ivermectine ivermectin ivermectin kaletra stromectol oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 8 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ehlihikmet su an offline ehlihikmet  
Themenicon    Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 08.11.2006
En Son On: 25.01.2007 - 16:46
Cinsiyeti: ----- 
Hz. Muhammed, Allahın birinci ve en büyük Kuludur.

Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor.

Benim senin adın silinir. Fakat sonuca kadar

O ölümsüzdür



Mustafa Kemal Atatürk




ATATÜRKÜN <>SON MESAJI

Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman,

dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:

"Bütün dünyanın Müslümanları, Allahın (C.C.) son peygamberi Hz.Muhammedin (S.A.V.) gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz.Muhammedi (S.A.V.) örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli, İslâmiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli; zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir."

Mustafa Kemal Atatürk bu mesajı,

Başbakan ve Dışişleri Bakanı vasıtasıyla dünyaya açıkladı

Prof. Dr. Hanif Fauk

Urduca yayınlarda Atatürk

A.Ü.Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara 1979,s.102


EY.. ATATÜRKÜ SEVDİĞİNİ ZANNEDENLER;

EY.. O ÖLÜMSÜZÜ KENDİ VEHİMLERİYLE ÖLDÜ ZANNEDENLER;

VE EY.. ŞU GÖLGELİK ÂLEMİN ÖTESİNDE GERÇEK, BÂKİ,

ÖLÜMSÜZ BİR ÂLEMİN VARLIĞINDAN BÎHABER OLANLAR.



O MÜBAREK NEFESTEN SON OLARAK ÇIKAN

ALEYKÜMÜS SELÂM KELİMESİ NİÇİN İFÂDE OLUNMUŞTUR,

İDRÂKİNDE MİSİNİZ ACABA?



O AN, O GÜZİDE KULU SELÂMÜN ALEYKÜM YÂ KEMÂL

DİYE KARŞILAYAN ULU KİŞİNİN SÖZÜNE KARŞILIK OLARAK

SÖYLENMİŞ KUTSAL BİR KELÂMDIR!



ZAMANI GELİP DE; ÂLEMİ BEKÂYA GÖÇTÜĞÜNÜZDE,

BU GERÇEĞİ ANLAYACAKSINIZ!




Büyük olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin;

hiç kimseyi aldatmayacaksın,

memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, hedefe yürüyeceksin.

Herkes senin aleyhinde bulunacaktır;

seni yolundan çevirmeğe çalışacaktır,

İşte sen buna direneceksin. Önüne sayısız engeller yığacaklardır.

Kendini büyük değil, küçük, zayıf, araçsız, bir hiç sayarak,

Kimseden yardım gelmeyeceğine de inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyüksün derlerse,

Bunu söyleyenlere güleceksin



ATATÜRK







Gerçekleri bilen, yüreğinde ve vicdanında, mânevi ve kutsal hazlardan başka zevk taşımayan insanlar için, ne kadar yüksek olursa olsun, maddi makamların hiçbir değeri yoktur

(S.D.Cilt 1, Sahife:264,30-Temmuz-1922,T.D.T ENST.Yayını,1989)



Cenab-ı Hak riayetkâr kılmaya mecbur tuttuğu insanların

esasen âl-i vicdanındaki ihtiyacat-ı hakikiyesini tamamen bilir. Binaenaleyh gönderdiği kitap tamamen o ihtiyacata mutabık

hükümler ihtiva eden bir kitaptır.

Ve efendiler! İlmi hakikatin en son emrettiği kanun böyle olabilir.

Taklit ile, tebdil ile (değiştirme ile) kanun olamaz,

kanun, kanun-u hakiki olmak lâzımdır, kanun-u tabii olmak lâzımdır. Yani, kanun-u ilâhi olmak lâzımdır

Yazgısını, KENDİNİ ZİNCİRE BAĞLAYAN KİŞİLERE bırakan uluslar,

o kişilerin keyif ve emellerine oyuncak olmaya karar vermiş,

boğun eğmiş sayılırlar. Bu tür uluslar, talihlerini ellerine bıraktıkları insanlar başarılı oldukça o insanların daha güçlü baskısı altında kalırlar.

Başarılı olmazlarsa; felâket, çökme yalnız o insanları değil,

onlara bağlı olan sosyal toplumu da bulur.

