0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » Yörükler

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
vehbi70 su an offline vehbi70  
Yörükler
919 Mesaj -

Anadolu ve Rumeli de göçebe olarak yaþayan, geçimlerini hayvancýlýkla saðlayan ve mevsimlere göre ova veya yaylalarda kurduklarý çadýrlarda oturan Oðuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adý da verilir. Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayaðý saðlam gibi mânâlarý ifade eden Yörük kelimesi yerine, yürük kelimesi de kullanýlýr. Umumî olarak konar-göçer hayat yaþayan bütün topluluklar için kullanýlan bu isim, daha çok göçebe Oðuz boylarý için alem (özel isim) olmuþtur.
On birinci yüzyýlda Orta Asya dan göç eden ve göçebe hayat yaþayan Oðuzlar, Ýran dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu ya geldiler. Burada da eski hayat tarzlarýný aynen devam ettirdiler. Ýlk zamanlar Türkmen adýyla anýlan Oðuzlarýn bir kýsmý yerleþik hayata geçti. Anadolu nun Ýslâmlaþtýrýlýp Türkleþtirilmesi sýrasýnda, Oðuz boylarý, Anadolu nun her tarafýna yayýldý. Bir kýsmý yerleþik hayata geçerek Türkmen adýný aldý, bir kýsmý da göçebe hayatýný sürdürüp Yörük ismiyle anýldý.

Anadolu Selçuklularý ve beylikleri dönemlerinde, Yörüklerden, askerî güç olarak faydalanýldý. Selçuklular ve Osmanlýlar, Yörükleri sistemli bir þekilde topraða yerleþtirmeye çalýþtýlar. Orhan Gâzi ve Yýldýrým Bayezid devirlerinde, geçitlerin, derbentlerin korunmasý, Yörüklere yaptýrýldý. Osmanlýlarýn Rumeli ye geçiþinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli ye göç ettirildi. Sultan Birinci Murad Han zamanýnda, Saruhan dan, Serez taraflarýna kalabalýk gruplar hâlinde sevk edilen Yörükler, iskân edildikleri yeni bölgelerde, yabancý unsurlar arasýnda bir dayanak noktasý teþkil ettiler ve ileride yapýlacak fetihlere yardýmcý oldular. Yörüklerin Rumeli ye geçirilmeleri, Yýldýrým Bayezid Han devrinde daha yoðun bir þekilde devam etti.

Sultan Ýkinci Murad Han ve Fatih Sultan Mehmed Han zamanlarýnda, yeni fethedilen yerlere, çok Yörük nüfus nakledildi. Fatih Kanunnâmesi nde Yörüklere, diðer ahaliye göre bazý vergi muafiyetleri tanýndý. Fatih Kanunnâmesi nde, Yörüklerin, aðnam (koyunlar) resmî mükellefi ve askerlikle mükellef olduklarý belirtildi. Orduda yardýmcý kuvvet olarak vazife alan Yörükler, Kanunî devrinden itibaren, daha çok imar ve muhafaza hizmetlerinde kullanýldý. Bulunduklarý coðrafî mevki itibariyle çeþitli hizmetler gören Yörükler, sahillerde gemi malzemesi temini ve gemi yapýmýnda; derbentlerde ve ana güzergâhlarda yol emniyeti, tamir, muhafaza, köprü inþasý ve menzillere zahire toplanmasý ve korunmasýnda; madenlerde, ordunun nakliye iþlerinde ve devletin kalelerinin onarýmlarýnda da istihdam edildiler. Yörüklerin, geçtikleri yerlerde kalabilecekleri, yaylak ve kýþlak alanlarý belirlendi.

Yörüklerin Rumeli ye geçirilmesi ve fethedilen yerlere yerleþtirilmesi, daha sonra Osmanlý Devletinin umumî bir siyaseti oldu. Ancak, sonraki devirlerde, Yörüklerin Rumeli ye yerleþtirilmesi yavaþladý. Fakat 18. yüzyýlýn sonlarýna kadar devam etti. Bu göçlerin bir kýsmý, isteðe baðlý olduðu gibi, bir kýsmý ise devlet siyaseti doðrultusunda mecburî olmuþtur.

