumar ile olursa harâm, kumarsýz mekrûhdur. Yalan söylemek harâmdýr. Yalnýz, harbde düþmana ve iki müslimâný barýþdýrmak için ve zâlimden mazlûmu kurtarmak için câiz olur. Günâh iþlemeði düþünmek, iþlemeðe niyyet etmek, karâr vermek günâh olmaz, yapmak günâh olur.

Günâh iþleyene tatlý sözle Emr-i ma'rûf, ya'nî nasîhat edilir. Dinlemezse, fitne çýkacak ise edilmez, susulur. Sözü dinlenecek ise, sert söylenir. Söðmek, kötü söylemekle Emr-i ma'rûf yapmamalýdýr. Karþýlýk verecek kimseye, Emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yapýlmaz. Karþýlýða sabr edebilirse yapmasý efdal olur. Âmirler el ile, âlimler dil ile, câhiller kalb ile Emr-i ma'rûf yapar. Ýnsan evvelâ kendine Emr-i ma'rûf yapmalýdýr. Câhil, âlime Emr-i ma'rûf yapmamalýdýr. Bir günâhý yapmak âdeti olan, o günâhý iþliyeni görünce, Emr-i ma'rûf yapar. Günâh iþliyene Emr-i ma'rûf yapamýyan kimse, onun babasýna söyler veyâ yazar. Babasý Emr-i ma'rûf yapmaz veyâ yapamýyacak ise, babasýna bildirmez. Zevcine, hükûmete bildirmek de böyledir. Tevbe edenin günâh iþlediði baþkasýna bildirilmez. Hýrsýzý gören, zararýndan korkmazsa haber verir.

Günâh iþliyen zevce, nasîhat vermekle tevbe etmezse, bunu boþamak vâcib olmaz. Çalgý âletlerini evinde muhâfaza etmek, kendi kullanmazsa da, mekrûh olur. Âlimin câhil üzerine hakký, hocanýn talebesi üzerine olan hakký gibidir. Zevcin zevcesine hakký, bunlardan dahâ çokdur. Mubâh olan emrlerine itâ'at etmesi ve malýný korumasý da lâzýmdýr. Baþka yol yok ise, baþkasýnýn tarlasýndan geçmek câiz olur. Ýzn vermezse geçemez.

Ýbâdet ve kazanç ilmlerini öðrenmek farzdýr. Dahâ fazlasýný öðrenmek efdaldir. Fýkh öðrenmeyip, hadîs, tefsîr öðrenmek iflâs alâmetidir. Kýble ve nemâz vaktleri için ve cihâd için astronomi öðrenmek câizdir. Falcýlýk bilgileri öðrenmek harâmdýr. Mücâdele, münâkaþa için kelâm ilmi öðrenmek mekrûhdur. Câhillerin, bid'at fýrkalarý üzerinde, mezhebler üzerinde konuþmalarý câiz deðildir. Eski yunan felsefecilerinin ve bid'at ehlinin, mezhebsizlerin din kitâblarýný okumak, evinde bulundurmak câiz deðildir. Böyle kitâblar, insanýn i'tikâdýný, îmânýný bozar. Din bilgilerini, îmân bilgilerini (Ehl-i sünnet) âlimlerinin kitâblarýndan öðrenmeden evvel, fen bilgilerini, felsefe bilgilerini öðrenmek câiz deðildir. Her müslimân, çocuklarýna, önce, islâm harflerini, Kur'ân-ý kerîm okumasýný, nemâz kýlmasýný, din ve islâm ahlâkýný öðretmeli, ondan sonra oðlunu mektebe gönderip, fen ve san'at ve sâir lüzûmlu, fâideli þeyleri öðretmelidir. Her nev' oyun, meselâ top oynamasý, (Mâ-lâ-ya'nîgöz kırpma olur, ilm öðrenilmesine mâni' olur. Ýbni Âbidîn, beþinci cildde diyor ki: (Arabî, lisan-ý Cennetdir. Diðer lisanlardan efdaldir). Arabca öðrenmek ve öðretmek, ibâdetdir. Ýlmi, Allah rýzâsý için, islâm dînine ve müslimânlara hizmet için öðrenmelidir. Mal, mevký' kazanmak için, kibr ve þöhret için öðrenmemelidir. Hoca hakký, ana- baba hakkýndan öncedir. Ýlmi, Ehl-i sünnet âlimlerinden veyâ onlarýn yazdýklarý kitâblardan öðrenmeli ve sâlih insanlara öðretmelidir. Ýlmi iyi insanlardan esirgememelidir. [Sâlih insan, iyi insan demekdir. Ehl-i sünnet i'tikâdýnda olan ve harâm iþlemekden sakýnan müslimâna (sâlih) [iyi insan] denir. Ehl-i sünnet i'tikâdýnda olmýyan müslimânlara bid'at sâhibi veyâ mezhebsiz denir.] Ehl-i sünnet i'tikâdýný ve harâmlarý öðrenmek, binlerce Ýhlâs sûresi okumakdan dahâ sevâbdýr. Fýkh öðrenmek, hâfýz olmakdan efdaldir. Hâfýz olmak da, nâfile ibâdetden efdaldir. Va'z verirken, Allahü teâlâ demelidir. Yalnýz, Allah demek hurmetsizlikdir. Fýsk meclisinde tesbîh, tahmîd ve Kur'ân-ý kerîm, hadîs-i þerîf ve fýkh okumak günâhdýr. Fýska mâni' olmak için tesbîh okumak câiz olur. [Görülüyor ki, kaval ile, zurna ile, çalgý ile birlikde veyâ bunlarýn fâsýlasýnda, tekbîr, salevât okumak günâhdýr.] Düâ ederken avuçlarý açmak, iki el arasý açýk olmak, kollarý göðüs hizâsýna kaldýrmak, düâdan sonra elleri yüze sürmek müstehabdýr. Köy halký, imâm için tohum ekseler, mahsûl imâma teslim edilmemiþ ise, mahsûl tohum sâhiblerinin olur. [Yardým için toplanan para, mal da böyledir.]

Ayakda bevl yapmak câizdir veyâ mekrûhdur. Özr varsa, mekrûh olmaz. Fekat, üstüne sýçratmamak ve bevl çýkan yeri yýkamak veyâ kurulamak lâzýmdýr. [Ýdrâr kaçýran, idrâr çýkan yere bez sarmalý, bunu naylon torbacýða koyup aðzýný baðlamalý, idrâr bezi ýslatýnca, torbadan çýkarýp, yýkayýp, kurutup tekrâr kullanmalýdýr. Böylece, iki, üç bez senelerce kullanýlabilir.] Dünyâ sýkýntýlarýndan kurtulmak için, ölümü istemek mekrûhdur. Zemânýn fitnesinden kurtulmak, günâha düþmemek için istemek câiz olur. Zelzele olunca, evden dýþarý kaçmak câizdir. Ýnsanlara müdârâ etmek müstehabdýr. Ya'nî, herkese karþý tatlý dilli, güler yüzlü olmalýdýr. Fekat müdâhane etmemelidir. Ya'nî hâtýr için, günâh iþlememelidir. Mâl sâhibinin, kirâdaki malýna girerek incelemeðe hakký vardýr. Zemânda ve yýldýzlarda uðursuzluk yokdur. Çocuklarý sâlih olan kimsenin, malýný, bunlardan birine vermesi günâh olur. Fâsýk olanlarý varsa, bunlara vermemesi câiz olur. Bülbülü kafesde habs câiz deðildir. [Kanarya gibi, kafese alýþýk olanlarý kafesde beslemek câizdir.] Dâr-ül-Ýslâmda Hâkimin, sihrbazý, büyücüyü öldürtmesi lâzýmdýr. Zýndýk için de böyledir. Zýndýk, Allahü teâlâyý ve âhýreti inkâr eden ve baþkalarýný da, inkâr etmeleri için, aldatan kimsedir. [Fen yobazlarý, masonlar ve komünistler böyledir.] (Hindiyye)den terceme temâm oldu.

