generique rhinocortivermectine ivermektin budesonide ivermektin oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 8 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
ehlihikmet su an offline ehlihikmet  
Themenicon    Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 08.11.2006
En Son On: 25.01.2007 - 16:46
Cinsiyeti: ----- 
Hz. Muhammed, Allahın birinci ve en büyük Kuludur.

Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor.

Benim senin adın silinir. Fakat sonuca kadar

O ölümsüzdür



Mustafa Kemal Atatürk




ATATÜRKÜN <>SON MESAJI

Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman,

dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:

"Bütün dünyanın Müslümanları, Allahın (C.C.) son peygamberi Hz.Muhammedin (S.A.V.) gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz.Muhammedi (S.A.V.) örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli, İslâmiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli; zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir."

Mustafa Kemal Atatürk bu mesajı,

Başbakan ve Dışişleri Bakanı vasıtasıyla dünyaya açıkladı

Prof. Dr. Hanif Fauk

Urduca yayınlarda Atatürk

A.Ü.Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara 1979,s.102


EY.. ATATÜRKÜ SEVDİĞİNİ ZANNEDENLER;

EY.. O ÖLÜMSÜZÜ KENDİ VEHİMLERİYLE ÖLDÜ ZANNEDENLER;

VE EY.. ŞU GÖLGELİK ÂLEMİN ÖTESİNDE GERÇEK, BÂKİ,

ÖLÜMSÜZ BİR ÂLEMİN VARLIĞINDAN BÎHABER OLANLAR.



O MÜBAREK NEFESTEN SON OLARAK ÇIKAN

ALEYKÜMÜS SELÂM KELİMESİ NİÇİN İFÂDE OLUNMUŞTUR,

İDRÂKİNDE MİSİNİZ ACABA?



O AN, O GÜZİDE KULU SELÂMÜN ALEYKÜM YÂ KEMÂL

DİYE KARŞILAYAN ULU KİŞİNİN SÖZÜNE KARŞILIK OLARAK

SÖYLENMİŞ KUTSAL BİR KELÂMDIR!



ZAMANI GELİP DE; ÂLEMİ BEKÂYA GÖÇTÜĞÜNÜZDE,

BU GERÇEĞİ ANLAYACAKSINIZ!




Büyük olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin;

hiç kimseyi aldatmayacaksın,

memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, hedefe yürüyeceksin.

Herkes senin aleyhinde bulunacaktır;

seni yolundan çevirmeğe çalışacaktır,

İşte sen buna direneceksin. Önüne sayısız engeller yığacaklardır.

Kendini büyük değil, küçük, zayıf, araçsız, bir hiç sayarak,

Kimseden yardım gelmeyeceğine de inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyüksün derlerse,

Bunu söyleyenlere güleceksin



ATATÜRK







Gerçekleri bilen, yüreğinde ve vicdanında, mânevi ve kutsal hazlardan başka zevk taşımayan insanlar için, ne kadar yüksek olursa olsun, maddi makamların hiçbir değeri yoktur

(S.D.Cilt 1, Sahife:264,30-Temmuz-1922,T.D.T ENST.Yayını,1989)



Cenab-ı Hak riayetkâr kılmaya mecbur tuttuğu insanların

esasen âl-i vicdanındaki ihtiyacat-ı hakikiyesini tamamen bilir. Binaenaleyh gönderdiği kitap tamamen o ihtiyacata mutabık

hükümler ihtiva eden bir kitaptır.

Ve efendiler! İlmi hakikatin en son emrettiği kanun böyle olabilir.

Taklit ile, tebdil ile (değiştirme ile) kanun olamaz,

kanun, kanun-u hakiki olmak lâzımdır, kanun-u tabii olmak lâzımdır. Yani, kanun-u ilâhi olmak lâzımdır

Yazgısını, KENDİNİ ZİNCİRE BAĞLAYAN KİŞİLERE bırakan uluslar,

o kişilerin keyif ve emellerine oyuncak olmaya karar vermiş,

boğun eğmiş sayılırlar. Bu tür uluslar, talihlerini ellerine bıraktıkları insanlar başarılı oldukça o insanların daha güçlü baskısı altında kalırlar.

Başarılı olmazlarsa; felâket, çökme yalnız o insanları değil,

onlara bağlı olan sosyal toplumu da bulur.