Anadolu da baþgösteren Celâlî isyanlarý ve neticesinde meydana gelen iç çalkantýlar ve ekonomik buhranlar, Anadolu daki Yörüklerin düzeninin bozulmasýna yol açtý. Bu karýþýklýklar, Yörük camiasýna da sirayet etti. Devlet, bu yüzden, Yörükler üzerindeki idarî otoriteyi saðlamak ve doðabilecek zararlarý önlemek için, onlarý mecburî yerleþmeye tâbi tuttu. Mecburî iskânýn gayesi, göçebe hayat tarzý sebebiyle Yörüklerin, yerleþik halka zarar yapmalarýný önlemek, harap ve boþ olan iskân merkezlerinin imar edilmesini, ekilmeyen topraklarýn iþlenmesini temin etmek, devlet tarafýndan kontrol edilmesi zor olan eþkýya gruplarýna karþý bir emniyet unsuru olarak set vazifesi görmelerini saðlamaktý.

1683 Viyana Seferi'nin maðlubiyetle sonuçlanmasý, Rumeli ve Anadolu da, geniþ çapta aþiret hareketleri ve eþkýyalýk hadiselerine sebep odu. Köprülüzâde Fazýl Mustafa Paþa'nýn sadrazamlýðý sýrasýnda, 1691 senesinde, Yörükleri tamamen iskân etmek için harekete geçildi.

Rumeli deki Yörükler, Evlâd-ý Fâtihân adý altýnda yeni bir teþkilata tâbi tutuldu. Bunlardan, askerî maksatlarla faydalanýlmaya çalýþýldý. Anadolu daki Yörükler ise, bilhassa Hama, Humus, Rakka ve Halep bölgelerine yerleþtirilmek suretiyle, Aneze ve Þammar aþiretlerinin baskýnlarý önlenmeye çalýþýldý. 18 Mart 1692 tarihli bir ferman ile, Anadolu nun çeþitli vilayet ve sancaklarýndan, muhtelif yörük aþiretlerine mensup yetmiþ kadar oymak yerleþtirildi. Bu aþiretlerin, yerlerini terk etmemeleri için de, Adana ve Maraþ taraflarýnda, derbent mahallelerine Yörükler yerleþtirildi. 1720 senesinde, Þam vilayetine baðlý bazý sancaklar Yörükler yerleþtirilmek suretiyle, Türk nüfusu yönünden takviye edildi. Bazý Yörük oymaklarý da, kendi yaylak ve kýþlaklarýnda iskâna tabi tutuldular. 1693 senesinde, Kayseri vilayetine baðlý Zamantý ve Pýnarbaþý yaylalarý, 1728 de Zamantý Irmaðýnýn etrafýndaki harabe köyler, bu bölgede yaylak-kýþlak hayatý yaþayan Yörüklere tahsis edildi. Ayrýca Kozan Daðýndaki Yörükler, Çukurova ya, Orta Toroslar'daki kalabalýk Yörük cemaatleri Ýçel e, Antalya ve Isparta bölgelerinde daðýnýk halde bulunan Yörükler ise, Taþeli yaylaklarýna yerleþtirildiler. Bu arada, Orta Anadolu ya (Çiçekdaðý, Nevþehir, Niðde) yörük iskâný yapýlýrken, Teke, Hamid, Beyþehir, Alanya ve Akþehir Yörüklerinin de uygun yerlere yerleþtirilmeleri için, 1732 senesinde ferman çýkarýldý. Ayrýca doðudan batýya uzanan Toros Daðlarýnýn iç ve dýþ kýsýmlarýnda yeni kurulan birçok kasaba ve nahiyelere de, çeþitli yörük cemaatleri yerleþtirildi. Ýçel ve Alanya bölgesinde yaþayan bazý Yörükler, Kýbrýs Adasýna gönderildiler.

On dokuzuncu yüzyýlýn ortalarýndan itibaren, Yörüklerin iskâný, daha düzenli olarak yapýlmaya baþlandý. Vilayetlerine Yörük iskân edilecek valiler, yaylak ve kýþlaktaki Yörükler üzerine iskân nazýrý tayin ederek, onlarý disiplin altýna almaya çalýþtýlar. Tanzimat'tan itibaren de boþ araziler ve terk edilmiþ yerler, iskân sahasý olarak seçildi. Bu þekilde iskân için Bursa, Sivas, Ankara, Konya ve Aydýn eyaletleriyle mülhakatý (baðlý yerler) seçildi. Yörüklerin iskâný için tertip edilen Fýrka-i Islâhiye, Adana Halep, Maraþ ve Ayýntab'da (Anteb) yeni kasabalar da kurmak þartýyla pek çok Yörük cemaatini iskâna tâbi tuttu.

