0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » D U A L A R » MUCİZE VE KERAMET

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
AYKUT KARAGÖZ su an offline AYKUT KARAGÖZ  
MUCİZE VE KERAMET
25 Mesaj -
Mucize ve kerameti inkâr eden kâfir olmaz mý?

CEVAP

Mucizeyi de kerameti de yaratan Allah’týr. Bunu inkâr eden kâfir olur.

Mucize, peygamber olduðunu söyleyen kimsenin, doðru söylediðini bildiren þeydir.



Mucizeyi Allahü teâlâ yaratmaktadýr. Her þeyi Allahü teâlâ yaratmaktadýr. Allahü teâlâdan baþka yaratýcý yoktur. Þu kadar ki, bu dünyanýn ve dünya iþlerinin düzgün olmasý için, Allahü teâlâ, her þeyin yaratýlmasýný sebeplere baðlamýþtýr. Bir þeyin yaratýlmasýný isteyen kimse, o þeyin sebebini kullanýr. Sebeplerin çoðu, düþünmekle, tecrübe ile, hesapla bulunacak þeylerdir. Bir þeyin sebebi yapýlýnca, Allahü teâlâ, o þeyi, dilerse yaratýr. Mucize ve keramet böyle deðildir. Allahü teâlâ bunlarý sebepsiz olarak, harika olarak yaratýr. Sebebe yapýþmak, Allahü teâlânýn âdetine uymaktýr. Allahü teâlânýn sebepsiz yaratmasý, âdetin haricine çýkmak olur, harika olur.



Mucizenin þartlarý vardýr:

1- Allah’ýn, mutad sebepler olmadan yapmasýdýr. Çünkü Onun Peygamberini tasdik ettirecektir.

2- Harikulade olmalýdýr. Âdet olan þeyler, mesela güneþin her gün þarktan doðmasý, ilkbaharda çiçeklerin açmasý, mucize olmaz.

3- Bunu, baþkalarýnýn yapamamasý gerekir.

4- Peygamber olduðunu bildiren kimsenin istediði zaman hasýl olmalýdýr.

5- Ýstediðine uygun olmalýdýr. Mesela (Þu ölüyü dirilteceðim) deyince, baþka harika hasýl olursa, mesela dað ikiye ayrýlýrsa, mucize olmaz.

6- Ýsteyip de hasýl olan mucize, kendisini yalanlamamalýdýr. Mesela, (Þu hayvan ile konuþacaðým) deyince, hayvan (Bu yalancýdýr) derse, mucize olmaz.

7- Mucize, peygamber olduðunu söylemeden önce hasýl olmamalýdýr. Ýsa aleyhisselamýn beþikte konuþmasý, kuru aðaçtan taze hurma isteyince, eline hurma gelmesi, Muhammed aleyhisselam çocuk iken, göðsünün yarýlýp, kalbinin yýkanýp temizlenmesi, baþýnýn üstünde bulut bulunmasý, aðaçlarýn, taþlarýn kendisine selam vermeleri gibi, önceden hasýl olan harikalar, mucize deðildi. Keramet idiler. Bunlara Ýrhas denir. Peygamberliði kuvvetlendirmek içindirler. Bu kerametlerin Evliyada da hasýl olmalarý caizdir. Peygamberler, peygamberlikleri kendilerine bildirilmeden önce, Evliya derecesinden aþaðýda deðildirler. Kerametleri görülür. Mucize, peygamber olduðunu bildirdikten az zaman sonra hasýl olabilir. Mesela, bir ay sonra þöyle olur deyince, hasýl olduðu zaman mucize olur.



Mucize, yalnýz Peygamberde hasýl olur. Baþkasýnda hasýl olmaz. Herhangi bir kimseyi övmek için (Mucize yaptýgöz kırpma demek, (Mucize olarak kurtuldu) demek, Onun Peygamber olduðunu söylemek olur. Bunda niyete bakýlmaz söze bakýlýr. Herhangi bir kimseye peygamber demek küfür olur. Söyleyenin imaný gider. Allahü teâlâdan baþkasýna yaratýcý demek, (falanca yarattýgöz kırpma demek de böyledir. Müslümanlar, böyle tehlikeli þeyler söylememelidir.



Peygamber, ne kadar yüksek olursa olsun kuldur. Mucize hasýl olmasýnda, kullarýn hiç tesiri yoktur. Ýsa aleyhisselamýn ve diðer peygamberlerin mucizelerini de yaratan ancak Allahü teâlâdýr. Her þeyi yalnýz Allahü teâlâ yaratýr. Bir âyet meali:

(De ki: Mucizeler Allahü teâlânýn kudreti ve iradesi ile olur.) [Ankebut 50]



Ancak Allahü teâlâ, enbiyasýný ve evliyasýný baþka kullarýndan üstün tutmuþ, baþkalarýna vermediði mucize ve keramet gibi harikalarý, bu zatlara ihsan etmiþtir. Mesela Hz. Musa zamanýnda sihir, büyücülük çok ilerlemiþti. Musa aleyhisselam asasýný yere koyunca, büyük bir ejderha olur, sihirbazlarýn ellerindeki aletleri, ipleri yutardý. Hz. Ýsa zamanýnda ise, týp ileri idi. Hz. Ýsa hastalarý iyi eder, ölüleri diriltirdi.



Bizim Peygamberimizin zamanýnda ise edebi söz ve yazý sanatý çok ileri idi. Yarýþmada birinci olan þiir, yazý ve konuþmalar Kâbe duvarýna asýlýrdý. Kur’an-ý kerim gelince, bunlar indirilip yerine, gelen âyetler kondu. Ýnatçý kâfirler hariç herkes Kur’an-ý kerimin Allah’ýn kelamý olduðuna inandý. Bir benzerini hiç kimse söyleyemedi. Nitekim mealen, (Bu Kur'an, Allah kelamýdýr, inanmýyorsanýz, bir âyeti kadar siz de söyleyin, söyleyemezsiniz) buyuruldu. Bütün düþmanlar el ele verip, yýllarca uðraþtýklarý halde benzerini bugüne kadar söyleyemediler, söylemeleri de mümkün deðildir. Bunun dýþýnda bin kadar mucizesi görüldü.



Bilmediðimiz bir hayat ile diridirler

Vehhabiler, ruhun ölmediðini söyledikleri halde, Resulullah da ölüdür, iþitmez, þefaat ya Resulallah diyen kâfir olur diyorlar.



Halbuki, Peygamberler ve Evliya mezarlarýnda, kabir hayatý denilen, bilmediðimiz bir hayat ile diridirler. Kendiliklerinden bir þey yapamazlar. Allahü teâlâ, onlara sebep olacak kadar kuvvet ve kýymet vermiþtir. Onlarý sevdiði için, onlara, âdeti dýþýnda olarak ikram, ihsan yapmaktadýr. Onlarýn hürmeti için, istenileni yaratýr. Ýstenilenin yaratýlmasýna sebep olmalarý onlardan istenir.



