stromectol ivermectine kaletra kaletra generique plaquenil voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » BİLGİSAYAR / İNTERNET » HARDWARE & SOFTWARE » BİLGİSAYARLARDA BİLGİ GÜVENLİĞİ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Gast tas_kalpli  
BİLGİSAYARLARDA BİLGİ GÜVENLİĞİ

Misafir

Kayıt Tarihi: 20.04.2024
En Son On:
Cinsiyeti: ----- 
Bilgisayar Nedir?

Bilgisayar, verdiğimiz bilgileri, bizim daha önceden verdiğimiz kural ve formüller dahilinde çok kısa sürede derleme yeteneği verilmiş makinalardır.

Bilgisayarlar hakkında bilmemiz gereken en önemli şey onların düşünebilen varlıklar gibi bir mekanizmaya sahip olmadıklarıdır.

Neyi nasıl yapacakları, en ince ayrıntısına kadar tek tek tarif edilmediği sürece bizim onlardan istediğimiz hiç bir şeyi yerine getirebilme yetenekleri yoktur. Ancak en büyük başarıları, bizim belki günler sürecek kadar zamanımızı alabilecek bir çok hesaplama ve bilgi derleme işlemlerini saniyeler, hatta saliselerle ölçülebilen zaman diliminde yapabilmelerinden gelmektedir.

Güncel Hayattaki Önemi

Bugün hayatın hemen her alanına girmiş olan bilgisayar, tüm dünyada gerek kişisel kullanımlar gerekse büyük ticari sistemlerin entegrasyonu için logaritmik (katlanarak) artan bir gelişim göstermektedir.

İnsan ve toplum hayatı bilgisayar teknolojisi ile öylesine bütünleşmeye başlamıştır ki, çok yakın bir gelecekte artık “Bilgisayar bilmeyene, okuma – yazma bilmiyor” muamelesi yapılmaya başlanacağı aşikar görünmektedir.


Aktif Kullanım Alanları

Dünya üzerinde hemen her alanda kullanılabilen bilgisayarın tüm kullanım alanlarını sıralamak yerine, bizi ilgilendiren ve gerek özel gerekse iş hayatımızdaki kullanım alanlarını sıralamak gerekirse;

· Şahsi veya iş yerimize ait belge veya çizelgelerin hazırlanması
· İnternet ortamında gezme ve ilgimizi çeken konular ile ilgili bilgi toplama
· E-mail denilen elektronik posta ile iletişim
· İnternet üzerinden sohbet veya video – konferans yapma


DOĞRU BİLGİSAYAR

Bir çok kullanıcı bilgisayar alırken ihtiyaçtan çok aldığı bilgisayarın en son sistem olmasına özen göstermektedir. Bu düşüncenin temelinde daha çok, yeni programlar ve teknolojileri takip ederken bilgisayarın uzun süre upgrade (yenileme – güncelleme) ihtiyacı göstermemesini isteme yatmaktadır.

Bilgisayar alırken en önemli nokta, aldığımız bilgisayarı ne amaçla kullanacağımızın iyi belirlenmesidir. Sadece ofis (Excel, Word, Power Point gibi belge hazırlama amaçlı yazılımlar) yazılımı kullanacakların tercih etmeleri gereken konfigürasyon ayrı, ticari hesap programları ihtiyacı için gereken bilgisayar ayrı, grafik ve tasarım amaçlı bilgisayarlar daha farklı konfigürasyon ihtiyacı gerektirirler.

Sadece cari paketlerin kullanılacağı bir bilgisayar için Pentium II gibi bilgisayar bile gereksiz bir lüks olabiliyorken, grafik amaçlı tasarımlarda bilgisayarın en az Pentium III tabanlı ve güçlü bir RAM desteğine sahip olması gerekmektedir.

Kullanıcı %’leri açısından önemli bir paydayı oluşturan ofis yazılımı kullanıcıları için günümüz teknolojisi bilgisayarları değerlendirildiğinde PII-400 tabanlı, 64 MB RAM’li, 4-6 GB hard disk kapasitesine sahip, 4 veya 8 MB ekran kartlı, 56 K standart bir modeme sahip konfigürasyondaki bir bilgisayar ihtiyacı yeterince görecektir. Böyle bir bilgisayar ise ortalama 600-700 $’lık bir fiyata temin edilebilir. Basit cari uygulamalar için gereken bilgisayar ise 400$ civarında bir rakama temin edilebilir. Sadece bu tip basit uygulamalar için kullanılan bir bilgisayardaki yüksek tutulan konfigüsyon, hem hiç kullanmayacağımız bir potansiyel hem de gereksiz bir yatırımdır.

