0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » ŞEYH ŞAMİL

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
recepholding su an offline recepholding  
ŞEYH ŞAMİL
1613 Mesaj -
ÞEYH ÞAMÝL

Ruslarýn, Kafkasya'da ortadan kaldýrmak istediði Ýslâmiyeti, tekrar ihyâ etmek, yaymak

için uðraþan, Kafkas-Rus mücâdelesinin en unutulmaz simâsý ve düzenli Rus ordularýný dize

getiren büyük mücâhid , Kafkas kahramâný, âlim ve velîdir . 1797 (H.1212) senesinde

Daðýstan'ýn Gimri köyünde doðdu. Babasý Muhammed, ona Ali ismini verdi. Küçük yaþta aðýr

bir hastalýða yakalanan Ali'ye, âdetlerine uyarak, Þâmil ismini de verdiler ve o isimle

çaðýrmaya baþladýlar.

Küçük yaþýndan îtibâren ilim tahsîl edip âlim olmasý için, zamanýn ulemâsýndan okudu.

Þâmil, otuz yaþýna kadar; tefsîr, hadîs, fýkýh ilimlerini, edebiyât, târih ve fen

bilgilerini öðrenerek, büyük bir âlim, gönül sâhibi bir velî oldu. Ruslarýn,

Kafkasya'daki müslüman Türkleri esâret altýna almak, kalblerindeki îmâný söküp atmak ve

Ýslâmiyeti yok etmek için maddî ve mânevî bütün güçleri ile uðraþtýðýný görünce,

gönlündeki îmânýn tezâhürü olarak cihâd aþkýyla ortaya atýldý. Kafkasya'da yaþayan

Türkler, onu baþlarýna imâm, rehber seçtiler. Ýmâm Þâmil, daha önce Ruslarýn esâretini

kabûl etmiþ kabîleleri de saflarýna katarak, düzenli küçük bir ordu kurdu. Bu küçük

ordusuyla yirmi beþ sene, Ýslâmiyeti yok etmek, müslümanlarý ortadan kaldýrmak isteyen

Ruslara kan kusturdu. Nice generallerini harp meydanlarýnda öldürüp, nicelerini de

çarlarýna karþý küçük düþürdü, onlarý âciz býraktý. Eþsiz bir mücâdele ile hayâtýný

geçiren Þeyh Þâmil, 1870 (H.1287) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti.

Zâhirî ilimleri Saîd Herekânî'den, tasavvuf ilimlerini ise ayný zamanda kayýnbabasý

ve mürþidi olan Seyyid Cemâleddîn Gazikumûkî hazretlerinden öðrendi.

Þeyh Þâmil, daha gençlik yýllarýnda Þeyh Mansûr ile baþlatýlan hürriyet

mücâdelesindeki yerini aldý. Mansûr'dan sonra, Gâzi Muhammed, Kafkaslýlarýn baþýna

geçerek imâm oldu. O da gönül sâhibi bir velî idi. Þeyh Þâmil'in çocukluk arkadaþý olan

Gâzi Muhammed, Ruslarla yaptýðý Gimri muhârebesinde þehîd olmadan önce; "Kardeþim Þâmil!

Bu savaþta þehîd olsam gerektir. Benden sonra Hamzat imâm olacak. Onun kýsa süren

imâmlýðýndan sonra sen baþa geçecek, senelerce Kafkasya'ya hükmedeceksin. Nâmýn cihâný

tutacak. Çar ordularýný periþân edeceksin. Bu savaþtan sonra Gimri'den gitsen bile yine

kurtarýp, mezârýmý düþman çizmeleri altýnda býrakmazsýn inþâallah" demiþti. Çarpýþmanýn

þiddetlendiði bir an, Gâzi Muhammed þehîd düþtü. Bu hâle çok üzülen Þeyh Þâmil, büyük bir

hýzla düþmana saldýrdý. Birçok düþman öldürdü. Bu arada aðýr yaralandý. Þeyh Þâmil'in

yaralandýðýný gören Gimri Câmiinin müezzini Mehmed Ali, onu tâkib ederek, savaþ alaný

dýþýndaki bir maðaraya sakladý. Þeyh Þâmil pekçok yerinden yaralanmýþ, kaburga

kemiklerinden bazýlarý ve köprücük kemiði de kýrýlmýþtý. Asýl yara, göðsünde ve sýrtýnda

olup, her tarafýný kan kaplamýþtý.

Müezzin, oraya iki saat mesâfede bir köyde oturan Daðýstan'ýn meþhûr cerrâhý, ayný

zamanda Þeyh Þâmil'in kayýnpederi olan Abdülazîz Efendiye durumu bildirdi. Abdülazîz,

þifâlý otlarla yaptýðý ilâçlarý Þeyh Þâmil'e tatbik ederek tedâviye baþladý. Birkaç gün

maðarada, daha sonra Unsokul köyünde tedâvi edilen Þeyh Þâmil, yirmi beþ gün baygýn

yattý. Kendine geldiðinde annesini baþ ucunda görünce, güçlükle; "Anacýðým! Namazýmýn

vakti geçti mi?" diye sordu. Namazlarýný îmâ ile kýlarak, aylarca yatakta yatan Þeyh

Þâmil sýhhate kavuþtu.

1832 (H.1248) senesi þehîd düþen Gâzi Muhammed'in yerine, Hamzat Bey imâmlýða seçildi.

