0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Ümmet, Ümmetçilik ya da açılım geschlossen

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 25 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
_ADA_ su an offline _ADA_  
Ümmet, Ümmetçilik ya da açılım

27 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.05.2008
En Son On: 14.04.2010 - 10:25
Cinsiyeti: ----- 
s.a.

Dil, ırk, ten rengi, mevki, makam, zenginlik vs. farklılıklarımıza rağmen bizi birbirimize bağlayandır Ümmetçilik.

Ebu Zerr Gıfari'nin Bilal-i Habeşi'nin ayakları altına yüzünü koymasıdır Ümmetçilik.

Çanakkale'de Türk'ün Çerkez'in Arab'ın Kürd'ün şehit olmasıdır Ümmetçilik.

Kısaca bizi bize bağlanyandır, kalplerimizi birbirimize açandır Ümmetçilik.

Yüzyıllardır bu şiar ile yaşadık, Doğusu batısı, Türk'ü Kürd'ü bu şiar ile birbirine kaynaştı, Hısım oldu akraba oldu. Dost oldu kardeş oldu.

Biz Ümmet'iz. Bir Allah'a secde eden, O'na el açan, aynı Peygamber'e (s.a.v.) iman eden müslümanlarız.

Şimdi günlerdir bir açılım konusu kamuoyu tarafından tartışılıp duruyor.

Bu konunun derinliğine girip, yıllarca oynanan oyunun, bu ümmetin içine atılan nifakın sonucunda neler olduğunu anlatmak değildir niyetim.

Ama ırkı, dili ne olursa olsun bu ülke insanlarını din dışında farklı sistemlerle bir araya getirmek, onların sorunlarına çözüm aramak, dipsiz kuyuda iğne aramaya benzer. Bu tür açılım hareketleri niyet iyi olsa bile çok kötü sonuçlar doğuracağı aşikardır.

Bu ülke insanın içinden Ümmet sevgisini çıkarırısanız geriye kalacak olan Irkçılık, kavmiyetçiliktir.

Ondan sonra yapacağınız ya da yapmak istediğiniz her çözüm arayışı hüsrana uğramaya mahkumdur.

Selam ve dua ile
Ekleme Tarihi: 29.09.2009 - 17:35
Bu mesajı bildir   _ADA_ üyenin diğer mesajları _ADA_`in Profili _ADA_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
abihayat_22 su an offline abihayat_22  
ve aleykum selam

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.09.2009
En Son On: 14.09.2010 - 20:52
Cinsiyeti: Erkek 
soyledileriniz dogru kardesim..

ama ortada ummet diye bir sey yok.
islam dolayisiyla ummetin yolcu edilisi yillar oldu... her yil en kucuk birimden devletin en ust kademesine kadar ''islami yok ettik'' kutlamalari yapilmakta...cumhuriyetin temel ilkelerinden biri de milliyetciliktir...her gun mensup oldugu irki yucelten ve diger irklardan ustun tutmak sartiyla insanlara egitim verilmekte...egitimin,ogretimin kisacasi insan olmak icin yukarda saydiginiz irklarrin 'turk' olmasi gerek...dolayisiyla hic bir hakka sahip olamaz...

bu ne turk sornudur nede kurt sorunudur..Avrupadan alinarak zorla dayatilan kafirane sistemdir...''kurt acilimi' yerine ''sistem'' sorunu deseler caresi ve cozumu daha kolay olur...kimsenin de tahrik damarina basilmamis olur...
yapilacaklar dogru olsa bile verdikleri isim yanlis...

bir hastanin hastaligina care bulmanin icin once o hastaligi bulmaniz ve isim verdikten sonra o isme gore tedavi edersiniz..buda ogle bir sey...

her ne kadar turk-kurt kardesligi her zaman soylensede turk kardesler kurt kardeslerinin izdirabini pek hissetmediler/etmiyorlar...

istisnalar azinlikta...

ama cok koklu bir baglari oldugu kesin...yoksa bunca dayatmalara bu denli dirememezlerdi...

yeniden tam bir islam kardesligine sahip olma umudiyle

Allah razi olsun

selam ve dua ile
Ekleme Tarihi: 29.09.2009 - 19:21
Bu mesajı bildir   abihayat_22 üyenin diğer mesajları abihayat_22`in Profili abihayat_22 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
irkciligi boykot ediyorum

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ve aleykümselam

ada kardesimizin yazdigi her harfin altina imzami atiyorum
acik net ve gercekci bir yaklasim sergilenmis ve tatli bir üslub ile
yazim adabi bu olsa gerek
tebrikler ve konu icin tesekkürler kardesim

Alıntı
Orijınalı abihayat_22

soyledileriniz dogru kardesim..

ama ortada ummet diye bir sey yok.
islam dolayisiyla ummetin yolcu edilisi yillar oldu... her yil en kucuk birimden devletin en ust kademesine kadar ''islami yok ettik'' kutlamalari yapilmakta...cumhuriyetin temel ilkelerinden biri de milliyetciliktir...her gun mensup oldugu irki yucelten ve diger irklardan ustun tutmak sartiyla insanlara egitim verilmekte...egitimin,ogretimin kisacasi insan olmak icin yukarda saydiginiz irklarrin 'turk' olmasi gerek...dolayisiyla hic bir hakka sahip olamaz...


abihayat 22 kardesim
"ama ortada ummet diye bir sey yok" cümlenize katilmiyorum
konuya giris olarak kullandiginiz o cümle toplu katliam yapmakta ve kurunun yaninda yasida yakmaktadir !
Türkiyede türklerden baskalarina yasam hakki yok tezinizide kabul edebilmem mümkün degil
böyle bir yaklasimla zihinlere hem ümmetciligi ortadan kaldirmis ve hem irkciligi yerlestirmis olursunuz !

Alıntı
Orijınalı abihayat_22
bu ne turk sornudur nede kurt sorunudur..Avrupadan alinarak zorla dayatilan kafirane sistemdir...''kurt acilimi' yerine ''sistem'' sorunu deseler caresi ve cozumu daha kolay olur...kimsenin de tahrik damarina basilmamis olur...
yapilacaklar dogru olsa bile verdikleri isim yanlis...


katiliyorum ama "isim" olayina destek vermiyorum
cünkü isimlerin sadece bir aldatmacadan ibaret oldugunu düsünüyorum !

Alıntı
Orijınalı abihayat_22
her ne kadar turk-kurt kardesligi her zaman soylensede turk kardesler kurt kardeslerinin izdirabini pek hissetmediler/etmiyorlar...


bilmem irkciligi enjekte ettiginizin farkindamisiniz !
Alıntı
Orijınalı abihayat_22
ama cok koklu bir baglari oldugu kesin...yoksa bunca dayatmalara bu denli dirememezlerdi...


burada baglanti koptu bende sevinçli
burada kimlerin kastedildigini cözemedim be kardes !

amaaaa
Alıntı
Orijınalı abihayat_22
yeniden tam bir islam kardesligine sahip olma umudiyle


ha bu duana var olan bütün samimiyetimle AMiN diyorum

bu arada
Türkiyenin Türkiye tarafindan yönetilmedigine inananlardanim !
ve yine
acilimin adinin pkk acilimi olduguna inaniyorum !
ileriki zamanlarda ocaklar söndüren cocuk katili öcalani parlementoda görürseniz hicsasirmayin !

Yüce Mevla hic bir müslümani imandan ayirmasin
Ekleme Tarihi: 21.10.2009 - 03:11
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
s.a.

Dil, ırk, ten rengi, mevki, makam, zenginlik vs. farklılıklarımıza rağmen bizi birbirimize bağlayandır Ümmetçilik.

Ebu Zerr Gıfari'nin Bilal-i Habeşi'nin ayakları altına yüzünü koymasıdır Ümmetçilik.

Çanakkale'de Türk'ün Çerkez'in Arab'ın Kürd'ün şehit olmasıdır Ümmetçilik.

Kısaca bizi bize bağlanyandır, kalplerimizi birbirimize açandır Ümmetçilik.

Yüzyıllardır bu şiar ile yaşadık, Doğusu batısı, Türk'ü Kürd'ü bu şiar ile birbirine kaynaştı, Hısım oldu akraba oldu. Dost oldu kardeş oldu.

Biz Ümmet'iz. Bir Allah'a secde eden, O'na el açan, aynı Peygamber'e (s.a.v.) iman eden müslümanlarız.

Şimdi günlerdir bir açılım konusu kamuoyu tarafından tartışılıp duruyor.

Bu konunun derinliğine girip, yıllarca oynanan oyunun, bu ümmetin içine atılan nifakın sonucunda neler olduğunu anlatmak değildir niyetim.

Ama ırkı, dili ne olursa olsun bu ülke insanlarını din dışında farklı sistemlerle bir araya getirmek, onların sorunlarına çözüm aramak, dipsiz kuyuda iğne aramaya benzer. Bu tür açılım hareketleri niyet iyi olsa bile çok kötü sonuçlar doğuracağı aşikardır.

Bu ülke insanın içinden Ümmet sevgisini çıkarırısanız geriye kalacak olan Irkçılık, kavmiyetçiliktir.

Ondan sonra yapacağınız ya da yapmak istediğiniz her çözüm arayışı hüsrana uğramaya mahkumdur.

Selam ve dua ile
ADA kardesimizin bu yazisinin altina imzami atiyorum.................


İslam dini, ırkları bir realite olarak kabul eder. Cenab-ı Hak Kur'an'da şöyle bildirir:
'Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.
Birbirinizi tanımanız için, sizi milletlere, kabilelere böldük.
Şüphesiz Allah katında en şerefliniz, en takva sahibi olanınızdır.'
(Hucurat, 13)
Ayette bildirilen erkek ve dişiden murat, Hz. Âdem ve Hz. Havva'dır. Bütün insanlar onların torunları durumundadır.
-------------------------------------------------------------------------------
'Irkçılığa çağıran bizden değildir, ırkçılık için savaşan bizden değildir, ırkçılık üzere ölen bizden değildir.' Hz. Muhammed (sav.)

"Irkçılığa çağıran bizden değildir, ırkçılık için savaşan bizden değildir, ırkçılık üzere ölen bizden değildir." (Müslim, İmare, 57)
Problemlerimizin çözümü, Kur'anda ve Peygamber Efendimizin hadislerinde yer almaktadır. Bunları bilmeyenler, mesela ırkçılık konusunda "acaba kendi milletimi sevmem ırkçılık sayılır mı?" şeklinde tereddütlerde kalabilirler. Hâlbuki böyle bir sorunun cevabı, saadet asrında yaşanan şu olayla verilmektedir:
Sahabeden biri, "Ya Rasulallah, kişinin kavmini, milletini sevmesi, ırkçılık sayılır mı?" diye sorar. Peygamber Efendimiz şöyle cevap verir:
"Hayır, sayılmaz. Lâkin ırkçılık, kişinin kendi kavmine zulümde yardımcı olmasıdır." (İbnu Mâce, Fiten, 7)
Kişi, sırf "kendi kavmindendir" diye bazılarına ayrımcılık yapsa, haksız olduklarını bile bile onları savunsa zulme yardım etmiş olur. Hâlbuki değil zulüm işlemek, zulme razı olmak bile uygun görülmemiştir. Zira "küfre rıza küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür."
-----------------------------------------------------------------------------
İnsan, ruh ve cesetten meydana gelir.
Ceset için bir ırka mensubiyet söz konusu olmakla beraber, ruhun ırkı yoktur.

İnsanlar hangi ırka mensup olurlarsa olsunlar, diğer âlemde ırklarından değil, amellerinden sorumlu olurlar. "Şu ırktan olanlar cennete, başka ırktan olanlar cehenneme" diye bir ölçü yoktur. Ama "Mü'min olanlar cennete, kâfir olanlar cehenneme" ölçüsü vardır. Mü'min veya kâfir olmak ise, tek ırka mahsus değildir. Hemen her ırktan hem mü'min hem de kâfir çıkabilmektedir.
Peygamber Efendimiz şöyle der:
"Allah kıyamet günü sizin soyunuzdan- sopunuzdan sormayacaktır. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız kötülüklerden en çok sakınanınızdır." (Müslim, Birr, 33)
Peygamber Efendimiz bir başka hadisinde de şöyle der:
"Allah sizin mallarınıza ve şekillerinize bakmaz; fakat O sizin kalplerinize ve amellerinize bakar." (İbnu Mâce, Zühd, 9)
---------------------------------------------------------------------------------
Hucurat suresi 13. ayette insanların başlangıçta aynı atadan geldiklerine dikkat çekildiği gibi, aynı surede daha özel bir kardeşliğe de dikkat çekilir ve şöyle denilir:
"Mü'minler ancak kardeştirler." (Hucurat, 10)
Buradaki kardeşlik, nesebi bir kardeşlik olmayıp imandan gelen bir kardeşliktir. Bu kardeşlik ebediyen devam edecektir. Nesebi kardeşlik ise, şu dünyada bile bazan hükmünü yitirmekte, aynı anne- babadan gelen kimseler birbirine düşman olabilmektedirler. Eğer aralarında iman bağı yoksa, diğer âlemde bu nesebi kardeşlik bağı bir anlam ifade etmemektedir.
---------------------------------------------------------------------------------
Neyin Kavgası?
Bizi bir ve beraber yapan 'azami müştereklerimiz' varken, dövüşmek niye?
Ülkemiz zaman zaman bazı acı olaylara şahit olmaktadır. Değişik fikir ve kanaatlere sahip gruplar arasında meydana gelen olaylar, halkımızın hem canına, hem malına, hem huzuruna zarar vermektedir. Bu tür olaylar çoğu kere aslında aynı şeyleri isteyenlerin kör dövüşüdür. Mevlana'nın anlattığı şu olay, bu gerçeğe bir ayna olabilir:
Dört ayrı milletten dört kişi arkadaş olmuş, seyahat ediyorlardı. Paraları yoktu. Birisi, bunların haline acıyarak bir lira verdi. İçlerinden Arap olan:
-Arkadaşlar, dedi. Bu parayla ineb alalım. Benim canım ineb istiyor.
İneb Arapça üzüm demekti. İranlı itiraz etti.
-Hayır, dedi engur alalım...
Engur da Farsça üzüm demekti. Rum olanı dedi ki:
-Hayır arkadaşlar, ne ineb, ne engur... Bize şu sıcakta istafil iyi gelir. İstafil alalım. İstafil de Rumca üzüm demekti. Sonunda Türk dayanamadı:
-Ben sizin istediklerinizin hiçbirisini istemiyorum. Bu parayla üzüm alalım, dedi. İneb'ti, engur'du, yok üzüm'dü, istafil'di diye başladılar tartışmaya... Derken iş kavgaya döküldü, yumruk yumruğa dövüşüyorlardı. O sırada bilgin, kadri yüce bir kişi, oradan geçiyordu. Kavganın sebebini sordu, her birisini ayrı ayrı dinledi. Sonunda anladı ki bu dört adam da aynı şeyi söylüyor, yani üzüm istiyorlar... Ellerinden paralarını aldı:
-Susun, dövüşmeyin... Ben bu bir lira ile hepinizin istediğini yerine getiririm. Gönlünüzü bana teslim edin. Bu bir liranız, istediğiniz şeylerin hepsini yapar, muratlarınızı yerine getirir, diyerek çarşıya koştu. Bir liralık üzüm aldı, önlerine koydu. Kavga da bitmişti, dövüş de...
------------------------------------------------------------------------------------
Irklar Ötesi Dava
İslâm dini evrenseldir, bir ırkın değil, bütün ırkların dinidir.

İslâm öncesinde Arabistan'da tam bir bedevilik hâkimdi. O coğrafyada yaşayan insanlar medeniyet nedir bilmiyorlardı. Parça parça kabileler halinde yaşıyorlardı. Kureyş gibi bazı kabileler diğer kabilelerden üstün kabul edilir, bazı kabilelere ise değer verilmezdi. Hele zenciler, adamdan bile sayılmazlardı. İslam dini bir güneş gibi doğdu, onları cehalet karanlıklarından kurtardı, itibar ettikleri cahiliye âdetlerini ortadan kaldırdı. İlkel kabilecilik geleneğine son verdi, insanları adalet ve hukuk önünde bir ve eşit saydı.
Peygamber Efendimiz şöyle bildirir:
"İnsanlar Âdem'in çocuklarıdır ve Allah Âdem'i topraktan yaratmıştır." (Ebu Davud, Edeb, 111)
Yine Onun ifadesiyle "İslâmiyet cahiliye ırkçılığını kesip atmıştır." (Tirmizi, Cihad, 28)
"Müslüman olduklarında Kureyşli bir efendiyle Habeşli bir köle arasında bir fark yoktur." (Ahmed B. Hanbel, II, 488)
Bilal-i Habeşi siyah bir köleydi. İslâma intisapla 'müezzinlerin piri' oldu, daima hürmetle yâd edildi.
Selman-ı Farisi, İranlı bir köle iken en önde gelen sahabelerden biri oldu.
Necaşi, Habeş kralıydı, peygamberimizi görmeden Ona iman etti. Vefat ettiğinde, Peygamber Efendimiz gıyabî olarak cenaze namazını kıldırdı.
Peygamber Efendimizin gönderdiği elçiler, dünyanın doğusuna batısına gittiler, bu evrensel mesajı her tarafa ulaştırdılar ve günümüzde de ulaştırmaya devam ediyorlar.
--------------------------------------------------------------------------------
İlk Irkçı
İlk ırkçı şeytandır.
Yaratıldığı madde ile övünmüş, kendini üstün saymıştır.