Bugün, Yörüklerin tamamý yerleþik hayata geçmiþlerdir. Ancak, eski hayat tarzlarýný devam ettiren ve yaylak-kýþlaklarda göçebe olarak yaþayan Yörükler, Toroslar'da hâlâ mevcuttur.

Yörüklerin isimleri ve onlarla ilgili kanunî hükümler, ilk defa Fatih Kanunnâmesi nde yer aldý. Buna göre kurulan yörük teþkilatý, idarî ve askerî maksatlara uygun þekilde düzenlendi. Fatih Kanunnâmesi nde, Yörüklerin, sefere çýktýklarýnda her türlü teçhizatý kendilerinin temin etmeleri ve avârýzdan muaf tutulmalarý ve sefere çýkanlarýn ertesi yýl çýkmamalarý kanun hâline getirildi. Ancak, Yörüklerle ilgili kanunnâme Kanunî devri ortalarýna doðru tamamlandý. Hasýlatý, devletin hazine defterlerinde yazýlý ve muayyen zeamet birliklerine çevrilen Yörükler, seraskerlik adý altýnda bir takým gruplara ayrýldý.

Bunlarýn baþýnda, Yörüklerin arasýndan seçilerek bir berat ile tayin edilen serasker (yörük reisi) bulunurdu. Yörük seraskerlikleri, kendi aralarýnda ocaklara taksim olunmuþlardý. Ýlk zamanlar yirmi beþ kiþi bir ocak sayýlýrken, sonradan ocaðýn sayýsý, otuza çýkarýldý. Bu ocaklarýn her birinden beþ kiþi, sefere gitmek veya devlet hizmetini görmek üzere eþkinci olarak ayrýlýr, ocakta kalan diðer yirmi beþ kiþi de yamak olurdu. Eþkinci olarak seçilen bu beþ kiþinin, sefer ve dîvân-ý hümâyûna hizmet masraflarýný, altý aylýk müddetle ve elliþer akça olmak üzere yamaklar karþýlar, buna mukabil avârýz-ý dîvâniye vergisinden muaf tutulurlardý. Yörükler, yörük tarzý hayatý devam ettirirlerse, kendi hayat düzenlerine göre ayarlanmýþ bir kýsým vergileri verirlerdi. Onlardan, hiçbir surette, diðer halktan alýnan vergi alýnmazdý. Ancak Yörükler, tabiî hayatlarýný býrakýr da, ziraî hayata geçerlerse reaya kaydolunurlar, diðer halkýn verdiði vergileri öderlerdi.

Yörüklerin yaþadýklarý mýntýkalarda, köyler, mezralar ve yurtlardan meydana gelen kazalar kurulmuþtu. Yörükler için cazip bir hâle getirilen kazalarda, Yörüklerin kazâî (adlîgöz kırpma meselelerini hal için, bir kadý bulunurdu. Kadýlar, ayný zamanda, Yörüklerin sahip olduklarý hayvanlarýn tahrirleri ile, sefer sýrasýnda orduda ikmal ve nakliye iþlerinde vazife alacak olanlarýn isimlerini ve kira bedellerini de tespit ederdi. Anadolu da, bu þekilde kurulan birçok yörük kazasý vardý.