Üç sene kadar faâliyet gösteren Hamzat Bey, 1835 (H.1251) senesinde Hunzah Câmiinde bir

Cumâ günü þehîd edildi. Onun þehâdetinden sonra imâmlýk, yâni liderlik vazifesi Þeyh

Þâmil'e teklif edildi. Þeyh Þâmil, tevâzu göstererek daha ehliyetli birinin seçilmesini

istedi. Hattâ namzetler de gösterdi. Gohlok'ta toplanan âlimler ve milletin ileri gelen

temsilcileri, her türlü yetkiye hâiz olarak, Þeyh Þâmil'e imâmlýðý kabûl ettirdiler.

Ruslarý dize getirmenin ancak düzenli bir orduyla mümkün olacaðýný, teþkilâtlanýlýrsa

çar ordularýyla baþ edebilecek durumda olduklarýný, dýþardan hiçbir yardýmýn

gelmeyeceðini, bu sebeple iþ baþa düþtüðünü her gittiði yerde îzâh ediyordu. Tesirli

hitâbetiyle halký cezbediyor, müslüman olarak yaþamak aþkýyla yanan bu insanlarýn

kalblerine birer kývýlcým salýyordu. Bu uðurda þehîd olmanýn mükâfâtýnýn Cennet olduðunu

bildiriyor, dînin emirlerine uymanýn, yasaklarýndan kaçýnmanýn ancak hürriyet ile mümkün

olabileceðini herkesin kalbine nakþediyordu. Þeyh Þâmil, kýsa zamanda kýsmen de olsa

nizamlý bir ordu ve mülkî teþkilâtý kurmaya muvaffak oldu. Tecrübeli ve deðerli

yardýmcýlarý, vekîlleri, ordunun ve mülkî idârenin baþýna getirdi. Bu nâiblerin en

meþhûrlarý þunlardý: Þuayb Molla, Taþof Hacý, Duba, Hâcý Sadu, Ahverdili Muhammed, Kabet

Muhammed, Hitinav Mûsâ, Nûr Muhammed, Muhammed Emîn, Hâcý Murâd. Yararlýk gösterenlere

altýn ve gümüþten yapýlmýþ niþanlar veriyor ve bu niþanlara; "Sonunu düþünen hiçbir zaman

cesur olamaz.", "Kuvvet ve yardým ancak Allahü teâlâdandýr.", "Cesûr ve yüksek rûhlu

olana..." þeklinde cümleler yazdýrýyordu. Þeyh Þâmil'in seçtiði bu nâibler, memleketin

olduðu kadar, askerî birliklerin de sevk ve idâresinde üstâd idiler.

Çar Birinci Nikola, yýllardýr Kafkasya'da yapýlan savaþlarda baþarýlý olamadýðýný ve

Þeyh Þâmil'in düzenli ordu kurarak hücumlarýný sýklaþtýrdýðýný görünce, bu memleketi bir

de sulh yoluyla elde etmeyi denemek istedi. Þâyet Þeyh Þâmil'i elde edebilirse, bu iþin

çabucak biteceðine inanýyordu. Kafkasya'daki müslümanlarý bir bayrak altýnda toplama

sevdâsýndan vazgeçerse, kendisine en büyük makamlarýn, rütbelerin verileceðini, baþýna

krallýk tâcý giydirileceðini, Çarlýk hazînelerinin ayaklarý altýna serileceðini bildiren

göz kamaþtýrýcý þeytânî bir teklif hazýrlatýp, en güvendiði generallerinden Viyanalý Kluk

Von Klugenav'a verdi ve Þâmil'i sarayýna dâvet etti. General, Þeyh Þamil'in huzûruna

çýkmak için aracýlar koydu. Güçlükle Þeyh Þâmil ile görüþmeye muvaffak oldu. 1837

senesinde Çar'ýn gönderdiði elçiyi, maiyetiyle berâber, Sulak Nehri civârýnda kabûl etti.

Ýmâm, Generale yere serdiði Kafkas yaygýsýnda yer gösterdiði zaman, bir bacaðý bir

müslüman güllesiyle sakat kalan topal General, Þeyh Þâmil'i büyük bir tâzimle selâmladý

ve istemeyerek bu yamalý yaygýya oturdu. Çar'ýn sonsuz vâd ve pek parlak teklifleriyle

dolu mektubunu okuyan General susar susmaz, Ýmâm hýzla ayaða kalkarak; "Namazým geçiyor."

diye heybetle geri çekildi. Namazýný kýldýktan sonra gelen Þeyh Þâmil, sapsarý kesilen

Generale kesin cevâbýný þöyle bildirdi: "General! O Nikola'ya git ve de ki: Senin yerinde

þu anda kendisi olsa ve bu alçakca teklifleri bana bizzat yapmak cesâretinde bulunsaydý,

ona ilk ve son cevâbý þu kýrbacým verirdi." Ýyice hiddetlenen Þeyh Þâmil þöyle devâm

etti: "Ona söyle! Kahraman tebeamýn kalblerinde kök salan bu eþsiz zafer inancýný

kökünden kazýmadýkça, bu mübârek vatan topraklarýný en son kaya parçasýna kadar karýþ

karýþ müdâfaa etmekten bizi men edemeyeceksiniz. Dînim ve vataným uðrunda, bütün

çocuklarýmý ve âilemi kýlýçtan geçirseniz, zürriyetimi kurutsanýz, en son tebeamý