İnsana değer kazandıran, soy, sop, mal gibi şeyler değil, ilim, ahlak, fazilet gibi değerlerdir. Ama tüm değer ölçülerinde İslama ters düşen şeytan, ırk meselesinde de aldanmış ve aldatmaktadır. Şöyle ki:
Allahu Teala Hz. Âdemi yaratır ve meleklerin Ona secde etmelerini ister. Bütün melekler secde ederler. Ama melekler arasında bulunan şeytan secde etmez. Allahın, "emrettiğim halde secde etmene engel nedir?" sorusuna şöyle cevap verir:
"Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten, Onu ise topraktan yarattın." (A'raf suresi, 11-12)
Benzeri bir yaklaşımla, kendi ırk ve milletinden olanları üstün, başka ırk ve milletten olanları aşağı görmek, şeytanî bir bakış açısıdır. Yahudi milletinin, kendilerini Allahın seçkin kulları, diğer insanları ise kendilerine bir nevi hizmetçi görmeleri nice problemler meydana getirmiş ve getirmektedir. Almanların "biz üstün ırkız" mülahazasıyla 2. Dünya savaşını çıkarmaları gözler önündedir.
-------------------------------------------------------------------------------
Kur'an'a Göre 'Millet' Kelimesi
Kendi aklımız cılız ışıklı cep fenerine benzer.
Kur'an ise Güneş misali âlemimizi aydınlatır.

Eskiden çocuklara temel bazı İslami bilgiler verilirken 'hangi millettensin'? sorusuna cevap olarak 'İbrahim milletindenim' cevabı öğretilirdi. Buradaki 'millet' kelimesi din anlamındadır. Kur'an'da 'İbrahim milleti' şeklinde geçer. (Mesela bkz. Bakara 130, 135, Al-i İmran 95, Nisa 125')
Peygamber Efendimizin nesebi Hz. İbrahime dayandığı gibi, dininin esasları da ona dayanmaktaydı. Bu yüzden yüce Allah peygamberimize İbrahim milletine, yani dinine yönelmesini ister.
Bir başka ayette ise şöyle bildirilir:
"Ne yahudiler, ne de hıristiyanlar Sen onların milletine tabi olmadıkça asla senden razı olmazlar." (Bakara, 122)
Bazı dinî eserlerde 'İslâmiyet milliyeti' ifadesiyle karşılaşırız. Bu ifade, ırkı değil dini öne çıkaran müsbet bir milliyetçiliği ifade etmektedir. Aynı vatanı paylaşan, aynı dini yaşayan insanlar kendi aralarında kuvvetli bir millet olabilmelidirler.
----------------------------------------------------------------------------------
Ateş Çukuru
Bölünmüşlük, parçalanmışlık kuvvet kaybıdır.
Birlikten ise kuvvet doğar.

Asr-ı Saadette Medine-i Münevvere'de Evs ve Hazreç isimli iki kabile vardı. Aralarında Buas denilen yüzyılı aşkın savaşlar sürmüş, İslâm gelince düşmanlıklarını unutup kardeş olmuşlardı.
Bir gün her iki kabilenin ileri gelenleri bir araya gelmiş, tatlı tatlı sohbet ediyorlardı. Bu durumu gören Şas Bin Kays isimli yaşlı bir yahudi, onların bu birlik ve beraberliğinden rahatsız oldu. Bir yahudi gencine, "Git, yanlarına otur. Onlara Buas günlerini ve önceki savaşları hatırlat ve o günlerde söyledikleri şiirlerden bazılarını okuyuver" dedi.
Delikanlı denileni ustaca yaptı. Çok geçmeden Evs ve Hazreçliler münakaşaya ve birbirlerine kızmaya başladılar. İş kızıştı ve o dereceye vardı ki, iki taraf da, 'İsterseniz bugün yine öyle bir gün yaşarız. İşte meydan!' demeye başladılar. Ortalık birdenbire alevlendi, kılıçlar çekildi, birbirlerine yürümeye kalktılar. Durum hemen Resûlullaha bildirildi. Sahabîleriyle birlikte hadise yerine gelen Hazreti Peygamber, "Ey Müslümanlar, size ne oldu, neden böyle yapıyorsunuz?" diye söze başladı ve şunları söyledi:
"Ben aranızdayken cahiliye dâvâsı mı güdüyorsunuz? Allah size İslâmı gönderdi, küfürden kurtardı, cahiliye âdetlerinin kökünü kesip kalplerinizi birleştirdi. Bütün bunlardan sonra yine eski küfrünüze mi dönüyorsunuz?"
Bu konuşmalar üzerine Evs ve Hazreçliler hatalarını ve oyuna geldiklerini anladılar, silâhlarını bırakıp gözyaşlarıyla birbirlerinin boynuna sarıldılar, helâlleştiler.
Bu münasebetle şu ayetler nazil oldu:



"Ey iman edenler!
Kendilerine kitap verilenlerden bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.
Allah'ın âyetleri size okunup dururken ve Allah'ın elçisi de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle doğru yola iletilmiştir.
Ey iman edenler! O'na yaraşır şekilde Allah'tan korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.
Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. Böylece O'nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Siz, bir ateş çukurunun kenarında iken sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.
İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun.
İşte kurtuluşa erenler onlardır.
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.
O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık tadın azabı" denecektir.
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
Bunlar Allah'ın, sana gerçek olarak okuyageldiğimiz âyetleridir. Allah asla âlemlere bir haksızlık murat etmez.
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Bütün işler Allah'a döndürülür."

(Âl-i İmran, 100- 109)
-------------------------------------------------------------------------------
Siyah Kadının Oğlu
Hatadan dönmek fazilettir, hatada ısrar etmek ise o hatadan daha büyük bir hatadır.

Ashaptan Ebu Zerr, Bilal-i Habeşiyle bir gün tartışır ve ona: "Siyah kadının oğlu" diye hakaret eder. Durum Hz. Peygamber'e haber verilince Peygamberimiz son derece kızar ve Ebu Zerr'e şunları söyler:
"Ey Ebu Zerr! Sen Bilali, annesinin renginden dolayı ayıplamışsın öyle mi? Demek ki sen hâlâ cahiliye zihniyeti taşıyorsun!"
Bir anlık öfke ile ağzından çıkan ve kendisinin de istemediği bu sözden dolayı Ebu Zerr çok üzülür, pişman olur. Ağlamaya başlar ve kendini yere atarak yüzünü toprağa yapıştırır. Ardından şöyle der:
"Bilal ayağı ile yanağıma basıp çiğnemedikçe, vallahi yüzümü yerden kaldırmayacağım'"
Bilal-i Habeşiden tekrar tekrar özür diler.
Bilâl ise, yerden. Ebû Zerr'i kaldırır, "bu yüz basılmaya değil, öpülmeye layıktır" diyerek onu bağrına basar.
Öyle görülüyor ki, peygamberlerden sonra en seçkin kimseler olan sahabeler bile zaman zaman yanlış yapabiliyorlar. Ama bu yanlışlarında ısrar etmiyorlar. Zira biliyorlar ki, hatadan dönmek fazilettir, hatada ısrar etmek ise o hatadan daha büyük bir hatadır.

İslâmoğlu Selman
İslâmiyet, ona mensup milletlerin 'üst kimliğidir.'

İslâmiyet soy-sop üstünlüğüne ve bununla övünmeye son vermiştir. Ashab-ı Kiramın bulunduğu bir mecliste, Sa'd bin Ebi Vakkas, sahabenin ileri gelenlerinden bazılarına soylarını saymalarını teklif etti. Kendisi de bu arada kendi soyunu baştan sona sıraladı. Topluluğun içinde İran asıllı Selman-ı Farisi de vardı. Onun, Kureyş ileri gelenleri gibi övünebileceği meşhur bir nesebi yoktu. Soyunu teferruatlı olarak da bilmiyordu.
Hz. Sa'd, ona da nesebini saymasını teklif edince, cevaben şöyle demişti:
"Ben İslâmoğlu Selman'ım.. Nesebimi sizin gibi bilmiyorum. Bildiğim bir şey var, o da Allahın beni İslâm ile şereflendirdiğidir..."
Sa'd'ın lüzumsuz, aynı zamanda cahiliyet devri zihniyetini andıran bu nesep sayma teklifinden Hz. Ömer de rahatsız olmuştu. Selman'ın bu manidar cevabı o kadar hoşuna gitti ki, "Ben de İslâmoğlu Ömerim" diyerek Hz. Selman'ın cevabına nazire yaptı.
Hadiseyi Hz. Peygamber (sav) duyunca, o da Selman'ın cevabını çok beğenmiş, "Selman bendendir, benim ehl-i beytimdendir (ailemdendir)" buyurmuştur. (İbnu Hişam, Siretu'n-Nebeviyye)


Malcolm X
'Eskiden sağır, dilsizdim. İslâm ile kendimi buldum.'
Malcolm X

Malcolm X, Amerikada ihtida etmiş zenci Müslümanlardandır. 1925'te Omaha'da dünyaya gelmiş, 1965'te New York'ta şehid edilmiştir. Önceleri, sırf beyazlara tepki olsun diye İslâma girer, öyle ki konuşmalarında "Tanrı siyahtır" demektedir. Ama hac için mukaddes beldelere gittiğinde orada her renkten insanların Ka'be'nin etrafında tavaf ettiklerini görür, ırkçılık fikrinin İslâmda olmadığını anlar, eski fikirlerinden vazgeçer. Çünkü o "masmavi gözleri, sapsarı saçları olan insanlarla aynı tabaktan yemek yemiş, aynı saflarda omuz omuza namaz kılmıştı."
Mekke'den hanımına şunları yazıyordu:
"İnanamayacaksın ama; tenleri beyazdan daha beyaz olan insanlarla aynı bardaktan su içtim ve aynı tabaktan yemek yedim. Hepimiz bir kardeştik. Ben artık ırkçı bir Müslüman değilim. Gerçek peygamberimiz olan Hz. Muhammed ırkçılığı yasaklamıştır."
Dönüşünde, ırklar ötesi bir din olarak İslâm'ı tebliğ eder.
---------------------------------------------------------------------------------
Yavuz Sultan Selim ve İslâm Birliği
'Padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş.
Bir veliye bende olmak cümleden âlâ imiş.'
Yavuz Sultan Selim

Yavuz Sultan Selim, doğuya yaptığı seferlerle büyük ölçüde İslâm Birliği'ni sağlamış, 'mukaddes emanetleri' İstanbul'a getirip 'müslümanların halifesi' ünvanına sahip olmuştur. Bir şiirinde şöyle der:
Milletimde ihtilaf u tefrika endişesi,
Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni.
İttihadken savlet-i a'dayı def'e çaremiz,
İttihad etmezse millet, dağdar eyler beni."
Yani, "Milletimde meydana gelebilecek birbirine düşme ve bölünme endişesi, beni kabrimde bile rahatsız eder. Düşmanları def etmek için tek çaremiz bir ve beraber olmak iken, milletimiz bunu yapmazsa gönlüm yara bere içinde olur."
İdris-i Bitlisî, Yavuz döneminin şark âlimlerindendir. Bu zât, Doğu Anadolu'daki Kürt ve Türkmen aşiret reisleriyle görüşerek onların Osmanlı'ya iltihakını sağlamıştır.
------------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Akif ve Milliyetçilik
'Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem.
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım.'
M. Akif Ersoy

Mehmet Akif, Osmanlının son dönemini ve Cumhuriyetin ilk dönemini idrak etmiş, insanımızın maruz kaldığı zor halleri kalbinin taa derinlerinde hissetmiş ve bu hislerini şiir kalıbı içerisinde diğer insanlarla paylaşmıştır.
Safahat'ı okuyanlar, bu muhteşem eserin satırları arasında Akif'in ızdıraplarını kolaylıkla görmektedirler.
Osmanlının son döneminde Mehmet Akif'in de içinde yer aldığı bazı aydınlar İslam birliği (ittihad-ı İslam) fikrini savunurken, bazıları Türkleri bir bayrak altında toplamak (Turancılık) görüşünde idiler.
Mehmet Akif, bu konuda şöyle der:
"Turan ili" namıyla bir efsane edindik;
"Efsane, fakat gaye!" deyip az mı didindik?
Kaç yurda veda etmedik artık bu uğurda?
Elverdi gidenler, acıyın eldeki yurda."

Böl - Parçala - Yut!
'Hani milliyetin İslâm idi, kavmiyet ne?
Sarılıp sımsıkı dursaydın ya milliyetine.
'Arnavut' ne demek, var mı şeriatta yeri...
Küfr olur başka değil, kavmini sürmek ileri.?
M. Akif Ersoy

Mehmet Akif, doğma büyüme İstanbullu olmakla beraber aslen Arnavuttur. Osmanlının son döneminde, devlet içinde yer alan bazı unsurlar, müstakil devlet kurmak peşinde koştular, ama hiç de mutlu olamadılar. Osmanlı günlerini mumla arar hale geldiler.
Mehmet Akif, bunu bir şiirinde şöyle anlatır:

Türk Arapsız yaşamaz, kim ki 'yaşar' der delidir,
Arab'ın, Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir.
Veriniz baş başa; zira sonu hüsran-ı mübin,
Ne hükûmet kalıyor ortada, billahi ne din!
'Medeniyyet' size çoktan beridir diş biliyor;
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Arnavutlar size ibret olacakken hâlâ,
Ne bu şûride siyaset, ne bu fasid dava?
Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz,
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!
Bunu benden duyunuz, ben ki evet Arnavudum...
Başka bir şey diyemem... İşte perişan yurdum!..?
--------------------------------------------------------------------------
GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZDEN GEÇİYOR
Bizler haklıyız, batılı tanımayız. Ümmetimiz için güven ve istikrar, ülkelerimiz için egemenlik ve özgürlük, nesillerimiz için geleceğin garantilerini sunmaya çalışmalıyız. Böylelikle zenginliklerimiz düşmanlarımızın eline geçmesin ve yüce dinimizin belirttiği gibi gücümüzün birliğimizden geçtiği gerçeğini teyit edelim. Tarihimiz kadim ve bunu gerçekleştirme gücümüz sınırsız. Ümmetimiz gücün ve ilerlemenin bütün unsurlarıyla dolu. Peki gerçeği anlamak, saldırganı kovmak ve bütün yalancı çağrılarını dile getirmek için neden biraz durup düşünmüyoruz?
ALINTILAR


Bu mesaj 1 kez ve en son Muhtazaf tarafından 21.10.2009 - 08:59 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 21.10.2009 - 08:57
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
AKP'NİN PKK AÇILIMI.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

AKP hükümeti tarafından son günlerde Türkiye'nin tüm problemlerinin önüne çıkartılan AÇILIM FURYALARIndan önce KÜRT AÇILIMI adıyla piyasaya çıkartılan, fakat tepkiler oluşunca önce DEMOKRATİK AÇILIM ve daha sonra tepkilerin yoğunlaşması ile MİLLİ BİRLİK PROJESİ olarak son adıyla arzı endam ettirilen bu açılımın gerçek adı ve ne anlama geldiği şu son bir hafta içinde bence tamamen ortaya çıkmış bulunuyor.