O halde, her iki ihtimalde de böyle bir ulus felâkete uğrar

(S.D. Cilt 2,T.D.T ENST.Yayını Sahife 30, Ocak 1922)



Her ne sûretle olursa olsun, ulusa hizmet edenler, ulustan büyük mükâfatlar bekliyorlarsa, kesinlikle doğru bir harekette bulunmuş olmazlar. Ulustan çok şey istememeliyiz. Hizmet edenler, görevlerini yerine getirmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır

(S.D. Cilt 2,1989,T.D.T ENST.Yayını, 1989, Sahife:95,31-1-1923)


Kurtuluş savaşında, benim de ulusuma ettiğim bir takım hizmetler olmuştur, sanırım. Fakat bunlardan hiç birini kendime mâl etmedim. Yapılanın hepsi ulusun eseridir, dedim. Aranacak olursa doğrusu da budur. Beni seven arkadaşlara tavsiyem şudur:

KENDİNİZ İÇİN DEĞİL, FAKAT BAĞLI BULUNDUĞUNUZ ULUS İÇİN ELBİRLİĞİ İLE ÇALIŞALIM. ÇALIŞMALARIN EN YÜKSEĞİ BUDUR

(S.D. Cilt 2, Sahife:115,Nimet (S.D. Cilt 2, Sahife:115,Nimet Unan;1959 T.İT.ENST.Yayını)Unan;1959 T.İT.ENST.Yayını)



Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle davranırken Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi diye bile düşünmemelidir. Hatta en mutlu olanlar, hizmetlerinin bütün kuşaklarca bilinmez kalmasını seçecek karakterde bulunanlardır. Bir adam ki, ülkenin ve ulusun mutluluğunu düşünmekten çok kendini düşünür, bu adamın değeri değersizliktir. Asıl değeri kendine veren ve bağlı olduğu ulus ve ülkeyi ancak kendi kişiliği ile var sayanlar, uluslarının mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar

(S:d: Cilt 2,T.D.T.ENST.Yayını, 1989,17-3-1937, sahife :325)





NEDEN LAİKLİK:

;Kutsal ve ilâhi olan inanç ve vicdanımızı,

karışık ve dönek olan her türlü çıkar ve ihtirasların göründüğü sahne olan siyasetten

ve siyasetin bütün organlarından

bir an önce ve kesinlikle kurtarmak,

ulusun dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur

(S.D.Cilt 1,T.D.T.ENST.Yayını,1989,Sahife:348,Mart-1924)

Bizim yüzümüz her zaman temiz ve pâk idi

ve daima temiz ve pâk kalacaktır.

Yüzü çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar,

bizim vatanseverce, vicdanlıca ve namusluca

hareketlerimizi küçük ve çirkin ihtirasları yüzünden

çirkin göstermeğe kalkışanlardır

(Nutuk 2,Sahife:1174,Türk Tarih Kurumu Yayını 1984)



En iyi fertler, kendinden ziyade mensup olduğu toplumu düşünen, onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına hayatını veren insanlardır

(1930,Ayın Tarihi, Cilt 24,Sayı:82-83,1931)




İnsanlar ferdi olarak çalışırlarsa muvaffak olamazlar.

Çünkü Allah insanları yaratırken onlara öyle bir hacet vermiştir ki

her insan hemcinsi ile çalışmağa mecbur ve mahkûmdur.

Bu iştirak faaliyeti âdeta bir ihtiyacı ilâhi olunca,

maksatları birleştirmenin nasıl zaruret olduğunu kolayca anlarız

(S.D. Cilt 2, T.D.T.ENST:Yayını 1989, Sahife:129,16-3-1923)

İnsanlar daima yüksek, soylu ve kutsal amaçlara yürümelidirler.

Bu davranış biçimidir ki, insan olanın vicdanını, aklını ve tüm insanlık kavramlarını doyurur.

Bu şekilde yürüyenler ne kadar büyük esirgemezlikler gösterirlerse

o kadar yükselirler ve bu hareket biçimi mutlaka alnı açık olur.

Çünkü alnı açık, aklı açık, kalp ve vicdanı açık insanlar tarafından yönetilebilen toplumlar,

ancak bu anlamda hareketlerin takipçisi olabilirler

(S.D. Cilt 3,T.D.T.ENST.Yayını 989, Sahife:119)

Bir ulusun namuslu bir varlığa, saygın bir duruma sahip olabilmesi için,

o ulusun yalnız bilgi ve teknikte üstün olması yetmez.

Her bilimin, her şeyin üstünde bir özelliğe sahip olması gerekir ki,

o da ulusun belirli ve müspet bir karaktere mâlik bulunması gereklidir.

Böyle bir karaktere mâlik olmayan bireyler ve

böyle bireylerden meydana gelmiş uluslar

hiçbir dakika gerçek bir devlet meydana getirmiş olmazlar.

Böyle uluslar birer fesat ocağı olurlar

(S.D. Cilt 2, T.D.T.ENST.Yayını 1989 Sahife:146)

;Ahlâkın millet teşkilinde yeri çok büyüktür...

Ahlâk dediğimiz zaman ahlâk kitaplarında yazılı olan

veya bir takım ahlâk hocalarının tavsiye ettikleri nasihatleri murat etmiyorum. Murat ettiğim ahlâk milli ve sosyal ahlâktır...

Kaynağı da cemiyettir, millettir.

Ama üzülerek belirtmeli ki çöküş,

ahlâk ve mânevi alana değin yayılmış görünüyor.

