ivermectine kaletra fluvoxamine ivermektine dexamethasone cordarone coreg coridil corpamil corprilin corpriretic corticotherapique cosaar plus cotrim coumadin cozaar crestor crixivan cyclogyl cycrin cyklokapron cymbalta cytotec cytoxan dalacin c dalacin t dalacin v danatrol danocrine daonil deflamat deltasone demadex demolaxin dentomycine depakine chrono depakine depakote depo provera dermestril dermovate deroxat desogen desoren desyrel detrol la
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » ÇOCUK EĞİTİMİ » ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE EĞİLMEK HANGİ İHTİYAÇTAN DOĞMUŞTUR

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Suhedanur su an offline Suhedanur  
ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE EĞİLMEK HANGİ İHTİYAÇTAN DOĞMUŞTUR

339 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.11.2003
En Son On: 11.11.2009 - 09:13
Cinsiyeti: ----- 
ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE EĞİLMEK HANGİ İHTİYAÇTAN DOĞMUŞTUR

Her mahluk kendi türü için mümkün olan kemale ulaşmaya müsait ve müstehaktır. Bu kemal (olgunluk) kendisinden istenen gayedir. Her insanın saadeti de kendine has olan kemale ulaşmasındandır.

Kemal ise ilim ve amel ile olur. İlim de aslında Allah rızası için olunca bizzat sonsuz bir zevk ve lezzet haline gelmektedir. Çünkü dünyanın darlığına, istek ve ihtiyaçlarla artan sıkıntılarına karşılık, ilim sonsuzdur. Ruha verdiği lezzet de sonsuzdur.

Allah (cc) Fatır Suresi 10. ayette şöyle buyuruyor: “Hoş söz ancak O’na yükselir. Salih amel ise onu yükseltir.” Ayette “hoş söz” ilim manası ile tefsir edilmektedir. O halde burada ilmin “öğrenme” faaliyetine, amelin “davranış”a tekabüliyetine işaretle şu iki ifadeyi geliştirebiliriz:

1. insan ruhun kemal derecesi davranışlarına yansır ve davranışlarıyla ölçülebilir.

2. Davranışlar (ameller) ise ancak öğrenme (ilim) ile daha iyiye ve güzele (kemale) doğru değişim gösterir. Kemal potansiyelini insan öğrenme ve eğitim ile kuvveden (niyetten) fiile çıkarır.

Çocuklarımız ki onlar, en değerli varlıklarımız, yaşayan imtihan vesikalarımız, kapanmayan amel defterlerimizdir!

Karakter kazandırmak, ruh yetiştirmek gibi nazik bir görev konusunda ana baba ve eğitimcilerin hazırlıksız olmaları, telafisi hiçbir şekilde mümkün olmayan bir sorumsuzluktur.

Bu görevin kolay olduğuna, özel bir hazırlık ve gayret gerektirmediğine, babadan kalma, rastgele usullerle kurtarılabileceğine inanmak hataların en büyüğüdür.

Bu görev bütün kuvvetimizi harcamamıza, bütün kalbimizi vermemize layık büyük ve asil bir görevdir, en yüce bir ibadettir.

İnsanda beklenen davranışları geliştirmeye yönelik görev üstlenen; insan şahsiyet ve karakterinin oluşmasında sorumluluk taşıyan kişiler (anneler, babalar, öğretmenler) genel olarak insanların niçin şöyle ya da böyle davrandıklarını, ne hissettiklerini, ne düşündüklerini anlamak zorundadırlar.

Bu soruların kolay cevapları yoktur şüphesiz. Fakat “insan davranışlarını, insan ruhunu inceleyen bilim” olarak bilinen psikoloji, bugün davranışı etkileyen iç güdüleri, duyguları, inançları, tutumları, istekleri, iradeyi ve hatta rüyaları gözü önünde tutarak, mümkün olduğunca objektif olarak davranışı incelemeye, ölçmeye ve çözümlemeye çalışmakta ve insanın kendisini ve diğerlerinin davranışını anlamaya yönelik bir çerçeve sunmaktadır.

Şu var ki psikolojinin sunduğu bu bilimsel çerçeveden alının ilkelerin özel durumlara uygulanması psikolojinin sanat yanıdır. Ki bunun da kolay kazanılmayacağı unutulmamalıdır.

İnsan davranışlarının kemal üzere olgunlaşmasına, böylece, insanlar arasında verimli ve mutlu ilişkiler gelişmesine, genç kuşaklara Allah (cc) halifesi sıfatına yakışan idealler benimsetilmesine, giderek, insanca ve müslümanca bir kültür ve medeniyetin çiçeklenmesine ancak eğitim ile ulaşılabilecektir. B. Russel’in dediği gibi: “Eğitim, yeni bir toplumun anahtarıdır.”

