ivermectin kaletra colchicine budesonide ivermektine voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » Kadin dövülür mü ?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
FEYZAferhan su an offline FEYZAferhan  
Kadin dövülür mü ?

40 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.03.2005
En Son On: 25.05.2007 - 19:22
Cinsiyeti: Bayan 
KADINLAR DÖVÜLÜR MÜ?

Kuran’da geçen kadınla ilgili en yanlış anlaşılan ayetlerden biri de Nisa Suresi 34. ayet olmuştur. Bu ayeti iki yazardan alıntılarla inceleyelim. Prof. Yaşar Nuri Öztürk şöyle demektedir: “Bu ayet erkeklerin mutlak anlamda üstünlüklerinden değil, varlık yapılarındaki bir farklılıktan bahsediyor. O da erkeklerin kadına “kavvam” yani koruyucu, kollayıcı, gözetici olmalarıdır. Ne var ki Kuran ayetlerini, kadını horlamak için pervasızca tevil eden ve sürekli anlam kaydırmaları yapan çoğu müfessirler bu kavvam kelimesini hakim, yönetici gibi Kuran’daki kullanımına uymayan anlamlar vererek erkek despotizmine gerekçe yapmışlardır. Aynı ayetteki “fadribu” kelimesi Kuran’da kullanılan anlamlarından yalnız bir tanesiyle kayıtlanmış ve emirden hep dövmek çıkartılmıştır. Bütün tevillerini ve yorumlarını kadın aleyhine yapan yaklaşımlardan zaten başka bir şey beklenemezdi. Oysa ki, kelimenin diğer anlamları ayetin amacını ve düzenlenen konunun maksadını çok daha doyurucu biçimde önümüze koymaktadır. İşin esası şu ki, Kuran birçok yerde sergilediği kelam mucizesini burada da sergileyerek, bir tek kelimeyle birkaç alternatifi birden vermiştir. Biraz teknik detay verirsek şunları söyleyeceğiz: “Fadribu” emrinin kökü olan “darb” kelimesinin 30’a yakın anlamından en önemlileri “vurmak, dövmek, huruc(çıkmak), zehab(gitmek) ve dolaşmaktır”. (Bakın İbn Mansur, Lisanul Arab, Darb Maddesi) Durum bu olunca konumuz olan ayetteki emri bu anlamların muhtemel olan herbiriyle değerlendirmek gerekmektedir. Buna göre emri aynı zamanda ifal kalıbından da anladığımızda ifade ettiği manalar şunlar olur. 1 Onları evden çıkarın , 2 Onları bulundukları yerin dışına gitmek zorunda bırakın, 3 Onları dövün. Kuran böylece içinde bulunulan duruma ve karşılaşılan şartlara göre bu üç seçenekten birinin kullanılmasını istemektedir. Ve dikkat edilirse ilk iki seçenek düzenlenen konuda sonuç almak bakımından hem insan psikolojisine hem de hukuk mantığına daha uygundur.” (Yaşar Nuri Öztürk, Kuran’daki İslam, sayfa 552554)

