0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » *** NAMAZ PLATFORMU *** » Secdede O nun Kokusu Var.....

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Secdede O nun Kokusu Var.....

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 


Namaz.......................
Hamuş Hazreti Mevlana'nın yolunun tozudur.
Hazreti Pir'i örnek alıyorsan eğer bu sözünü nasıl duymamazlıktan gelirsin.
: Ben Kur'an'ın Kölesiyim ! Bir bak bakalım Kur'an neyi söylüyor sana??
Bir silkin de bak beş vakite !
Sabah:
Bir gül tazeliğinde selamlamak üzere gün seni..
Kalbine binlerce şafak dokunuyor gün ışığının değdiği yerde.
Bir müjde dökülüyor sokakların çehresine.
Bir taze nefes olup içiyorsun yeni âlemi de..
Bir yeni bakış olup çerçeveliyorsun kaldırımları, gürültüleri bile.
Sözüyle bütün sabahları müjde eyleyen kutlu elçi'nin dudağına değen sözler dudağını bekliyor şimdi.
Göğün ve yerin nuruna elçilik eden o aydınlık yüz'ün yöneldiği kıble dönüyor yüzüne.
O ebedî tebessümün hep yeniden hep yeniden doğduğu an öpüyor alnını şimdi.
Sana senden de yakın olanın, seni senin seni sevmenden de önce
Sevenin sonsuz ve sessiz yakınlığı değsin alnına.
Şimdi sabah namazı vakti...
Öğle.
Bin telaşın yamaçlarında savruluyor saçların. Koşturmaların ortasında serin bir rüzgârı özlercesine kıvranıyor kalbin.
Vaktin zirvesinde uykuların en talihsizi yakışıyor yakana.
Yoğun işlerin, gereksiz önceliklerin, ertelenmiş düşlerin sonrasında, yakınlıkların en güzelini özlüyor, sılasına uçmak istiyor ruhun.
Gelişiyle "ateşlerin söndüren" o Elçi'nin bin umutla koştuğu, sonsuz tebessümle sığındığı o kapının eşiğindesin şimdi. Varlığıyla sağır duvarları yıkan, bakışıyla küskünlükleri deviren, duruşuyla uzaklıkları eriten o kutlu elçi'nin durduğu yerde bekleniyorsun şimdi.
Ana şefkatinden öte bir şefkatle üzerine titreyen, kederlerinin hepsini kalbinden silip süpüren, korkularının cümlesini sessizliğiyle susturan o elçi'nin durduğu yerde durasın, durulasın şimdi.
Şimdi öğle namazı vakti.
İkindi:
Gölgelerin uzuyor; hatıraların soluyor, güzlerin hepsi alnında birikiyor.
Eriyor vakit, kayıp gidiyor avuçların bile avuçlarından.
Tenin çekiliyor dünyanın kıyılarından. Ayaklarını sıkı sıkıya bastığın toprak seni de çekiyor isimsiz kalmış, unutulmuş taşların altına.
Beli bükülüyor mutlulukların.
Sesi kısılıyor hesapsız sevinçlerin...
Dudağı kuruyor sahte ümitlerin...
Asr'ı saadet eyleyenin elinden kanatlanıyor ümit kuşları.
Vakti, sonsuzluğun avuçlarına akıtan elçi'nin gözlerinden uçuyor hüznün baygın kelebekleri.
Dünyayı, ebediyetin tarlası eyleyip terk edilmiş tohumları uyandıran elçi'nin yüzünden geçiyor sevinçli maviler.
Yüzünü sonsuz aynalara hazırlayan, sözünü sonsuz mutlulukların vadisine akıtan, gözünü bitmez huzurların pencere önüne taşıyan O Elçi'nin eğildiği yere eğil şimdi.
Rükûlarca doğrultasın ümitlerini, secdelerde bulasın yitirdiklerini.
Şimdi ikindi namazı vakti.
Akşam:
Alaca vakitlerin hoyratça tırmaladığı loş kentlerde bir yalnızsın.
Yumuşacık yastıkların bencilliği beslediği sağır vakitlerde bir çaresizsin.
Silahların konuştuğu, hasetlerin kol gezdiği, kibirlerin boy verdiği amansız kuyuları itilmiş bir yetimsin.
Elinden tutan yok güneşin bile...
Başını kurtaramıyorsun her akşam göğü kana bürüyen, yıldızları karanlığa bulayan akşamların aldırışsız geçişinden.
Geri gelmiyor gün.
Bir dahası yok yaşamanın.
Akşamın kızılca kıyametini avuçlarında gül kızılı bir dua eyleyen Kutlu Elçi'nin müjdesi duyuluyor dinle...
Çürüyüp giden vakit, nefes nefes solan hayatın özünü damıtmaya çağrılıyorsun seccadeye.
Elinden tutamadığın ellerini sonsuzluğa bağla şimdi kıyamda.
Tükeniş rüzgârlarından uzak tutamadığın saçlarını ahrete uzat şimdi rükularda.
Bir türlü vefalı aynalara tutamadığın yüzünü sonsuzluğa akıt şimdi secdelerde.
Şimdi Akşam Namazı vakti..
Yatsı:
Gecenin koynuna yuvarlandı dünya. Yakası çözüldü tutkuların, hırsların.
Ayağına yıldızlar dolandı sığ telaşların.
Gözler yeni avuntular arıyor renkli kuyularda.
Bir göz kapağının ardına savruluyor kimlikler, benlikler, bencillikler.
Eşitleniyor âlem.
Yetimin uykusunda bir rüyâ saltanatı uyanıyor.
Zalimin uykusunda bin cehennem alev alıyor.
Günleri yüzsüzleştiren aydınlıkları terk eden, kalpleri sahteleştiren bencilliklerde sırtını dönen, varlığı çirkinleştiren cimriliklerden yüz çeviren rahmet yağmurunun altında ıslanıyorsun şimdi.
Yalnızlığını insanı alaka'dan ve ilgiden yaratan Rabbiyle sonsuz komşuluğa çeviren kutlu elçi'nin yolunu adımlıyorsun şimdi. Yüzünü çevirdiğin kıblede vuslat müjdesi.
Sözlerin eylediğin ayetlerde sonsuzluk nefesi...
Bedenini yoğurduğun namazda bekliyor seni "kerimlerin en keremi" Rabbin...
Yokluğa meydan "oku"maya dönüştür şimdi namazını. Bencilliğe karşı durmak için eğ şimdi bedenini. Kibirlenmeyi aşağılamak için in şimdiyi secdeye..
Şimdi Yatsı Namazı Vakti