Yörükler, Orta Asya dan getirdikleri gelenekleri devam ettiriyorlardý. Hayatlarý, belli kaidelere baðlanmýþtý. Bu kaideler, daha çok, örfe baðlýydý. Yazlarý serin olan yaylalarda, kýþlarý ise sýcak veya ýlýk kýþlaklarda geçiren Yörüklerin, yaylalara gidiþ geliþleri, belli bir düzen içinde yapýlýrdý. Bu gidiþ geliþler, belli yollardan olurdu. Yaylaðý ve kýþlaðý olmayan Yörükler de otlak kiralarlardý. Yörüklerde yaylaklar, oymaklarýn malý sayýlýr, o oymaða mensup olan herkesin hayvanlarý, burada serbestçe otlardý. Yaylak veya kýþlaklardaki evler ve çevrelerindeki küçük bahçeler, þahýslara aitti. Çadýrlarýn ve küçük bahçelerin bulunduðu yere, yurt yeri denirdi. Bir oymaðýn hayvanlarýnýn, diðer oymaklarýn hayvanlarýna karýþmasýný önlemek için, hayvanlara dökün, dövme veya döðme adý verilen damgalar vurulurdu. Hayvanlarýn kulaklarý, belli þekillerde çentilerek de, diðer oba hayvanlarýndan ayrýlýrdý. Bu iþaretlere en adý verilirdi. Koyun, keçi, sýðýr ve deve gibi hayvanlar besleyen Yörükler, yaylak ve kýþlaklarda buðday, arpa, mýsýr ve bazý sebzeleri yetiþtirirlerdi. Süt mâmulleri ve et, temel gýdalarýný teþkil ederdi. Giyim ve ev eþyalarýný, kendileri dokurlardý. Bununla beraber, kapalý bir ekonomiye sahip olmayýp, köy ve kasabalardaki pazarlara inerler, ürünlerini satarak kendi ihtiyaçlarýný satýn alýrlardý. Develeriyle, þehirler arasýnda yük taþýrlardý. Ýstanbul gibi büyük þehirlere, buðday ve benzeri tüketim maddelerini, develeriyle, Yörükler taþýrlardý. Keçi besleyen Yörükler, kýldan yapýlmýþ çadýrlarda, diðerleri ise keçeden yapýlmýþ çadýrlarda otururlardý. Evi andýran yörük çadýrlarýnda, oturma, yatma ve yemek piþirme için bölümler vardý. Çadýr, orta direðin etrafýna sýralanmýþ 5-9 direk üzerine kurulurdu. Büyük çadýrlarda, binek hayvanlarýnýn baðlandýðý bölüm dahi bulunurdu. Çadýrýn oturma bölümü, Yörük kilimleriyle döþenir, kenarlarda minderler bulunurdu. Çadýrda, herkesin oturacaðý yer belliydi.

Yörüklerde aile yapýsý, daha çok erkek hakimiyetine dayanýrdý. Yörüklerde esas evlilik þekli, tek evliliktir. Umumiyetle, evlenen çocuklar, babayla birlikte yaþardý. Bu yüzden, büyük aileler meydana getirirlerdi. Yörükler, amca kýzý, dayý kýzý, amca ve teyze kýzý gibi yakýn akrabayla da evlenirlerdi.

Yörüklerin idarî teþkilatlanmalarý, oba, oymak, boy ve ulus þeklindeydi. Yaylak ve kýþlaklarda, bir soyun yaþadýðý alana oba denirdi. Bu terim, zamanla kaybolmuþ ve yerini mahalle kelimesi almýþtýr. Bir veya iki oba halkýna oymak denirdi. Oymaklarýn baþýnda, kethüda bulunurdu. Yörükler, buna, kâhya derlerdi. Birkaç oymaðýn birleþmesinden meydana gelen topluluklara, boy adý verilirdi. Boyun baþýnda boybeyi bulunurdu. Boy beylerine daha sonra,yörük baþbuðu adý da verildi. Birkaç boyun birleþmesinden ulus meydana gelir, bunun baþkanlarýna ulusbeyi denirdi.

Arý duru bir Türkçe konuþan ve zengin bir folkloru bulunan Yörüklerde, an'ane ve geleneklere baðlýlýk vardý. Yörüklerin göçleri, belli esaslara baðlanmýþtý. Yaylaklara göç, bahar aylarýnda olurdu. Oymak veya boy beyleri, göçün gününü önceden tespit ederek herkese duyururdu. Göç günü gelmeden önce, gerekli hazýrlýklar yapýlýrdý. Önceden bildirilen gün gelince, bütün eþyalar develere yüklenir, üzerine kilimler atýlýrdý. Develerin alýnlarýna süs, küçük ve büyük çanlar takýlýrdý. Kervanýn önünde, yeni elbiselerini giymiþ, elinde kirmaný ile yün eðirerek bir gelin giderdi. Çevrede, ata binmiþ genç erkekler, silah atarak, at sürerek yayla yoluna yürürlerdi. Boyun çocuklarý, kadýnlarý ve genç kýzlarý, hayvan sürülerinin önünde veya yanýnda yürürlerdi. Uzun yolculuktan sonra yaylaða varýlýr, yerleþilirdi. Sonbaharda da buna benzer merasimle yaylaktan göç edilirdi. Yörüklerin niþan, düðün, bayram ve sünnet zamanlarýnda uyguladýklarý, buna benzer merasimleri vardý.

