generique stromectol lopinavir ritonavir lopinavir ritonavir lopinavir ritonavir colchicine apranax aprovel aralen arava arcocillin arcoxia aricept arilin arimidex aristocort artane arthrotec artofen asacol asasantine asmaxen at 10 atarax atenil ateno basan comp ateno basan atesifar athrofen atridox atrovent augmentin avalide avana avapro avelox aventyl aviral avodart aygestin azaimun azarek azelex aziclav azulfidine bactrim basiron
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » KISILIK GELISIMI » Aile içi şiddet

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 12 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
feyza27 su an offline feyza27  
Aile içi şiddet

350 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.12.2003
En Son On: 05.05.2009 - 10:13
Cinsiyeti: Bayan 
Türkiye’deki aile içi şiddetin nedenlerinin belirlenmesi ve soruna çözüm getirilmesi için öncelikle aile yapısının doğru saptanması gerekmektedir. Türkiye’de aile içinde yaşanan sorunlar, en yakın kişilere bile zor anlatılır. Bu durum, şiddetin giderek yaygınlaşmasına neden olduğu gibi, şiddete maruz kalan bireylerin yardım almalarını da güçleştirmektedir. Ancak, şiddetin açığa vurulması halinde de, genellikle o bireye yardımcı olmak yerine, “kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışıyla, aile birliğinin sürmesi adına sessiz kalması tavsiye edilmektedir. Ayrıca, şiddete maruz kalan kadın uğradığı şiddeti başkalarına anlatmaktan genellikle kaçınmaktadır. Durumunun başkaları tarafından bilinmesini istememektedir. Çevrede kendisinin iyi bir eş ve iyi bir anne olmadığının düşünülmesinden çekinmektedir. Çünkü, Türk toplumunda “iş görme” ve “itaat” kadın kimliğiyle özdeş kabul edildiği için şiddetin ortaya çıkmasından kadın sorumlu tutulmakta ve bu durum kadınları şiddete razı olup seslerini çıkarmamalarına neden olmaktadır.

Araştırma ile anlaşılmıştır ki, eşler arası şiddet toplumumuzda yaygın ve çözüm bekleyen bir sorundur. Şiddet, büyük oranda toplumsallaşma sürecinde model alma yoluyla öğrenilmektedir. Toplumsallaşma sürecinde erkek şiddetin faili, kadın ise şiddete boyun eğen; “gerektiğinde” kendisine yönelen şiddete razı olan bir kişiliğe sahip olmaktadır.

Şiddet salt bireysel bir olgu değildir. Bu nedenlerden dolayı aile içi şiddet olgusu ve bu çerçevede olmak üzere eşler arası şiddet incelenirken bireyin yetişme şartları, çevresi, çevresiyle olan ilişkileri dikkate alınmalıdır. Bunlar ise, sorunun çözümüne nereden başlanacağını gösteren önemli bir tespittir.

Toplumumuzdaki şiddet kültürel bir meşruiyet temeline sahiptir. Şiddet terbiyenin, eğitimin “olmazsa olmaz” şartı gibi algılanmaktadır. “Dayağın cennetten çıktığı”, “Öğretmenin/ babanın/ annenin/ büyüğün vurduğu yerde gül bittiği”, “bir belanın bin musibet önlediği”, “kızını dövmeyenin dizini döveceği”, “tekdir ile uslanmayanın hakkının kötek olduğu” ... türünden kabuller/sözler/değer yargıları bu durumun geleneksel “meşruluk” temellerini oluşturmaktadır. Bunlar şiddetin açığa çıkışını ve yeniden üretimine katkı sağlamaktadır. Şiddetin bu “meşruiyet” temelini yıkabilmek için şiddet karşıtı politikalar geliştirmek gerekmektedir. Şu çok önemlidir; meşruiyet temelini koruduğu sürece şiddet var olmaya devam edecektir.