Mezhepsizlerin, Ehli sünnet, mezarlara tapýnýyorlar, müþrik oluyorlar demeleri Müslümanlara iftiradýr.

Vehhabi Feth-ul-mecid kitabýnýn 486. sayfasýnda kendi bozuk inanýþlarýný güya ispat etmek için þu hadis-i þerif yazýlýdýr:

(Evlerinizi kabir yapmayýnýz! Kabrimi bayram yeri yapmayýnýz! Bana salevat getiriniz! Her nerede salevat getirirseniz, bana bildirilir.) [Ebu Davud]

Halbuki bu hadis-i þerif, Peygamberlerin kabirlerinde diri olduklarýný göstermektedir. Çünkü, bir söz, diri olana bildirilir.



Peygamber mi diri, þehid mi?

Tibyan’da bildiriliyor ki: Bedir’de falanca filanca öldü gitti denildiði zaman, Allahü teâlâ, þehidler için ölü denmesini yasaklayýp buyurdu ki:

(Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin. Bilakis onlar diridir, ama siz bunun þuurunda deðilsiniz.) [Bekara 154]

Hadis-i þerifte de buyuruluyor ki:

(Uhud’da þehid olan kardeþlerinizin ruhlarý yeþil kuþlarýn kursaklarýndadýr. Onlar Cennetin ýrmaklarýndan su içerler, meyvelerinden yerler ve Arþ’ýn gölgesinde asýlmýþ altýn kandillerle giderler, istirahat ederler. Yiyecek, içeceklerin lezzetini ve orada yaþanan hayatýn güzelliklerini tattýklarý zaman, (Allah’ýn bize neler verdiðini kardeþlerimiz bilselerdi de cihaddan çekinmeselerdi) dediler. Allah da, ben onlara, sizin durumunuzu bildiririm buyurdu.) [Müslim, Tirmizi, Ýbni Mace]



Bu konu ile ilgili âyet-i kerime meali de þöyledir:

(Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayýn, onlar, Rableri indinde diridir ve Allah’ýn bol nimetinden sevinç içinde rýzýklanýrlar, arkalarýndan kendilerine ulaþamayan [henüz þehid olmamýþ] kimselere, kendilerine korku olmadýðýný ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.) [Al-i Ýmran 169]



Birinci âyette, Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin, onlar diridir diye ikaz ediliyor. Ýkinci âyette de, Allah yolunda öldürülmüþ olanlarýn diri olduðu ve yiyip içtikleri bildiriliyor.



Þimdi vehhabilere soruyoruz: Þehid mi üstün, yoksa Peygamber mi?

Þehid sýradan bir Müslüman’dýr. Savaþta ölenin imaný varsa þehid olur. Attan düþüp ölen bile þehiddir. Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:

(Suda boðulan, yangýnda ölen, enkaz altýnda kalarak ölen þehiddir.) [Ýbni Asakir]

(Abdestli yatýp da ölen þehiddir.) [Deylemi]

(Mütteki müezzin, þehid gibidir. Ölürse kabrinde kurtlanmaz.) [Taberani]

(Allah’tan sýdk ile ihlas ile þehidlik isteyen, yataðýnda ölse bile, þehid olur.) [Müslim]



Allah yolunda ölen þehide ölü demek caiz deðil iken, bütün ömrünü Allah’ýn emrine uyarak Allah yolunda geçiren Peygamberimize ölü demek nasýl caiz olur?

Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:

(Her Peygamber, kabrinde diri olup namaz kýlar.) [Beyheki]

(Toprak, peygamberlerin vücudunu çürütmez. Bir mümin salevat okuyunca, bir melek bana haber verir, "Falan oðlu filan, sana selam söyledi" der.) [Ýbni Mace]



Ýki âyet-i kerime meali þöyledir:

(Peygamber, müminlere kendi canlarýndan üstündür.) [Ahzab 6]

(Bütün dinlerden üstün kýlmak üzere, Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur.) [Fetih 28]



Bu iki âyetten anlaþýldýðý gibi, Peygamberimizin dini diðer dinlerden üstün olduðu gibi, kendi de herkesten üstündür. Bir hadis-i þerif meali þöyledir:

(Ben bütün insanlarýn efendisiyim.) [Buhari]



Þehidlerin ruhu yaþýyor da, âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulullahýn ruhu yaþamýyor mu? Ruh ölmez, kâfirlerin ruhu bile ölmez. Peygamberin Allah yanýnda bir þehid kadar da kýymeti yok mu?



Þehid diri oluyor da, Peygamber niye diri olmasýn? Þehid Cennette rýzýklandýrýlýyor da Peygamber niye rýzýklandýrýlmasýn? Peygamber hâþâ Allah yolunda olmazsa, þehid Allah yolunda nasýl olur?



Peygamber diri olmazsa þehid nasýl diri olur? Peygamber iþitmezse, þehid nasýl iþitir? Halbuki þehidin, müslümanlýðý da þehidliði de bu Peygambere iman etmeye baðlýdýr.



Peki þehidler Allah yolunda da, hâþâ Peygamberler, Sýddýklar, Ulema-i rasihin ve emri maruf yapanlar þeytanýn yolunda mýdýr? Bu ne çirkin suçlamadýr öyle? Resulullah þehid deðil midir? Resulullah, son hastalýðýnda, (Hayber’de yediðim zehirli etin acýsýný hâlâ hissediyorum. Zehrin tesirinden aort damarým, býçak gibi kesiliyor) buyurdu. (Buhari)



Ýbni Mesud hazretleri ve diðer Eshab-ý kiram, (O zehirli etin tesiriyle Resulullah þehid oldu) buyurdu. Peygamberlik þehidlikten üstündür. Fakat þehid olmak da bir nimettir. Allahü teâlâ Resulüne bu nimeti de vermek için son hastalýðýnda bu zehrin etkisini göstermiþtir. (Mevahib-i ledünniyye)



Hacca gidip gelen herkes bilir ki, Vehhabiler, Resulullahýn kabri þerifini ziyaret edip "Þefaat ya Resulallah" diyenlere, (Ya hacý, þirk þirk...) diyerek Müslümanlara müþrik diyorlar. Resulullahýn ümmetinden olan þehidlere diri dedikleri halde, Resulullaha ölü demeleri âyetlere de, hadis-i þeriflere de aykýrýdýr.


