ivermektin stromectol dexamethasone generique kaletra colchicine tricor trileptal triple trial pack trittico tryptizol tylenol ulcidine urispas uroxatral uvadex valif valtrex vaniqa vantin vaseretic vasotec ventolin inhaler ventolin vepesid veracim vermicidin vermox vesanoid vesdil viagra oral jelly viagra professional viagra soft viagra strips viagra sublingual viagra super active viagra super dulox force viagra super fluox force viagra super force viagra vibramycin vicard vigora virazole vistagan volmax cr
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Sözsüz konuşabilmek

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Sözsüz konuşabilmek

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 
Sözsüz konuşabilmek.
Sözsüz konuşabilmek güzel şey olsa gerektir.
Susmak ve anlamak, susarak anlatmak güzel şey.
Kelimeler elbette konuşabilmemiz için var.
Ama sükûtun bir ihtişamı yok mu sizce de?

Hani iki talebesi bir ALLAH dostunu ziyarete giderler. Ahir ömründe bize bir sohbet, bir nasihat eder ümidiyle. Otururlar saatlerce, ne bir tek söz, ne bir sohbet..

Canı sıkılır iki arkadaşın. Müsaade isteyip kalkarlar. Kapıya geldiklerinde aralarında konuşmaktadırlar,
”Üstadımız niye sohbet etmedi..?”
diyerek. Fısıldaşmaları duyan evin hanımı seslenir arkalarından;
-Yazık size, hiçbir şey duymadınız öyle mi? Oysa o neler anlattı size..

Susarak anlatmak zor şey galiba, susulanları anlatmak zor şey.

Hazreti Mevlana talebelerine sohbet ederken;
”ALLAH’ı tanıyan susar.” der.
Talebelerden birisi o günden sonra hiç konuşmaz olur. Günlerce sükût edip oturur kendi halinde. Bu durumu fark eden Mevlana, niye sustuğunu sorar genç adama.

‘Efendim siz demiştiniz ki, ALLAH’ı tanıyan susar, ben onun için
konuşmuyorum..”


Güler Mevlana:

-Öyle değil, der. ALLAH’ı tanıyan ALLAH’tan gayrısına susar. Onun konuştuğu ALLAH olur artık, ondan konuşan ALLAH olur.

Bu meselenin özünü idrak etmek bize uzak belki. Ama daima susup, bakışlarıyla insanların halini bir güzel tanıyanlar anlayacaklar ne demek istediğimizi.Kitaplarda nice içinden çıkılmaz meseleler vardır ki,sözün anlayamayacağını fark edince bir mısra yazarlar: “Tatmayan bilmez.” Tatmayan nasıl bilsin ki? Tadanlar da konuşmazlar nedense.

“Âşık susarsa, arif konuşursa helak olur.”denmesi bundan olsa gerektir. Vaktiyle gül kokulu meclislere aşina bir derviş, memleketinden uzaklara gitmek zorunda kalmış. Ruhu beden gurbetinde mahpus olan insan, bir de bedeni ile giderse siz düşünün halini! Ne halden anlayan bir dost, ne kapısını çalabileceği bir yaran, ne aynı dilden konuşabildiği bir yoldaş.. Böyle zamanlarda daha bir özlenir arkada bırakılanlar, daha bir iç yakar muhabbetin iştiyakı.

Derviş, bir gece vakti yalnızlığın ne menem bir şey olduğunu iliklerine kadar duyarak yürürken, yanından geçmekte olduğu evden gelen bir kokuyla sendelemiş. Bir muhabbet, bir neşe, bir tanıdık his.. Eve doğru yürümüş. Bahçe kapısından içeri süzülünce kalbinin atışları hızlanmış, muhabbet kokusu bir başka yakmış içini, ayakları bedenini taşıyamaz olmuş, kapının önüne gelip oracıkta boynunu büküp beklemeye koyulmuş. Kapı aralandığında, karşısındaki hiç tanımadığı ama ezelden aşina olduğu kişiye sarılmamak için zor tutmuş kendini. Susmuş ve beklemeye koyulmuş. Tebessüm ederek içeri dönen ev sahibi, elinde ağzına kadar su dolu bir kâse ile geri gelmiş. Bu kez yüzünde bir hüzün, gözlerinde mahcubiyet, dudaklarında sükût.. Kapının önünde mahzun bekleyen derviş başını hafifçe kaldırıp kâseyi görünce, hemen yanı başındaki gülün bir kırmızı yaprağını koparıp, zarafetle bırakmış suyun üstüne..

Ne su taşmış, ne de ağırlaşmış kâse..

Kâsenin oracığa bırakılmasıyla birbirlerine sarılmış iki ebed dostu. Bu başka bir lisan galiba. Sadece ehlinin bildiği, ehil olmayanların ise sadece hakkında konuştukları bambaşka bir lisan..

Tevekkeli dememiş
“Bilen söylemez, söyleyen bilmez.”
diyenler.

Susmak zor iş belli ki. Alemlerin Efendisi
“Susan kurtulur”
buyurmuşlar.

Haydi dilinizi susturmayı başardınız diyelim, ya kalbin susması..?

Bir de kalp var. Marifet onu susturmakta.

Peki o nasıl olacak?

Kalbe sizin iradeniz dışında bir tek hissin bile gelmemesi..

“Tatmayan bilmez.”

Vesselâm..
Alinti

Ekleme Tarihi: 13.01.2010 - 23:00
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 870 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
karaali70 (54), Mücahit58 (42), firdevs_91 (33), harman76 (48), gul2 (47), özgür3 (35), songokou (42), nuri72 (52), aysun saglam (46), dalin (39), caglar_1988 (36), emine_yilmaz (45), elif19 (37), morcali (63), enderim23 (46), aga2 (61), hüzünlü gurbet (46), yeþil (42), 1yavuz (53), suvari_ (41), gazeteci1985 (39), adem03 (45), azzat (60), huemeyra41 (32), Kursad_ist (46), ruhan_ruhani (41), eskalibo (50), neofatih (39), yuuusuf (43), yunuscelik (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54752 saniyede açıldı