stromectol stromectol generique colchicine lopinavir ritonavir generique plaquenil imdur imigran imitrex imodium imuran imurek inderal la inderal index indocin sr indocin inegy intagra iscover isoptin isordil sublingual isordil itraderm itrop jumexal kamagra effervescent kamagra gold kamagra oral jelly kamagra soft kamagra keflex kemadrin kenacort a solubile kenacort a kenacort kenergon kessar keto med ketozol kinzal kinzalplus klacid lamictal dispersible lamictal lamisil cream lamisil
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » Karanlığa Doğan Nur

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
_SeRKaN_ su an offline _SeRKaN_  
Karanlığa Doğan Nur

406 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.09.2004
En Son On: 21.11.2007 - 17:41
Cinsiyeti: Erkek 
Karanlığa Doğan Nur

Tülin kendine geldiği an, vücudunda bir ağırlık hissetti. Kıpırdamak
istedi, başaramadı. Yüz üstü yattığı yerden, ellerinin yardımıyla kalkmaya çalıştı. Yapamadı. Hâlsiz yere bıraktı kendini. Üstüne düşen dolabın ağırlığı gittikçe artıyor. Kalçasından bacaklarına doğru bir hissizlik yayılıyordu. Her taraf zifiri karanlıktı. Etrafı dinledi. Ortalıkta sanki bir ölüm sessizliği hakimdi. Ürperdi. Bilinçsiz bir korkuya kapıldı.
Bulunduğu yerden bir an önce kurtulmak istedi. Bütün kuvvetini toplayarak
vücudunu çekmek istedi. Ancak, güçsüz bedeni üzerindeki ağırlığı atmaya
kafi değildi.

Telâşla

-Kimse yok mu? diye bağırdı.

Cılız sesi odanın karanlığında boğulup kaldı. Etrafa göz gezdirdi. Hiçbir
şey göremiyordu. Kabir karanlığı bu olsa gerek diye düşündü. Kendini bir
mezarın içinde sandı. Kalkamıyor, doğrulamıyor ve kımıldanamıyordu. Bir
kere anneannesi anlatmıştı. Ölünce insanın üzerine bir sal kapatıp,
toprakla doldururlarmış. Soğuk soğuk terlediğini hissetti. "Allahım ölmek
istemiyorum" diye söylendi. Kendini toparlayarak, olayı hatırlamaya
çalıştı. Her şey bir anda olmuştu. Annesi mutfakta akşam yemeğini
hazırlarken, Tülin de ders çalışıyordu. Düzce yerin altından gelen bir
gürültü ile yıkılıyordu. Birden kalkıp kapıya doğru kaçmaya çalıştığını
hatırlıyor. Sonrası...

Sonrası çıldırtan karanlıklar.

Ne kadar zaman geçtiğini bilemiyordu. Karanlığa alışması için bir müddet
gözlerini yumdu. Açtığı zaman, odanın içindeki kırık dökük eşyalarşekillenmeye başladı. Her taraf toz toprak içindeydi. Üzerine düşen
dolap, belki de kendisini ölümden kurtarmıştı. Dolabı üzerinden itebilse, bir
hayli rahatlayacaktı. Ama güçsüz bedeni ile itelemek şöyle dursun
kımıldatamıyordu bile. Yine anneannesinden dinlemişti. "Sen bir kere
Allah dersen, O sana on kere buyur kulum der." içten yürekten gelen bir sesle
"Allah" dedi. Sonra mırıltılar hâlinde Allah, Allah, Allah, Al....Kendinden geçmişti.

Tekrar kendine geldiği zaman, annesi aklına düştü. "Ah anacığım"diye geçirdi içinden. Kurtulabilmiş miydi acaba?... Şimdi yanında olsa teselli eder, ağzına bir yudum su verirdi. Anneannesi; "Allah'ın kullarına olan
merhameti, anne şefkatinden binlerce kat fazladır;" derdi. Gözleri doldu fısıltı ile yeniden "Allah" demeye başladı.

Açlık bir tarafa, ama susuzluğa hiç dayanamıyordu. Ramazanda açlıktan çok susuzluktan şikâyet ederdi. Annesi bazen "Ders çalışamazsın oruç tutma istersen" derdi. Fakat o ölen anneannesinin etkisi ile diretir,
"tutacağım" derdi. Ah şu susuzluk... Bir dayanabilse "Neden dayanamayacakmışım" diye
söylendi kendi kendine. "Tut ki bugün oruçluyum." Yine anneannesi "Oruçlu
için iki sevinç vardır. Biri, akşam iftar ettiği an, diğeri öbür dünyadaki
sevincidir" derdi. Ya kendisinin iftarı ne zaman?... Çıkabilecek miydi
buradan? "Ah anacığım şimdi yanımda olsaydın ne vardı." Birden aklına
gelerek yana bağırdı.

-Anne!... Neredesin?