O halde, her iki ihtimalde de böyle bir ulus felâkete uğrar

(S.D. Cilt 2,T.D.T ENST.Yayını Sahife 30, Ocak 1922)



Her ne sûretle olursa olsun, ulusa hizmet edenler, ulustan büyük mükâfatlar bekliyorlarsa, kesinlikle doğru bir harekette bulunmuş olmazlar. Ulustan çok şey istememeliyiz. Hizmet edenler, görevlerini yerine getirmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır

(S.D. Cilt 2,1989,T.D.T ENST.Yayını, 1989, Sahife:95,31-1-1923)


Kurtuluş savaşında, benim de ulusuma ettiğim bir takım hizmetler olmuştur, sanırım. Fakat bunlardan hiç birini kendime mâl etmedim. Yapılanın hepsi ulusun eseridir, dedim. Aranacak olursa doğrusu da budur. Beni seven arkadaşlara tavsiyem şudur:

KENDİNİZ İÇİN DEĞİL, FAKAT BAĞLI BULUNDUĞUNUZ ULUS İÇİN ELBİRLİĞİ İLE ÇALIŞALIM. ÇALIŞMALARIN EN YÜKSEĞİ BUDUR

(S.D. Cilt 2, Sahife:115,Nimet (S.D. Cilt 2, Sahife:115,Nimet Unan;1959 T.İT.ENST.Yayını)Unan;1959 T.İT.ENST.Yayını)



Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle davranırken Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi diye bile düşünmemelidir. Hatta en mutlu olanlar, hizmetlerinin bütün kuşaklarca bilinmez kalmasını seçecek karakterde bulunanlardır. Bir adam ki, ülkenin ve ulusun mutluluğunu düşünmekten çok kendini düşünür, bu adamın değeri değersizliktir. Asıl değeri kendine veren ve bağlı olduğu ulus ve ülkeyi ancak kendi kişiliği ile var sayanlar, uluslarının mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar

(S:d: Cilt 2,T.D.T.ENST.Yayını, 1989,17-3-1937, sahife :325)





NEDEN LAİKLİK:

;Kutsal ve ilâhi olan inanç ve vicdanımızı,

karışık ve dönek olan her türlü çıkar ve ihtirasların göründüğü sahne olan siyasetten

ve siyasetin bütün organlarından

bir an önce ve kesinlikle kurtarmak,

ulusun dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur

(S.D.Cilt 1,T.D.T.ENST.Yayını,1989,Sahife:348,Mart-1924)

Bizim yüzümüz her zaman temiz ve pâk idi

ve daima temiz ve pâk kalacaktır.

Yüzü çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar,

bizim vatanseverce, vicdanlıca ve namusluca

hareketlerimizi küçük ve çirkin ihtirasları yüzünden

çirkin göstermeğe kalkışanlardır

(Nutuk 2,Sahife:1174,Türk Tarih Kurumu Yayını 1984)



En iyi fertler, kendinden ziyade mensup olduğu toplumu düşünen, onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına hayatını veren insanlardır

(1930,Ayın Tarihi, Cilt 24,Sayı:82-83,1931)




İnsanlar ferdi olarak çalışırlarsa muvaffak olamazlar.

Çünkü Allah insanları yaratırken onlara öyle bir hacet vermiştir ki

her insan hemcinsi ile çalışmağa mecbur ve mahkûmdur.

Bu iştirak faaliyeti âdeta bir ihtiyacı ilâhi olunca,

maksatları birleştirmenin nasıl zaruret olduğunu kolayca anlarız

(S.D. Cilt 2, T.D.T.ENST:Yayını 1989, Sahife:129,16-3-1923)

İnsanlar daima yüksek, soylu ve kutsal amaçlara yürümelidirler.

Bu davranış biçimidir ki, insan olanın vicdanını, aklını ve tüm insanlık kavramlarını doyurur.

Bu şekilde yürüyenler ne kadar büyük esirgemezlikler gösterirlerse

o kadar yükselirler ve bu hareket biçimi mutlaka alnı açık olur.

Çünkü alnı açık, aklı açık, kalp ve vicdanı açık insanlar tarafından yönetilebilen toplumlar,

ancak bu anlamda hareketlerin takipçisi olabilirler

(S.D. Cilt 3,T.D.T.ENST.Yayını 989, Sahife:119)

Bir ulusun namuslu bir varlığa, saygın bir duruma sahip olabilmesi için,

o ulusun yalnız bilgi ve teknikte üstün olması yetmez.

Her bilimin, her şeyin üstünde bir özelliğe sahip olması gerekir ki,

o da ulusun belirli ve müspet bir karaktere mâlik bulunması gereklidir.

Böyle bir karaktere mâlik olmayan bireyler ve

böyle bireylerden meydana gelmiş uluslar

hiçbir dakika gerçek bir devlet meydana getirmiş olmazlar.

