lopinavir ritonavir kaletra kamagra ivermektine dexamethasone seretide inhaler seretide rotacaps seretide serevent serocryptin seromycin serophene seropram seroquel servambutol servanolol servicillin serviclofen servispor servitet silagra sildalis sildenafil silvitra simcora simvasine simvast sinemet cr sinemet sinequan singulair sirdalud skinoren smap sortis spersanicol spiroctan sporanox starlix stocrin strattera stromectol suhagra force suhagra sumycin super avana
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Nefis Muhasebesi

önceki konu   diğer konu
3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Nefis Muhasebesi
Moderator


4254 Mesaj -
Nefis Muhasebesi
"Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz."
Hz. Muhammed (a.s.m.)
Ölümden sonraki hayatta herkes her yaptýðýndan he­saba çekilecektir. O hesap gününde alný ak bir þekilde he­sap vermenin yolu, bu dünyada kendini hesaba çekmek, sorgulamaktýr. Meselâ Hz. Ömer (r.a), kendi kendine "Bu­gün Allah için ne yaptýn?" diye soruyordu.
Ýnsan, her ne kadar bahaneler uydursa da insaflý bir þe­kilde kendi gidiþatýna baktýðýnda hatalarýný fark eder, "Þurada' þöyle yaptým; aslýnda yapmamalýydým!" der. Böylece her günün sonunda günün muhasebesini yapabilir, artýlarýný eksilerini hesaplar, kendine çeki düzen vermeye çalýþýr.
Hemen her insanýn budanmasý gereken sivri yönleri, ha­talý hâlleri vardýr. Ýnsan, kendi hatasýný hata olarak gör­meli, avukat gibi savunma yoluna gitmemelidir. Hatada ýs­rar etmek, o hatadan daha büyük bir hatadýr. Hatasýný görmek ve dönmek ise bir fazilettir.
Malûmdur ki bir dert teþhis edilirse tedavisi kolay olur. Sözgelimi nefsinde tembellik marazýný fark eden biri, ciddî bir çalýþma programý uygulayarak bu tembellikten, kurtulabilir. Zira "her illet, zýddýyla tedavi olunur/' Bu kim­senin "Ben aslýnda çok çalýþkan birisiyim!" demesi ise beþ kuruþu bile olmayan birinin "Ben aslýnda çok zenginim!" demesine benzer. Böyle bir hâl, argo tabirle "züðürt tesel­lisinden ibarettir.
Hz. Ebu Bekir, bir gün Hanzale ile karþýlaþýr. Aralarýn­da þöyle bir konuþma geçer: "Nasýlsýn, ey Hanzale?.." "Hanzale münafýk oldu!" "Suphanallah!.. Sen ne diyorsun?" "Ey Ebu Bekir!.. Resulullah'ýn yanýnda olduðumuzda o bize Cennet ve Cehennem'i anlatýyor, sanki oralarý gözle görmüþ gibi yüce duygularla dolup taþýyoruz. Ama dýþarý çýktýðýmýzda çoluk çocuk, mal iþlerine takýlýp kalýyoruz, çok þeyleri unutuyoruz!"
"Vallahi, bizde de durum farklý deðil!" Bunun üzerine birlikte giderler, durumu anlatýrlar. Hz. Peygamber þöyle buyurur:
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki þayet bu­radaki hâlinizi dýþarýda devam ettirebilseniz yataklarý­nýzda ve yolda meleklerle arkadaþlýk yapardýnýz! Lâkin ey Hanzale, bir müddet öyle, bir müddet de böyle..."agla Müslim, Tevbe, 12-13; Tirmizî, Kýyame, 59.)
Bu olay, peygamberlerden sonra insanlýðýn en seçkin fertleri olan sahabîlerin nefis muhasebesi yapmadaki has­sasiyetini göstermektedir. Þüphesiz, Hanzale'nin o hâli münafýklýktan kaynaklanmamýþtýr. Fakat o, nefsini bu noktada þiddetle itham etmiþtir.