Dr. Edip Yüksel ise aynı ayetin yanlış anlaşılması ile ilgili şu izahları yapar: “Ayette geçen (erricalü kavvamune alennisai) ifadesinin erkekler kadınları gözetir, yahut kadınların geçiminden sorumludur biçiminde çevrilmesi gerekirken gördüğüm tüm Türkçe mealler buradan erkeğin kadınlar üzerinde otoriter olduğu anlamını çıkarmışlardır. Nisa 135’te geçen “kavvam” kelimesine “gözeten, tam yerine getiren, ayakta tutan” gibi anlamlar veren meallerimiz neden Nisa 34’te geçen aynı kelimeye “hakim, yönetici” gibi farklı anlamlar vermektedirler. 5, Maide Suresi 8. ayette geçen “kavvam” kelimesine de aynı şekilde “gözeten, ayakta tutan” anlamını veren meal yazarlarımız, neden kadınlar söz konusu olunca kelimenin anlamını değiştirip sertleştirme ihtiyacı hissetmişlerdir? “Kavvam” kelimesi “kvm” kökünden türer. Bu kökün türevlerinin geçtiği tüm ayetleri incelersiniz hiçbir yerde yönetici hakim anlamını bulamayacaksınız. Aynı ayetteki “badehum” kelimesindeki “ hum” zamirini sadece erkeklere gönderdiğinizde anlam şöyle olur: “ Allah, erkeklerin bazısını bazılarına üstün kılmıştır.” Bu anlam kuşkusuz ayetin içinde bulunduğu metinle uyuşmamaktadır. Ancak “ badehum” kelimesindeki “hum” zamirini erkek ve kadınlardan oluşan karma bir topluluğa gönderdiğinizde anlam şöyle olur: “Allah, erkeklerin ve kadınların bazısını bazılarına üstün kılmıştır.” Türkçe’ye en uygun çeviri şöyle olabilir: “Allah, her birine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir.” Nisa 34 ayetindeki “idribuhanne” kelimesi “ o kadınları dövün” diye çevrilmiş. Bu kelime üzerinde incelemeye geçmeden önce karı koca ilişkisi üstüne Kuran’ın bir değerlendirmesini hatırlatmak isterim. 30, Rum suresi 21. ayette şöyle geçer: “Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun ayetlerindendir. Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.” Görüldüğü gibi evliliğin amacı sevgi ve merhamete dayalı huzurdur. Herhangi Arapça bir sözlüğe bakarsanız bu kelimenin altında uzun bir anlamlar listesini bulacaksınız. Denilebilir ki “daraba” kelimesi Arapça’da en zengin anlama sahip kelimedir. Arapça’da parayı Daraba yaparsın yani basarsın. Nitekim “darphane” Arapça, Farsça bileşimi bir kelimedir. Arapça’da greve gitmek “Drab” tır. Türkçemizde de vurmak kelimesi aynı şekilde değişik anlamlarda kullanılır. Tutmak ve çalmak da öyle. Radyoyu çaldım diyen birisi bu ifadeyle ya hırsızlığını itiraf eder, ya da radyoyu kullandığını bildirir. Nitekim “idrib” kelimesi de “çık dışarı” anlamına gelir. Kuzey Afrika’da Arapça konuşanlar hala “ Daraba” fiilinin emir kipini bu anlamda kullanmaktadırlar. Çok anlamlı bir kelimeyle karşılaştığımızda uygun olan anlamını metnin içeriğini, kullanış biçimini ve sağduyuyu dikkate alarak seçeriz. Örneğin 13, Rad suresi 17. ayetindeki “ Daraba” kelimesini açıklamak yerine dövmek olarak anlasaydık saçma bir sonuçla karşılaşırdık: “ İşte Allah hakkı ve batılı böyle döver.” Nisa 34’teki “nuşuz” kelimesi de meallerde şirretlik, itaatsizlik olarak çevrilmiş. Halbuki bu kelime flörtten başlayarak gayri meşru cinsel ilişkiye kadar uzanan sadakatsizlik ve iffetsizlik anlamını da içerir. Nitekim Nisa 34 ayetini dikkatle incelediğimizde bu ikinci anlamın sözün gelişine daha uygun olduğunu görüyoruz. Nisa 34 ayeti sadakatsiz ve iffetsiz davranan eşine kocasının nasıl davranacağını öğretiyor. Bu uygunsuz tavrın başlangıcında koca öğüt vermeli. Eğer kadın başkasıyla flörte devam ederse kocası yatakları ayırmalı. Eğer bu da yarar sağlamaz ve kadın işi zinaya kadar götürürse, o zaman kocası onu evden çıkarmalı. Erkeğini kandırarak evlilik anlaşmasına ihanet eden bir kadını dövmek nihai bir çözüm olamaz. Ancak ondan ayrılmak ameliyat gibi sıkıntılı da olsa bir çözümdür.” (Dr. Edip Yüksel, Türkçe Kuran Çevirilerindeki Hatalar, sayfa 1320)

Yaşar Nuri yorumuyla beraber “ Darabe” köklü kelimeye iki ayrı manasını çizgiyle ayırarak ayeti çevirir ve uygun mananın düşünülüp, araştırılmasını mealinde bize bırakır.