Düşüncelerimi aktarmadan önce sizlere daha önce farklı adlarla gönderdiğim ve AKP'nin yedi senelik icraatlarında oluşturduğu facia tabloyu uzunca bir özetle anlatan yazımdan (LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYET, AKP VE KIYAMET ALAMETLERİ başlıklı) bu konuyla ilgili olan bir maddeyi öncelikle hatırlamak ve düşüncelerimi belirtmemde yardımcı olması için buraya ilave ediyorum.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ülkenin bölünmesi ve başka ağır kayıplara uğraması anlamında çok büyük tehlike arz eden konulardan biride, her biri ABD dayatması olan Kıbrıs, Ermenistan ve son günlerde AKP'nin iki ayağını bir pabuca sokan Kürt açılımı meseleleridir.
Burada Türkiye'nin açılım adıyla, ya da buna benzer diğer ABD ve AB kaynaklı istekler açısından yedi senedir girdiği pozisyon ve politikaların ABD ve AB'nin Türkiye'ye karşı politikalarına "DAYAT-AL" buna karşılık zaten bu güçlere karşı teslimiyetçi bir politika ile yola çıkmış olan AKP açısından ise "VER- KURTUL" politikası demek sanırım çok yerinde bir tespit olur. İşte bu tablonun Türkiye için çok büyük tehlikeler arzetmekte olduğunuda kesinlikle vurgulamak ve unutmamak gerekiyor.
Açılım olaylarınıda ben bu ABD ile işbirliği ve teslimiyetçiliğiyle tam bağlantılı olarak düşünüyor ve değerlendiriyorum.
İlk adı "KÜRT AÇILIMI" tepkiler başlayınca "DEMOKRATİK AÇILIM" ve tepkiler yoğunlaşarak artmaya başlayınca "MİLLİ BİRLİK PROJESİ" adını alan kürt açılımı bağlamında Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yaptıkları özellikle bir kaç söylem, AKP'nin nasıl bir ABD işbirlikçiliği ve güdümünde olduğunu ve bu anlamda Türkiye'nin nasıl bir kuşatma içinde bulunduğunu, anlayabilenler için çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Başbakan, Recep Tayyip ERDOĞAN, ABD'den "Kürt açılımı" için gelen talimat gereği kullandığı ifadeler içinde "Yılbaşından önce bu işi bitirmeliyiz." ve "Yılbaşı çok geç olur" sözleri ve daha sonra, ABD kendilerine güvensizlik duymasın, fazla sıkıştırmasın, ve biraz zaman tanısın diye sözde "Demokratik Açılım", aslında "Kürt Açılımı" için hem de ABD'ye gidip oradan, hem açılım emrini verenlere, hemde ülkemize rahatlıkla "Hazmettire hazmettire süreci devam ettireceğiz" mesajını vermesi bu bağlamda çok iyi değerlendirilmesi gereken ibret gelişmelerdir diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL'de AKP misyonunun, yani teslimiyetçiliğinin gereği olarak üzerine düşeni yapmaya azami gayret ettiğini şu ibret sözlerle apaçık ortaya koymuştur.
"Kürt sorunu için tarihi fırsat"
ve “Eğer biz bu açılımı kendi irademizle yapmazsak, başka güçler yapar, bu meseleyi çözer”
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
AKP'nin açılım derken aslında birden bire, detaylı bir tek açıklama ile kamu oyuna göstermekten kaçındığı açılım düşüncesinin nerelere varabileceğinin en bariz oluşumu ise Kuzey Irak'tan sırf milletin gözünü boyamak için toparlandığı apaçık belli olan ve devamıda gelecek olan otuz kırk vatan haini ve katil adayının sınırdan içeri girerken yaptıkları gösteriler ellerindeki APO ve PKK bayrakları AKP'nin neyi açtığını ve nasıl bir tehlikeli oyuna balıklama daldığını apaçık ortaya koymuş oldu. Tabi bu tabloyu okuyabilenler için. Bu tabloda sevinçten havalara uçan DTP'li PKK'nın meclisteki sözcülerinin hallerinide gözden kaçırmamak gerekiyor.

Ben şu soruları yöneltmek istiyorum AKP yönetimine ve yandaş medyasına v.s.

*Bu APO ve PKK değilmi yirmibeş yıldır bu ülkeye kan kusturan, bu ülkeye binlerce şehit verdiren ve ailelerin perişan olmasına sebep olan ?

*Bunlar değilmi, o bölgede kendi insanlarının dahi binlercesini hatta bebeklerini gözünü kırpmadan öldüren, ölümlerine sebep olan ?

*Bunlar değilmi, bu imkanları kısıtlı ülkenin milyarlarca lirasını, o bölgeyi defalarca ihya edecek maddiyatı teröre harcanması suretiyle batırmasına sebep olanlar ?

*Bunlar değilmi, bu uğurda ülkenin bölgedeki sayısız yatırımına zarar veren ve bölgenin gelişmesini özellikle baltalayan tahrip edenler ?

*Bunlar değilmi ülkenin değişik bölgelerinden vazife için bölgeye gelenlerin canlarına kastedenler ve bu nedenle pek çok insanımızın can korkusuyla haklı olarak bölgeye gitmek istememesine sebep olanlar ?

*Bunlar değilmi, ülkenin her yanında sivil insanların kanlarını döküp insanlıkla alakası olmayan yapılarını sergileyenler ?

*Bunlar değilmi, bu aşağılık bölücü örgütün silah ve yaşamını finans için gasptan tutun uyuşturucu ticaretine kadar her türlü yasadışı gelirle ayakta duran ve bu yolla dünyayı zehirleyenler ?

*Bunlar değilmi, sırf Türkiye'nin parçalanması maksadı ile HAÇLI EMPERYALİST GÜÇLER tarafından kurulup silahtan tutun, para yardımına kadar her türlü desteğini alan VATAN HAİNLERİ ?

*Bunlar değilmi, HAÇLI'nın sırf Türkiyenin parçalanması uğruna kirli paralarının muhafazasına bile göz yumulduğu ve faaliyetlerinin rahatça saklandığı ve destek gördüğü HAÇLI MAŞASI, KALLEŞLER ?

*Bunlar değilmi bütün maksatları Türkiyeyi bölüp bir sözde bir Kürdistan devleti kurmak için her türlü cinayeti ve aşağılık işleri yapan AŞAĞILIK YARATIKLAR ?

Bu açılım işinin hem de vakit kısıtlamasıyla ABD tarafından AKP'ye emredildiği ve tüm bu curcunaların neden böyle bir panik içinde yapılmaya çalışıldığı artık apaçık ortaya çıkmış oldu diye düşünüyorum.

Gözlerden kaçan yada unutulan bir ABD emri vardı Mart 2008 de ortaya atılan. ABD işbirlikçisi ve sadık hizmetkarı AKP'ye şöyle bir yol gösteriyordu terör sorununu çözmesi için. "PKK İLE MASAYA OTURUN"

Şimdi, milletimizin oynanan tehlikeli oyunu anlayabilmesi için ABD'nin Mart 2008 de söylediği bu "PKK İLE MASAYA OTURUN" emri ve Recep Tayyip Erdoğan'ın son günlerde kullandığı "HAZMEDE HAZMEDE, HAZMETTİRE HAZMETTİRE BU SÜRECİ DEVAM ETTİRMEMİZ LAZIM" sözlerini yan yana koyması ve üzerinde biraz düşünmesi dahi bence yeterli.

Zaten AKP, ABD nin tüm dayatmalarını ve emirlerini yedi senedir bu HAZMETTİRE HAZMETTİRE anlayışıyla uygulamaktadır. Kendileri ABD'nin tüm emirlerini en başta ABD'den icazet alırken kabul edip hazmettiklerinden bu konuda hiç bir sıkıntıları yoktur. Hele hele partinin ileri gelenlerinin en kolay hazmettikleri konular ABD dayatmaları ve istekleridir diye düşünüyorum. Yalnız AKP burada ABD ilede danışıklı olarak şöyle bir taktik kullanmaktadır. Kamuoyunun tepkisinin ağır olduğu, yada olacağı hesabı yapıldıktan sonra gerekirse hemen başlayan, gerekli görüldüğünde ise bu KÜRT AÇILIMI / PKK AÇILIMI meselesinde olduğu gibi ABD'den bir vakit töleransı alıp, ikinci bir emirle ortamın şartlarına göre birbuçuk iki yıl sonra harekete geçebilmektedir.

Bu son izahatlarımdan sonra şu sorularla yazıma devam etmek istiyorum.

*Ne olduda, nasıl bir gizli anlaşma yapıldıda, bu güzelim ülkeye yirmibeş yıldır hesabının ne maddi, nede manevi ölçülerle kesinlikle yapılamayacağı ağır kayıplar verdiren bu bölücü örgüt ve lideri sevine sevine, göbek ata bir kaç katil adayını teslim ederek sözde bu iğrenç ve rezil mücadeleye son verme adımını attılar ? Ki teslim olanların ancak soğan patates doğramaya yarayan geri hizmet militanları olduğuda apaçık belli.

*Bu gizlice verilen ödünler nedir ki, PKK güle oynaya hesapta kanlı ve sapık emelinden artık sözde vazgeçme yoluna girmiş oldu ?

*Bu nasıl bir anlaşmadır ki, terör bitiyor anlamında üç beş çapulcu hesapta teslim olmak için sınırdan içeri girerken bu tabloya uymayan şekilde PKK ve APO resimleri ile halaylar çekilip bayram yapılıp, şaşaalı bir miting dahi düzenlendi ?
Yoksa bilmediğimiz bir gizli anlaşma dahamı var ? Yani artık APO ve PKK vatansever ve bu ülkenin bütünlüğünü savunan unsurlarmı oldular ?
Bunu kim yer ?

*Ellerinde PKK ve APO bayrakları ve üzerlerinde militan kıyafeti olan PKK çapulcuları hangi "yanlış yada suçtan pişman oldukları" gerekçesi ile Habura kurulmuş ACİL SEYYAR MAHKEME tarafından sözde sorgulanarak serbest bırakılmıştır. Üstelik birde SAYIN ÖCALAN diye ağızlarından bölücü bebek katiline saygı ve ihtiramda bulundukları ifadelerine rağmen. Ve üstelik bu pişmanlık yasasına bile uymayan çapulcuların ellerinde bir sürü APO VE KÜRDİSTAN BAYRAĞI çaputları olduğu teslim olma sürecinde bir tek TÜRK BAYRAĞI bile ortalıkta yokken. Yoksa PKK teslim olmaya değilde teslim almayamı geldi ?
Bölücüler resmen biz hiç pişman falan değiliz, yine PKK'lıyız, liderimiz Abdullah Öcalan (sayın ifadeside ilave edilerek) istedi diye geldik ve kendi isteklerimizi söylemeye geldik derken bu hal neyin teslimatı ve açılımı olma ifadesidir ?

*AKP'nin bu KÜRT AÇILIMI, DEMOKRATİK AÇILIM, MİLLİ BİRLİK PROJESİ diye üç evre geçiren açılımının gerçek adı aslında PKK AÇILIMI değilde nedir ?


*Ya ABD'nin startını verdiği bu APO/PKK AÇILIMI için aynı zamanda AKP'ye destek anlamında attığı adımlara ne demeli ? Kuzey Irak'taki bir kaç eşkiya başının ABD'deki paralarına uyuşturucudan elde edildiği gerekçesi ile el konması zamanlama açısından düşündürücü değilmi ? Sormazlarmı adama otuz yıldır her türlü desteği verdiğin bu kanlı örgütüte şimdi ne oldu, ne değiştide köstek olup ortadan kaldırma faaliyetlerine Türkiyedeki işbirlikçilerinle birlikte start verdin ? Daha önce bu kirli paraların koruyucusu hamisi siz değilmiydiniz ?
Yoksa BOP denilen projenin bir parçası olan, Türkiyenin bir bölümünü Kuzey Irak'ta oluşturduğun kukla kürt devletiyle daha ilerde uygun bir ortamda birleştirip Türkiye'den ayırmak için gerekli ortamı sağlamak bağlamında şartlar artık oluştumu, kıvama geldimide bu aşamaya geçildi ?
Acaba ABD li bir komutan "PKK ARTIK SORUN DEĞİL" derken ne demek istedi ?

*AKP bu son icraatlarıyla, ABD nin istediği gibi artık PKK ile masaya oturmuş değilmidir ? Oynanan ABD ve AKP ortak oyununu anlayabilmek için, bu safhada ve bu açılım tuzağının varacağı ileri safhalarda illede ortada AKP'nin ve PKK'nın APO liderliğinde bir masa başında resim vermelerine artık gerek varmıdır ?

*Bu safha, safha ad değiştiren KÜRT AÇILIMI'nın en son geldiği PKK AÇILIMI safhasından sonra HAZMETTİRE HAZMETTİRE bazı aşamalardan daha geçtikten sonra, ilk fırsatta KÜRDİSTAN AÇILIMI olma sürecine gelmeyeceğine kim garanti verebilir, sonuçta bunun yapılması için bu oyunların ortaya konmadığına kim inanır ?

*Hala kendisini aydın olarak addeden bazı medya mensuplarımız, üniversite hocalarımız bu açılım işinin temiz bir düşünceyle yola çıktığını değişik söylemlerle ifade ediyorlar.
Misal veriyorum bunlardan bir aydınımız PKK'nın yaptığını onaylarken aklınca sınırdaki şaşaalı törenlerden ve mitingden DTP yi sorumlu tutuyor, tıpkı Başbakan'ın yaptığı gibi.
Sormazlarmı size, bu DTP değilmi size yüzlerce defa "ÇÖZÜM ADRESİ DTP DEĞİL İMRALIDIR" ve "SAYIN ÖCALAN OLMADAN ÇÖZÜM OLMAZ" diyerek bölücü, bebek katilini adres gösteren. PKK yı DTP den ayrı tutmaya çalışanlar acaba bu kadar safdillimidir yoksa milletimi öyle zannetmektedirler ?

*Sırf AKP'nin iktidardan uzaklaştırılmasını istedikleri için ERGENEKON dan içeri atılan pek çok değerli insanımızın bu ulusunu sevmek ve ona zarar verenlere muhalefet tutumları ve söylemleri PKK'nın bu ülkeye verdiği eşi emsali olmayan zararlardan dahamı fazla ki bu katil adayları, örgüte üye oldukları ve vatana kurşun sıkacakları apaçık belliyken hukuk dışı bir yöntemle törenle teslim alınıp serbest bırakılıyorlar.
Yoksa artık bu ülkede kavramlarmı değişti ? Yani AKP'ye muhalefet çok ağır suç kabul edilip, vatana ve evlatlarına kurşun sıkmak ve ülkeyi bölmeye çalışmak sıradan basit bir suçmu oldu ?
Bu anlayışla hüküm edilen bir devlete nasıl HUKUK devleti diyeceğiz ?


Yukarda aktardığım düşüncelerim doğrultusunda değerlendirmem şudur.
ABD, Lozan'ı kabul etmeyen ve Sevr'in gerçekleşmesini isteyen tutumundan hiç bir zaman vazgeçmemiştir. Zaten "OSMANLI'NIN MİRASI GEREKTİĞİ GİBİ PAYLAŞILMAMIŞTIR" düşünceleride bu stratejilerinin bir izahıdır.Bu anlamda BOP projesi SEVR'in modernize edilmiş hali olarak karşımıza çıkmaktadır.

Lozan müzakereleri yapılırken, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon şöyle demişti: “Sizin paranız yok, nasıl kalkınacaksınız? İster istemez bize geleceksiniz. O zaman, şimdi reddettiğiniz önerilerimizi teker teker size kabul ettireceğiz...”
Yani ülkenizi SEVR de kabul etmediğiniz hale getireceğiz diyor Curzon.
Yalnız burada bir şeye dikkatinizi çekmek isterim. Bu şartların oluşması için Türkiye'nin parasız kalmasının şart olduğunuda ifade ediyor Curzon.
AKP'nin ülkeyi borç bakımından getirdiği durumu, ülke değerlerinin büyük bölümünün satıldığı halde borcun gittikçe arttığınıda düşünürsek ABD'nin o zamanki versiyonu olan İngiltere dışişleri bakanının bu sözlerinin gereğini şimdi artık onun yerine geçen ABD gerçekleştiriyorda diyebiliriz. Hemde çok sadık bir işbirlikçi ile.

Kuzey Irak'tan çıkmak niyetinde olan ABD kendi olmadığı dönemde zaten yok olma sürecine girecek olan PKK'yı otuz yıldır yaptığı gibi son anlarındada BOP amaçları doğrultusunda kullanmak için bu sefer sanki Türkiye'nin yanında olduğu ve bu doğrultuda PKK yı bitirme niyetinde olduğu görünümü vermeye çalışarak aslında amacına yani ilerde oluşturma hayalinde olduğu BÜYÜK KÜRDİSTAN'ın yada BÜYÜK İSRAİL'in temellerini bu uygulamayla AKP hükümetine attırmaya çalışmaktadır.

Kuzey Irak'taki kukla devletin, ABD'nin bölgeden güçlerini çekmesinden sonra saldırılara açık kalacağı endişeside Türkiye'nin koruyuculuğunu ön plana çıkarmaktadır. ABD burada çok sinsi bir politika ile hem halkımızın kürt kesimini demokratik açılım ayaklarıyla ayrıştırmayı ve hemde ilerde Irak'ın kuzeyindeki kukla devletle birleştirme hesapları yapmaktadır.

Başbakan'ın BOP'un eş başkanı olmayı daha AKP kurulduğunda kabul etmesi ve bir konuşmasında, "DİYARBAKIR'I BOP'UN MERKEZİ YAPACAĞIZ" sözleride ABD'nin ve bölücü oluşumların hedefleri ile bire bir örtüşmektedir.
Tabi bu ABD hesaplarının tutmayacağı ve ilerde bir zamanda tam anlamıyla tersine döneceğide mutlaktır.
Fakat Türkiye'nin çok ağır bedellerle karşı karşıya kalmamak için süreci çok dikkatli takip etmesi ve uyanık olması gerekmektedir.

Bu son gelişmeler dahilinde APO, PKK ve DTP mihraklarının gösterdikleri çok büyük sevinç tablosu ise yine ABD'nin bölgedeki son adımlarına göre hareketle kafalarından asla uzak tutmadıkları ve tutmayacakları çarpık emellerine yine ABD'nin önerileri ve ikna gayretleri ile en az zarar ve en karlı şekilde sonuçlandırılacağı inancı iledir.
APO, PKK ve DTP'nin sevinçlerinin arkasında yatan gerçek, ABD'nin kendilerine telkin ve vaad ettiği biraz zaman alacak aşamalardan sonra BÜYÜK KÜRDİSTAN hayallerinin gerçekleşeceği ve ABD'nin bu konuda her zaman yanlarında olması garantisini verdiği gerçeğidir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkının sorunları elbette vardır. Fakat bu sorunların bir çoğu devletin hatalarından kaynaklandığı gibi en can alıcı tahripler bölücü örgüt PKK tarafından bölgede yapılan her türlü aşağılık işlerdir. Üstelik bu bölücü örgüt devletin kötü görünmesi için dış destekçileri ile özellikle çok kanlı ve rezil uygulamaları devreye sokmaktada en ufak tereddüt göstermemiştir.

