generique kaletra stromectol kaletra lopinavir ritonavir chloroquine oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » “Hişşşt Hişşşt Geeeliiyor!”

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Fazılmirza su an offline Fazılmirza  
“Hişşşt Hişşşt Geeeliiyor!”

48 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2007
En Son On: 09.04.2008 - 17:24
Cinsiyeti: ----- 
“Hişşşt Hişşşt Geeeliiyor!”
Murad Salih

Çok lüks bir binanın umumî tuvaletinde, lavaboya ayağını uzatarak abdest almaya çalışan bir hanım gören insan gibi bir insan şöyle düşünür: “Ulan çuvalla paranız var, halkı müslüman bir ülkede lüks binalar inşa ettiriyorsunuz ama, müslümanların abdest almaları için uygun bir yer yapmak aklınıza bile gelmiyor... Kendi toplumunuzun ihtiyaçlarına bu kadar bigâne kalınır mı?”

Bir de Ayşe Arman’nın Hürriyet’te yayınlanan yazısındaki gibi düşünen bir garip tür yaşıyor bu ülkede...
Bunların sayıları çok az ama sesleri pek gür... Üstelik de bu ülkeyi babalarının çiftliği sanıyor olmalılar ki, herkesin kendileri gibi olmasını istiyorlar. İşte o arsız yazıdan bir bölüm:
(Artık kadınlar tuvaletinde ayağını lavaboya uzatıp abdest alan kızlara mı rastlayacağız?
09 Ocak 2008
Nazlı Z. 27 yaşında. Koç Üniversitesi mezunu. 5 yıldır yabancı bir şirkette çalışıyor ve eğitimler veriyor.
Aşağıda okuyacağınız maili yollamış, bana ilginç geldi, yeni dönemin önümüze getireceği yeni tartışmalardan birinin habercisi. (..)

ÜLKEMDE KENDİMİ AZINLIK HİSSETMEK

Pazar günü, Sakıp Sabancı Müzesi'nde Abidin Dino Sergisi'ne gittim. Sergi oldukça güzeldi. Sonra köşkün zamanında Sabancılar tarafından kullanılan tarafını gezmek istedim. O bölümdeki "kadınlar tuvaleti"ne girdim. İçeride üç türbanlı genç kız vardı. Yanlarından geçip, kabine girdim. Çıktığımda birini ayağını lavaboya uzatmış, abdest alırken gördüm. Yerler sırılsıklamdı, lavabo kenarı da aynen öyle. Şok içinde yanındaki lavaboya elimi yıkamak üzere uzandığımda, ayağından sıçrayan suların elime geldiğine de şahit oldum. O anda tepem attı. "Burası bu iş için uygun bir yer değil" diyebildim. Kız ise "Başka yer yok, n'apim!" demekle yetindi. Başka bir şey söyleyemeden, apar topar tuvaletten çıktım. Çıktığım gibi de ilk gördüğüm güvenlik görevlisine durumu anlattım ve şikáyet ettim.
Yanlış anlamayın, konu "türban" değil. Konu, insan hak ve özgürlükleri ve hijyen. Genç kızın türban takması onun hakkı ise, ben bunu eleştiremem. Ama Sakıp Sabancı Müzesi gibi bir yerde, tuvalette ayaklarını yıkamak, abdest almak onun hakkı değil. Ya da ellerimi hijyenik olmayan bir ortamda yıkamak zorunda kalmam bana haksızlık!
Ama olayın tek boyutu hijyen de değil, bu aslında "meydan okuma." Çünkü Sakıp Sabancı Müzesi'nde abdest sonrası namaz kılınacak bir yer yok. O zaman niye abdest alınıyor? Ayrıca dinimizde şartlar el vermiyorsa abdest almadan namaz kılmak da mümkün. Böyle bir durumda, gerçekten orada abdest almak şart mı? Yoksa göstermelik mi? Bir tür meydan okuma mı? "İstediğimi istediğim yerde yaparım" mı? Kızın cevabı, "Başka yer yok, n'apim" idi. Yani her yerde, bir mescit olması mı gerekiyor? Bana kalırsa, her şeyin bir yeri ve zamanı var. Bunun zamanı o an ve orası olmamalıydı. İşte o manzara, bana bu ülkede "azınlık" olduğum hissini verdi. Artık ben, kendi haklarımı ve özgürlüğümü zorla savunmak zorunda kalıyorum.)
Yazı böyle...