Keza, "O münafýklar namaza tembel tembel gelirler."agla Nisa, 142.)mealindeki ayeti bilen bir sahabi, sözgelimi sabah nama­zýna kalkmakta nefsinde bir tembellik görse, "Acaba mü­nafýk mý oldum?" diye kendini sorguluyordu.
Nefisten Baþlamak
Ýnsan kendi nefsiyle alâkalý olduðu gibi "eviyle-mahallesiyle-ülkesiyle, hatta koca dünya ile" alâkadardýr. Pek çok insan, nefsine yönelmeyi býrakýr, hayatýn geniþ daire­lerinde dolaþýr. Nefsine çeki düzen vermemiþtir, ama dün­yaya çeki düzen vermeye çalýþýr. Mahalleye muhtar seçilememiþtir, ama ülkenin problemlerini halletme telâþý için­dedir. Kendi evlâdýna iyi bir terbiye verememiþtir, ama "Ben Millî Eðitim Bakaný olsam þöyle yaparým, böyle ede­rim!" diye atýp tutmaktadýr.
Böyle afakta [dýþ dünyada] kendini daðýtan insanlara Kur'an þu hatýrlatmayý yapar:
"Siz nefsinize bakýn. Siz hidayet üzere olduktan sonra baþkasýnýn dalâleti [yoldan çýkmasý] size bir zarar vermez/'(Maide, 105)
Nefsine fayda veremeyen birinin baþkalarýna faydalý olmasý düþünülemez. Kendini düzeltmeyen birinin âlemi düzeltme iddialarý havada kalýr.
Üstteki ayet, ferdî sorumluluðun önemine vurgu yap­maktadýr. Fakat bunu, "Demek ki gemisini kurtaran, kap­tan! Kimseye karýþma, kendini kurtarmaya bak!" þeklinde anlamak, manayý asýl mecrasýndan saptýrmak olur. Zira "emr-i bil'maruf, neyh-i ani'l-münker," Ýslâm'ýn getirdiði esaslardan birisidir. Her bir mümin, gücü yettiði ölçüde iyi-güzel þeyleri teþvik etmek, kötü-çirkin þeylerden alýkoy­maya çalýþmakla görevlidir.
1970'li yýllarda ilmî araþtýrmalar için Türkiye'den Ame­rika'ya giden bir öðretim üyesi, Amerikalý meslektaþýyla sohbet ederken, aralarýnda þu konuþma geçer:
— Henry Kissinger'in dýþ politikasýný nasýl buluyorsun?
— O kimdir? Tanýmýyorum.
— Allah, Allah! Nasýl tanýmazsýn? Sizin dýþiþleri ba­kanýnýz.
— Dostum, ben siyasetçi deðilim; ben lâboratuvarýmý bilirim. Buraya gelir, ilmî çalýþmalarýmý yaparým.
Nefisten Kurtuluþ
"Ölmeden evvel ölünüz."
Þeker hastalýðýna yakalanmýþ deðerli bir ilim adamýna,
"Bu hastalýðýn tedavisi yok mu?" diye sordum.
Dedi: "Var: Ölen, kurtuluyor!"
Benzeri bir durum, nefisten kurtuluþta söz konusu. Ýnsan, nefsin belâ ve þerrinden, cazibe ve fitnesinden daha bu dünyada kýsmen kurtulabilirse de tümüyle kurtulmasý ölümle gerçekleþir.
Çünkü ölü için "günahlara meyletmek, uzun emeller peþinde koþmak" gibi nefse ait özellikler ar­týk söz konusu deðildir!
Ancak "Ölmeden evvel ölünüz/'(Aclunî, II, 260.) emrine uyarak sanki ölmüþ gibi günahlardan uzak yaþayanlar, nefsin hile ve desiselerinden daha dünyada iken kurtulurlar.