Bölgenin en can alıcı problemlerinden biride bölge halkının asıl tehlikeyi tanıyamaması ve cehaletten kurtulmak için gerekli gayreti göstermemesidir. Buna bağlantılı olarak çok çocuk yapma yanlışıda bölgedeki problemlerin en büyük tetikleyicilerinden biri olmasıdır.

Bölgenin tüm sorunları ve bazı yanlış uygulamalar bu üstü örtülü AYRIŞMA AÇILIMLARI bahane edilmedende çok rahat bir şekilde halledilebilecekken, bu yolun seçilmesi sırf ayrışmanın oluşumunu sağlamak için ABD tarafından çok daha öncelerden planlanmıştır.

PKK temizlenmeden bölgede hiç bir şeyin yapılamayacağını her kes biliyorken, PKK ile aynı yerde buluşup aynı strateji ile hareket etmek Türkiye'yi bölmeyi en başta kabullenmek demektir. Bunun başka hiç bir anlamı yoktur.

Fakat dış mihraklar ve iç ortakları istedikleri oyunu oynasınlar, istediklerini yapsınlar. Olacak olan sonuçta şudur. Bu yapılan ağır yanlışlar Türkiyeye çok ağır bedeller ödetse dahi bu işin sonunda zafere ulaşacak ulan yine Türkiye ve asli değerleri ve de bütünlüğüdür. Hatta dahasını söyleyeyim. Bazı dış otoriteler ve fikir adamlarının ve ülkemiz aydınlarının öngördüğü gibi Türkiye önümüzdeki süreçte aynı sınırlarda kalamaz düşüncesi çok doğrudur. Yalnız buna benim ilave edeceğim bir kesinlik vardır. O da Türkiye bu süreç sonunda asla küçülmeyecek, tam tersine büyüyerek ve bütünleşerek yoluna devam edecektir.

Şimdi diyenler olacaktır ki AKP de bunu yapmak istiyor olamazmı ? Bende diyorum ki işler sahiplerine ve takip ettikleri yol ve Allahın bunları takdir ve nasip etmesiyle başarıya ulaşır. Yoksa sonu hezimettir. ABD'nin yapmak istediği sonuçta BÜYÜK KÜRDİSTAN hayalinin ön adımlarından birini AKP vasıtası ile atmaktır. AKP ise bambaşka hayaller içinde ya oynanan oyunu okuyamamakta yada her sonuca razı olmak anlamında bir yol izlemektedir. Zaten BOP'un eşbaşkanlığını kabul etmek ve Diyarbakır'ı Ortadoğunun merkezi olarak görmekte bir anlamda bu her sonuca razı olmanın bir göstergesidir.

Allahın hikmetinden sual olunmaz. ABD'nin hesabının yanlış çıkarılıp başına geçirilmesi ve ağır bedeller ödenen bir süreç sonunda Türkiyenin Kerkük ve Musulu içine alan bir büyümeyle yepyeni bir bütünlük kazanması ise çok daha gerçekçi ve aslında kaçınılmaz olan sonuç olacaktır. Tabi aynı süreçte ABD'nin Ortadoğudan defedilmeside...

Allah bazen irade ettiklerini zalimlerin ve gafillerin yanlış hesapları içinden oluşturup vücuda getirir, halklar için hayra çevirir. Fakat bu büyüme zaferinin temsilcisi asla bugün iktidar olan zümre olmayacaktır. Çünkü Kuran'ın apaçık hükümlerini görmezden gelip haçlıyı önder kabul edenlerin ve bu uğurda akıl almaz yanlış yapanların muzaffer kılınması asla söz konusu olamaz.

Aşağıda verdiğim harita sitede zaman zaman ön sayfada yer bulmuş bir düşüncenin haritasıdır. Bende bu haritayı birebir aynı olmama ihtimali söz konusu olmakla birlikte aklınızın bir kenarında tutun diyorum. Çünkü önümüzdeki onbeş yirmi yıllık bir süreçte ANADOLU' nun çocuklarının büyük başarısı bu haritada gösterilmeye çalışılandan çok daha muazzam olacaktır. Türkler hem türklüğün, hem islamın, hemde dünya barışının en büyük temsilcisi olacaktır.
Bu Allah'ın ANADOLU'ya vaadidir....Tabi tüm yanlışlardan silkineceği ve çok ağır bedeller ödeyeceği zorlu bir süreçten sonra...

O süreçki bugün dünyada istediği gibi at koşturan ABD'nin dahi kendini oluşturan eyaletlerin her birinin ayrı bir devlet olduğu bir çözülmeyle hükmü bitecektir. O süreç ki AB denen haçlı ortaklığı da en başa üstelikte daha kötü şartlarda dönecektir.






Bu mesaj 3 kez ve en son kolye7 tarafından 26.10.2009 - 11:26 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 25.10.2009 - 11:25
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
abihayat_22 su an offline abihayat_22  
RE: irkciligi boykot ediyorum

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.09.2009
En Son On: 14.09.2010 - 20:52
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı abihayat_22
her ne kadar turk-kurt kardesligi her zaman soylensede turk kardesler kurt kardeslerinin izdirabini pek hissetmediler/etmiyorlar...


bilmem irkciligi enjekte ettiginizin farkindamisiniz !




istemiyerek irciligi enjekte etmissem Allah beni affetsin...ircilik,ben'lik seytanin isidir...
seytan Allah a inkar ettigi iicin lanetlenmedi
her seyi bildigi halde seydan oldu...sebebide kendini her seyden ustun tutmasiydi...emir verene degilde verildigi yere bakti ve yanildi...
bunlari bildigim iicin irciliktan Allah a siginirim...

demek istedigim sistem tarafindan oyle bir propaganda yapildi ki ogle cok oyunlar oynandi ki bu sisli puslu havada turk kardesler de etkilendiler...kurtlerde ayni sekilde tabi...ki zaman en guzel mufessirdir sozu daha cok anlasildi...



Alıntı
Orijınalı abihayat_22
ama cok koklu bir baglari oldugu kesin...yoksa bunca dayatmalara bu denli dirememezlerdi...


burada baglanti koptu bende sevinçli
burada kimlerin kastedildigini cözemedim be kardes !
turkler- kurtler arasinda ki din bagini kast ettim kardesim....onca hile ve oyunlara ragmen sukur ki yine cok buyuk bir birlik devam ediyor...ayni oyun iki oz kardes ustunde oynasa onlar bile dusman olurken burda hala guzel seyler var...
demem budur...


amaaaa
Alıntı
Orijınalı abihayat_22
yeniden tam bir islam kardesligine sahip olma umudiyle


ha bu duana var olan bütün samimiyetimle AMiN diyorum

bu arada
Türkiyenin Türkiye tarafindan yönetilmedigine inananlardanim !
ve yine
acilimin adinin pkk acilimi olduguna inaniyorum !
ileriki zamanlarda ocaklar söndüren cocuk katili öcalani parlementoda görürseniz hicsasirmayin !

26. Nûh şöyle dedi: "Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!"

27. "Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kafir kimseler yetiştirirler."

28. "Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır."

gerek imrali sakini olsun,gerek kurtulus gemisine binmeyi red edip cebeli kandile cikanlar olsun ve gerek diger sizevronlar olsun..
ve bu hal uzerine hayatini ikame eden butun zumreler bu sekilde Allah a sekva ederim...bu benim oz kardesimde o lsa degismiyecekk....


Yüce Mevla hic bir müslümani imandan ayirmasin
[/quote]

''acak muminler kardestir'' bize yeter kardesim..baska bag aramiyoruz insallah

baki selam ve dua ile


Bu mesaj 2 kez ve en son abihayat_22 tarafından 25.10.2009 - 18:28 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 25.10.2009 - 18:27
Bu mesajı bildir   abihayat_22 üyenin diğer mesajları abihayat_22`in Profili abihayat_22 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
AKP'NİN PKK/KUZEY IRAK AÇILIMI

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Bu yazdıklarımı önceki yazımla birlikte değerlendirirseniz daha yararlı olur diye düşünüyorum.

KÜRT AÇILIMI benim söylemimle BÜYÜK KÜRDİSTAN AÇILIMI ya da BÜYÜK İSRAİL AÇILIMI aslında ABD'nin Ortadoğudan çekilme sürecinde AKP hükümetinin Kuzey Irak'taki kukla devletin koruyuculuğunu kabul etmesi karşılığı olarak ortaya atılmış bir projedir. Bu açılım projesinin PKK, DTP, ve daha dün "Türkiye'ye değil bir Kürt, bir kürt kedisini bile teslim etmeyiz" deyip Türkiye'ye kafa tutan kürt liderlerce gayet rahat ve bayram edilerek kabulüde bu söylediklerimin haklılığını gösteriyor.

İşte burada Irak'taki Sunni ve Şii arapların düşmanlığını kazanmış olan Kuzey Irak'taki kukla oluşuma diyelim ki Şiilerce bir saldırı olduğunda Türkiye buna müdahale ederse, hiç hesapta olmayan bir savaş patlak verebilir. Yani Şiileri korumak için devreye girmesi kuvvetli ihtimal olan İran, gözünü kırpmadan Türkiye ile savaşı göze alabilir.

Benim, Ortadoğu için önümüzdeki süreçte en çok endişe ettiğimde Türkiye'yi yönetenlerin böyle büyük bir gaflet ve delaletle işin nereye varabileceğini görememeleri nedeniyle patlak verecek ve Ortadoğuda yepyeni bir facianın ipini çekecek bu tür gelişmelerdir. Yani hiç istenmediği halde Türkiye ile İran'ın kendilerini bir kardeş savaşı içinde bulmalarıdır.

Böyle bir savaş olduğunda taraflar hatalarını çok çabuk anlasalar bile, olabilecek tahribatı kestirebilmek asla mümkün değildir.

Şu noktayıda bu bağlamda gözden kaçırmamak gerekiyor. ABD ve İSRAİL'in hedefi olan BÜYÜK KÜRDİSTAN yada BÜYÜK İSRAİL projesinin gerçekleşebilmesi için olmazsa olmaz gördükleri ve sümen altında senaryolarını sakladıkları en vahim düşüncelerinden biride TÜRKİYE ve İRAN arasında çıkacak bir savaşla bu bölgenin en güçlü ülkelerinin zayıf duruma düşmesi ve ABD nin ve İSRAİL'in bu karmaşada amaçlarına daha kolay ulaşılmasıdır.

Bu sonuç Türkiye'de bütün taşların yerinden oynamasına ve tetikte bekleyen pek çok birikimin patlamasınada neden olacaktır. Türkiye bu süreçte çok daha ağır bedeller ödeyeceği gibi kaçınılmaz sonuç olarak AKP'nin tarih sahnesinden acı bir şekilde silinmeside bu süreçte söz konusu olacaktır.

Şüphesiz sonuçta ne olursa olsun, hangi bedeller ödenirse ödensin, ABD bölgeden defolup gidecek ve bölge insanları birbirlerinin yaralarını saracaktır.

Kalın sağlıcakla....



Bu mesaj 3 kez ve en son kolye7 tarafından 12.11.2009 - 09:50 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.11.2009 - 12:34
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  
RE: AKP'NİN PKK/KUZEY IRAK AÇILIMI

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijınalı kolye7

Merhabalar,

Benim, Ortadoğu için önümüzdeki süreçte en çok endişe ettiğimde Türkiye'yi yönetenlerin böyle büyük bir gaflet ve delaletle işin nereye varabileceğini görememeleri nedeniyle patlak verecek ve Ortadoğuda yepyeni bir facianın ipini çekecek bu tür gelişmelerdir. Yani hiç istenmediği halde Türkiye ile İran'ın kendilerini bir kardeş savaşı içinde bulmalarıdır.


B]




Merhaba Kardeşim..

Türkiye ve İran Müslümandır ve hepimiz din kardeşiyiz.. Kürt- türk- laz-azeri- çerkez değil; hepimiz ADEMOĞLU ve MUHAMMED SAV'in ÜMMETİYİZ... Eğer aklı selim isek böyle bir kavganın çıkmayacağını düşünüyorum.. Ümmet uyanışta.. Ümmet dirilişte.. Ümmet kalkışta.. Böyle kardeş savaşı çıkacağını sanmıyorum.. İnşaALLAHU TEALA'da çıkmaz. Hepimiz Kardeşiz...

Nedense Kolye7 Kardeşim sanki felaket tellali gibisiniz.. Nedense hep doğru yolda sizsiniz.. Nedense siz hep akıllısınız.. Nedense bizler düşünemiyoruz...

[B]Güzel gören güzel düşünür, Güzel düşünen hayatından lezzet alır...

Herşey güzel olacak inşaALLAHU TEALA...

Ağızdan çıkan her söz dua niyetinedir..
hayr konuşalım hayr olsun...
Ekleme Tarihi: 11.11.2009 - 16:22
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
AKP'NİN PKK/KUZEY IRAK AÇILIMI (2)

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

RAHİL kardeşimiz son yazıma içinde ilginç görüş ve tespitler içeren bir cevap vermiş. Tabi bunları yaparken benim yazımın hiç bir kelimesine cevap vermeden beni felaket tellalı olark görmeyide uygun bulmuş.

Elbetteki müslüman güzel düşünüp, güzel şeyler üretmeli ve güzel şeyler beklemelidir.

Ümmet uyanışta diyor kardeşimiz. Keşke haklı olsa. Keşke ben burada ona bu sözleri söyletmiş olduğum için özür dilemek zorunda kalmış olsam.
Benmi göremiyorum şu soracağım soruların gerçek cevaplarını acaba ?

*Irak altı seneyi geçen işgalden kurtuldumu yoksa ?

*Irakta halk mezhep farklılıkları nedeniyle artık birbirini katletmiyormu yoksa ?

*İşgal altındaki Filistin toprakları özgür bir Filistin devletinin toprakları olarak artık sahiplerininmi yoksa ?

*Afganistan artık haçlılar tarafından kan gölüne çevrilip onlar tarafından yönetilmiyormu yoksa ?

*Pakistan haçlıların tezgahları ile atılan bombalarla yüzlerce insanını artık kaybetmiyormu yoksa ?

*Suudi Arabistan ve emirlikler v.s petrol zengini körfez ülkeleri varlıklarının yönetimini ABD nin ve diğer haçlı güçlerin emrinden alıp artık islam camiasınamı hizmete başladılar yoksa ?

*Türkiye özellikle dış siyaset alanında atacağı adımları artık ABD'nin ve AB'nin emri ve onayı olmadan egemen bir ülke olarak yapmayamı başladı yoksa ?

*KKTC, haçlı hegemonyasının korkusundan kurtulan tüm islam ülkeleri tarafından artık tanındımı yoksa ?

*"Dağlık karabağ" üzerindeki haçlı işgali sona erip Azerbaycan tüm topraklarının bağımsızlığına kavuştumu yoksa ?

*Artık gelişmiş milletlerin ön sıralarını islam ülkeleri alıyor, BM kararlarında islam dünyasının onayı olmadan bir tek karar alınmıyor ve geri kalmış ülkelerin çoğunluğunu artık islam ülkeleri oluşturmuyormu yoksa ?

*Uluslararası para birimleri artık haçlının dolar ve euro sunun hakimiyetinden kurtulup, artık islam ülkelerinin Lira v.s değerlerinemi geçti yoksa ?

Daha pek çok madde sıralayabilirim fakat gerek yok. Bu kadarıda anlatmak istediğimi ortaya koymaya yeterli diye düşünüyorum. Ve diyorum ki bu saydıklarımın tümünde yada çoğunluğunda sorulara olumlu cevap veremiyorsanız, islam coğrafyasında bir uyanıştan, yada yeterli sayılabilecek uyanıştan bahsetmeniz için henüz vakit erkendir.

O uyanış elbette olacaktır, fakat onun işaretleri henüz gereği gibi görünmüş yada ortaya konmuş değildir. Bir hareketin uyanış sayılabilmesi için en büyük faktörlerden biride o uyanışı çoğunluğun temsil ediyor olması gereğidir. Yoksa devede kulak misali hareket ve uyanışların uyanış kabul edilmesi çok çok erken sevinmek ve hayale kapılmak demektir.

Bağırarak haykırarak v.b bir şeyler ortaya koymanız iyi ve olumlu harketlerdir, haksızlıklar karşısında susmamış olmak için. Fakat işler sonuç getirmedikçe hala yerinde sayılıyor demektir. Uyanışın olduğunu söyleyebilmek için mesafe alınması, merhaleler kat edilmesi şarttır .

