ivermectin budesonide generique stromectol budesonide ivermektin oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » cumhuriyet ve tesettür

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Dai su an offline Dai  
cumhuriyet ve tesettür

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
selamun aleyküm

gözlerinizin yorulmamasi icin 3 bölüm olarak paylasmayi düsündüm

Cumhuriyet Döneminde Basörtüsü düsmanligi

birinci bölüm:

Cumhuriyet döneminin temel poltikasi "batililasmak, asrilesmek, muasir medeniyet seviyesine çikmaktir.
Bu mümkün olan en kisa zamanda sivil asker bürokratlar tarafindan "devletin üstün gücü gerçeklestirilecektir.
Bu uyguluma yeni olmayip Osmanlinin son çeyreginden gelen bir sürekliligi ifade eder.
Ancak cumhuriyet döneminde çok daha pervasizca uygulanacaktir.
Milli mücadeleden hemen sonra sosyal ve hukuk alaninda inkilaplar gerçeklestirilir.
1 Kasim 1922'de saltanat ilga edildi.
Tepki çekmemek nedeniyle hilafet birakilir ancak sembolik bir anlam ifade edecek sekilde.
29 Ekim 1923'te devletin hükümet sekli olarak cumhuriyet ilan edildi.
3 Mart 1924'te Ser'iye ve Evkaf Vekaleti kaldirilarak yerine Diyanet Isleri Baskanligi kurulur, diger bir kanunla Tevhid-i Tedrisat (Ögrenimin birlestirilmesi) kabul edildi.
Ser'iye ve Evkaf Vekaletine bagli ya da özel vakiflarca yönetilen bütün medrese ve okullar, Saglik Bakanliga bagli yetimhaneler, askeri okullar Milli Egitim Bakanligina baglandi.
Ayni gün hilafetin kaldirilmasi görüsüldü ve Osmanli soyunun T.C. sinirlari disina çikarilmasina dair kanun kabul edildi.
Bunu ölçü, tarti, alfabe, takvim degisiklikleri izledi.
Avrupa'dan medeni, ceza, borçlar vs. hukuklari ithal edildi.
Bütün bu degisimler halk arasinda hosnutsuzluklara neden oldu.
Anadolu'nun çesitli yerlerinde -Resadiye, Silifke, Adapazari, Buna- yer yer gösteriler yapildi.
Batililasmaya karsi en ciddi ve üzerinde en çok konusulan tepki ise Seyh Sait Kiyami olmustur (Subat 1925).
Ayaklanma birkaç ay sürmüs ve güneydogu bölgesine hizla yayilmistir. Diyarbakir ve Ankara'da Istiklal mahkemeleri kuruldu.
Iki yil süreyle Takrir-i Sükun çikarildi.
Terakkiperver cumhuriyet partisi programindan "dini inançlara saygili oldugu" seklindeki bir madde nedeniyle kopartildi.
Bu ayaklanma bahanesiyle iktidar bütün muhalefeti sindirmeye çalisti.
Seyh Sait Kiyami, 31 Mart ve Menemen olayi vs. ile zincirin bir halkasi olarak müslüman halkin önüne sürülecektir.

25 Kasim 1925'te sapka giyilmesi hakkindaki 671 no'lu kanun çikarildi.
"Türkiye büyük millet meclisi üyeleri ile genel, özel ve bölgesel idarelere ve bütün kuruluslara bagli memurlar ve müstahdemler, Türk milletinin giymis oldugu sapkayi giymek zorundadir.
Türkiye halkinin da genel basligi sapka olup, buna aykiri bir aliskanligin sürdürülmesini hükümet yasaklar".
Bu kanun halkin büyük tepkisine yol açmis, gerek bu kanun çikmadan önce, gerek çiktiktan sonra sapkaya muhalefet edenler Istiklal mahkemelerinde yargilanarak idam edilmistir.
Bunlardan en trajik olanlarindan biri, kanun çikmadan birbuçuk yil evvel yazdigi "Frenk mukallitligi ve Sapka" adli risalesi nedeniyle Iskilipli Atif Efendi,
digeri sirf halkin gözünü korkutmak için Erzurum'da idam edilen Salci Baci adli bohçaci bir kadindir.
Dogu illerinde soguk nedeniyle kalpak giyenler de cezalandirilmistir.
Sapka kanunu kadinlarin kilik kiyafetiyle ilgili bir düzenleme getirmemis olmasina ragmen genel olarak kiyafet kanunu olarak algilandigindan buna dayanilarak müslüman kadinlarin giyimine yönelik müdahaleler olmustur.
Kanunî bir düzenleme olmamasina ragmen bazi illerde (Mersin, Trabzon, Rize, Bodrum, Konya, Maras, Hoton, vs.) belediye kararlariyla basörtüsü yasaklanmistir.
(Cihan Aktas, a.g.e., s. 173, dipnot, Dr. Barnard Caparol, Kemalizmde ve Kemalizm sonrasinda Türk kadini, Türkiye Is bankasi kültür yay., Ankara, 1982)
Ekleme Tarihi: 18.11.2009 - 00:30
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ikinci bölüm:

