hydroxychloroquine kaletra kaletra budesonide ivermektin imdur imigran imitrex imodium imuran imurek inderal la inderal index indocin sr indocin inegy intagra iscover isoptin isordil sublingual isordil itraderm itrop jumexal kamagra effervescent kamagra gold kamagra oral jelly kamagra soft kamagra keflex kemadrin kenacort a solubile kenacort a kenacort kenergon kessar keto med ketozol kinzal kinzalplus klacid lamictal dispersible lamictal lamisil cream lamisil
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » ...iSLaM Ve DeGiSeN HaYaT...!!!...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 8 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
rifat56 su an offline rifat56  
...iSLaM Ve DeGiSeN HaYaT...!!!...

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
Cinsiyeti: ----- 

İslam ve Değişen Hayat



Şüphecilerin dilinden hiç dü§meyen bir soru vardır: 20. Yüzyılın sonlarında karşımıza çıkan ekonomik sorunları, İslam'ın esaslarına dayanarak çözmek mümkün müdür? İslam'ın doğuşunun üzerinden on dört yüzyıl geçti. Bu süre içerisinde, toplumsal ilişkilerin akıl almaz bir biçimde genişleyip gelişmesi ve giriftleşmesi göz önüne alınırsa, yine de bu sorunların çözümü İslam'dan beklenebilir mi?

Şüphecilerin sürekli olarak ortaya attığı bu sorunun cevabı bizce, İslam'ın, kesinlikle insanlık hayatını her zaman için ve hatta bugün de yaşayan, diri programıyla düzenleyebilecek güç ve dinamiğe sahip oluşudur. Zira İslam'ın servet ve mal hakkındaki emirlerinden oluşan İslam

Ekonomisi iki tür kanunu bünyesinde toplar:

1- Sabit Unsurlar: Ekonomik hayatı belirleyen Kur'an ve Sünnet'te açıkça belirtilmiş hükümler,

2- Sabit unsurlardan esinlenip, toplumun her aşamadaki gelişmesine göre ayarlanabilen, değişken unsur ve kanunlar.

Demek ki, İslam Ekonomisi'nde bulunan sabit ilkelerin bir kısmı, her aşamaya göre ayarlanması gereken değişken kanunları belirleyecek şekilde ortaya konulmuştur.

İslam toplumunun ekonomik sistemi, ancak sabit kanunlarla değişken kanunların bir espri ve bir ana hedef çerçevesinde birleşmesiyle tam şeklini alır. Değişken unsurları İslam Ekonomisi'nin genel ilkelerinden çıkarmak için;

1- Sabit ilkelerin kapsam ve çerçevesini iyice kavramak,

2- Yaşanılan aşamanın özellikleri ve ekonomik koşulları hakkında geniş bilgi sahibi olmak; genel ilkelerin belirlediği sınırları ve yöntemleri iyice araştırmak,

3-İslam yöneticisi (Veliyy-i Emr)'nin yetkilerinin, fıkhi yönden sınırlarını öğrenerek bu sınırlar içerisinde değişken kanunları uygulaması için Şer'i bir ölçü elde etmek gerekir.

Bundan dolayı İslam toplumunun ekonomik hayatının planlamasını yapmak çok önemli ve aynı zamanda zor bir konudur. Bunu ancak aynı zamanda iktisatçı olan, İslam fakih ve düşünürleri yapabilir.


Ekleme Tarihi: 27.05.2007 - 19:42
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  
iSLaM iKTiSaDINDa GeNeL iLKeLeR...!

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
Cinsiyeti: ----- 

İSLAM İKTİSADINDA GENEL İLKELER



İslam toplumunda ekonominin tam olarak gelişmesi için gerekli olan değişken kanunları belirleyen genel ilkelerin ana hatları şunlardan ibarettir:



A) Kanunların Yönü

Bu ilke; Kur'an ve Sünnet'te kesin olarak ortaya konulan bir takım hükümlerin, belirgin ve ortak bir hedefi gerçekleştimıek için meydana getirildikleri belirlenerek elde edilir. Belirlenen ortak hedef sabit bir ilkedir. Bu hedefi korumak veya en olgun şeklini ortaya koymak için değişebilen yeni kanunlar meydana getirmek gerekebilir.

