0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » KaDeRE iMaN

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
KaDeRE iMaN
569 Mesaj -
KaDeRE iMaN

Varlýk âleminin baþlangýcýndan sonuna, yani ezelden ebede kadar olacak þeylerin; zamanýný, yerini, niteliðini, özelliklerini, kýsaca ne, nerede, ne zaman ve nasýl olacaksa, olmadan önce bunlarýn hepsini Allah'ýn bilmesine "kader" ve herþeyin zamaný gelince O'nun bilgisine uygun olarak var olmasýna da "kaza" denir. Ya da tersine, birincisine "kaza", ikincisine "kader" denir. Dilimizde "takdir-i ilâhî", "alýn yazýsý" ve "kader" olarak anýlýr."Felek" de bazen "kader" anlamlarýnda kullanýlýr. Bu anlamda "zalim felek" demek, Allah'ýn takdirini adaletsiz saymak olacaðýndan, bilgisizce söylenmiþ, küfür bir söz olur.
Kader'e inanma, iman esaslarýnýn en önemlilerindendir. Çünkü imanýn diðer þartlarýna saðlam olarak inanmak da, kadere inanmaya baðlýdýr. Meselâ kadere inanmayan, Allah'ýn herþeyi bilebileceðine de inanmamýþ olur. Ya da tersinden söylersek, Allah'ýn herþeyi bilebileceðine inanan kadere de inanmýþ olur. Zaten kader, herþeyin nasýl ve ne zaman olacaðýný bilmek demektir.
Kader Allah'ýn bilme sýfatýyla ilgili olduðu gibi, dileme ve yaratma sýfatýyla da ilgilidir. Yani Allah bir þeyin olmasýný ya da olmamasýný diler, o þeyin ne zaman ve nasýl olacaðýný bilir, zamaný gelince de onu, önceden dilediði ve bildiði þekilde yaratýr. Iþte kaderi kabul etme, aslýnda bunlarý kabul etme demektir.
Kader meselesi iyi kavranýldýðýnda, "tesadüf" denen birþeyin olmadýðý, en küçügünden en büyügüne kadar her olayýn bir sebepler zincirine baðlý olarak meydana geldiði ve bu zincirin baþýnda Allah'ýn bulunduðu anlaþýlýr. Hattâ bir yapraðýn agaçtan düþerken saða sola dönmesi bile bir takdirin gereðidir. Olaylar zinciri üzerinde kafa yoran herkes bunu kavrayabilir.
Kader meselesi iyi kavranýlmayýnca, bazý konularda insan iþin içinden çýkamaz. Bunlardan birisi de rýzýk meselesidir:
Her canlýnýn rýzkýný Allah kendi üzerine aldýðýný bildirmiþ, Peygamberimiz de þöyle buyurmuþtur: "Cebrail kalbime fýsýldadý ki, hiçbir canlý rýzkýný tastamam kullanmadýkça ölmeyecektir. Öyleyse Allah'tan korkun ve rýzkýnýzý güzel yollarla arayýn" (Benzer hadîs için bk. Ibn Mâce, Ticaret H. No. 2144; Diðer bir hadiste de þöyle buyurulur:"Rýzýk gelmedi demeyin, çünkü hiç bir kul, kendisinin olan son rýzýk da ona ulaþmadýkça ölmez. Öyleyse Allah'tan sakýnýn ve onu güzel yollarla, yani helali alýp haramý terketmekle arayýn. (Hakim
Beyhakîgöz kırpma Feyzu'I-Kadir VI/4O1 ) Buna göre birisi çýkýp, çalýþmama gerek yok, benim için takdir edilen rýzýk nasýl olsa beni bulacaktýr, derse durum ne olur? Hemen söylemek gerekir ki, kadere inanmak nasýl dinî bir emirse, çalýþýp çabalamak da böyle dinî bir emirdir. Yani biz rýzkýmýzý artýrmak için deðil, yaratýcýmýzýn emri olduðu için çalýþýrýz. Sonra Kaderin bir boyutu da herþeyin bir sebebe göre yaratýlmasýdýr. Bizden çalýþmamýzýn istenmesi, belki de o çalýþmamýzýn, rýzkýmýza sebep yapýldýðýndandýr.