Şu an yapılanlara ancak bir bilince ve akıl yoluna oturmamış kıpranışlar diyebiliriz, başka hiç bir şeyde değil. Tablo böyle kaldığı müddetçe tabi.

Hepimiz ümmetiz ve kardeşiz diyor kardeşimiz. Elbette öyleyiz. Fakat bilinçlenmemiş aile halkından kardeşlerin yaptığı gibi birbirimizi mahvetmek delaletinden de henüz kurtulmuş değiliz.

Türkiye ile İran savaşmaz diyorsunuz. Çok doğru. Normal şartlarda asla ve asla bu iş olmaz. Fakat benim anlatmak istediğim Türkiye'nin Kuzey Irak'taki kürtleri korumayı kabul etmesi nedeniyle, kürtlere düşman olan ve fırsat kollayan SUNNİ ve Şİİ arapların ilk fırsatta intikam hareketlerine geçeceğini anlayamamak, görememek bölgedeki hiç bir şeyi anlayamamakla eşdeğerdir benim gözümde.

Zaten müslüman, kardeş kanı dökülmesi olaylarıda normal şartlarda olmuyor. Bunlar haçlı, siyonist tezgahlarının sonunda müslüman ülkelerin uyanık olmamamaları nedeniyle kucaklarında buldukları facialar oluyor.

Bu bağlamda şu soruların cevaplarınıda iyi düşünmek gerekiyor.

*Irak ve İran savaşı nasıl başladı ? Kimler bu ortamı hazırlayıp senelerce bu iki islam ülkesine kardeş kanı döktürüp onları iç çamaşırlarına kadar söğüşlediler ?

*Irak'ı önce Kuveyt'i işgalde körükleyip sonrasında tepesine binip mahvedenler kimlerdi ?

*Daha dün Osmanlı'nın sonunda arap aşiretlerini kandırıp bizim evlatlarımızı arkadan vurduranlar kimlerdi ?

*Afganistan'da senelerdir yaşanan işgalin sebebi nedir ? Afganlılar ABD ye gelin bizi sizmi yönetin dediler ?

*KKTC yi senelerdir izole edip haçlının merhametine sığınacak hale kimler getirdi ?

*Osmanlı'nın mirası gereği gibi paylaşılmamıştır deyip, BOP denen SEVR'in yeni versiyonunu Ortadoğu'daki yirmiüç islam ülkesinin sınırlarını yeniden belirlemek için Ortadoğu'nun önemli kısmını işgal eden, işgal etmediği yerleride kuşatanlar kimlerdir ? Ya bunlar bu işgalleri yaptıklarında içerde onlarla birlikte iş yapan sözde müslümanlar neyin müslümanıdırlar ?

Osmanlı'nın sonundan bugüne tüm islam coğrafyasında yaşananlara baktığınızda, sizce kayda değer bir gelişme varmı ? Yoksa değişik versiyonların devreye girmesiyle aynen devammı ediyor ?

Ben hiç bir zaman benim her söylediğim doğrudur diye tevazu ve gerçek dışı iddiada bulunmadım. Fakat yazdıklarım son derece iyi düşünülmüş ve gerçek tespitlere dayanmış bilgiler olduğundan, benim yanılma payımda oldukça düşük olacaktır.

Buna rağmen son derece eleştiriye açık bir insanım. Fakat eleştiri diye benim karşıma hiç bir düşünce ve açıklama ortaya koymadan "FELAKET TELLALI" diye hiç bir dayanağı ve mantığı olmayan bir cevap verirseniz, burada yapmış olduğunuz gibi beni haksız bir ithamla yalnızca üzmüş olursunuz.

Ve yazımı bitirmeden sana bir soru sormak istiyorum RAHİL kardeşim. Atıyorum bir yoldan edebinle evine gitmeye çalışıyorsun. Yol kenarında üç dört kötü ahlaklı insan sana haksız yere hakaret edip üzerine çöpler atıyorlar. Sen bu durumda "Bunlar aslında bana iltifat ediyorlar ve üzerime gül atıyorlar" mı dersin. Yoksa bu haksızlığa önce edep erkan dahilinde ve oda olmuyorsa kanuni haklarını kullanarak karşımı çıkarsın ?

Mesela benim gibi felaket tellaları, senin gibi güzel görüp, güzel düşünürsek Irak'ta öldürülen birbuçuk milyon insanın aslında ölmediği, hayatta olduğumu ortaya çıkacak ?
Bu misalleri çoğaltabiliriz istersen.

Ben senin düşüncene karşılık diyorum ki sana ilave olarak. Elbette güzel görüp, güzel düşüneceğiz. Fakat bugün olduğu gibi haçlı kuşatması olmayan bir ortamı tesis edecek bir uyanıklığa ve basirete sahip olduğumuzu kanıtlayarak ve bu sağlam gidişata sahip olmak kaydıyle.
Ve ümidimizi asla yitirmeyerek. İşte asıl facia bu olur, yani ümidi yitirmek olur.
Yoksa İslam coğrafyasının üzerine aralıksız haçlı, siyonist pisliği yağarken güzel görüp, güzel düşünüyorum diye kendini avutup, komik ve acı durumlara düşerek değil.

Son olarakta diyorum ki, sapla samanı birbirine karıştırmadan düşüncelerimizi ortaya koyarsak sanırım daha güzel şeyleri paylaşmak imkanına sahip oluruz..

Kalın sağlıcakla....

PC de PC de PC de


Bu mesaj 4 kez ve en son kolye7 tarafından 12.11.2009 - 12:16 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.11.2009 - 11:10
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
Merhaba Kardeşim;

Evet sorduğun sorular çok doğru ve mantıklı... Güzel yazmışsın.. Millet uyanışta felan değil.. Uyanışta olanların sayısı ise çok azınlıkta sanırım..

Bununla ilgilide bir ekleme yapacağım.. belki daha iyi anlayabiliriz..

FATİH SULTAN MEHMET VE PAPAZ



Fatih Sultan Mehmet İstanbulu fethettikten sonra İstanbulu gezerken bir zindana gider ve zindanda bir Papaza rastlar ve niçin zindanda kaldığını sorar. Papaz ona şu cevabı verir.

Bizans Kralı İstanbulun Türklerin eline geçip geçmeyeceğini sordu. Ben de İstanbulu Türkler fethedecek dedim ve kral beni sinirlenerek zindana attırdı. demiş.



Fatih Sultan Mehmet şaşırmış ve ona demiş ki; peki İstanbul bizim elimizden çıkacak mı?

diye Papaza sormuş. Papaz ise şu cevabı vermiş: İstanbulu sizden topla tüfekle alamazlar.

Ne zaman ki aranızda fitne, fesat, menfaat ve yabancı hayranlığı artarsa o zaman masa başında İstanbul sizin elinizden çıkar demiş.



Papaz geleceği ne kadar iyi görmüş değil mi?


Ekleme Tarihi: 12.11.2009 - 11:45
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
MÜSLÜMANLAR UYANIK OLMAK, UYANMAK ZORUNDA.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Son güzel örneğine aynen katılıyorum Rahil kardeşim.

Zaten benim bir anlamda ifade etmeye çalıştığım ve uğraşını verdiğimde budur.

BÜTÜN İSLAM ALEMİ ÜZERİNDEKİ GAFLET ÖRTÜSÜNÜ SİLKİP ATMAK ZORUNDADIR. BU MUTLAKA OLACAK HALDİR. FAKAT NE KADAR ERKEN OLURSA ÖDENECEK AĞIR BEDELLER O DERECE AZ OLACAKTIR.

İşte bende kendi hissiyatımca diyorum ki kendi içimizde kırmadan dökmeden vermemiz gereken en önemli mücadelelerden biride budur.

Doğru bilgiye ulaşmak ve paylaşmak şarttır bu mücadelede. En büyük felaketlerden biri bilgi kirliliğidir. Ki haçlı ve siyonistin tesis etmek için mücadelesini verdiği en önemli etkendir.

Ne diyordu Nasreddin Hoca bir Cuma hutbesine çıktığında ?
-Bugün anlatacağımı bileniniz varmı ?
Halkın içinden bir kaç el kalkar.
Hoca o zaman şunu söyler. "O ZAMAN BİLENLER BİLMEYENLERE ANLATSIN"

Nasreddin Hocanın bir veli olduğunu ve (gerçek) fıkralarının aynı zamanda çoğunun pek çok ayetin açıklaması anlamına geldiğini biliyorsak, doğru bilgiyi paylaşmanın aynı zamanda Allah'ın emri olduğunuda anlamış oluruz.

Kalın sağlıcakla...



Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 12.11.2009 - 12:11 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.11.2009 - 12:10
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
Hepimizin görevi

Emr-i Bi´l-Ma´ruf Ve Nehyi Ani´l-Münker

Dinimizin hayatiyetini koruyan mühim bir müessese olan iyiliğin emir, kötülüğün yasaklanması meselesine kısaca temas edeceğiz.

Emredilecek olan ma´ruf, aklın ve şeriatın güzel kabul ettiği her şeydir. Yasaklanacak olan Münker de yine aklın ve şeriatın çirkin bulup reddettiği her şeydir.

Gerek Kur´ân-ı Kerîm´in birçok âyetleri ve gerekse Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in pek çok hadisleri mü´minleri bu meselede teşvik eder. Emr-i bi´lma´ruf ve nehy-i ani´lmünker yapmayan milletlerin tarihte çöktükleri ve gelecekte de musîbet ve belalara mâruz kalacakları, çökecekleri belirtilir. Bir hadis şöyle: "İçerisinde iyilerin daha mümtaz, daha güçlü bulunduğu bir kavimde kötülükler işlendiği halde, iyiler müdahale edip ıslahda bulunmazlarsa -bir başka rivayette: Müdâhale edecek güçte bir kimsenin bulunduğu bir kavimde kötülükler işlenir ve fakat o kimse müdâhalede bulunmazsa- Allah (celle şânuhu), herkese ulaşacak umumî bir ceza gönderir."

Şu hadis emr-i bi´lma´ruf, zamanında yapılmadığı takdirde cemiyetin mâruz kalacağı ızdırabın sonradan çok zor telâfi edileceğini ifade eder: "Ey mü´minler, yalvar yakar olmanıza rağmen dualarınız kabul olmayacak durumlara düşmezden önce iyiliği (ma´ruf´u) emir ve kötülükten de men ediniz."[4]
Ekleme Tarihi: 12.11.2009 - 12:27
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7


*Irak altı seneyi geçen işgalden kurtuldumu yoksa ?

*Irakta halk mezhep farklılıkları nedeniyle artık birbirini katletmiyormu yoksa ?

*İşgal altındaki Filistin toprakları özgür bir Filistin devletinin toprakları olarak artık sahiplerininmi yoksa ?

*Afganistan artık haçlılar tarafından kan gölüne çevrilip onlar tarafından yönetilmiyormu yoksa ?

*Pakistan haçlıların tezgahları ile atılan bombalarla yüzlerce insanını artık kaybetmiyormu yoksa ?

*Suudi Arabistan ve emirlikler v.s petrol zengini körfez ülkeleri varlıklarının yönetimini ABD nin ve diğer haçlı güçlerin emrinden alıp artık islam camiasınamı hizmete başladılar yoksa ?

*Türkiye özellikle dış siyaset alanında atacağı adımları artık ABD'nin ve AB'nin emri ve onayı olmadan egemen bir ülke olarak yapmayamı başladı yoksa ?

*KKTC, haçlı hegemonyasının korkusundan kurtulan tüm islam ülkeleri tarafından artık tanındımı yoksa ?

*"Dağlık karabağ" üzerindeki haçlı işgali sona erip Azerbaycan tüm topraklarının bağımsızlığına kavuştumu yoksa ?

*Artık gelişmiş milletlerin ön sıralarını islam ülkeleri alıyor, BM kararlarında islam dünyasının onayı olmadan bir tek karar alınmıyor ve geri kalmış ülkelerin çoğunluğunu artık islam ülkeleri oluşturmuyormu yoksa ?

*Uluslararası para birimleri artık haçlının dolar ve euro sunun hakimiyetinden kurtulup, artık islam ülkelerinin Lira v.s değerlerinemi geçti yoksa ?


breeeeehhh
ümmetin sesi gibi cosmussun bilader
sanki peygamberinden el almissin göz kırpma
Türkiye konusunu arabistan cöllerine gömmüsün
ama iyi edebiyat yaptigininda hakkini vermeliyim
topac gibi ceviriyon Türkceyi sevinçli

Alıntı
Orijınalı kolye7
BÜTÜN İSLAM ALEMİ ÜZERİNDEKİ GAFLET ÖRTÜSÜNÜ SİLKİP ATMAK ZORUNDADIR. BU MUTLAKA OLACAK HALDİR. FAKAT NE KADAR ERKEN OLURSA ÖDENECEK AĞIR BEDELLER O DERECE AZ OLACAKTIR.



sakin cumhuriyet dinine girmemizi isteme
gücenirim bak sevinçli
Ekleme Tarihi: 12.11.2009 - 23:59
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
Kuran yönetim şekli önermez. Yönetimin taşıması gereken özellikleri ortaya koyar.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Dai kardeşimize benim daha önce yazmış olduğum "ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK" başlıklı yazım altında bulunan "İSLAM AKIL VE GÖNÜL DİNİDİR (1)" ve devamı olan yazılarımı şayet okumadıysa okuyup incelemesini tavsiye ediyorum. Şayet okuduysa tekrar okumasını ve iyi etüd etmesini rica ediyorum.

Çünkü ben müslüman bir ülkede yönetim olarak neyi anladığımı bu yazıda ve sonrasındaki yazılarımda apaçık hiç bir şüphe bırakmıyacak şekilde ortaya koydum.

Her biri müslüman olsada herkes aynı düşünce etrafında olmayabilir. Bu zaten insanın doğasında vardır ve Allahtandır. Benim burada yaptığım hem ülkem hemde dinim anlamında samimi olarak düşüncemi ortaya koymaktır. Benim düşüncemi kabullenip kabulenmemek herkesin özgürce karar vereceği bir durumdur. Kuran da dahi istenen budur.

O nedenle kardeşlerim birbirimizle konuşurken cevap diye kullandığımız sözlerin içine raptiyeler yerleştirmezsek hem karşımızdaki kardeşimizi üzmemiş oluruz, hemde Allah'ı......

Şüphesiz her insanın ve tüm işlerin döndürüleceği yer Allah'ın katıdır. Bundan asla ve asla kaçış yoktur. İşte orada herkese sımsıkı sarıldıklarının eğriliğide, doğruluğuda hiç itiraz olunmayacak şekilde gösterilecek ve bu işler karşılığında kazandığı bedelde önüne konacaktır.

Bakara suresi, 256 : Dinde baskı, zorlama yoktur; artık doğru ile eğri birbirinden ayrılmıştır. Artık kim şeytani işleri reddedip Allah'a iman ederse, kopmaz ve kırılmaz, sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah ise herşeyi işiten, herşeyi bilendir.

Ve bu ayet tüm Kuran ayetleri olduğu gibi benim yaşam rehberimdir.


Kalın sağlıcakla...



Bu mesaj 2 kez ve en son kolye7 tarafından 13.11.2009 - 11:10 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.11.2009 - 10:50
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7

"ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK" .



yetmedimi atatürkcülük kisvesi altinda milleti mahvettiginiz !
önce kardeslerimiz bi seyretsin asagidaki orjinal videoyu da
karari kendileri versin göz kırpma

BUYURSUNLAR

kendi sesinden gercekler

Alıntı
Orijınalı kolye7
Bakara suresi, 256 : Dinde baskı, zorlama yoktur; artık doğru ile eğri birbirinden ayrılmıştır. Artık kim şeytani işleri reddedip Allah'a iman ederse, kopmaz ve kırılmaz, sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah ise herşeyi işiten, herşeyi bilendir.



sana bunu Yazdirana Kurban olayim
Ekleme Tarihi: 13.11.2009 - 21:44
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
ATATÜRK'ÜN DİN KONUSUNDA FARKLI SÖYLEMLERİ..

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
DAİ kardeşimiz benim Atatürk'ü çeşitli zemin ve platformlarda anlatmaya çalışırken, Atatürk düşmanlığını dinin gereği zanneden bir kısım vatandaşlarımız ve herhangi bir nedenle Atatürk'e düşman olan insanlarımızca sık sık karşıma çıkartılan ve artık ezberlemiş olduğum bir konuyu tanıdık bir video ile yazısına ekleyip Atatürk'ün Allah'a inancı olmadığını kendince ispata çalışmış.

Benim Atatürk'ün hem mecliste, hemde yazılarında geçen fakat çok mahdut bir alanda tek başına kalan bu söylemleri için yazdığım çok güzel ve anlamlı bir yazım var.
DAİ kardeşimize ve onun bu görüşüne katılan kardeşlerimize bu yazıyı çok iyi okumalarını ve ondan sonra akıl mantık dairesinde kafalarına takılan noktalar olursa bunlarla bana geri dönmelerini rica ediyorum.