Sesi karanlıkları yırtar gibi dalga, dalga dağıldı. "Kızım...Yavrum." diye bir ses duydu mutfaktan yana. Gülerek ağlamaya başladı. Annesinin sesiydi bu. Şimdi bir çocuk gibi ağlıyor bir taraftan da "Susadım!" diye
bağırıyordu. Küçükken de böyleydi. Annesi, ona en çok muhtaç olduğu bir zamanda çıkar gelir tüm korkularını dağıtırdı.

Tatlı, yumuşak, müşfik bir sesle annesi:
-Biraz sabret geliyorum yavrum, dedi.

Annesinin sesi kabuslarının üzerine bir ışık gibi yayıldı, bir müjde gibi bütün yalnızlıklarını sildi. Biraz sonra, mutfaktan yana duvarın taşlarını oynatıp sağa sola atan annesi gözüktü. Elinde bir pet şişe dolusu su
vardı.

Her tarafı toz toprak içindeydi. Sürünerek Tülin'e yaklaştı. Bir anne
şefkati ile Tülin'i okşadı. Getirdiği suyu kızına içirdi. Tülin bir şişe
suyu içtikten sonra gülerek annesine baktı. Sesi titriyordu hâlsizdi.

-Anne çok korkuyorum dedi.
Annesi kızının saçını okşamaya devam ediyordu.

-Korkma kızım kurtulacaksın, dedi. Sonra da Tülin'in üzerindeki dolabı ar kuvveti ile iteledi. Dolap yana doğru kaydı. Tülin rahat bir nefes aldı.
Annesi elinden tutup çekmeye başladı. Tülin biraz daha çabaladıktan sonra
dolabın altından kurtulup çıktı. Elleri ile bacaklarını ve vücudunun muhtelif yerlerini kontrol etti. Kanayan yarası ve ağrıyan bir yeri yoktu.

Şimdi iyice rahatlamıştı. Dolaba sırtını dayayarak oturdu. Annesine dönüp:

-Seni Allah gönderdi, dedi
Annesi hafifçe gülümsedi:
-Evet kızım. Allah seni kurtaracak.
-Birlikte kurtulacağız anne.
Annesi bu söze sadece gülümsedi.

Aradan ne kadar zaman geçti bilemiyordu. Kazma ve kürek seslerini
işittiğinde birilerinin onları kurtarmak için geldiğini anladı. Hızla "Buradayım"diye bağırdı. Ancak sesini kimseye duyuramadı. Kazma ve kürek
sesleri hızlanmaya başladı. Biraz ilerideki duvarın taşlarının oynadığını
görür gibi oldu. iri bir taşın düşmesi ile gün ışığı karanlığa bir nur gibi doğdu. Açılan delikten içeri doğru bakan bir yüz belirdi. Sonra da:

-Sesimi duyan var mı, diye bağırmaya başladı.
Tülin bu defa olanca gücü ile haykırdı.
-Buradayız!...
Dışarıdaki ses:
-Bir ses duydum. Galiba birileri var. dedi.
Bir müddet sonra açılan delik büyüdü. Tülin önce annesini çıkarmak istedi.
Ancak annesi kızını dışarı doğru iterek:

-Hadi kızım önce sen çıkacaksın, dedi.

Tülin'i yavaşça dışarı çektiler. Bir alkış tufanıdır koptu. Kızı itina ile sedyeye yatırdılar. Birisi:

-Kıza su verin dedi.

O anda, sedyenin yanındaki adamların arasında babasını gördü.

-Hayır, ben içerde su içtim baba. Siz annemi kurtarın. Annemi...

Adam yorgun ve bitkindi. Ağlayan gözlerle kızına baktı uzun uzun.

Anneni üç gün önce toprağa verdik kızım, diyemedi...






Bu yazı daha önce yayınlanmışsa şimdiden özür dilerim.

selam ve dua ile

abdullahbiri
Ekleme Tarihi: 08.06.2005 - 16:03
Bu mesajı bildir   _SeRKaN_ üyenin diğer mesajları _SeRKaN_`in Profili _SeRKaN_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 732 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
kilimlili67 (47), EnToRia (39), cihankarasan (56), rahmali (60), beyazyol (44), hmurat (50), Sweet-Bircan (31), calinan_kalp (43), bobmalley (34), kerim71 (50), talip-ibrahim (38), kan-ka (50), behlül72 (52), n.nakla61 (40), yasinbirel80 (44), zuhre yildirim (44), SnNmMc (37), tarik82 (42), akin123 (37), MertTurk (43), *hira* (35), zaferburgu (49), mademney (42), esli (61), sipahii (43), gokhan (46), ISLAM_GUNESI (40), veteriner54 (42), meryem03 (40), engino (46), yol_cu (42), koyuncu339 (39), fizikcimrt (49), fgdibo (36), salem (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53502 saniyede açıldı