Rýzýk meselesine gelmiþken bir noktaya daha deðinmeliyiz: Rýzýk insanýn doðumundan ölümüne kadar kullanacaðý yiyecek, içecek ve giyeceklerdir. Insanýn kullandýðý bu tür dünya nimeti ona bir baþkasý aracýlýðý ile de gelmiþ olabilir. Ancak, biraz önce de söylediðimiz gibi, sebepler zincirinin baþýnda Allah vardýr. Öyleyse teþekküre asýl lâyýk olan O'dur. Insana sadece araç olduðu için teþekkür edilir. Allah'ýn bu insan için yazdýðý ve yola çýkardýðý rýzýk ona bu yolla gelmeseydi, mutlaka bir baþka yolla gelecekti. Týpký bir kralýn, hizmetçisiyle birisine hediye göndermesi gibi. Onun için bizim bütün nimetleri Allah'tan bilip O'na teþekkür etmemiz gerektiði gibi, insanlarýn rýzkýmýza engel olmalarýndan da korkmamamýz ve bu yüzden insanlara kulluk etmememiz gerekir. Ölüm olayý da aynen bunun gibidir. Öldüren sadece Allah'týr ve ölüm ne zaman takdir edilmiþse o zaman gerçekleþecektir. Ancak insanlar kendilerini ölüme atmamakla emrolunmuþlardýr. Artýk cesaretli olmak gereken yerde korkmanýn da hiçbir önemi yoktur.
Allah'ýn her þeyi önceden takdis etmesi bizi baðlamak olmaz mi? Nasýl olsa O'nun takdiri dýþýna çýkamayacaðýmýza göre, bizi yaptýklarýmýzla sorgulamasý adalete nasýl yakýþýr? sorusu, kader konusunda inceden inceye düþünmeyen herkesin kafasýný meþgul eden bir sorudur. Bunu tek cümle ile: "Bir þeyin nasýl olacaðýný bilmek, o þeyi öyle olmaya mecbur etmek demek deðildir" diye cevaplayabiliriz. Yani Allah (c.c.) neyin iyi, neyin kötü olduðunu bildirmiþve insana iyiyi de kötüyü de dileyebilme (irade) ve yapma gücü vermiþtir. Dolayýsý ile insanýn, kötüyü dilemesi ve yapmasý halinde cezalandýrýlmasý normaldýr. Meselâ bir tanýdýðýmýzýn, bir hafta sonra sabah uçagý ile Ankara'ya gideceðini, orada bir genel müdürle görüþüp Eskiþehir'e geçeceðini, orada da bir akrabasýný ziyaret edip trenle Istanbul'a döneceðini bilmiþ ve bunu aynen yazmýþ olsak, günü gelince de o, bunlarý aynen uygulasa, biz önceden öyle yazdýðýmýz için o da bunlarý yapmak zorunda kaldý, diyebilir miyiz? Iþte Allah da herþeyi, bu arada kimin iradesini nasýl kullanacaðýný önceden bildiði için takdir etmiþ, yani bilmiþtir. Yoksa o yazdýðý için insanlar öyle yapmak zorunda kalmamýþtýr.


Yani insan kendi eylemlerinin sonucunu kendi belirler. Iradesini iyi ya da kötü yöne çevirir, gücünü de o doðrultuda kullanýr. Allah da onun diledigi ve gücünü kullandýðý fiili yaratýr. Böylece hayrý da þerri de yaratanýn Allah olduðu anlaþýlýr. Ne var ki, hayrý yani iyýliði severek, þerri, yani kötülüðü de sevmeyerek, sýrf kulunun iradesi ve gücü o yönde olduðu için yaratmýþtýr.