O halde, insanın kendine yabancılaşmayacağı, bütünlüğü parçalanmadan sürdürebileceği hayat ortamı (alem), ancak onun doğasındaki unsurları dengeleyen, onun çok boyutlu fıtratı doğrultusunda bir yapılanma seyri ve örgüsü gösteren bir kültür ve medeniyet ile mümkün olabilir.

Bizce insan değil “Hak” her şeyin ölçüsü olmalıdır!

Çocuk eğitimi konusunda Kur’an’a baş vurduğumuzda, yol, yordam ve metod konusunda açık ve sarih ipuçlarının yer almadığını görüyoruz. Ancak Tahrim suresi altıncı ayette:

“Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” Tegabün suresi on beşinci ayette; Enfal Suresi yirmi sekizinci ayette: “Mallarınız ve çocuklarınız sizin için imtihandır” buyrularak çocuk eğitimin ehemmiyeti vurgulanmıştır.

Buna karşılık en büyük terbiye edicimiz olan Yüce Rabbımız, bütün Kur’ân-ı Kerimi baştan sona yetişkinlerin eğitimine hasretmiştir. Öyle ki Yüce Rabbimiz Kur’anda, insan ruhunun derinliklerinden, en gözden kaçabilecek tasarruf ve tasallutlarına kadar onun yapısını gözler önüne seriyor; en ferdî ve özel gündelik davranışlardaki teferruattan en toplumsal, tarihsel ve evrensel davranış, sorumluluk ve yönsemelerine kadar her alanda tevhid üzere bir kimlik kazandırma programı sunuyor.

Konumuzla ilgili olarak şu hikmeti kavrıyoruz:

Çocukların eğitiminin sırrı büyüklerin davranışları ve yaşama tarzında yatar! Tıpkı tarih içerisinde, islamın insanlara hep bir örnek insan, peygamber aracılığı ile sunulduğu gibi.

Ancak çocuk eğitiminin yolu, metodu ve en isabetli usulünü aramak da insana bırakılmıştır. Bu bir çok konuda karşımıza çıkan sünnetullahtır.

Nasıl ki yeryüzünün tüm imkanlarını tanıyıp (fizik, kimya vs) tabiat ve özellikleri çerçevesinde, insani ölçülere uygun olarak bir emanet anlayışı içerisinde dünyadan yararlanmak insanın gayret ve insiyatifine bırakılmışsa…

En yüksek duyarlılık ve sorumluluk seviyesinde ele alınması gereken bir emanet olarak çocuğun yapısını ve gelişim karakteristiklerini tanımak, onu kendi hata ve eksiklerimizin yıkıcı etkilerinden korumanın, cevherini bozmadan fıtrata uygun gelişimini sağlamanın, ruh sağlığını yaralamadan hayata hazırlamanın ilk adımıdır.

Çünkü çocuklar büyüklerin minyatürü olmayıp onlardan tamamen farklı bir yapıya ve gelişim aşamalarına has davranışlara sahiptirler.

Bu özgün yapıyı tanımak; hangi davranışlardan ne tarzda etkileneceğini bilme, ne tür tutumların beklenen şahsiyete ve karakterleri oluşturacağını kestirebilmek açısından çocuk eğitiminde tutulacak yolun bilimsel mahiyeti inceleme ve araştırmalar yaparak bunlardan objektif evrensel sonuçlara varmak için Gelişim Psikolojisi, Çocuk Psikolojisi gibi disiplinler doğmuştur.
Ekleme Tarihi: 06.03.2004 - 01:29
Bu mesajı bildir   Suhedanur üyenin diğer mesajları Suhedanur`in Profili Suhedanur Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 832 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Suayb (46), cuneytarkin82 (49), emira (40), ibrahim13 (50), geylani2 (42), ilknur1977 (47), mhmtyel (43), Müslüman kiz (30), hitoprak (51), solmayan-gül (39), pancoloji (39), gül_güzeli (39), güle güle (37), Sueda (38), suvari (41), teacherone (45), kudüs (48), sensinnn (38), Isik Hafize (39), masumca (51), muradmurad (45), burku (36), hatice.d (47), ismail arabaci (37), ariiff (43), nur44_55 (42), deepsilver (36), _SON_NEFES_ (32), onur5844 (52), sailor2005 (67), canfeza (37), saltanat (45), saltiks (50), van65 (), Taha1 (38)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56010 saniyede açıldı