budesonide ivermektine generique rhinocortgenerique rhinocortgenerique stromectol cipralex ciprine cipro med cipro clamycin clarinex clarithrocine claritin claritine claromycine claropram clavamox clavu basan cleocin climara clobex clocim clomid clopin clot basan clozaril co acepril co atenolol co diovan co enalapril co enatec co epril co lisinopril coaprovel colcrys colofac combivir compazine competact concor plus concor confortid conjugen convulex copegus corangine
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » *** NAMAZ PLATFORMU *** » TESLİMİYETİN BÖYLESİ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
TESLİMİYETİN BÖYLESİ

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 13:01
Cinsiyeti: Bayan 
Hiç Cuma namazına geç kaldığınız oldu mu? Veya, telaşlı telaşlı camiye girişiniz, avluda oluşmuş uzun safların arasında boş yer arayışınız.ve boş yer bulamayıp da yüreğinizin sıkıntıya kapıldığı bir anınız oldu mu hiç? Şahsen böyle bir durum yaşamadım, ama Cuma namazına geç kalıp da yer bulamayan birisini iyi hatırlıyorum ve kolay kolay unutacağımı da sanmıyorum.

Günlerden cumaydı. Yağmur Cuma namazından yarım saat önce bardaktan boşalırcasına yağmıştı Ankara sokaklarına. Her tarafta ıslaklık, çamur ve kimi yerlerde de su birikintisi. Buna rağmen insanlarda tatlı bir hareketlenme vardı. Hareketliliğin sebebi, yaklaşmakta olan Cuma namazıydı.

İnsanlar ikişer üçer gruplarla ıslak sokaklarda yürüyerek, yakınlarında bulunan camileri yavaş yavaş doldurmaya başlıyorlardı. Ben de katıldım bu grupların arasına. Erken gitmeme rağmen caminin içi hınca hınç doluydu. Çaresizlikle yanımda getirdiğim seccâdeyi serip, cami avlusunun kuru bir kenarında beklemeye başladım.

Derken diğer insanlarla birlikte, cami avlusunun kuru yerleri de tamamen doldu. Boş kalan yerlerde ise ya çok ıslaklık ya da su birikintisi vardı. Gelen insanlar yerleri gördüklerinde hemen başka camilere yol alıyorlardı.

Cami imamı, hutbesinde; karlı dağların başında, yağmur çamur demeden, gece gündüz ıslak elbiseleriyle nöbet tutan askerlerimizden söz ediyordu. Sınırdaki şehitlerimizden, evet, vakti girince aşırı yağışlı havayı ve ölüm korkusunu bile hiçe sayarak tüm teslimiyetiyle namazını kılan, o sırada da acımasız bir kurşuna hedef olmuş şehitlerimizden bahsediyordu imam efendi. İster istemez insan dalıp gidiyordu yerdeki su birikintilerinin içerisine ve elinde olmadan ürperiyordu insan.
Müezzinin kametiyle, dalan gözler, düşünen akıllar yerine geldi. Kimleri oturuşunu değiştirdi, kimileri de hemen ayağa kalkıp saftaki hizayı düzeltmeye çalıştı. Ben de birkaç metre önümdeki su birikintisinden gözlerimi ayırarak katıldım saftaki hizaya.
İmamın tekbiriyle tüm akıl ve gönül sahipleri, hep “birlik”te Kainat Sultanının huzurunda ellerini ve gönüllerini bağlayıp başlarını eğdi. Tam, imamın Fatiha’yı okuduğu sırada koşarak gelen birini fark ettim birden. Belli ki o da namaz kılacak yer arıyordu. Ama yerdeki sular engel oluyordu. O anda başka camiye de gitse namazı kaçıracağı kesindi.

Hiç düşünmeden elindeki kitabı, başına gelebilecek şekilde suyla kaplanmış betonun üzerine koyup bizim gibi kainat sultanının huzurunda ellerini bağladı. Hocanın “tekbir”iyle herkes rükûya, sonra da secdeye kapandı. O genç de “tek”, “bir” olanı kainatın her bir yerinde aklen görüp, kalben hissettiği için teslim olmuştu bütün “ben”liğiyle o Sultan-ı Zîşâna. Ve bu fiili de tevekkülü getirmişti dolayısıyla. Belki de bu hislerle beraber öylece kapandı su birikintisinin üzerine hiçbir tereddüde kapılmadan.

Namaz biter bitmez yerdeki ıslanmış kitabını kapıp, koşarcasına cami avlusundan çıktı. Hem de ıslanan pantolonuna hiç bakmayıp aldırış etmeden. Herkes hayretle o genin arkasından bakakalmıştı. Kendime sordum; acaba öyle bir durumda suya ben de kapanabilir miydim bütün teslimiyetimle?
Belki soruma net bir cevap gelmedi kalbimden. Ama, o cevabı çözecek bir şifre düştü gönül kutucuğuma;
İçinizde ne taşıyorsanız dışınızda onu bulursunuz.

Hüseyin Yılmaz

Gönderen : Ilknur Doğanay

hossada
Ekleme Tarihi: 29.01.2008 - 22:03
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 730 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
jakup (32), muzocel26 (58), salihhazar (55), Beyza (56), cs7014 (50), oezkan (51), kara61 (66), aetkral (51), kubratalp (48), K.GOCERLI (27), cecenmucahidi (33), yaburka (49), violine (44), mavi_ruya (48), mbahaddin (55), Kerim_Bey (36), Süreyya (66), yemenici68 (56), mecid (43), kerime (42), mehmet_eyigör_6.. (28), tokayca (51), hasan5335 (36), volkan33 (54), mgunhan (48), ttufan (42), isvec (65), beyazguel (38), atay (62), sonromeo2 (47), kulibo (38), Zeynepgul (44), nihat 60 (44), g_neferalperen3.. (46), sebiarus (55), hace (41), EsmerKiz-NL (39), n@ksýben (43), pedino (54), hatice 1975 (49), hesbollahi (45), hafýz_ (37), ozel (68), fethic (55), hacimeryem (54), telve (52), Levent75 (49), züleyha hanc&ya.. (47), erciyas tamer (46), m.kýl&ya.. (53)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54803 saniyede açıldı