Yörüklerin, bir kýsmý bugün de devam eden, niþan ve düðün âdetleri þöyleydi:

Oðlu evlenme çaðýna gelen yörük ailesi, kendisine uygun bulduðu ailenin kýzýna dünür giderdi. Eðer olumlu cevap alýnýrsa, kýz evinde kahve içilirdi. Bunun tersi olursa, dünürcüler, hemen evi terk ederlerdi. Dünürcüler, uygun cevap aldýklarý zaman, oðlan evi tarafýndan hazýrlanan ve beraberlerinde getirdikleri þerbeti içerlerdi. Uygun cevap alýnýp, söz kesildikten sonra, beylik ismi altýnda, oðlan tarafýndan seçilen kadýnlar, kýz evine giderler ve kýza niþan takarlardý. Niþanlar, elbise, altýn, gümüþ gibi ziynet eþyalarýydý. Söz kesiminde, oðlan tarafýndan kýzýn babasýna veya velîsine bir miktar para verilirdi. Ýslâm dinine göre alýnmasýnýn haram olduðu bildirilen bu paraya baþlýk adý verilirdi. Oðlan tarafý, kýzýn elbise, mutfak ve diðer eþyalarýný aldýktan baþka, kýzýn akrabalarýna da uygun hediyeler alýrdý. Bunun ismine yol denirdi. Kýz, baþka köyden gelecek olursa, oðlan babasý davet edeceði köylerin her odasýna ve her oda sahibine ayrýca birer yol (dâvet hediyesi) gönderirdi. Bu yollar kâse, bardak, sahan, þeker, kahve gibi þeylerdi. Oda sahipleri, düðüncüleri odalarýna davet ederek yedirip içirirler ve oðlan babasýna düðün sahibiymiþ gibi yardým ederlerdi. Odalara inen misafirlerin misafirliði, tamamen oda sahiplerine ait olurdu. Kýz tarafý da davetçiler çýkarýrdý. Düðün baþladýðýnda, her iki taraf, konuklarýna ikramlarda bulunurdu.

Kýz evinde, kýna gecesi yapýlýrdý. Gelinin gideceði gün, kýz evinde hazýrlanan ve oðlan tarafýndan önceden kýz evine gönderilen çeyizler, kapýnýn önüne çýkarýlýrdý. Kýz evinden, yüzü alla örtülü olarak çýkarýlan gelin, ata bindirilirdi. Çeyizler de yükletilip oðlan evine götürülürdü. Oðlan evine götürülen gelinin, yollarda önüne sýk sýk çocuklar tarafýndan ipler gerilir, çocuklara hediyeler verilerek geçilirdi. Gelini, güveyin evi önünde, yengeler attan indirirdi. Gelin attan inmeden önce, güveyin yakýn akrabalarýndan biri, baþýna üzüm, þeker, arpa, buðday, para gibi þeyler serperdi. Gelin attan ineceði sýrada, oðlan babasý davet edilir, geline hediye verir veya vaad ederdi. Kaynana ve diðer yakýnlar da, çeþitli hediyeler verirlerdi. Gelin attan indikten sonra, güveyinin evine gider, çeyiz içinde ayrýlmýþ olan ve dürü adý verilen bazý eþyalar, davetlilere daðýtýlýrdý.

Damada törenle elbise giydirilirdi. Güvey, elbiseyi giydikten sonra, saðdýç adý verilen, evli bir kimsenin evine götürülür, vaktin geliþine kadar, güveye her türlü þakalar yapýlýr, güvey burada izin almadýkça yerinden kalkamaz, gülemez ve söz söyleyemezdi. Bundan sonra meclise köyün hocasý gelirdi. Güveye, gerdeðe ait sýhhî ve dinî öðütler verir, kendisine hayýrlý bir evlilik için dua ederdi. Yatsý namazý kýlýndýktan sonra, güveyi, arkadaþlarý evine götürürler, evin giriþ kapýsý önünde hoca tarafýndan dua okunduktan sonra, arkadaþlarý tarafýndan vurulan birkaç yumruk arasýnda, güveyi eve girerdi.

