0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » EBÛ ZERR el GIFÂRÎ

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Gast NiZaM_I-ALeM  
EBÛ ZERR el GIFÂRÎ
Misafir
EBÛ ZERR el GIFÂRÎ

(ö.31/651 52)



Ýlk müslümanlardan, sahâbî Ebû Zerr, Benû Gýfâr kabilesine mensub olup doðum tarihi bilinmemektedir. H. 31 (M. 651/652) yýlýnda Mekke ile Medine arasýnda bir yer olan er-Rebeze'de vefât etmiþtir.

Ebû Zerr (r.a)'in ismi ve babasýnýn adý hakkýnda kaynaklarda çeþitli isimler zikredilmektedir. Bazý eserlerde isminin Cündüb b. Cenâde b. Seken, bazý eserlerde Seken b. Cenâde b. Kavs b. Bevaz b. Ömer olarak zikredilmektedir. Bazý eserlerde ise Cündüb b. Cenâde b. Kays b. Beyaz b. Amr olarak zikredilmektedir. Bu sonuncusunun daha doðru olmasý muhtemeldir. Zira annesinin künyesi Ümmü Cündüb'dür (Ýbnü'l-Esir, Üsdül-Gâbe, Vl, 99-101).

Hz. Cündüb b. Cenâde'nin künyesi Ebu Zerr'dir. Ýslâm tarihinde isminden ziyade bu künyesi ile meþhur olup bununla anýlmaktadýr. Lâkabý ise Mesîhu'l-Ýslâm'dýr. Bu lâkabý ona Hz. Muhammed (s.a.s) bizzat vermiþtir. Ebû Zerr el-Gifârî'nin kabilesi ve ailesi genellikle câhiliye devrinde yol kesmek, kervanlarý soymak ve eþkýyalýk yapmakla tanýnýrdý. Ebû Zerr, cesareti ve atýlganlýðý ile o kadar büyük bir þöhret yapmýþtý ki, ismini duyan, olduðu yerde korkudan titrerdi.

Genç yaþtaki Ebû Zerr hazretleri bir gün, birdenbire deðiþerek mesleðini býrakýp haniflerden oldu. Ýslâm'ýn henüz zuhur etmediði bir zamanda Allah yolunu tuttu. Öyle ki, etrafýndakilere, "Allah'tan baþkasýna ibadet edilmez. Putlara tapmayýnýz, onlardan hiçbir þey istemeyiniz!" demeye baþladý. Böylece hak yolunu bulmuþ ve lebbeyk demiþti. Bu husustaki ifadesine göre, müslüman olmadan üç yýl evveline kadar kendine mahsus bir þekilde Allah'a ibadet ettiðini ifade etmiþtir.

Ebû Zerr (r.a.), Ýslâm daha duyulmadan hakkýn dâvetine cevap veren ve ruhen iman eden büyük sahâbîlerden biridir.

Ebû Zerr hazretlerinin Ýslâm ile müþerref olmasý baþlý baþýna bir olaydýr. Þöyle ki: .

-Bir gün, Gýfâroðullarý kabilesine mensub bir kiþi, Mekke'den kendi kabilesine döndüðünde doðru Ebû Zerr'e gitti ve Mekke'de bir zatýn zuhur edip kendisinin peygamber olduðunu iddia ederek insanlarý yeni bir dine dâvet ettiðini ve Cenâb-ý Hakkýn vahdâniyeti hakkýnda halka talimatta bulunduðunu haber verdi. Ve bu iþi tahkik etmesini ilâve etti. Kabiledaþýnýn vermiþ olduðu bilgileri dikkatle dinleyen Hz. Ebû Zerr, karþýsýndakinin sözleri bittikten sonra:

"Cenâb-ý Hakka yemin ederim ki, bu zat, iyilikleri öðrenmeleri ve kötülüklerden sakýnmalarý için halka nasihatler yapmaktadýr" dedi.

Bu konuþmadan kýsa bir süre sonra Ebû Zerr Mekke'ye gitti. Bu sýrada Hz. Muhammed'in Mekke'deki durumu çok kritik olduðundan, ashabý onu büyük bir titizlikle koruyor ve bulunduðu yeri hiç kimseye açýklamýyorlardý. Ebû Zerr Hz. Peygamber'i kime sorduysa bir cevap alamadý. Çaresiz Kâbe'ye gitti. Zemzem suyundan içerek biraz rahatladý. Tekrar Hz. Peygamber'i aramaya çýktý. Yine kimseden bir cevap alamadý. Bu arada tesadüfen karþýsýna çýkan Hz. Ali'ye sordu ise de yine bir cevap alamadý. Birkaç gün böyle geçti.