Bu ilkenin açıkça anlaşılması için, hepsi bir hedef ve yöne sahip olan birkaç şer'i hükmü aşağıda sıralayıp, bunlardan bir ilkenin ortaya çıkanlışını göstermeye çalışalım.

1- İslam, tabii kaynakların özel mülkiyete girmesine müsaade etmiyor.

2- İslam, tabii kaynaklan ihya etmeden, onlan sadece kendi mülküne katma yoluyla hak elde etmeyi reddetmiştir.

3- Bir tabii kaynak, ihya edildikten sonra tekrar evvelki haline dönmüş ve ihya çalışmalarının izleri kaybolmuşsa, başka birisi gelip onu tekrar ihya etmek ve ondan kendisi için yararlanmak hakkına sahiptir .

4- Toprak gibi tabii kaynaklann ihya edilmesi onun genel mülkiyetten çıkıp özel mülkiyete devrolumasına neden olmaz. Sadece onu işleyen ondan yararlanmada öncelik hakkına sahiptir

5- Bir kimsenin, ihya ve bayındırlık yoluyla bir doğal kaynak üzerinde hak kazanabilmesi için onu, direkt olarak kendi eliyle işlemesi gerekir. Yani kapitalist düzenlerde olduğu gibi bir işçi tutup, onlara gerekli malzemeyi sağlamak yoluyla işlettiği kaynakların gelirine sahip olamaz.

6- Bir kimse yatırım yapmak suretiyle yer altından çıkardığı kaynaklar üzerinde hak sahibi olamaz. Ömeğin, petrol çıkarmak için işçi kiralayıp, onlara gerekli çalışma aletlerini veren kişi çıkarılan petrolün sahibi olmaz. Bu ilke, maden sanayiindeki kapitalist uygulamayı tamamen reddetmektedir.

7- Üretim araçlarına sahip olmak, onlarla üretilen mallara da sahip olmak demek değildir. Örneğin bazı kişiler, bir fabrikada başkalarının tekstil araçlarıyla kendi pamuk veya yünlerini ipliğe dönüştürdüklerinde, fabrika sahibi üretilmiş iplikler üzerinde hak sahibi olamaz. Pamuk ya da yün sahibinden ancak o tezgahların parasını alabilir. Buradan elde edilen artık değerin tümü, iplik üretimiyle direkt olarak uğra' §anlara aittir.

8- Eğer kazanç için kullanılan nakit sermaye garantiye alınırsa, yani sermayenin zarar görmeyeceği şart koşulursa elde edilen karda sermaye sahibi ortak olamaz. Çünkü bir nevi riba ve faiz olur. Yani sermaye sahibi parasının, bir müddet başkasında kazançsız kaldığı gerekçesiyle, onların çalıştırmasıyla elde edilen kardan pay alamaz. Bütün kar sermayeyi işletene aittir. Sermaye sahibi sadece sermayesini geriye alabilir.

9- Kiracı kira için ödediği parayı sermaye olarak kullanıp başka bir iş yapmadan onu kar vesilesi yapamaz. Mesela bir evi ya da gemiyi veya fabrikayı belirli bir ücretle kiralayıp, sonra da kiraladığı yerde bir bayındırlık yapmadan daha yüksek bir ücretle başkasına kiraya veremez. Veya bir işçiyi belirli bir ücretle tutup daha yüksek bir ücretle başkası için çalıştıramaz.

10- Bir kişiye, gerçek bir mal vermeden borçlu sayamayız. Zira borçta, malın borçluya öncelikle ulaşması şarttır. Buna göre bütün mali senetler geçersizdir .

Batılı kapitalistler, hiçbir iş yapmadan durmaksızın servetlerini çoğaltan bu senetlerin kendilerine altın fırsatlar doğurduğunu görerek, ellerindeki sermayenin on katı sorumluluk kabul edebiliyorlar. Bastırmış oldukları senetleri, belirlenen para yerine borç olarak veriyorlar. Borçluların çoğu senetleri hakiki paraya çevirmeden öylece kullanacağına göre, gerçek sermayesinden daha fazla borç verdiği ortaya çıkmıyor. Fakat bir yandan da serveti durmadan artış gösteriyor. Bütün bunlar, borçta hakiki malın borçluya ulaşması şartına uymamakla oluyor.

