lopinavir ritonavir generique rhinocortgenerique plaquenil hydroxychloroquine chloroquine super kamagra suprax symmetrel synthroid bottle synthroid tadacip tadalift tadalis sx tadora tamec tamsunax tarivid tavanic tegretol telfast temovate tenoretic tenormin terbifil tetraseptine thorazine ticlid tildiem timisol timonil timoptic tirosint tofranil top avana topamax toramide torasem torasis torem trandate transannon trecator sc trental trial packs triatec
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » KISILIK GELISIMI » KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 

KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE
GENETİK YAPININ VE EĞİTİMİN ETKİLERİ
Geleceğin özgür çocukları,
Bu öfkeli dizeleri okuyunca,
Öğrenecekler ki bir zamanlar,
Meğer Sevgi! Tatlı Sevgi; suç diye bilinirmiş.
WILLIAM BLAKE
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil.
Onlar, kendi yolunu izleyen Yaşam’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınız ile geldiler ama sizden gelmediler,
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil.

Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz ama ruhlarını hayır,
Çünkü ruhları yarındadır, siz de yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.

Siz onlar gibi olabilirsiniz ama sakın onları kendiniz gibi olmaya zorlamayın,

Çünkü yaşam geriye dönmez, dünle de bir alış verişi yoktur.

Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ileriye atılmış oklar

Oku’nun önünde kıvançla eğilin.
HALİL CİBRAN
Eğitimin Kişilik Gelişimi üzerine etkisi tartışılması söz konusu olmayan bir olgudur. Çağımızda uygulanan eğitim ile kişilik gelişimi aynı paralelde yol alırken, genetik yapının etkileri gerçeği araştırma konusu olmaya devam etmektedir.Günümüzün teknolojik imkanları kullanılarak eğitime katkı sağlanmakla beraber dünyanın toplumsal bilinci hala ilkeldir.Çünkü hala cinayetler, hırsızlık, ırkçılık, yayılan hastalıklar, tüm bu eğitim ve teknolojiye rağmen hızla çoğalarak sorunlar abidesi olarak karşımızda durmaktadır.

USA Newyork Psikiyatri derneği tarafından yapılan genetik yapı ve erken çocukluk dönemine ait eğitim defektleri konusu her geçen gün önem kazanmaktadır. Derneğin yaptığı araştırmalardan biri, sınırları çok keskin olmasına rağmen ilgi çekicidir.

J.N.: Macar asıllı, baba alkolik, ilgisiz bir anne, doğumu 2.Dünya savaşı sırasında bir esir kampında gerçekleşmiş, çocukluğu Budapeşte'de yoksulluk içinde, ancak ailesi ile birlikte geçmiş, ilk cinayeti 12 yaşında ve ilk kurban baba.. Daha sonra yetiştirme yurtları, ıslah evleri ve son olarak Amerika’da Üniversite eğitimi. Son döneme ait yapılan araştırmalarda, sessiz , içine dönük, yalnızlığını paylaşmayan yapıya sahip bir insan olarak tanınması önemli. Seri cinayetlere başlama yaşı 23. Hedef seçtiği kurbanlarının ortak özelliği: 30-35 yaşlarında, erkek, sarışın, bıyıklı ve evli olması, kısacası babanın tüm özelliklerini taşıması. Araştırma genişletildiğinde babanın da sabıka kayıtlarının kabarık olduğu, aile içi şiddetin var olduğu, büyük babanın 1880 li yıllarda Budapeşte'de Korkunç Y.N. olarak tanınan bir katil olduğu bulunuyor. J.N. nin babasından ve büyük babasından farklı bir özelliği hiç evlenmemiş olması, hatta aseksüel olması.

Tüm bu verilere dayanarak hastanın genetik yapısı, erken çocukluk dönemi eğitimi, sonrasında oluşan defektler konusunda sonuca ulaşmak oldukça güç. Akla gelen soru; J.N. aynı anne babanın çocuğu olsa da iyi bir aile ortamında büyüseydi, sonuç farklı olur muydu?