Müslümanlarin kilik kiyafetlerine yönelik saldirilarin tek parti ve ihtilal dönemlerinde daha bir yogunlastigi gözlenmektedir.
Osmanlinin son dönemlerinde daha da yogunlasarak cumhuriyet döneminde Müslümanlar "gerici, yobaz, sakalli, bitli, örümcek kafali, kara cahil, Türk filmlerinde asina oldugumuz dolandirici, düzenbaz, cimri haci, hoca vs. gibi kelimelerle resmedilmekte.
Müslümanlar yönelik bu tür karamalara son zamanlarda eklenen terörist, dis destekli, karanlik mihraklarin yönlendirdigi" seklinde ifadeler disinda pek fazla seye rastlanamaz.
31 Mart, Seyh Sait kiyami, Menemen olayi da eklenerek birer tekerleme gibi basinda, sokakta muhatap oldugunuz CHP zihniyetli insanlarin agzinda tekrarlanuir durur.
Abdullah Yildiz, Umran (Ocak 98, s. 28-30) dergisindeki "Irtica'da siyasal Islam'a bir övgü edebiyati" adli yazisinda geçmis bazi yayinlardan alintilar yapmis.
Gözümüze çarpan bazi ifadeler: fesatçilar, softa kiyafetli adamlar, casuslar, mecnunlar, ortaçag müessesesi kadrolar, medeniyet düsmanlari, kara tehlike,
komunizmde daha tehlikeli (PKK'dan daha tehlikeli ifadesini hatirlatiyor) bir yobazin marifetleri, çember sakalli yobazlar, kafalarinin içi kadar karanlik, örtüler, bedeviler,
gözleri ortaçagdan önceki çöl uygarligina dikilmis olanlar, soluyan, hirlayan kuduz köpekler, Anadolu'yu araplastirmak, Hicaz çölüne çevirmek...
En son 11 Ekim 98'deki "Basörtüsüne Özgürlük için Elele" eyleminin ardindan kartel medyasina bakarsaniz pek fazla bir seyin degismedigini görürüsünüz.
Tek parti ve daha sonraki bikaç on yillik dönemde tesettür düsmanligi çarsaf üzerinde yogunlasmistir.
Türk kadinlar birligi, mustafa kemal dernegi gibi olusumlar çesitli haftalar düzenleyerek çarsaf aleyhinde kampanyalar düzenlemekte, çarsaf açma, peçe yirtma etkinlikleri düzenlemekteydiler.
Ilk defa cumhuriyet gazetesi öncülügünde güzellik yarismasi düzenlenmis, müsabaka seçimleri ulusal bir olay olarak nitelendirilmistir.
19 Mayis törenlerinde kizlara kisa sortlar giydirmek rejimin gelecegi açisindan ödün verilemez bir uygulama haline gelmistir.
Önceleri bu tür propaganda faaliyeti seklinde sürdürülen uygulamalar daha sonra çarsafli kadinlara, sakalli Müslümanlar fiili müdahalelere dönüsmüstür.