Bu on hükme dikkat ettiğimizde hepsinden elde edilen ortak bir yön ve hedef vardır. O da, bu hükümlerin tümünün çalışmaya dayanmayan bir kazancı tamamen ortadan kaldırnıaya yönelik olmalarıdır. İşte bu hükümlerden çıkarılan bu ortak yön bir sabit hedef ve ilke olarak İslam ekonomisinin değişen kanunlarını belirler. İslam yöneticisi (Veliyy-i Emr), bu hedefi (çalışmaya dayanmayan kazancı kaldırmayı) gerçekleştirmek için Şeriat'taki sabit kanunlarla çelişmeyen
kanunlar çıkararak, toplumu bu yönde yönetmelidir .


Ekleme Tarihi: 27.05.2007 - 19:44
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  
SaBiT BiR HüKMüN aCIKlaNMIS HeDeFi...!

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
Cinsiyeti: ----- 

B) Sabit Bir Hükmün Açıklanmış Hedefi



Kur'an ya da Sünnet'te bir hüküm, hedefiyle birlikte açıkça ortaya konmuşsa, o takdirde bunu gerçekleştirmek için günün ekonomik ve sosyal şartları gözönüne alınarak değişebilen ve değişmesi gereken kanunlar değiştirilebilir. Yani, bu hedeften değişebilen kanunları koymada temel bir ilke olarak yararlanılabilir . Veliyy-i Emr günün toplumsal ve ekonomik şartlarına göre değişen kanunları koyarak bu hedefi gerçekleştirmelidir. Buna ömek olarak Kur'an-ı Kerim'den şu Ayet-i Kerime zikredilebilir:
“Allah'ın, kentler hakkında resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunun içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.” (Haşr Suresi 59: 7)

Bu nasstan anla§ılan; servetin belli bir zümrenin elinde yığılmayıp, herkesin bütün meşru ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde toplumda dengeli biçimde dağıtılmasının İslam kanunlarıııın hedeflerinden biri olduğudur. İşte bu hedef değişen unsur ve konulara yön veren sabit bir ilke olabilir. Veliyy-i Emr, bu ilkeye dayanarak malın sınırlı bir zümrenin elinde yığılmasını önlemek ve servetin dağılışındaki toplumsal dengeyi korumak için sabit hükümlerlc çelişmeyen hcr türlü kanunu koyabilir. İslam devleti, bu ilkc sayesinde üretimde tekelcilik ve ihtikarın her türüyle mücadele edebilir .
Diğer bir örnek: Zekat hakkındaki bir çok hadis, zekatın, sadece fakirlerin zaruri ve acil ihtiyaçlarını karşılamak için değil, onlann toplumda normal bir hayat seviyesine ulaşmalan için teşri edildiğini açıkça belirtmiştir. Zekat için belirlenen bu hedeften; Veliyy-i Emr'in bir İslami hedef ve ideal olarak toplumun bütün fertlerinin eşit ya da yaklaşık bir hayat seviyesine ulaşmalarını sağlaması gerektiği anlaşılıyor.


Ekleme Tarihi: 27.05.2007 - 19:46
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  
iSLaM'ıN öNeM VeRDiGi ToPLuMSaL DeGeRLeR...!

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
Cinsiyeti: ----- 

C) İslam'ın Önem Verdiği Toplumsal Değerler



Kur'an ve Sünnet'te üzerinde önemle durulan eşitlik, kardeşlik, adalet, kıst vb. belli bir takım değerler vardır. Bu gibi değerler, müslümanların yöneticilerinin her çağın yenilikleriyle uyumlu, değişken ve esnek kanunlar çıkarmasını mümkün kılmı§tır.