Ertesi gün kadýnlar, gelini ziyaret ederler, bu ziyaret esnasýnda yapýlan törene “baþ baðlama veya duvak açma adý verilirdi. Bir hafta veya bir ay sonra damat, gelinle beraber kayýnpederin evine giderek, büyüklerin ellerini ve dizlerini öptükten sonra, kayýnpeder ve kayýnvalidesini evine davet ederdi. Bu davet günü, kayýnpeder de, ayrýca bir gün için onlarý davet etmiþ olur ki, buna el öpme denirdi.

Yörükler mensup olduklarý Oðuz boylarýna göre isim alýrlardý: Kayý, Bayat, Karaevli, Yazýr, Döðer, Dodurga, Yaparlý, Avþar, Kýzýk, Beðdili, Karkýn, Bayýndýr, Peçenek (Beçenek), Çavundur, Çepni, Salur, Eymir, Alavuntlu, Yüreðir, Ýðdir, Buðdüz ve Kýnýk isimleri yörük boylarýna ait isimlerdir. Bugün Anadolu daki birçok mezra, köy ve kasaba, isimlerini bu yörük boylarýnýn isimlerinden almýþlardýr. Yörükler, umumiyetle Orta, Güney ve Batý Anadolu da yerleþmiþlerdi. Bugünkü, Sivas, Ankara, Bolu, Kastamonu, Balýkesir, Manisa, Kütahya, Afyon, Uþak, Ýzmir, Aydýn Antalya, Konya, Aksaray, Niðde, Nevþehir, Adana, Hatay, Gaziantep ve Maraþ illerinin bulunduðu geniþ bir sahaya yayýlmýþlardý. Büyük gruplar hâlinde yaþayan Yörükler, ayrýca birçok tâli kollara ayrýlmýþlar ve çeþitli yerlere daðýlmýþlardý. Bunlardan Ankara, Tokat, Kýrþehir bölgesinde yaþayan Ulu-yörük topluluðu ve Ankara Yörükleri, Orta Anadolu yaylalarýnda yaþamaktaydýlar. Aydýn, Honaz, Nif, Çeþme ve Bozdoðan havalisinde Karaca-Koyunlu, Menteþe bölgesinde Oturak Barza, Güne Barza, Küre Barza, Ýskender Bey, Kayý, Horzum, Kýzýlca-Yalýnç, Bolu, Uluborlu, Tefenni ve Ereðli civarýnda Bolu Yörükleri diye adlandýrýlan Yörükler yaþamaktaydý. Söðüt Yörükleri diye anýlan büyük bir topluluk, Bursa daki Emir Sultan Evkafý reayasý olarak, Söðüt, Edincik, Balýkesir, Bursa, Bergama, Gönen ve Ýnegöl e kadar yayýlmýþlardý. Kara-Keçili Yörükleri, Söke; Boynu-Ýncelü Yörükleri, Nevþehir ve Aksaray; Kayý ve Çoban Yörükleri, Manisa civarýnda dolaþýyorlardý. Kalabalýk nüfusa sahip Daniþmendlü Yörükleri de, Aksaray, Kýrþehir, Aydýn ve Adana gibi geniþ bir sahaya yayýlmýþlardý. Biga ve çevresinde yaþayan Aðaca-Koyunlu Yörükleri ise, daha küçük bir cemaati teþkil etmekteydi.

Anadolu da daðýnýk bir durumda bulunan Yörükler, Rumeli de daha teþkilâtlý ve belli yerlerde yaþamaktaydýlar. Rumeli deki Yörükler, Ýstanbul dan kuzeye doðru Bender ve Akkerman a kadar, Tuna yý takiben Bulgaristan ve Sýrbistan hudutlarýna, oradan da Selanik Çatalcasýna kadar yayýlmýþlardý. Bu geniþ saha içinde, sekiz grup olarak defterlere kaydedilmiþ olan Yörükler, daha sýký disiplin altýndaydýlar. Rumeli deki Yörükler, Tekirdað, Naldöken, Kocacýk, Vize, Selanik, Ofçabolu Yörükleri, Aktuð ve Oktav Tatarlarý adlarýný taþýmaktaydýlar.