Önceliklede alt satırlarda verdiğim Atatürk'ün din hakkındaki düşünce ve sözlerini ve bu konudaki bazı düşünce sahiplerinin fikirlerini içeren videoları izleyip sonra yazımı okumanızı özellikle rica ediyorum. Tabi "you tube" dan bunları izleme imkanınız varsa.Bu konuşmaları yapan kişilerle hiç bir yakınlığımda yoktur. Doğru onu kim söylüyorsa söylesin doğrudur, yanlışta onu kim söylüyorsa söylesin yanlış.

http://www.youtube.com/watch?v=14u0HqMeLeQ

http://www.youtube.com/watch?v=YTbGnT9JoZs

http://www.youtube.com/watch?v=6uNCGuqBKL0

http://www.youtube.com/watch?v=7igCAvUHZ10

http://www.youtube.com/watch?v=_Ngjs4TW15c

http://www.youtube.com/watch?v=jyNNbmYGGU0

http://www.youtube.com/watch?v=6kzngVT0JSw

Kalın sağlıcakla...

**********************************************************************************

ATATÜRK'ÜN DİN KONUSUNDA FARKLI SÖYLEMLERİ....

Şunu hemen belirteyim. Ben hiç kimsenin Atatürk'e karşı duygularını değiştirmek için gayret sarfediyor değilim. Amacım daha çok dış kaynaklı ve içerde din adına bilgisizliğide kullanan çevrelerin bu yolla bu ülkeye verdiği zararları göstermek ve nasip olursa toz zerresi kadar dahi olsa buna engel olabilmek, yada bu yönde uyanış sağlamaktır.

Atatürk'ün din konusunda ve yaşamsal alanda yaptıklarını bana göstermene hiç gerek en doğrularını, ve yalan, iftira dolu en çarpıklarının en alalarını inceleyen bilen bir vatandaş var karşında. Ve tüm söylediklerim işte bu tablo içinden çıkardığım gerçeğin ta kendisi verilerdir.

"Atatürk ateistti" söyleminin en önemli kısmını anladığım kadarıyla bazı Atatürk karşıtlarının internette hararetle yayınladığı ve semavi dinler hakkındaki olumsuz söylemler oluşturuyor.
Atatürk'ün hem halkın karşısında yaptığı hemde bazı yazılarında ortaya koyduğu semavi dinlar hakkındaki sözleri, daha doğrusu ateist bir anlayış içeren özellik, Atatürk'ün çok asil bir müslüman olduğu gerçeğini asla değiştirmez.

Dikkat ederseniz bu konuşmaya iki cihette sımsıkı sarılıp hezeyanlar savuranlar var.
Bunlardan ilki dindar geçinip Atatürk'ü bu konuşmasıyla dinsiz göstermeye çalışanlar. Ki bu konuşmayı bahaneyle akıl almaz saldırılarda ve iftiralarda bulunuyorlar.

İkincisi ise kendileri dinsiz olup Atatürk'ü bu konuşması nedeniyle dinsiz kabul edip onu sevenler ve bu yönüyle ortaya çıkıp zındıklarla çatışmaya hatta küfürleşmeye girenler.
Yine dikkat edilirse Atatürkün gerçek bir müslüman olduğu yönündeki konuşmaları ve yazıları bu inanmayanların sımsıkı sarıldığı fakat öte yandan Attaürk'ü dinsiz ilan edenlerin acımasızca saldırmak için kullandığı dini ve kitapları reddinide içeren konuşmasındaki ve bir kısım yazılarındaki mahdut söylemlerinden fersah fersah fazladır.

Fakat her nedense bu özellik Atatürk'e dinsiz diyen kesimlerce hemen hemen hiç araştırılmaz ve Atatürk'ün neden böyle bir davranış sergilediği anlaşılmaya çalışılmaz.
Şüphesiz Atatürk bu konuşmayı bilerek ve ilerde nasıl sonuçlara sebebiyet vereceğini idrak etmiş olarak bu konuşmayı hemde milletin tümünün duyacağı şekilde yapmıştır.

Atatürk Allah katından bir lütuf olarak bu millete bahşedilmiştir. Kurduğu Laik Demokratik Cumhuriyet de öyle. Cumhuriyetin böyle kurulmasını isteyen aslında Atatürkten önce Atatürkün nasıl bir donanıma ve görüşe sahip olduğunu dolayısıyla neler yapabileceğini insanların tümünden iyi bilen Allahtır.

Ki bunu anlamak aslında hiçte güç değildir. Allah, özellikle din adına cehaletin mahvettiği Osmanlının gidişatından memnun olsaydı onun feci şekilde bitmesine ve yepyeni idarecilerle yepyeni bir devletin kurulmasına irade kılmazdı. Öncelikle bu hususu çok iyi bilmek ve anlamak lazım.

Peki Atatürk'ün pek çok insanımızın, iyi niyetli olsun, olmasın, anlayan, anlamayan kafalarda soru işaretleri oluşturan bu konuşması aslında ne anlama geliyor ?
Bir kere şunu çok iyi anlamak gerekiyor. Atatürk çizdiği ve uğruna canını dahi feda ettiği Laik Demokratik Cumhuriyetin sahip olacağı her tür inanca yada inanmayışa aynı mesafede olmak ve onları devlet işine karıştırmamak için sağlam ve kalıcı bir yol izlemek zorundadır.

İşte bu konuşmayıda, bu içerikteki yazılarıda bu cihetde değerlendirmek gerekiyor. Atatürk ülkenin tüm inanç sahiplerine inanmayanlara hem din adına söyledikleri ile hemde inanmayanların diliyle teminat verip, inancın fertlerce yaşanıp asla devlette bir baskı aracı olmayacağının, olamayacağının teminatını veriyor bu yolla.
Ne yapıyor ? Konuşmalarının genelinde hem inananların rahatlıkla kabul edeceği iman sahibi bir kişi yönüyle ortaya çıkıyor ve genelin din anlayışına hizmet için DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞInı kuruyor, bu vatanın evlatları dinlerini gerçek kaynağından ve ehil kişilerden öğrensin diye dönemin en büyük din alimlerinden ELMALILI HAMDİ YAZIR a ilk meal ve tefsiri yazdırıyor ki bugün ne bu mealin nede tefsirin benzeri daha ortaya konulabilmiş değil.

Atatürk müslüman olmasa bu işlerle neden uğraşsın diye kendimize bu soruyu sorup cevabını aramamız gerekmiyormu ?

Nasreddin Hoca Evliyadandır. Allah ona güldür düşündür dediği için Allahın ayetlerini yaşmadaki kendine has halleriyle latif bir şekilde insanlara anlatmaya çalışmıştır.
Burada Atatürk'ün işte bu dinle ilgili konumu için çok uygun bir fıkrasını anlatacağım ve sonra değerlendirmeme devam edeceğim .

Nasreddin Hocanın iki eşi vardır. Hoca her iki eşinede gizlice birer mavi boncuk verir ve hiç kimseye bundan bahsetmemelerini ve göstermemelerini ister.
Bir gün eşleri yanına gelip sorarlar "Hoca hangimizi daha çok seviyorsun"
Hoca cevap verir "Mavi boncuk kimdeyse yalnız onu seviyorum"
Yani Hoca aslında hayatın her yanında var olan siyasetin küçük bir örneğini eşleri ile arasındaki ilişkide ortaya koyuyor.

İşte yeri ve zamanı geldiğinde durumun özelliğine göre halkın tüm kesimlerini hoşnut edecek ve kimsenin kimse üzerinde baskısı olamayacağını anlatmak için bu tür yollar yaşama sokulabilir.

Bir düşünelim, Atatürk yalnızca inanan ve farklı insanları gözeten konuşmalar yapıp bu anlamda bir idare şekli getirseydi ne olurdu. Bugün inancı olmayan ve farklı inançlar sahip insanların güvenini kazanmamış ve kurduğu Cumhuriyeti sağlam temeller üzerine oturtamamış olurdu.

O nedenle diyorum ki Atatürk'ün bu tür konuşmalarını, davranışlarını, onun azimle ortaya koyduğu devrimlerinin sağlam temeller üzerinde oturtulması için kullandığı bir makul siyaset yansımaları olarak kabul etmek gerekir.

Atatürk'ün tüm yaptığı hizmetler, devlet adamlığı ve kahramanlığı onu gerçek anlamda tanıyanlar ve anlayanlar için apaçık ortadadır. Gerçek bir müslüman oluşu fakat tüm inançlara ve inanmayışada saygılı olduğu ve tümünün haklarını koruyan bir lider olduğuda apaçık ortadadır.

Kabul edelim ki tüm yaşamı boyunca yaptıklarından, kahramanlığından sözlerinden onun hem din adına hem dünya adına sahip olduğu muazzam üstünlüğü ve başarıları halkın bir kesimince anlaşılamadı. Bunun olabileceğini Allah dahi irade kıldı ve işte bu gerçeğe isnat bir hikmetle onun ruhunu katına alırken çok muzzam bir olay yaşandı.

Nedir bu olay ? Devlet kayıtlarında Atatürk'ün son nefesini verişi şöyle kayıt altına alınmıştır. Atatürk başını birden sağ tarafına çevirir ve "ALEYKESSELAM "diyerek gözlerini yumar ve son nefesini verir.

Bu muazzam olayın açıklaması Allahın dininden gereği gibi yani yeterli ilim sahibi olanlar için şöyledir.
Ancak Allahın rızasına ail olan ve çok seçkin kişilerin yaşayabileceği ölüm meleklerinin kişiye sağ cihetten gelip "SELAMÜNALEYKÜM" demesi ve o kişin bu selama karşılık verip onda ruhunu teslim etmesi.
Tabi Devlet kayıtlarında meleklerin Atatürk'e verdiği selamdan bahsedilmez. Çünkü o selamı ancak ruhunu teslim etmek üzere olan duyar hikmet budur.

O nedenle diyorum ki Atatürk'ü hem din adına hem dünya adına yaptığı işler için eleştirirken yanılmışların, azmış sapmış ve her anlayışta yoldan çıkmışların ve bunların tesirinde kalmışların değil, aklınızın ve araştırmalarınızın gösterdiği gerçeklerle karar veriniz ve konuşunuz.
Çünkü söz yalansa ve yanlışsa sahibinin başına her iki cihandada beladır.
Benim yazdığım yazıyı gereği gibi anlayarak okursanız, bunların Atatürkün sahip olduğu ve Laik Demokratik Cumhuriyeti oturtmak ve onun fertleri olan bu milletin tüm inanç anlayışlarının güven ve desteğini almak için uygulanan çok muazzam bir siyaset ve politikalar dizisi olduğunu hemen görürsünüz.

O yazılı kayıtların kürsüden yapılan söylemlerin benim söylediklerimi geçersiz kılacak hiç bir özelliği yoktur.
Tam tersine beni tam anlamıyla onaylıyor. Tabi akıl ve gönül gözünüz açıksa ve bu anlamda iyi etüd edebiliyorsanız.

Bakın internette daha öncede söylediğim gibi, Atatürkün din adına yaptığı olumlu,inanç sahibi bir insana ait ve sizin inançsızlığı için kanıt olarak kullandığınız konuşma ve kayıtlardan yüzlerce kez fazla söylenmiş söylemleri var. Onları ne yapacaksınız, ne yerine sayacaksınız?
Atatürk'ün haşa ikiyüzlülüğü gibi sapık bir anlammı çıkaracaksınız?

Oysa Atatürk'ün millet önünde düşünmeden ve akıllıca olduğunu tespit etmeden yaptığı tek bir konuşma dahi yoktur. Aynı zamanda tüm yazdıkları içinde bu geçerlidir.
Atatürk'ün tüm yaptığı, kurduğu Laik Demokratik Cumhuriyetin fertlerinin tüm inanç farklılıklarının sahiplerine "ben hepinizin yanındayım" mesajı vermiş olmasıdır.

Zerre kadar gerçek islamı bilen ve Allahı bilen tanıyan bir insanın, hiç değilse özellikle vurguladığım son nefesini verme anında yaşanan muazzam olayda uyanması gerekir.
Çünkü bu hal gerçek bir müslüman olmayan ve bırakın bu kadarıda yetmiyor,Allahın rızasına mazhar olan işler yapmayan hiç bir müslüman bu hali asla ve asla yaşamaz, yaşayamaz, yaşatmaz Allah.

Ateist, fakat Atatürk'ü seven bir tanınmış yazar üzerinden örnek verecek olursak, Aziz Nesin gibilerinde, malum bazı dergilerinde Atatürk'ün dağıttığı "mavi boncuk" politikasına tam uyan bir tepki gösterdikleri ve Atatürk'ün söylemlerinden kendi hoşuna gidenleri seçmiş olmaları söz konusu. Çünkü Aziz Nesin bir ateisttir ve elbette Ata'nın kendi gibi inanmayan bir insan olmasını isteyecektir.

Sözün özü Atatürk öyle bir inanç tablosu çizeyim ki, her tür inanca sahip insan ve hiç inanmayan dahi beni ve kurduğum Laik Cumhuriyeti yanında hissedip ona güvensin fikriyle hareket etmiştir.
Bu anlamda inanan ve inanmayan her vatandaşım beni sevecek,bana güvenecek bir nedene sahipolsun diye düşünmüştür.

Yani Atatürk milletin sevgisini, güvenini kazanmak için, inanç anlamında dahi müthiş bir siyaset izlemiş, kendine has büyük cesaret isteyen politikalar üretmiştir.
Allah,sonuç olarak onun bu halinden ve yaptıklarından hoşnut kalmıştır. Cumhuriyet, bu anlamda Osmanlı bitirilip enkaz ve küllerin içinden yepyeni bir anlayışla inşa edilmiştir.
Yoksa Allah Osmanlı'yı öyle feci bir şekilde bitirmez, bitirtmez ve bir cihette onu güçlü kılıp yoluna sağ salim devam ettirirdi.

Kesinleşmiş bir gerçek var ki, Atatürk'ün inancı olmadığını söyleyenlerden çok çok fazla olan kitle, yani benim düşünceme yakın düşünenler de tam tersini söylüyor yani Atatürk'ün gerçek bir müslüman olduğunu söylüyor ve böyle bir ki delillede değil yüzlerce delille söylüyor.
Peki burada hangi tarafı haklı bulacaksınız ?
Bu işin içinden nasıl çıkacaksınız ?

İŞTE BEN BU NEDENLE ATATÜRK'ÜN BU İNANÇ HAKKINDAKİ SÖYLEM VE YAZILARI HAKKINDAKİ FARKLILIKLARI ANLATABİLMEK İÇİN, NASREDDİN HOCANIN MAVİBONCUK FIKRASINI ÖZELLİKLE MİSAL VERDİM.

Kaldı ki Atatürk'ün birde vasiyeti vardır ki henüz açılmadığı halde içinde Türk ve İslam dünyası hakkında çok önemli vasiyetleri olduğu kıyısından köşesinden açığa çıkmıştır. Atatürk'ün ben öldükten elli yıl sonra açılsın diye uyardığı bu vasiyeti devletin başına geçenler içerik olarak bildikleri halde aradan geçen zaman Atatürk'ün tahmin ettiği şekilde iyi kullanılamayıp çar çur edildiği için ve böylece vasiyetin hitabına mazhar bir ortamdan herhalde epey uzak olunduğu için bu vasiyeti kimse cesaret edip açıklayamamaktadır.

Atatürk'ün gerçek bir müslüman olduğu hakkında fazla bir şey söylememe gerek yok. İnternette benim yazdıklarımı ispat eden ve oldukça çok yer tutan veriler bulmak mümkün. Şayet bulmak istiyorsanız tabi.
Yalnız son olarak şu örneğide vermeliyim. Gerçek bir müslüman olmayan bir lider daha Kerkük ve Musul sorunu dahi halledilmemişken ve daha ordusunu milletini yeni yeni toparlıyorken Arabistandaki emirin (Şerif Hüseyin) Efendimizin kabrini yıkmak istediği haberini alınca özetle şu haberi gönderip Mekke emirini uyarması ve "Şayet böyle bir şey yapmaya kalkarsan ordularımı toplar oraya gelirim" demesi mümkünmü ??

Atatürk'ün İslam konusundaki hassasiyetini ortaya (Diyanet, meal ve tefsir icraatları ve gerçek din alimlerine sahip çıkması gibi) koyan böyle pek çok olay var.
Atatürk'ü benim anlattığım yani gerçek ve Hak olan çizgide araştırırsanız karşınıza çok mükemmel fakat dini asla sömürmeden ona hizmet eden gerçek bir müslüman lider bulursunuz.
Allah'ın Atatürk'ü bu millet içinbüyük bir imtihan vesilesi olarak irade ettiğini ise asla ve asla unutmamamız gerekiyor diye düşünüyorum. Tarihimizin onurlu ve başarılı tüm liderlerini unutmamamız gerektiği gibi.
Atatürk asla bir tesadüfün getirisi ve sıradan bir lider değildir. Allah katından özellikle seçilmiş, üstün meziyetlerle donatılmış ve vazifesini tamamlayana kadarda cümle tehlikelerden korunmuş vazifeli seçkin bir insan ve büyük bir liderdir.
Sırası gelmişken fitneye sebep olmamak için bu VAZİFE hükmünün açıklamasınıda kısaca yapmaya çalışayım.
Allah indinde vazife iki cihettedir.