SU ÝÇMEK ÂDÂBI

170 - Su içerken bir solukda içme, üç def'ada iç! Terli iken soðuk su içme, uyku arasýnda su içme, çok su içme! Bunlarýn hepsinin vücûda zararlarý vardýr. Bir toplantýda su istendiði zemân, baþ tarafdan su vermeðe baþla, saðdan dolaþ! Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Su içeceðiniz vakt, ayakda içmeyiniz! Vücûdünüze zararlýdýr. Yalnýz abdestden artan su ve zemzem-i þerîf ayakda içilebilir.)

171 - Pazar yerinde gezerken kimseyi râhatsýz etme! Sokaklarda sümkürme, kimse ile alay etme! Yürürken ve insanlara karþý yemek yime! Kimse ile kavga eyleme, dostla da, düþmanla da münâkaþa etme! Satdýðýn eþyâyý geri getirirlerse red etme! Yalan söyleme! Harâm yime, kimseyi aldatmaða kalkýþma!

Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Bir kimse çarþýya girince "Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ þerîke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümît ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil hayr ve hüve alâ külli þey'in kadîr" okusun, bin günâhý afv olur.)

Dükkânýný Besmele ile aç ve kapa! Yinecek bir þey aldýðýn zemân, açýk olarak tutup eve getirme, bir þeye sar ve örtülü þeklde yiyeceðini eve götür! Eve gidince, çocuklarý herhangi bir þeyle sevindir! Dükkânýna geç git ve erken kapa! [Diðer zemânlarýnda ilmihâl öðren ve öðret!]

172 - Bir kimse ile yolda arkadaþ olursan, onun yürüdüðü kadar yürü. Onunla konuþurken, saða sola bakma! Ondan ayrýlýrsan erkence yanýna dön, onu bekletme! Arkadaþýn hakkýný gözet, onu gücendirme! Nemâzlarý onunla cemâ'at yaparak kýl. Ayrýlýrken onunla halâllaþ!

173 - Bir hastanýn ziyâretine gitdiðin zemân, kapýya varýnca, içeri girmeðe müsâade iste! Besmele ile gir, sað tarafýna otur, içeri girince selâm ver, hâl ve hâtýrýný sor! Hastalýðýna bir ilâc biliyorsan söyle. Kelime-i þehâdet getirerek ona duyur ve âcil þifâlar dile! Hastanýn yanýnda fazla oturma! Bir ihtiyâcý varsa yap! Ayrýlýrken kendisine acele sýhhat bulmasý için düâ eyle!

174 - Cenâzeye yalnýz gitme! Mecbûriyet hâsýl olursa, yalnýz gidersin. Cenâze sâhibine selâm vererek, Allahü teâlâ sabr versin diyerek teselli eyle! Cenâzenin defni için yardým eyle! Cenâzeyi mevtânýn sað omuzundan baþlýyarak taþý ve yürüyerek git. Cenâzeyi taþýmak âdâbý (Se'âdet-i Ebediyye) kitâbýnda uzun yazýlýdýr. Peygamberimiz, cenâzeye yürüyerek gidip, binerek döndüler. Bunun sebebini sordular, cevâben, (Cenâze giderken melekler de berâber gider, onun için yürümelidir ve bir vâsýtaya binmekden hayâ etmelidir) buyurdu. [Cenâzeyi kâfirler gibi taþýmak, çelenk koymak, resmini ve mâtem iþâretleri takmak günâhdýr.]

175 - Âileni güzelce idâre eyle! Tatlý nasîhat ederek, Allahü teâlânýn emrlerini ona öðret! Gusl abdesti almasýna, nemâza devâm etmesine çok dikkat et! Her ihtiyâcýný, idâresini halâlden te'mîn eyle! Ona harâm lokma yidirme! Onu tarlada, fabrikada çalýþdýrma! Onun kazandýðý, onun mülkü olur. Rýzâsý olmadan elinden almak, sana harâmdýr. Âilene kýzýnca, döðüp seni boþarým gibi kelimeler kullanma ve kahbe dahî deme; aðzýna ve gözüne söðme, kâfir olursun. Ona rýfk ile muâmele eyle. Onu döðme! Sopa ile hiç kimseyi döðmek câiz deðildir. Evine çalgý, içki sokma! Her kadýný evine kabûl edip, âilenin zihnlerini tahrîb eyleme! Âilenin sýrrýný baþkasýna açma, ondan ödünç para alma!

176 - Evine Besmele ile gir! Eðer zemânýn müsâid ise, Ýhlâs sûresini oku! Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: (Eve girerken Ýhlâs-ý þerîfi okuyan, yoksulluk görmez!) Eshâbdan Süheyl "radýyallahü anh", Peygamberimizin "aleyhisselâm" bu tavsiyesi üzerine zengin olmuþdur. Eve girerken sað ayaðýnla içeriye gir ve selâm ver! Evde kimse yoksa, þu þeklde selâm verebilirsin: "Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn." Bununla berâber, bir kerre (Kulhüvallâhügöz kırpma sûresini ve bir kerre de (Âyetelkürsîgöz kırpmayi okursan evine þeytân giremez. Her neye baþlarsan Besmele ile baþla! Ýþe ve yemeðe sað elinle baþla! Yemeðe hep berâber otur. Yemekden sonra, düâ ve (Kulhüvallâhügöz kırpma sûresini oku! Yemekden sonra bir sâat geçmeyince su içme, vücûda iyi deðildir.

177 - Yataða yatacaðýn zemân Tebâreke sûresini oku! Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: (Yatarken Tebâreke sûresini okumadan yatma! Zîrâ ölürsen kabrde sana yoldaþ olur. Her gece Tebâreke sûresini okuyan kimse, Kadr gecesini ihyâ etmiþ gibi sevâba nâil olur.)

Bir gece Sultân-ý Enbiyâ, hazret-i Âiþeye "radýyallahü anhâ" dedi ki, (Yâ Âiþe! Kur'ân-ý kerîmi hatm eyle, bütün Peygamberleri kendine þefâatçi ve bütün mü'minleri kendinden hoþnud edersin.) Hazret-i Âiþe "radýyallahü anhâ": Anam-babam sana fedâ olsun! Az bir zemân içinde bunlarý nasýl yapabilirim? Sultân-ý Enbiyâ buyurdu ki, (Yâ Âiþe, üç kerre "Kulhüvallâhü" sûresini oku. Kur'ân-ý kerîmi hatmetmiþ gibi olursun. Bir kerre "Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ cemî'il Enbiyâi velmürselîn" de, bütün peygamberler senden râzý olsun. Bir kerre de "Allahümmaðfirlî ve li vâlideyye [ve li-meþâyýhiyye] ve lil mü'minîne vel mü'minât vel müslimîne vel müslimâti el ahyâi minhüm vel emvât" de, bütün mü'minler senden râzý olur. Bir kerre de "Sübhânellahi vel hamdü lillahi ve lâilâhe illâllahü vellâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm" de ki, Allahü teâlâ hazretleri senden râzý olsun.)