Uzun müddet Rumeli de kalan, fetihler sýrasýnda Osmanlý ordularýna yardýmcý olan bu Yörükler, zamanla azaldýlar. Osmanlýlar'ýn, Rumeli den çekilmeleri üzerine, onlar da Anadolu ya göç ederek, çeþitli yerlere yerleþtirildiler. Rumeli de kalan yörüklerden bir kýsmý, bugün Yugoslavya da Ograzden Daðlarýnýn güney eteklerinde hayvancýlýkla uðraþmakta, geleneklerini, dillerini ve ekonomik yapýlarýný korumaktadýrlar.

Bugün, hemen hemen tamamen yerleþik hayata geçmiþ olan Yörükler; Aydýn, Manisa, Kütahya, Antalya, Mersin, Adana, Muðla ve Balýkesir gibi muhtelif yerlerde yerleþmiþlerdir. Eski an anelerini ve hâlen konar-göçer yaþayýþlarýný sürdüren Yörükler de vardýr. Bilhassa Orta Toroslar üzerindeki Bulgar (Bolkar) Daðlarýnýn eteklerinde bulunan, Güzeloluk, Yaðdað, Karagül, Eðriçayýr, Perçengediði, Sarýtaþgediði, Konçagediði, Bayboðan, Düden, Çatalca, Dikmen, Yaðlýpýnar, Bastýrýk, Dedeli, Barçýn, Alaçayýr, Cumayalýk, Konurcuk yaylalarýnda; yine Toroslar üzerindeki Aladaðlar eteðindeki Üçkapýlý, Demirkazýk, Baþ Yayla, Alagöl, Göþdere, Dönberi, Taþhan, Tekir ve Namrun yaylalarýnda; Kozandaðý eteklerindeki, Uyuzpýnarý, Seyhan Nehrinin kolu Zamantý Suyunun yamaçlarýndaki Þýhlý, Yeniköy, Bakýrdaðý, Kurþundaðý, Çataloluk, Dereþimli, Gölalan, Çadýryeri, Boncuklubel, Boyduran yaylalarýnda; Binboða Daðlarýndaki Ayran Pýnarý, Yedi Kardeþ Pýnarý, Alapýnar, Karagöl, Yaylaklý, Kemerli gibi yaylalarda; Nurhak Daðlarýndaki Gülkice, Akpýnar, Beysöðüt, Yamrýtaþ, Isýrganlý, Yapraklý ve Abeþ yaylalarýnda yarý konar göçer halde yaþamaktadýrlar.


Gönderen: 14.08.2006 - 15:39
Bu Mesaji Bildir   vehbi70 üyenin diger mesajlarini ara vehbi70 üyenin Profiline bak vehbi70 üyeye özel mesaj gönder vehbi70 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1482 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Yalvac (61), kmurrad (59), endulus (57), ercan_sw (51), erhanseyfi (64), B e t u l (52), h.t (62), zisan_gul (41), hasretkafesi (53), ahmetkb (52), mustakar01 (62), tövbekargenç (44), mekoc66 (56), ahmet_k22 (39), Abdullah-10 (57), maruf-1 (59), GuelSevdasi81 (43), inci-2 (61), maxsibilyan (45), enesny (42), ramadan48 (42), fatmaavci (62), FIRTINA 50 (56), kaptan67 (61), menzil38 (57), Hacer -72 (52), Guel (39), A H M E T (45), msk02 (47), Mehmet_Ank (63), yusufgezer (41), Aydýn Vu.. (55), Sezer (), oguzlarx27 (55), M.Riza Sekerli (54), kamanliadem (59), eva_maria (36), musab b. ümeyr (42), nurfatih (46), AhmetBayrak (56), ali öz (48), köln42 (58), xAhmetx (49), sadullahyusuf (40), abdülhamit (231), tigrisriver (45), sürmeli (41), enesertugrul (52), medsav (67), Turan64 (61), GCc_EEi (42), ahmetsait (44), alidogan1 (64), ayhanisik42 (51), sedi güngörmü&t.. (59), baha1903 (40), bünyan (59), Orbay1 (56), kaymakli-50 (58), cagri67 (52), HAKAN ERGÜT (50), ravda dostu (40), fatiha42&07 (54), mavipýna.. (59), efrailakcay (51), Bekir 38 (39), selva sehito&et.. (40), Mursid (60), turkish wolf (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62242 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.