0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » Türklerin İslâmiyet'e Girişi

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
vehbi70 su an offline vehbi70  
Türklerin İslâmiyet'e Girişi
919 Mesaj -
Türklerin Ýslâmiyet'e Giriþi
Peygamberimizin, Ýslâm'ý tebliðiyle birlikte, dünyanýn ücra bir köþesinde yaþayan küçük bir kavim, yeni ve büyük bir millet hâline geldi. Meçhul, basit bir hayat süren ve hattâ aþaðýlanarak yaþayan insanlar, bu dinle birlikte birdenbire, tarihin mümtaz kahraman, fatih ve dâhîleri oldular. Halife Hazret-i Ömer, emrindeki bir avuç Müslüman gâzisiyle 641'de Suriye ve Mýsýr'ý fethederek, koca Doðu Roma'nýn kanatlarýný kýrdý. 642'de Büyük Sâsânî Ýmparatorluðunu yýkarak Ceyhun kenarýna ulaþtý ve Türklerle temasa geçti. Ancak bu devrede Ýslâm'ýn merkezinde Hazret-i Ömer ve yerine geçen Hazret-i Osman'ýn þehit edilmeleri ve sonraki yýllarda baþlayan iç mücadeleler, 8. yüzyýl baþlarýna kadar, Türklerle Müslümanlarýn münasebetlerini bir sýnýr komþuluðundan ileri götürmedi. Bazý kaynaklarda, Hazret-i Muâviye döneminde Ubeydullah bin Ziyâd'ýn, Müslüman olan Türkleri Kûfe'ye yerleþtirdiði belirtilmektedir. Daha sonra Emevîler tarafýndan, Ýslâm Ýmparatorluðunun bütün doðu bölgelerini içine alan Irak genel valiliðine Haccâc'ýn getirilmesi ve bunun da Horasan'a, devrin sayýlý kumandanlarýndan Kuteybe bin Müslim'i tayin etmesi (705), savaþlarý birdenbire alevlendirdi. Müslümanlar, kýsa zamanda Mâverâünnehir'e hakim olduktan sonra Talas'a kadar akýnlarda bulundular. Ancak, Türgiþ Kaðaný Þulu Han idaresindeki Türkler, 720 yýlýndan itibaren cephelerdeki hakimiyeti ele alarak, Emevî ordularýný bozguna uðrattý. Böylece Emevîler döneminde, Türkler karþýsýnda baþlangýçta baþarýyla sürdürülen mücadeleler, sonuçta baþarýsýzlýkla son buldu. Ancak bu mücadeleler, Türklerin Ýslâmiyet'i yakýndan tanýmalarýna ve tetkik etmelerine zemin hazýrladý. Kýsa bir süre sonra da, Türklerin Ýslâm'ýn bayraktarý olarak dünya sahnesine çýkmasýna vesile oldu.
Türklerin hiçbir baský veya zorla karþýlaþmaksýzýn Ýslâm'ý kabul etmeleri, üç ana sebebe dayanmaktadýr. Birincisi, Türklerin inanç ve yaþayýþlarýnýn Ýslâm'a çok yakýn olmasýdýr. Tek bir yaratýcýya iman, âhirete ve ruhun ölmezliðine inanma ve yaratýcýya kurban sunma gibi temel inanýþlar Ýslâm'da da vardý. Zinâ, hýrsýzlýk, gasp, adam öldürme, yalancýlýk ve koðuculuk gibi kötü huylar, Ýslâm dininde de þiddetle men ediliyordu. Nihayet, Ýslâmiyet'teki cihad emri, Türkün alplik ve fetih görüþüne uygun düþüyordu. Bu gibi sebeplerle öncelikle Mâverâünnehir (Türkistan) bölgesinde yaþayan Göktürkler arasýnda Ýslâmiyet yayýlmaya baþladý. Türklerin Ýslâmiyet'i kabullerinin ikinci safhasý da bu sýrada gerçekleþmeye baþladý. Daha kuzeyde ve batýda yer alan Müslüman olmayan Türkler, özellikle Türkistan'la ticarî faaliyetleri sýrasýnda, kendi dillerini konuþan ýrkdaþlarýnýn dinine, daha çabuk ve kolaylýkla girdiler.

Türkistan Türkleri arasýnda Ýslâmiyet'in bu ilk yayýlýþýyla, diðer Türklerin baþka yabancý dinlere giriþi, hemen hemen ayný devreye rastlar.