Bilgisayarlarda Hiç Kullanmadığımız Lüksler

Bir çok kullanıcının bilgisayar alırken “Olmuşken en iyisi olsun” psikolojisi ile aldığı ve belki de performansını hiç kullanmayacağı veya kullanamayacağı bir çok lüks sayabiliriz.

Zamanının sadece ufak bir bölümünü bilgisayar başında geçirenler için 15” ve daha yukarısı monitörler, grafik uygulamalarından uzak kişilerin bile tercih ettikleri TNT tabanlı ve 32 MB’ı bulan yüksek hızlı ve pahalı ekran kartları, basit ofis uygulamalarından öte gitmeyen çalışmalar için 10-15 GB’lık hard diskler, CD sürücüleri yalnızca VCD izlemek ya da dergilerin verdiği birkaç CD’yi çalıştırmak ya da oyun CD’si için kullananların seçtiği 48x hızdan daha büyük CD sürücüleri (hatta 24 hız sonrası bile bazen bu kategoriye girer), haftada 1 veya 2 saat vakit ayıracağımız müzik dinleme için kullanılan büyük ve pahalı hoparlör sistemleri gibi bir çok ihtiyaç fazlası bilgisayar parçası hep kullanılmayan lüksler kategorisine girer.

Bilgisayar Oyun Aracı mıdır?

Çoğu kullanıcı – maalesef – bilgisayar gibi bir teknolojik harikayı sadece oyun amaçlı kullanmakta veya kullandırmaktadır.

Bu fiilin önde gelen iki sebebi vardır. Ya evdeki çocuklarını atari ve oyun salonlarından uzak tutmak düşüncesi ile o ortamı eve taşımak isteği veya çevre ve toplum psikolojisi ile alınan bilgisayarda bir şeyler üretmek ya da keşfetmeyi kendi açısından aşılmaz bir engel görenlerin, kendilerine en kolay gelen şeyi yani oyunu tercih etmesidir.

Bu mevzuda önemli bir kaç noktaya değinmek faydalı olacaktır.
· 5-6 yüz milyonun, sadece oyun amaçlı yani oyuncak için kullanılması, bir oyuncak için harcanabilecek oldukça yüksek bir meblağdır. Türkiye gelir ortalamasını göz önünde bulundurursak bu rakamı israf olarak değerlendirmek yanlış olmaz.
· Üretmeye, gelişmeye yönelik olmayan uygulamalar (özellikle oyunlar), kişiyi tembelliğe itmekten, çalışma ve üretme içgüdüsünü törpülemekten ileri bir fayda vermezler.
· Özellikle vurdulu – kırdılı oyunların çocukların psikolojik gelişimi açısından getirdiği olumsuzluklar, bir çok araştırma ile kanıtlanmıştır.
· Bazı kullanıcılar ise ellerindeki bu teknoloji imkanı sadece CHAT (İnternet üzerinden kişiler arası muhabbet) amaçlı kullanmaktalar. Hele çocuklar ve gençler açısından, hiç bir ahlaki ve kanuni kısıtlamanın olmadığı bu ortamlarda dolaşmak, eğer kontrolsüz olursa bir faciadır denilebilir. Çocukların sokakta kötü arkadaş edinmesi ya da kahvehane köşelerinde vakit öldürmeleri bile bazen buralardan aldıkları ahlaki çöküntüden daha az tehlikeli olabilmektedir.


Sıraladığımız bu tablolar sizlerin içini karartmak amaçlı sarf edilmiş sözler değildir. Bu anlattıklarım zaman içerisinde belirgin örneklerini gördüğümüz olumsuzluklardır.

Peki oyun, internet ve chat hiç olmamalı mı? Tabii ki hayır! Bilgisayar kullanımında hepsinin belirli ve dengeli bir yeri vardır. Bazen sıkılıp oyun oynayabilir, bazen insanlarla karşılıklı iletişim kurma ihtiyacımızı bilgisayar aracılığı ile yapabiliriz. Burada anlatmak istediğimiz tehlike, bilgisayarların sadece bu amaca yönelik kullanılması ya da özellikle çocuklarımıza kontrolsüz kullandırılmasından kaynaklanmaktadır.




İNTERNET NEDİR? NE DEĞİLDİR?