Hiç kuşku yok ki, bu büyük ülkeyi, bu koca ulusu yok olma,

tepelenme uçurumu kenarına getiren başlıca etken bu olmuştur

(Nutuk Cilt 2, 1969, Sahife:637)





Kendisine büyük Atatürk diye hitap edildiğinde:

"İsmime böyle riyakâr kelimeleri karıştırmayınız"

diye uyarıda bulunurdu

(Kılıç Ali, Atatürkün Hususiyetleri, Sahife:117,1955)



Biz cahil dediğimiz zaman

mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz.

Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.

Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi,

klâsik tahsil görmemiş olanlardan da

hakikati gören âlimler çıkabilir

(Atatürk 22-3-1923 S.D.Cilt 2. Sahife: 136)



Her ulusun kendine özgü geleneği, kendine göre ulusal özellikleri vardır. Hiçbir ulus bir başka ulusu tıpkısıyla taklit etmemelidir. Çünkü böyle bir ulus ne kendini benzettiği ulusun aynı olabilir, ne kendi ulusal bütünlüğünde kalabilir

(S.D. Cilt 2, T.İ.T.ENST.Yayını 1959, Sahife:150 21 Mart-1923)


İnsanlığın tümünü bir vücut ve bir ulusu bunun parçası saymak gerekir. Bu vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün kısımlar etkilenir

(S.C.Cilt 2,T.D.T.ENST.Yayını 1989, Sahife:326)



ÇALIŞMADAN, YORULMADAN, TERLEMEDEN KOLAY YOLLARLA KAZANMAYI ALIŞKANLIK HALİNE GETİREN MİLLETLER, ÖNCE HAYSİYETLERİNİ, SONRA İSTİKLÂLLERİNİ VE NİHAYET, İSTİKBALLERİNİ KAYBEDERLER.



İnsanlara feyiz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir,

ekmel (en mükemmel) dindir.

Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevâfuk (muvâfık) ve tetâbuk (uygun) etmektedir.

Eğer akla, mantığa ve hakikate tevâfuk (muvâfık) etmemiş olsaydı, bununla diğer kavânin-i tabiiyye-i ilâhiye (tabiattaki ilâhi kanunlar) beyninde (arasında) tezat olması icab ederdi.

Çünkü bilcümle kavânin-i kevniyyeyi (mevcudatın kanunlarını) yapan Cenâb-ı Haktır

Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam,

buna da öyle inanıyorum.

Şuura, muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor

Milletimiz din ve dil gibi temelli iki fazilete sahiptir.

Bu faziletleri hiçbir kuvvet

milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamaz



"EFENDİLER UZMAN KİŞİLERCE BİLİNİR Kİ,

YASA YAPAN İNSANLAR BİR TAKIM SEÇKİN

NİTELİKLERE SAHİP OLMAK ZORUNDADIRLAR.

O NİTELİKLERDEN BİRİNCİSİ ŞUDUR EFENDİLER;

YASAYI ÖNEREN, YASA YAPAN, YASA KOYAN

BİR KİŞİ, İNSANLIĞIN BÜTÜN DÜŞÜNCE VE

DUYGULARINI HERKESTEN DAHA ÇOK

SEZİNLEMİŞ VE KAVRAMIŞ OLMALIDIR!

ÖTE YANDAN DA BENLİĞİNİ HERKESTEN

DAHA ÇOK VE TÜMÜYLE, BÜTÜN KAPSAMIYLA

BUNLARDAN SAKINDIRMAK GÜÇ VE YETENEĞİNE

SAHİP OLMALIDIR! BU SEÇKİN NİTELİĞE

SAHİP OLMAYAN KİŞİLER, İNSAN TOPLULUĞU İÇİN

YASA YAPMAK HAK VE YETKİSİNDEN

YASAKLANMIŞLARDIR!

EFENDİLER! YASALAR EGOİST DUYGU VE DÜŞÜNCELERE

DAYANILARAK VE ONLARA BAĞLANARAK

YAPILAMAZ."



(S.D.Cilt 1, T.D.T.ENST.Yayını 1989,Sahife:213,1-12-1923)







YÜCE ALLAH, KİTÂB-I KERİM'İNDE KULLARI İÇİN NE BUYURUYOR

BİR DEFA DAHA DİKKATLE OKUMAĞA ÇALIŞALIM

"HEM KENDİLERİ ALLAH'I UNUTMUŞ, HEM (ALLAH) KENDİLERİNİ (KENDİ GERÇEKLERİNİ) KENDİLERİNE UNUTTURMUŞ OLANLARDAN OLMAYINIZ! ZİRA ONLAR, FÂSIKLARIN TA KENDİLERİDİR."
(Haşr Sûresi, Âyet 19)

"ŞİMDİ BANA HABER VER, HEVA VE HEVESİNİ TANRISI EDİNMİŞ, KENDİSİNİ ZAHİRİ BİR İLİM ÜZERİNE, ALLAH (C.C.) ŞAŞIRTMIŞ, KULAĞINI, KALBİNİ MÜHÜRLEMİŞ, GÖZÜNE DE BİR PERDE GERMİŞ BİR KİMSEYE, ALLAH(C.C.)'DAN BAŞKA KİM HİDAYET EDEBİLİR?