''Ey inananlar! Allah için, daima doğru hüküm verin. Adalete tam uygun şahitlikte bulunun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoyınasın. Adil olun ki, bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Doğrusu Allah, işlediklerinizden haberdardır.” (Maide Suresi 5:8)


''Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi soylar ve kabileler haline koyduk ki, birbirinizi kolay tanıyasınız. Biliniz ki, Allah katında en iyi olanınız O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.'' (Hucurat Suresi 49: 13)

İslam'ın belirlediği değerler, deği§en kanunlara yön verdiği gibi, İslami kaynaklardaki ekonomik kavramın ve olgulara getirilen özel yaklaşımlar değişen kanunlara ışık tutabilecek niteliktedir. Bu tür yaklaşımların bir örneğini Hz. Ali 'nin şu sözlerinde görüyoruz:
Hz.Ali, toplumdaki fakirlik olgusundan söz ederken bu olguyu özel bir yaklaşımla şöyle açıklamıştır:
''Fakirin aç kalışı zenginin refahı yüzündendir.''
Hz.Ali'nin tacir ve ticaret kavramlarına ve ekonomide ticaret ve kazancın gerekliliğine olan yaklaşımı, bunun bir başka örneğini oluşturur. Hz.Ali, Mısır'a vali olarak tayin ettiği Malik Eşter'e yazdığı tavsiyelerde; tacirleri ve zenaat sahiplerini birlikte zikrederek bu iki kesimin ekonomik hayatın sürdürülmesinde önemli etkenler olduğunu belirtmiştir. Başka bir ifadeyle bu iki kesimi birlikte zikretmekle ticaretin meşruluğunu zanaat gibi ekonomik hayatın kıvamında müsbet rol oynamasına bağlı bilmiştir.

''Bir de tacirleri, sanat ve zenaat erbabını tavsiye ederim sana: Onlara karşı hayırlı ol. Onların bir kısmı oturdukları yerlerde ticaretle meşgul olur. Bir kısmıysa bir yerden bir yere gider, mal götürüp getirir; bir başka bölüğü de halkın muhtaç olduğu şeyleri ellerinin emekleriyle hazırlar. Bunlara hayırla muamelede bulun; çünkü onlar faydalı kişilerdir. Gerçekten şeyleri uzun yollar aşarak, beldeler geçerek, ülkendeki karalarda, denizlerde, düzlüklerde, dağlarda gezerek alırlar, getirirler; oysa halkın, o şeylerin bulunduğu yerlere gitmesine ne imkan vardır, ne de gücü yeter.'' Görüldüğü gibi Hz. Ali, tacirin de zenaatçıııın işindeki önemli rolü paylaştığını açıklamı§tır. Böylece tacirin elde ettiği kazancın meşruluğu, onun serveti ve sermayeyi korumak için yaptığı çalışmalara bağlanmıştır. Bu anlayış açısından ticaret, Batı'dakinin tam tersine, sömürge aracı olmaktan çıkıp ekonomik hayattaki gerçek yerini alıyor .


Ekleme Tarihi: 27.05.2007 - 19:49
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  
PeYGaMBeR VeYa DeVLeT BaSKaNLaRININ eLiYLe eSNeK KaNuNLaRIN YöNLeNDiRiLiSi ...!

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
Cinsiyeti: ----- 

D) Peygamber veya Devlet başkanlarının Eliyle Esnek Kanunların Yönlendirilişi



Hz.Rasulullah (s.a.a.) ve İmamlar iki vazife ve şahsiyete sahiptirler.



1-Allahu Teala tarafından sabit ilahi hükümlerin ileticileri ve tebliğ edicileridirler.