İnternetin Hayatımızdaki Yeri Önemi

İnterneti, bugün tüm dünyada milyonlarca kullanıcısı olan, bilgisayarlar ve bilgisayar ağları arasındaki iletişim şeklinde tanımlayabiliriz. İnternet aracılığıyla dünya artık global bir köy hükmüne geçmiş durumdadır. Dünyanın diğer ucundaki bir kişi ile saniyelerle nitelendirebileceğimiz mektuplaşma, karşılıklı gerçek zamanlı yazışma ya da video konferans yapabileceğiniz gibi, ilginizi çeken bir konuda, bilgi okyanusunda bir çok veriye ulaşabilirsiniz.


İnternet Hakkındaki Doğrular ve Yanlışlar

İnternet hemen her türlü bilgiye ulaşabileceğimiz ya da paylaşmak istediğimiz bilgileri tüm dünyanın kullanımına sunabileceğimiz büyük bir bilgi sistemidir. Ancak ulaşmak istediğimiz bilgiler bize hazır olarak sunulmaz. Onu nasıl ve nerede arayacağımızı bilmezsek karşımıza, neyin nerede olduğu belli olmayan karanlık, dipsiz bir kuyu çıkar.

İnternetin Dünya Üzerindeki Kullanımı ve Türkiye’deki yeri

İnternetin ilk kullanım amacı ABD kaynaklı olup askeri iletişim alanında olmuştur. Daha sonraları geliştirilen bu sistem dünya üzerinde bir bilgi otoyolu olmuştur.

Türkiye’de yaygın kullanımı 90’lı yıllardan sonra olmuştur. Özellikle 1993 yılından sonra yaygın bir kullanıcı kitlesine sahip olmaya başlayan İnternet bugün milyonları bulan kullanıcı sayısına ulaşmıştır. Ancak iletişim hızı açısından değerlendirdiğimizde dünya ile kıyaslarsak henüz emekleme döneminde olduğumuzu söyleyebiliriz. ABD’de bulunan bir kullanıcı 1.000.000 Kbit/saniye hızlarla iletişim kurarken, bizdeki teknik altyapının yetersizliği sebebiyle bu rakam ülkemizde genelde 16-32 Kbit/saniye hızlarında seyretmektedir. Ayrıca ülkemizde iletişim, hala oldukça pahalı ve lüks kapsamına girmektedir.

Şirket veya Kurumların İnternet Üzerinden İletişimi

Bugün bir çok firma, bayileri ile iletişimde İnternet sistemini kullanmaktadır. Bayilerine ve ilgilenen kullanıcılarına duyurmak istedikleri bilgilerin yanında sipariş v.b. işlemleri de internet siteleri aracılığı ile halletmektedirler.

Özel dersane ya da okullar, velileri ve öğrencileri ile iletişimi yine bu yolla yapabilmekte, ders programlarından öğrenci not ve başarı durumlarına kadar bir çok bilgiye bu yolla ulaşmalarını temin etmektedirler. Ayrıca kendilerine gelen soru ve problemler yine bu iletişim aracılığı ile çözümlenebilmektedir. Hatta bazı okullarda, velilerin öğrencilerini sınıfta ders yaparken izlemeleri de sınıf görüntüsünün internete bir kamera vasıtasıyla aktarılarak gerçekleştirilebilmektedir.

Şirketler, ürünlerini sadece iç piyasa değil dünyanın her yerine tanıtabilme imkanına kavuşmakta, on-line alışveriş denilen sistemlerle dünyanın öbür ucundan bile sipariş alabilmekteler, dolayısıyla pazar paylarını genişletme imkanına kavuşmaktadırlar.

İnternette İletişim Yolları ve Güvenlik Düzeyi

İnternet, kullanıcıların bilgi ortalamasının düşüklüğü göz önünde tutulursa, bilgi güvenliği açısından çok da güvenli bir sistemdir diyemeyiz. Bugün internet üzerindeki güvenlik sistemlerini kırmayı kendine iş edinmiş profesyonel kullanıcıların (Hacker) varlığını da düşünürsek, iletişimde çok dikkatli olmamız gerektiği ortaya çıkar.

Öncelikle bilmemiz gereken şey, internet üzerinden bir başka yere posta veya başka bir veri transferi yaptığımızda bu bilgilerin ulaşması gereken yere varıncaya kadar onlarca ara istasyondan geçmesidir. Dolayısıyla bu ara istasyonlar üzerine kurulacak bir veri tuzağı, bilgilerimizin başkalarının elline geçme riskini ortaya koymaktadır.