1960 ihtilalinden sonra bu tür saldirilar yayginlasmistir.
Gün geçmiyor ki sokaktaki çarsafli bir kadina, sakalli bir msülümana ilericilik adina saldirilmasin, dövülmesin.
Kadinlar sözlü ve fiili saldirilara maruz kaliyor, çarsaflari çekistiriliyor, yirtiliyor, insanlarin sakallari siradan insanlar tarafindan zorla tras ettiriliyordu.
Bu saldirilar karsisinda tesettür konusu Müslüman çevrelerin gündmine yansidi.
Konferanslar, paneller düzenledi.
Islami referanslara göre örtünme konusu islendi.
Kur'an Kurslari ve kiz Imam-Hatip okullarinin da etkisiyle tesettür genç kizlar arasinda yayginlik kazanmaya basladi.
Ilk defa 1968'de Ankara Üniversitesi Ilahiyat fakültesi'nde okuyan Hatice Babacan'in örtüsü nedeniyle okuldan atilmasi üzerine basörtüsü üniversite düzlemine taindi.
Ilahiyat fakültesi boykotu, açlik grevleri konuyu ölke gündemindin en üst sirasina tasidi.
Müftülerin -özellikle Çankaya müftüsünün- "bunlar hangi akla hizmet ediyorlar, Islam'da açlik grevi yoktur" gibi beyanatlari Müslümanlar nezdinde saskinlik yaratti.
Boykot ve eylemler nedeniyle fakülte tatil edildi.
Bu arada yillardir çarsafla mücadele için kadinlara çarsaf yerine daha Avrupai diye pardesü dagitan çesitli kadin dernekleri artik pardesüye de savas açti.
Daha sonra 12 Eylül döneminden itibaren basörtüsü yerine "türban"i destekleyecekler sonra ondan da vazgeçeceklerdir.
Hala bu zihniyet için üniversitedeki basörtüsü sorunu "Türban sorunu" olarak nitelendirilir.
12 Mart muhtirasini izleyen yillarda üniversitelerde basörtüsü kizlarin solcularin saldirilarina ugramasi gözden uzak tutulmamalidir.
1979 yilinda Gazi Egitim'den çikan 15 kadar basörtülü ögrenci yüzlerce yolcunun tasli-sopali saldirisina ugramis, çogu yaralanmis, baslari yarilmistir.
Son zamanlarda isci partisi ve SIP öncülügünde fiili saldirilar yapilamasa da basörtüsü ve Müslümanlar aleyhindeki propagandalar bunun devamidir.
Bu yillarda Müslümanlar tesettür düsmanliginin altinda Islam düsmanliginin oldugunu farkina varmislardir.
Demokrat partinin iktidara gelisiyle görmek zorunda kaldiklari Islami duyarlik sahibi Müslümanlarin varligi, aleyhteki kampanyalara ragmen tesettürün yayginlasmasi egemenleri saldirilarinda daha da pervasizlastirmistir.
Bunun karsisinda Müslümanlar da bir özelestiri sürecine girmis kendi kimliklerini netlestirmeye baslamislardir.
1970'li yillarin anarsik, anomik ortamindan, sag-sol çatismalarinin disinda kalmaya çalismis, Seyyid Kutub, Mevdudi, Hasan el-Benna vs. gibi yazarlarin tercüme eserleriyle evrensel Islami degerlerle tanisilmis, kültürel olarak, kimlik olarak bir yetkinlik kazanmislardir.
Basörtüsü düsmanligi karsisinda köktenci bir tutum içine girmislerdir.
Basörtüsü düsmanliginda ilginç bir dönüsüm yasanmistir.
Yillarca basörtüsü cehaletin simgesi (!) olarak görülmüstür.
Ama geçen yillarla birlikte basörtülülerin lise mezunu, hatta üniversite mezunu, hatta memur, yazar-çizer olmasi basörtüsüne baska anlamlar yüklenmeyi gündme getirmistir.
Artik basörtüsü cehaletin (!) simgesi degildir.
Karanlik mihraklara (!), vatani bölmeye (!), rejimi degistirmeye hizmet etmektedir.
Artik "Biz köylünün, sokaktaki kadinin basörtüsüne karisiyor muyuz ?"
Hizmetçi, müstahdem olanlar kurtulmustur ama basörtüsü sorunu üniversite, devlet daireleri boyutunda yasaklara konu olmaktadir.
Tahsilli insanlarin basörtüsü kullanmalari "karanlikk amaçlar" disinda ne ile izah edilebilirdi..!
1960 darbesinin ardindan oldugu gubu 12 Eylül 1980 darbesinden sonra da ardarda memurlara yönelik basbakanliktan kilik-kiyafet yönetmelikleri yayinlamaya baslandi.
1980 ekimindeki basbakanlik genelgesinin ardindan 1981 araliginda ögretmen ve ögrencilere yönelik kilik-kiyafet genelgesi yayinlandi.