(Tam Ýlmihâl) 1010.cu sahîfesinde diyor ki, (Çeþidli kimseler, çeþidli cüz'leri okuyunca, hatm sevâbý hâsýl olmaz. Hatmi tek bir kimsenin okumasý lâzýmdýr.) Bunlara, Kur'ân-ý kerîm okumak sevâbý verilir. Bunlar da istediðine hediyye eder.

178 - Þu sûreleri akþam, sabâh üçer kerre Besmele ile oku ve zevcene, çocuklarýna da okut!

1- Ýhlâs, (Kulhüvallahü sûresi.) 2- Muavvizeteyn (ya'nî Kul e'ûzü birabbil felak ile Kul e'ûzü birabbinnâsi.) 3- Fâtiha-i þerîfe (ya'nî Elhamdülillahi sûresi.)

Bu dört sûreyi akþam, sabâh üçer kerre okuyan, malýný, canýný, çoluk çocuðunu, bütün belâlardan muhâfaza etmiþ olur.

Bunlardan baþka (Kulyâeyyühelkâfirûn) sûresini akþam, sabâh okuyan kimse, kendisini þirkden korumuþ olur.

Akþam, sabâh bu düâyý okuyan kimse, sihr ve zâlimlerin þerrinden ve belâlardan emîn olur. Düâ þudur:

"Bismillâhirrahmânirrahîm, bismillâhillezî lâ yedurru ma'asmihî þey'ün fil erdý velâ fissemâi ve hüvessemîul'alîm."

Sultân-ý Enbiyâ "sallallahü aleyhi ve sellem" hazretleri buyurdu ki, (Hak teâlâ hazretlerinin üç ismi vardýr ki, dilde hafif, terâzîde ise çok aðýrdýr. "Sübhânallahi vel hamdülillâhi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâbillahil aliyyil azîm." Bunun her bir kelimesine yüz sevâb verilir.)

Yataða yatarken ve yatakdan kalkýnca ve her nemâzda, [düâdan ve salevâtdan sonra], istigfârlarýn en büyüðü olan þu düâyý oku ki, günâhlar afv olur. "Estagfirullahel azîm el kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh."

[Dört mezhebin fýkh bilgilerinin inceliklerine vâkýf, derin âlim, Seyyid Abdülhakîm Efendi "rahmetullahi teâlâ aleyh" buyurdu ki: Yataðýna E'ûzü ve besmele okuyarak gir. Sað yan üzerine kýbleye karþý yat. Sað avucunu sað yanaðýn altýna döþe. E'ûzü besmele ile bir Âyet-el-kürsî oku. Sonra herbiri için besmele okuyarak, üç Ýhlâs, sonra bir Fâtiha, sonra birer def'a iki Kul e'ûzüyü oku. Sonra üç def'a istigfâr düâsý, ya'nî (Estagfirullahel'azîm ellezi lâ ilâhe illâ hu) oku! Üçüncüsüne (el-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyh) ilâve et! Sonra on kerre (tevekkeltü alellah ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh) oku! Buna (Kelime-i temcîd) denir. Onuncusuna (hil aliyyil azîm ellezi lâ ilâhe illâ hu) ilâve et! Sonra, (Allahümmagfir lî ve li vâlideyye ve lil-mü'minîne vel-mü'minât) ve bir salevât-i þerîfe ve bir (Allahümme Rabbenâ âti-nâ fiddünyâ haseneten ve fil'âhýreti haseneten ve kýnâ azâbennâr bi-rahmetike yâ Erhamerrâhimîn) ve üç veyâ on veyâ kýrk yâhud yetmiþ istigfâr, ya'nî (Estagfirullahel'azîm) ve bir kelime-i tevhîd ya'nî (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) oku. Sonra, istediðin tarafa dönerek uyu!] Ýmâm-ý Rabbânî 174.cü mektûbunda buyuruyor ki, kelime-i temcîd okumak cin çarpmasýna karþý korur. Büyüklerimiz, cinleri def' etmek için bunu okurlardý. 174.cü mektûba bakýnýz! Ey büyüklerin büyüðü Allahým! Muhammed aleyhisselâmýn haber verdiði gibi, sana inanýyorum. Beni kabûl et! Beni afv et! Muhammed aleyhisselâm, seni bize haber vermeseydi, bu noksan aklýmýzla, kendimiz bulmak, seni tanýmak þerefine kavuþamazdýk. Hayvânlardan aþaðý olurduk. Cehennem ateþinde yanmak cezâmýz olurdu. Ey büyük Peygamber! Senin bizim üzerimizdeki hakkýn sonsuzdur. Bizi, Allahýmýzý tanýmakla þereflendirdin. Müslimân olmak se'âdetine kavuþdurdun. Sonsuz yanmak azâbýndan kurtardýn. Bunun için, benden sana sonsuz selâmlar, sonsuz düâlar olsun. Ey büyüklerin büyüðü Allahým! Bu büyük Peygamberi bize tanýtan analarýmýza, babalarýmýza, hocalarýmýza ve Ehl-i sünnet kitâblarýný yazanlara ve yayanlara rahmet eyle! Âmîn.

179 - Hak teâlâyý çok zikr eyle ki, hakîkî kul olasýn.

Gece yarýsýndan sonra kýlýnan teheccüd nemâzý, gündüz kýlýnan bin rek'atden dahâ fazîletlidir. Ýki rek'at kazâ nemâzý kýlmak da, teheccüd kýlmakdan dahâ efdaldir. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Gece uyanýnca, þu düâyý okuyan, her istediðine nâil olur: "Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ þerîke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli þey'in kadîr sübhanellahi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm.)

180 - Evinden çýkarken (Âyetelkürsîgöz kırpmayi oku! Zîrâ, her iþinde muvaffak olur ve hayrlý iþler baþarýrsýn. Resûlullah "aleyhisselâm" buyurdu ki, (Bir kimse, evinden çýkarken Âyetelkürsîyi okursa, Hak teâlâ, yetmiþ meleðe emr eder, o kimse evine gelinceye kadar, ona düâ ile istiðfar ederler.) Evine gelince de okursan, iki Âyetelkürsî arasýndaki iþlerin hayrlý olur ve fakîrliðin önlenir. Önce sað ayakkabýný giy! Sonra sol ayak ile evden, câmi'den çýk!

181 - Besmelesiz cimâ' etme! Araya þeytân karýþýr. Kurban bayramý gecesinde, güneþe karþý, yýldýzlara karþý, yemiþ aðacý altýnda, çocuk yanýnda, kýbleye karþý ve hayz zemânýnda etme ve horoz gibi çabuk etme ve uzun zemân fâsýla verme! Sonra, bevl etmeden önce, gusl abdesti alma! Aç ve susuz iken etme ve tok karnýna etme ve sol yanýn üzerine yatarken etme! Evlâ olan iki diz üzere iken etmekdir ve sonra hemen gusl abdesti almakdýr.

