0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » istasyondaki kadın

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
sudegül su an offline sudegül  
istasyondaki kadın
3 Mesaj
Birþeyler yazmak istiyordu ama üzerindeki uykuya benzer mahmurluk buna fýrsat vermiyordu.Masanýn baþýndan kalktý giriþteki küçük odaya geçti. Orasý biraz daha serindi. “belki halsizliðimi üzerimden atabilirim” diye düþündü. “Yok... hayýr... en iyisi gidip bir kahve alayým; iyi gelir” diye kendi kendine söylenerek bahçenin sonundaki ana binaya doðru yürüdü. Mutfaða girdi. Kadýnlar günlük iþlerini bitirmiþler, müziði açmýþ konuþuyorlardý.
-Ne o? Arabesk mi takýlýyorsunuz artýk? Hem de kaynanalarý çekiþtiriyorsunuz? diye onlara laf attý.
“Kahvemiz var deðil mi? Ben kahve istiyorum” dedi. En alttaki çekmeceden cezveyi çýkardý.Kocaman bir cezveydi bu. Ocaðýn nasýl yakýlacaðýný da bilmiyordu. Görevli bayanýn düðmeyi çevirip çakmaðý çakmasýna izin verdi. “kahvemi ben kendim yapacaðým, sen zahmet etme” dedi. Kýsýk ateþte piþirip kocaman çay kupasýna doldurduðu kahvesini alarak odasýna yöneldi.
Kendi çalýþma bölümü bahçenin diðer köþesindeydi. Ýnsanýn, içmek deðil de daha çok koyu kahve çekirdeklerinin öðütülmüþ toz halini “yeme isteði” uyandýran nefis kokusunu derin derin içine çekti. Toprak zeminin çukurluklarýnda oluþmuþ minik gölcüklere basmadan ve elindeki kupayý sallamamaya çalýþarak dikkatli adýmlarla yürüdü.Mavi çam aðacýnýn altýndan geçerken yapraklardan süzülen yaðmur taneciklerinin birkaçý kupanýn içine düþtü. “yaðmur suyu katkýlý bir kahve” dedi kendi kendine. “ kupayla kahve içen bir baþkasý daha var mý acaba?” diye düþündü. Uzun zamandýr içmediðinden ancak yetecek gibi geldi ona. En son kahvesini tam bir ay önce içtiðini hatýrladý sonra.
O gece trenle yolculuk yapacaktý. Çýkmadan önce büyük kýzý “ anneciðim, sana kahve yaptým; yola çýkacaksýn dinlendirir.” demiþti. Tren yolculuðunu oldum olasý severdi. Çocukluðunda babasýnýn elinden tutup trenlere bindiðini, vagonlarýn arasýndan geçerken aradaki boþluktan düþüverecek korkusuyla aþaðýya bakmadýðýný veya gözlerini sýmsýký kapadýðýný hatýrladý.Bir de bu yolculuklarýn hep geceleri olduðunu.Karanlýk gecenin içinden kocaman, parlak, tek gözlü bir canavar gürültülü sesler çýkararak yavaþ yavaþ yaklaþýr, sonra orada bekleyen insanlarýn, açýlan birçok aðzýndan içeriye girmelerine izin verirdi. Bu kara canavarýn birçok aðzý vardý ve hepside vücudunun yan taraflarýndaydý.herkes içine dolunca sevinçle tiz bir ýslýk çalar, gürültüler çýkartarak aðýr aðýr hýzlanýr, kocaman ve parlak tek gözüyle aydýnlattýðý yolda geldiði gibi gecenin içine doðru kaybolup giderdi.
“hey gidi çocukluðum; ne güzel günlerdi onlar!.. zaman nasýl da çabuk geçiyor.” diye geçirdi içinden ve “geç kalmayayým sonra treni kaçýrýrým.” dedi. Valizini kapýnýn önüne koyup geriye döndü.Arkasýnda bekleþen çocuklarýný birer birer sarýlýp öptü. “tren ve gece.. ikisi ikiz gibi sanki. Ya da iki sevgili... çok yakýþýyorlar birbirlerine. Ne zaman trene binecek olsam gecenin koynunda buluyorum onu ve geceyi de diðerini kucaklamýþ vaziyette.”


* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *


Ýstasyona geldiðinde trenin gelmesine beþ dakika vardý. “tam zamanýnda” dedi. “yetiþemeyeceðim diye endiþelenmiþtim.” Etrafýna bakýndý. Oldukça kalabalýktý. Gece olduðundan insanlarýn yüzleri pek seçilmiyordu ama bekleyenlerin çoðunu gençlerin oluþturduðu görülebiliyordu. Eskiden asker sevkiyatý varsa böyle kalabalýk olurdu. Þimdilerde ise yer bulabilmek her zaman zor. Bir de sýnav ve tatil zamanlarý oldu mu okullardan memleketlerine dönen veya sýnav için baþka þehirlerde bulunan okullarýna giden öðrenciler trenleri dolduruyorlar. Bu gece de öðrenciler kalabalýk bir grup oluþturmuþlar.

Ýlerdeki virajý dönen tren aðýr aðýr istasyona girdi. Kalabalýðýn arasýndan sýyrýlarak 2 numaralý vagonun kapýsýndan trene bindi. Üç dakika sonra el sallayanlar, camlarý týklatarak yakýnlarýna birþeyler söylemeye çalýþanlar, hatta aðlayanlar istasyon binasýnda býrakýlýrken tren gecenin içine doðru yol almaya baþladý. Yolculuk zor geçeceðe benziyordu. Çantasýndan çýkardýðý kitabýný okumaya baþladý. Birkaç sayfayý devirdikten sonra midesi bulanmaya baþladýðýndan kitabý kapatmak zorunda kaldý. Hep böyle olurdu. Hareket eden bir taþýtta kitap okuyamaz bir müddet sonra midesi bulanmaya baþlardý. Kitabý valizin küçük bölmesine yerleþtirip, diðer gözden kýzýnýn koyduðu küçük yastýðý çýkardý. “anneciðim; uykun gelince baþýný koyar, dinlenirsin.” demiþti onu valize yerleþtirirken. Öyle de yaptý. Tren oldukça gürültülü idi ve boðucu bir havasý vardý.Yol da uzundu. “en iyisi uyumaya çalýþmak” diye düþünerek yastýðý vagonun duvarýna dayadý.Baþýný yastýða koyup gözlerini kapattý. Bir müddet sonra kavgaya benzer sesler onu uykusundan uyandýrdý.Gözlerini ovuþturdu, neler olduðunu anlamaya çalýþarak etrafýna bakýndý.Yan koltukta oturan iki bayandan biri trendeki görevliyle tartýþýyordu.anladýðý kadarýyla biletsiz binmiþ veya biletini kaybetmiþ ve bunu telafi etmeyi de istemiyordu.Nereye geldiklerini anlamak için camýn buðusunu silip dýþarýya doðru baktý.Karanlýðýn bir yorgan gibi üzerini örttüðü uçsuz bucaksýz tarlalar ve karaltý halinde dikilip duran aðaç topluluklarýndan baþka birþey göremedi.Yandakiler tartýþmaya devam ediyorlardý.Kavgaya müdahale etmeyi düþündü önce.Sonra “bu kadar kiþi var. Bir de ben mi bulaþmak zorundayým, nasýl olsa hallederler.”diye düþünerek bu kararýndan vazgeçti.Kadýn susmak bilmiyor hakaretler, küfürler yaðdýrýyordu. Görevlinin yüzü kýpkýrmýzý olmuþ hiddetinden çýlgýna dönmüþtü.Buna raðmen sesini yumuþak tutmaya gayret ediyor, edebini bozmayarak, baðýrýp çaðýran kadýný ikna etmek için boþuna çabalýyordu. Ýþ uzadý. Yolculardan birkaçýnýn sabrý taþtý. Tren görevlisi elindeki telsizi aðzýna dayayýp: “Enveriye güvenlik!” dedi.o anda üniformalý, irikýyým iki genç adam içeriye girdiler...