Erkekler, kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar. Allah’ın kendilerini koruduğu gibi gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.

4 Nisa Suresi 34 Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk çevirisi

Edip Yüksel ise yukarıda alıntıladığımız açıklamalarından sonra ayeti şöyle çevirir:

Erkekler kadınları gözetmekle yükümlüdür. Zira Allah, herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar (Allah’ın yasasına) boyun eğer ve Allah’ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsa korurlar. Onur ve namusları konusunda endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın, nihayet onları çıkarın. Ancak sizi dinleyip vazgeçerlerse onlara karşı bir yol aramayın. Allah yücedir, büyüktür.

4 Nisa Suresi 34Dr. Edip Yüksel’in çevirisi

________________________________________________
Kimbilir bu konuyla ilgili simdiye kadar neler yazildi vede yorumlandi simdiye kadar.
Ama ben bi sefer daha herkezten bu konuyla ilgili yorum bekliyorum.
Bu konu cok hassas ve bi o kadarda önemli bi konu. Umarim alaka gösteren arkadaslar olur.

Simdiden tesekkür ederim.

Saygilar & Allah'a emanet olun

Feyza
Ekleme Tarihi: 20.06.2005 - 10:20
Bu mesajı bildir   FEYZAferhan üyenin diğer mesajları FEYZAferhan`in Profili FEYZAferhan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
yoktan su an offline yoktan  

1227 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.11.2003
En Son On: 16.03.2009 - 11:55
Cinsiyeti: Erkek 
selamun aleykum kardesim..

Bu kısım soru-cevap bölümüdür.. Bu kısma görevli kardeslerimiz dısında üyelerimiz cevap ekleyemedikleri icin yazınıza yorum yapamazlar.. Yazıdaki hataları düzelterek Kadın-Aile bölümene eklerseniz daha güzel olur..

selam ve dua ile

*****

Konuyla ilgili yapılmış bir acıklama

KADIN DÖVME HAKKI(!)

Islam, erkeğe karısını dövme hakkı(!) verir mi?

Önce bu konu ile ilgli görüşleri âyet ve hadisleri meallendirecek sonra da bunlarlâ ilgili mülâhazalarımızı arzetmeye çalışacağız.

1- Nisâ Suresinde, meâlen şöyle buyurulur: "Erkekler kadınlar üzerine kavvâm (muhâfiz, veliyyülemir, yönetici, gözetici, kayyûm) dırlar. Çünkü bir kere Allah onların bazısını bazısından üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından infak etmektedirler. Onun için, iyi kadınlar itaatkârdırlar. Allah'ın kendilerini saklaması yönüyle kendileri de gaybi muhâfaza ederler. Serkeşliklerinden (nüsûz) endişe ettiğiniz kadınlara gelince: Evvelâ kendilerine nâsihat edin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın, (kâr etmezse) dövün. Dinlerlerse incitmeye bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem onûn tarafından, bir hakem de bunun tarafından gönderin..." Âyetin geliş sebebi (sebeb-i nüzûlü) şudur: Ensâr'ın ileri gelenlerinden Sa'd b. Rabî'aya karşı, karısı Habîbe nüsûz göstermiş (serkeşlik ve dik kafalılık etmiş), o da ona bir tokat vurmuştu. Babası hemen kızını alıp Rasulüllah'a giderek şikâyet etmiş, Rasûlüllah (s.a.s.) da, "Mutlaka ondan kısas alırız." buyurmuşlardı. Bunun üzerine bu âyet geldi. Allah Rasûlü (s.a.s.)'de "Biz birşey yapmak istedik, Allah ise başka bir şey murad etti. Şüphesiz hayır, Allah'ın diledigindedir." buyurdular.(bk. Elmalılı N/1350; Ibn Kesir N/256; Kurtubî V/168)