Evlâda din bilgisi ve islâm ahlâký öðretirsen, dünyâya ve âhýrete hayrlý olurlar. Ýmâm-ý Gazâlî "rahmetullahi aleyh" buyuruyor ki, (Bir kimse cünüb olsa da, gusl abdesti almadan bir nemâz vakti geçse, o kimseye ateþden gömlek giydirilecekdir.)

Hamamda çok oturma! Hamamda göbeðin ile dizlerinin arasýný açma! Erkeklerin ve kadýnlarýn, hamâmda da, avret mahallerini açmalarý harâmdýr ve açan da, bakan da mel'ûndur.

KADINLARIN HAYZ VE NÝFÂS HÂLLERÝ

Tenbîh: Ýbni Âbidîn "rahime-hullahü teâlâ" (Menhel-ül-vâridîn)de diyor ki: Her erkek, evleneceði zemân, kadýnlarýn hayz ve nifâs hâllerini öðrenmeli, zevcesine öðretmelidir. Her müslimân kadýnýn hayz ve nifâs bilgilerini öðrenmesi farzdýr.

Osmânlý devletinin yetiþdirmiþ olduðu büyük islâm âlimlerinden Akþehrli Mustafâ Fehîm bin Osmân "rahmetullahi aleyh" (Mürþid-ün-nisâgöz kırpma kitâbýnda diyor ki:

(Hayz), sekiz yaþýný doldurmuþ sýhhatli bir kýzýn veyâ âdet zemâný son gününden onbeþ gün geçmiþ olan kadýnýn önünden çýkan kana denir. Beyâzdan baþka her renge ve bulanýk olana hayz kaný denir. Bir kýz, hayz görmeðe baþlayýnca (bâliga) olur. Ya'nî kadýn olur. Kan görüldüðü andan, kesildiði güne kadar olan günlerin sayýsýna (Âdet zemânýgöz kırpma denir. Âdet zemâný en çok on gündür. En az üç gündür. Þâfi'î ve Hanbelî mezheblerinde, en çoðu onbeþ, en azý bir gündür.

Hayz kanýnýn durmadan hep akmasý lâzým deðildir. Ýlk görülen kan kesilip, birkaç gün sonra tekrâr görülürse, aradaki üç günden az olan temizlik, sözbirliði ile hep akdý kabûl edilir. Üç gün ve dahâ çok süren temizlik, imâm-ý Muhammede göre, hayzýn onuncu gününden önce biterse, yine kan akdý kabûl edilir. Kan akdý kabûl edilen bu temizlik günlerine (Fâsid temizlik) denir. Bir gün, tam yirmidört sâat demekdir. (Kürsüf) denilen bez veyâ pamuk üzerinde, aylarca hergün kan lekesi gören kýz her ay on gün hayzlý, sonra yirmi gün istihâzalý kabûl edilir. Eskiden âdeti olan böyle bir kadýn ise, âdetine göre hareket eder. Bir kýz, üç gün kan görüp, bir gün görmese, sonra bir gün görse, iki gün görmese birgün dahâ görüp bir gün görmese yine bir gün görse, bu on günün hepsi hayz olur. Her ay, bir gün kan görse, bir gün görmese, böyle on gün birer gün görüp görmese, gördüðü günlerde nemâzý ve orucu terk eder. Ertesi günlerde gusl abdesti alýp nemâzlarýný kýlar. (Mesâil-i þerhý vikâye.) Üç günden, ya'nî yetmiþiki sâatden, beþ dakîka bile az olan ve yeni baþlýyan için on günden çok süren ve yeni olmýyanlarda âdetden çok olup, on günü de aþan ve hâmile ve âyise [ihtiyâr] kadýnlardan ve dokuz yaþýndan küçük kýzlardan gelen kanlar, hayz olmaz. Buna (Ýstihâza) denir. Kadýn ellibeþ yaþlarýnda (Âyise) olur. Âdeti beþ gün olan, güneþin yarýsý doðunca kan görüp, onbirinci sabâhý, güneþin üçde ikisi doðarken kan kesilse, ya'nî on günü birkaç dakîka aþmýþ olsa, âdet zemâný olan beþ günden sonra gelenler, istihâza olur. Çünki, güneþin doðma zemânýnýn altýda biri kadar, on günü ve on geceyi aþmýþdýr. On gün temâm olunca gusl edip, âdetden sonraki günlerde kýlmadýðý nemâzlarý kazâ eder.

Ýstihâza günlerinde bulunan bir kadýn, idrârýný tutamýyan veyâ sýk sýk burnu kanayan kimse gibi, özr sâhibi olur. Nemâz kýlmasý ve oruc tutmasý lâzým olur ve kan gelirken dahî vaty câiz olur.

Ýmâm-ý Muhammede "rahime-hullahü teâlâ" göre, bir kýz, ömründe ilk olarak, bir gün kan görse, sonra sekiz gün görmese ve onuncu gün yine görse, on günün hepsi hayz olur. Fekat, birgün görse, dokuz gün görmese, onbirinci günü yine görse, hiçbiri hayz olmaz. Kan görülen iki gün istihâza olur. Çünki, onuncu günden sonra görülen kandan önceki temizlik günlerinin hayz sayýlmýyacaðý yukarýda bildirilmiþdi. Onuncu ve onbirinci günleri kan görürse, aradaki temizlikler de hayz sayýlarak, on günü hayz, onbirinci günü istihâza olur.

Ýstihâza kaný, hastalýk alâmetidir. Uzun zemân akmasý, tehlükeli olur. Tabîbe mürâce'at etmek lâzým olur. Kardeþ kaný (sang-dragon) denilen kýrmýzý sakýzý veyâ damla sakýzý toz edip, sabâh-akþam birer gramý su ile yutulursa, kaný keser. Günde beþ gram alýnabilir.

Bir kadýnýn hayzý, çok def'a her ay ayný gün sayýsýnda olur. Burada bir ay, bir hayz baþýndan, ikinci hayz baþýna kadar geçen zemândýr. Her kadýnýn kendi gün sayýsýný ve sâatini (Âdetini) ezberlemesi lâzýmdýr. Âdet çok sene deðiþmez. Deðiþirse, yeni âdetini ezberlemelidir.

(Bahr) ve (Dürr-ül-müntekâgöz kırpmada diyor ki, (Kan âdet zemânýný aþýp, on günden önce kesilince, kesildikden sonra, onbeþ gün ve gece içinde hiç gelmezse, aþýrý geldiði günlerin hayz olacaðý, sözbirliði ile bildirildi. Âdet günü deðiþmiþ olur. Onbeþ gün ve gece içinde bir kerre kan gelirse, âdetini aþmýþ olanlar hayz olmaz, istihâza olur. Ýstihâza olduklarý anlaþýlýnca, o günlerde kýlmadýðý nemâzlarý kazâ eder.) Kesildiði nemâz vaktinin sonu yaklaþýncaya kadar beklemesi müstehab olur. Sonra gusl edip, o vaktin nemâzýný kýlar. Sonra vaty câiz olur. Beklerken, guslü ve nemâzý kaçýrýrsa, nemâz vakti çýkýnca, guslsüz vaty câiz olur.