Ýnsanoðlu ne garipti.Sanki yüreðinde patlamaya hazýr bir bomba taþýyor da en ufak bir kývýlcýmla karþýlaþýnca patlayýveriyor.Küçük þeyleri bazen olduðundan fazla büyütüyor, sanki altýndan kalkýlmaz bir dað gibi görüyor.Hayatta karþýlaþýlan onca olumsuzluk karþýsýnda bu þekilde davranmakta haklý sayýlýrýz.Sorunlar doðduðumuzda baþlýyor insan ömrünün sonuna kadar bitip tükenmeden devam ediyor.Evet haklýlar!.. insanlar bomba gibi yaþamakta haklýlar.Hayatta gülecek , mutlu olunacak þeylerden daha fazla iç karartýcý, sýkýntýya sevkedici olaylarla karþýlaþýyoruz.Hastalýklar.. maddi sorunlar... daha neler neler... hatta ölümler..
Ýnsanýn mutlu olmasýndan çok mutsuz olmasýný saðlayacak birçok olumsuzlukla donatýlmýþtý hayat denen þey. Acýyla kederle geçip gidiyordu yýllar.
Çocuklarýnýn ýsrarýna raðmen rahatsýzlýk veren aðrýlarýný umursamamaya çalýþmýþ, yok sayýp kaçarak doktora gitmeyi hep reddetmiþti.Sonunda kaçýþýn çözüm olmadýðýný görmüþ, mecbur kalýp büyük bir hastanenin kliniðine baþvurmuþtu.Muayene eden doktorler hemfikir olarak ameliyet olmasý gerektiðini, ümidin bunda olduðunu, baþka bir seçeneðin bulunmadýðýný söylemiþlerdi.Bu ifadeyi duyduðu anda yüzü kirece kesmiþ, inancýnýn verdiði dayanýklýlýkla sabýr ve metanet göstererek “Allah’tan geldik, O’na döndürüleceðiz.” demiþti.Belki bu hastalýk yakasýný býrakacak, belki de onu evinden yavrularýndan, yaþamýndan koparýp alacaktý.
Hüzün içine bir bulut gibi yeniden yayýldý. Baþýný kaldýrýp görebildiði kadarýyla önündeki, yanýndaki, arka tarafýnda oturan insanlarýn yüzlerine baktý. Gençlerden bir ikisi neþeyle gülüþüyor, birkaçý da kulaðýndaki kablolar yardýmýyla müzik dinliyor, baþýný saða sola sallayarak dinlediði müziðin ritmine eþlik ediyordu. “diðerleri?” dedi. “diðerleri de herkes gibi mutsuz! Yüzleri gülümsemeyi unutmuþ týpký benim gibi.Gülseler de zoraki olduðu her hallerinden belli oluyor.” Doktor kendisine yüzünü buruþturarak belirsizlik ifadesi içinde “ameliyat olmasý gerektiðini, aksi takdirde...” söylediði için “ne olur ne olmaz dünya gözüyle hem bir daha göreyim hem de hayýr duasýný alayým” düþüncesi ile uzun zamandýr göremediði yaþlý annesini ziyarete gidiyordu. Çocukluk yýllarýnda okuyup öðrendiði ve her okuduðunda etkisini kaybetmeden ruhunu sarmalayan bir beyit düþtü diline:
ak saçlý baþýný alýp eline
kara hülyalara dal anneciðim.
Tren raylarýn üzerinde bir türkü tutturmuþ bozkýrýn ortalarýna doðru bir türkü, bir ninni mýrýldanarak yol alýyordu.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Gece; büründüðü siyah tülünü üzerinden atýp, pýrýltýlý beyaz aydýnlýðý giyinmeye baþlamýþtý.