Milli egitim bakanligi da ortaokul ve lise ögretmen ve ögrencilere yönelik ardarda yönetmelikler yayinladi.
Bunu 1982 Aralik ayinda YÖK'ün üniversite ögretim üyeleri ve ögrencileri kapsayan genelgesi takip etti.
Genelgeler nedeniyle ilk, orta, lise, özellikle kiz Imam-Hatip liselerinde ve üniversitelerde yüzler kiz ögrenci, basörtüsü memurlar magdur oldu.
Sakallari nedeniyle erkekler de bunlara eklendi.
Her ne kadar genelgelerde kadinlar için asiri makyaj, pantolon, uzun topuklar da yasaklansa da buna aykiri davranislardan dolayi, sürgün edilen, memuriyetten atilan kadinlara rastlanmadi.
Ögrenciler, veliler yetkililere günlerce postahanelerde kuyruk olustururarak yasagi protesto eden telgraflar, mektuplar gönderdi.
Yaygin muhalefet nedeniyle YÖK'ün "çagdas bir kiyafet olan türbana izin vermesi olayi daha da karistirdi.
Ögrenciler türban giymedikleri için okullardan atildiklari gibi, amaç Islami giyim kaygisi oldugundan türbana da yasak getirildi.
Protesto telgraflari, oturma ve açlik grevleri sonunda YÖK 23 Mayis 1987 tarihinde basörtüsü yasaginin kademeli olarak kaldirilacagini ilan etti.
Ancak kesin bir karar olmadigindan yasak rektörlerin keyfi uygulamalariyla devam etti.
Basörtüsü yasaginin halk nezdinde uyandirdigi rahatsizlik nedeniyle Meclis ANAP'li milletvekillerinin önergesiyle
"Anayasa'nin 174. maddesindeki inkilap kanunlarina aykiri olmamak kaydiyla, ögretim elemanlari ve ögrenciler için yüksek ögretim kurumlarinda kilik ve kiyafet serbestisi olacagi ve bu konuda kisi ve kurumlarin kisitlama yapamayacagina iliskin bir karar aliniyor.
Cumhurbaskani kenan evren ögrenci affina ilave edilen bu ifadenin bulundugu yasayi önce veto ediyor, sonra kabul ediyor daha sonra da AYM'ne veriyor.
AYM yasayi -gerekçesini aylar sonra açiklayacagi kararla- 8 Mart 1989'da iptal ediyor.
Iptal kararinin açiklanmasi için 8 Mart dünya kadinlar gününün seçilmesi anlamli bulunuyor.
10 Mart 1989 yurdun çesitli illerinde Cuma namazi çikisilarinda kadinli erkekli genis katilimli eylemler yapildi.
Çok sayida insan gözaltina alindi, bir kismi yargilanarak tutuklandi
Ertesi gün gazete mansetleri 11 Ekim 1998 günü yapilan "Inanca Saygi Düsünceye Özgürlük Için Elele" eylemini takip eden günlerde kartel medyasnin mansetlerinden farkli degildi.
AYM 5 Temmuz 1989'da üniversitede basörtüsüne izin veren yasanin iptaliyle ilgili gerekçeli karari açikladi.
Danistay da AYM gerekçeli kararina dayandirarak 13 ögretim üyesinin basvurusu üzerine üniversitelerde türbana izinveren yönetmeligi iptal etti.
Bu kararlar özellikle yaz ortasinda verilmisti.
1989-1990 ögretim yiliyla yaygin protestolarin baslamsi basörtüsü karsisinda tavizsiz düsmanligiyla taninan kenan evren'in görevinin bitimi ve yerine Turgut Özal'in geçisiyle bu destekten mahrum kalan YÖK,
28 Aralik 1989'da ögrenci disiplin yönetmeliginin yasakla ilgili 7/h fikrasini kaldirmasiyla türban yeniden serbest birakildi.
Uygulama rektörlerin insafina birakildi. Bazi üniversitelerde uygulanirken bazi üniversitelerde uygulanmadi.
90'li yillar boyunca genel olarak yasak uygulanmadi.
Özellikle I.Ü. hemsirelik meslek yüksekokulu, I.Ü. florance nightingale hemsirelik yüksekokulu, hacettepe üniversitesi, gazi üniversitesi gibi lokal olarak basörtüsü yasagi israrla sürdürüldü.
Bu arada 29 Ekim 1996'da gazetelere ilginç ayni zamnda trajik bir haber çikti.
I.Ü. Cerrahpasa tip fakültesinde Sükran Erdem adli doktor basörtüsü oldugu için dört ay boyunca cerrahi müzeye kilitlenmisti.
Sorumlusu cerrahi anabilim dali dekani kemal alemdaroglu'ydu..
Daha sonra I.Ü. rektörlügüne seçilerek bu uygulamalarini üniversiteye yayacaktir. (Basörtüsü sorunu, Mazlum-Der, 2. baski, s. 166)
Ekleme Tarihi: 18.11.2009 - 00:30
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ücüncü böl+üm:

