generique rhinocortivermektine kaletra lopinavir ritonavir stromectol cardura carsol cartia xt cartia casodex caverta ceclor cd ceclor ceftin cefurim celebrex celestoderm v celestone celexa cellcept cellidrine cephoral ceporex cerina cerzine cet eco cetallerg cetrine chibroxol chlorazin chlorochin chloromycetin cialis black cialis daily cialis oral jelly cialis professional cialis soft cialis strips cialis sublingual cialis super active cialis super force cialis cibacen ciloxan cimexillin cip eco
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Mavi Marmara Katliamı-ve bilinmeyenleri

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Mavi Marmara Katliamı-ve bilinmeyenleri

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 
Mavi Marmara Katliamı-ve bilinmeyenleri
Mavi Marmara KATLİAMI
"Mavi Marmara " Bizzat yaşanın kaleminden"‏
Uyandım. Kabusmuydu, rüyamıydı? Neydi bu şimdi?
Bir gemi hatırlıyorum Mavi Marmara ve üç gün.
Bir zulüm hatırlıyorum Mavi Marmara vuruluyor, hapsediliyoruz üç gün. Ne rüyaydı ne kabus hepsi gerçek.
Rüya gibi üç gün Mavi Marmara…
Kabus gibi üç gün İsrail baskını.
Antalya dan yola çıktık. Herkes heyecanlı. Daha birkaç gün önce Kepez de tanışmamıza rağmen, sanki aynı ana babadan doğmuş, aynı evde büyümüşüz. Herkes birbirini çok iyi tanıyor. Tanımakla da kalmıyor, herkes birbirine çok iyi davranıyor. Sanki incecik elmastan yapılmış biblolarız da, azıcık sarsılsak kırılacakmışız gibi bakmaya bile kıyamıyoruz birbirimize. Değişik bir hava var bu gemide. Tarifi imkansız. Yaklaşık 700 kişi var. Değişik milletlerden, farklı din ve dillerden. Lakin hepsinde tek ruh var. Tek bir kalp. İnsanlık için, zulmün son bulması için, zalime dur demek için, yardım yolunda Gazze yolunda bir gemi.
Müslüman yüreklerde Allah rızası var, Müslüman kardeşi için yanan yüreğine su serpecek olmanın zevki, heyecanı var, Filistin, Kudüs aşkı var.
Hz. Ömer in hizmetçisini taşıyan deveyi çekerek girdiği Filistin e; gemiyle, duayla, yardımla; denizden girmek. Yaralarına azıcık da olsa merhem olmak arzusu var.
Dünyaya İsrail vahşetini duyurmak.
Bu duygularla tek yürekle Mavi Marmara’da ilerliyoruz. Yerleşmemiz on dakika sürmedi. Yıllardır hep beraber yaşıyor gibi gündelik hayatımıza dönüverdik. Kuranlar okunuyor, hatimler indiriliyor, dualar yapılıyor, avuçlar semaya kaldırılıyor, hep bir ağızdan aminler yükseliyor. Gemide herkes yolcu, herkes işçi, herkes görevli ; tam bir imece. Herkes bir işin ucundan tutuyor sırayla. Kimse kızmıyor, diğerini kırmıyor. Ne dense, ne istense yapıyor. Yukarıya güverteye çıkıyorum. Erkek yolcularda var. Biz bayanlara ve birbirlerine tıpkı kundaktaki bebeklerine bakar gibi sevgiyle, şefkatle, yürekleri sızlayarak bakıyorlar. Bu atmosfer, bu sevgi, bu bakışlar … başka bir yerde olmaz diye düşünüyorum. Bu kadar saf temiz ve ulvi bir ortam. Ne tarafa baksam yüzü nurlu tertemiz bir şeyh efendi, yada cemaat lideri, Allah dostu. Bu gemide herkeste nur var. Geminin kalkış amacında nur var aslında. İşte oda içindekileri kuşatmış. Arap arkadaşlar Kuran-ı Kerim okuma dersleri veriyorlar; şeyhler vaaz veriyor; entelektüel yazarlar konuşma yapıyor; marşlar söyleniyor; ilahiler okunuyor; ezgiler seslendiriliyor. Cemaatle namazlar kılınıyor. Her mezhepten Müslüman var tıpkı Kabedeki gibi. Her vakit değişik mezhep imamının ardında cemaatle namaz kılıyoruz. Ardından yine programlar devam ediyor. Üç günde sadece bir gün yattım. Oda birkaç saat. Buna rağmen 24 saat yetmiyor bir günde yapmak istediklerimize. Arapça dil kursu bile başladı, organize mükemmel. Aylarca uğraşılıp üstünde çalışılsa aksaklık olur. Öncesinde bir duyuru, gerisi tamam. Her şey ve herkes anında hazır. Yere bir hasır atılıyor güverteye; üzerine oturuyoruz. Bütün dersler, sohbetler, ilahiler…. Hepsi orda.