Mevlâna'nýn anlattýðý þu olay, konumuzu çok güzel bir þekilde açýklýða kavuþturmaktadýr:
Hindistan'a sefer yapacak olan bir zat, yola çýkmaz­dan evvel papaðanýna, bir isteði olup olmadýðýný sorar. Papaðan, "Hind papaðanlarýna benden selâm söyle. Ka­feste mahpus olduðumu haber ver." der. Adam Hindis­tan'a vardýðýnda bir aðaçlýkta neþeli neþeli öten papaðanlar görür. Kendi papaðanýnýn selâmýný söyler. Bunun üze­rine papaðanlardan biri, daldan yere düþer ve hareketsiz kalýr.
Adam tekrar memleketine döndüðünde, olup biteni pa­paðana anlatýr. Papaðan, kalp sektesine uðramýþ gibi dü­þer, hareketsiz kalýr. Adam heyecan içinde kafesi açýp "Eyvah.'.. Sevgili papaðaným Öldü, bu acý habere dayana­madý!" diye feryat ederken papaðan, açýk kafesten uçar, hürriyetine kavuþur!
Bu temsildeki papaðan, beden hapsindeki ruhu; Hin­distan'daki hür papaðanlar, peygamberler ve velilerin ruh­larýný temsil ederler. Aðaçtaki papaðanýn ölü numarasý yapmasý ise beden hapsindeki ruhun, bu hapisten kurtul­ma yolunu sembolize etmektedir. (Mevlâna, III, 792.)
Nefsin Zaaflarý
Halatlar ince yerlerinden kopar, kaleler zayýf yerle­rinden fethedilir. Onun gibi, Þeytan, vücut ülkesinde hâ­kimiyeti ele geçirmek için nefsin zaaflarýndan istifade eder. Kur'an-ý Kerim, þu ayetiyle nefsin bazý zaaflarýna dikkat çeker:
"Ýnsanlara kadýnlar, oðullar, yýðýn yýðýn biriktirilmiþ al­týn ve gümüþ, salma atlar, saðmal hayvanlar ve tarýma karþý arzular süslü kýlýndý/'(AI-iÝmran, 14).
Yani insan, fýtratý itibarýyla bunlara son derece düþ­kündür; hayatý, bunlarý elde etmek için mücadeleyle geçer. Ýnsanlarýn en çetin imtihanlarý bunlarla olur.
Þeytan, insanlarý aldatmak için Cenab-ý Hakk'tan bir­takým imkânlar, tuzaklar ister. Kendisine altýn, gümüþ, at, yiyecek, içecek, elbise, þarap, çalgý gibi þeyler verilir. Bun­lardan o derece hoþlanmaz. Fakat kadýn da verilince sevincinden ellerini çýrpýp oynamaya baþlar.( Mevlâna, XIV, 265-271.)
Kadýnlar, annelerimizdir, bacýlarýmýzdýr, kýzlarýmýzdýr. Mübarek, muhterem insanlardýr.
"Cennet, analarýn ayaðý altýndadýr."agla Aclunî, I, 299.)
Fakat ayný zamanda kadýnlar Þeytan'ýn insaný aldatmada kullanabildiði en etkili vasýtalardýr. Günümüzde özellikle cinsellik noktasýnda nice ka­dýn, Þeytan tarafýndan bir olta gibi kullanýlmaktadýr. Hiç­bir alâka yokken bazý otomobil lâstiklerinin çýplak kadýn afiþleriyle reklâm edilmesi ve benzeri durumlar, bu gerçeði açýkça göstermektedir. Bu yüzdendir ki üstteki ayette in­sanlarýn düþkün olduðu þeyler sayýlýrken baþta kadýn zikredilmiþtir.
Üstteki ayette nazara verilen zaaflardan baþka, nefsin tembellik, midesine düþkünlük, övülmekten hoþlanmak, baþkalarýna karþý kibirlenmek, lüzumsuz öfkelenmek, kör hislere sahip olmak, tiryakilik, gaflet, cehalet, heva, heves, peþin lezzetlere müptelâ olmak... gibi daha nice zaafý var­dýr.