(Menhel)de diyor ki: Üç günden önce kesilince nemâz vaktinin sonu yaklaþýncaya kadar bekler. Sonra, gusl etmeden yalnýz abdest alýp, o nemâzý kýlar ve önce kýlmadýklarýný kazâ eder. O nemâzý kýldýkdan sonra kan yine gelirse, nemâz kýlmaz. Yine kesilirse, vakt sonuna doðru yalnýz abdest alýp, o nemâzý kýlar ve kýlmadýklarý varsa kazâ eder. Üç gün temâm oluncýya kadar böyle yapar. Fekat gusl etse bile vaty halâl olmaz.

Kan gelmesi üç günü geçdi ise, âdetden önce kesilince, âdet zemâný geçinceye kadar, gusl etse bile, vaty halâl olmaz. Fekat nemâz vakti sonuna kadar kan lekesi görmezse, gusl edip o nemâzý kýlar. Kýlmadýklarýný kazâ etmez. Oruc tutar. Kan lekesi görmediði gün, yeni âdetinin sonu olur. Fekat, kan yine baþlarsa, nemâzý býrakýr. Tutmuþ olduðu orucu Ramezândan sonra kazâ eder. Kan durursa, yine nemâz vaktinin sonuna yakýn gusl edip, nemâzýný kýlar. Oruc tutar. On güne kadar böyle devâm eder. On günden sonra, kan görse de kýlar ve guslden önce vaty halâl olur. Fekat vatydan önce gusl abdesti almak müstehab olur. Fecr doðmadan önce kan kesilse fecrin doðmasýna, yalnýz gusl abdesti alýp elbisesini giyecek kadar zemân olur da, Allahü ekber diyecek kadar fazla zemân kalmazsa, o günün orucunu tutar. Fekat, yatsýyý kazâ etmesi lâzým olmaz. Tekbîri söyliyecek kadar da zemân olursa, yatsýyý kazâ etmesi de lâzým olur. Ýftârdan önce hayz baþlarsa, orucu bozulur. Ramezândan sonra kazâ eder. Nemâz içinde hayz baþlarsa, nemâzý bozulur. Temizlenince farz nemâzý kazâ etmez. Nâfileyi kazâ eder. Fecr doðdukdan sonra, uyanýnca kürsüfünde kan lekesi gören, o anda hayzlý olur. Uyanýnca, kürsüfünü temiz gören, yatarken hayzdan kurtulmuþdur. Ýkisine de yatsýyý kýlmak farzdýr. (Feth). [Ýdrâr kaçýran da böyledir.] Çünki, nemâzýn farz olmasý, vaktinin son dakîkasýnda temiz olmaða baðlýdýr. Vakt nemâzýný kýlmadan önce hayz gören, bu nemâzý kazâ etmez.

Ýki hayz arasýnda en az onbeþ gün temizlik bulunmasý lâzýmdýr. Onbeþ veyâ dahâ çok gün ve gecede hiç kan gelmezse, önceki ve sonraki kanlarýn baþka iki hayz olacaklarý söz birliði ile bildirildi. Kan on günden önce kesilip, âdet zemânýnýn deðiþip deðiþmediði anlaþýldýkdan sonra, bu âdet zemânýndan sonra onbeþ gün geçmeden görülen kanlar, (Ýstihâza) olurlar, hayz olmazlar. Onbeþ gün sayýlýrken, arada bulunan istihâzalý günler de temiz sayýlýrlar. Bu istihâzalý günlere, (Hükmî temizlik) günleri denir. Görülüyor ki, on günlük hayz müddeti içinde, kan görülen günler arasýnda bulunan temizlik günleri hayz kabûl edilmekde, on günden sonraki istihâzalý günler ise, temiz kabûl edilmekdedir. Âdet zemâný belli oldukdan sonra baþlýyan onbeþ gün içinde, hiç kan görülmezse veyâ kan görülmeyen bir veyâ birkaç gün varsa, bu onbeþ günden sonra devâm eden veyâ baþlýyan kan, yeni hayzýn baþlangýcý olur.

Onbeþ gün içinde hiç temiz gün olmadan, kan her gün görülürse, âdetine göre hesâb olunur. Ya'nî, bir evvelki ay içindeki temizlik günü kadar temizlik ve âdeti kadar hayz kabûl edilir. Kan devâm etdiði müddetçe, böylece senelerce, hesâb ile hareket edilir. Bu arada bir def'a kan kesilirse, tekrâr görüldüðü gün, yeni hayzýn baþlangýcý olur. Bir kýz beþ gün kan görse, sonra kýrk gün hiç görmese, sonra her gün devâmlý görse, bu son gördüðü, yeni hayzýn baþlangýcý olur. Âdet zemâný beþ gün, temizliði kýrk gün olan kadýn olur. Yeni hayzý devâmlý olduðu için, bunun ilk beþ günü hayz olur. Bundan sonra kýrk gün temiz, ya'nî istihâzalý kabûl edilir. Âdet zemânýný unutan kadýna, (Muhayyire) denir.

(Nifâs), lohusa demekdir. Nifâs zemânýnýn azý yokdur. Kan kesildiði zemân, gusl edip nemâza baþlar. Fekat, âdeti kadar gün geçmeden cimâ' edemez. En çok zemâný kýrk gündür. Kýrk gün temâm olunca kan kesilmese de, gusl edip, nemâza baþlar. Kýrk günden sonra gelen kan, istihâza olur. Birinci çocuðunda, yirmibeþ günde temizlenen kadýnýn âdeti, yirmibeþ gün olur. Bu kadýnýn ikinci çocuðunda kan, kýrkbeþ gün gelse, nifâsý yirmibeþ gün sayýlýp, yirmi günü istihâza olur. Yirmi günlük nemâzlarýný kazâ eder. O hâlde nifâs gününü de ezberlemek lâzýmdýr. Ýkinci çocukda kan, kýrk günden önce, meselâ otuz beþ günde kesilirse, bunun hepsi nifâs olur ve âdeti yirmibeþ günden, otuzbeþ güne deðiþmiþ olur.

Ramezânda, sahûrdan [ya'nî fecrden] sonra, hayzdan veyâ nifâsdan kesilen, o gün yimez içmez. Fekat, o günü kazâ eder. Hayz ve nifâs sahûrdan sonra baþlarsa, ikindiden sonra da olsa, o gün yiyip içer.

Hayz günlerinde nemâz, oruc, câmi' içine girmek, Kur'ân-ý kerîm okumak ve tutmak, tavâf, cimâ', dört mezhebde de harâm olur. Oruclarý kazâ eder. Nemâzlarý kazâ etmez. Nemâzlarý afv olur. Her nemâz vaktinde abdest alýp, seccâdesi üzerinde, o nemâzý kýlacak kadar zemân oturup tesbîh okursa, en iyi kýlmýþ olduðu bir nemâzýn sevâbýný kazanýr.