İnternet İle Gelebilecek Tehlikeler ve Bizi Hangi Yönlerden Etkileyeceği

Bu açıdan önemli nokta, internet üzerinden gönderdiğimiz veya aldığımız bilginin bizim için ne kadar önem taşıdığıdır. Güvenli iletişim burada önem taşır. İletişiminiz sadece basit ve sıradan bilgiler üzerinde ise güvenlik düzeyinin çok fazla önemi yoktur. Ama şirketinizin stratejisi ve projeleri ile ilgili bilgiler ya da alış – veriş gibi kredi kartı bilgilerinizi içeren bilgilerin kötü amaçlı kimselerin eline geçmesi, sizin için hem mali hem de şirket yapısı açısından risk taşır.

İletişim güvenliği açısından bilinmesi gereken bir başka nokta, internet üzerinde yaptığınız işlemlerin, bağlı bulunduğunuz internet servis sağlayıcılarca takip edildiği ve LOG’larının tutulduğudur. Yani internete bağlandığınızdan itibaren, ne zaman bağlandığınız, hangi telefon numarası ile bağlandığınız, hangi internet sitelerinde gezinti yaptığınız, hangi ve ne tip bir bilgisayar ile bağlantı yaptığınız gibi bilgiler, bağlandığınız sistem tarafından güvenlik amacı ile tutulmaktadır. Bazen adli vakalarda savcılık, bir resmi yazı ile servis sağlayıcıya başvuruda bulunarak ilgili kişinin internet üzerinde nerelere girip neler yaptığının kayıtlarını talep edebilmektedir.

Güvenli e-mail (Elektronik Posta) nasıl olmalıdır?

İnternet aracılığı ile mail göndermek temelde iki yoldan olur:
· Bilgisayar üzerinden, Outlook Express veya Eudora gibi mail programları ile, bağlı bulunduğumuz servis sağlayıcıyı kullanarak göndermek
· Usa.net, Hotmail, Yahoo gibi mail hizmeti veren sitelerin mail sunucularına girip, ilgili kişiye, mektubumuzu yazarak bu servis aracılığı ile göndermektir.

E-mail güvenliği açısından ikinci yol, birinci yola nazaran daha güvenlidir. Çünkü ikinci yolda postanız yola çıktıktan sonra, sadece ulaşacağı mail sistemine kadar olan yolu kat etmek gibi bir risk alır. Birinci yolda ise mail ulaşacağı yere yola çıkmadan önce bizim servis sağlayıcımıza ulaşmak zorundadır. Bu da 2 kat güvenlik riski anlamına gelir.

Posta güvenliği açısından en güvenli yol, Web tarayıcımız ile (Internet Explorer, Netscape, Opera v.b.) mail hizmeti aldığımız (Hotmail, Yahoo v.b.) siteye bağlanmak ve postamızı buradan göndermektir demiştik ancak burada maksimum güvenliği sağlamanın yolu da postamızı göndereceğimiz kişinin posta adresinin de aynı serviste olmasıdır. Bu şekilde yazdığımız mail değişik sunucularda geçerek yol kat etmeyecek, aynı sunucu içindeki başka bir posta kutusuna iletilecektir. Bunu bina içi santralinden görüşme ile aynı santralden bina dışını aramak arasındaki güvenlik oranı gibi değerlendirebiliriz.

Bazı e-mail sunucuları, posta kutunuzdaki postaları, siteye web tarayıcısı ile bağlanmadan, bilgisayardaki bir program aracılığı ile çekmenize imkan tanır (POP3 hizmeti). Bu sistemde de bilgilerinizin sizin bilgisayarınıza gelinceye kadar geçeceği ara istasyonlar olacağını unutmamak gerekir.

Trojan ve Virüsler

Virüsler hepimizin bildiği gibi bilgisayarlarımızın davetsiz misafirleri olup bilgilerimize, programlarımıza hatta bazen bilgisayarımızın kendisine zarar verebilen (Çernobil Virüsü gibi), İnternet, oyun disketleri, virüslü programlar v.b. yollarla bilgisayarımıza bulaşan program parçacıklarıdır.

Trojan (Truva Atı) denilen virüsler de normal virüs işlevi içerisinde görev yaparlar. Ancak bunların en önemli özelliği bilgisayarımızda aktif hale geldiklerinde, biz internette iken haberimiz bile olmadan başkalarının bizim bilgisayarımıza bağlanmalarına ve bilgi çalmalarına olanak verirler. Kötü niyetli bir kişi bir kere bilgisayarımıza bağlandıktan sonra bilgisayarımız artık onun insafına kalmıştır diyebiliriz. Zira isterse bilgisayarımızdaki tüm bilgileri silebilmesi de mümkündür.

