0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Şapka ve eşarptan köşeyi dönen adam!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Şapka ve eşarptan köşeyi dönen adam!

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Şapka ve eşarptan köşeyi dönen adam!
” RIZA NUR ANLATIYOR:
Şimdi de, bir başka anekdot: Yakın Tarih Ansiklopedisi’nin 1988 baskılı1. cildinde “şapka cinayeti” başlıklı bir bölüm var. O bölümde; “şapka”ile ilgili olarak, ilk bakanlardan Dr. Rıza Nur’un yazdıklarına da yer verilmiş. Buyrun, “olayın bir başka yönü”nü, Dr. Rıza Nur’un kalemindenokuyalım: - “Bir kanunla fesi yasak edip, şapka giydirdiler. O; “din elden gidiyor” diye, en ufak (...) şeylere saldıran hocalar,sustular!!! Hatta tuhafı şu ki; Kanun yapılmadan evvel de ilk şapkayı giyen bir "hoca" ve "müftü"dür. Bu da bizim mâhut Kızıl Sakal Gürcü Hasan Fehmi’dir. Mustafa Kemal seyahate çıkarken, Ankara istasyonunda ilk şapkayı giymeyi buna teklif etmiş ve bir şapka da vermiş. Bu da giymiş.” (Hayat ve Hâtırâtım, c.4, s.1313) - “Milyonlarca lira hârice aktı, gitti. Bundan da Yahudiler istifade ettiler. İtalya ve Fransa’da mevcut yeni ve eski şapkaları milyonla memlekete soktular. İki-üç frank kıymeti olan bu şapkalar, en aşağı on liraya (120 franka) satıldı. Bunların çoğu zımpara kâğıdı ile temizlenmiş şapkalardı.” (A.g.e.,s.1315)
İSKİLİPLİ ATIF HOCA
-“Bu iş aksülamellerde kalmadı. Sivas’ta, Erzurum’da, ötede beride halk şapkaya karşı çıktı. Derhal Kel Ali’nin riyâsetinde bir İstiklâl Mahkemesi dolaştırıldı. Epeyce adam astılar. Sayısını bilmiyoruz. Halk yıldı... İş bitti. Asılan bir Hoca’ya pek acırım. Adını hatırlamıyorum (İskilipli Atıf Hoca’dan bahsediyor). Zavallı, kanundan evvel şapka aleyhine bir risâle neşretmiş, hem de bunu Maarif Vekâleti’nin izniyle neşretmiş... Adamcağızı Ankara İstiklâl Mahkemesi’ne çektiler. “Ben bunu kanundan bir yıl evvel neşrettim. Maarif Vekâleti resmen izin verdi” dedi. Ama, dinlemediler, astılar. Yahu, madem ki bu asılıyor,ona izin veren Maarif Vekili’ni de assanız ya!” - “Hem de mesele Şapka Kanunu’ndan evvel!.. Kanunların mâkabline şümûlü olmaz ve bu en mühim hukukî bir esastır. Burada daha feci bir şey olmuş. Kel Ali, bu esnada baş cellât gibiydi. Muavini de Kılıç Ali... Kel Ali fena adam değildir,cidden vatanperverdir, fakat cahil ve safderûn. Kılıç Ali ise habis birşey!.. Onun bir merakı vardı; mahkûm ettiği adamların asılmasında da bulunurdu... Bu hünerini seyretmek ona zevk veriyordu. (...) Bu Hoca’nın asılmasında, (İskilipli Atıf) Hoca’nın boynuna ip geçirilirken, Kılıç Ali de başına bir şapka geçirmiş, “Giy domuz!”demiş ve küfürler etmiş!.. Zavallı böyle ölmüş ve böyle saatlerce teşhir etmişler.” (A.g.e., s.1317)
ŞAPKA VE EŞARPTAN KÖŞEYİ DÖNEN ADAM!
Bu vesileyle, Atıf Hoca’ya, bir kere daha ALLAH’tan rahmet diliyor ve bir başka “anekdot”a geçmek istiyorum. Bu defa da,Köprü dergisinin Nisan 1988 sayısından bir anekdot... Şöyle:“Türkiye’de bir zamanlar “şapka devrimi” yapılmıştı. “Çağdaşlaşma”yolunda, şapka giymenin kanunla mecburi hale getirildiği bu devirler artık geride kaldı. Şimdi şapkayı çok küçük bir azınlık “iktisa”ediyor. Fakat o yıllarda, bu devrimden istifade ile köşeyi dönenler de olmuş. Vakko’nun sahibi Vitali Hakko gibi!.. 21 Mart 1988 tarihli Milliyet’te, bugünlere gelişi için, “Atatürk’e borçluyum” diyor Vitali Hakko!.. “1925’lerde Kemal Atatürk giyim kuşam reformu yaptığında,Türkiye’de bu alanda yeni bir dünya açıldı. Şapka reformuyla çarşafın ve fesin atılmasıyla ilk aklıma gelen şey, şapka yapmak oldu.Kapalı çarşı’da bir dükkân açmıştık. Şapkaları gece hazırlar, gündüz satardık. Cumartesi günleri kuyruk olurdu. Öyle kuyruk olurdu ki,izdihamı önlemek için polis çağırırdık.” Bu röportajı yayınlayan Köprü dergisi, şu ilavede bulunuyordu: “Fakat, şapkanın unutulduğu, tesettürün hızla yayıldığı bugünlerde, Hakko yine işini bildiğinigösteriyor. Nasıl mı? Eşarp üreterek!” Evet, “eşarp” üreterek!..“Tesettürlü hanımlar”dan bazıları da, “Vakko eşarpları”nı tercih ediyor, iyi mi?.. Demek ki, “kan” renkli “İskilip desenleri” hoşlarına gidiyor!.. Haa, "eşarp"ın markası "Vakko" olunca "serbest" mi?..Elbette hayır!.. Vakko eşarplarının "satılması" serbest, ancak takılması "yasak!"... Hem de; adı, "türban" veya "başörtüsü" değil,"eşarp" olduğu halde!.. Sonuç itibariyle; Önce "şapka"dan, sonra da"eşarp"tan büyük "rant" sağlayan Vitali Hakko ileri görüşlü bir"Musevi"ymiş!.. İyi "rant" sağlamış!.. Dün ölen Vitali Hakko, işte buadamdır... Yalnız, açık söylemem gerekirse; "Vakko" markalı eşarplara her bakışımda, bir garip oluyorum... Sanki, üzerlerinden "kan" damlıyor gibi geliyor bana!.. Evet, "kan"! "İskilipli Atıf Hoca'nın kanı."------- Kelaynaklar! Gazetelerdeki başlıklara, radyo ve televizyonlardaki haber sunuş biçimlerine bakınca, "Türkiye'yi kimlerin gerdiği" ve "gerilim rantı"ndan kimlerin istifade ettiği çok rahat görülür!.. İşte, yeni YÖK Başkanı atandı... Sayın Yusuf Ziya Özcan dün"iki vizyon"unu açıkladı: "Özgürlük ve Bilim"... Bundan böyle üniversiteler "başörtüsü"ydü, "katsayı"ydı gibi şeylerle değil, "bilim üretmek"le meşgul olacaktı!.. Kısacası, "tüm yasaklar yasaklanacak"tı!.. "Oh, ne güzel" demeye kalmadı... "Kartel"e ait ne kadar Gazette/ televizyon varsa, "yasakçılıktan nemalanan" ne kadar insan varsa, hemen hepsi "topyekûn saldırı"ya geçti!.. Hem, öyle bir saldırıki... Sayın Yusuf Ziya Özcan'ın, "özgürlükçü ve liberal bir yapı"yasahip olması bile "suç" sayıldı... Hele; "Cumhurbaşkanı, kendisi gibi birini atadı" diyen bir rektör vardı ki; "hastalıklı kafa"ları görmeye yeterdi!.. Ama, bitiyor!.. "Kelaynak kuşları"nın nesli tükeniyor!..