öldürseniz, tek baþýma son nefesimi verinceye kadar sizinle savaþ edeceðim. Nikola'yý

tanýmýyorum. Son cevâbým budur." Daha sonra ayaða kalktý. Hiçbir þey söylemeye cesâret

edemeyen General, huzurdan ayrýlýp, Çar'ýna durumu bildirdi. Çar, hazýr bu yol

açýlmýþken, ikinci bir teþebbüs olmak üzere Kafkas ordularý baþkumandaný General Feze'yi,

Ýmâm Þâmil'e tekrar gönderdi. Onun da aldýðý târihî cevap þudur:

"Ben, Kafkas müslümanlarýnýn hürriyete kavuþmalarý için silaha sarýlan gâzilerin en

aþaðýsý Þâmil! Allahü teâlânýn himâyesini, Çar'ýn efendiliðine fedâ etmemeye yemin eden,

özü sözü doðru bir müslümaným. Daha önce Çar Birinci Nikola'yý tanýmadýðýmý, emirlerinin

bu daðlarda geçersiz olduðunu General Klugenav'a anlayacaðý þekilde tekrar tekrar

söylemiþtim. Bu sözleri sanki taþa söylemiþim gibi, Çar, hâlâ görüþmek için beni Tiflis'e

dâvet ediyor. Bu dâvete icâbet etmeyeceðimi bu mektubumla son defâ size bildiriyorum. Bu

yüzen fânî vücûdumun parça parça kýyýlacaðýný ve sýrtýmý verdiðim þu vatan topraklarýnda

taþ üstünde taþ býrakýlmayacaðýný bilsem, bu kesin karârýmý hiçbir zaman

deðiþtirmeyeceðim. Cevâbým bundan ibârettir. Nikola'ya ve onun kölelerine böylece mâlûm

ola!"

Þeyh Þâmil, teþkilâtlandýrdýðý yiðitleri hem din bilgilerinde yetiþtirir, hem de

askerî eðitimden geçirirdi. Köylerde bulunan bütün çocuklarýn Kur'ân-ý kerîm okumasýný

saðlar, büyüklerin; tefsîr, hadîs, fýkýh gibi dînî ilimlerin yanýsýra, zamânýn fen

bilgilerinde de yetiþmesi için uðraþýrdý. Din bilgisi olmayan câhillerin Ruslara

aldanacaðýný, vatanýný koruyamayacaðýný, böylece hem dünyâda esâret altýnda kalacaðýný,

hem de âhirette acý azâblara dûçâr olacaðýný buyururdu. Bu sebeple, emri altýndaki her

köy, kasaba ve þehirde medreseler açtýrýr, hem din, hem de fen ilimlerinin okutulmasý

için uðraþýrdý. Kendisi bizzat bu derslere katýlýr, talebelerine ders verirdi. Baþarýlý

talebelerine mükâfâtlar daðýtýrdý. Medresede okutulan dersler yanýnda, silâh kullanmak,

kýlýç çekmek, ok atmak, ata binmek gibi konularda eðitimler yaptýrýr, savaþ ânýnda

herbiri birer komutan olacak þekilde yetiþtirirdi. Bundan dolayý Þeyh Þâmil, hem

milletinin, askerinin devlet reîsi, kumandaný, hem de hocasý, imâmý idi. Bu sebeple

Kafkasyalý müslümanlar, onu canlarý gibi çok severler, her emrine þartsýz itâat

ederlerdi. Vatanlarýný Ruslara karþý müdâfaa etmek ve bu uðurda þehîd olup Allahü

teâlânýn rýzâsýný kazanmak, her Kafkasyalý müminin yegâne arzusu idi. Çocuklarýný, Allahü

teâlânýn dostlarýný sevecek, düþmanlarýndan da nefret edecek þekilde yetiþtirirlerdi.

Onlar için Ruslarý sevmek, onlara boyun eðip emirlerine girmek kadar tehlikeli bir þey

olamazdý. Her çocuða, Ýmâm Þâmil'in ve diðer âlimlerin muhabbeti, Ruslara olan düþmanlýk

anlatýlýrdý. "Hubb-i fillah ve buðd-ý fillah"ýn (Allahü teâlânýn dostlarýný sevmek,

düþmanlarýndan nefret etmek), îmânýn asýl sebebi, þartý olduðu, bu olmadýkça hiçbir

ibadetin cenâb-ý Hakk'ýn katýnda makbûl olmadýðý öðretilirdi.

Rus kuvvetleri hep hezimete uðradý. Yenileri birbirini takib etti. Çar Birinci Nikola,

bu hezîmetlerden sonra, bütün Kafkasya'yý fethetmek, Þeyh Þâmil'i ele geçirip bütün

müslümanlara kötü günler yaþatmak maksadýyla, ordularýnýn en seçkin generallerini bu iþte

vazifelendirdi. Napolyon'u maðlub eden bu meþhûr generaller; Fraytag, Svarts, Klugenav,

Argutinski idi. Kalelere býraktýklarý ihtiyat kuvvetleriyle birlikte elli bini bulan bu

seçme ordu, dört koldan harekete geçti. Netice yine Rus ordularýnýn hezimeti ve bir avuç

müslümanýn zaferi idi.