Çok değerli şeyhlerden biri 40 Hadis üzerinden bize 9 kişiye derslerden sonra icazet verdi.
Sanki bir medresedeyiz.ama gemide medresede olmayan çok daha fazla şey var. Gülümseyerek sana bakan, gözleriyle konuşan, gözlerinden içine süzülüp yüreğine girilen tertemiz, sevgi dolu, dillerini bilmediğim onlarca insan. İşte Mavi Marmara’nın ruhu….
İşte vurulan, öldürülen Mavi Marmara bu.
Seksen yaşında beli bükülmüş, zor yürüyen, ayakta şükür namazı kılanları ağırlayan Mavi Marmara, terörist muamelesi yapılan Mavi Marmara….
Ve ardından zapt edilen, karartılan, yok edilen, yolcuları öldürülen, en önemlisi de yolundan alı konan, bekleyenlerine ulaşamayan Mavi Marmara…
Sonraki gördüklerim korkunçtu. Bizler; ülkesi ,hem de güçlü ülkesi olanlara bunlar yapılıyorsa dedim. Gerisini düşünmek azapların en büyüğü. Bakmaya kıyamadığım kardeşlerimi; önce vurmuşlar, yetinmemiş tutuklayıp kelepçelemişler arkalarından sıkıca.
Oturmalarına dahi izin vermemişler, dizleri üzerinde, sargılar içinde. Ama yinede gözleri gülüyor. Önlerinden başka yere bakmak yasak. Bakarken görürlerse, tekmeyi basıyorlar anında. Bizimkilerden birine: işkence sesleri duydum dedim. Bazılarını aldılar özellikle Arapları; onları sorguya götürdüler, önümüzde bile dövüyorlardı. İşkence de yapıyorlardır şerefsizler dedi. Filistin’ i düşündüm, ardından Iraklı kadının feryadı geldi aklıma. Gelin ey dünya Müslümanları beni öldürün; diye yalvaran kadın. Her gün onlarca amerikan askerinin tecavüzüne uğruyoruz, karnımızda piçleri. Kendimizi öldürsek ahretimizde mahvolacak. Gelin bizi siz öldürün. Bu işkence çekilmiyor diyordu. Ne zormuş dedim. Filistin’de, Irakta, Keşmir’de, Doğu Türkistan’da, Çeçenistan da, vs …. kısacası çok zormuş; Müslüman kadın olmak.
Mavi Marmara’dan Ak denize baktım. Şahit ol ey Akdeniz; şahit ol bu zulme. Biz bu zulmü; zulüm altındakilerin sesini duyurmak için çekiyoruz. Gönül rızamızla geldik, hiç korkmadan, hiç gocunmadan, pişman olmadan.
Sonra tekrar Mavi Marmara ya baktım esir kardeşlerime; ne mutlu size, ne mutlu bize ki rabbim bize bu gemide olmayı, bu mücadeleyi nasip etti.
Şükür Rabbime… Şükür Rabbime…

Akşam saatleri 10.00 – 11.00 arası bütün bayanlar aşağıdaki salonumuzda toplandı ve can yelekleri giydirildi. Anlam veremedik, dalga geçtik, herhangi bir duruma karşı tatbikat yaptırıyorlar diye yorumlar yaptık. Saat 11.00 ; Bülent Başkan aşağıya ziyarete geldi. Çok ilginç gözlerinde acı var, bir şeyler söylemek istiyor, susuyor. İsrail askerleri (gemileri) tarafından takip edildiğimiz, taciz edildiğimiz, her an batırılabileceğimiz tehdidinin mevzu bahis olduğu söylendi. Can yeleklerimizi çıkarmadan yatmamız söylendi. Gece 02.00 civarı isteyen can yeleklerini çıkarabilir dendi.