Şiddetin tespit edildiği aileler başta psikologlar olmak üzere uzmanlarca kontrol altına alınmalı, şiddetin durumuna göre şiddetin hem mağduruna ve hem de failine periyodik bilgi, danışmanlık hizmeti verilmeli, psikolojik destek sağlanmalıdır. Şiddet döngüsünün kesintiye uğratılabilmesi için, şiddeti gizleyen ve dolayısıyla besleyen ailenin “mahrem” alanına konunun uzmanlarının muhakkak dahil edilmesi gerekmektedir. Bu programlı, planlı, sürekli bir eğitim ve değer kazandırma süreciyle gerçekleşebilir. Vücudunun mahremliğini tıp doktoruna açabilen bireyler, ailenin mahremine konunun uzmanlarının da dahil olabileceğine ikna edilmelidir. bu sağlandığı takdirde, şiddetin mağdurları veya psikolojik desteğe ihtiyacı olan failleri rahatlıkla uzmanlara başvurabileceklerdir. Bu ise, hem geleneksel “mahremiyet” anlayışının dönüşümü ve hem de psikolojik tedavi olgusunun işlevselliği konusunda toplumu eğitmekle sağlanabilir.

Çocuklar şiddeti büyük oranda toplumsallaşma sürecinde öğrendikleri için toplumun çocuk eğitimi, aile içi ilişkiler, eşler arası ilişkiler konusunda eğitilmesi ve buna toplumsal bir projeye dönüştürülerek süreklik kazandırılması zorunludur. Belirli sürelerle sınırlı kampanyalar yerine az yoğunluklu ve sürekli eğitim sürecine girilmelidir.

Eşler arası şiddetin varlığında ve devamında toplumsal cinsiyetin ve cinsiyet rollerinin algılanma biçimi önemlidir. Bireyler cinsiyet rollerine ilişkin kabul ve düşünceleri toplum içinde iken veya konunun uzmanlarınca kontrol edilmeyen eğitim/öğretim sürecinde ve kitaplardan öğrenmektedirler. Toplumsallaşma sürecinde erkeği şiddetin faili, kadını ise şiddetin gönüllü mağduru olmaya dolaylı biçimde teşvik eden tanımlamalardan, hikaye kahramanı modellerinden uzak kitapların yazımının sağlanması ve bu bağlamda özellikle ilköğretimdeki ders kitaplarının gözden geçirilmesi gereklidir.
Ekleme Tarihi: 25.09.2003 - 10:29
Bu mesajı bildir   feyza27 üyenin diğer mesajları feyza27`in Profili feyza27 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
((( ... ))) su an offline ((( ... )))  

2338 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.09.2003
En Son On: 03.08.2006 - 02:19
Cinsiyeti: ----- 
Rabbim Cumle imanli ve dogru yolda giden kardeslerimize hayirli izdivaclar nasip eder insallah, Toplumumuzun en ufak birimi olan aile kurmayi en hayirlisindan herseyden evvel, kendileri icin, dinleri icin, Adalet icin, vatan icin hayirli olabilmek cabasini gosterebilmek icin, kendi ogrendikleriyle amel edip ve daha nicelerine de ogretebilmeyi nasip Eylesin insallah.

Rabbim sizden ve okuyanlardan Razi olsun Resulum Cennette komsunuz olsun

Selam ve dua ile..
Ekleme Tarihi: 25.09.2003 - 11:12
Bu mesajı bildir   ((( ... ))) üyenin diğer mesajları ((( ... )))`in Profili ((( ... ))) Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
MeLiH su an offline MeLiH  

Admin
280 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.09.2003
En Son On: 23.03.2020 - 17:17
Cinsiyeti: Erkek 
Allah razi olsun cok önemli ve de toplumumuzun kanayan yarasi haline gelen bir konuya dikkat cekmissiniz..Ancak milletimizin ekonomik gücü belli..belki her aile psikolojik tedavi yoluna basvuramaz ama yazinizin sonunda da degindiginiz üzere, cocukluktan okullarda konunun egitiminin verilmesi ve yeni nesillerin bilincli yetistirilmesi cozüm olabilir kanaatindeyim..

Saygi, Selam ve dua ile..
Ekleme Tarihi: 25.09.2003 - 11:58
Bu mesajı bildir   MeLiH üyenin diğer mesajları MeLiH`in Profili MeLiH Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast zeynep_d3  
Themenicon    Mutluluk eşlerin huylarına bağlı

Misafir

Kayıt Tarihi: 04.05.2024
En Son On: 23.03.2020 - 17:17
Cinsiyeti: ----- 
Bir insanın saadeti eşinin iyi huyluluğundadır diyen bir atasözü var. Bu gün bu söz, batılı eğitimciler tarafından bile kabul görüyor. Doğru, hem beylerin hem de hanımların mutluluğu eşlerinin huylarına bağlıdır.