Þeyh Þâmil'in, bu kadar kýsa sürede, harp târihinde ender rastlanan bir zaferi

kazanmasý ile, Avaristan baþtanbaþa düþman çizmelerinden temizlendi. Ruslarýn yirmi beþ

müstahkem mevkii zapt ve tahrîb edildi. Ýki binden ziyâde Rus askeri esir alýnýp,

binlercesi öldürüldü. En mühimi, yenilmez sanýlan Rus ordularýný çok az bir müslüman

Türk'ün îmân gücü ile nasýl periþân ettiðine Rus Çarý dahî hayretle þâhid oldu. Rus

kaynaklarý 1843 senesinde yapýlan bu harplerin netîcesi hakkýnda þöyle demektedir:

"Þâmil, Avaristan'da taþ üstünde taþ býrakmadý. Unsokul, Balakan, Moksok, Ahalçi,

Tsanah, Hassat, Gergebil, Burunduk, Hunzah, Nizovaye, Ziran, Gimri gibi en önemli

üslerimizi, mevzilerimizi kâmilen ele geçirip temelinden tahrib etti. Rusya'ya çok

pahalýya mal olan bu Avaristan muhârebelerinde yaptýðýmýz müthiþ masraflarý, verdiðimiz

korkunç insan ve malzeme zâyiatýný hesab edecek olursak, bu savaþýn Kafkasya'da

yaptýklarýmýzýn en kanlý ve zararlýsý olduðu meydana çýkar."

Bu savaþlar netîcesinde Kafkasya'da yaþayan müslüman Türklerin mâneviyâtý yükseldi.

Ruslara karþý müthiþ bir direniþ baþladý. Þeyh Þâmil'e karþý olan güvenleri çoðaldý.

Canla baþla ona yardýma karar verdiler. Bu savaþ, Çar Birinci Nikola'nýn gururunu kýrdýðý

gibi, plânlarýný da alt üst etti. Napolyon'a karþý gâlip gelen meþhûr Rus generalleri,

iki kolorduya yakýn büyük bir kuvvet ile Avaristan'a saldýrdýklarý hâlde, Þeyh Þâmil'in

bir avuç ordusu karþýsýnda tutunamamýþlar, felce uðramýþlardý.

Çar Nikola, bu hezîmetten sonra da, Þeyh Þâmil'in karþýsýna General Vorontsof'u

çýkardý. Onu Kafkas Ordularý Baþkumandanlýðýna getirerek; "Bütün ordularým bu uðurda fedâ

olsun. Hazînelerimin bütün kapýlarý Kafkasya için ardýna kadar açýktýr. Ýstediðin her

þeyi bol bol alabilirsin. Bunun karþýlýðýnda sizden Þeyh Þâmil'i ölü veya diri olarak ele

geçirmenizi ve Dargo denilen yuvasýný kasýp kavurarak çiðnemenizi istiyorum" dedi.

General Vorontsof, Kafkasya'yý bir uçtan bir uca fethetmek için altmýþ bin kiþilik bir

kuvvetle harekete geçti. Þeyh Þâmil'in yok denecek kadar az bir askeri karþýsýnda periþân

olup þaþkýna döndü. Bir buçuk ay içinde elindeki bütün cephânelerini, güllelerini Ýmâm

Þâmil'in yaptýrdýðý sahte istihkamlara, boþ siperlere günlerce atarak bitirdi. Hakîkî

muhârebelere daha giriþemeden cephânesiz kaldý. Geriden gelen mühimmat ve askerin

yiyeceðini, erzaklarý Þeyh Þâmil'in yaptýðý baskýnla kaybetti. Þeyh Þâmil'in iki ay süren

çok mahâretli ve kanlý yýpratma muhârebeleri karþýsýnda mevcûdunun büyük bir kýsmýný ve

üç generalini kaybetti.

Þeyh Þâmil, yeni bir gazâ için hazýrlanmaya baþladý. Ordusuna, Ruslarýn müslümanlara

yaptýklarý katliamlarý, ettikleri iþkenceleri ve zulümleri anlatýyordu. Dînini yayabilmek

için, vatanlarýný korumanýn en büyük ibâdetlerden olduðunu, bu uðurda þehîd olmanýn

öneminden ve Cennet'teki yüksek derecesini haber veriyordu. Peygamber efendimizden ve

Eshâb-ý kirâmdan misâller getiriyor, onlarýn hiç rahat yüzü görmediklerini, hayatlarýnýn

sonuna kadar Ýslâmý yaymak için diyar diyar dolaþtýklarýný, çok az bir kuvvetle pek büyük

düþman sürülerine gâlip geldiklerini anlatýyordu. Halk heyecanla dinliyor, o anlattýkça

Allahü teâlânýn düþmaný olan Ruslara karþý nefretleri artýyordu. Ruslar harp

meydanlarýnda devamlý yenilince ova köylerinde mezalime baþladýlar. Bu köylerden gelen

iki kiþi halkýn çâresiz hâline Ruslarýn kadýn çocuk demeden yaptýklarý mezâlimi Þeyh

Þâmil'in annesine anlattýlar. Annesi, Þeyh Þâmil'i yanýna çaðýrdý. Annesinin en küçük

arzusunu kendisine büyük bir emir telakkî eden muhterem Ýmâm, annesinin yanýna gitti.

Biraz önce dinlediði vahþetten gözleri yaþla dolan heybetli ana, oðluna; "Evlâdým! Uzak

Çeçen köylerinde Ruslarýn yaptýðý anlatýlmaz iþkenceleri ve öldürülen yiðitlerin haberini

öðrendim. Kendilerini müdâfaa edemeyen bu köylüleri boþ yere kýrdýrmasan ve Ruslarla

belirli bir müddet için mütâreke yapsan olmaz mý?" deyiverdi. Bu sözleri anasýndan iþiten

kahraman Ýmâm, beyninden vurulmuþa döndü. Þeyh Þâmil, bir tarafta vatanýn selâmeti ve bu

uðurda Ruslarla kanýnýn son damlasýna kadar mücâdeleye karar vermiþ insanlar, bir tarafta

da incitilmesi büyük günahlardan olan ana gibi iki müthiþ ateþ arasýnda kaldý.

