0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » Kızdığı zaman namaza duran padişah...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Kızdığı zaman namaza duran padişah...

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 

Kızdığı zaman namaza duran padişah...

Sarayda Sultan Reşad ve Sultan Vahideddin döneminde dokuz yıl süreyle mabeyn başkatiplik görevinde bulunan Ali Fuad Türkgeldi, bir eserinde saray dedikoduları çok olduğundan bahisle saraydaki rivayetleri ihtiyad kaydıyla telakki etmek lâzım geldiğini belirtir. Bu sebeple Osmanlı sarayında özellikle Padişahların hususiyetleri konusunda anlatılanları daha da ihtiyatla karşılamak ve birkaç kaynaktan incelemek gerekir. Çünkü aslı astarı olmadık pek çok şey "saray dedikodusu" olarak kayıtlara geçmiştir. Bu durum ise Osmanlı'nın ve Osmanlı padişahlarının yanlış anlaşılmasına sebebiyet vermiştir. Son dönem Osmanlı padişahlarının ise çok şanslı oldukları söylenemez. Çöküş sürecini giren bir imparatorluğun her gün bir parçasının koptuğunu, bir müessesesinin çöktüğünü görmek hiç kuşkusuz onları ziyadesiyle üzmüştür. Onların çok samimi olmaları bile fayda etmemiş, imparatorluğun çöküşüne sed çekememiştir. Bu padişahlardan biri de Sultan Reşad'dır. Yaşı altmışa dayanıp ihtiyarlık dünyasına adım attığı bir demde padişahlık makamına gelen Sultan Reşad, sade yaşantısıyla örnek bir devlet adamlığı sergilemiştir. Fakat yaşının ilerlemesi nedeniyle bırakın ata binmeyi, merdivenleri çıkarken bile zorlanmıştır. Nitekim bu hususu Ali Fuad şöyle anlatır: "Sultan Reşad ahvâl-i âdiyede ne kadar halim ise uzakça bir yere gitmek, vapur ve sandala binip inmek gibi hususlarda o derecede titiz olurdu. Bu gibi âhvalde Başmâbeynci Tevfik Bey ile ben yanına sokulmayıp uzakta dururduk. Muatebâtına Seryâver maruz kalırdı. Fevkalâde bir misafir kabulünde ve büyük ziyafetlerde de inadçılık gösterirdi. Merdivenden inip çıkarken arkasından kimsenin gelmesini istemezdi. "Şayet arkadan birinin ayağı kayıp düşecek olursa beni de şaşırtıp muvazenemi kaybettirir" derdi. Bence asıl maksadı merdivenlerden inip çıkmakta zahmet çektiğini başkalarına göstermemekti." Ne var ki bu yaşlı padişahın hiç zorlanmadığı çok önemli iki husus ise onca zorluğa karşı az yemek yemek ve namazlarını hiç kaçırmamak hususunda gösterdiği gayrettir, hassasiyettir. Şu satırlar ise bunun bir göstergesidir: Sultan Reşad: "Saraylara mahsus iki şey vardı; biri namaz diğeri yemek. İkisi de kalmadı" derdi. Çünkü harb esnasında sarayın yemekleri pek bozulmuştu. O kadar ki saray erkân ve memurînine mahsus sofraya bile et yerine patates köftesi verirlerdi. Kendisinin bu iki şeye de merakı olup namazını daima kılar ve "Elhamdulillah üzerimde namaz borcu kalmadı, hepsini kaza edip ödedim" derdi. İyi yemekten de anlardı. Fakat "Gayet az yiyip hiçbir vakit sofradan doyarak kalkmam." derdi. Ayrıca yemek yeme adabını da çok iyi bilen Sultan Reşad, adabına uygun yemek yeme becerisini gösteremeyenleri de eleştirirdi. Nitekim bir gün öğle yemeği vermiş ve hilâf-ı mu'radı olarak kendisi de sofraya birlikte oturmuştu.
Yemekten sonra beni çağırarak Çanakkale hakkındaki manzûmeyi Enver Paşa'ya tevdi etmek üzere verdiği sırada "Başkâtib, bu adam yemek yemesini bilmiyor; bamya ile su içiyor, hiç bamya ile su içilir mi ?" dedi. Sultan Reşad'ın hiç hazzetmediği şeylerde birisi de konukların kendi karşısında ayak ayak üstüne atmalarıydı. Bu davranışı hiç sevmeyen ve görgüsüzlük olarak addeden padişah, bu tip davranışı şiddetle eleştirirdi. Sefirlerin, âdetleri veçhile kendi huzurunda ayak ayak üzerine atarak oturmalarına kızar ve bunu şöyle tenkid ederdi: " Gâvur geldi de ayaklarını burnuma soktu." Sultan Reşad latifeyi sever, fakat gayet nezih olmasını isterdi. Daima " Lâtife lâtif olmak gerek" derdi. Hiçbir vakit ağzından müstehcen söz
çıkmazdı. Yalnızca Sultan Reşad mı? Sultan Vahideddin'in de mizaç bakımından ondan geri kalır tarafı yoktur. Nitekim şu ifadelerde ona aittir: Bizim hânedanımıza her türlüsü gelmiştir; sarhoşu gelmiştir, zalimi gelmiştir, delisi gelmiştir, aptalı gelmiştir, fakat dinsizi gelmemiştir. Sultan Abdülaziz son nefesinde Kur'an'a sarılarak öyle ruhunu teslim etmiştir. Kanı ile mülemmâ olan Mushaf-ı Şerîf'i Yıldız Kütüphanesi'nde buna büyük bir delildir. Sultan Reşad en önemli hususiyeti, kalbi temiz, tabiatı halim olup kendisi kimseyi incitmezdi. "Ben birine hiddet edersem kalbini kırmamak için derhal namaza dururum; o vakte kadar hiddetim geçer" derdi.* Ne diyelim ruhları şad, mekânları cennet olsun. Fakat bir gerçek var ki Osmanlı devlet adamlarından öğreneceğimiz çok şey var. *Bkz. Ali Fuad Türkgeldi, Görüp İşittiklerim, TTKY. Ankara 1987, s. 268- 275. Fahri Güven * MilliGazete


Ekleme Tarihi: 02.02.2010 - 00:33
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1395 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62309 saniyede açıldı