BİLGİSAYARDA BİLGİ GÜVENLİĞİ VE BİLGİ SAKLAMA

Hangi Tip Bilgiler Bilgisayarda Tutulmalı, Hangileri Tutulmamalı?

Bu ayrıma en düz mantıkla bakacak olursak, başkalarının ulaşma riski olan bilgilerinizi bilgisayarın hard diski haricinde tutmanız gerekir şeklinde özetleyebiliriz. Disk haricinde bilgi tutmanın değişik alternatifleri vardır. Kısaca sıralayalım:

a) Floppy Disketler: Bunlar hepimizin bildiği 1.44 MB bilgi kapasitesine sahip kayıt ortamlarıdır. Bazı ufak dosya ve diğer bilgilerinizi disket üzerine kaydedebilir, lazım olunca da disketinizi bilgisayarınızın disket sürücüsüne takıp alabilirsiniz. Ancak disketlerin önemli bir açığını göz ardı etmeyelim. Disketler çok çabuk bozulabilen parçalardır. Arızalı bir sürücü veya manyetik bir ortama mazur kalma bunlar üzerinde bir daha bilgilerinize ulaşamayacağınız hasarlara yol açabilir. Dolayısıyla günler belki haftalar süren emekleriniz bir anda yok olabilir. Eğer disket sürücü kullanıyorsanız, aynı bilgileri mutlaka 3 veya 4 ayrı diskete yedekleyin. Böylece bozulma riskini en aza indirmiş olursunuz.

b) Zip Driver: Bu sistem de bir tür disket sürücü sistemidir. Normal disket sürücülerinde farkı disketlerinin gerek yapı gerekse kapasite olarak daha büyük olmasıdır. Yaklaşık 2 disket kalındığında ve disketten 2/3 daha büyüktür. Kapasiteleri, modeline göre 100 MB veya 250 MB şeklindedir. Kapasitelerinin büyüklüğü sebebiyle yapacağımız bir çok işlemi kolayca kaydedebilmemize imkan verir. İlave bir hard disk gibi işlem görebilir. Ayrıca normal disketler göre bozulma riskleri daha düşüktür. Bilgi güvenliği açısından ideal sayılabilir. Ancak bunlarda da en azından 1 tane diskete daha bilgi yedeklemesi yapmak risk açısından önemlidir.

c) Teyp Back-Up: Bildiğimiz teyp kasetlerinin farklı bir formatıdır. Kasete göre daha kalın ve içerisinde bilginin yüklendiği bant daha kaliteli ve yoğun bir yapıdadır. Daha çok genel bilgi yedeklemesi amacı ile kullanılır. Kapasiteleri modeline göre 100 MB ile 10 GB veya daha büyük olabilir. Bilgisayarınızın içerisindeki tüm bilgileri yedekleyebileceğiniz bir sistemdir. Ancak yukarıda anlatılan sistemlerde olduğu gibi istediğiniz bilgiye direkt olarak ulaşamazsınız. Önce istenen bilginin bilgisayar hard diskine geri yüklenmesi gerekir. Diğer sistemlere göre bu açıdan daha hantaldır. Ancak üzerindeki veriler, herhangi bir mekanik ya da manyetik ortam zararı gelmediği sürece kolay bozulmazlar.

d) CD Yazıcılar: Verilerimizi, bilinen 650 MB’lık normal CD’lere kaydeden cihazlardır. Dezavantajları verinin CD’ye bir defa kaydedilebilmesi ve bir daha silinememesi veya değiştirilememesidir. Bu tip kayıt cihazları daha çok şirket kayıtlarının arşivlenmesi veya resim gibi değiştirilmesi gerekmeyen kayıtların sabit bir ortama aktarılması amacıyla kullanılırlar. Ayrıca hard diskinizde yer tutan bazı programların kurulum disklerini de CD’ye aktararak hard diskinizi rahatlatabilirsiniz.

e) CD Re-Writer: Normal CD benzeri CD’ler kullanılır. Bu CD’lerin farkı, üzerine silinip yeniden yazma yapılabilmesidir. Oldukça yüksek kapasiteler sunar. Ancak CD yazma teknolojisinin daha tam yerine oturmaması sebebiyle özel bilgiler için tam güvenlik sağlayamıyorlar. Yani CD’nin fiziksel olarak çizilmesi ya da okuyucu veya yazıcı kafasında olabilecek bir problem önemli bilgilerimizi tehlikeye atabilir.