2- Rivâyete göre Hz. Eyyûb (a.s.) bir olay sebebiyle karısına yüz deynek vurmaya yemin etmişti de Allah (c.c.) ona şöyle vahyetti.(age VI/4101) "Eline bir deste (sap) al da onunla vur ki, yeminini bozmuş olmayasın..." (K. Sâd (38) 44) Konumuzla ilgili görülen âyetler bunlardır. Hadîslere gelince: 1- "Kadınlar hususunda Allah'tan (c.c) korkun. Çünkü siz onları Allah'ın emânıyla aldınız ve onları kendinize Allah'ın kelimesiyle helâl kıldınız. Döşeklerinize, sevmediğiniz bir kimseye ayak bastırmamaları sizin onlar üzerindeki hakkınızdır. Bunu yaparlarsa onları; zarar vermemek sârtıyla dövün. Onların sizin üzerinizdeki hakkıda, yiyeceklerini ve giyeceklerini, marûf şekilde vermenizdir..." (Müslim, hac 147) Hadis Rasûlüllah Efendimizin (s.a.s.) vedâ haccında irad buyurdukları hutbede geçen cümlelerden biridir. Kocalarının döşeklerine onların hoşlanmadığı kimselere ayak bastırmaları, yabancı erkekleri, ya da yakınları olsa dahi kocalarının hoşlanmadığı erkekleri eve alıp, kocaları yokken. onlarla sohbet etmeleri demektir, zinâ etmeleri değildir. Çünkü zinânın "had" cezâsı vardır ve bellidir.( bk. Davudoğlu VI/433)

2- "Sizden biriniz karısını köle döver gibi dövmesin. Sonra aynı günün akşamında beraber yatacaklardır..."agla Buhârî, nikâh 93, tefsir, sûre (91) 1; Müslim, Cennet 49; Ibn Mâce, nikâh 51)

3- Rasûlüllah (s.a.s.) "Allah'ın kulları olan kadıncağızları dövmeyin!" buyurmuşlardı. Bir süre geçince, Ömer gelip, "Ey Allah'ın Rasûlü, kadınlar kocalarına karşı başkâldırdılar", diye şikâyette bulununca dövülmelerine izin verdi. Arkasından da pek çok kadın Rasûlüllah'ın hanımlarını çevirip kocalarını şikayette bulundular. Bunun üzerine Allah Rasûlü: "Bir çok kadın Muhammed'in ev halkına gelip kocalarını (dayak yüzünden) şikâyet etmişler. Bu kocalar sizin iyileriniz değillerdir." buyurdu.( Ebu Davud, nikah (N/245); Ibn Mâce, nikâh 51)

4- Âişe vâlidemiz dediler ki: "Allah Rasûlü, ne bir hizmetçisine bir tokat vurdu, ne de bir karısına..."agla Ibn Mâce, nikâh 51)

5- Kâsım b. Muhammed'in nakline göre: "Rasûlüllah kadınları dövmeyi yasakladı. Bunun üzerine dediler ki, "Ey Allah'ın Rasûlü, kadınlar işi azıttılar." O da: "Öyleyse dövün ama; kötü olanlarınızdan başkası da dövmez." buyurdular: (el-Hâzimî, el-itibâr 142; Burhanuddîn el-Câberî, Rusûhul-ahbâr 232) Bu hadisle anlatılan olay, üçüncü hadisle anlatılan olayın değişik ifadelerle nakledilmesinden başka bir şey olmamalıdır.

6- Habibe bt. Sehl, Sâbit b. Kays b. Semmâs'ın nikâhında idi. Sâbit ona vurdu ve bir tarafını kırdı. Habibe gelip durumu Allah Rasulüne anlattı.