ALINTI.]



Bu mesaj 2 kez ve en son Muhtazaf tarafından 11.04.2010 - 23:36 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 27.03.2010 - 08:12
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
HAMUŞ.

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 

HAMUŞ.
İbadete ilişkin konularda çevrenizdeki insanların tevillerine mutlaka şahit olmuşsunuzdur. Bazısı henüz çok genç olduğunu, şu an hayatını yaşayıp, ileriki yaşlarda tevbe ederek ibadet etmeye başlayacağını söyler, bazısı da cehennemin şu ana kadar yaşayan bütün kötü insanları alamayacağını düşünüp, nasılsa Allah affeder diye kendisini avutur. Kimi ölümden sonraki ahiret hayatına inanmaz, kimi de ölümün kendisinden çok uzak olduğunu zanneder. Cehennemde cezasını çektikten sonra, sonunda mutlaka cennete gireceğini zannedenler de çoktur...
Bütün bu gerçek dışı düşünceleri insanlara telkin eden şeytandır. Allah’ın yolundan insanları alıkoymaya and içen şeytan, görevini yaparken çok zekice taktikler uygular. Allah’ın izni ile zayıf karakterli insanlara dünya hayatının süslü ve çekici yönlerini gösterip, çoğu zaman onları Allah’ın adı ile kandırır İnsanların büyük bölümü Allah’ın varlığından haberdardır ve O’na inandıklarını söylerler. Ancak Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemedikleri için, O’nun affeden, merhamet eden sıfatlarını bilir,
fakat kahreden, intikam alan, azap eden sıfatlarını görmezden gelirler. O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun ' hayatına son verirler.' Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler. (En’am Suresi -61)
Andolsun, biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, bizim üzerimizde bir haktır. (Rum Suresi -47)
Düştükleri bu yanılgı sonucunda da, Allah’ın razı olmadığı bütün tavırları rahatça gösterir ve bundan dolayı bir pişmanlık veya
rahatsızlık duymazlar. Allah’ın adını kullanarak insanları yoldan çıkaran şeytan, insanlara kötülükleri rahatça yapıp edebileceklerini, tevbe imkânları olduğunu ve Allah’ın nasılsa affedeceğini telkin eder. Akıldan yoksun olan insanlar da bu vaade inanır ve asla günahtan ve haramdan sakınmazlar. Yüce Rabbimiz, aldatıcıların, Allah’ın adı ile kandırması konusunda insanları şu şekilde uyarmıştır:
Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah' ın va' di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile
(Allah' ın adını kullanarak) aldatmasın. (Fatır Suresi -5)
İnsanların çoğu, aldıkları bu telkinle dünya hayatının bütün zevklerini hiç düşünmeden tüketirler. Ölümün yaklaştığını
hissettikleri anda da tövbe etmeyi planlar ve ahirette de bağışlananlardan olacaklarını zannederler. Yüce Rabbimiz, sonsuz
bağışlayıcıdır ancak bu, bir hata işleyen ve fark ettiğinde bu hatasından hemen dönen ve tekrar etmemek için gayret gösteren akıl ve vicdan sahibi kullar için geçerlidir. Bir ayette Rabbimiz bu gerçeği
şu şekilde açıklamıştır:
Allah' ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (Nisa Suresi -17)
Hayatı boyunca Kuran ahlakına uygun yaşamayıp ölüm anında tevbe eden ve inananlar için ibret olan Firavunun durumu, ayette şu şekilde haber verilmiştir:
Biz, İsrailoğulları' nı denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğulları' nın kendisine inandığı (İlah'tan) başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi. Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. (Yunus Suresi -90, 91)