VAKİT -12 Aralık 2007 Çarşamba

Vakko´nun gelirinin yüzde 10´u başörtüsünden
Şapka devrimiyle köşeyi dönen Vakko, şimdi de başörtüsüyle servetineservet katıyor. 1930´ların ortasında, Şapka Devrimi´nden sonra ŞenŞapka´yı kurarak iş hayatına başlayan, sonra da Vakko´yu kuran Yahudiİşadamı Vitali Hakko´nun şirketinin, kazancının önemli bir bölümünübaşörtüsünden kazandığı ortaya çıktı. Geçtiğimiz ay bir gazeteyekonuşan Vitali Hakko´nun oğlu Cem Hakko, şirket olarak krize rağmencirolarını lüks alışverişten vazgeçmeyen kadın müşterilere borçluolduklarını belirterek cirolarının yüzde 10unu eşarptan kazandıklarınısöyledi. Bu sonuç tesettürün hikmetini kavrayamamış marka sevdalısıkardeşlerimizin nelere sebebiyet verdiklerinin trajik birgöstergesidir. Örtünmekten, neyin murad edildiği, bu emrin inanankadınlar üzerinde nasıl bir uyulması gereken vecibeler yüklediğidüşünülmeden, bilinmeden yapılan bir örtünme şeklinin de doğurduğusonuçtur. Rabbim bu kardeşlerimizi ıslah etsin