O da Sâbit'i çağırdı ve "bir miktar malını al ve ondan ayrıl." buyurdu. Sâbit: "Bu uygun olur mu, ey Allah'ın Rasulü?" diye sordu. "Evet olur." cevabını aldı. Sâbit:"Ben ona iki bahçe mehir olarak vermiştim, şu anda da onlar elinde" dedi. Allah Râsulü; "O halde onları al ve ondan ayrıl." buyurdu. O da öyle yaptı.(Ebû Dâvûd, No: 2228; Ibn Kayy im, Zâdü'1-Mead V/189)

Konuyla ilgili belli başlı naslar bunlardır. Şimdi bunlarla ilgili değerlendirmelerimize ve mutâlâalarımıza geçebiliriz.

Önce başta mealini verdiğimiz âyetlerle ilgili bazı noktalara işaret etmekle işe başlayalım:Erkeklerin "kavvâm" (hakim, idareci, kayyum) olmasına iki sebep gösteriliyor: Bunlardan birisi vehbî (Allah vergisi) dir ki, "Insanların bazısını-diğerlerine üstün kılması" cümlesiyle ifade edilmiştir. Ancak bu ifade öyle ince bir güzelliğe sahiptir ki, en azından ev reisliği konusunda erkeklerin üstünlüğüne işaret etmekle beraber, açıkça "erkekleri kadınlara üstün kıldığı için" denmemiş de, "Insanların bazısını bazısına üstün kıldığı için" buyurularak, üstünlük her bakımdan (mutlak manada) erkeklere verilmemiş, böylece kadının da erkekte bulunmayan bazı meziyetlere sahip olmakla, ondan üstün olabileceği yönlerinin bulunabileceğine işaret edilmiştir.(Elmalılı N/ 1348-19) Bu vehbî (Allah vergisi) olan sebepte, yani idarecilik kabiliyetinde nâdir de olsa bazı kadınlar kocalarından daha başarılı olabilirler. Bu durumda ikinci ve kesbî (iş sahasında, cinsiyete dayalı rolle ilgili) olan sebep yine erkeklerin "kavvâm" olmasını gerektiriyor ki, bu, ev için harcama yapma, dolayısıyla kazanma sorumluluğunun erkeğe yüklenmiş olmasıdır. Bu erkeğin "kavvâm" oluşunun kesbî (kendisinin oluşturduğu) sebebidir. Elmalılı Merhumun ifadesi ile, "şu halde, eşinin hakkını yerine getirmeyen, kadın malına göz diken ve harcama (infak) görevini yapmayan ve ailenin ırz ve namusunu korumayan erkekler "ricâl= kâmil erkekler" den sayılmazlar"aglaage. N/1350) dolayısı ile dövme izni verilen erkeklerden olamazlar. Kurtubî de aynı şeyi söyler: "Erkekler, mallarından harcamaları sebebiyle..." cümlesinden âlimler şunu anlamışlardır: Erkek, kadının nafakasını temin edemezse."kavvâm" olma yetkisini kaybeder: Erkek "kavvâm" olamayınca da kadın için, nikâhı fesih hakkıdoğar, (bk. Kurtubî V/169. Ancak bu, Mâlikî ve Şâfiîlerin görüşüdür. Hanefiler ise fesih olmayacağı görüşündedirler. (Aynı yer)) der.