2- İslam toplumunun önderleri ve yöneticileri olarak, İslam'ın genel ilkelerinde ve mukaddes İslam Şeriati'nin toplumsal ve insani içeriğinden esinlenen esnek kanunların koyucularıdırlar .
Peygamber ve İmamlar bu yetkileri kullanarak topluma ekonomik yönden ve diğer yönlerden değişebilen kanunlar koymuşlardır. Bu unsur ve kanunlar Peygamber ve İmamlar tarafından vazedildiğinden, İslam ekonomisinde egemen olan genel bir espriyi açıklayıp, İslam ekonomisiyle hayatın gerçeklerinin bağdaştığını açıkça göstermektedir. İmamların bu yöntemi kullanması, onu İslam yöneticilerinin her zaman uygulaması gereken bir ilke haline getirmiştir. Veliyy-i Emr bu ilkeden ya- rarlanarak zamanın değişen unsurlarını belirleyebilir. Bunun için pek çok örnek verebiliriz.

l- Bir çok hadiste nakledildiğine göre Hz.Peygamber (s.a.v.) toprağın belirli bir süre kiraya verilmesini yasak etmiştir. Cabir bin Abdullah'ın naklettiği bir hadiste Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Kimin bir tarlası varsa kendisi eksin, kendisi ekemiyorsa kiralamadan kardeşine versin, o eksin, Kira olarak başkasına verip de üçte birini, dörtte birini ya da başka bir ücret istemesin. İslam fıkhında yeri kiraya vermenin genel olarak bir mahzuru yoktur. Fakat görüldiiğü gibi Hz. Muhammed (s.a.v.), toplumsal dengeyi korumak ve çalışmaya dayanmayan servetin bir yerde toplanarak sömügeciliğe yol açmasını önlemek için Veliyy-i Emr sıfatıyla belli bir süre toprağın kiraya verilmesini önlemiştir. Bilindiği gibi Medine'de hicretten sonra kurulan İslam toplumunun yarısını oluşturan muhacirler, Ensar'a göre toprak ve diğer imkanlardan yoksundular. Rasulullah bu tedbir sayesinde toplumun bir kesiminin diğerleri tarafından sömürülmesini ve böylece toplumsal dengenin bozulmasını önlemiştir .

2- Nakledilen birçok hadiste Hz. Rasulullah (s.a.v.), suyun ve otlağın ihtiyaçtan fazlasının, kişinin malı dahi olsa, başka insanlar tarafından kullanılmasını önlemeyi yasaklamıştır .

Böylece Hz. Rasulullah (s.a.v.) Veliyy-i Emr olarak, Medine toplumunun o günkü koşullarda tarım ve hayvancılığa olan büyük gereksinimi göz önüne alarak, tüketim için gereken malzemeden ihtikar ve tekelciliği kaldırıp, kişilerin fazla olan su ya da otlaklarını başkalarına vermesini emretmiştir.

3- Hz. Ali, Malik Eşter'i Mısır'a vali tayin ettiğinde yazdığı mektupta her türlü ihtikar ve stokçuluğu önlemesini emretmiştir. İmam, tacirlerin ekonomik hayattaki rollerini açıkladıktan sonra şöyle buyurmuştur:
“Ama şunu da bil ki, bütün bunlarla beraber, bunların çoğunda açın bir nekeslik, bencilik, faydalı şeyleri gizleyip, saklayıp azalınca değerinden fazla satma gayreti, menfaat düşkürılüğü vardır; ellerinde bulunarılan bildikleri gibi satmak isterler: Bu ise halkın zararına sebep olduğu gibi valilere de buna göz yummak ayıptır, noksanlıktır. İhtikarı men et; çünkü Rasulullah da men etmiştir .Alışveriş güzel surette, adalet terazilerine uygun olarak, bir fiyat belirtilerek yapılsın; iki taraf da, satan da zarar etmesin, alan da.'' (Nehcü'l-Belağa, s:377)

İslam'ın ihtikara böyle kesin olarak karşı çıkması, İslam ekonomisinin, kapitalist sistemde stokçuluğun oluşturduğu yalancı fiyatlara dayanan kazanca, karşı olduğunu gösterir.
İslam'a göre temiz kazanç malların tabii dola§ım süreci içinde elde edilen kazançtır. Malların fiyatlarını belirlemede sadece tabii azlığı etkili olmalıdır. Fiyatlar tacir ve kapitalistlerin sahte olarak icad ettiği azlığa dayanmamalıdır.