Vehhabi Feth-ul-mecid kitabýnda diyor ki:

(Meyyitten ve gaib olan diriden bir þey isteyen müþrik olur. Ýnsandan kudreti yetiþen þeyler istenir. Yalnýz Allah’ýn kudretinde olan þeyleri insandan istemek caiz deðildir) [s. 70, 77, 98, 104, 239, 248, 323, 503 ve 504]

Yine diyor ki: (Diri, kendinden istenilen þey için dua eder. Allah da kabul edip, o þeyi yaratýr. Ölüden, gaib olandan istemek, kudreti içinde olmayaný istemektir. Bu ise þirk olur.) [s.70]

(Salihlerin kabirleri ile teberrük etmek, Lat, Menat putlarýna tapýnmak gibi þirktir.) [s.136]

(Ýhtiyacýný ölüden istemek, ölüden istigase etmek þirktir. Ölüden kendisine þefaat etmesini istemek cahilliktir. O, Allah’ýn izni olmadan kimseye þefaat edemez. Ondan istigase etmek, þefaat etmesini istemek, þefaat etmesine izin verilmesi için sebep yapýlmamýþtýr. Þefaate sebep imandýr. Ýstigase eden ise müþriktir. Ýzin verilmesine mani olmaktadýr) [s.208]



Halbuki bu kitap, kendi kendini yalanlamaktadýr. Çünkü, þöyle diyor:

(Gökler Allah’tan korkar, Allah göklerde his yaratýr. Anlarlar, Kur’anda, yerlerin ve göklerin tesbih ettikleri bildirildi. Resulullahýn avucuna aldýðý taþ parçalarýnýn tesbih ettiklerini ve mesciddeki Hannane denilen direðin inlediðini ve yemeðin tesbih ettiðini Eshab iþittiler.) [S.200]



Daðlarda, taþlarda, direkte his ve idrak olduðunu söyleyip de, Peygamberlerde ve Evliyada his olmaz demeleri, þaþýlacak þeydir. Dirilere tevessül olunur, ölülere tevessül olunmaz demekle kendileri müþrik oluyorlar. Çünkü bu söz, diriler duyar ve tesir eder, ölüler duymaz ve tesir etmez demektir. Allah’tan baþkasýnýn tesir ettiðine inanmak olur. Böyle inananlara kendileri müþrik diyor. Halbuki, ölü de, diri de birer sebeptir. Tesir eden, yaratan yalnýz Allahü teâlâdýr.



Gaib olan sözü ile ne demek istiyorsun
Ýmam-ý Rabbani hazretlerinin soyundan, Hakim-ül-ümmet hace Muhammed Hasen Can Sahip hazretleri, Üsul-ül-erbe’a fi-terdid-il-vehhabiyye kitabýnda buyuruyor ki:

Böyle inanan kimse, gaib olan, yani yanýnda bulunmayan bir kimseye, ismini söyleyerek seslenmek büyük þirk olur diyor. Böylece, Resulullahýn mübarek ruhunun bile hazýr olacaðýný düþünerek seslenen kimse müþrik olur diyor. Yemenli Þevkani de, (Dürr-ün-nadid) kitabýnda, (Mezarlarý büyük bilmek, kabirlere seslenerek, ihtiyaçlarýný istemek küfür olur) dedi. Yine o, (Tathir-ülitikad) kitabýnda da, (Melek, Peygamber veya Veli de olsa, ölüye yahut gaib olan diriye böyle seslenen müþrik olur) diyor. Mezhepsizlerden bir kýsmý burada iki fikir ortaya atmaktadýr. Bunlara göre, eðer iþiteceðini düþünmeyerek, sevdiði için, (ya Resulallah!) derse, müþrik olmaz. Eðer iþiteceðine inanarak söylerse, kâfir olur.



Selefi salihinin yaptýðý þeylere þirk diyen ve müslümanlara müþrik damgasýný basan bu kimseye sorarýz:

(Gaib olan) sözü ile ne demek istiyorsun? (Görmediðimiz her þey gaibdir) diyorsan, (ya Allah) dememiz de þirk olmaktadýr. Çünkü bu, Allahü teâlânýn Cennette görüleceðine de inanmamaktadýr. Eðer, (gaib, yok demektir) diyorsan, Peygamberlerin ve Evliyanýn ruhlarýna nasýl yok diyebilirsin?



Yok eðer, (ruhlarýn var olduklarýna ve idrak ve þuur sahibi olduklarýna, yani anladýklarýna, duyduklarýna inanýrýz. Fakat, tasarruf yaptýklarýna inanmayýz) derse, bu sözü Allahü teâlâ red etmekte, En-naziat suresinin 5.âyetinde, (Güç iþleri yapanlara yemin ederim) buyurmaktadýr. Tefsir âlimlerinin çoðu mesela Beydavi tefsiri [ve bunun Þeyhzade þerhi ve tefsir-i Azizi ve Ruh-ul beyan tefsiri, tefsir-i Hüseyni], bu âyet-i kerime, Meleklerin ve Evliya ruhlarýnýn iþ yaptýklarýný bildirmektedir dediler. Ruh, madde deðildir. Bunun için, melekler gibi, Allahü teâlânýn emri ve izni ile, dünyada iþ yaparlar. Meleklerin, Allahü teâlânýn izni ile, bu dünyada, iþ yaptýklarý, yok ettikleri, diriltmek, öldürmek gibi iþlerin yapýlmasýna vasýta olduklarý, Kur’an-ý kerimin çeþitli yerlerinde bildirilmiþtir. Cin ve þeytanlar da, güç þeyleri kolayca yapýyorlar. Süleyman aleyhisselama, cinnin hizmetlerini Kur’an-ý kerim haber veriyor. Mesela Sebe suresinin 13.âyetinde mealen, (Cin, Onun her istediðini, kal’a, resim, büyük kazanlar ve yerinden kaldýrýlamayan çanaklar yaparlardýgöz kırpma buyuruyor. Cin, melekler ve ruhlar kadar olgun ve kuvvetli olmadýðý halde, büyük iþler yapýyor.



Bu dünyada, göremediðimiz çok þey var ki, insan gücünün yetiþemediði iþleri yapmaktadýrlar. Mesela, çok hafif olan ve göremediðimiz hava, fýrtýna, kasýrga þeklinde eserek, aðaçlarý devirmekte, binalarý yýkmaktadýr. [Elektrik ve laser ýþýnlarý ve elektro-magnetik dalgalarý, atomlar, gözle, hatta ultra-mikroskopla görülemedikleri halde, akýllarý þaþýrtan büyük iþler yapmaktadýr.] Nazar deðmesi, sihir yani büyü ve benzerleri kuvvetleri göremiyoruz. Halbuki, korkunç tesirlerini iþitmeyen yoktur. Bütün bunlarýn yaptýklarýnýn yapýcýsý, hiç þüphesiz, Allahü teâlâdýr. Bunlar, Allahü teâlânýn yapmasýna, yaratmasýna sebep olduklarý için, bunlar yaptý sanýyoruz ve bunlar yaptý diyoruz. Bunlarýn yaptýðýný söylemek, küfür, þirk olmuyor da, Evliyanýn ruhlarý yapýyor demek niçin þirk olsun?