HALÂ DÜŞÜNMEYECEK MİSİNİZ?"

(Casiye Sûresi, Âyet 23)





Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi


Ey Türk Gençliği birinci vazifen ,

Türk istiklalini , Türk cumhuriyetini ilelebet

muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.

Bu temel senin en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi ,seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek ,

dahili ve harici bedhahların olacaktır.

Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için , içinde bulunacağın vaziyetin

imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerait çok namusait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kast edecek düşmanlar,

bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin

mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın

tüm kaleleri zabt edilmiş bütün tersanelerine girilmiş,

bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi

bifiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim daha vaim olmak üzere,

memleketin dahilinde,iktidara sahip olanlar

gaflet ve delalet içinde ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidarın sahipleri şahsi menfaatlerini,

müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen,

Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kuvvet damarlarındaki asil kanda mevcuttur.



&#8220;Mukaddesattan mahrum fert ve milletlerin

payidar olmaları aslâ mümkün değildir!&#8221;



GAZİ MUSTAFA KEMAL

ATATÜRK



__________________
Semadan bir ses ki herkes bunu kendi lisaninda isitir.

Dabbe kuyrugu olan bir hayvan degil, sakali olan bir reculdür.
(Hz. Muhammed s.a.s efendimiz)


Bu mesaj 1 kez ve en son ehlihikmet tarafından 11.11.2006 - 18:00 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.11.2006 - 17:55
Bu mesajı bildir   ehlihikmet üyenin diğer mesajları ehlihikmet`in Profili zum Anfang der Seite
Dervis1 su an offline Dervis1  

7 Mesaj

Kayıt Tarihi: 24.08.2008
En Son On: 14.10.2008 - 01:29
Cinsiyeti: Erkek 
bu okuyup yazdiklarina inandigini zannediyorum, lakin ben inanmiyorum.
bu sekilde inandigi icin mi, o devrimleri milletin basina bella etti. Sapka devrimi, hele hele Harf devrimi gibi.ne kadar hakiki islam Alimi idam edildi biliyormusun? Bu gün kur'an okuyamayanin hesabini herkesi Allaha hesap verecegi gibi o nasil verecek dersin acaba?


Bu mesaj 1 kez ve en son Dervis1 tarafından 30.09.2008 - 00:05 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 30.09.2008 - 00:04
Bu mesajı bildir   Dervis1 üyenin diğer mesajları Dervis1`in Profili Dervis1 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
^^NuR^^ su an offline ^^NuR^^  

639 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 27.10.2005
En Son On: 26.02.2015 - 21:00
Cinsiyeti: Bayan 
bunlari atatürkmü söylemis
kusura bakmayin ama ilkokula giden cocuklar bile buna inanmazsevinçli
Ekleme Tarihi: 30.09.2008 - 21:44
Bu mesajı bildir   ^^NuR^^ üyenin diğer mesajları ^^NuR^^`in Profili ^^NuR^^ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KUTAY_ su an offline KUTAY_  

335 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.09.2008
En Son On: 22.03.2009 - 01:29
Cinsiyeti: Erkek 
inanılmaz zaten
Ekleme Tarihi: 04.10.2008 - 18:31
Bu mesajı bildir   KUTAY_ üyenin diğer mesajları KUTAY_`in Profili KUTAY_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
karaahmetoglu su an offline karaahmetoglu  
MADEM BÖYLE BİR YAZI VAR BİR DE ŞUNA BAKALIM