Nihâyet kendisinin Rasûlullah'ýn nübüvvetini ve onu aradýðý hususu Rasûlullah'a bildirilince önce þekli þemâili ve durumu tetkik edildi. Sonra zararsýz bir kimse olduðu anlaþýlýnca Hz. Ali vasýtasýyla Hz. Peygamber'e götürüldü. Rasûlullah ile yaptýðý kýsa bir konuþma ve görüþmeden sonra kelime-i þehâdet getirerek Ýslâm'a girdi. Artýk bu günden itibaren bütün kuvvet ve kudretiyle bütün aþk ve þevkiyle, bütün cesaret ve þecâatiyle Ýslâm'ý yaymaya ve öðretmeye baþladý. Ebû Zerr (r.a.) kardeþi Uneys (veya Enis'in) de Ýslâm'a girmesini saðladý. Kabilesinde de Ýslâm'a dâvet faâliyetlerine giriþti ve birçoðu onun eliyle müslüman oldu. Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretinden sonra meydana gelen Bedir, Uhud, Hendek ve diðer gazvelere katýldý. Tebük gazvesinde Ýslâm ordusu hazýrlandýðý zaman Ebû Zerr gecikmiþ; devesinin bitkinliðine raðmen Rasûlullah'ýn ardýndan yürüyerek Tebük seferine katýlmýþtý. Mekke fethi sýrasýnda kendi kabilesinin sancaktarlýðýný yapmýþtýr. Ebû Zerr (r.a.) tabiaten fakir, zâhid ve inzivâyý seven bir sahâbî idi. Dünyaya hiç deðer vermezdi. Bundan dolayý Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisine Mesîhu'l-Ýslâm lâkabýný takmýþtý. Nitekim Ebû Zerr (r.a.), Rasûlullah'ýn irtihâlinden sonra bu lâkaba uygun olarak dünya ile alâkasýný tamamen keserek inzivâya çekildi. Medine'nin baðý bahçesi onun için bir harabeden baþka birþey deðildi. Hele Hz. Ebû Bekir (r.a.) de vefât edince Ebû Zerr (r.a.) tamamen içine kapandý. Yüreðindeki acýlara tahammül edemez hale geldi. Medine'den ayrýlýp Þam'a yerleþti.

Hz. Osman (r.a.) devrinde fetih hareketleri oldukça geniþlemiþ ve bu yüzden fethedilen bölgelerin gelenekleri de Ýslâm'a etki etmeye baþlamýþtý. Bunun neticesi olarak emirler, sâdelikten ayrýlarak dünyevî bir yaþantýnýn içerisine girmiþlerdi. Saraylar, köþkler, konaklar yapýlmaya. Hizmetçiler tutularak iþler onlara gördürülmeye baþlanmýþtý. Rasûlullah'ýn, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer devrinin sâdeliði unutulmuþtu. Bu sâdeliði unutmayanlardan birisi de Ebû Zerr (r.a.) idi. O, sâde yaþayýþýný sürdürmekte ýsrâr ediyordu. Mal ve servet biriktirme hýrsý yoktu. Debdebeli bir hayat tarzýný seçenlere gereken ikazlarý yapýyor; bu durumun onlara kötülükten baþka birþey vermeyeceðini, bir gün bunlarýn hesabýnýn sorulacaðýný söylüyordu. Ve sýk sýk delil olarak: "Altýn ve gümüþ depo edip Allah yolunda sarfetmeyenlere elim azabý müjdele..." meâlindeki âyeti okuyordu. Hz. Muâviye ve emirlerinin yaþantýlarýný sürekli eleþtiriyordu. Bu yüzden Þam'da fesat çýkardýðý iddiasýyla Ebû Zerr (r.a.), Hz. Osman (r.a.)'a þikâyet edildi. Hz. Osman, Ebû Zerr'i Medine'ye çaðýrdý. Hz. Ebû Zerr Medine'ye geldikten sonra Hz. Osman'a, "Benim dünya malýna ve dünya metama ihtiyacým yoktur!" diye haber gönderdi. Hz. Ebû Zerr'in Medine'ye geliþi halk üzerinde büyük bir tesir ve hayret icra etti. Fakat Ebû Zerr, Medine'de fazla kalmayarak Mekke civarýnda bulunan Rebeze mevkiine giderek oraya yerleþti. Onun bu hareketini Hz. Osman da tasvib etti. Hz. Osman ona birkaç koyun ve bir deve verip bunlarla geçimini saðlamasýný söyledi.