Bunun ilki, en muazzam ve en eşsizi DİN'İ TEBLİĞ VE DİNE HİZMET için vazifeli olan PEYGAMBERLER ve her biri Efendimizin nuru olan VELİLER dir.
Ki bu zatlar kendilerine vazife verildiği andan itibaren Allah'la rabıta halinde ölünceye kadar bu amaçla hizmet verirler.

İkinci cihette vazifeli olanlar ise, iki birbirine tam zıt meziyetlere sahip grupta yer alırlar.

*Bunlardan birincisi yerle bir olan ve toparlanıp tekrar ayağa kalkması ve yepyeni bir anlayışla kalkınması için Allah katından istenip, irade edilen milletler Allahın seçtiği seçkin kullarıdır.
ATATÜRK bu cihetde, yani iyi işlerle vazifeli olmanın en muazzam örneklerindendir.
Bu iyi işlerle vazifeli olma hali yeni bir devlet kuruluşunda görülebileceği gibi, normal gidişatda olağanüstü başarılar gösteren liderlerdede görünebilir.
Tıpkı OSMAN GAZİ, FATİH SULTAN MEHMET, KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN gibi ön plana çıkan büyük devlet liderlerinde olduğu gibi.
Bu insanlar direk olarak vazifeli olduklarını bilmezler fakat Allah onlarla bir amacı gerçekleştirmek istediği için önlerindeki tüm zorluklarda ummadıkları cihetlerden onlara yardımcı olur.
Bu kişiler ancak vazifelerini başardıklarında Allahın kendilerini vazifeli kıldığını anlarlar, ya da anlayabilirler. Dahası Allah bu insanlara mana yoluylada moral ve güç kazandırabilir. Atatürk'ün ve ünlü padişahlarımızın yaşamlarında buna işaret eden pek çok olay mevcuttur.

*İkincisi yani ne peygamber nede veli hatta nede bir milleti kuratarıp ayağa kaldırmak vazifeli olmayanlara gelince.
Bunların vazifesi FİTNE, FESAT ve YIKIMdır.
Örnekleri, FİRAVUN, NEMRUT, NERON, YEZİD, MUAVİYE, HİTLER, MUSSOLİNİ, BUSH V.B

NE DİYOR BİR ATASÖZÜ "ARAYAN MEVLASINIDA BULUR BELASINIDA"
ALLAH'IN ATATÜRK'Ü BU MİLLET İÇİN BÜYÜK BİR İMTİHAN VESİLESİ OLARAK İRADE ETTİĞİNİ İSE ASLA VE ASLA UNUTMAYALIM.
ATATÜRK ASLA BİR TESADÜF VE SIRADAN BİR LİDER DEĞİLDİR.
ALLAH KATINDAN ÖZELLİKLE SEÇİLMİŞ, ÜSTÜN ÖZELLİKLERLE DONATILMIŞ VE VAZİFESİNİ TAMAMLAYANA KADARDA CÜMLE TEHLİKELERDEN KORUNMUŞ SEÇKİN BİR İNSAN VE BÜYÜK BİR LİDERDİR.



PC de PC de PC de


Bu mesaj 2 kez ve en son kolye7 tarafından 14.11.2009 - 11:03 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 14.11.2009 - 10:29
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
_ADA_ su an offline _ADA_  
Ravda Yönetimine Rica!!!

27 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.05.2008
En Son On: 14.04.2010 - 10:25
Cinsiyeti: ----- 
S.A.

Farklı bir başlıkta açtığım konunun alakası olmayan bir tartışma ortamına çekildiğini görüyorum.

Ümmet sevgisinin ve Ümmet olma bilincinin hepimizin içindeki yerini kendimizce sorgulayalım istedim. Ama konu değişmiş farklı yerlere çekilmiş.

Ravda yönetiminden istirhamım bu konunun kapatılması...

Selam ve dua ile....
Ekleme Tarihi: 14.11.2009 - 11:41
Bu mesajı bildir   _ADA_ üyenin diğer mesajları _ADA_`in Profili _ADA_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
Müslüman bakış açısı, ufku geniş olan insan olmalı.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
ADA kardeşim, aslında burada bahsi geçen konular hepsi bir şekilde birbiriyle bağlantılı ve etken konular.

Burada tüm yazılanlar okunursa ÜMMET konusununda, AÇILIM konusununda ATATÜRK ve CUMHURİYET konusununda bu bağlamda burada anlattığı çok ibret konular var.

Osmanlının sonunda yaşanan ÜMMET konusunun nasıl haçlılar tarafından (bilinç eksikliği nedeniyle) yok edildiği gerçeğini hiç birzaman unutmamak gerekir. Elbetteki ÜMMET olma bilinci kaybolmamalı ama bugün var olan tehlikeleri çıkaran başka etkenlerinde kaynaklarını çok iyi tespit etmeli.

Tıpkı burada ortaya konulan düşüncelerde olduğu gibi. Düşünceleri belli kalıplar ve paralellerin içinde sıkıştırıp ufku darallttığınızda size kısır bir döngüden başka hiç bir kazanç sağlamaz.

Bugün İslam coğrafyasıda bir anlamda bu kısır içine sıkışılmış döngülerin ağır ve kahırlı imtihanlarından bu nedenle hiç kurtulamıyor.

Bu nedenlerle son olarak diyorum ki, konu kapatılırsa gerçekten üzülürüm.

Selamlar...



Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 14.11.2009 - 11:59 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 14.11.2009 - 11:58
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ADA kardesim
hakkini helal et
cumhuriyet ve atatürk kelimeleri gecen konular kolye7 yi sabitler !

kolye7 efendi
Türkiye de iki atatürk olusumu varligini bilirsin !..
birincisi, cumhuriyet ve laikligin diktalandigi döneme kadarki m kemal !
ikinciside, sonraki dönemlerde ilahlastirdiginiz atatürk !
tarihte gizlenen onlarca video ve yazilar yazabilirim sana ama onlarida red eder, sen ve zihniyetin !
cünkü siz oralardan nemalaniyorsunuz !

ayrica
Ezan'in türkcelestirilip neden "Tanru uludur" ile "ulu atatürk" cümlelerinin bagdastirildigi...
ve Kur’an tercümesinin önce istiklâl sairimiz Mehmet Akif’e teklif edildigi ve onun baslangicta kabul edip bir miktar yaptigi,
ama bilahare asil niyeti sezdikten sonra vazgecip, o vakte kadar yazdigi kismi yakarak imha etmesinden sonra
elmalili Hamdi Yazir’in elmalili tefsiri olarak bilinen meshur eseriyle,
Babanzade Ahmet Naim Beye hazirlatilan Sahih-i Buharî Muhtasari-Tecrid-i Sarih Tercümesinin, atatürk’ün talimatiyla yazdirildigi,
ama netice olarak Kur'anin kendini korumasi gercegiyle basarisiz olundugunu
ve Allah'in firsat vermedigi gerceklerini iyi bilenlerden oldugunu düsünüyorum !

daha nice gercekleri yazabilirim ama yotube gibi ravda.net'in de yasaklanmasindan cekinirim !

kalasin saglicakla
Ekleme Tarihi: 16.11.2009 - 01:19
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
ATATÜRK HAKKINDA GERÇEKLER VE GERÇEK OLMAYANLAR.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

DAİ kardeşimizin sözlerine aslında cevap vermemek eğilimindeydim. Fakat içeriğinde kabul edilmesi asla mümkün olmayan bir kaç noktaya kısaca değinmeden susar kalırsam Allah katında bu yersiz susuşun hesabına muhatap olmaktan korktuğum için cevap verme gereğini duydum.

Bir kere ben asla ve asla Atatürk'ü ilah edinmiş değilim. Yazılarım bu düşüncemin apaçık ispatıdır. Bu iddia benim makul ve akıl dairesindeki düşüncemle hiç bir noktada buluşamayan insanlarımızın gerçeği ifade etmeyen sığ ve gerçek olmayan düşüncesidir.

DAİ kardeşim senin bana hiç video falan bulmana gerek yok. Ben şahsen Atatürk'ü batırmak, rezil etmek, küçük düşürmek için düzenlenmiş öyle iğrenç yalan ve iftiralara şahit oldum ki eminim senin buldukların benimkilerin yanında hiç kalır.

Allah bir milleti işte böyle çetin bir sınavdan geçirir diyorum bu konu için. Başka bir şey söylemeyede aslında pek gerek yok.
Kul hakkının en ağır, en çetin hesaplarından biride herhalde Atatürk ve kendisine bu yalan ve iftiraları yapıştırmaya çalışanlar arasında geçecektir diye düşünüyorum. Kul hakkına dikkat edelim diye uyarmak gereğinide duyuyorum.

Ben emekli bir adamım. Artık dünyada bir tek hesabım var, o da tüm işlerimi kendimce tamamladığımdan Allahın rızasına mazhar olmuş halde ruhumu sahibine teslim etmek. Hesapları olanlar benim konumumda olmayanlar yani daha dünyada çok işleri ve hedefleri olanlar olsa gerek. Bu hesap işi çok normaldir de. Şayet içinde Allahın rızası olmayan işler varsa işte o zaman vaaaaah vah.

Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetten dikta diye bahsetmişsin. Tarihi bir tara bakalım. Atatürk'ün devrimleri kadar kansız yapılan bir tek devrim daha varmı ?
Atatürk ne yapmalıydı sence ? Osmanlıyı perişan eden feci şekilde bitiren yapıyı tekrar çürük temelleri üzerinde ayağa kaldırmayamı çalışmalıydı ?

Bu gaflet Osmanlı'yı mahveden hem din adına hem dünya adına hurafeye teslim olmuşluğun, çürümüşlüğün sakat temellerinin üzerine yeniden inşaat yapmak olmazmıydı ? Ve bu inşaatın sonu hemde an yakın zamanda tekrar mahvolmak, çökmek olmazmıydı ?
Atatürk'ü çok ağır derecede yıpratan bu devrimlerin hangi düşünceyle yapıldığını zannediyorsun ?

Atatürk'ün Osmanlının yıkılışında en büyük etken olarak gördüğü önemli konulardan biri Osmanlı'nın iSLAMI, ARAPÇILIK denen din dışı hastalığa teslim etmiş olmasıydı.
Şunuda itiraf etmeli ki Atatürk özellikle o dönemde arap topraklarında Osmanlıya karşı yapılan nankörlük ve hainliklerdende az çok etkilenmişti.

İşte Atatürk'ün bu milleti ve devleti bu ARAPÇILIK hastalığından kurtarmak için yaptığı devrimlerde ipin ucunun biraz kaçması, (aslında yapılan muazzam işlerin yanında bir hükmü olmayan) ezanın türkçe okunması gibi bazı sonradan düzeltilebilecek maksadını iyi niyet dışında aşmış istisna hatalarda olabilmiştir.
Aslolan ve önemli olan tablonun tamamının ne olduğu ve ne anlam ifade ettiğidir.

Sonuç olarak ben hep Atatürk'ün tüm yaptıklarını anlattıktan sonra ölüm anında Allah'ın ona hem iltifat ettiği ve hemde bu millete BEN ONDAN VE YAPTIKLARINDAN RAZIYIM. mesajını verdiği meleklerle onun ruhunu almaya latif bir irade kılması ve Allahın selamını veren maleklere Atatürk'ün VE ALEYKESSELAM diye karşılık vererek ruhunu teslim etmiş olması hususunuda mutlaka anlatırım. Bu olay nedense Atatürk'ü sevmeyenlerce hep görmezden gelinmekte, yada akıl almaz hezeyanlarla örtülmeye çalışılmaktadır.. Oysa Allah bu ibret olayı özellikle yaşatmıştır ki, Atatürk konusunda fitne çıkaranların yalanları daha iyi anlaşılabilsin, bu ülkenin insanları aldatılıp kandırılamasın.

Benim en önemli özelliklerimden biri Allah'a yaşamım boyunca hiç bir zaman "bunu niye böyle yaptın" diye direk yada dolaylı yani o anlama gelecek itirazlarda bulunmamış olan bir müslüman oluşumdur.
Kişinin kendi kabullerine din anlayışına, vatan anlayışına v.s uymuyor diye apaçık ortada ispatı olan hükümleri kabul etmemesi ancak kendisi için Allah indinde acınacak bir durumdur diye düşünüyorum. Ve bu konuda çok dikkatli davranmak gerekli diye düşünüyorum.

Ne buyuruyor bir ayette Allah "Dininizi Allah'amı öğreteceksiniz"
Bu ayetin iki ciheti var. Birincisi İslamı Allah'a öğretmeye kalkışmak, ikincisi ise tıpkı yine muhtelif ayetlerde fırkalar konusunda değinildiği gibi kişinin kendi nefsinin kabullerini kitaplaştırdığı din ve yaşam anlayışlarını Allah'a kabul ettirmeye kalkışmasıdır.

Şimdi diyeceksiniz ki bir müslüman nasıl Allah'a kendi kafasında oluşturduğu dini öğretmeye kalkışır ?
Çok basit. Kişi şayet Allahın bu Allahtandır yada doğrudur dediğine, hayır böyle bir şey yoktur, yada bu yalandır derse, karşı çıkarsa, kendi kabulünü öne çıkarıp Allah'ın iradesini reddetmiş olur. Yani kendi dinini Allah'a öğretmeye kalkışmış olur.

Bugün islam coğrafyasının içinde kıvrandığı ve ağır ve kahırlı imtihanlarından bir türlü kurtulamadığı en büyük hatalardan biride çoğunlukların işte bu Allah'a direk yada dolaylı isyanla, kendi kafalarındaki anlayışı dayatmaya kalkışmalarıdır.

Meal ve tefsirler üzerinde nelerin yaşandığı hiç önemli değildir. Ortadaki meal ve tefsir hala eşdeğerde bir meal ve tefsirle dahi mukayese edilemeyecek durumda ise bu neyin detayında fitne aramaktır, hiç anlayabilmiş değilim. Sonuçta pek çok iş mücadeleler sonunda bir yere ulaşır. Ve pek çok iş sisler arasından belirip ortaya çıkar. Önemli olan ortaya konan şeyin ne olduğu ve ne kadar doğru yada yanlış olduğudur ve bunu tam olarak anlayabilmektir.

Önemli olan kendi kabullerimize göre doğru gördüğümüze Allah'ın fırsat vermemesini hayır olarak görmek değil, gerçek hayrın hangi işlerde olduğunu aklımız ve idrakimizle tam yerinde tespitlerle yakalayabilmiş olmamızdır. Yoksa sizin o hayır zannettiğiniz işin içinde şer saklı işlerin olmasının ve bu nedenle gerçekleşmediği sonucunun aslında Allah'ın bir lütfu olduğunu görememek gibi bir acı durum ortaya çıkar.

Kalın sağlıcakla...


PC de PC de PC de


Bu mesaj 3 kez ve en son kolye7 tarafından 17.11.2009 - 12:55 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 16.11.2009 - 12:08
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
sen bu konularda tamamen sabitlenmissin kolye7
ama herseye ragmen sabrinin ve (yanlis yolda da olsa) azminin hakkini vermeliyim
tebrik ederim

Alıntı
Orijınalı kolye7
...önemli konulardan biri Osmanlı'nın iSLAMI, ARAPÇILIK denen din dışı hastalığa teslim etmiş olmasıydı...


bu konuda yine demogoji yapmissin !..

millî mücadele kahramanlarindan oldugu halde, zafer sonrasinda dislananlardan Kâzim Karabekir’in M. Kemal’den aktardigi sözlerden

“Evet, Karabekir; Araboglunun yavelerini Türk ogullarina ögretmek için Kur’ân’i Türkçeye tercüme ettirecegim ve böylece de okutturacagim.
Tâ ki, budalalik edip de aldanmakta devam etmesinler...”
(Pasalarin Kavgasi, Yayina hazirlayan: Ismet Bozdag, s. 159;
ayni bilgi, Karabekir’in, Ugur Mumcu tarafindan düzenlenip
10-29.1.1990 tarihleri arasinda Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen hatiralarinda da var.)

M. Kemal’in “Araboglu” dedigi, Peygamberimiz (a.s.m.); “yave,” yani
“safsata ve saçmalik” olarak niteledigi de Kur’ân’in âyetleri. Hâsâ!...

“Türk halki uzun zamandan beri ezberden okudugu Arapça dualarin gerçek mânâsini anladigi zaman tiksinecek”
iddiasi, M. Kemal’in bu tavrini “Kur’ân’i Türkler arasinda gözden düsürme” niyetiyle açiklamiyormu !

M. Kemal’in
“Türkler Araplarin dinini kabul etmezden evvel de büyük bir millet idi.
Arap dinini kabul ettikten sonra bu din Türk milletinin millî rabitalarini gevsetti; millî hislerini, millî heyecanini uyuttu.
Muhammed’in dinini kabul edenler kendilerini unutmaya, hayatlarini Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdular”
sözleri de ayni niyetin bir baska boyutunu ve tezahürünü ortaya koyuyormu !

Türklerin
“bilmedikleri ve anlamadiklari bir dille” yazilan Kur’ân’i okumalarini
“Beyni sulanmis hafizlara döndüler” diyerek asagilamasi da !