Onlar, Allahü teâlânýn izin vermesi ile ve yaratmasý ile yaptýklarý gibi, Evliyanýn ruhlarý da, Allahü teâlânýn izin vermesi ile ve yaratmasý ile yapmaktadýr. Onlarýn yaptýklarýný söylemek de, þirk olur denirse, Kur’an-ý kerime karþý gelinmiþ olur.



Bu kimse, (Cinnin, þeytanlarýn ve havanýn tesir ettiklerini, Kur’an-ý kerim haber veriyor. Bunun için, onlar yapýyor demek caiz oluyor. Evliyanýn ruhlarýnýn bir þey yaptýklarýný Kur’an-ý kerim bildirmediði için, ruhlardan bir þey istemek þirk olur) derse, yukarýda bildirdiðimiz, En-naziat suresinin beþinci âyet-i kerimesini unuttun mu deriz...)



Vehhabilerin dini, kitabý baþka mý?
(Peygamberler mucize gösterir, evliyanýn kerameti olur, kâfir sihir yapar demek þirktir, küfürdür) diyen vehhabiler acaba þirk yani kâfirlik ne demek biliyorlar mý? Onlarýn dini baþka mý? Onlarýn kitabý baþka mý?



Vehhabiliði ingilizler kurdurmuþtur. Dolayýsýyla bunlar dinimizi ingilizlerden öðrendikleri için böyle yanlýþ veya maksatlý konuþmalarýnýn sebebini iyi anlamak lazým. Þimdi bu hususu kýsaca açýklayalým:

Ýnsanlarýn bütün iþleri, âdet-i ilâhiyye içinde meydana gelir. Allahü teâlâ, sevdiði insanlara, iyilik ikram olmak için, âdetini bozarak, sebepsiz þeyler yaratýr. Bunlar peygamberlerden meydana gelirse Mucize, evliyadan meydana gelirse Keramet, diðer müminlerden meydana gelirse Firaset, fâsýklardan meydana gelirse Ýstidrac, kâfirlerden zuhur ederse Sihir denir.



Kur’an-ý kerim ve Harikalar

Her müslümanýn Kur’an-ý kerime inanmasý þarttýr. Bir âyetinden bile þüphe eden müslüman olamaz. Kur’an-ý kerimde birçok mucize ve keramet bildirilmiþtir. Mesela:

Hz. Davudun elinde demir, hamur gibi yumuþardý. (Sebe 10)

Cinler, kuþlar ve rüzgar Hz. Süleymanýn emrinde idi. Erimiþ bakýr sel gibi aktý. (Sebe 12, Neml 17)

Daðlar ve kuþlar Hz. Davuda boyun eðdi. (Enbiya 79)



Hz. Ýbrahimi ateþ yakmadý. (Enbiya 69)

Hz. Ýbrahimin kestiði dört kuþ dirildi. (Bekara 260)

Hz. Yunusu balýk yuttuðu halde, zarar gelmeden kurtuldu. (Saffat 139-145)



Firavun, Hz. Musa’ya, (Peygamberlik sözünde doðru isen haydi bir mucize göster) demiþti. Hz. Musa da, asasýný yere býrakýnca, hemen bir ejderha oluverdi. (Araf 106)



Hz. Musanýn asasý yýlan olup, sihirbazlarýn sihrini bozarak, gösterdikleri þeyleri yuttu (Taha 69)

[Kâfirlerin sihir ile harika þeyler yaptýðý bu âyetten de anlaþýlmaktadýr.]



Hz. Ýsa beþikte iken konuþtu. Elindeki çamurdan þekle üfleyince, canlý kuþ oldu. Körleri iyi etti. Ölüleri diriltti. (Maide 110, A. Ýmran 49)



Hz. Zekeriyya, Hz. Meryem’in yanýnda yazýn kýþ, kýþýn ise yaz meyveleri görürdü. (A.Ýmran 37)

Hz. Süleyman’ýn veziri Asaf, iki aylýk mesafedeki Belkýs’ýn tahtýný, göz açýp kapayýncaya kadar getirdi. Hz. Süleyman, (Bu Rabbimin bir lütfudur) dedi. (Neml 40) [Hz. Süleymanýn veziri peygamber olmadýðý halde, bu kerameti göstermiþtir.]



Eshab-ý kehf, yiyip içmeden, 309 yýl uykuda kaldýktan sonra uyanmýþlardýr. Kur’an-ý kerimde bu olay için, (Ýþte bu, Allah’ýn âyetlerinden [kudretini gösteren delillerden biri]dir) buyuruldu. (Kehf 17)



Hz.Hýzýrýn harikasý, sepetteki piþmiþ ölü balýk canlandý. (Kehf 86) [Bazý âlimlere göre Hz.Hýzýr, nebi deðil velidir. Veli ise, gösterdiði harikalar mucize deðil keramettir.]



Ay ikiye ayrýlýnca, kâfirler, Resulullah için (Bize sihir yaptýgöz kırpma dediler. (Kamer 1,2)

Resulullah, Mescid-i Aksaya ve bilinmeyen yerlere bir anda gidip geldi. Mirac hadisesi. (Ýsra 1)

Mucizeler de Allah tarafýndan meydana gelir, fakat kâfirler inanmaz. (Enam 25, 109)



Peygamberlerin, elinde meydana gelen mucizelerin yaratýcýsý da Allahü teâlâdýr. (Hz. Ýsa, ölüleri diriltirdi) demekle ona yaratýcýlýk vasfý verilmiþ olmuyor. Yine Allah yaratýyor. Nitekim, Allahü teâlâ, peygamberlerine verdiði mucizeleri bildirdikten sonra (Bunlarý yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya 79)



Cin suresinin son âyetlerinin tefsirinde (Allahü teâlâ bazý gaibleri, gizli sýrlarý peygamberlerine bildirir, onlarýn gaibden haber vermeleri mucizedir) buyuruluyor. (Medarik)



Hz.Ali anlatýr: Resulullah efendimizle gezerken rastladýðýmýz her aðaç ve her taþ, (Esselamü aleyke ya Resulallah) derdi. (Tirmizi)



Bir köylü, yakaladýðý keleri Peygamber efendimize göstererek, (Bu hayvan senin peygamberliðini tasdik etmedikçe, inanmam) dedi. Keler de, þehadet etti. (Beyheki)

Birçok deve ve geyik konuþup Peygamberimizi tasdik etmiþtir. (Nesai)