Daha önce de ifade ettigimiz gibi basörtüsü yasaklamalari tek parti dönemerlinde iyice siddetlenmekteydi.
28 Subat 1997 örtülü darbesiyle Müslümanlara yönelik her alanda kusatma politikalari uygulamaya konuldu.
Refah partisi iktidardan düsürüldü, sekiz yillik kesintisiz egitimle Imam-Hatip liselerinin (IHL, M.K.) orta kismi kapatildi, lise kisimlari da üniversiteye yönelik kisitlamalarla cazibesini yitirdi,
yesil sermaye olarak nitelendirilen sermaye (ör. Kombassan Holding, Yimpas A.S., Endüstri Holding, Sayha Holding vs., M.K.) kesimine savas açildi.
Vakiflara, vakif okul ve yurtlarina gece baskinlari düzenlendi...
Böyle bir ortami bekleyen, arkasina zinde güçleri alarak ilerici! uygulama yapmaya can atanlara gün dogdu.
1997-1998 ögretim yilinda I.Ü. Rektörü bülent berkarda üniversitede kimlik karti için bas açik fotograf alinacagini duyurdu.
Özellikle Cerrahpasa tip fakültesinde basörtüsü kizlar staja alinmiyordu, sinavlara da alinmamaya baslandi.
Ögrenciler bir ay süreyle her gün I.Ü. Merkez kampüs kapisi önünde yasagi protesto ettiler.
24 Subat sali günü I.Ü. yeni rektörü sabik basörtüsü yasakçisi kemal alemdaroglu'nun yayinladigi bir genelgeyle basörtülü, skalli, uzun saçli erkekler fakültelere, kampüslere alinmadilar.
Amaç, yasagin sadece basörtülülere yönelik olamdigi izlenimini yermek.
Sali, Çarsamba, Persembe protestocu ögrencilerin sayisi katlanarak çogaldi.
Cuma günü otuz bes bin (35.000 ) kisiye ulasti.
Beyazit Meydanindan Çapa'ya Cerrahpasa'ya yürüyüsler yapildi.
Bu kitlesel ögrenci eylemleri sonunda Rektrötlük geri adim atti..
Genelgenin kimliklerin hazirlamasinda bir gecikme oldugunu söyleyerek ikinci bir emre kadar durdurdugunu açikladi.
Cerrahpasa ve Çapa tip ile dis hekimligi fakültelerinde uygulanmaya devam etti.
Eylemler ögrenciler gözaltina alindi, disiplin cezalariyla yildirilmaya çalisildi. Disiplin sorusturmalarinda bir çok usulsüzlükler vardi.
Cerrahpasa ve Çapa eksenli eylemler devam ederken 24 Subat dönemindeki eylemlere katilma, yönlendirme, okul boykotuna katilma gibi gerekçelerle fen fakülteinden yedi ögrenciin atilmasi, bazi ögrencilere uzaklastirma verilmesi üzerine eylemlerin tansiyonu yükseldi.
Ögrenciler iki gün fen fakültesi önünde bir gün de I.Ü. merkez kampüs kapisi önünde toplanarak okuldan atilmalari protesto ettiler.
Oturma eylemi yapan ögrencilere polis cop, gözyasartici gazla müdahale etti.
Buna krsilik ögrenciler Fatih yönüne dogru gösterilerini sürdürdü.
Edirne trakya üniversitesinde de yasak uygulanmaya baslandi.