f) Magneto-Optik Diskler: Diskete benzer yapıda, içinde CD tipi bir yapı olan disketlerdir. Normal kullanıcılar için yabana atılamayacak kapasiteler sunarlar. Bir kaç GB’lık disketleri bizlere tüm bilgilerimizi tutabileceğimiz, hard disk benzeri bir ortam sunmaktadır. Bunlar bilgiyi manyetik olarak kaydeden sonra da optik olarak okuyan bir sistem ile dizayn edilmişlerdir. En büyük dezavantajları hala çok pahalı sistemler olmalarıdır. Bazı tiplerinin fiyatının nerede ise bir bilgisayar fiyatını bulduğunu göz önüne alırsak bir çok kullanıcı için henüz lüks sayılabilirler.

Bilgilerimizi Tutarken Takip Etmemiz Sıra Nasıl Olmalıdır?

Eğer şirket bilgilerimizi kullanım sıklığı veya portatifliği açısından illa ki bilgisayarımızda tutmamız gerekiyorsa şu gizlenme noktalarından yararlanabiliriz:

a) İsim : Bilgilerimizi içine koyduğumuz dosya adı, ilk anda ne olduğu anlaşılamayan sadece bizim ve/veya alternatif bir kişinin daha bileceği bir şekilde olmalıdır. Örneğin dosyamız şirketin ihaleleri ile ilgili ise onun adının ihaleler şeklinde olması risktir. Bunun yerine GeForce256 (Bir bilgisayar parçası markası) yapabilirsiniz. Ya da yaptığınız işi çağrıştıracak İngilizce bir isim, bir bilgisayar oyunu adı ya da bir cihaz ismi koyabilirsiniz. Ama bunun ne anlama geldiğini sizin unutmamanız gerekir.
b) Uzantı : Yani dosyanıza bilgisayar tarafından verilen otomatik dosya adı uzantısıdır. Örneğin, Word dosyaları DOC, Excel dosyaları XLS, düz yazı formatlı dosyalar TXT, uygulamalar EXE, ses dosyaları WAV,MP3, görüntü dosyaları MPG, AVI şeklinde uzantılara sahiptir. Bu uzantılar, ilgili program tarafından otomatik olarak verilir. Yapmanız gereken, mesela Word ile yazdığınız bir dosyayı DOC uzantılı değil de ses dosyası imiş gibi WAV ya da font dosyası imiş gibi TTF şeklinde bir uzantı ile kaydetmektir. Böylece dışarıdan ilk bakan bunun bir doküman dosyası olduğunu anlamayacaktır.

c) Dosyanın yeri : Eğer biz yer belirtmezsek dosyamız otomatik olarak Belgelerim isimli bir klasöre kaydedilecek, bu da bizim dosyalarımıza ulaşmak isteyen kişilere kolaylık sağlayacaktır. Dosyalarımızı kimsenin aklına gelmeyecek yerlere kaydetmek veri güvenliği açısından önemlidir. Örneğin uzantısını TTF şeklinde kaydederek bir font dosyası imiş gibi gösterdiğimiz bilgi dosyamızı, Windows klasörü altındaki Fonts isimli klasöre kaydedebiliriz. İsmini, uzantısını ve yerini sadece bizim bildiğimiz bu dosyaya başkalarının ulaşma riski böylece minimuma inmiş olur. Daha sonra bu dosyayı okumak istediğimizde ise önce Dosya Türü seçeneğinde Tüm Dosyalar’ı seçeriz. Sonra ekrana gelen dosyalar içerisinde ismini bizim bildiğimiz dosyası kullanıma alırız (Örneğimizde ismi: benimdosyam.ttf

d) Dosya ve/veya klasörü gizlemek : Dosyalarımız normalde arşiv yani okunup yazılabilen, ve görüntülenebilen formdadır. Normal bir dosya – klasör görüntüleyici ile görülebilir (Windows Gezgini v.b.). Başkalarının bizim dosyalarımızı görmelerini önlemek için önce kaydettiğimiz dosyanın gizli olmasını sağlayabiliriz. Bunun için Windows Gezgini ile o dosyanın üzerine gidip farenin sağ tuşuna tıklayın. Çıkan seçeneklerden Özellikler seçeneğine girin. Çıkan ekranda Genel kısmının alt kısmında yer alan Öznitelikler bölümünde Gizli opsiyonunu seçin. Tamam tuşuna basarak çıkın. Artık dosyanız gizli dosya olmuştur. Aynı işi bir klasörü saklamak için de kullanabilirsiniz.