Tabiat olaylarý dediðimiz yaðmur, kurak, deprem, sel felâketi... gibi olaylar da Allah'ýn takdiri ve yaratmasýyladýr. Bunlarýn sebepleri yüksek baþýnç, yeraltý çukurlarýnýn çökmesi, þu ya da bu olabilir. Ama bu sebeplerin de birer sebebi, onlarýn da birer sebebi vardýr ve bu zincir Allah'a dayanýr. Bunlar bir yana, bu tür olaylarýn bir de insanlarýn davranýþ biçimiyle ilgili olan yani vardýr. Çünkü Allah, dünyada olan herþeyi insanlar için yarattýðýný söyler. ("O yeryüzünde bulunan her þeyi sizin için yaratandýr" Bakara (2) 29. ) Öyleyse bunlar da insanlar için yaratýlmýþtýr. Ayrýca insanlar Allah'ý tanýyýp, davranýþlarýný ve yaþayýþlarýný O'nun indirdiðine göre ayarlamalarý halinde yaðmuru ve topraðý dahi onlarýn yararýna göre ayarlayacaðýný bildirir. (Buna yakýn anlamdaki âyetler için bk. Mâide (5) 65-66.) Demek ki, bizim tamamen ormana, denize, alçak ya da yüksek baþýnca baðladýðýmýz yaðmur, çok ilerlerde ve aslýnda bizim yaptýklarýmýzla ilgilidir. Meteorolojinin ya da depremle ilgilenen bilimin yaðmura ve depreme sebep olarak söyledikleri þey'ler doðru olabilir, ancak bunlar son sebeplerdir. Müslüman, ya da düþünebilen insan, o sebeplerin de sebeplerine doðru gidebilen insandýr.
Kaderle ilgili konulardan biri de "tevekkül" meselesidir. Tevekkül müslümanlar arasýnda bile çokça yanlýþ anlaþýlan bir konudur. Allah her þeyi bir sebebe baðlý olarak yaratmýþ ve bizim, olmasýný istediðimiz þeyin sebeplerine sarýlmamýzý istemiþtir. Meselâ biz· iþyerimizden fazla kazanç elde etmek istiyorsak, onun sebeplerine sarýlmalýyýz. Sebeplere sarýlmadan. "ben Allah'a güveniyor ve ona dayanýyorum, O verecekse verir" demek, tevekkül etmek deðil, tembellik etmek ve Allah'ý tanýmamaktýr. Çünkü O, hem çalýþmamýzý, hem de kendisine güvenip dayanmamýzý istiyor. Bunlardan sadece birisini, yani A1lah'a dayanýp güvenmeyi yapan; Allah'ýn dediðini, yani tevekkülü yapmýþ olur mu? Kýsaca tevekkül, kendi gücünün ve baþarýsýnýn da, Allah'tan olduðunu kabul etmek ve sebeplere sarýldýktan sonra bile meselenin; Allah'ýn elinde olduðunu bilmek ve O nasýl yaratýrsa ona rýza gösterip kabul etmek demektir. Böylece kaderin tevekkülü, tevekkülün de rýzayý gerektirdiðini de görmüþ olduk. Bunlarýn üçünü de bir örnekle anlatmaya çalýþalým :
Öncelikle; Týp, Hukuk, Iktisat ya da Edebiyat fakültelerinden birisine girmek isteyen bir bayan kardeþimiz için; lise ya da dengi bir okul mezunu olmasý, üniversite sýnavlarýna baþvurup giriþ kartýný almýþ olmasý, sýnav konularýna hazýrlýklý bulunmasý, sýnav kâðýdýný belirlenen zaman içerisinde yeterli ölçüde doðru doldurup teslim etmesi... birer sebeptir. Onun bu sebeplere sarýlmasý A1lah'ýn gayret göstermemiz konusundaki emrini yerine getirmektir. Sýnav kâðýdýný teslim ettikten sonra; sýnavda harcadýðý gücü de, sýnavda baþarmasýnýn da Allah'ýn yardýmýna baðlý olduðunu ve sonucun, Allah'ýn seçmesiyle olacaðý için, ne olursa olsun en güzel sonuç olacaðýný kabullenmesi ve O'na güvenip dayanmasý tevekküldür. Sýnavlar deðerlendirilip onun Týbbý deðil de, meselâ Edebiyatý kazanmasý kaderdir. Onun bu sonucu. dövünmeden, hayýflanmadan kabul edip razý olmasý da rýzadýr. Ancak onun bu noktadaki rýzasý, öbür fakülteleri gözden çýkarýp Edebiyata girmesi gerektiði anlamýnda deðil, sonucun bu þartlarla böyle olmasý gerektiðini bilip; onu anlayýþla karþýlamasý anlamýndadýr. Yani ille de baþka fakülteye girmek isterse bu rýza ona engel deðildir. O zaman sebeplerde bir eksiklik olduðuna karar verir ve bu tura yeniden baþlar.