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 03.03.2005
En Son On: 29.09.2011 - 18:47
Cinsiyeti: Erkek 
AŞAĞIDAKİ YAZI BİR ALINTIDIR,ASLINDA BURAYA EKLEMEK İSTEMEZDİM AMA ATATÜRKE AİT OLDUĞU İDDİA EDİLEN MESAJLA İLGİSİ VAR VE ACABA HANGİSİ DOĞRU???
NE DERSİNİZ.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin dine bakış tarzını öğrenebilmek için, önce, okullarda çocuklarımıza okutulan tarih kitaplarına, sosyoloji kitaplarına bakmak lâzım.İstanbul’da 1931 yılında, Devlet Matbaası’nda bastırılan Orta Zamanlar Tarihi’nde İslâmiyet ve Hz. Peygamber (s.a.s.) aleyhinde yazılanlar, en koyu münkirleri bile utandıracak seviyesizliktedir.Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin resmî ideolojisinde İslâmiyet’in yeri yoktur. Çünkü “İslâm birtakım zevâta göre eskimiştir!”, “Hz. Muhammed (s.a.s.) nihayet bir çöl bedevîsidir”, “İslâmiyet’in yerine yeni bir din koymak lâzımdır ki, o da Kemalizmdir.” Nitekim Edirne milletvekili Şeref Aykut’a göre Kemalizm dininin altı esası, altı oktan ibaretti: Yani “Kemalizm dini, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılâpçılık, devletçilik, laiklik ve halkçılık prensiplerine dayanmalıydı.”
Kemalizmin, yeni bir din olarak yayılmasında Şeref Aykut yalnız değildi. İyi ama bu dinin peygamberi kim olmalıydı? Bu sorunun cevabını Behçet Kemal Çağlar verdi: Mustafa Kemal Atatürk!
Behçet Kemal, Süleyman Çelebi’nin meşhur Mevlid’ini Atatürk’e uydurmakta ve çıktığı Anadolu il ve ilçelerinde, başına topladığı kalabalıklara Atatürk Mevlidi’ni okutmakta hiçbir sakınca görmedi:
(…)
Alıntı:
Ger dilersiz bulasız oddan necât
Mustafâ-yı bâ Kemâl’e essalât.
Ol Zübeyde, Mustafâ’nın ânesi
Ol sedeften doğdu ol dürdânesi!
Gün gelip oldu Rızâ’dan hâmile
Vakt erişti hafta ve eyyâm ile.
Geçti böyle, nice ay nice sene
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene.
Merhaba ey baş halâskâr merhaba
Merhaba ey ulu serdâr merhaba!
Edip Ayel, Atatürk’e: “Sen bizim yeni peygamberimizsin!” diye seslenmekte geciktiği için dövünmeye başladı. Behçet Kemal’i geride bırakacak bir atılım içinde olması gerekirdi. Bunu gerçekleştirebilmek için, Atatürk’e yeni dinî sıfatlarla secde etmesi lâzımdı.
Edip Ayel, aruzun tumturaklı kalıplarıyla Türk edebiyatının en muhteşem dalkavukluk örneğini ortaya koydu:
Alıntı:
Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.
Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı’yla müsâvi
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!
Edip Ayel’in bu kükremesinden sonra bir tereddüt belirdi: Atatürk, yeni Kemalizm dininin Allah’ı mı olmalıydı; peygamberi mi?
Cumhuriyet devri şairlerinin bir büyük bölümü, Atatürk’e kıyamadılar. Onun üstünde de, altında da hiçbir gücün, hiçbir varlığın bulunmasına tahammül edemediler. Bu bakımdan, Atatürk’e hem Allah, hem de peygamber diye seslenerek kendilerinden geçtiler.
Behçet Kemal, Edip Ayel’den geri kalmak istemedi:
Alıntı:
Kaç yıldır Türkçe’ydi Tanrı’nın dili
İnsana ne ilâh, ne de sevgili
Ne de ana-baba aratıyordu
Her an yaratıyor, yaratıyordu.
Artık işaret verilmiş, yarış başlamıştı. İpi herkesten önce göğüslemeye çalışan atletler gibi, o devrin edipleri de ”Allah”, “tanrı”, “ilâh”, “Kâbe”, “put” gibi kelimelerle Atatürk’e daha önce ulaşabilmenin cezbesine kapılmışlardı.
Yüzlerce örnekten işte birkaçı:
Halil Bedii Yönetken çığlıklar koparıyordu:
Alıntı:
Tanrı gibi görünüyor her yerde
Topraklarda, denizlerde, göklerde
Gönül tapar, kendisinden geçer de
Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.
Kemalettin Kamu, kendisine milletvekilliği getiren şiirini kalabalıklara okumaya başladı:
Alıntı:
Çankaya;Burada erdi Mûsâ
Burada uçtu İsa
Bülbül burada varsa
Hürriyet için öter.
Ne örümcek, ne yosun
Ne mûcize, ne füsun…
Kâbe Arab’ın olsun
Çankaya bize yeter.
Sonra Faruk Nafiz Çamlıbel, sazını eline aldı:
Alıntı:
On milyon bel, iki kat olmuşken eğilmeden
O’nda on beş milyonun boyu birden uzaldı.
Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden
Taptığımız ne varsa, hepsi ondan şekil aldı.
1938 yılında, Faruk Nafiz, tanrısız kalmamak için, Atatürk’ü yüreğine bir put gibi oturttu:
Alıntı:
Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil
Kanlı bir göz yaşı nehrinde muazzam tabutun
Ey ilâhın yüce dâvetlisi, göklerden eğil
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!
Türk edebiyatında, tarihin hiçbir devresinde görülmeyen dalkavukluk ve putperestlik örnekleri, patlayan bir lağımın dehşet saçan kokusu ve manzarasıyla etrafa yayılmaya başlamıştı:
Akbaba’cı Yusuf Ziya Ortaç da sesini yükseltti:
Alıntı:
Topladı avucunda yıldırımı, şimşeği
Yoktan var ediyordu tanrı gibi her şeyi.
Nurettin Artam, dinin bütün nurlarından koparak kula kul oldu:
Alıntı:
Koca bir güneşin akşam olmadan
Dağların ardında sönüşü gibi
Millete can veren, vatan yaratan
Tanrının göklere dönüşü gibi.
Her zaman ırkıma büyük Baş Atam
Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!
Ömer Bedrettin Uşaklı da, Atatürk tapıcılığından kurtulamadı:
Alıntı:
Bir güneş gibi yalnız
Sensin ülkü tanrımız
Ey Türlüğün bütünü.
Vasfi Mahir Kocatürk de, kocaman yakıştırmalarla Kemalizm dininin müridleri arasında zikre başladı:
Alıntı:
Peygamber, tanrısına duymadı bu hasreti
Vermedi bu kudreti tanrı, peygamberine.
İlhami Bekir, alnımızın akına, katran karası elleriyle küfrün yobazlığını bulaştırmaya çalıştı:
Alıntı:
İlk adam, mavi gözlerle baktı toprağa
Toprağın haritasını çizdi bayrağa
Allah değil, o yazdı alın yazımızı.