Senelerdir, Ýslâm düþmaný olan Ruslarla mücâdele etmiþti. Hattâ vücûdunda yara almadýk

yeri kalmamýþ gibiydi. Bu uðurda; eþi, hemþiresi, oðlu, amcasý ve binlerce müslüman Türk

þehîd olmamýþ mýydý? Bu sebeple düþmanla anlaþmaya kalkanlar için kânunlar konulmuþ,

onlara þiddetli cezâlar verileceði bildirilmiþti. Þeyh Þâmil'in bu istek karþýsýnda bir

anda sararýp gül gibi solduðunu gören ana, oðlunun kalbine fecî bir hançer sapladýðýný

anlayarak yaptýðýna piþmân oldu ve; "Dilim tutulsaydý da oðluma böyle bir þefâatte

bulunmasaydým. Müslümanlarýn kâfirlere boyun eðmesi gibi büyük bir günâhý iþletmeye sebep

olmak ne kötü. Elbette oðlum bunu kabûl etmeyecektir. Yâ Rabbî! Bu iþin hâlledilmesi için

oðluma yardým eyle, beni de affettiklerinin arasýna al!" dedi. Sonra kimsenin yüzüne

bakamadan evine girdi. Ýmâm Þâmil ise güç durumlarda namaza durur, günlerce yemeden

içmeden o iþin hâlledilmesi için Allahü teâlâya yalvarýrdý. Yine öyle yaparak mescide

halvete çekilen Þeyh Þâmil, gözyaþlarý arasýnda namaza durdu. Kur'ân-ý kerîm okudu.

Allahü teâlânýn sevgili kullarýndan, baþta hocasý Mevlânâ Hâlid-i Baðdâdî ve diðer

büyüklerden yardým diledi. Onlarý vesîle ederek cenâb-ý Hakk'a niyâzlarda bulundu.

Ýmâm'ýn korktuðu tek þey, müslümanlarýn kalblerindeki düþmanla mücâdele azminin

kaybedilmesi, îmânlarýnýn sarsýlmasý idi. Halkýn Ruslarla anlaþmaya meyletmesi demek,

esâreti kabûl edip, Ýslâmýn emirlerini yapamamak, yasaklarýndan kaçýnamamak, en mühimi

îtikâdlarýnýn bozulmasý demekti. Üstelik bu korkunç isteðe þefâatçý olan anasýydý. Din ve

vatan için, bir deðil binlerce ana, oðul fedâ olmalýydý. Þeyh Þâmil, günlerce mescidde

Allahü teâlâya yalvarýp, nefs muhâsebesi yaptýktan sonra karârýný verdi. Sabýrla

kendisini kapýda bekleyen halkýn huzûruna çýktý. Onlara; "Muhterem anam cezâsýný

çekecektir!..." emrini bildirdi. Emir büyüktü. Þimdiye kadar Ýmâm'larýnýn bir istediðini

iki etmeyen nâibler, ananýn huzûruna çýktýlar ve durumu bildirdiler. Yaralý ana, adâlet

dîvânýnýn önüne geldi.Halk toplanmýþ, nefes almadan bekliyordu. Mahkûm mevkiinde, þimdiye

kadar Kafkasya'da yetiþen âlimlerin, velîlerin en büyüklerinden olan Þeyh Þâmil'in anasý

vardý. Omuzlarý çökmüþ, yaptýðý hatânýn üzüntüsü ile rengi solmuþ bir hâlde oðluna baktý.

Sonra yürekleri parçalayan bir sesle; "Oðlum! Allahü teâlânýn emrinden kýl ucu kadar

ayrýlýrsan, emzirdiðim sütü helâl etmem! Verilecek cezâyý þimdiden kabûl ediyor,

adâletten zerre kadar þaþmamaný istiyorum." dedi. Dargolular, Þeyh Þâmil gibi mübârek bir

zâtýn anasýndan böyle bir cevâbý bekledikleri için hiç þaþýrmadýlar.

Herkes pür dikkat, Ýmâm'ýn vereceði karârý heyecanla bekliyordu. Ana ise; "Yâ Rabbî!

Oðlum, merhamet duygusu sebebiyle doðru yoldan ayrýlmasýn" diye duâ ediyordu. Þeyh Þâmil

nâibleriyle istiþâre ederek netîceyi bildirdi: "Yüz sopa!.." Metânetle ortaya yürüyen

ana, acabâ bu cezâya dayanabilecek miydi? Herkes bunu düþünürken, senelerce ünlü Rus

generallerine diz çöktürmüþ kahraman Ýmâm'ýn, anasýnýn yanýna varýp diz çöktüðünü sonra

da ellerine sarýlýp öptüðünü gördüler. Anasýyla helâllaþan Þeyh Þâmil, Dargolular'a

dönerek; "Anamýn bu meselede, merhametinin çokluðu sebebiyle baþkalarýna þefâat

etmesinden baþka hiçbir hatâsý yoktur. Bu yaptýðý hatânýn cezâsýný da mânevî olarak þu

âna kadar çektiði ýzdýraplarla ödemiþtir. Maddî cezâyý da onun her þeyine vâris olan oðlu

çekecektir." buyurduðunda, herkes yerinde dona kaldý. Kimsenin aðzýný býçak açmýyordu.