Genetik yapı aynı, çevre ve eğitim farklı olursa kişilik gelişimi pozitif ve potansiyel suç işleme isteği azalır mı? İngiliz Pedagog A.S. Neill ‘Çocuk doğal olarak iyidir ve her türlü yetişkin telkininden uzakta, özgür bırakılırsa, doğal yetenekleri çerçevesinde tam olarak gelişir..’ der.

Bir kısım Amerikalı Psikiyatrist ise kişilik oluşumu da genetik yapının kaçınılmaz olduğu, eğitim ve çevrenin değişimlere neden olmasına rağmen hayatın bir döneminde defektlerin ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu savunmuştur.

A.S.Neill 1921 yılında Londra’nın 100 mil kadar uzağında Suffolk’ un Leiston kasabasında bir okul açtı; SUMMERHILL. Gazetelerin ‘Canının istediğini yap okulu’ adını verdiği okulun felsefesi, çocuğu okula uydurmak yerine okulu çocuğa uydurmaktı. Nasıl bir okuldu Summerhill ve nasıl mezun veriyordu?

İlk şart okula gelen ailelerin de özgürlüğe inanması. Bir Albay 9 yaşında ki oğlunu okula kayıt için getiriyor. Albay, "Burası bana iyi görünüyor da, yalnız bir korkum var, oğlum burada mastürbasyon yapmayı öğrenebilir." Bu korkunun sebebini soruyor Neill, aldığı cevap "Çok zararı dokunur ona."

Nazik bir tavırla "Size, bana çok zararı dokunmadı, değil mi?" Albay oğlunu alıp oradan uzaklaşıyor.

Başka bir örnekte, kızını okula verip vermemekte kararsız olduğunu söyleyen zengin bir kadına Neill ‘Ben sizin yerinize karar verdim, kızınızı okula almayacağım.’ Kadın şaşkın nedenini sorar, ‘Eğer kızınızı bu okula alırsam, ömrümün yarısını size özgürlüğü anlatmakla geçiririm ve siz ikna olmazsınız, bu kızınız için sakıncalıdır, korkunç kuşkuya düşer, ev mi haklı, okul mu?’

Bu okulu bitirenlerle ilgili ilginç örnekler var: Tom: Okula 5 yaşında gelmiş, 17 yaşında ayrılmış, bunca yıl tek derse girmemiş, zamanının çoğunu atölyede geçirmiş, annesi babası geleceği konusunda endişe duymaya başlamışlar, Neill bir akşam (Tom 9 yaşında iken) onu yatağında David Copperfield okurken bulmuş ve okumayı nerden öğrendiğini sormuş, kendi kendine öğrendiğini söylemiş Tom. Birkaç yıl sonra gelip Neill’e rakamların nasıl toplandığını soruyor, öğrettikten sonra başka öğrenmek istediği bir şey olup olmadığını soruyor Neill. Tom teşekkür edip ayrılıyor odadan, sonrasında Tom’un bir film stüdyosunda kameraman olarak çalıştığı ve şirket sahibi tarafından en değerli eleman seçildiği öğreniliyor.

Başarılı olanların sayısı fazla olsa da , başarısızlıklarda yaşanmış Summerhill’de. A.S.Neill’in gördüğü bir gerçek var, iyi öğrencilerin hepsi iyi evlerden gelenlerdi. ‘Sorun çocuk yoktur, yalnızca sorun anneler ve babalar vardır, belki de yalnızca bir sorun vardır demek daha doğru..’ düşüncesine sahip Neill’e göre özellikle aile içi erken çocukluk dönemi eğitimi oldukça önemli olmakla birlikte, genetik özelliklerde göz ardı edilmemelidir.
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI


I) Epidemiyolojisi

1) Yaygınlık %6 – 9
2) Erken dönem analoğu mizaç bozukluğudur. Genellikle kişilik bozukluğu ilk bulgusunu geç ergenlik yada erken erişkinlikte gösterir.
3) Kadın ve erkekte eşit görülür.
4) Aile öyküsü: Özgül olmayan psikiyatrik bozukluk öyküsü yaygındır, bazı kişilik bozukluklarında, kısmi genetik geçiş saptanmıştır.