Bu ruhsuz, bu köksüz, bu tatsız örnekleri uzatmak istemiyorum. Yalnız, Cumhuriyetin o kuruluş yıllarında, zilli-düdüklü dalkavuklar zümresinden, üç önemli ismin ayrıldığını belirtmek istiyorum:
Yahya Kemal, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet!
Nazım Hikmet, daha önce Marks’a ve Lenin’e kul köle olduğu için Atatürk’e secde etmedi. Hatta ona “Burjuva Mustafa Kemal” diye homurdanan şiirler yazdı.
Yahya Kemal’le Necip Fazıl, İslâm’ın âmentüsüne bağlı kaldılar.
Kemalizm dininin yeni öncüleri ise, imanın altı şartı olan İslâm âmentüsü karşısına,Kemalizm’in yeni âmentüsünü çıkardılar. Bazı devlet kuruluşlarında bastırıp dağıttıkları bu devrimci(!) âmentüyü şöyle yazarak ilân ettiler:
“Kahramanlık örneği olan ve vatanın istikbâlini yoktan var eden Mustafa Kemal’e, onun cengâver ordusuna, yüce kanunlarına, mücâhit analarına ve Türkiye için âhiret günü olmayacağına iman ederim.”
Halk, “halkçı” Kemalistlerin bu dehşetli dalkavukluklarından nefret ediyordu. Din ve dünya işlerini birbirinden ayırmaya çalışan Atatürk ise, kendisine takılan bu dinî sıfatlar karşısında şaşırıp kalıyordu.
—————————————————————–
—————————————————————–
2)
Kazım Karabekir şöyle anlatıyor Mustafa Kemal’in Tuğgeneralliğe Yükseltilmesi (1 Nisan 1916)” 10
Temmuz 1923 Ankara istasyonundaki kalem-i mahsus binasında Fırka nizamnamesini müzakereden sonra, Gazi
ile yalnız kalarak hasbihallere başlamıştık.
“Dini ve namusu olanlar aç kalmaya mahkumdurlar” dediler. Kendisini hilafet ve saltanat makamına layık
gören ve bu hususlarda teşebbüslerde de bulunan, din ve namus lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta
hutbe okuyan, benim kapalı yerlerde baş açıklığımla latife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık
teklifimi hoş görmeyen Mustafa Kemal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce, şu izahatı verdi:“Dini ve
namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar! Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek
mümkün değildir. Bunun için önce din ve namus anlayışını değiştirmeliyiz. Partiyi bunu kabul edenlerle
kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz!”
Bkz. Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası: Atatürk-Karabekir, Yayına hazırlayan: İsmet Bozdağ, Emre
Yayınları, Aralık 1991, s.143.
Aynı hatıraları Uğur Mumcu “Kazım Karabekir Anlatıyor” ismiyle neşretmişti. Oradaki ifade şöyledir:
“Bunun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız.” İsmet Bozdağ ifadeyi kendine göre yumuşatmış
olabilir. Devam edelim:
Karabekir 14 Ağustos 1923 tarihinde Türk Ocağı’nda verilen bir çay ziyafetine gitmeden önce şu
bilgileri işitdiğini bildiriyor:
“Gazi Kur’an-ı Kerimi bazı İslamlık aleyhdarı züppelere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da
Kur’anın Arapça okunmasını namazda bile yasaklayarak bu tercümeyi okutacak! Ve o züppelerle işi alaya
boğarak, güya Kur’anı da, İslamlığı da kaldıracaktır!” (s.158)
Akşam M. Kemal’e bu konudaki itirazlarını bildirince olanları şöyle anlatıyor:
“M. Kemal paşa beyanatıma karşı hiddetle bütün içini ortaya döktü:
Evet Karabekir; Arapoğlunun yavelerini Türkoğullarına öğretmek için Kur’anı Türkçeye tercüme
ettireceğim ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip aldanmakda devam etmesinler!…
Şüphe yok ki, yakın günlere kadar Kur’anı ve Peygamberi her yerde medh ve sena eden ve hatta hutbe
okuyan bir insandan bu sözleri beklemek herkese eza veriyordu.” (s.159)
Kazım Karabekir’in hatıralarında şu satırlar da dikkat çekiyor:
“19 Ağustos Pazar akşamı, Mustafa Kemal ve İsmet Paşalar-Latife Hanım ile birlikte bana akşam yemeğine
geldiler. Keçiören’e giderken sağ tarafta kubbeli köşk denen mevkide, bol suyu ve büyücek havuzu olan
bir köşkte kira ile oturuyordum. İsmet Paşa Lozan’da iken Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım’la birlikte,
bir kere daha bana akşam yemeğine gelmişlerdi. Münakaşayı İsmet Paşa ile ben yaptım. Mustafa Kemal Paşa
sükunetle bizi dinledi. Mustafa Kemal Paşa, Lozan’dan da aldığı hızla, ne İktisat Kongresi’nin ve ne de
heyet-i ilmiye’nin hazırladığı programlara ilgi göstermeyerek müthiş bir inkilap hamlesi teklif etti:
“Hocaları toptan kaldırmadıkça hiç bir iş yapamayız. Bugünkü kudret ve prestijimizle bugün bu inkılabı
yapmazsak, başka hiçbir zaman yapamayız.”
İlk Fethi Bey Grubundan sonra da Mustafa Kemal Paşa’dan işittiğim bu yeni inkilap zihniyetini İsmet
Paşa bir çırpıda tamamlıyordu. Aradaki zaman fasılaları kendiliğinden ortadan kalkarak, bu üç
şahsiyetin üç maddelik programları kulaklarımda tekrarlandı.
1- İslamlık terakkiye manidir
2-Arapoğlu’nun yavelerini Türklere öğretmeli
3- Hocaları toptan kaldırmalı ! ” (s.165)
——————————————————————————————
——————————————————————————————
3)
ATATÜRKÜN ASKERİ ANLATIYOR
Karılar açıldı şapka giymeyenler asıldı103 yaşındaki Bilal Dedede öyle bir hafıza var ki Cumhuriyet tarihini hatasız anlatıyor! Hem de bir asrın görmüş geçirmişliği ve dobralığıyla Atatürk herifin tekesiydi diye giriyor söze O da ne dede diye soruyorum Biz Şebinkarahisarda adamın hasına böyle deriz diyor Atatürkü seviyor ama bir o kadar da gerçekçi! Atatürk diktatördü! Şu şapka yüzünden binlerce adam asıldı kızım Alimler Bu şapkayla namaz kılınmaz dedi Biz onların cenaze namazına durduk! diye anlatıyor Ya sen ne yaptın? diye soruyorum Doğrucu davut ya! Mecbur giydik! diyor Cumhuriyet’in ilk yılları biraz korku yüklü galibaNiye diktatördü peki? Diktatör olmaz mı? Bu adam asılacak dedi mi derhal! Vurulacak dedi mi derhal!Sen şahit oldun mu?