Çünkü, Ýmâm'ýn verdiði karardan döndüðü görülmemiþti. Þeyh Þâmil, sopayý vuracak

kimselerin yanlarýna varýp, belden üst tarafýný soyunduktan sonra; "Emri yerine

getirmekte bir an bile tereddüd edip elleri titreyenlere yazýklar olsun! Bütün gücünüzle

vurmanýzý emrediyorum!" diyerek sýrtýný döndü. Vazifeliler ilk sopalarý vurduklarý zaman

herkesin gözleri yuvalarýndan fýrlamýþ, baðýrmamak için kendilerini güç zaptetmiþlerdi.

Her sopa indikçe Ýmâm'ýn mübârek vücûdunda derin izler meydana geliyor, sopa yerlerine

kan oturuyordu. Ayný yere ikinci üçüncü sopalar isâbet ettiðinde de, oralardan kan

fýþkýrýyordu. Þeyh Þâmil ise vazifelilerin önünde dimdik duruyor, en küçük bir inleme ve

sopadan sakýnmaya teþebbüs etmiyordu. Nefsin istemediði bu hareket ile pek güzel bir

mücâhede hâsýl olup nefsi inliyor, bu sebeple rûhu yükselip, vilâyet makâmlarýnda üstün

derecelere kavuþuyordu. Bu görülmemiþ manzara karþýsýnda, bâzý nâibler ileri atýlarak

sopanýn kendilerine vurulmasýný istemiþlerse de, Þeyh Þâmil'in kararlý bakýþlarýndan

korkup geri çekilmiþlerdi. Nihâyet yüz sopa vuruldu. Þeyh Þâmil vücûdundan sýzan kanlara

bakarak, Allahü teâlânýn, kendisine verdiði metânet ve sabýr için þükür secdesine

kapandý. Sonra ayaða kalkýp ellerini açtý ve Rus zulmünden müslümanlarýn muhâfazasý için

Cenâb-ý Hakk'a duâ etti. Hâdiseyi ibretle seyreden halk, bir taraftan aðlayýp gözyaþlarý

döküyor, bir taraftan da Allahü teâlânýn, böyle adâletli mübârek bir zâtý baþlarýna imâm

yaptýðýna þükrediyordu. Artýk halk iyice þahlanmýþ, Ruslarla anlaþma yapmanýn ne büyük

bir tehlike olduðunu iyi anlamýþtý. Onlarla mücâdele etmenin din ve vatan borcu olduðuna

yakînen inanmýþlardý. Þeyh Þâmil, anasýnýn cezâlanmasýna sebeb olanlarýn kim olduðunu

sordu. Herkes; "Kim?" diye birbirine bakarken, iki elçi huzûra geldi. Halk, onlarýn

üzerine yürümek istiyor, fakat edebe aykýrý bir hareketten de çekiniyorlardý. Ýmâm

onlara; "Köylerinize dönünüz. Sizi gönderenlere gördüklerinizi anlatýnýz. Dînimizi yýkmak

isteyen Ýslâm düþmanlarýna verilecek cevâbýmýz budur." buyurdu.

Bundan sonraki günlerde Þeyh Þâmil, Kafkasya'ya musallat olan Rus ordularýna sýk sýk

baskýnlar yaptý, akýnlar düzenledi. Onlarý memleketlerinden çýkarmak için geceli gündüzlü

çalýþtý. Fýrsat buldukça, Çar Birinci Nikola'yý can evinden vuruyor, hiç beklemediði

yerlere saldýrýyordu. Hiçbir devletten yardým görmeden, tam yirmi beþ sene Ruslarla

mücâdele ederek vatanýný savundu.

Yeni Rus çarý Ýkinci Aleksandr baþa geçtikten sonra, Þeyh Þâmil meselesini hâlledip

Kafkasya'yý baþtanbaþa fethetmek için, Prens Baryatinski kumandanlýðýnda beþ ordu

hazýrlattý. Bunlardan biri Þeyh Þâmil'in karargâhýný, ikinci Lezgi, üçüncü Hazar Denizi

civârýný, dördüncü ve beþinci ordu da Çerkezistan'ý hedef aldý. Fakat asýl hedef Þeyh

Þâmil idi. Îcâb ederse beþ ordu birleþip hep birden hücum edebilecekti. Bu sebeple,

birinci orduyu bizzat Baþkumandan Prens Baryatinski idâre ediyordu. Onun ordusunda elli

bine yakýn seçme asker ve elli civârýnda aðýr top mevcuttu. Bu muazzam kuvvete karþý,

Þeyh Þâmil de beþ bine yakýn süvârisiyle Ruslarla çarpýþmaya baþladý. Uzun ve kanlý

çarpýþmalardan sonra, Þeyh Þâmil, Gunip Daðýna çekildi. Bu daðda beþ yüz kadar fedâisi

ile bir buçuk ay süreyle koskoca ordu ile savaþtý. Ellerinde atacak barutlarý, yiyecek

bir þey kalmadý. Etrâfýndaki yiðit askerlerinin dört yüz kadarý da þehîd olmuþtu. Yiyecek

yerine karýnlarýna taþ baðlayarak düþmanla mücâdeleye devâm ediyorlardý. Baþkomutan