Sabaha karşı 04.00 civarı, sabah ezanı okundu ve ani panik, bir şekilde can yeleklerinin giyilmesi tuvalete dahi gidilmemesi, toplu halde bayanların salonda oturmaları emri geldi. Beni güvenlikten sorumlu yaptılar, giriş çıkışlar kontrole alınmıştı. Çiğdem yukarıdan haber getirdi, sakın bayanlara söyleme müdahale başladı. Kapı güvenliğini sıkı tut, paniğe sebep olmasın. Beş dakika sonra Çiğdem ve Demet geldi, doktor ve hemşireleri yukarı gönder. Türk ve yabancı sağlıkçıları yukarı gönderdik. Alarm çalmaya başladı ve şu anons geliyordu. “Silahsızız, sivil halk, kadınlar, yaşlılar ve çocuklar var, ateş etmeyin.” Basından arkadaşlar problem yapıyordu, yukarıya çıkmak için, engellemek hayli zordu. Tekrar bir haber geldi, ilk yardımdan anlayanlar da gelsin. İlk yardım eğitimi almış bayanları gönderdim, onlarla yukarıya çıkıyordum, Çiğdem hayır dedi, sana burada ihtiyaç var kapıyı tutmalısın. İçeriye hiç ses gelmiyordu. Lakin koridora çıkınca duyduklarım çok canımı yaktı. Sürekli bomba sesleri, silah sesleri, helikopterlerin sesi ve en acı olan insan sesleri…. Yardım edin… burası kan gölüne döndü temizleyin… Şurada yaralı var taşıyamıyorum kimse yok mu boşta… ölüyor müdahale edin… o onda orada olmak en zoruydu. Yukarıya çıkıp yardım etmek mi, aşağı kapıya inip kadınların güvenliğini sağlamak mı? Orada çok canım yandı. O anı yaşarken panik yapmadım, ağlamadım, sarsılmadım, soğuk kanlıydım. Ama şimdi yaşarken ağlıyorum. Hem de çok ağlıyorum. Kapıdan ayrılsam bayanlar yukarıya çıkmaya başlayacak ve. Ve si sonrasını kestiremiyorum. Yukarıda kardeşlerimi değil daha yakınımı direk beni öldürüyorlardı ve ölürken aşağı iniyordum. Gemide yaşadığım en zor şeylerden biri buydu. Beş dakika sonra haber geldi. Herkes can yeleklerini çıkarsın ve pasaportunu yanına alsın. Aynı anda susmayan sirenlere o korkunç anons eşlik ediyordu. Konuşan Bülent Başkandı. “ne olur içeri girin, kaybımız çok fazla, şehidimiz çok fazla, teslim olun, direnmeyin..” bu anons birkaç kere tekrarlandı. Hepimiz çok şaşkındık. Teslim olun ne demekti. Biz asker değildik ki, bizlerin silahı yoktu ki. Yukarıdan yeni bir haber geldi, bayanlara duyur ve hepsini panik yapmadan ikinci kata naklet. Hanımlar şuan itibariyle İsrail teröristleri tarafından işgal edildik. Üç şehidimiz var. O an henüz üç taneydi, tabii bilinen. Hepinizi koridora alacağız ve tek sıra halinde, panik yapmadan bir üst kata nakledeceğiz. Üst kata tüm kadınlarla çıktık. Savaş alanı dememe gerek yok, evet orda bir savaş yaşanmıştı. Hayır, savaş değil katliam. Buna ancak KATLİAM denebilir. Çünkü savaş karşılıklı yapılırdı. Yukarı çıktığımızda gördük ki şehit dört tane, onlarca yaralı. Yaralıların durumu çok kötü idi. Pazarlık yapılmaya başlandı, yaralılarımızı alın diye, kabul etmiyorlardı. Tamamen helikopterler etrafımızı sarmıştı. Sabit şekilde duruyor pencerelerden içeriyi gözetliyorlardı. Etrafımızı hücumbotlar sarmıştı, ondan sonra biraz büyük askeri gemiler ve en dış kısımda savaş gemileri. Bu adamlar harbi manyak; psikopattılar. Bunu anlamak için sadece bu görüntü yeterliydi. Gerisi hep boş. İsrail bütün donanmasını Mavi Marmara gemisine yıkmıştı. Onların üç askerini