Çevrenizde Allah’ın bir kısım emir ve yasaklarını uygulayıp, diğer kısmını ise göz ardı eden insanlara çok rastlamışsınızdır. Çoğu zaman uyguladıkları kısmının kendilerinin cennete gitmesi için yeterli olacağını, güçlerinin bu kadarına yettiğini ve kalan kısmını da Allah’ın affedeceğini söylerler. Bu kişiler bu tavırlarıyla, yaptıkları ibadette Allah’a minnet etmektedirler. Oysa farkında olmadıkları çok önemli bir konu vardır ki, insanın iman ve ibadet etmeye kendisinin ihtiyacı olduğudur. “... Allah hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır...” (Bakara Suresi – 263) , ayetinde belirtildiği gibi, Allah’ın, hiç kimsenin ibadetine ve kulluğuna ihtiyacı yoktur. Bu konu bir ayette Rabbimiz tarafından şöyle açıklanmıştır:
Müslüman oldular diye sana minnet etmektedirler. De ki: "Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine,
sizi imana yönelttiği için Allah size minnet etmektedir. Eğer doğru sözlüler iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)" (Hucurat Suresi -17)
Yaşadığımız her günün son günümüz olabileceğini, tevbe etmeye fırsat bulamadan kendimizi Allah’ın huzurunda hesap verirken bulabileceğimizi, son pişmanlığın ve keşke demenin fayda etmeyeceği o günü asla unutmayalım. HERKEZ MAŞALLAH DESİN Münafıkın Gözü olmasaydı Bir gün öğle nemâzından sonra, Cebrâîl aleyhisselâm yetmişbin melek ile gelerek, En'âm sûresini getirdi. Resûlullah hazretleri o gece bütün Eshâb-ı kirâmı Âişe 'radıyallahü teâlâ anhâ' hazretlerinin
evinde topladı. Kandil yakıp, Sûre-i En'âmı okudular. Kandil ışıksız oldu. Resûlullah hazretleri Ebû Bekr hazretlerine buyurdular ki,
- Yâ Ebâ Bekr, kandili ışıklandır.
Bir sâat sonra yine karardı.
Hazret-i Resûl-i ekrem yine buyurdu.
- Yâ Ebâ Bekr, kandilin ışığını çoğalt..
Hazret-i Ebû Bekr, kandili ışığını çoğaltmak için kalkdı. Bakdı ki kandilin yağı tükenmiş.
Dedi ki,
- Yâ Resûlallah! Kandilde yağ kalmamış. Bu gece yağ almak imkânımızda yokdur. Kandil bize lâzımdır, kelâm-ı Rabbilâlemîni okuyalım.
Hazret-i Resûlullah buyurdular ki,
- Bir mikdâr kendi ağzının tükrüğünden kandile damlat.
Âişe-i Sıddika hazretleri buyurur ki,
- Babam bir mikdâr ağzının suyunu, Resûlullah hazretlerinin emr-işerîfi ile kandile damlatdı. Kandilin ışığı çoğaldı. Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin emr ve fermânı ile şiddetli bir ışık oldu ki, Eshâb-ı kirâmın gözlerini kamaşdırdı.
Server-i âlem 'sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem' hazretleri buyurduki:
- Bu kandili söndürmeyiniz!
Kırk gün kırk gece o kandil, Âişe-i Sıddîka hazretlerinin evinde yandı. Bir münâfık hazret-i Âişenin evine geldi. O kandili gördü.
- Ne acâib kandil, kırkgün kırk gecedir sönmez, dedi. O sâatde o kandil söndü. Cebrâîl aleyhisselâm geldi ve dedi:
- Yâ Muhammed! Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri buyurur:
"Ben çeşm-i bed [fenâ bakışlı] kullar da yaratdım. Eğer o münâfıkın gözü olmasaydı, kıyâmete kadar o kandil; Ebû Bekrin 'radıyallahü teâlâ anh' ağzının suyunun bereketi ile sönmez idi."
Kaynak:
Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin


Ekleme Tarihi: 27.03.2010 - 08:15
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
hacý anne su an offline hacý anne  

12 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2010
En Son On: 18.04.2010 - 17:45
Cinsiyeti: ----- 
Allah' ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.


çok güzeldi kardeşim Rabbim senden razı olsun inş..


Elinize Saglik Te$ekkürler
Ekleme Tarihi: 31.03.2010 - 12:19
Bu mesajı bildir   hacý anne üyenin diğer mesajları hacý anne`in Profili zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Alemlerin Rabbi olan ALLAH c.c. Cümlemizden razi olsun Kardesim.
Ekleme Tarihi: 31.03.2010 - 21:56
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2043 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.00442 saniyede açıldı