Bu bilgiler de, Atatürk’e en yakin isimlerden Afetinan’in hazirladigi “Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazilari” kitabinda mevcut..

Alıntı
Orijınalı kolye7
...ölüm anında Allah'ın ona hem iltifat ettiği ve hemde bu millete BEN ONDAN VE YAPTIKLARINDAN RAZIYIM. mesajını verdiği meleklerle onun ruhunu almaya latif bir irade kılması ve Allahın selamını veren maleklere Atatürk'ün VE ALEYKESSELAM diye karşılık vererek ruhunu teslim etmiş olması...


yanindamiydin be mübarek !
korkarimki siz bunlara (Hasa) Ayet ve Hadis de uydurmussunuzdur !
simdi kolye7 bilader
gercekten yüregin varsa ve mesajlarindaki kadar müslümansan
m kemalin icki komasina girip son nefesini nasil verdiginin gerceklerini yazmalisin !

"Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz;
en dogru, en hakiki tarihat, tarikat-i medeniyedir; medeniyetin emir ve talep ettigini yapmak, insan olmak için kafidir..."
(Mustafa Kemal Atatürk)

kal saglicakla
Ekleme Tarihi: 17.11.2009 - 00:50
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
ATATÜRK HAKKINDAKİ YANLIŞ BİLGİLENDİRMELER..

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
DAİ kardeşim yazını okuduktan sonra sonra şöyle bir düşündüm ve bir kez daha irkildim.

Bana senin bu yazdıkların Efendimiz söyledi diye akıl almaz yalanların oluşturduğu binlerce hadisi yazanların bu münezzeh dine yaptıkları büyük zulmü hatırlattı.

İrkilmemi senin yazdıklarına bağlama sakın. Ne demiştim önceki yazımda senin Atatürk için söylediğin hiç bir hezeyan yoktur ki ben onu duymamış olayım ve ben ondan çok daha fazlasını bilmemiş olayım. Bu söylediklerine gelince onca ağırlarının yanında bunlar hafif bile kalır.

En sonda söyleyeceğim sözleri en başta söyleyeceğim.
Maalesef senin sözlerinde Allah'ı bile bilgi eksikliği ve ne yazıkki yanlış takdirle itham var.

Sana bu işin ne büyük bir ibret ve imtihan konusu olduğunu Atatürk'ün ölüm anındaki mucizelerle anlatmaya çalıştım. Fakat öyle bir kaskatı olmuşsun ki içine gömüldüğün fitnede, senin bu yanlıştan kurtulmanı beklemek herhalde benim açımdan çok büyük safdillik olur diye düşünüyorum.

Kazım Karabekir kimdir ? Kurtuluş savaşımızın seçkin generallerinden biri. Atatürk'le yollarının ayrı düşmesinin nedenide onun maalesef hafzalasının Cumhuriyet kavramını kaldıramaması nedeniyle Atatürk'le ters düşmesidir.

Yani bunca yalanı televizyonlarda hem babası hemde Atatürk için açık açık konuşan kızı bilmiyorda sizmi biliyorsunuz. Ne sıfatdasınız size hiç kimsenin bilmediklerimi vahiy olarak indiriliyor ?

Nedir deliliniz ? Ki farzedelim ki dediklerin yani bu sığındığığınız hezeyanlar doğru. Atatürk milletin önünde ondan çok daha alasını açık bir şekilde söylemiş ve videolarda kayıtlı. Bu neyi değiştirir ?
Diyelimki samimiyetle bu sözlerin hepsini söyledi. Ne farkeder. Allah belki onu yapması gereken bazı işler için ilk önce bir süre öyle bıraktı yada öyle düşünmesini istedi ve sonra uyandırdı. Niye hiç böyle düşünmüyorsun, yada düşünmeyi denemiyorsun ? Çünkü bu hiç işine gelmiyor.

Atatürk'ün din hakkında söylediklerinden hem en başta, hemde ölümüne yakın, vasiyetinde olup hala açıklanmayanların içinde din ile bağlantılı çok önemli şeylerin olmasıda, benim söylediklerimi yani bu sözleri toplumun her kesiminin gönlünü almak yada bir dönem için Allah katından böyle görünmesine irade kılınmış olmak dahi olabilir.

Bunun dışında Atatürk'e dinsiz demek öncelikle Allahı tanımamak anlamına gelir. Çünkü yaşamlar sonlarına göre değerlendirilir. Ve Allah bir kulunun son demine gelişinde sürece rızası yoksa Atatürk'ün ölüm anı gibi bir ölüm asla nasip olamaz.

Allah onu iman eri ve yaptıklarından razı olduğu seçkin bir kul olarak katına aldığını apaçık ortaya koyuyor. Sende tıpkı önceki yazımda belirttiğim gibi Allah'ın iradesine şurasından, burasından kusur bulma işi ile kendini öylesine kör etmişsin ki, oradaki çok acı uyarılarım bile boşa gitmiş maalesef.

Birde yazılarımı doğru dürüst okumadan cevap vermek gibi üzücü bir tavrın maalesef görünmüş oluyor.
Atatürk'ün ölüm anı için bana "YANINDAMIYDIN BE MÜBAREK" diye bir ifade kullanmışsın.

ÜSTELİK DEVLETİN KAYITLARINDA BU OLAY APAÇIK YAZILI İNCELEYEBİLİRSİNİZ, ARAŞTIRABİLİRSİNİZ DİYE DEFALARCA, BASTIRA BASTIRA YAZMIŞ OLDUĞUM HALDE.

Atatürk böyle söyledi, Kazım KARABEKİR onun için bu sözleri naklediyor. O nedenle o Kuran'ı bile aşağılansın diye tercüme ettirmiştir, gibi akıl mantık insaf ve izanla asla bağdaşmayan feci bir hezeyanı hemde sanki bununla benim söylediğim LAİLAHEİLLALLAH kelamı kadar gerçek tespitleri batırdığını zannederek ve bununla çok gafil bir zevk duyarak diye geri dönmen gerçekten çok üzücü. Neden Kazım Karabekir'in sözleri diye aktardığın bir kaç kıvır zıvıra sığınma yerine manzaranın tümünü görmeye çalışmıyorsun ?

Atatürk şu an var olan Cumhuriyeti kurarken çok yalnızdı. Nedenmi çünkü çevresinde onun kafa seviyesine sahip, onu gereği gibi anlayabilecek bir tek Allah'ın kulu yoktu. Hilafeti ve padiaşahlığı putlaştıranların ona çektirdiği sıkıntıların haddi hesabı yoktur. Elbette böyle bir ortamda mecburen dışlanan onun kafasına uymayan bir general onun karşısında kendi konumunu savunacak birşeyler ortaya koymak isteyecektir. .

Allah katından insanların vazifeli olma halini yazdığım yazılarıda sanıyorum okumamışsındır. Zaten bu nedenle bu yazışmada kısır bir döngüye girmiş durumda.

Sana bir küçük olay anlatacağım Hz Ali ile bir sahabe arasında geçen sözleri yansıtan.
Hz.Ali mescidde namaz kılmak için abdest almaktadır. O sırada yanında abdest alan bir sahabenin suyu bol bol dökmesine canı sıkılır ve "suyu israf ediyorsun" der. Bu kişide aynen şu cevabı verir "Sende müslümanların kanlarını ziyan ettin"

İşte bazı işler böyle derindir. Aklınızı kullanarak işin olması gereken halini anlamakta var, yanlışların yanlış hükümlerin anlatımların içinde hoşuna gitmesi nedeniyle içinde boğulup gitmekte....

Şu sığındığın söze gelince,

"Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz;
en dogru, en hakiki tarihat, tarikat-i medeniyedir; medeniyetin emir ve talep ettigini yapmak, insan olmak için kafidir..."

Bu sözler Osmanlı'nın dindeki yanlışlar ve sapkınlıklar, ifratlar nedeniyle nasıl mahvedilip per. perişan edilip bitirildiğinin apaçık bir anlatımıdır. Senin zannettiğin gibi imansızlığın değil.

Ve dahasını söyleyeyim sana, Atatürk'ün bu sözlerine en çok sevinenlerde gerçek dergah ehli, gerçek dervişlerdir ve bu yolda olanlardır. Çünkü Atatürk sayesinde ortalıkta cirit atıp Osmanlı'yı batıran yüzlerce sahte tarikat ve binlerce sahte din erinin foyası ortaya çıkarılıp ortadan kaldırılmışlardır.

Kuşadalı Halil'in tekkeleri neden kapattığını bilmiyorsan öğren. Atatürk'ün neden bu şekilde konuştuğunu ve tekkeleri v.s yi neden kapattığını daha iyi anlarsın.

Ve Atatürk dinin devlet yapısında sömürülüp kullanılmaması ve dinin bu anlamda zarara uğramaması için bu sözleri özellikle kullanmıştır.

Şimdi soruyorum sana madem o malum zihniyetin yok olmasından bu kadar üzüntü duyuyorsun. Şu sorularımı dürüstçe cevapla, Söz veriyorum sana haklısın deyip sesimi keseceğim.

*Matbaa Osmanlı'ya neden 274 sene sonra gelmiştir ?

*Neden, bir zamanlar Avrupa'yı tir tir titereten cihan hükümdarlığı Osmanlı her alanda haçlıdan geri kalmıştır ?

*Neden, Osmanlı'nın sonunda Dünya üzerinde bir tek bağımsız islam ülkesi dahi kalmamıştır ?

*Siz hatırlamazsınız. Daha dün benim çocukluğumda batıdan gelen teknoloji ürünleri neden GAVUR İCADI diye geri gönderiliyordu. Peki sebep neydi ?

*Allah Osmanlı'nın gidişatından memnun olsa onu bir şekilde hakim ve payidar kılmazmıydı ? Yoksa Atatürk'ün gücü haşa Allah'ın gücünden dahamı üstündü ?

*Atatürk neden taa çocukluğundan bu yana tüm tehlikelerden ölüm tehlikelerinden vazifesini tamamlayana kadar korundu ?

Ve her zaman söylediğim gibi "ALLAH DOĞRU YOLDA OLAN FERT VE MİLLETLERE HUZUR BARIŞ VE YÜKSELİŞ VAADETMİYORMU ?"

İslam coğrafyasının yaklaşık iki yüz yıldır üzerine çullanan ve "HAÇLI BOYUNDURUĞU" olarak görünen "KAHIRLI GAZABIN" nedenleri nelerdir )

Sakın bana şeriat falan deme bu senin zihniyetinin şeriatlarını yaşayanların üzerine çok daha ağır "HAÇLI PİSLİĞİ " yağıyor çünkü.

Bu bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen feci halin nedeni islam diye din adına bütün çarpıklıkları KURAN hükümleri yerine koymanın ağır ve kahırlı bedelleri değilde nedir ????

Daha öncede yazdığım gibi ve senin maalesef ya okumadığın ya da yok saydığın gibi ölüm anlarında peygamberlerde dahi çok büyük acılar çekme olayları olmuştur. Efendimiz dahi Hak'ka yürümeden önce yatağa düşecek şekilde hastalanmıştır.
Kuran onlar için yani Allah'ın seçkin kulları olan Peygamber ve Veliler için "Onların çektikleri çileler başka hiç bir kula yüklenmemiştir" der. Bu çilerelerin en ağırlıklı olanları çoğunlukla insanların verdiği sıkıntılar ve sağlık nedenleri olarak zuhur etmiştir.

Bir misal verecek olursak. Peygamberlerden birinin her yanını hastalık sarar. Öyle bir hale kadar ki o Allah'ın seçilmiş kulu şöyle dua eder. "YARABBİ YALNIZ DİLİMİ MUHAFAZA EYLE Kİ SENİ ZİKREDEBİLEYİM"

Yani senin anladığın gibi yada sana anlatılanlar gibi değerlendirilmez insanoğlunun çektiği acıların ve sıkıntıların nedenleri.

Senin dediğini doğru kabul edecek olursak. Peygamber evladının ve pek çok seçkin sahabenin katilleri Muaviye, Yezid ve diğer Emevi ve Abbasi zalimlerinin hemen hepsi çok rahat bir şekilde ölmüşlerdir. Bu durumda nasıl değerlendirme yapacağız ?
Buna çok rahat bir şekilde ölen pek çok kanlı zalimi ilave etmek ve burada sayısız örnek vermek çok kolay bir iş.

İçkinin haram olduğu ve pek çok yerde kötülüklerin nedeni olduğu asla tartışılamaz..Evet Atatürk içki içerdi. Bunu hayatının çeşitli bölümlerinden kalma rahatsızlıklarının ve acılarının dinmesi ve dahası yüklendiği büyük misyonda çektiği sıkıntıların verdiği psikolojik baskıyı azaltmak için bir teskin edici olarak kullanırdı. İçtiği içkinin hesabını ona soracak olan Allah'tır. Bizler değil.

Şayet sarhoşluksa anlatılmak istenen Atatürk sarhoş olmazdı ve tabi buna bağlı olarak sarhoşta gezmezdi. Ve sarhoşluksa yine kötülenmek istenen bir damla içmeden zil zurna sarhoş olanların dahi yapmadıklarını yapan söylemediklerini söyleyenleri, zannediyormusunuz ki Allah sen içki içmedin diye bağışlayacak ??

Ne diyor bir düşünür "ŞAYET TÜM KÖTÜLÜKLER SARHOŞLUK NEDENİ OLSAYDI, AYAKTA SAĞLAM DURAN ÇOK AZ İNSAN KALIRDI"

Unutmadan. Atatürk'ün ölüm hali için ona düşman olanların anlatımları ise onların insanlık ve vatan anlayışlarını ortaya koyuyor. Asla ve asla Atatürk'ün ölümünden önce hastalığı nedeniyle çektiği acıları değil.

Ve DAİ kardeşim sen öyle bir kişiyle aşık atmadasın ki daha çok günaha girmeyesin diye söylüyorum. ALLAHA AND OLSUN o ilim ve bilgi olarak senin akıl ve hafzalanın alamayacağı büyük bir donanıma sahiptir.
Senin durumunsa onun karşında Mevlana'nın malum sözleri misalidir.

Bu sözleri seni küçümsemek ya da üzmek için söylemiyorum. Ve dikkat et Allah'ın adı ile yeminle söylüyorum.
Ve hiç unutma ben MÜBAHELE AYETİNE tabi bir müslüman olarak şu sözleri hiç çekinmeden söylerim. Şayet benim söylediklerim yalansa, hak değilse ve yanıltıcı ise Allah'ın tüm laneti benim üzerime olsun.
MÜBAHELE ayetine ve indiriliş olayına bakarsan ne demek istediğimi çok iyi anlarsın.

Kalın sağlıcakla.......


PC de PC de PC de


Bu mesaj 3 kez ve en son kolye7 tarafından 18.11.2009 - 10:07 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 17.11.2009 - 12:52
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Site yöneticilerinden bir Rica...

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Yönetici Kardeslerim Bu konuyu kapatirsaniz sevinirim benimki sadece bir rica.
Selam ve dua ile....
Ekleme Tarihi: 17.11.2009 - 22:44
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE: ATATÜRK HAKKINDAKİ YANLIŞ BİLGİLENDİRMELER..

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7
Ve DAİ kardeşim sen öyle bir kişiyle aşık atmadasın ki daha çok günaha girmeyesin diye söylüyorum. ALLAHA AND OLSUN o ilim ve bilgi olarak senin akıl ve hafzalanın alamayacağı büyük bir donanıma sahiptir.
Senin durumunsa onun karşında Mevlana'nın malum sözleri misalidir.

Bu sözleri seni küçümsemek yada üzmek için söylemiyorum. Ve dikkat et Allah'ın adı ile yeminle söylüyorum.
Ve hiç unutma ben MÜBAHELE AYETİNE tabi bir müslüman olarak şu sözleri hiç çekinmeden söylerim. Şayet benim söylediklerim yalansa, hak değilse ve yanıltıcı ise Allah'ın tüm laneti benim üzerime olsun.
MÜBAHELE ayetine ve indiriliş olayına bakarsan ne demek istediğimi çok iyi anlarsın.

Kalın sağlıcakla.......[/B]

PC de PC de PC de



tamam kolye7.. tamam..
sapka düstü..!

mesaj alinmistir..!
bundan böyle muhatap olmamiz mümkün degil..!

bari helallesseydik PC de
Ekleme Tarihi: 17.11.2009 - 23:53
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_ADA_ su an offline _ADA_  
RE: Ravda Yönetimine Rica!!!

27 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.05.2008
En Son On: 14.04.2010 - 10:25
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijınalı _ADA_

S.A.

Farklı bir başlıkta açtığım konunun alakası olmayan bir tartışma ortamına çekildiğini görüyorum.

Ümmet sevgisinin ve Ümmet olma bilincinin hepimizin içindeki yerini kendimizce sorgulayalım istedim. Ama konu değişmiş farklı yerlere çekilmiş.

Ravda yönetiminden istirhamım bu konunun kapatılması...

Selam ve dua ile....


Ekleme Tarihi: 18.11.2009 - 08:57
Bu mesajı bildir   _ADA_ üyenin diğer mesajları _ADA_`in Profili _ADA_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

geschlossen Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2069 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.84799 saniyede açıldı