(Cevhere) kitâbýnda buyuruyor ki, (Kadýnýn, hayz baþladýðýný kocasýna bildirmesi lâzýmdýr. Kocasý sorunca bildirmezse, büyük günâh olur. Temiz iken, hayz baþladý demesi de büyük günâhdýr. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", (Hayzýn baþladýðýný ve bitdiðini kocasýndan saklýyan kadýn mel'ûndur) buyurdu. Hayz hâlinde de, temiz iken de kadýna dübüründen yaklaþmak harâmdýr. büyük günâhdýr. Buna (Livâta) denir.) Zevcesine böyle yapan mel'ûndur. Puþtluk, ya'nî oðlan ile livâta yapmak dahâ büyük günâhdýr. Livâta yapanda, çok tehlükeli olan it uru ve Aids hastalýðý hâsýl olmakdadýr. Enbiyâ sûresinde, livâtaya, (Habîs iþdir) buyuruyor. Kâdî-zâdenin, (Birgivîgöz kırpma þerhinde, Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", (Lût kavmi gibi livâta yapanlarý, suç üstü yakalarsanýz, ikisini de öldürünüz!) buyurdu. Ba'zý âlimler, yapaný da, yapýlaný da ateþde yakmalýdýr, dedi.

182 - Akþam, sabâh Âmentüyü okuyarak îmânýný yeniden tâzele! Âmentü, îmânýn altý þartýný bildirmekdedir. Âmentünün ma'nâsýný da ezberle ve çoluk çocuðuna da ezberlet! Çünki, ne zemân öleceðiniz belli deðildir. Dâimâ kelime-i tevhîd oku ve inanýlmasý lâzým gelen altý þeyi iyi öðren ve tasdîk ve ikrâr eyle ve onlara da öðret! Bunlarý bilmiyenlerin îmâný gider.

Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: (Bir kimse, bir müslimâný islâmiyyete muhâlif iþden doðru yola teþvîk ederek ikâz eylerse, kýyâmet gününde Hak teâlâ hazretleri, o kimseyi Peygamberlerle berâber haþreder.)

Tenbîh: Bir müslimâný islâmiyyete muhâlif iþden vazgeçirmeðe, (Nehy-i anil münker) denir.

Bir müslimâna Allahü teâlânýn emrini öðretmeðe ve yapdýrmaða, (Emr-i bil ma'rûf) denir. Emr-i ma'rûf ve nehy-i münker çok sevâbdýr. (Vicdanlara tecâvüz etmemeli, Evliyâlar kimseye karýþmazdýgöz kırpma diyenler var. Ýmâm-ý Rabbânînin mahdûm-i mükerremi olan kayyûm-i Rabbânî, Halîfe-i ilâhî allâme-i nâ mütenâhî Muhammed Ma'sûm "kaddesallahü sirrehül'azîz" 1079 [m. 1667] senesinde vefât etmiþdir. Bu büyük âlim, üç cild (Mektûbât)ýnýn birinci cildi yirmidokuzuncu mektûbunda böyle söyliyenlere çok güzel cevâb vermekdedir. Bu mektûbun tercemesi, (Se'âdet-i Ebediyye) ilmihâl kitâbýnda mevcûddur.

183 - Ey Oðul! Hasta ziyâretinden yüzyirmiikinci maddede bahs etmiþdik. Yalnýz þunu da hâtýrlatmak lâzýmdýr ki, bir hastanýn üç hâli vardýr:

1- Bir melek gelerek aðzýnýn tadýný alýr.

2- Bir melek de kuvvetini alýr.

3- Bir melek de gelip günâhlarýný alýr.

Hasta iyi olunca, aðzýnýn tadýný alan melek, yavaþ yavaþ geriye verir. Kuvvetini alan melek de, geriye verir. Günâhlarýný alan meleðe gelince, bu, Allahü teâlâya sorar. Bu günâhý ne yapayým? Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde buyurur ki: (Benim rahmetim gazabýma sebkat etmiþdir. Binâenaleyh, hasta kulumun günâhýný afv eyledim!) Hastalýk, derd, keder, günâhlarý götürmez. Bu acýlara sabr etmek, günâhlarý götürür.

Sana iyilik yapana iyilik yap, fenâlýk yapaný, zulm edeni afv eyle, onlara nasîhat et! Sapýk inançlý, fenâ huylu kimselerden kaç! Onunla arkadaþlýk yapma!

184 - Ey Oðul! Sultân-ý Enbiyâ "sallallahü aleyhi ve sellem", Ebû Hüreyreye buyurdu ki: (Hastanýn hâlini sormak için iki kilometre git, küs olan kimseleri barýþdýrmak için dört kilometre yürü, altý kilometre de, bir din kardeþini ziyâret etmek için git, bu kadar da, ilm adamýndan bir mes'ele öðrenmek için git!) [Bir mil iki kilometredir.]

185 - Her insana elinden geldiði kadar iyilik et! Müslimânlarýn ilm öðrenmelerine ve ibâdetlerine yardým et! En büyük yardým, onlara Ehl-i sünnet i'tikâdýný, halâllarý, harâmlarý, farzlarý öðretmek ve hâtýrlatmakdýr. Bunlarý Allah rýzâsý için yap! Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Allahü teâlâya Cebrâîl aleyhisselâm gibi ibâdet etseniz, mü'minleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirleri ve mürtedleri, Allah için kötü bilmedikçe, hiç bir ibâdetiniz, hayrat ve hasenâtýnýz kabûl olmaz!) Allahü teâlânýn en çok sevdiði ibâdet, hubb-i fillah ve buðz-i fillahdýr. Ya'nî, müslimânlarý sevip, onlara yardým ve hayr düâ etmek ve dîn-i islâmý beðenmeyenleri, islâmiyyete ve müslimânlara düþmanlýk edenleri sevmemek ve îmâna, hidâyete kavuþmalarý için düâ etmekdir.

Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: (Yâ Ebâ Hüreyre! Benim ile Arþ gölgesinde gölgelenmek istersen, her gün yüz kerre salevât-ý þerîfe getir! Mahþerde benim havzýmdan içmek istersen, mü'min kardeþinle üç günden fazla dargýn durma! Fekat, þerâb [veyâ diðer alkollü içkileri] içen ve harâm yiyenler ile konuþma, kendini onlardan çek!)

186 - Ýslâm bilgilerinin [ya'nî din ve fen bilgilerinin] tahsîline çok ehemmiyyet ver! Peygamberimiz "aleyhisselâm" bir hadîs-i þerîflerinde, (Ýlmi beþikden mezâra kadar tahsîl ediniz), diðer bir hadîs-i þerîfde, (Ýlmi arayýnýz, velev ki, Çinde olsa) buyurdu. [Ya'nî dünyânýn bir kenârýnda ve kâfirlerde olsa dahî arayýnýz demekdir.]

Ýslâm bilgileri ikiye ayrýlmýþdýr: Din bilgileri ve fen bilgileridir. Önce din, sonra fen bilgilerini öðrenmek lâzýmdýr.