Görüldüðü gibi, kader konusu, iyi düþünmeye muhtaç bir konu ve imanýn önemli temellerinden biridir. Bu yüzden peygamberimiz kaderin yanlýþ anlaþýlmamasý konusuna önem vermiþlerdir. Bir hadîs-i þeriflerinde de: "Sizden biriniz; kendisine gelecek bir þeye, bütün dünya toplansa engel olamayacaðýna, gelmeyecek olan bir þeyi de, bütün dünya toplansa getiremeyeceðine inanmadýkça, kadere gerçekten inanmýþ olamaz" (Ebû Dâvûd, Sünne 16; Trmizî Kader 10; Ibn Mâce, mukaddime 10; Müsned V/317, VI/442.) buyurmuþtur.
Diðer yönden, kadere inanmayanlarýn, meydana gelen olaylarýn kaderle oluþmadýðýný ispatlayacak hiçbir delilleri yoktur. Öyleyse kadere inanmak aklen de daha uygundur ve buyurulduðu gibi. Kadere inanmak üzüntü ve kederi giderir.
Ancak bütün açýklamalara karþýlýk kader meselesinin anlaþýlamayacak kadar ince noktalarý yok deðildir. Bu yüzden birçok Islâm bilgini çeþitli âyet ve hadîslere dayanarak þöyle demiþlerdir: Kaderin aslý, yaratýklarý içerisinde Allah'ýn bir sýrrýdýr. Bunu ne bir meleðe, ne de bir peygambere bildirmiþtir. Bu konuda derinlere dalmak; yardýmcýsýz kalmanýn sebebi, mahrumluðun merdiveni ve sapýtmanýn ilk basamaðýdýr. Öyleyse bundan kaçýnmak ve bu konuda vesveseye kapýlmamak gerekir. Allah'ýn varlýðýný, birliðini ve gücünü akýlla bulduktan ve herþeyi bir kadere göre yarattýðýný da duyduktan sonra, kaderin bütün inceliklerini kavrayamazsak ne olur? Ya da kavramaða çalýþmak, Allah'ý sorguya çekmek olmaz mý? Halbuki O: "Ona yaptýðý sorulamaz, ama insanlar sorguya çekilecektir." (Enbiyâ (21) 23.) buyurur.
Gönderen: 08.06.2007 - 20:09
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1349 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
zelil-i hakisar (42), veritas1905 (42), skesman (49), karakiz06 (44), manayli (42), orhan86 (38), ezel (39), ezel1985 (39), tamteslim (47), esranur (40), Mavzer986 (41), Cicek06 (49), ay-isiginda-sak.. (38), dayi120 (), micnatis (45), celo1903 (43), 2ebu2 (52), a.yasin (49), fedakar (49), adnancaglayan (54), muco (41), Lear (43), MUSTAFA TIRA&TH.. (61), bu_rak (29), engizli (), meryem feyza (33), rkocabas (58), Mavilim (38), Kerimhan (40), BeYaZ vE sIyAh (33), halim (), trabzonlu (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.17573 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.