Bir çoban, bir kurdun konuþtuðunu duyunca hayret etti. Kurt, çobana, (Ey çoban, Muhammed aleyhisselam hak peygamberdir) dedi. Çoban, Resulullahýn huzuruna gelip, kurdun söylediklerini anlatýnca, (Kurt doðru söyledi, hayvanlarýn konuþmasý kýyamet alametidir) buyurdu. (Taberani)



Resulullahýn gelecekten haber veren çok mucizesi vardýr. Mesela halife olacak zatlara, (Emir olunca þöyle yap) ve (Benden sonra, Ebu Bekir’e ve Ömer’e uyun) buyurmuþtur. (Tirmizi)


Süleyman aleyhisselam hâþâ bilmiyor muydu?
Mahluklardan her þeyi, hatta insanýn yapamayacaðý, fakat keramet olarak Allahü teâlânýn Evliyasýna ihsan ettiði þeyleri istemek caiz olduðunu gösteren çeþitli âyet-i kerimeler vardýr. Bunlardan biri (Neml) suresindeki âyet-i kerimedir. Bu âyet-i kerime, Süleyman aleyhisselamýn mealen, (Ey cemaatim! Onu kürsisi ile hanginiz getirirsiniz?) dediðini bildirmektedir. Cemaatin içinde, cin ve insanlar ve þeytanlar da vardý. Cinnin kötü kýsýmlarýndan, Ýfrit, sen yerinden kalkmadan onu getiririm, dedi. Süleyman aleyhisselam bundan daha çabuk gelmesini istiyorum dedi. Süleyman aleyhisselamýn katibi olan Asaf bin Berhýya, ben daha çabuk getiririm, dedi. Belkýsýn kürsisi Yemende idi. Süleyman aleyhisselam, Þamda idi. Arada, [insan yürüyüþü ile], üç aylýk yol vardý. Oradan Þama yer altýndan hemen getirdi. Bu kürsi, altýn ve kýymetli taþlarla süslü bir kanepe idi. Bu bir keramet idi.



Allahü teâlâ, Velileri için, sevdiði iyi kullarý için, âdetinin, kanunlarýnýn dýþýnda olarak keramet vermektedir. Allahü teâlâ, salih kulu olan bir Velisine verdiði kerameti, Kur’an-ý kerimde, överek bildiriyor. Bu kerameti istediði için, Süleyman aleyhisselama darýlmýyor. Ben sana þah damarýndan daha yakýn iken, niçin baþkasýndan istedin? Ýnsanlarýn yapamayacaðý bir þeyi, benden baþkasýnýn gücü yetmeyeceði bir þeyi, niçin benden istemedin demedi. Çünkü, Süleyman aleyhisselam, Allahü teâlânýn Peygamberi idi. Bu sözün, bu dileðin, sebeplere yapýþmak olduðunu ve sebeplere yapýþmanýn Onun dinine uygun olduðunu biliyordu. Allahü teâlâ, sebeplere yapýþmayý emir etmektedir.



Resulullahtan ve þehidlerden ve salih kullardan bir þey istemek de, bunun gibidir. Allahü teâlânýn onlara ihsan etmiþ olduðu kerametlerden faydalanmaktadýr. Onlar sebeptir, vasýtadýr, vesiledir. Yaratan ve yapan yalnýz Allahü teâlâdýr. Velilerin kerameti, Peygamberlerin üstünlüklerinden, mucizelerindendir. Veliler, Peygamberlere uyduklarý için, onlarýn vasýtalarý ile kerametlere kavuþmaktadýrlar.



Peygamberleri ve Evliyayý vesile ve þefaatcý yaparak, Allahü teâlâdan istenilen þeylerin hasýl olmasý, onlarýn kerametinden ve üstünlüklerindendir. Öldükten sonra da kabirlerinde keramet sahibidirler. Ehli sünnet vel-cemaat âlimleri, kerametin var olduðunu ve keramete inanmak vacip olduðunu sözbirliði ile bildirmiþlerdir. Evliyanýn kerameti olduðunu, Allahü teâlânýn kitabý haber vermektedir. Âyet-i kerime, Süleyman aleyhisselamýn, Belkýsýn kürsisinin bir anda, Yemendeki Sebe’ þehrinden Þama getirilmesini istediðini haber veriyor. Bu kürsi, altýn ve kýymetli taþlar ile süslenmiþti. Bunu, Asaf bin Berhýya, bir anda getirdi. Tahtýn hiçbir yeri bozulmadan geldi. Asaf, Veli idi. Tahtý bir anda getirmesi, keramet oldu.



Hz. Meryemin kerameti de Kur’an-ý kerimde, A. Ýmran suresinin 37. âyetinde bildirilmektedir. Hz. Meryemin yanýna Zekeriya aleyhisselamdan baþka kimse girmezdi. Zekeriya aleyhisselam, her giriþinde Hz. Meryemin yanýnda taze meyve görürdü. Bunlarýn Allahü teâlâdan geldiðini söylerdi.



Ehli sünnet âlimleri sözbirliði ile bildiriyor ki, Peygamberlerin mucizeleri olduðu gibi, Evliyanýn da kerametleri vardýr. Çünkü, Peygamberlere tabi olanlarý, Onlara uyanlarý, Allahü teâlâ çok sever. Onlara diri iken de, öldükten sonra da, kerametler ihsan eder. Peygamberlerin ve Evliyanýn öldükten sonra da, mucize ve keramet göstermeleri, onlarýn doðru söylediklerini daha iyi bildirmektedir. Çünkü, diri iken olan mucizeleri ve kerametleri gören düþmanlar, kâfirler, bunlarý baþkasýndan öðrenerek yapýyorlar sanýrlar. Fakat, öldükten sonra hasýl olan mucize ve kerametler için, öyle sanmak ve söylemek olmaz. Mucizeleri ve kerametleri, Allahü teâlâ yaratmaktadýr. Yalnýz Onun kudreti ile olmaktadýr.



Peygamberlerine ve Velilerine ihsan ederek, ikram ederek, onlarýn sebebi ile, onlarýn þefaatleri ile yaratmaktadýr. (Mucize) Peygamberlerden, (Keramet) ise, Peygamberin yolunda olduðu bilinen salih müminden hasýl olmaktadýr. Peygamberler masumdur. Hiç günah iþlemezler. Þeytan, Peygamberin þekline giremez. Evliya da, Peygamberlerin vârisleridir. Þeytan, onlara da yaklaþamaz. Hz. Ömer ve Abdullah ibni Mesud ve daha birçok Sahabeden “radýyallahü anhüm” þeytanýn kaçtýðý kitaplarda yazýlýdýr.



Keramet sahibinin, Veli olduðunu söylemesi yasaktýr. Söylerse, Veli olmadýðý anlaþýlýr. Mezhepsizler, bunu anlasalardý, zýndýklarýn, yalancýlarýn çirkin sözlerini ileri sürerek, Evliyaya dil uzatamazlardý.