Rivâyet olunur ki, imâm-ý Ahmed ibni Hanbelin "rahime-hullahü teâlâ" [164-242 Baðdâddadýr] yanýna gelip, ondan nasîhat isteyen bir kimseye þöyle nasîhat etmiþdir:

(Hak teâlâ hazretleri senin ve bütün âlemin rýzkýna kefîldir. Rýzk için [elinden geldiði kadar çalýþdýkdan sonra] düþünmeðe hiç lüzûm yokdur. Çünki, Hak teâlâ tarafýndan bütün rýzklar taksîm edilmiþdir. Çalýþarak, hissene düþen rýzký arayýp bulursun. Bir sadakanýn yerine on misli ile mukâbele edildikden sonra, çalýþana karþýlýðý verileceðine hiç þübhe yokdur. Cehennem azâbý hak oldukdan sonra, günâh iþlemeðe cesâret edilir mi? Bütün iþler, Hak teâlânýn takdîri iledir. Sen fakîr olup, baþkalarýnýn zenginliðine canýnýn sýkýlmasýnýn ne fâidesi olur?)

Bunlarý dinleyip kabûl eden kimseye, nasîhat olarak bu kadar yeter. Dinlemiyenlere bunun gibi bin dürlü nasîhat eylesen fâidesi olmaz. Çünki nasîhatlarýn hemen hepsi bunlarýn içinde toplanmýþdýr.

187 - Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Hak teâlâ, çalýþan bir kuluna rýzký az verse, o kul aðlayýp baðýrmasa ve böylelikle fakîrliðine sabr eylese, Hak teâlâ hazretleri, meleklerine karþý, bu kul ile iftihâr eyler ve buyurur ki, ey benim meleklerim! Sizler þâhid olun, bu kulumun her bir lokmasýna Cennet-i a'lâda bir köþk ve bir derece ihsân eylerim.)

188 - Ýnsanlara dâimâ iyi muâmelede bulun! Gördüðün küçük, büyük her müslimâna müslimân selâmý ver! Ýnsanlarla iyi geçin ki, öldükden sonra seni yâd etsinler ve hayr düâ ile ansýnlar. Bir kimse, bir mü'min kardeþine, (Selâmün-aleyküm) diyerek müslimân selâmý verse, on sevâb yazýlýr. (Esselâmü-aleyküm ve rahmetullah) derse, yirmi sevâb yazýlýr. (Ve aleyküm selâm) diye cevâb verene, on sevâb yazýlýr. Selâm verene, cevâb vermek farzdýr.

(Merâk-ýl-felâh)da, nemâzýn müfsidlerine baþlamadan diyor ki: (Baþý veyâ bedeni eðerek selâm vermek mekrûhdur. Yalnýz el ile selâm vermek ve eli baþýna kaldýrarak vermek de mekrûhdur. Aðýz ile ve el ile birlikde vermek mekrûh deðildir. Gelen büyüðe karþý ayaða kalkmak, gelen böyle yapýlmasýný sevmezse, mekrûh deðildir. Severse, kendisine mekrûh olur. Þerrinden korkup kalkana mekrûh olmaz. Giderken kalkmak da böyledir. Âlimin ve âdil sultânýn [sâlih olan hükûmet adamlarýnýn], ananýn, babanýn elleri öpülür.)

189 - Ýþlerinde acele etme ve hemen karâr verme! Acele ile verilen karârlara þeytân karýþýr. Hadîs-i þerîfde, (Acele þeytândandýr. Teennî Rahmandandýr) buyuruldu. Nefsin istediði birþey hâtýrýna gelince, þeytân, (fýrsatý kaçýrma, hemen yap) der. O da, yapar. Kalbe gelen þeyi yapmakdan Allahü teâlâ râzý olur mu düþünmeli, sevâb mý, günâh mý olacaðýný anlamalý. Günâh deðil ise, yapmalýdýr. Böylece, teennî etmiþ, ya'nî acele etmemiþ olur. Yalnýz beþ yerde acele etmek lâzýmdýr:

1- Müsâfirin gelince, önüne yiyecek getir!

2- Hasbel beþer bir günâh iþleyince, hemen tevbe, istigfâr eyle!

3- Her beþ vakt nemâzýný, vakt geçmeden, acele, ya'nî erken kýl!

4- Kýz veyâ oðlan çocuklarýna, din bilgilerini ve nemâz kýlmasýný öðret! Bulûða eriþince, gecikdirmeden evlendir!

5- Ölen þahsýn defn edilmesinde acele eyle! [Fekat bunun için, beþ vakt nemâzýn sonundaki, âyetel kürsî ve tesbîhleri terk etme!]

190 - Hiçbir günâhý iþleme! Allahü teâlânýn gadabý hangi günâhda olduðu belli deðildir. Sevâb olan iþlerin hepsini iþlemeðe çalýþ! Zîrâ, Hak teâlânýn rýzâsýnýn hangi amelde olduðu belli deðildir.

191 - Ýki günâhdan çok kork! Birisi, emrinde olan insanlara zulm etme! En büyük zulm, onlarýn islâm bilgilerini öðrenmelerine, ibâdet yapmalarýna mâni' olmakdýr. Ýkincisi, din ve dünyâ yolunda hâin olma! Her günâhdan kork! Bir kimse, bir günâh iþlemek istese, fekat Allahü teâlâdan korkarak ondan vazgeçse, Hak teâlâ o kimseye Cennet-i a'lâda bir köþk ihsân eder. Bir müslimân, sana zarar verirse, sen ona iyilik et! Hiç kimsenin ayblarýný yüzlerine vurma!

192 - Elinden geldiði kadar yollarý ve sokaklarý, câmi'leri ta'mîr et ve düzen içinde sakla, temizliklerine dikkat eyle!

193 - Ýbâdetlerine sevâb verilmesi ve düâlarýn kabûl olmasý için halâl nafaka kazanmak þartdýr. Rýzkýnýn halâl olmasý için her iþinde, her hareketinde, doðrulukdan ayrýlma! Ýslâmiyyetin emrlerini eksiksiz ve tâm olarak yap, san'atýnda, vazîfende ve me'mûriyetinde istikâmetden ayrýlma, hîle ve hýyânet yollarýna sapma ki, aldýðýn para, ücret ve aylýk sana halâl olsun!

Sabâhleyin yemeði erken yimenin dört fâidesi vardýr:

1- Aðýz kokusunu giderir.

2- Sonra su içilse, vücûda ziyân etmez.

3- Bir yere gidecek olursa, karný tok olur.

4- Kimsenin lokmasýnda ve yemeðinde gözü kalmaz.

Az yimek, çok fâidelidir. Meselâ, suyu az içirir, uykuyu az uyutur. Çok yimek ise, insaný tenbelleþdirir, vücûdü yorar, fazla su içirir ve mâlâ-ya'nîye sebeb olur. [Mâlâ-ya'nî lüzûmsuz, fâidesiz iþ ve söz demekdir.]

Yemeðe, içmeðe baþlarken (Bismillâhirrahmânirrahîm) oku! Ramezânda iftâr ederken, Besmeleden sonra, (Zehebez-zamâ vebtelletil-urûk ve sebetel ecr inþâallahü teâlâgöz kırpma oku! Yemek yidikden sonra, (Elhamdülillah) söyle. Sonra, olur olmaz þeylerle diþlerini karýþdýrma! [En iyi diþ temizleme vâsýtasý misvâkdýr.]