II) Etyolojisi

1) Multifaktöriyel
2) Bazen biyolojik belirleyiciler bulunmaktadır (genetik, perinatal yaralanma, ensefalit, kafa travması), tek yumurta ikizlerinde yüksek oranda eş hastalanma görülür.
3)Gelişimsel öyküler sıklıkla, bazen çok şiddetli olabilen (maddeyi kötüye kullanma, ensest) bireysel zorluklar ve aile sorunlarını gösterir.



III) Sınıflandırma:

1. Küme A: Garip ve eksantrik küme, paranoid ve şizotipal kişilik bozuklukları
2. Küme B: Dramatik, emosyonel, erratik küme, histrionik , narsistlik, antisosyal ve sınır kişilik bozuklukları
3. Küme C: Anksiyoz, korkulu küme, çekingen bağımlı ve obsesif kompulsif kişilik bozukluklarını içerir.



I) GARİP VE EKSANTRİK KÜME

A) Paranoid Kişilik Bozukluğu: Diğer insanlardan kötü niyetli hareketler bekleme eğilimi.
Epidemiyolojisi:-Yaygınlık %0,5-2,5
-Şizofreni ve sanrısal bozukluğu olan hastaların ailelerinde artmış sıklık
- Erkeklerde daha sık
Etyolojisi : -Genetik öğe
-Özgül olmayan , erken dönemde aile zorlukları, çocuklukta kötüye kullanım

B) Şizoid Kişilik Bozukluğu: Başkalarına açık istekle yaklaşmayan izole yaşam tarzı.
Epidemiyolojisi: -Genel populasyonun %7,5
-Şizofrenik hastaların aile üyelerinde artmış sıklık
-Erkeklerde daha sık
Etyolojisi: -Genetik etkenler olasıdır,
-Öyküde erken dönemde aile ilişkilerinde bozukluk sıklıkla ortaya çıkar.

C) Şizotipal Kişilik Bozukluğu: Davranış , düşünce, duygulanım, konuşma ve görünümde bir çok gariplik ve eksantriklikler vardır.
Epidemiyolojisi: -%3 yaygınlık
-ailede yaygınlık
-Erkeklerde daha sık
Etyolojisi: Şiizoid ile aynı etyolojiye sahip.



II) DRAMATİK,EMOSYONEL VE ERRATİK KÜME

A) Antisosyal Kişilik Bozukluğu: Başkalarına hak tanımayan uyumsuz davranış.
Epidemiyoloji:-Erkeklerde %3,Kadınlarda %1
-Ailelerde anti sosyal kişilik bozukluğu, somatizasyon bozukluğu ve alkolizm yüksek sıklıktadır.
-Evlat edinme çalışmaları genetik etkenleri gösterir!!
-Düşük sosyoekonomik gruplarda daha yaygındır.
-Yatkınlık yaratan durumlar,dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve davranım bozukluğu.
Etyolojisi:-Genetik etkenler!!
-Perinatal beyin yaralanması, kafa trvması ve ensefalit gibidurumlara bağlı görülebilir.
-Ana-babanın terk etmesi ve kötüye kullanması,
-Ana-babaların yineleyici, keyfi ve katı cezalar.