Kâfire verilen þey, sevgili kullara verilmez mi?

Sihirle, kâfirlerin ne harika þeyler yaptýðý Kur’an-ý kerimde bildiriliyor. Hatta Þeytanýn bile, çok harikalar gösterdiði yazýlýdýr. Kâfir harika gösteriyor da evliya gösteremez mi?

Hakimi Semerkandi Ýshak bin Muhammed hazretleri buyuruyor ki:

Evliyanýn kerametine inanmak lazýmdýr. Evliyanýn kerametine inanmayan, bid’at sahibi, sapýk olur. Evliyanýn kerametine inanmamak iki türlü olur:

1- Kerametleri bildiren âyet-i kerimelere inanmýyorsa, kâfir olur.

2- Âyet-i kerimelere inanýr, ama onlar Peygamber idi, evliyadan keramet olmaz derse, yine kâfir olur.

Âyet-i kerimelere inanýr ve onlar Peygamber deðil idi demezse küfür olmaz.



Allahü teâlâ, Belkýsýn tahtýný [oturduðu koltuðu] bir anda getirenin ilim sahibi olduðunu bildiriyor. Bu da, Asaf bin Berhýya idi. Veli idi. Peygamber deðildi. Süleyman aleyhisselamýn ümmetinden idi. Süleyman aleyhisselamýn ümmetinden biri keramet gösterebiliyor da, Muhammed aleyhisselamýn ümmetinin evliyasý niçin keramet gösteremesin?



Muhammed aleyhisselam, Süleyman aleyhisselamdan elbet daha üstündür. Muhammed aleyhisselamýn ümmeti de, Süleyman aleyhisselamýn ümmetinden elbet daha üstündür.

Meryem suresinin (Hurma kütüðünü kendine doðru çek! Sana ondan taze hurma düþer) mealindeki 24. âyetinde, Allahü teâlâ, hurma kütüðünden, Hz. Meryem için meyve çýkardýðýný bildiriyor. Hz. Meryem, Peygamber deðildi. Zekeriya aleyhisselamýn, Hz. Meryemin yanýnda gördüðü meyveler ve Eshab-ý Kehf vak’asý hep keramet idi. Bu kerametlerin sahipleri de Peygamber deðildi.

Önce gelen Peygamberlerin ümmetlerinde, keramet sahibi Veliler bulunuyor da, Muhammed aleyhisselamýn ümmetinde keramet sahibi Evliya niçin bulunmasýn? A. Ýmran suresinin 110. âyetinde, (Siz, ümmetlerin en iyisi oldunuz) buyuruldu. Keramete inanmayanlar bu sözümüze karþýlýk, bir kimsenin bir gecede Kâbe’ye gidip gelmesi olamaz derse, Resulullah, bir anda yedi kat göklere ve Allahü teâlânýn dilediði yerlere götürülüp getirildi. Bundan büyük harika olur mu?



Mümin mi kýymetlidir, kâfir mi? Kâfirlerden birinin bir anda þarktan garba gidip geldiðini kitaplar bildiriyor ve inanýyoruz. Bu kâfir herkesin bildiði Ýblistir. Bu kâfire verilen þey, Allahü teâlânýn sevgili kullarýna niçin verilmesin? Bunu iyi düþünmek ve insaflý konuþmak lazýmdýr. (Es-Sivad-ül a’zam)


Hayret edilecek þey, mutlaka okuyun
Vehhabiler ruhun varlýðýna ve ölmediðine inanýyorlar. Þeytanýn da varlýðýna ve ölmediðine inanýyorlar. Þeytanýn kâfir olduðuna ve yaptýklarýna da inanýyorlar. Aþaðýdaki âyet-i kerimelerde bildirildiði gibi þeytanýn ne yaptýðýný ve maksadýný bizim gibi onlar da biliyorlar.



Lakin, Peygamberlerin ve Evliyalarýn yani Allah’ýn sevgili kullarýnýn ruhlarýnýn tasarruflarýna, mucize ve keramet göstermelerine inanmýyorlar. Hayret ki ne hayret! Þeytanýn tasarruflarýna inanýyorlar da bu sevgili kullarýnýn yani Peygamber ve evliyanýn tasarruflarýna inanmýyorlar. Halbuki tasarruf kuvvetini, imkanýný ve yetkisini veren Allahü teâlâdýr. Kâfir Ýblise verdiðine inanýyorlar da, peygamber ve evliya kullarýna verdiðine inanmýyorlar.



Görmediðimiz için inanmýyoruz diyorlarsa, iblisinkileri görüyorlar mý? Aklýmýz almadýðý için inanmýyoruz diyorlarsa, iblisinkileri akýllarý nasýl alýyor? Þeytan olunca mý akýllarý çalýþýyor?



Kâfir bir mahluk yapabiliyorsa, peygamber evliya kullar niye yapamasýn? Kâfir mahlukuna bu imkan ve yetkiyi veren Allahü teâlâ, Peygamber ve evliya kullarýna niye vermesin?



Þeytanýn maksadý ve yaptýklarýyla ilgili bazý âyet-i kerime mealleri þöyledir:

(Bir zamanlar biz, meleklere (ve cinlere) "Adem'e secde ediniz" dedik. Ýblis hariç hepsi secde ettiler. O, yüz çevirdi ve büyüklük tasladý, böylece kâfirlerden oldu.) [Bekara 34, Araf, 11, Hicr 30-31, Ýsra 61, Kehf 50, Taha 115, Sad 73-74]



(Allah, “Sana emrettiðim halde, seni secdeden alýkoyan nedir?” dedi, “Beni ateþten onu çamurdan yarattýn, ben ondan üstünüm” cevabýný verdi.



Allah: Öyle ise, "Ýn oradan!" Orada büyüklük taslamak senin haddin deðildir. Çýk! çünkü sen aþaðýlýklardansýn buyurdu.



Ýblis: Bana, (insanlarýn) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi. Allah da, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu.



Ýblis dedi ki: Öyle ise beni azdýrmana karþýlýk, and içerim ki, ben de onlarý saptýrmak için senin doðru yolunun üstüne oturacaðým.



"Sonra elbette onlarý önlerinden, arkalarýndan, saðlarýndan, sollarýndan sokulacaðým ve sen, onlarýn çoklarýný þükredenlerden bulmayacaksýn!" dedi.



Allah buyurdu: yerilmiþ ve kovulmuþ olarak oradan çýk! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi Cehenneme dolduracaðým!



(Allah buyurdu ki: (Ey Adem! Sen ve eþin Cennette yerleþip dilediðiniz yerden yiyin. Ancak þu aðaca yaklaþmayýn! Sonra zalimlerden olursunuz.