esir almıştı, daha doğrusu yakalamıştı bizim kardeşler. O askerleri teslim eden doktorun vurulduğu haberi geldi. İşgal altındayız ve askerlerini vermek için gönderilen doktor taranıyor. Bu bir insanın küçülebileceği en son noktadır diye düşünüyorum. Çünkü İsraillilerin ne olduğunu, neler yapabileceğinin hepsini görmemiştim. Onları hala insan zannediyordum. O ana kadar ki pazarlıklar sonucu yaralıları almayı kabul ettiler. Yaralılar bayanların olduğu bölümden güverteye çıkarılıp, onlara verilecekti. Ben ömrümde böyle bir paranoyaklık görmedim; adamlar ellerinde son model askeri teçhizatla içeri giriyorlar; kocaman köpekleri var; dışarıda koca bir donanma var buna rağmen, yaralıları tek başına istiyorlar. Birilerinin taşımasına müsaade etmiyorlar. Tek gelsinler diye ısrar ediyorlar, bir de köpeklerine kontrol ettirdikleri halde. Yaralılardan biri kendi başına gidemedi ve önümüzde yere düştü. Yarası patladı, kanmaya başladı, bayıldı. Ortalık kan oldu. Yürekler yanıyordu, canlar acıyordu. Müdahale ediyordu doktorlar, yok yok yok. Sedye geldi ve o kardeş kendini o hale getirenlere verildi. İçeriye giren askerler ( onlara asker demek askerlere hakarettir, onlar asker değil vahşi, cani, terörist, sapık, sadist, kimyası bozulmuş mutasyona uğramış yaratıklardı ama kesinlikle asker değillerdi) bize yaptıkları yetmiyormuş gibi birde hareket

Ekleme Tarihi: 02.07.2010 - 21:54
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 Mavi Marmara Katliamı-ve bilinmeyenleri
Muhtazaf 02.07.2010 - 21:54
 Mavi Marmara Katliamı-ve bilinmeyenleri
Muhtazaf 02.07.2010 - 21:55
 Mavi Marmara Katliamı-ve bilinmeyenleri
Muhtazaf 02.07.2010 - 21:56
 Mavi Marmara’daki ABD'li bayan yönetmen
Muhtazaf 13.08.2010 - 18:00

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 841 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hümeyra24 (43), güllüm (41), alitufan (48), semsuddin (39), f_erturk (39), zafercezlan (54), benbuamellerimi.. (53), seyma_05 (39), yenilmezburuk (46), mhmmdky (37), sivaslihakan (46), sunam6 (41), konya28 (37), mardinlimemo (44), @hasan@ (39), _huzurislamda_ (39), Seda_ (35), BOPPON (43), faziltopal (55), ahmetserkankaya (43), eLsina (38), AZRA66 (37), sulukapo (34), HAKANCETIN (46), mentese (48), palanxdöken (53), ADEM BAKIRHAN (60), ceyhan (71), ReSuLe_HaSrEtt (38), Forever_Love (40), mutlu69 (55), islam yusuf (54), sofi32 (49), yesil_bahar19 (37), makhorsa (48), erihna (41), veysi irdam (88), abdullah özkul (27), nur58 (60), fedayi (55), RAMAZAN69 (37), seyyidali47 (50), gocer (55), suleyman yildiz (57), vuslat_wien (41), KASIM EROL (50), isanurun (39), koeroglu (48), ardaci (49), ardaburda (50), gunesgunes (42), Burcu89 (35), BMW (43), ZLH (), hafiz_34 (68), bestebuse (51), Aysegül (36), seroar (55), hacirizeli (53), sonmezNL (53), zeko (), CILGIN KURT (51), BERGE00 (42), sevki (51), fth (41), muhammetmustafa (44), bsapmaz (59), siyah_gül (36), ekrem144 (), Cicekci (37), rooster79 (45), mehmetx (44), furkan42 (42), yunus ata (61), GangstAdem (39), orhan06 (44), kamuran (51), dinimiseviyorum (39), esm (40), buzmavisi61 (58)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54691 saniyede açıldı