11 Ekim 1998 pazar günü yapilan "Basörtüsüne Özgürlük Inanca Saygi Düsünceye Özgürlük Için Elele" eylemi Türk ve dünya basininda genis yanki uyandirdi.
Bir gün öncecisinden eylemin yasadisi ilan edilmesine ragmen iki milyona (2.000.000) yakin kisi Istanbul'dan Anadolu'nun Dogu illerine kadar elele tutustu.
Bu katilim halkin basörtüsü yasagina karsi tepkisini göstermesi açisindan ilnginçti.
Eylemde vatandaslarin hiçbir taskinlik ya da saldirgan bir tutuma girmemeleri, trafigi engellememelerine ragmen emniyet ve jandarmanin yersiz müdahaleleri olmustu.
Elazig'da Jandarma halkin üzerine ates açmis bir kisi ölmüs, üç kisi yarlanmisti.
Böyle bir katilim egemenleri korkuttu.
Gazetelerin de karalama kampanyalariyla birlikte aralarinda Ahmet Tasgetiren, Abdurrahman Dilipak gibi yazarlarin, gazetecilerin de oldugu çok sayida kisi gece baskinlariyla gözaltina alindi.

1989-1990 ögretim yiliyla ilgili olarak yapilan rektörler toplantilarinda basörtüsünü yasaklayici açiklamalar yapildi.
Ögretim yilinin basinda Istanbul Üniversitesinde basörtülü ögrencilerin kayitlari yapilmadi.
Yasak, Sivas cumhuriyet üniversitesi, Trabzon KTÜ, Edirne trakya üniversitesi ve daha birçok üniversiteye yayildi.
Basörtüsü neyi ifsa ediyor ? sorusuna verilecek cevaplar rejimin gerçek yüzünü ifsa etmek, Müslümanlarin konumunun netlesmesinde hayatiyet tasiyor.
Görülmüstür ki basörtüsü yasaklarinin ardinda Islam düsmanligi vardir.
ine görülmüstür ki binlerce ögrenci magdur edilmis, okullarindan, islerinden ayrilmak zorunda kalmis ama toplumumuzda üniversitelerde tesettüre yönelis hizla devam etmistir.
Basörtüsü rejimle Müslümanlarin çatisma alani olmus, rejim gerçek yüzüyle halka ifsa edilmistir.
Basörtüsü sorunu günümüze kadar oldugu gibi bundan sonra da çesitli sekillerde devam edecektir.
Basörtüsü egemenlerin maskelerini düsürecek, gerçek ve çirkin yüzlerini ifsa edecektir.

(Yürüyüs dergisi, sayi 1, Aralik 1998)
Ekleme Tarihi: 18.11.2009 - 00:32
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 


sorun sistemdedir




Bu mesaj 1 kez ve en son Dai tarafından 02.05.2010 - 02:58 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 02.05.2010 - 02:56
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 809 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hircin (32), ayazdabirciftyu.. (38), arif_unal (64), lyoonn (46), ergali595 (42), FatihCgdm (38), kirenli (56), *imam_hatipli* (33), Muhsin B. (36), sezer74 (50), recepguducu (50), kenan_kygn (68), tek_1 (44), ajanpenny (46), basketcikid (34), sigat37 (37), erzincani (45), yasemin_nl (36), yosun (40), toprak_67 (45), By_Digital (38), gur (36), MustafaGED&Yacu.. (60), ademyildiray (49), ibrahimdzn (37), muka2828 (44), hagere (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61494 saniyede açıldı