Bu yazı ile ilgili yorum yaparken bazı kelimeleri en yalın haliyle kullanmak zorunda kaldım. Bu durum nezih duyularınızı şüphesiz zedeleyecektir ama konuyu başka türlü izah da mümkün görünmüyor... Yani dişinizi biraz sıkacaksınız..
Müslüman olmayan laik/kemalist/ateist bir kadın, alkolü fazla kaçırıp o lavaboya kusunca bir şey olmuyor... Balgamını, salyasını, sümüğünü aynı lavaboya boca edince de... Ama aynı lavaboyu türbanlı bir müslüman kadın abdest almak için kullanınca vaaay!
Mideler bulanıyo... Sinirler geriliyo... Şikayetlere gidiliyo...
Nedir bu?
Kusmuk/balgam/salya/sümük mü yoksa abdest alırken yıkanan ayaklardan lavaboya giden su mu daha tiksindiricidir?
Cevap belli...
Belli olduğuna göre mesele yapılan, midelerinin kaldırmadığı asıl şey abdest suyu değil bizzat abdestin kendisidir, tesettürdür ve bu ikisinin işaret ettiği İslâmdır...
Yani mesele hijyen değil İslâmdır..
Mesele hijyen olsaydı; aynı kişiler, sırf Fransız köylülelerinin çıplak ayaklarıyla çiğnendiği ve uzun bir süre şişe de veya fıçıda bekletidiği için şişesine bilmem kaç bin dolar ödedikleri otantik Fransız şaraplarını, bayıla bayıla o hassas midelerine indiremezlerdi: Tiksinirlerdi...
Mesele hijyen olsaydı; yazın 5 yıldızlı otellerin havuzlarına çuvalla para ödeyip nasıl girebilirlerdi ki: O havuzlara herkes kafasından ayağına ne kadar kıl, tüy, mikrop, virüs, bakteri, ölü deri, salya, sümük,ter, bok ve sidiğiyle birlikte girdiği halde en ufak tiksinti duymadan, o havuzlarda şapur şupur yüzmüyorlar mı? Bu ne midesizilik böyle: Öğğğğkkk!
Mesele hijyen olsaydı; kendi evlerinin küvet ve jakuzilerinde keyif yaparken niye aynı tiksintiyi hissetmiyorlar: Vücutlarındaki bütün kıl, tüy, bok, sidik, salya sümük, mikrop, bakteri ve virüsler de aynı suda onlarla beraber küvet veya jakuzi keyfi yapmıyor mu? Bu ne midesizlik böyle: Öğğkkk!
Mesele hijyen olsaydı sokağın bütün kir/pislik/mikrop/virüs/bakterilerini altına ve üstüne biriktiren ayakkabılarını evlerine girmeden önce, bizim gibi çıkarır ve ayakkabılığa koyarlardı... Bunlar evlerinde de aynı ayakkabılarla girip dolaşmıyorlar mı? Bu ne midesizilik böyle: Öğğğğkkk!

Mesele hijyen olsaydı, hijyenik açıdan evde beslenmesi en sakıncalı hayvanlardan biri olan köpeklerini yatak odaları, mutfakları ve banyoları dahil evlerinin her yerini mikrop dolu salyaları, bokları, çişleri, kılları ve tüyleriyle kirletmelerine göz yumabilirler miydi? Kollarına sıçramış bir minik damla abdest suyundan bulanan o hassas mideleri, itleri ağızlarını, yüzlrini şapur şupur yalarken de bulanmaz mıydı?
Demek ki, mesele hijyen değil İslâmdır..
İslâmın Sakıp Sabancı Müzesi’ne bile girmiş olmasıdır...
Varoşlarda ,kasabalarda, köylerde hapsolunmuşken gözün görmediğine gönül katlanıyordu...
Ama şimdi öyle değil...
İslâmı ense köklerinizde hissediyorsunuz ve korkuyorsunuz...
“Ya günün birinde bu İslâm bizim eve de gelirse!...”
Gelecek tabiî...
Bizim eve nasıl geldiyse, sizinkine de öyle gelecek...
Nasıl mı gelecek?
bunu siz belirleyeceksiniz...
Ona dostsanız dostça, düşmansanız düşmanca gelecek...
Üstelik de sizin umduğunuzdan çok daha kısa sürede –adeta ışık hızıyla- gelecek...
Kendinizi buna hazırlasanız ve kusmuktan, salyadan, sümükten, boktan, sidikten, mikroptan, virüsten, bakteriden, köpekten bulanmayan midelerinizi -ehil bir psikiyatrist yardımıyla mı olur, başka bir yolla mı onu bilemeyeceğim ama- bir elden geçirtseniz de, öyle olmayacak şeylerden boş yere bulanmasalar...
Madem bu ülkede azınlık olduğunuzu 84 yıl sonra anladınız... Ona göre davranmayı öğrenmek için umarım bir o kadar yıl beklemeyi düşünmezseniz...
Çünkü durum sizin zannettiğinizden çok daha ciddi...
İslâm her an sizin evinizin kapısını da tıklatabilir...
Ve o her tıklattığı kapıdan, muhakkak içeri girer: Dostsanız dostça, düşmansanız düşmanca...
Seçim sizin...

Baran Dergisi'nden

Kaynak. http://siradisi.e-politica.com/viewt...hp?p=6146#6146
Ekleme Tarihi: 24.01.2008 - 16:58
Bu mesajı bildir   Fazılmirza üyenin diğer mesajları Fazılmirza`in Profili Fazılmirza Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 846 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
dayi054 (64), ÝsmailEn.. (56), kibris (56), merickizmaz (51), RUYAM (36), yükselelektrik (54), selcukosman (48), Aycan (57), HuZuR_38 (45), babakadir (45), Cihan Ersoy (46), servet ekici (51), ayhan3867 (47), erhankaya351 (40), Kizmaz (51), EBRARALEYNA (47), erkan34 (51), efira (37), Sirac Barman (53), bedevi5 (65), Sadettin Dursun (41), cartime (55), S.Ekici (51), ALTUN (45), vus_lat (45), ayaza (38), drkdn (45), fetih60 (34), beko03 (76), talha türk&cced.. (33), dilara1 (26), asudetuba (43), struggle (42), Ayhan_Esad (41), nnur (47), YSBY (53), COLONEL (37), nazmi (47), umit535 (52), hsalma (42), ByAfatsum (36), nuretin (61), malkomxaa (42), salma (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64793 saniyede açıldı