Gözümlen gördüm
Nerede?
Şu şapka var ya! Ha bu şapka meselesi yüzünden binlerce alim asıldı ki, eşi benzeri yok Baktılar ki Mustafa Kemal Paşa hepsini asacak kıracak Şapkayı koydular başlarına Sen ne diyon?
Dedeciğim, peki sen şapkayı hemen giydin mi?
Giymem mi? Millet giydi hep Bu iş nereden çıktı biliyor musun? Cumhuriyet ilan olunacağı zaman ecnebiler hep ayağa kalktılar Sen 125 milyon nüfusla cumhuriyet kuramazsın dediler Mustafa Kemal Paşaya Bize uyarsan kurarsın, uymazsan kuramazsın Bizim altı maddemiz var Bu maddeleri kabul edeceksin dediler Maddeleri sordu Mustafa Kemal Paşa Burada söylenmez, Lozana gelip öğreneceksiniz dediler Mustafa Kemal Paşa İsmet Paşaya Git bunların altı maddesi ne öğren Kabul edileceği kabul et, gerisini reddet dedi İsmet Paşa Lozana gitti Sizin bize Cumhuriyeti kuramazsınız demenizdeki sebepler ne oluyor? diye sordu, masaya vurdu Masanın tahtası çatladı Biz yanlarında yokuz Ama öyle söylediler sonraBirinci maddemiz şu: Karılar açılacak Tabii bizim karılar peçe, çarşaf, börük geziyordu, ikinci madde, fesi atacaksınız başınıza şapka koyacaksınız dediler Üçüncü madde, sizin tarih 1300den başlıyor, bizim gibi 1900ü alacaksınız dediler Geldik dördüncü maddeye Sizin yazınız Osmanlı yazısı, bizim yazıdan yazacaksınız dediler Yani Latince Beşinci madde Sizin tatiliniz cuma günü Bizim gibi pazara alacaksınız dediler Altıncı madde Sizin yılbaşı martta bizim gibi ocağa alacaksınız dediler İsmet Paşa geldi, anlattı Mustafa Kemal Paşa hemen birinci emri verdi vilayetlere Karılar açılacak Burada, polis, jandarma, sokakta gezen karıların börüğünü hep dağıttı Kimisi direndi, polis cop ilen vurdu
Senin karın da açtı mı börüğünü?
TabiiHerkes açtı
Yoksa korktun mu karşı çıkmaktan?
Ne karşı çıkacağız? Karılar hep açıldı Sonra şapka işinde alimler Böyle namaz kılınmaz dediler Şapkayı koymadılar başlarına Kavgaya durdular Bu sefer çok alim asıldı Köy ağalarının, hocaların hepsi asıldı
Bir tek şapka yüzünden mi?
He, bir şapka yüzünden
Burada da adam asıldı mı şapka takmadı diye
Asılmaz mı? Caminin oraya darağacını çektiler İki genç alim asıldı Sonra Cumhuriyet kuruldu İstiklal Mahkemelerini Mustafa Kemal Paşa Ankara’dan Menemene kaldırdı Menemeni işittin mi?
İşittim
İşte bu İstiklal Mahkemeleri orada 10 sene kurulu kaldı Kabahat edenlerin, suçu olanların hepsi oraya sevk edildi Asılan orada asılırdı Cumhuriyet kurulandan sonra
Atatürk’ten korkuyor muydunuz?
Korkulmaz mı? Atatürk öyle bir adamdı ki, cumhuriyet kurulduktan sonra Erzuruma, Trabzon’a, Giresun’a her yere hafiye bıraktı Hafiye ne biliyon mu? Bir yanda adam konuşuyordu Bu hafiyeler senin benim ağzıma bakıyordu Cumhuriyetin aleyhine konuşuluyor mu, konuşulmuyor mu? diye Erzurum’da 6 kişi yakalandı Biri asıldı, üçünü de sürgün ettiler
Suçsuz yere adam astılar mı peki?
Söyleyenleri astılar Dil konuşuyor Bizim Giresun’da da dört kişi çıktı Üçünü affettiler de, bir Çıtlakkaleli Abdullah Usta vardı, onu da Amasya’ya sürgün ettiler
Sen de Atatürk’ten korktuğun için mi şapka taktın?
Bize birşey dediği yoktu Atatürkün Ama şapkayı hemen koyduk başımıza
Vatan, 1342005