Böyle uluslar birer fesat ocağı olurlar

(S.D. Cilt 2, T.D.T.ENST.Yayını 1989 Sahife:146)

;Ahlâkın millet teşkilinde yeri çok büyüktür...

Ahlâk dediğimiz zaman ahlâk kitaplarında yazılı olan

veya bir takım ahlâk hocalarının tavsiye ettikleri nasihatleri murat etmiyorum. Murat ettiğim ahlâk milli ve sosyal ahlâktır...

Kaynağı da cemiyettir, millettir.

Ama üzülerek belirtmeli ki çöküş,

ahlâk ve mânevi alana değin yayılmış görünüyor.

Hiç kuşku yok ki, bu büyük ülkeyi, bu koca ulusu yok olma,

tepelenme uçurumu kenarına getiren başlıca etken bu olmuştur

(Nutuk Cilt 2, 1969, Sahife:637)





Kendisine büyük Atatürk diye hitap edildiğinde:

"İsmime böyle riyakâr kelimeleri karıştırmayınız"

diye uyarıda bulunurdu

(Kılıç Ali, Atatürkün Hususiyetleri, Sahife:117,1955)



Biz cahil dediğimiz zaman

mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz.

Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.

Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi,

klâsik tahsil görmemiş olanlardan da

hakikati gören âlimler çıkabilir

(Atatürk 22-3-1923 S.D.Cilt 2. Sahife: 136)



Her ulusun kendine özgü geleneği, kendine göre ulusal özellikleri vardır. Hiçbir ulus bir başka ulusu tıpkısıyla taklit etmemelidir. Çünkü böyle bir ulus ne kendini benzettiği ulusun aynı olabilir, ne kendi ulusal bütünlüğünde kalabilir

(S.D. Cilt 2, T.İ.T.ENST.Yayını 1959, Sahife:150 21 Mart-1923)


İnsanlığın tümünü bir vücut ve bir ulusu bunun parçası saymak gerekir. Bu vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün kısımlar etkilenir

(S.C.Cilt 2,T.D.T.ENST.Yayını 1989, Sahife:326)



ÇALIŞMADAN, YORULMADAN, TERLEMEDEN KOLAY YOLLARLA KAZANMAYI ALIŞKANLIK HALİNE GETİREN MİLLETLER, ÖNCE HAYSİYETLERİNİ, SONRA İSTİKLÂLLERİNİ VE NİHAYET, İSTİKBALLERİNİ KAYBEDERLER.



İnsanlara feyiz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir,

ekmel (en mükemmel) dindir.

Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevâfuk (muvâfık) ve tetâbuk (uygun) etmektedir.

Eğer akla, mantığa ve hakikate tevâfuk (muvâfık) etmemiş olsaydı, bununla diğer kavânin-i tabiiyye-i ilâhiye (tabiattaki ilâhi kanunlar) beyninde (arasında) tezat olması icab ederdi.

Çünkü bilcümle kavânin-i kevniyyeyi (mevcudatın kanunlarını) yapan Cenâb-ı Haktır

Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam,

buna da öyle inanıyorum.

Şuura, muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor

Milletimiz din ve dil gibi temelli iki fazilete sahiptir.

Bu faziletleri hiçbir kuvvet

milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamaz



"EFENDİLER UZMAN KİŞİLERCE BİLİNİR Kİ,

YASA YAPAN İNSANLAR BİR TAKIM SEÇKİN

NİTELİKLERE SAHİP OLMAK ZORUNDADIRLAR.

O NİTELİKLERDEN BİRİNCİSİ ŞUDUR EFENDİLER;

YASAYI ÖNEREN, YASA YAPAN, YASA KOYAN

BİR KİŞİ, İNSANLIĞIN BÜTÜN DÜŞÜNCE VE

DUYGULARINI HERKESTEN DAHA ÇOK

SEZİNLEMİŞ VE KAVRAMIŞ OLMALIDIR!

ÖTE YANDAN DA BENLİĞİNİ HERKESTEN

DAHA ÇOK VE TÜMÜYLE, BÜTÜN KAPSAMIYLA

BUNLARDAN SAKINDIRMAK GÜÇ VE YETENEĞİNE

SAHİP OLMALIDIR! BU SEÇKİN NİTELİĞE

SAHİP OLMAYAN KİŞİLER, İNSAN TOPLULUĞU İÇİN

YASA YAPMAK HAK VE YETKİSİNDEN

YASAKLANMIŞLARDIR!

EFENDİLER! YASALAR EGOİST DUYGU VE DÜŞÜNCELERE

DAYANILARAK VE ONLARA BAĞLANARAK

YAPILAMAZ."