e) Gizli Dosyaların Görüntülenmesini Önlemek : Gizli olarak belirlenen dosya veya klasörlerin Windows Gezgini ile görüntülenmesini önlemek için bunu Windows Gezgini’nin içerisinde belirtmeniz lazım. Bunun için Görünüm kısmından Klasör Seçenekleri kısmına girin ve Görünüm tablosundan Gizli Dosyalar kısmını bulup Gizli ve Sistem Dosyalarını Gösterme seçeneğini işaretleyin. Sonra Tamam tuşuna basarak seçimi işleme sokun. Artık gizli dosya ve klasörleriniz ekranda gözükmeyecek, yerini sadece siz bileceksiniz.
f) Dosyaları Şifrelemek : Word, Excel gibi programlar, kullanılan dosyaları şifre vererek kaydetme özelliğine sahiptir. Böylece dosyayı tekrar kullanıma aldığınızda size şifre soracaktır. Bu yöntem dosya güvenliği açısından birinci aşama olarak kullanılabilir. Bu konuda ikinci aşama bir paketleme programı ile (Winzip v.b.) dosyalarımızı bir paket altına almak ve bu paketi yaparken şifre koruması vermektir. Bundan daha da güvenlisi bu paketi de başka bir şifreli paketleme programı ile paketlemektir. Böylece içi içe bohça sarar gibi bir kaç kademe koruma sağlamış oluruz.

g) Ufak kapasiteli hard disk parçasında çalışmak : Bilgilerimiz ile çalışmak için, bir sonraki bölümde detayını anlatacağım sebepten dolayı, ufak bölümlenmiş hard disk parçacıkları tercih edilmelidir. Bir çok bilgisayar sadece komple C diski olarak gelir. Buna Partition Magic gibi bazı hard disk bölümleme programları ile bir D diski bölümlemekte fayda var. Ancak bunun boyutu 100 MB’ı geçmemelidir (Dikkat! Bilgisayar üzerinde acemi iseniz bu işi bir bilene yaptırın). Böylece işimiz bitince bilgi kalıntılarımızı temizlemek daha kolay olur.

İŞİMİZ BİTİNCE KALINTILARI TEMİZLEMEK

Bilgisayarımızda dosyalarımızla çalışıp onları yedekledikten sonra bu dosyaları bilgisayarımızdan silinmesi (çalıştığımızı geçici yerden) gerekmektedir. Ancak bir çok kullanıcı bununla işi tamamladıklarını zannederek büyük bir hataya düşerler. Bilgisayardaki verinin silinmesi ile bu bilgiler çöp kutusuna atılır ancak silinmezler. Çöp kutusunu boşaltmamız gerekir. Fakat işimiz yine de bitmiş sayılmaz. Henüz başkalarının ulaşabileceği yeterince kalıntı bırakmış oluruz. Şimdi bu işlemleri sırası ile görelim:

a) Dosyaların silinmesi : Windows Gezgini ile dosya üzerine gelelim ve DEL tuşuna basalım. Çıkan seçeneği onaylayalım. Bu şekilde çalıştığımız tüm dosyaları sildikten sonra masaüstünde bulunan geri dönüşüm kutusunu çalıştıralım. Dosyalarımızın hala burada olduğunu göreceksiniz. Şimdi üst menüden Dosya kısmına girelim. Burada Geri Dönüşüm Kutusunu Boşalt şeklinde bir seçenek bulacaksınız. Onu tıkladığınızda bu işi onaylamanız istenecektir. Onaylayın. Çöp kutusu boşaltıldı.

b) Disk birleştirme : Yukarıda işlem ile işimiz bitti mi? Hayır! Yaptığımız işlem ile bilgisayar hard disk üzerine bu dosyaların başına silindi işaretini koydu (@). Ancak fiziksel olarak hala hard diskimizde bu dosyalar mevcuttur. Bu dosyaların üzerine ancak, hard diskte yer kalmazsa yeni bilgi yazılır yoksa öylece durur. İşin riskli yönü, bazı programlar aracılığı ile bu silinen dosyaların tekrar geri alınabilirliğidir. Bunun için bilgisayarda bulunan kullanılmayan alanların boşaltılması gerekmektedir. Başlat düğmesine basın. Programlar menüsünden Donatılar kısmına girin. Sistem Araçları’na gelin ve Disk Birleştiricisi seçeneğini onaylayın. Gelen ekrandan birleştirmek istediğiniz bölümü seçin ve Tamam deyin. Disk birleştirmeye başlanacaktır. İşlem sırasında Ayrıntılar butonuna tıklarsanız işlemin nasıl yapıldığını da görebilirsiniz. Bu işlem hard diskin boyutu ile alakalı olarak 20 saniye ile 1 saat arası sürebilir. Küçük hard disk parçasında çalışmak bu bakımdan önemlidir. Hard disk ne kadar küçük olursa işlem o kadar hızlı olur.