Ikinci anahtar kelime "nüsûz" kavramıdır. "Nüsûz" .kelimesinin kökündeki "yükseklik" ânlamından hareketle; baş kaldırma, isyan, hukukunu tanımama, eşlerden her birinin diğerini ikrah etmesi gibi manalara gelir. (bk. Kurtubî V/ 170-171; Elmalılı N/1351; Ibn Kesîr N/257) Şu halde bu âyetle kendisine dövme hakkı verilen erkek "kavvâm" olabilme vasfına sahip "kâmil erkek" (bk. Elmalılı, agk.) tir ve dövülmesine müsaade edilen de kadın değil, "nâsize" dir: Zâten âyet-i kerîmenin devamından da anlaşılacağı üzere, artık durum o kerteye gelmiştir ki "sikak" tan, yani evliliğin parçalanmasından endişe edilmektedir. Bir başka ifade ile; bu noktada ya "kâmil racul" olan erkeğe, işi yuvanın yıkılması kertesine geçiren "nâsize"ye, karakol komiseri gibi küçük bir ceza uygulama yetkisi verilip, mesele dallandırılmadan, âilenin parçalanmaması için en son ihtimale de başvurulacak, ya da her türlü sosyal, psikolojik ve ekonomik zararına rağmen derhal yuvanın yıkılmasına müsaade edilecektir. Âyet birinci yolu tavsiye etmektedir. Bunda aynı zamanda âile sırlarının mahkemelerde fâs olmaması hikmeti de söz konusudur.Naslardan sonra bunlar da naslarla ilgili bazı noktalara işaretlerdir. Şimdi de işin felsefesine geçebiliriz:

1- Önce Islâm kadın dövme meselesini ihdas etmemiş, aksine pek çok yönden. bunu önlemeye çalışmıştır. Hanımının gözünü şişiren, kolunu, kafasını kıran, mahkemeye intikal ettirilirse, eş (yaralama bedeli) öder, diyet öder, ya da kısas olunur. Kadın ona Allah'ın bir emanetidir ve Rasûlüllah (s.a.s.) "AIlah'ın kızcağızları" tabir ettiği kadınların dövülmemesini istemiştir. Müslümaların en büyük örneği olarak kendisi hiç dövmemiştir; kadınlarını dövenlerin iyi müslümanlar olmadıklarını haber vermiştir. Hiç bir hukuk sisteminin, jandarmasının sokamadığı dört duvar arasında, yani âilede, güçlü olanın kafası kızdığında ezebileceklerini ezmesine bu ölçüde mâni olabilecek bir müeyyide yoktur. Gazâplanıp karısını dövme noktasına geldiği halde, sırf müslüman olduğu ve Rasûlüllah'ın bu tavsiyelerini düşündüğü için karısını dövmeyen pek çok insân vardır ama, Insan Hakları Dernegi ya da Feminizm öyle istiyor, diye karısını dövmekten vazgeçen birisinin olacağını sanmıyoruz. Çünkü mer'î kanunların ulaşamadığı yerlerdeki zulümleri, eğitim de, medeniyet de önleyemez. Zavallı Şirin Tekeli, yukarıda söz konusu edilen âyetle ilgili olarak : "Bu bin yıldan eski klasik metni ayrıca yorumlamaya herhalde hiç gerek yok"aglaS. Tekeli Kadınlar Için s. 410) diyor ama,"yapılan kısmî araştırmalar, kadının sosyo -ekonomik düzey , eğitim vb. den bağımsız olarak hemen her durumda dayak yiyebildiğini ortaya koyuyor."aglaage. s. 403) demekten de kendini alamıyor. Keşke müslüman âileleri de tanıma fırsatı bulabilselerdi.


Bu mesaj 1 kez ve en son yoktan tarafından 20.06.2005 - 10:36 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 20.06.2005 - 10:31
Bu mesajı bildir   yoktan üyenin diğer mesajları yoktan`in Profili yoktan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 553 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mrvtt (34), incim (55), kalbiselim (53), asimm (43), hisam (48), aciz önder (38), caramed (51), sevim (59), hasan kemal (54), aygo (43), akdemir (49), zeynep63 (18), adem dikici (58), semasalman (37), yusuf2023 (43), hallo42 (33), aymet (46), irfan55 (49), bayercana (35), Sabri-81 (43), selam2000 (51), Dadas69 (55), celebirisin (40), Musab49 (50), genciz (56), erkamartuk (38), yalniz gul (58), dertli007_46 (36), kafka001 (52), egemen07 (44), Tekin (51), milasi (68), porselen43 (55), semasalman87 (37), dtkyusuf (49), sertel (51)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54953 saniyede açıldı