(S.D.Cilt 1, T.D.T.ENST.Yayını 1989,Sahife:213,1-12-1923)







YÜCE ALLAH, KİTÂB-I KERİM'İNDE KULLARI İÇİN NE BUYURUYOR

BİR DEFA DAHA DİKKATLE OKUMAĞA ÇALIŞALIM

"HEM KENDİLERİ ALLAH'I UNUTMUŞ, HEM (ALLAH) KENDİLERİNİ (KENDİ GERÇEKLERİNİ) KENDİLERİNE UNUTTURMUŞ OLANLARDAN OLMAYINIZ! ZİRA ONLAR, FÂSIKLARIN TA KENDİLERİDİR."
(Haşr Sûresi, Âyet 19)

"ŞİMDİ BANA HABER VER, HEVA VE HEVESİNİ TANRISI EDİNMİŞ, KENDİSİNİ ZAHİRİ BİR İLİM ÜZERİNE, ALLAH (C.C.) ŞAŞIRTMIŞ, KULAĞINI, KALBİNİ MÜHÜRLEMİŞ, GÖZÜNE DE BİR PERDE GERMİŞ BİR KİMSEYE, ALLAH(C.C.)'DAN BAŞKA KİM HİDAYET EDEBİLİR?

HALÂ DÜŞÜNMEYECEK MİSİNİZ?"

(Casiye Sûresi, Âyet 23)





Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi


Ey Türk Gençliği birinci vazifen ,

Türk istiklalini , Türk cumhuriyetini ilelebet

muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.

Bu temel senin en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi ,seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek ,

dahili ve harici bedhahların olacaktır.

Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için , içinde bulunacağın vaziyetin

imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerait çok namusait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kast edecek düşmanlar,

bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin

mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın

tüm kaleleri zabt edilmiş bütün tersanelerine girilmiş,

bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi

bifiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim daha vaim olmak üzere,

memleketin dahilinde,iktidara sahip olanlar

gaflet ve delalet içinde ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidarın sahipleri şahsi menfaatlerini,

müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen,

Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kuvvet damarlarındaki asil kanda mevcuttur.



&#8220;Mukaddesattan mahrum fert ve milletlerin

payidar olmaları aslâ mümkün değildir!&#8221;



GAZİ MUSTAFA KEMAL

ATATÜRK



__________________
Semadan bir ses ki herkes bunu kendi lisaninda isitir.

Dabbe kuyrugu olan bir hayvan degil, sakali olan bir reculdür.
(Hz. Muhammed s.a.s efendimiz)


Bu mesaj 1 kez ve en son ehlihikmet tarafından 11.11.2006 - 18:00 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.11.2006 - 17:55
Bu mesajı bildir   ehlihikmet üyenin diğer mesajları ehlihikmet`in Profili zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları gizle
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
Themenicon  Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:
ehlihikmet 11.11.2006 - 17:55
 Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:
Dervis1 30.09.2008 - 00:04
 Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:
^^NuR^^ 30.09.2008 - 21:44
 Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:
KUTAY_ 04.10.2008 - 18:31
 MADEM BÖYLE BİR YAZI VAR BİR DE ŞUNA BAKALIM
karaahmetoglu 29.10.2008 - 16:09
 Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:
Maksat kelam olsun 09.11.2008 - 07:13
 aha buyrun iste
Dai 10.11.2008 - 00:44
 Atatürk, ebedi âleme intikalinden on beş gün kadar önce kendine geldiği zaman, dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti:
KUTAY_ 10.11.2008 - 13:35

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 533 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
yalnizkurt55 (62), siyahnur (56), SULEYMAN ONCU (48), corluca (54), batalli (61), Fethi62K (62), emin2325 (66), yasin ibrahim e.. (53), h_hayrettin (43), turhanozturk (61), hazanrengi (43), Zilkade (42), akif1980 (44), mekselina (34), neverness (51), rufeyde (48), rabia| (50), Selvaa (49), antaly59 (66), BÜYÜK BALIKÇI (53), cemiluygun (70), Mikai66 (46), polat_23 (44), adar72 (35), nzl44 (47), m_ugurluoglu (37), emperor (50), osmanorhan (55), muhacir (53), salepli (51), musdem (54), ilyas_bozkurt (50), Jeday (35), ebuzerbasak (35), RaHMeT_YaGMuRu (40), eL_SaLvAdoR (42), faruk38 (62), ibrahimkindan (64), Karizmatik_63 (41), halimeuzunlar (41), hakan__ (43), citakhalil (70), serin (48), ZorDünya (54), cüneyd75 (49)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57466 saniyede açıldı