194 - Gîbet günâhýndan kendini çok koru! [Gîbet, bir müslimânýn gizli günâhlarýný ve açýk kusûrlarýný arkasýndan söylemek demekdir. Pervâsýzca ve âþikâre yapýlan günâhlarý ve bilhâssa dîni bozmak, müslimânlýðý deðiþdirmek isteyen dinde reformcularý meydâna çýkarmak gîbet deðildir. Bunlarý müslimânlara haber vermek lâzýmdýr.] Gîbet yapmakla, günâhlarýn artdýðý gibi, sevâblarýn mahv olur. Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki, (Gîbet yapmak, zinâdan dahâ aðýr bir günâhdýr.)

195 - Sakýn, yalan söyleme ve yalan yere yemîn etme! Zîrâ, yalan yere yemîn edenlerin nesli kesilir. [Yemîn hakkýnda, arabca (Fetâvâ-yi Hindiyye) ve türkçe (Se'âdet-i Ebediyye) kitâblarýnda geniþ bilgi verilmiþ, hangi sözlerin yemîn etmek olduðu ve hangi sözlerin yemîn olmadýðý uzun bildirilmiþdir.] Riyâ, gösteriþ yapma! Yalan yere sofuluk satma! Nasýl isen, öyle görün! Sende olmayan bir þeyi var gibi gösterip, kendine bühtân eyleme! Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Kendini âlim gösteren câhiller, Cehenneme gideceklerdir.)

Bir müslimânýn aybýný meydâna çýkarmaða çalýþma, kimsenin gizli hâllerini araþdýrma! Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: (Mi'râc gecesi bir takým insanlar gördüm ki, çok fecî' ve elîm bir þeklde kendi kendilerine azâb ederler. Cebrâîl aleyhisselâma sordum ki, yâ Cebrâîl, bunlarýn günâhý nedir? Niçin böyle kendi kendilerine azâb ederler? Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki, bunlar baþkalarýnýn ayblarýný meydâna çýkaranlardýr.)

Mûsâ aleyhisselâm, Tûr-i Sînâ'da Hak teâlâya sordu ki, (Yâ Rabbî! Baþkalarýnýn ayblarýný meydâna çýkaranlarýn cezâsý nedir?) Hak teâlâ buyurdu ki, (Tevbesiz giderlerse, yerleri Cehennemdir.) Ýmâm-ý Gazâlî "rahmetullahi aleyhi bârî" buyuruyor ki, günâhlarýn büyüðü üç dânedir. Bunlar:

1- Bahîllikdir.

2- Hased yapmakdýr.

3- Riyâdýr.

Bahîl, hasîs, cimri demekdir. Bahîllik þudur ki, bir kimse bir iþ için sana muhtâc olur da sen kýskanýp, o þeyi ona öðretmezsin. [Bahîllerin en fenâsý müslimânlara emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yapmýyanlardýr. Onlara dinlerini öðretmiyenlerdir. Veyâ yanlýþ öðretenlerdir.] Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurur ki: (Bahîl olanlar, her ne kadar zâhid olsalar da Cennete giremezler.)

Hased ise, bir kimsenin hayrlý bir iþi veyâ evi, malý, mülkü, ilmi olsa, o kimseden bunlarýn gitmesini, onda olmayýp, kendinde olmasýný istemekdir. [Onda olduðu gibi kendisinde de olmasýný istemek hased olmaz. Buna gýbta etmek, imrenmek denir. Günâh deðildir.]

Sultân-ý Enbiyâ "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Hased, ateþin odunu yidiði gibi, hasenâtý [ya'nî iyilikleri] yir.)

Riyâ ise, nemâz, oruc, sadaka ve yol, câmi'i þerîf yapdýrmak gibi hayrlý amelleri, insanlar görsün de beðensinler diye yapmakdýr. Ýþte böyle bir maksadla yapýlan iþlerin hepsi riyâ faslýna dâhildir. Riyâ, küçük þirkdir. Tevbe etmedikçe, kat'iyyen afv olunmaz. Ýlmi ile amel etmemek, amelinde salâh ve ihlâs olmamak ve din âlimlerine, ibâdet edenlere, ezâna, mubârek günlere kýymet vermemek de þakâvet alâmetidir.

196 - Ey Oðul! Þakîlerin alâmeti sende bulunmasýn! Bu alâmetlerin evveli, zulm etmekdir. Zulm üç kýsmdýr:

1- Allahü teâlâya âsî olmak.

2- Zulm eden kimselere yardým etmek.

3- Kendi emri altýnda bulunanlara, ezâ, cefâ etmek. Onlarýn ibâdet yapmalarýna mâni' olmak.

Bu üç fi'li iþliyenlerin varacaðý yer, nihâyet Cehennemdir.

Tenbîh: Allahü teâlâya âsî olmak iki dürlüdür:

1- Allahü teâlânýn emrlerini, ya'nî farzlarý yapmamakdýr. Farzlarý, vazîfe kabûl etmiyenler kâfir olur. Vazîfe bilip, tenbellikle yapmýyanlar, ya'nî kazâ etmek, ödemek fikrinde olanlar, Hanefî mezhebinde, kâfir olmaz. Fekat en büyük günâh olur.

2- Hak teâlânýn men' etdiðini, ya'nî harâmlarý yapmakdýr. Harâmdan kaçmaðý vazîfe bildiði hâlde, nefsine uyarak yapan ve sonra üzülenler kâfir olmaz. Harâm iþliyen müslimânlara (fâsýk), âsî denir. Harâm iþlemiyenlere ve farzlarý yapanlara (sâlih) [iyi insan], müttekî denir. Ýttikânýn, ya'nî harâmdan kaçmanýn sevâbý, farzlarý yapmanýn sevâbýndan dahâ fazladýr. Farzlarý yapmamanýn günâhý, harâm iþlemek günâhýndan dahâ çokdur. Harâmlarýn mikdârý çok deðildir. Meselâ, adam öldürmek, gîbet [arkadan çekiþdirmek], zinâ etmek, kadýnlarýn, kýzlarýn baþlarý, kollarý, bacaklarý açýk sokaða çýkmalarý, hýrsýzlýk, yalan, içki içmek, kumar oynamak, altýn, gümüþ kullanmak, erkeklere de kadýnlara da harâmdýr. Yalnýz ev içinde süs için takmak kadýnlara câizdir. Erkeklere yalnýz gümüþ yüzük câizdir. Gümüþden baþkasý harâmdýr.

Geçdi gençlik, tatlý bir rü'yâ gibi, ey çeþmim zâr!
Beni mecnûn etdi girye, meskenim olsun mezâr!


(ÖNCEKÝ SAYFA) (SONRAKÝ SAYFA)
Gönderen: 15.08.2006 - 18:24
Bu Mesaji Bildir   osmanlı_2009 üyenin diger mesajlarini ara osmanlı_2009 üyenin Profiline bak osmanlı_2009 üyeye özel mesaj gönder osmanlı_2009 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1777 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
umut_627 (43), ONAY (49), meryem04 (43), mandev (57), Ali ÇATAL (60), henna (35), karetta (62), sýlairah.. (55), ^^bg^^ (62), JUBITER (54), BUGRA_55 (50), by_turkey (44), okyanuz (42), muhammetturhan (51), beyaz-gelincik (42), hasan_1424 (40), amine1 (40), mekund (49), cihad_53 (44), Seydihan (45)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.10856 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.