B) Sınır Kişilik Bozukluğu

C) Histronik Kişilik Bozukluğu

D) Narsistlik Kişilik Bozukluğu
Etyolojik ve epidemiyolojik olarak birbirine benzerler.
III) ANKSİYÖZ VE KORKULU KÜME

A) Obsesif- kompulsif Kişilik Bozukluğu: Mükemmeliyetçilik ve esnek olmama belirgindir.
Epidemiyolojisi: Erkeklerde daha sık , ailesel geçiş olasılığı var, tek yumurta ikizlerinde eş hastalanma yüksek.
Etyolojisi: Katı disiplinle belirlenen geçmişe sahip hastalarda izlenir.

B) Çekingen Kişilik Bozukluğu

C) Bağımlı Kişilik Bozukluğu



IV) DİĞER KİŞİLİK BOZUKLUKLARI


A) Edilgen-Saldırgan Kişilik bozuklukları

B) Depresif Kişilik Bozukluğu

C) Sadistik Kişilik Bozukluğu

D) Yenilgin Kişilik bozukluğu


Epidemiyolojik sıklığı küçümsenemeyecek sayılara ulaşan kişilik bozukluklarında, hemen hemen tamamında genetik yapının etyolojik etkili olduğu esastır.Bunun yanı sıra bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemi eğitiminin kişilik gelişiminde etkisi önemli noktadadır.Dekatlara göre çocuk gelişiminde ismi geçen kuramcılar: S. Freud, M.Mahler, E.Erikson, ve J.Piaget tir.

S.Freud; İlk buluşunda ve ileri sürdüğü kuramsal oluşumda psikopatoloji ve kişilik gelişiminde erken çocukluk döneminin önemini vurgular, psikopatogenezle ilgili olarak Ödipus karmaşasına odaklanmıştır.Freud’a göre nöroz, rekabetlerin ve ödipal karmaşada ebeveynlere yönelmiş bilinç dışı libidinal ve saldırgan duyguların çözümündeki yetersizliğin sonucudur.

M.Mahler; Çocukları ve annelerini gözlemleyerek ayrılma-bireyselleşme kuramını geliştirmiştir. Bu kuram bebeklerde yaşamın ilk aylarında uyanıklığın ve tepki verme yetisinin olmadığı dönem dışında günümüzde kabul görmektedir.

E.Erikson; Tüm yaşam boyunca gelişimi değerlendirdi, her bir evrede bir çatışma ve çözüm vardır.

J.Piaget; Davranış üzerine çalışmak genetik epiplemojisttir. Üç çocuğunu doğumdan itibaren kapsamlı bir şekilde gözlemleyerek bilişsel gelişim kuramını geliştirmiştir.

Ayrıca Freud’a göre psikanalitik açıklamalar, ruhsal olayların kökenlerini ve gelişimini içermek zorundadır.Tüm ruhsal fenomenler, doğuştan varolan ve aşamalı-oluşumsal (epigmatik) bir plana uygun olarak gelişen bir yapıdan kaynaklanır.Sonraki dönem, önceki dönem tarafından belirlenir.

Piaget’in yaklaşımının temeli biyolojiktir.Büyüyen organizmada ki biyolojik yapıların gelişimi ve uyumu ile ilgilenmiştir.Piaget’in genetik epistemoloji olarak adlandırdığı kuram, organizmanın özgül uyumsal işlevleri yerine getirebilmesi için gereksinim duyduğu yapısal düzenlemeleri konu edinir.

Prof. Dr. Soli Sorias: İnsanların tümüne yakın kısmında, değişkenlik gösteren bir takım karakter özellikleri bulunur, bu normal kabul edilir, savunması da ‘Kimse mükemmel değildir’ herkesin bir takım kusurları olabileceğidir.

Normallik ile kişilik bozukluğu arasındaki ince çizgi nereden çekilmeli? Kişilik bozukluklarında bu özellikler hastanın içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin biçimde farklıdır. Bu belirtiler ya hastada belirgin bir sıkıntı yaratırlar yada sosyal, mesleki yada diğer önemli işlev alanlarında bozulmaya yol açarlar. Örneğin çok titiz ve ayrıntıcı bir öğrenci, sınavda tüm soruların yanıtlarını bildiği halde, sınav süresinin tamamını birinci soruya harcamakta ve bu nedenle sınıfta kalmaktadır. Bu özellik önemli bir mesleki işlevi bozduğu için patolojik sayılır.