Derken þeytan, birbirine kapalý ayýp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu aðacý sýrf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladý, dedi.

Ve Onlara: Ben gerçekten size öðüt verenlerdenim, diye yemin etti. Böylece onlarý hile ile aldattý. Aðacýn meyvesini tattýklarýnda ayýp yerleri kendilerine göründü. Ve Cennet yapraklarýndan üzerlerini örtmeye baþladýlar. Rableri onlara: Ben size o aðacý yasaklamadým mý ve þeytan size apaçýk bir düþmandýr, demedim mi? diye nidâ etti.) [Araf 12-22, Hicr 30-43, Ýsra 61-65, Taha 115-123, Sad 73-85]



(Þeytan onlarýn ayaklarýný kaydýrýp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulunduklarý (Cennet'ten) onlarý çýkardý...) [Bekara 36]



Kâfire yetki!

(Onlardan gücünün yettiði kimseleri dâvetinle þaþýrt; süvarilerinle, yayalarýnla onlarý yaygaraya boð; mallarýna, evlâtlarýna ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. Þeytan, sadece onlarý aldatmak için vaad eder.) [Ýsra, 64]

(Elbette [salih] kullarým üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur. Ancak azgýnlardan sana uyanlar müstesna.) [Hicr 42, Ýsra 65]



Ne yapacak?

("Sonra elbette onlarý önlerinden, arkalarýndan, saðlarýndan, sollarýndan sokulacaðým ve sen, onlarýn çoklarýný þükredenlerden bulmayacaksýn!" dedi.) [Araf 17]

(Þeytan ona vesvese verip: “Ey Adem! Sana sonsuzluk aðacýný ve çökmesi olmayan bir saltanatý göstereyim mi? dedi.) [Taha, 120]

(Þeytan da yaptýklarýný onlara güzel gösterdi..) [Enam, 43]



(Þeytan onlara yaptýklarýný güzel gösterdi ve “Bugün insanlardan sizi yenecek kimse yoktur; doðrusu ben de size yardýmcýyým” dedi. Ýki ordu karþýlaþýnca da, geri dönüp, “Benim sizinle ilgim yok; doðrusu sizin görmediðinizi ben görüyorum ve þüphesiz Allah’tan korkuyorum, Allah’ýn azabý þiddetlidir” dedi.) [Enfal, 48]



(Allah’a and olsun ki, senden önceki ümmetlere peygamberler gönderdik. Þeytan yaptýklarýný onlara hep güzel gösterdi. Bugün de dostlarý odur. Onlara can yakýcý azap vardýr.) [Nahl, 63]

(Göklerde ve yerde gizli olanlarý ortaya koyan, gizlediðiniz ve açýkladýðýnýz þeyleri bilen Allah’a secde etmemeleri için þeytan, kendilerine, yaptýklarýný güzel göstermiþ, onlarý doðru yoldan alýkoymuþtur. Bunun için, doðru yolu bulamazlar.) [Neml, 24-26]



(Þeytan kendilerine, iþlediklerini güzel gösterdi; onlarý doðru yoldan alýkoydu.) [Ankebut, 38]

(Eðer þeytan sana unutturursa, hatýrladýktan sonra artýk o zalimler topluluðu ile oturma.) [Enam, 68]

(Kulumuz Eyyub, Rabbine: Doðrusu þeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi, diye seslenmiþti.) [Sad, 41]

(Eðer þeytandan gelen kötü bir düþünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sýðýn.) [Fussilet, 36]

(Allah, o zaman katýndan bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldýrýyordu, sizi temizlemek, þeytanýn pisliðini (verdiði vesveseyi) sizden gidermek, kalblerinizi birbirine baðlamak ve savaþta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yaðmur) indiriyordu.) [Enfal, 11]



(Þeytan efendisine onu hatýrlatmayý unutturdu...) [Yusuf 42]

( ...Doðrusu Rabbim bana (çok þey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çýkardý ve þeytan benimle kardeþlerimin arasýný bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Þüphesiz ki Rabbim dilediðine lütfedicidir. Kuþkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."göz kırpma [Yusuf, 100]



( ...Bu þeytanýn iþidir; çünkü o apaçýk, saptýran bir düþmandýr” dedi.) [Kasas, 15]

(Ey Adem oðullarý! Þeytan, ana-babanýzý, ayýp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak Cennetten çýkardýðý gibi sizi de aldatmasýn. Çünkü o ve yandaþlarý, sizin onlarý göremeyeceðiniz yerden sizi görürler. biz þeytanlarý, inanmayanlarýn dostlarý kýldýk.) [Araf, 27]

(Eðer þeytanýn fitlemesi seni dürterse hemen Allah’a sýðýn...

Takvâya erenler var ya, onlara þeytan tarafýndan bir vesvese dokunduðunda (Allah’ýn emir ve yasaklarýnýgöz kırpma hatýrlayýp hemen gerçeði görürler.

(Þeytanlarýn) dostlarýna gelince, þeytanlar onlarý azgýnlýða sürüklerler. Sonra da yakalarýný býrakmazlar.) [Araf, 200-202]



(Yeryüzünde onlara (günahlarýgöz kırpma süsleyeceðim ve onlarýn hepsini mutlaka azdýracaðým!) [Hicr, 39]

(Ýblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onlardan ihlasa erdirilmiþ kullarýn bir yana, hepsini mutlaka azdýracaðým, dedi.

(Allah): Doðrusu -ki ben hep doðruyu söylerim- mutlaka sen ve sana uyanlarýn hepsiyle Cehennemi dolduracaðým buyurdu.) [Sad, 82-85]



(Þeytanýn peþine düþmeyin, zira þeytan sizin açýk bir düþmanýnýzdýr.

O size ancak ve daima kötülüðü, çirkin iþi ve Allah hakkýnda bilmediðiniz þeyleri söylemenizi emreder.) [Bekara, 168-169]



(Þeytan sizi fakirlikle korkutarak cimriliði ve hayasýzlýðý emreder.) [Bekara, 268]

(Þeytan ayaklarýný kaydýrýp yoldan çýkarmak istemiþti...) [A. imran, 155]

(Ýþte o þeytan, ancak kendi dostlarýný korkutur...) [A. imran, 175]



(Þeytan onlarý derin bir sapýklýða saptýrmak ister.) [Nisa, 60]

(Ýnananlar Allah yolunda savaþýrlar, inkâr edenler ise þeytan yolunda harp ederler. Þeytanýn dostlarýyla savaþýn, þüphe yok ki, þeytanýn hilesi [kurduðu düzen] zayýftýr.) [Nisa, 76]

(Onlar Allah’ý býrakýp tanrýçalara taparlar ve: “Elbette senin kullarýndan belli bir takýmý alýp onlarý saptýracaðým, onlara kuruntu kurduracaðým, develerin kulaklarýný yarmalarýný emredeceðim, Allah’ýn yarattýðýný deðiþtirmelerini emredeceðim” diyen, Allah’ýn lanet ettiði azgýn þeytana taparlar. Allah’ý býrakýp þeytaný dost edinen þüphesiz açýktan açýða kayba uðramýþtýr.