4-Hz. Ali hilafeti döneminde, sabit kanunlarla zekat konulan dokuz çeşit maldan başka mallara da zekat koymuştur. Bu da zamana göre ayarlanan ve değişebilen bir kanun olarak şunu gösteriyor ki, zekat, İslami bir ülkede ve İslam yöneticisine (Veliyy-i Emr) zaruri gördüğü her zaman bu ilkeden çeşitli şekillerde yararlanabilme imkanını sağlar .


Ekleme Tarihi: 27.05.2007 - 19:53
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  
VeLiYY-i EMR iCiN BeLiRLeNeN HeDeFLeR...!

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
Cinsiyeti: ----- 

E ) Veliyy-i Emr için Belirlenen Hedefler



İslam dini, genel hüküm ve sabit kanunlarla, Veliyy-i Emr'in gerçekleştirmek veya mümkün olduğu kadar yaklaşmaya çalışmakla yükümlü bulunduğu bir takım hedefler belirlemiştir. Veliyy-i Emr'in bu hedeflerden yararlanarak ekonomik siyaseti ve İslam ekonomisini değişen unsurlarını belirlemesi mümkündür.

İslam yöneticisi (Veliyy-i Emr), belirlediği ekonomik siyaset ve değişebilen kanunlarla o hedefleri gerçekleştirmeli ya da toplumsal akımın mümkün olan en büyük hızla onlara doğru ilerlemesini sağlamalıdır. Ömeğin İmam Musa İbni Cafer'den nakledilen bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
''Zekat fakirlere yetmediği zaman İslam yöneticisi, onlan muhtaç durumdan kurtarıncaya kadar kendi yanında olan mallardan vermelidir .,,

Bu hadiste yöneticinin kendi yanında olanlardan vermesinin istenmesi; bu alandaki sorumluğun sadece zekatla değil beytülmalın bütün imkanlarından yararlanılarak gerçekleştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bunun sorumlusu da İslam yöneticisidir .

Yani yönetici, İslam toplumunun her ferdini muhtaç durumdan kurtararak, ortalama bir hayat düzeyine ulaştırmalıdır. İslam ekonomisinin temel hüküm ve kanunlan bu hedefi gerçekleştirmeye yetmeyince toplumsal şartlar gözönüne alınarak, bu hedef doğrultusunda değişen kanunlar çıkarılmalıdır .


Ekleme Tarihi: 27.05.2007 - 19:55
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  
iSLaM ToPLuMuNuN eKoNoMiK YaPISI...!

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
Cinsiyeti: ----- 

İSLAM TOPLUMUNUN EKONOMİK YAPISI



İslam'ın, gerçekleştirmek istediği adaletin değişen kanunlarla sabit kanunlann bileşiminden oluştuğunu daha öncede belirtmiştik. Biz bu kitapçıkta İslam toplumunun ekonomik yapısıyla birlikte, değişen kanunlara temel olabilecek bazı sabit şer'i kanunları ve ilkeleri açıklamaya çalıştık. Bu açıklamalarımızın ışığında İslam toplumunun ekonomik yapısını şöyle özetleyebiliriz:
İslam ekonomisi, tabiattaki bütün tabii servet kaynaklarının Allah için olduğuna inanmaktadır. O servetler üzerinde bir hak kazanmak, sadece çalışma ve iş yapmaya dayalıdır. Tabii kaynaklardan bir mal üretildiğinde, yalnızca çalışan işçi, üretilen malda hak sahibidir. Tabiat ya da üretim araçlan, insanın hizmetinde olan birer araç olmaktan öteye geçemezler.

İslam ekonomisi, kazancı, sadece çalışma ve iş yapmaya bağlı kılmaya çalışarak, bu esasa dayanmayan her türlü kazanç yolunu kapatmaktadır. Ticaret ve üretim sektörlerinde, sermayenin güvenliğini sağlamaya çalışırken; kapitalist sisteme dayalı kazanç yollarını da tamamen kapatmayı hedef almaktadır.

İslam ekonomik sisteminde devlet, toplum içerisinde eşit ya da yakın bir yaşam düzeyi oluşturmakla yükümlüdür. Bu ise, bir yandan maddi imkanlan makul bir şekilde herkese sağlamak, diğer yandan da israfı önlemekle gerçekleşir.