Doðuda Uygurlar Mani, kuzeyde Hazarlar Mûsevî ve batýda Tuna Bulgarlarý Hýristiyanlýk dînine girerlerken Mâverâünnehir'deki Türkler arasýnda da Ýslâm, 8. asrýn baþýndan itibaren yayýlmaya baþladý. Bu durumun diðer Türk ülkelerini de tesir ve cazibesi altýna almaya baþlamasý, Abbâsîler döneminde oldu. Abbâsî halifelerinin, Türklere fevkalâde yakýnlýk göstermeleri, bu faaliyetin daha da hýzlanmasýna sebep oldu. Halife El-Mansur (754-775) zamanýndan itibaren Türkler, Arap ordularýna asker olarak girmeye baþladý. El-Me'mun döneminde (813-833) Türklerden özel muhafýz birlikleri oluþturulmaya baþlandý. Nihayet, Halife Mu'tasým zamanýnda (833-842) halifelik ordusunun esasýný Türkler meydana getiriyordu. Türk ordusu için Samarra þehrini inþa eden halife, sarayýný ve payitahtýný da buraya nakletti. Müellifler artýk, Türklerin Araplarla ayný millet gibi olduklarýný (Ýslâm milleti) ve Bizanslýlar gibi müþrikler yanýnda, gayrimüslim Oðuzlarla bile savaþtýklarýný yazmaktadýr. Halife El-Mütevekkil zamanýnda (847-861) ise Abbâsî Devletinin en önde gelen üç þahsiyeti Türk'tü. 10. asrýn ilk yarýsýnda, emîrül-ümerâlýða iki Türk kumandaný, Beckem ve Tüzün, getirilmiþti. Türklerin Baðdat'ta idareyi ele almalarý üzerine, uzak eyaletlerde bulunan Türk valiler, müstakil birer hükümdar gibi hareket etmeye baþladýlar. Ýlk Müslüman Türk devletlerden bazýlarý, bu suretle kuruldu. Bunlar arasýnda, Mýsýr'daki Tulunoðullarý Devleti (868-905), Ahmed bin Tulûn adýnda bir Türk kumandaný tarafýndan kurulmuþtur. Ahmed bin Tulûn, Dokuz Oðuz Türklerindendi. Ýbn-i Tulûn, Mýsýr'ý birçok mîmârî eserle süslemiþtir. Tulûnoðullarý Devleti, 905'te sona ermiþ ve yerine az zaman sonra Tuðaçoðlu Mehmed'in kurduðu Türk Ýhþidîler Devleti ortaya çýkmýþtýr.

Ancak bu devletlerde, idareci zümrenin Türk olmasýna karþýlýk, esas kitle yani halk tabakasý, daha çok Mýsýrlýlardan oluþuyordu.

Ýslâmiyet'in, devlet ve halk olarak Türkler arasýnda kabulü, ilk defa Ýtil (Volga) Bulgarlarý arasýnda gerçekleþti. Batýya giden Tuna Bulgarlarý, toplu olarak Hýristiyanlaþýrken, Ýtil boyu ve Kazan havalisinde kalan asýl büyük Bulgarlar, özellikle Türkistan'la olan ticarî iliþkileriyle tanýma fýrsatý bulduklarý Ýslâm'ý severek kabul ettiler. Bulgar haný Almýþ, 920'de Baðdat'taki halifeye baþvurarak, Ýslâmiyet'in öðretilmesi ve kaleler inþasý için, kendilerine din ve ihtisas adamý gönderilmesini istedi. Halife Muktedir Billah tarafýndan gönderilen kalabalýk bir elçi heyeti, 922 Mayýsýnda, Bulgar ülkesine geldi. Almýþ Han ve maiyeti, elçilere fevkalâde bir hürmet ve kabul gösterdiler. Bu tarihten itibaren Bulgar ülkesi, Abbâsî halifelerine baðlý bir Müslüman yurdu haline geldi. Ülkede Abbâsî halifesi ve Bulgar Haný namýna sikkeler basýlmakta, taþ camiler, saraylar, kaleler ve diðer binalar yapýlmaktaydý. Bulgarlar, Müslümanlýðý kabul ettikten sonra, Türk-Ýslâm medeniyetinin kuzeybatýsýnda en ileri bir ucu olmakla, büyük bir deðer kazandýlar. Bulgar ülkesine gelen Abbâsî elçilik heyeti içerisinde yer alan Ýbn-i Fadlan, yazdýðý seyahatnamesinde, bu ülke insanlarýnýn temiz, doðru, çalýþkan ve samîmî Müslüman olduklarýndan bahsetmekte ve Bulgar ilinde gecelerin çok kýsa olmasý dolayýsýyla Türklerin, sabah namazýný kaçýrmamak için, bir ay, geceleri uyumadýklarýndan söz etmektedir. Bu sözler, Türklerin, Ýslâm'ý ne derece güçlü bir inançla kabul ettiklerini göstermektedir.
Gönderen: 07.08.2006 - 14:51
Bu Mesaji Bildir   vehbi70 üyenin diger mesajlarini ara vehbi70 üyenin Profiline bak vehbi70 üyeye özel mesaj gönder vehbi70 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1758 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
YaHaMeS (39), ideal900 (47), Seher gülü (53), gözbebeðim (38), cemhan06 (45), sarikayamusa (45), kelamm (39), mkurban (40), isranur (41), kevserr (41), zemhari (52), omerkartal (54), salihaaydinoglu (43), Yasin57 (51), IslamExplorer37 (36), czenem (65), padem22 (39), Gülgüzeli (41), kucuk_ahmet (25), tesisat (44), mavi_maske (39), fakir58 (42), yasuaki01 (50), meryembebek (), hcryky (39), ymucur (43), hasno (46), rahmiz (40), bihter (54), nursen79 (45)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.97245 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.