Normal insanlar, genellikle kendilerindeki olumsuz kişilik özelliklerinin farkındadırlar ve önemli durumlarda bunları esnetmeye çalışırlar,kısaca kötü huylarından taviz verirler, örneğin:bir adam çok cimri olmasına rağmen, evine önemli bir konuk geldiğinde bu huyunu bir kenara bırakıp konuksever olabiliyorsa bu özelliği esnettiği söylenebilir.

Kişilik Bozukluğu vakalarında patolojik olarak nitelendirdiğimiz kişilik özellikleri, hasta tarafından genellikle normal olarak algılanır..
Hepimiz normalizdir aslında…
Dr. Şahin Ünal
Başvurulan Kaynaklar:
1) Bir Eğitim Mucizesi – A.S.Neil (Çeviri: Güler Dikmen Nalbantoğlu)
2) Psikiyatri Temel Kitabı - Editörler: Prof. Dr. Cengiz Güleç, Prof. Dr. Ertuğrul Köroğlu
3) Klinik Psikiyatri El Kitabı - Editör: Prof. Dr. Ercan Abay
Ekleme Tarihi: 05.04.2009 - 00:06
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
RuZGaR su an offline RuZGaR  

Moderator
1295 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.12.2004
En Son On: 19.03.2012 - 21:30
Cinsiyeti: Bayan 
Güzel bir yazıydı, teşekkürler..
Ekleme Tarihi: 05.04.2009 - 16:05
Bu mesajı bildir   RuZGaR üyenin diğer mesajları RuZGaR`in Profili RuZGaR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Hüzünlü_gurbet su an offline Hüzünlü_gurbet  

138 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.03.2009
En Son On: 17.01.2013 - 00:58
Cinsiyeti: ----- 
Te$ekkürler
Ekleme Tarihi: 05.04.2009 - 20:50
Bu mesajı bildir   Hüzünlü_gurbet üyenin diğer mesajları Hüzünlü_gurbet`in Profili Hüzünlü_gurbet Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
sevdaa1 su an offline sevdaa1  

1090 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.08.2008
En Son On: 05.04.2013 - 17:17
Cinsiyeti: Bayan 
eline sağlık abi güzel bi konuya değinmisşin ben daha önce bu konuya benzer bi konu açmıştım isterseniz bakabilirsiniz

http://www.ravda.net/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=62922&entries=0#post322827
Ekleme Tarihi: 05.04.2009 - 21:20
Bu mesajı bildir   sevdaa1 üyenin diğer mesajları sevdaa1`in Profili sevdaa1 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 411 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zumruduanka (54), musabenes (50), ecelikkaya (39), beytullah akbas (45), arkadaþ63 (43), ihsanoral (58), Risale-i_Nur (40), afilli67 (45), SrSn (32), sofilutuf (57), dosta-dogru (54), mucahid79 (45), ryk1804 (60), rüzgar (40), makif2 (51), {{esmanur}} (37), hamit70 (54), nureddin (38), canberk- (39), feyza-_- (41), sinan.s (48), serbey (43), konuralp (55), barla07 (55), yildirim10 Dk (54), rümeysam (40), CEYLÝN (38), Gurbet_Gulu (39), TAHÝR (46), gokhan62 (62), edyebu (46), esra kaya (38), Nurozingo (38), beraat (39), ist79 (45), ouz (36), imanlý (45), OsmanÖZGEN&Cced.. (42), cemcuneyt (38), reyyan62 (62), gokhansedacengi.. (36), yenikoy (47)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54414 saniyede açıldı