İslam ekonomisi, servetin bir yerde toplanmasını önlemek için devamlı olarak toplumsal dengeyi oluşturmaya çalışır. İslam ekonomisinin tam şeklinin uygulanması sayesinde paraya doğal rolü olan alış-veriş aracılığı verilir. Böylece paranın, faiz ve biriktirme yoluyla, servetin bir yerde toplanması aracı durumuna düşmesi önlenir. Kapitalizmdeki stokçuluk, üreticiyle tüketici arasındaki gereksiz komisyonculuk ve enflasyona yol açacak sahte kıtlık icat etmeye yarayan her türlü ticaret yolları yok edilmektedir.

İslam devleti, banka sistemini kapitalistlerin daha fazla servet sahibi olması vesilesi durumundan çıkarıp, bütün müslüman topluma mali yönden destek olup onların servetlenmesine neden olan bir sisteme dönüştürmektedir, Şöyle ki; halkın dağınık ve az olan paralarını bir araya toplayıp, İslam fıkhında belirlenen mudarebe ve şirket esaslarından yararlanarak, yararlı üretim projelerinde kullanacak bir sistem oluşturmalıdır.

İslam devleti herkese iş alanı sağlamakla yükümlüdür. Devlet, iş yapmaktan aciz olan ya da iş bulamayanları bütçesinden barındırmak zorundadır. Toplumsal güvenliği sağlamak için devlet, zekattan bir fon oluşturmalı, ayrıca petrol vb. yer altı kaynaklarının %20 gelirini sosyal güvenlik için ayırmalıdır.

İslam devleti amme gelirinden yararlanarak; bütün öğretim aşamalarını ve her türlü tıbbi hizmeti parasız olarak herkese sağlamakla görevlidir. Bunun sınırlarını devlet tayin eder.


alıntıdır...
Ekleme Tarihi: 27.05.2007 - 19:57
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
karahanlı su an offline karahanlı  

11 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.05.2007
En Son On: 27.05.2007 - 21:05
Cinsiyeti: ----- 
rıfat bey bunları nerden buluyosunuz böyle insanları çok iyi analiz eden birisiniz.Devamını bekliyorum paylaşımlarınızın.
Ekleme Tarihi: 27.05.2007 - 20:10
Bu mesajı bildir   karahanlı üyenin diğer mesajları karahanlı`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 814 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hümeyra24 (43), güllüm (41), alitufan (48), semsuddin (39), f_erturk (39), zafercezlan (54), benbuamellerimi.. (53), seyma_05 (39), yenilmezburuk (46), mhmmdky (37), sivaslihakan (46), sunam6 (41), konya28 (37), mardinlimemo (44), @hasan@ (39), _huzurislamda_ (39), Seda_ (35), BOPPON (43), faziltopal (55), ahmetserkankaya (43), eLsina (38), AZRA66 (37), sulukapo (34), HAKANCETIN (46), mentese (48), palanxdöken (53), ADEM BAKIRHAN (60), ceyhan (71), ReSuLe_HaSrEtt (38), Forever_Love (40), mutlu69 (55), islam yusuf (54), sofi32 (49), yesil_bahar19 (37), makhorsa (48), erihna (41), veysi irdam (88), abdullah özkul (27), nur58 (60), fedayi (55), RAMAZAN69 (37), seyyidali47 (50), gocer (55), suleyman yildiz (57), vuslat_wien (41), KASIM EROL (50), isanurun (39), koeroglu (48), ardaci (49), ardaburda (50), gunesgunes (42), Burcu89 (35), BMW (43), ZLH (), hafiz_34 (68), bestebuse (51), Aysegül (36), seroar (55), hacirizeli (53), sonmezNL (53), zeko (), CILGIN KURT (51), BERGE00 (42), sevki (51), fth (41), muhammetmustafa (44), bsapmaz (59), siyah_gül (36), ekrem144 (), Cicekci (37), rooster79 (45), mehmetx (44), furkan42 (42), yunus ata (61), GangstAdem (39), orhan06 (44), kamuran (51), dinimiseviyorum (39), esm (40), buzmavisi61 (58)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.66956 saniyede açıldı