Baryatinski, Þeyh Þâmil'i canlý ele geçirmek istiyordu. Bu sebeple Þeyh Þâmil'e beyaz

bayraklý elçiler göndererek teslim olmasýný teklif etti. Þeyh Þâmil'in çocuklarý ve

askerleri bu ümitsiz mücâdelede Ýmâm Þâmil'in de þehîd olacaðýný, sonunda Kafkas

Türklerinin baþsýz kalacaðýný düþündüler. Þimdi bir anlaþma ile teslim olurlarsa, ilerde,

Allahü teâlânýn yaratacaðý yeni imkânlara göre hareket edebileceklerini Þeyh Þâmil'e

bildirdiler. Þeyh Þâmil, dîni, vataný için canýný seve seve vermeye hazýrdý. Fakat,

müslümanlara yardým etmek zâhiren sað kalmakla mümkündü. Bu sebeple gelen elçilerle

anlaþma yapýldý. Bu anlaþmaya göre; "Türklerin dinlerine karýþýlmayacak, onlardan asker

alýnmayacak, vergi toplanmayacak, Türkler iç iþlerinde serbest bir devlet olup,

idârecilerini kendileri seçecekler. Þeyh Þâmil, âile efrâdý ve mevcut kýrk kadar askeri

ile, silâhlarý dahî ellerinden alýnmadan Türkiye'ye gidebilecekti." 1859 senesinde

yapýlan bu anlaþmadan sonra silâhlar sustu. Baþta Baþkomutan Baryatinski, diðer

generaller ve bütün Rus askerleri, yirmi beþ senedir bir avuç fedâisi ile koskoca Rus

ordularýný periþân eden, akla havsalaya sýðmayan menkýbeler sâhibi kahraman Þeyh Þâmil'i

bir an önce yakýndan görmek istiyordu. Þeyh Þâmil, kendisine hayranlýkla bakan Rus

askerlerinin aralarýndan geçerek, Baþkomutan Baryatinski'nin çadýrýna gitti. Baryatinski,

anlaþma þartlarýnýn geçersiz olduðuna, kendisinin ve âile efrâdýnýn Çar Ýkinci

Aleksandr'ýn esîri olup, misâfir muâmelesi yapýlacaðýný bildirdi. Artýk iþ iþten

geçmiþti. Sözünden dönen bu alçak Ruslara karþý yapýlacak bir þey yoktu.

Çar kendisine bir konak ve hizmetçiler verdi. Þeyh Þâmil, Kaluga'da kaldýðý on sene

zarfýnda kendini kitaplara verdi. Ancak bu þekilde teselli bulabiliyordu. Artýk oldukça

yaþlanmýþ, esâret hayâtý onu iyice çökertmiþti. Bir defâsýnda, ziyârete gelen Rus Çar'ýna

Hacca gitmek istediðini bildirdi. Rus Çar'ý bunu kabûl etti. Fakat oðullarýnýn rehin

olarak kalmasý gerektiðini söyledi. Bunu kabûl eden Þeyh Þâmil, 1870 senesinde Ýstanbul'a

hareket etti. Bu haberi iþiten Ýstanbullular heyecanla Ýmâm'ýn gelmesini beklediler.

SultanAbdülazîz Hân, sarayýnda hazýrlýklar yaparak, senelerdir Ruslara kan kusturan Ýmâm

Þâmil hazretlerini beklemeye baþladý. Kafkasya'da, Ýslâmiyeti yok etmeðe uðraþan Ruslara

karþý verdiði amansýz mücâdeleyi iftihar gözyaþlarýyla tâkib eden müslüman Türk milleti,

Þeyh Þâmil'e hayran idi. Onun esâretten kurtulup Ýstanbul'a geldiði gün, yer yerinden

oynamýþ, halk sâhile dökülmüþtü. Rus vapuru Dolmabahçe Sarayý önüne demirlediðinde,

Sultan Abdülazîz'in saltanat kayýklarý, Ýmâm Þâmil ve âile efrâdýný saraya getirdiler.

Abdülazîz Hân, onu sarayýn kapýsýnda karþýlayýp, büyük bir hürmetle; "Babam kabrinden

kalksaydý ancak bu kadar sevinebilirdim" diyerek, çok iltifâtlarda bulundu. Sarayda hâl

hatýr sohbetleri arasýnda Sultan Abdülazîz, her türlü emrine hazýr olduðunu bildirdi.

Bunun üzerine Þeyh Þâmil; "Pâdiþâhým! Hayâtýmýn þu son günlerini aþkýyla yandýðým sevgili

Peygamberimin huzûr-ý þerîflerinde geçirmek istiyorum. Bunun teminini zât-ý âlinizden

istirham ediyorum" dedi. Bu arzuyu büyük bir îtinâ ile yerine getirmek için Rus sefirini

saraya çaðýrttý. Durumu anlatýp, Çar'a bildirmesini emretti. Rus Çarý Ýkinci Aleksandr

kabûl edip, Þeyh Þâmil'in Rusya'ya geri dönmemesini bildirdi. Buna ziyâde memnun olan

Þeyh Þâmil, Ýstanbul'da kýsa bir müddet kaldý. Baþta Sultan Abdülazîz'in ve

Ýstanbullularýn gösterdiði yakýn alâkaya, misâfirperverliðe hayran oldu. Bu kadar ilgiye

raðmen bir an önce Hicaz'a gitmek istediðini pâdiþâha bildirdi. Abdülazîz Hân onun için

en mükemmel vapurunu hazýrlatýp teþyî eyledi.