Bir kadın eşinin her arzusuna itiraz edecek, her hevesini kıracak, her şeyi eleştirecek ve neden başkalrı gibi daha fazla para kazanmadığını söyleyecek olursa zavallının kolu kanaı kırılacaktır. Benzeri durum, hanımlar için de geçerlidir. Yaptıkları eşi tarafından beğenilmiyor, takdir edilmiyor, her isteği engellerle karşılaşıyor, başarıları farkedilmiyor ise.

Sözlü saldırılar aile mutluluğunu her şeyden fazla sarsar. Karı-koca arasındaki sevgiyi saygıyı, güveni ve bütünlüğü yok eder. Hakaretin en kötüsü ise, bir kimseyi bir başkası ile insafsızca kıyas etmektir. İnsafsızlıktan öte, yakışık almayan da bir durumdur. Kanayan yarayı daha fazla deşmekten başka bir anlamı yoktur. Biraz daha ileri gidersek, şikayet, aşağılama, kıyas ve alay, şahsiyet düşüklüğünün bir alameti sayılrken aynı zamanda taciz etmenin de bir başka şeklidir. Alışkanlık haline gelmeye görsün, ne yenilir ne yutulur tarafı vardır.

Acaba eşleri neden bribirlerini rahatsız ederler? Yorgunluk, bıkkınlık, gizli düşmanlık, özellikle kadınlar için, uzun yıllar sıkıntıya tahammül edip sonunda patlayıvermek, kendisine ilgisiz kalınması gibi nedenler etkili olabilir. Yakalandığınızı bilmedikçe, bir hastalığı tedavi etmeniz imkansız olur. Önce sorunu tam teşhis edeceksiniz ki, tedavi edebilesiniz. Şüphelerinizi gidermek için eşinizden yardım isteyin. Davranışlarınzı birlikte kontrol edin.

İyi niyeti elden bırakmayın, açık gönüllü olmaya çalışın. Her sinirlendiğinizde, eşinizin yada ailenizden birinin sizi uyarmasını isteyin.

Bir şeyi bir kere söyleyip sonra da unutmaya alışın. Israr eşinizi inatçı yapacaktır.

Daha uygun, uysal yöntemlerle sonuç almaya çalışın.

Eprili ve neşeli olmaya gayret edin. Hatta kendinizi buna zorlayın. Bir müddet sonra zorlanmadan gülebilmeyi başaracaksınız.

Hoş şakalrın aranızdaki sevgiyi artıracağı muuhakkaktır. Şüphe yok ki neşeli olmak insanları canlı kılar. Neşeli insanlar aynen, güneş ışıkları gibi, girdikleri yeri aydınlatırlar. Siz de evinizin güneşi olun.

Üzüntü verici urumları oturup sakin bir şekilde değerlendirin.

Elbette, sorunları öfkeye kapılamadan çözmenizden guru duyun. Kendinizi tebrik etmeyi unutmayın. Bunu aynanın karşısında bile yapabilirsiniz.

Eşinizi ne ne tehdit ile ne de şirretlikle zaptedebilirsiniz. Bu yanlızca onun kalbini kırarak saadetinizi yıkmaya yarar. Oysa ona söyleyeceğiniz hoş sözler yankısını bulacak, büyülü bir anahtar gibi, tatlı dilinizle eşinizin kalbini bütünüyle fethedecek ve birlikte mutlu bir ömür süreceksiniz.

internet

Hostca ve dostca
Ekleme Tarihi: 25.09.2003 - 12:36
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 875 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
karaali70 (54), Mücahit58 (42), firdevs_91 (33), harman76 (48), gul2 (47), özgür3 (35), songokou (42), nuri72 (52), aysun saglam (46), dalin (39), caglar_1988 (36), emine_yilmaz (45), elif19 (37), morcali (63), enderim23 (46), aga2 (61), hüzünlü gurbet (46), yeþil (42), 1yavuz (53), suvari_ (41), gazeteci1985 (39), adem03 (45), azzat (60), huemeyra41 (32), Kursad_ist (46), ruhan_ruhani (41), eskalibo (50), neofatih (39), yuuusuf (43), yunuscelik (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.83062 saniyede açıldı