colchicine hydroxychloroquine fluvoxamine kaletra fluvoxamine fludapamide fludex forzest fosamax frumil fulcin furacin furadantin furo basan furodrix gabantine gastroprazol geodon glaupax gli basan glibenese glibenorme glimerax glimeryle glucobay gluconormine glucophage xr glucophage glucotrol xl glucotrol glucovance gracial grifulvin gris peg grisol grisovin gyne lotrimin hard on oral jelly hard on helvecin helvevir hypnorex hytrin bph hytrin hyzaar ilosone
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » Başörtüsü medeniyet sembolü olmaya doğru gidiyor

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Başörtüsü medeniyet sembolü olmaya doğru gidiyor

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 13:01
Cinsiyeti: Bayan 
“Simgedir, değildir” derken, başörtüsü Müslüman kadının simgesi olmayı da aşıp İslâm medeniyetinin sembolü olma yolunda hızla ilerliyor.
Önce simgeleşti. Bunu, onu savunanlar yapmadı. Hele kullananlar, hiç değildi. Onu simgeleştirenler; başörtüsüne karşı saçma, histerik, paranoyak ve hukuksuz bir savaşı başlatanlardı. Onları herkes tanıyor: Cumhuriyetin kazanımlarını kendi hanelerine yazıp, 80 yıldır bu ülkenin tüm kaynaklarını aralarında paylaşan bir avuç harami. Yani, milletin ensesine binip sırtında sopa kıranlar.

Niye yaptılar bunu?


Hikâye uzun. Ve dahi karmaşık.
Birincisi, yabancılaşma sendromu. Ta İttihat ve Terakki’den beri, hatta Jön Türklerden beri korkuları var. Yabancılaşmış unsurlar bunlar. Ruh kökleri bu topraklardan sulanmamış. Bir tür entelektüel haymatlos (vatansız) hükmündeler. Kendilerini yabancı hissediyorlar. Başörtüsü onlara yersiz olduklarını hatırlatıyor.


İkincisi, efendilerine karşı mahcubiyet. Onların Müslüman halka bakışı bir acı çıkarma. Sizin yüzünüzden gâvurlaşamıyoruz hırçınlığı. Efendilerine karşı kendilerini mahcup ettiğimizi düşünüyorlar. Erkek arkadaşlarına kendisini konağın hanımefendisi diye pazarlayan kapıcının kızı rolündeler. Kendilerine konağın hanımı değil kapıcının kızı olduğunu hatırlatanlara diş biliyorlar.


Üçüncüsü, ahlâk sorunu. Başörtüsü, kadının üzerindeki İslâm’ı temsil ediyor. İslâm’sa ahlâki olanı. Onlar ahlâki olanı çoktan “çağdışı” ilan etmiş durumdalar. Ahlâksızlık, “çağdaşlık”. İçki, faiz, çıplaklık “uknum-ı selase”leri; yani çağdaşlığın olmazsa olmaz üç rüknü.


Derken başörtüsü sorunu birden uluslararası soruna dönüşüverdi. Bunda bizim militan laiklerin katkısı küçümsenemez. Fakat bu yine de her şeyi açıklamıyor.


Fransa sömürgeci köklerine yeniden döndü ve “bilgeler kurulundan” çıkan karar doğrultusunda devlete ait ortaöğretim kurumlarında yasaklama sürecini başlattı.


Dikkat: Üniversitede böyle bir yasak hiç söz konusu değil. Bizdeki yobazlığın sınırlarını düşünün. Özel ve dini ortaöğretim kurumlarında da yasak söz konusu değil. İşin özeti, Türkiye eğer başörtüsü konusunda Fransa ayarına gelse, bu Müslüman kamuoyu için düğün bayram olacak. Seviye farkını siz hesap edin.
Fransa cumhurbaşkanı sivil tepkileri dikkate alarak Şubat ayında meclise gelmesi düşünülen yasayı geri çevirir mi, bilinmez. Bu uzak bir ihtimal de değil. Gösterilecek tepkilere bağlı biraz da. Yani çok sıkı tepki vermek gerek. Her yerde, her vasıtayla, her platformda…


Konuya ilgi duyan Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları uluslararası nazirleriyle yeterli bir koordinasyona girmiş görünmüyor. Bu bizim eksiğimiz. Behemehal giderilmeli. İstanbul’un göbeğinde bir otelde Fransa’daki müstakbel yasaya karşı yapılacakları görüşmek üzere uluslararası bir toplantı yapılıyor, bundan ilgili STÖ’lerin ya haberi yok, ya son anda haberdar oluyorlar.


Fakat, şer gibi görünen bu durum uzun vadede hayra vesile olacak gibi. Tüm dünyadaki mazlumlar, hatta ABD içindeki ezilen yoksul kitleler, dünya egemenlerinin İslâm’ı neden “şeytanlaştırdıklarının” hikmetinden sual edecekler, ediyorlar.


Toz dumandan göz gözü görmüyor. Fakat zaman gergefini dokuyor. Yoksullar, alttakiler, hak arayan erkekler, iffet arayan kadınlar, adalet arayan toplumlar, aile arayan bireyler, sadakat arayan eşler, özetle kendini arayan herkesin önünde duracağı tek kapı görünüyor: İslâm…


Bu Müslümanlara rağmen böyle. Unutmayın: “Kim sorumluluğunun bilincine varırsa, Allah onun için bir çıkış yolu gösterecektir.” (65.2)

Mustafa İslamoğlu


Ekleme Tarihi: 11.07.2008 - 02:41
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 625 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
***Murat*** (48), behlul (50), hatice57 (44), GaZZe (60), erveysel (61), Abdulkadir22 (31), samyeli13 (47), candeniz (24), balacan (54), abdulkadir (31), babam veben (55), askbumu (43), sahra_yagmur (37), halit42 (39), Babacan52 (56), gurbetcigenc (33), Fikret1972 (52), NuR_EFSAN (39), jopp777 (47), pempe1987 (37), Nur baçesi (28), seyhzadem (36), Mustafa Alptug (41), gunes_akca (35), KanKaZ (36), hsusal (72), olimp_ (45), ufkumuzvar (42), gakkosfatih (42), HIKKI (51), Selale1 (49), Yasin Tural (36), nebitdag (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55087 saniyede açıldı