c) Yapılan işlemler kaydının silinmesi : Hangi gün, hangi saatte, hangi dosya ile çalıştığınız bilgisayar üzerinde bir dosyada tutulur. Bu sizin için önem taşıyorsa bu kalıntıların da temizlenmesinde fayda var. Önce Başlat butonuna basın. Ayarlar kısmına gelin. Görev Çubuğu ve Başlat Menüsü seçeneğini tıklayın. Üst tablodan Başlat Menüsü Programları kısmını seçin ve alt kısımdaki Temizle butonuna basın. Böylece en son hangi dosyaları açıp çalıştığınızın kaydı silinecektir.
d) Microsoft Outlook : Son olarak masaüstünden Microsoft Outlook isimli programı çalıştıralım (varsa). Bu program içinde Günlük isimli bir klasör göreceksiniz. Burada çalışılan ofis dosyalarının kaydı tutulur. Girdi Türü: Microsoft Excel yazılı, + (artı) işaretli yere farenin sağ tuşu ile tıklayın ve kayıtların hepsini seçin. Sonra çıkan menüden Sil opsiyonunu işaretleyin ve onaylayın. Daha sonra aynısını Girdi Türü: Microsoft Word ve varsa başkaları için de yapın.


Tüm bu işlemlerden sonra bilgisayarınızı güvenle kapatabilirsiniz. İşlemlerin uzunluğu size paranoya gibi gelebilir. Burada tercih size aittir. Şirketinizin bilgileri ne kadar önemli ise o kadar önem vermeniz, hem sizi hem de şirketinizi – özellikle internet açısından – olası bir güvenlik problemi ile karşı karşı bırakmaz.



ÇALIŞMALARINIZDA BAŞARILAR DİLERİM

iy.
Ekleme Tarihi: 10.03.2004 - 15:12
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 635 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
fatihyenturk (46), kurtalanli (46), esmabanu (48), _LaL_ (36), !MesuD! (43), refya (45), þemsinur (69), dervis-9 (49), birparcaozgurlu.. (38), nuresmin (46), ankebut-57 (37), yassokiz (40), hamiyet (49), HeDo (35), gncmostar (38), ahmett25 (43), __peri__ (35), utkucan (44), mtbc (50), vuslat21 (44), bekir bora (37), CUNDULLAH (42), Bursa1975 (49), *~Beyaz_Gul~* (50), kazimsagir (42), Allah_korusun (39), Seyfo1 (55), gönülverumeysa (38), AKCAYLI10 (52), eoguz (39), cananaa (44), hicret14 (32), kemreluk (54), yunuss (54), ethem82 (42), Muhammed Rasid (47), akifd (38), özsu (39), serdar024 (43), htly (54), seferad34 (41), osmanlý (63), prenses (55), karakiz86 (38), Kutuptaki_Karan.. (42), Ufuk.S (), Davidoksen (37), aybalam (61), burak_sevgili (30), ömer küçükali (52), seyirdefteri (47), birsenkopuz (50), erdemli (35), safsofi (59), omer_yildirim (43), dialoginternet2.. (46), ALLAH_IN_ASLANI (54), sensiz_olmuyor (38), hasret81 (43), ismailkurt (60), Selam86 (38), mesudturan (43), ENGIN00 (45), mukadder (47), levyavuz (41), cecen3603 (), hnf (36), rabia 74 (50), son-sozum (48), DünyadakiGaflet (36), cog21 (55), yavuz37 (47), tubanur (49), nicknack (46), mhyd (51), rujhat (43), davut05 (49), mercan68 (57), ERSIN SELVI (49), cengizozkulluk (), hicret61 (51), nurefsan_ (50), yilmazgovdeli (74), Mollaislam (38), ozan ataþ (36), hasim20 (40), sakird (58)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54068 saniyede açıldı