Burasý küçük, þirin bir Anadolu kenti idi. Buralarda yaz geceleri bile kendine has bir serinliðe bürünürdü. Ýlkbahar; hele de sonbahar ise geceler ayaz olur, sert rüzgar bir kýrbaç gibi yüzleri daðlardý.
Akþam ve sabahlarý yanan sobalardan çýkan dumanlar evlerin bacalarýndan yukarýlara doðru yükseliyor, þehir henüz uyanmýþ olmanýn mahmurluðunu yaþýyordu. Trenden inenler baþlarýný omuzlarýnýn içine çekerek kömür kokusuna bulanmýþ serin havayý ciðerlerine doldurarak hýzlý adýmlarla istasyon binasýna doðru yürüyorlar.
Etrafta tek tük kamyonlardan baþka araç göze çarpmýyor. Bekleme salonundan içeriye girip yarým saat beklemeyi uygun gördü. Nasýl olsa otobüs ve minibüsler birazdan çalýþmaya baþlardý. Ýçerisi sýcaktý. Kömür kaloriferleri neredeyse son ayarda yanýyordu. Salonun köþesindeki sandalyelerden birine oturdu. Az ileride yerlerde kendi kendine tuhaf sesler çýkaran bir kadýn dikkatini çekti.
Kadýn iriyarý bir gövdeye sahipti. Bacaklarýný kanepelerin altýna uzatmýþ, taþ zeminde oturur gibi uzanýyor, bir saða bir sola dönüyor, dönerken de anlaþýlmaz garip sesler çýkarýyordu. Biraz sonra dönüp baktýðýnda uyuyor olduðunu farketti. Onun yerde yuvarlanýp inlemeye benzer sesler çýkarmasýna bakýnca belki bir akýl hastasý olabileceðini düþündü. Çok geçmeden kadýn uyandý. Kanepenin altýna uzatmýþ olduðu bacaklarýný oradan güçlükle çýkardý.
Gördüðü manzara karþýsýnda sanki; suyu olmayan ayvadan bir lokma ýsýrmýþ ta yutmak isterken boðazýnda takýlýp kalmýþ gibi oldu.
Neredeyse bir devi andýran kadýn elinde bir poþet, içinde bir – iki parça kýyafet, sýrtýnda mavisi solmuþ basmadan bir elbise, iki – üç renk yünün karýþýmýyla oluþturulup örülmüþ kolsuz bir yelek, omuzlarýna uzanan kestane rengi saçlarýyla, çýplak bacaðýndaki ayaðýna giydiði yeþil bir tek lastik ayakkabý ve tahtadan bacaðýyla ayakta duruyordu.
Neden sonra kendine gelip bir þeyler konuþtu kadýnla.
Kimsesi yoktu. Bacaðýnýn birini kesmiþler, diðeri de aðrýsýndan durulmaz hale gelmiþ, ateþ bastýðý için bu soðuk havada taþ zeminde uzanýyormuþ.
“kaplýca suyu iyi gelir” dediler de... diyordu ve ... yüzü gülüyordu. ..gözlerinin içi gülüyordu.
“yardým istemem... Allah razý olsun.. ben taa nereden kendim geldim.. giderim.. hele bir yola çýkayým da... araba gelir nasýlsa.” dedi. Tahtadan bacaðýný þehrin soðuðuna inat, çýplak olan diðer bacaðýyla deðiþtire deðiþtire yerin göðsüne vuruyor, yürüyüp giderken takýndýðý tevekkül ve tebessüm ömür boyu akýllardan silinmeyecek bir etki býrakýyordu.
“mutsuzum... öyleyse gülemem.... hayata küsmeliyim.” Önermesinin yanlýþlýðýný anlayanýn yüzüne çarpýyor, bu düþünceden dolayý utanmaya sevkediyordu.


meryem zarifoðlu
Gönderen: 21.12.2005 - 18:18
Bu Mesaji Bildir   sudegül üyenin diger mesajlarini ara sudegül üyenin Profiline bak sudegül üyeye özel mesaj gönder sudegül üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1548 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.99377 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.