Radyolar,televizyonlar ve ajanslar, onun "ölüm" haberini verirlerken, "ŞenŞapka'dan Vakko'ya" dediler... "94 yaşında" dün hayatını kaybeden işadamı Vitali Hakko, Beyoğlu'nda küçük bir şapka dükkanıyla başladığıçalışma hayatında kurduğu Vakko'yu zirveye taşımıştı... Hayatının songünlerine kadar çalışmasını sürdüren Vitali Hakko, "Hayatım Vakko" adlıhatıra kitabında mücadelesini şöyle anlatıyordu: ''Benim kuşağımınbirçok iş adamı, işe sıfırdan başladığını söyler. Ben sıfırdan bilebaşlamadım... Başladığım nokta sıfırın çok altındaydı!.. GençCumhuriyet'in ilk kuşağıydık... Bize hız veren Atatürk devrimleriydi.''Vitali Hakko, 1930'lu yılların başında, daha sonra Vakko'nun temelinioluşturacak olan ilk küçük işini, bir "kadın şapkası" mağazası olan''Şen Şapka''yı kurdu. Hakko, ''Giyim kuşam bir renktir, bir şenliktir.Bu nedenle bizim markamız Şen Şapka'dır'' diyordu. Hakko'nun kendisözleriyle, ''Şapka devrimi, kıyafet devrimi olmasaydı, ne Şen Şapka,ne de Vakko olabilirdi.'' Gerçekten de, "devrim"ler, özellikle de"şapka devrimi" olmasaydı; ne Şen Şapka olurdu, ne de Vakko diye birmarka!..
ALINTI

KASTAMONU’DA İLK DENEME
Tabii, "şapka" deyince her ne kadar Vitali Hakko hatırlansa da, sonderece "muzip", bir o kadar da "acı ve dehşet" olaylar geliyor insanınaklına. Meselâ 23 Ağustos 1925... Atatürk, elinde bir "Panamaşapkası"yla 23 Ağustos 1925 gününün sabahında Ankara'dan ayrılır veKastamonu'ya gider. Gider ve orada der ki: - “Beynelmilel kıyafet,milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Yunan serpuşu olan fesi giymekcaiz olur da, şapkayı giymek neden olmasın? Kadın arkadaşlarımız dayüzlerini açmalıdırlar.” - “... Medeni ve beynelmilel kıyafet bizimiçin, çok cevherli milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Bunu iktisaedeceğiz (giyeceğiz). (...) Ayakta iskarpin veya fotin, bacaktapantolon, üstte yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve bunlarınmütemmimi olmak üzere siper-i şems-i serpuş... Bunu çok açık söylemekisterim. Bu serpuşun ismine şapka denir.” Evet; 23 Ağustos 1925’te,yani bundan 82 yıl önce; Mustafa Kemal Kastamonu’ya gitmiş, hem bunlarısöylemiş, hem de "ilk şapka"yı giymişti... “BANA, MECDİ’NİN ŞAPKASINIGETİRİN!” Uzatmayalım... Mustafa Kemal; Kastamonu’ya gitmiş, “şapka”yıtanıtmış, artık Ankara’ya dönmektedir... Gerisini; Veysel Akpınar’ın,10 Mayıs 1989 tarihli Tercüman’daki yazısından aktaralım: “MustafaKemal, Kastamonu’da başına geçirdiği şapkayı bütün Türkiye’deyaygınlaştırmak için trene binip Ankara’ya hareket ettiğinde, buniyetinden kimsenin haberi yoktu. Ancak, o dönemin Vakit gazetesindeçalışan Mecdi Bey müstesna. O; gazeteci olduğu için, haberi duymuş vebinbir zahmetle bulduğu bir şapkayı kafasına geçirerek, istasyonunyolunu tutmuştu... Mecdi Bey, eski Meclis binasının önünden geçerken,Meclis binasının balkonunda oturan Kel Ali (Çetinkaya) kendisini gördü.Ve onun kim olduğunu sorduktan sonra, yakalatıp huzuruna çıkarttı.Mecdi Bey korkudan bir şey söyleyemiyordu. Kel Ali; “Bu gâvur şapkasınıgiymekten utanmıyor musun?” diye bağırıp çağırdıktan sonra, kendisininzindana atılmasını emretti. Daha sonra Mustafa Kemal’in Kastamonu’dakikonuşması Kel Ali’ye ulaştı. Şapka bulabilen herkes, onu istasyondakarşılayacaktı. Ali Çetinkaya, mosmor olmuş bir vaziyette şapka arayıpdururken, aklına birden zindana attırdığı Mecdi Bey geldi. Gözleriparlıyordu: “Bana Mecdi’nin şapkasını getirin” dedi, “Ama kendisiiçerde kalsın!” Ve Kel Ali, Mustafa Kemal’i ilk defa bu şapka ilekarşılar.
ALINTI

Ekleme Tarihi: 22.11.2009 - 17:40
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2038 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.85303 saniyede açıldı