Medine'de âsiler Hz. Osman aleyhine faâliyetlerde bulunduklarý zaman Ebû Zerr'i bu iþe karýþtýrmak istedilerse de bir kenara çekilip âsilere bu fýrsatý vermedi. Ebû Zerr, Rebeze'de çok sýkýntýlý günler geçirdi. Evi harab olmuþ, sýrtýnda elbise kalmamýþtý. Ailesi elbiseden bahsettikçe, o "bana elbise deðil, kefen lâzým" diyordu. Nihâyet hastalandý. Öleceðini anlayan eþi, kefeni dahi olmadýðýný söyleyerek ne yapacaðýný ve kendisini nasýl defnedeceðini hem düþünüyor ve hem de Ebû Zerr'e düþüncesini açýklýyordu. O ise yattýðý hasta yataðýndan biraz doðrularak eþine, üzülmemesini, Mekke tarafýndan bir kâfile gelmedikçe ölmeyeceðini, zira bu kâfile ile gelen bir gencin kendisine kefen getireceðini anlatýp arada sýrada hanýmýna "Bak bakalým, ufukta toz bulutu görüyor musun" diyordu.

Nihâyet H. 31 (M. 651-652) yýlýnda bir gün ufukta bir kervan gözüktü. Kervan konakladýktan kýsa bir süre sonra Hz. Ebû Zerr dâr-ý bekâ'ya göçtü. Ensâr'dan bir genç gelip onu kefenledi ve cenaze namazýný kýldýrarak Rebeze'ye defnetti (Hayreddin Zirikli, el-A'lâm, II, 140).

Uzun boylu, esmer, geniþ omuzlu ve saçlarý beyazlaþmýþ haliyle Hz. Ebû Zerr bir âbide gibi idi. Vefâtýnda geriye harab bir ev ile üç koyun ve birkaç keçiden baþka birþey býrakmadý.

Ebû Zerr (r.a.), ashâb tarafýndan "ilim deryasý" sýfatýyla vasýflandýrýlmýþtý. Çünkü bilgi edinmek için Hz. Peygamber'e sýk sýk sorular sorardý. Ýman, ihsan, emir, nehy, iyilik ve kötülük hakkýnda ne varsa hepsini Rasûlullah'a sorarak öðrenmiþti. Her hareket ve iþinde Resûl-i Ekrem'e tâbi olduðunu gösterirdi. Gayet kanaatkâr olup basit ve sâde yaþardý. Âbid, zâhid idi. Hakký söylemekten çekinmez ve korkmaz idi. Ebû Musa el-Eþ'âri'yi ise yaþayýþýndan dolayý çok severdi ve ona, "Sen, benim kardeþimsin" derdi.

Ebû Zerr (r.a.), yaratýlýþtan hak sever bir sahâbî idi. Ümmet arasýnda meydana gelen fitne ve fesatlara karýþmaktan son derece sakýnýrdý. Hz. Osman'a muhâlif olmasýna raðmen, etrafýn sýkýþtýrmasýna mukâbil bitaraf kalmýþtýr. Hz. Osman'a ve Hz. Muâviye'ye muhâlif olarak tanýnýrdý. Fakat bütün bu muhâlefetlerine raðmen onlara karþý gelmedi. Kendisine arzu etmediði birþey teklif edildiði zaman, zâhidlere mahsus bir edâ ile ve güler yüzle, hoþ sohbetliðini de ileri sürerek reddederdi. Ebû Zerr, pek az sayýda fetvâ vermiþtir. Zira bu hususta çok titiz davranýrdý. Ancak haklý bir meselede halifeye karþý gelmekten çekinmezdi. Hz. Ebû Zerr'in oðlu, saðlýðýnda vefât etmiþti. Geriye yalnýz bir eþi ve bir kýzý kalmýþtý (M. Asým Köksal, Ýslâm Tarihi, Mekke Devri, s.177-180).
Gönderen: 12.02.2004 - 16:44
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1553 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
33mya (63), turkishdanger (36), LeeNa (56), avara (34), @KIN (43), Sedat KAYHAN (61), burcuburcu (49), emelim (52), yahia (49), huzur (52), nazarboncuð.. (44), fettah (42), asafusta (41), Selim54 (35), excelleron (53), SeHZaDeM (34), sofiumit (41), remzi82 (54), iskender_1 (44), Ibrahim_Kerim (43), ÝSU (31), sadozaydin (38)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.34269 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.