Nefsin zaaflarý herkeste ayný deðildir. Bundan dolayý herkesin imtihaný farklý farklýdýr. Kimi midesinden yaka­lanýr, kimi methedilmekten... Kimisi hevesiyle periþan olur, kimisi tembelliðiyle... Basiretli insan, kendi vücut ülkesini iyi tanýr, zaaflarýný bilir, zayýf noktalarýný kuvvetlendire­rek nefse karþý direnir, bir "irade insaný" hâline
gelir.
Nefsin Unutulmasý
Nefsin önemli zaaflarýndan birisi, "unutmak"týr. Ýlk in­san Hz. Âdem'e "yasak aðaca yaklaþmamasý" emredil­miþ, fakat o, bu emri unutarak yaklaþmýþ ve aðacýn mey­vesinden yemiþtir.( Taha, 115.)
Âdem'in bu tabiatý, bütün evlâdýnda da aynen vardýr. Yani insan, unutkan bir varlýktýr.
Faraza, dün ne yediðini unutur, arkadaþýna verdiði sözü unutur, randevusunu unutur, vs.
Fakat bütün bu unutma türleri içerisinde en dehþetlisi, insanýn Allah'ý unutmasý, O'na verdiði sözü unutmasý, Al­lah'ýn emir ve yasaklarýný unutmasýdýr. Böyle bir unutkan­lýk, tam bir gaflet hâlidir. Böyle gafiller hakkýnda Allah þöyle buyurur: "O kimseler gibi olmayýn ki onlar Allah'ý unuttular, Allah da ceza olarak nefislerini onlara unutturdu!"agla Haþr, 19.) Artýk onlar nefislerine dönüp bakmazlar, hep afakla meþgul olurlar. Meselâ kendi ayýplarýný hiç görmezler, ama baþkalarýnýn ayýplarý gözlerinden hiç kaçmaz. Kendilerini kusurdan pak ve münezzeh zannederler. Bir gün gelip öle­ceklerini hiç hatýra getirmezler; ebedî dünyada kalacaklarmýþ gibi uzun emellere, tatlý hülyalara dalarlar. "Çok­lukla gururlanmak, sizleri oyalayýp durdu. Sonunda kabir­leri ziyaret ettiniz."agla Tekasür, 1-2.) ayeti, bir yönüyle böyle insanlarýn hâlini dile getirmektedir. "Benim malým, benim servetim, benim makamým!.." derken birden hayat bitivermiþ,, bu ga­fil insanlar, kendilerini kabir çukurunda buluvermiþlerdir. Demek ki Allah'ý unutmanýn cezasý, "nefsi unutmak"týr. Nefsini unutan kiþi ise ona yönelemez, terbiyesiyle meþgul olamaz. Yazar: Doç. Dr. Þadi Eren

Gönderen: 04.10.2010 - 12:02
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
 Nefis Muhasebesi
Muhtazaf 04.10.2010 - 12:02
 Nefis Muhasebesi
keskinmetal 08.10.2010 - 22:42
 Nefis Muhasebesi
_farandag_ 11.10.2010 - 09:57

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1654 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
6607 üye ile 12.06.2024 - 22:37 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ahmetbelgi (44), g.safis (43), Fadime64 (41), can69 (49), fashionista (37), samyeli_8_2 (42), Junge Muslima (38), ehlibeytasigi (33), asivemavi (44), avelbek (68), nurhayat80 (44), esra-i kübra (32), OperatingSySTeM (44), mcJustice (37), eylul37 (33), MIRALAY HAMZA (46), emrahak (36), m_kara (46), speark (36), muhammedali (39), fbayram (47), lacivert_23 (37), musLima-66 (33), yakuphan (53), gufran (46), Bahtiyor (44), yukselyakar (56), muhtesim (45), ARAN (40), yasin022 (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.71799 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.