Vapurun her uðradýðý yerde, halk görülmemiþ bir heyecanla Þeyh Þâmil'i karþýlýyor,

onun duâsýný almak yarýþýna giriyorlardý. Mýsýr'a geldiklerinde, Hidiv Ýsmâil Paþa, onu

þânýna lâyýk karþýladý. O sýrada Ýsmâil Paþa'nýn yanýnda, Cezâyir'i Fransýz istilâsýndan

kurtarmak için çok gayret gösteren büyük âlim, mücâhid, gâzî, Abdülkâdir Efendi de

misâfir bulunuyordu. Ýki kahraman âlimin sohbetleriyle þereflenen Ýsmâil Paþa,

onlarý Kâhire'de bir ay kadar misâfir etmek bahtiyarlýðýna kavuþtu. Sonra Ýskenderiyye'ye

kadar giderek Cidde'ye uðurladý. Peygamberimizin ve Kâbe'nin hasretiyle yanan Þeyh

Þâmil'in heyecâný, oralara yaklaþtýkça artýyordu. O sýrada Mekke emîri olan Þerîf

Abdullah da, Þeyh Þâmil'i çok seviyordu. Onu büyük bir îtibarla karþýladý. Hicaz'da, onun

büyük bir âlim ve kahraman olduðunu iþiten herkes, onu görmeye can atýyor, ilgi ve hürmet

gösteriyordu.

Þeyh Þâmil, büyük bir îtinâ ile bütün þartlarýna âzamî titizliði göstererek haccýný

yaptýktan sonra, ömrünü O'nun sünnet-i seniyyesini yaymak için uðraþtýðý, bu uðurda ölümü

göze aldýðý, sevgili, muhterem, mübârek Peygamberi, iki cihânýn efendisi Muhammed

aleyhisselâmýn huzûr-ý þerîflerine gitmek için, nûrlu Medîne yollarýna düþtü. Her an

aþkýyla yandýðý efendisine yaklaþýyor, þimdiye kadar içinde kopan fýrtýnalar her geçen

sâniye daha da þiddetleniyordu. Peygamber Efendimize olan aþkýnýn çokluðundan ve O'na

kavuþmanýn heyecânýndan dolayý gözünden sel gibi gözyaþý akýtan Þeyh Þâmil, Resûlullah'ýn

huzûr-ý þerîflerine geldi.

Baþta Medîne muhâfýzý Hâfýz Paþa, seyyidler, dünyânýn dört bucaðýndan gelmiþ hacýlar,

onu heyecanla tâkib ediyordu. Kabr-i saâdetlerinin kýble tarafýna geçip, mübârek ayak

uçlarýndan Resûlullah'a, gönlünün en derin köþelerinden coþup gelen vecd ile:

"Essalâtü ves-selâmü aleyke yâ Resûlallah!

Essalâtü ves-selâmü aleyke yâ Habîballah!"

Essalâtü ves-selâmü aleyke yâ Seyyidel evvelîne vel-âhirîn!" diyerek selâm verince,

Resûlullah'ýn, selâmýna mukâbelesi ile þereflendi. Orada bulunanlarýn þâhid olduðu bu

hâdiseden sonra Þeyh Þâmil, uzun müddet duâ edip gözyaþý dökerek hasretini giderdi,

gönlündeki fýrtýnalarý dindirdi.

Þeyh Þâmil, Medîne-i münevvereye geldiðinde hastalandý. Kýsa süren bu hastalýðýnda

âile efrâdý, berâberinde gelip kendisine hizmet edenlerle ve ziyâretine gelenlerle

vedâlaþtý. Sultan Abdülazîz'e, Rus Çarý'nda rehin býraktýðý çocuklarýnýn kurtarýlmasýný,

Devlet-i aliyye-i Osmâniye'de vazife verilmesini bildiren bir mektup yazdýrdý. Sonra

baþýnda okunan Kur'ân-ý kerîm tilâvetleri arasýnda, 1870 (H.1287) senesi Zilka'de ayýnýn

yirmi beþinci gününde Kelime-i þehâdet söyleyerek vefât edip, sevdiklerine kavuþtu.

Cennet-ül-Bakî' Kabristaný'na defnedildi.
Gönderen: 05.09.2006 - 22:31
Bu Mesaji Bildir   recepholding üyenin diger mesajlarini ara recepholding üyenin Profiline bak recepholding üyeye özel mesaj gönder recepholding üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
astaravista253 su an offline astaravista253  
791 Mesaj -
recepholding ABÝ PAYLAÞIMIN ÝÇÝN Allah Razı Olsun





Selam ve DUA Ýle...

Gönderen: 06.09.2006 - 10:48
Bu Mesaji Bildir   astaravista253 üyenin diger mesajlarini ara astaravista253 üyenin Profiline bak astaravista253 üyeye özel mesaj gönder astaravista253 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1052 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
(a.yasir) (57), alihaydar02 (48), cantanem (51), burakburak (52), FiLiZ-NL (48), sonsuzluk38 (54), zümrüdüanka (49), Rumeysa1980 (44), ruhneraz (51), EREN12 (60), cihat25 (67), sidika (49), bir dost (51), serdar81 (59), Gayemiz : ALLAH (36), ebu-abdurrahman (49), basrikaya (49), sahaf (51), [melike] (34), Eibo (), Sonofgavs (44), Fuat Özgürlük (58), Cueneyt88 (36), hüzünlü (45), burak_22 (40), alperen_66 (46), aliosmanpolat (44), islam_2005 (34), TuRkMeNkIzI__Mi.. (34), gunesm (54), moslem (34), mustafa karaba&.. (56), sivasli58 (42), yusuf_islam (34)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.85480 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.