(Þeytan) onlara söz verir ve onlarý ümitlendirir; halbuki þeytanýn onlara söz vermesi aldatmacadan baþka bir þey deðildir.) [Nisa, 117-120]

(Ey iman edenler! Þarap, kumar, dikili taþlar (putlar), fal ve þans oklarý birer þeytan iþi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluþa eresiniz.

Þeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranýza düþmanlýk ve kin sokmak; sizi, Allah’ý anmaktan ve namazdan alýkoymak ister.) [Maide, 90-91]

(Ýnanan kullarýma söyle, en güzel þekilde konuþsunlar. Doðrusu þeytan aralarýný bozmak ister. Þeytan þüphesiz insanýn apaçýk düþmanýdýr.) [Ýsra, 53]



(Ýnsanlardan, bilgisi olmaksýzýn Allah hakkýnda tartýþmaya giren ve her inatçý þeytana uyan birtakým kimseler vardýr.

Onun (þeytan) hakkýnda þöyle yazýlmýþtýr: Kim onu yoldaþ edinirse bilsin ki (þeytan) kendisini saptýracak ve alevli ateþin azabýna sürükleyecektir.) [Hac, 3-4]



((Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulunduðunda, þeytan onun dileðine ille de (beþeri arzular) katmaya kalkýþmasýn. Ne var ki Allah, þeytanýn katacaðý þeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafýz ve mana bakýmýndan) saðlam olarak yerleþtirir. Allah, hakkýyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

(Allah, þeytanýn böyle yapmasýna müsaade eder ki) kalblerinde hastalýk olanlar ve kalbleri katýlaþanlar için, þeytanýn kattýðý þeyi bir deneme (vesilesi) yapsýn. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrýlýk içindedirler.) [Hac, 52,53]



(Ey insanlar! Allah’ýn vaadi gerçektir, sakýn dünya hayatý sizi aldatmasýn ve aldatýcý (þeytan) da Allah hakkýnda sizi kandýrmasýn!

Çünkü þeytan, sizin düþmanýnýzdýr, siz de onu düþman sayýn. O, kendi taraftarlarýný ancak ateþ ehlinden olmaya çaðýrýr.) [Fatýr, 5-6]



(Sakýn þeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, sizin için apaçýk bir düþmandýr.) [Zuhruf, 62]

(Kendileri için doðru yol belli olduktan sonra ardlarýna dönenleri, bu iþi yapmaya þeytan sürüklemiþ, onlara ümit vermiþtir.) [Muhammed, 25]

(O çok aldatan (þeytan) sizi, Allah hakkýnda bile aldattý...) [Hadid, 14]



(Þeytan onlarýn baþlarýna dikilip Allah’ý anmayý unutturmuþtur. Ýþte onlar þeytanýn taraftarlarýdýr. Ýyi bilin; þeytanýn taraftarlarý elbette hüsrandadýrlar.) [Mücadele, 19]

(Münafýklarýn durumu týpký þeytanýn durumu gibidir. Çünkü þeytan insana "Ýnkâr et" der. Ýnsan inkâr edince de: Ben senden uzaðým, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarým, der.) [Haþr, 16]

(Þeytan sizden pek çok milleti kandýrýp saptýrdý. Hâlâ akýl erdiremiyor musunuz?) [Yasin, 62]

(Onlara Allah’ýn indirdiðine uyun dendiðinde: Hayýr biz babalarýmýzý üzerinde bulduðumuz yola uyarýz, derler. Ve þeytan, onlarý alevli ateþin azabýna çaðýrýyor idiyse!) [Lokman, 21]



Netice!

(Andolsun Ýblis, onlar hakkýndaki tahminini doðruya çýkardý. Ýnanan bir zümrenin dýþýnda hepsi ona uydular.

Halbuki þeytanýn onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete inananý, þüphe içinde kalandan ayýrt edip bilinsin diye (ona bu fýrsatý verdik.) [Sebe, 20-21]

(Ýblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dýþarý çýktý. Þimdi siz, beni býrakýp da onu ve onun soyunu mu dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düþmanýnýzdýr. Zalimler için bu ne fena bir deðiþmedir!) [Kehf 50]



(Þeytan insaný (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü býrakýp rezil rüsvay eder.) [Furkan, 29]

((Hesaplarý görülüp) iþ bitirilince, þeytan diyecek ki: " Allah size gerçek olaný vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancý çýktým. Zaten benim size karþý bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çaðýrdým, siz de benim davetime hemen koþtunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuþkusuz daha önce ben, beni (Allah’a) ortak koþmanýzý reddettim." zalimler için elem verici bir azap vardýr.) [Ýbrahim, 22]



Abdülgani Nablüsi hazretleri buyurdu ki:

(Evliyalýðý inkâr etmek, dinin bir hükmünü inkâr etmek gibi küfürdür. Evliya ve peygamber, ne kadar yüksek olursa olsun kuldur. Hârika, keramet hâsýl olmasýnda, kullarýn hiç tesiri yoktur. Her þeyi yalnýz Allahü teâlâ yaratmaktadýr. Ancak Allahü teâlâ, peygamberlerini ve evliyasýný baþka kullarýndan üstün tutmuþ, baþkalarýna vermediði keramet ve mucize gibi hârikalarý, nimetleri bu zatlara ihsan etmiþtir.) (Hadika)
Gönderen: 04.02.2006 - 16:11
Bu Mesaji Bildir   AYKUT KARAGÖZ üyenin diger mesajlarini ara AYKUT KARAGÖZ üyenin Profiline bak AYKUT KARAGÖZ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1107 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
(a.yasir) (57), alihaydar02 (48), cantanem (51), burakburak (52), FiLiZ-NL (48), sonsuzluk38 (54), zümrüdüanka (49), Rumeysa1980 (44), ruhneraz (51), EREN12 (60), cihat25 (67), sidika (49), bir dost (51), serdar81 (59), Gayemiz : ALLAH (36), ebu-abdurrahman (49), basrikaya (49), sahaf (51), [melike] (34), Eibo (), Sonofgavs (44), Fuat Özgürlük (58), Cueneyt88 (36), hüzünlü (45), burak_22 (40), alperen_66 (46), aliosmanpolat (44), islam_2005 (34), TuRkMeNkIzI__Mi.. (34), gunesm (54), moslem (34), mustafa karaba&.. (56), sivasli58 (42), yusuf_islam (34)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64003 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.