Bu mesaj 1 kez ve en son karaahmetoglu tarafından 29.10.2008 - 17:12 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 29.10.2008 - 16:09
Bu mesajı bildir   karaahmetoglu üyenin diğer mesajları karaahmetoglu`in Profili zum Anfang der Seite
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 11:25
Cinsiyeti: Erkek 

Karaahmetoğlu kardeş cevap olarak yazdıklarını şahsen okudum ..

Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası: bu kitabıda seneler önce okumuştum ..

Diyeceğim odur ki şahsiyetin kim olduğunu ne olduğunu bu zamana kadar öğrenen öğrendi zaten isteyen istediği gibi sevsin ona inansın vesselam....

Baki selamlar.


Ekleme Tarihi: 09.11.2008 - 07:13
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
aha buyrun iste

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
halen omu demis bumu demis polemikleriyle savrulup duruyoruz

imanin kimde oldugunu ancak Rabbimiz bilir kardesler

birakalim gecmisle oyalanmayida gelecek icin karinca kararina biseyler yapmaya calisalim

bu Din bu vatan bu millet hepimizin

saygilar
Ekleme Tarihi: 10.11.2008 - 00:44
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KUTAY_ su an offline KUTAY_  

335 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.09.2008
En Son On: 22.03.2009 - 01:29
Cinsiyeti: Erkek 
bugün 10 kasım atamızın ölüm yıldönümü saygıyla anıyor Allahtan rahmet diliyorum...

ama iyiki ölmüş zamanında bu ülkenin kadınlarını yunanlıların koynundan kurtaran adama yapmadıklarınızı etmediklerinizi demediklerinizi bırakmadınız.

yazık yazık 3-5 kuruşa böyle sağda solda yazalım edelim diye millete partilere köpeklik etmeyin.

unutmayınki tarih tekerürden ibarettir.

bir gün böyle vatan satarak bir bakmışsınızki mahreminize girmeyen kalmamış.

delikanlı olun
Ekleme Tarihi: 10.11.2008 - 13:35
Bu mesajı bildir   KUTAY_ üyenin diğer mesajları KUTAY_`in Profili KUTAY_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 529 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ayhan demirhan (42), milli (55), Faruk85 (39), buyukdere (50), akgulhassan (56), resulkol (42), aldirma_reis (45), cengiz__11 (45), musabbinumeyr (46), _rAbia_ (35), HACIBUBA (38), ergunoynamaz (67), emisya (43), cavittacir (47), arslanmurat1 (46), Ben_Neyim (45), hatipoglu (45), PinarKecik (46), Ugur_K (44), hami_74 (37), ust_mimar (41), Muhlise (43), lifos (49), osmanli (41), @tuba@ (39), oguzada (47), tolga67 (49), zoris (45), aydinhasan (45), ilkay turan (53), Muhammedbilal (35), burhann1 (41), esmafeyzaunal (43), havzanur (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57705 saniyede açıldı