0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Müslümanın 24 Saati

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Müslümanın 24 Saati

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Müslümanın 24 Saati

Bu 24 saat bildiğimiz 24 saatlerden değil, zaten bu müslüman da bildiğimiz müslümanlardan değil.

Kısacası bu yazıda hiç bir şey bildiğimiz gibi değil, yaşadığımız gibi. İnandığımız gibi değil, inandırıldığımız gibi....

Konu mankenimiz memur Necati bey...

Memur Necatinin kimliği;

Ana adı; Şeküre

Baba adı; Sabri

Dede adı; Necati

Dini; İslam

Kimlik no'suna, memkeketine ve diğer bilgilerine gerek yok... Yukarıdaki bilgilerden konu mankenimizin kendisinin, anasının, babasının, dedesinin müslüman olduğunu anlıyoruz hatta babanesi felan da muhtemelen başı örtülüdür, dedeleri de hacıdır...

Bu kimlik tesbitini yapmamızın nedeni Necati bey'in müslüman olduğunu ispat etmek içindi, ne de olsa konumuzun başlığı 'Müslüman'ın 24 saati'.

Memur Necati sabah 07.00 civarında işe gitmek için yataktan kalkmıştı (gün çoktan doğmuş sabah namazı yine kaçmıştı, yine tüh'tü --veya kaçanın farkında bile değilindi--), evin hanımı zahmet olmazsa (evin hanımı da müslüman) kocasına iki lokma kahvaltı hazırlamak için kalkar, kalkmasa da adam kanıksamıştır. Aldırış etmez. Nasıl olsa yolunun üstündeki poğaçacı onun için 2 poğaça ayırmıştır her günkü gibi...

Saat 9'da iş başı....

Müslüman memur Necati bey her zaman olduğu gibi işe gecikmeli olarak ulaşabilmişti, ama olsundu zaten müdür'de (müdür de müslüman) hep geç gelirdi hatta müdür' çok daha geç gelirdi... Genel müdürü ne siz sorun ne de ben yazayım...

Saat 9'u biraz geçmişti ama 10 olmamıştı nisbeten geç kalmış sayılmazdı (merak edenler için yazayım saat 09:59). Bu sabah ile öğle arası çalışma zamanı diliminde bir yandan dünden bugüne bıraktığı işleri yapma telaşı, diğer yandan dün izlediği diziden diyalogları ve sanki kendi oynuyormuş gibi takip ettiği maçın en önemli pozisyonlarını ileri geri sardırarak iş arkadaşlarıyla hararetli bir şekilde müzakere etme telaşı...

Bu arada 15 günde bir bi akrabası vefat eden diğer mesai arkadaşının (diğer arkadaş ta müslüman) bütün kirli çamaşırlarını pazara çıkarmayı da ihmal etmiyorlardı.Gerçi arkadaşları yanlarındayken ona gökten zembille inmiş melek muamelesi yapıyorlardı.... amaaaaaan canım, ne yapsınlardı onun da 15 günde bir akrabası vefat etmeseydi...(not: akrabalar her zaman mesai günleri ve mesai saatleri içerisinde vefat eder, bu şahsın mesai saatleri dışında hiçbir akrabası vefat etmemiştir.)

.... ve nihayet öğlen olmuştu, çeneleri çok hareket etmişti ve doğal olarak fazlasıyla enerji kaybetmişlerdi.... ama artık öğlen olmuştu ve kaybettikleri enerjilerini fazlasıyla geri alacaklardı....

Hem hatun bu sabah ta her sabah olduğu gibi yine uyanamamıştı ve yine poğaçayla kahvaltı yapmıştı. O iki poğaçanın verdiği enerji dizideki diyaloglara, maçtaki pozisyonlara ancak yetmişti........... akrabası vefat eden arkadaşı için harcadığı enerji ise hep stoktan gitmişti (ama arkadaşının gıybeti hala bitmemişti, çok tatlı oluyordu ama bu tatlıyı yemeğin üstüne yemeye devam edecekti), artık yemek yemeliydi, yani iki poğaçanın enerjisi çoktaaaan bitmişti.

Artık bunları düşünmemeliydi, sadece öğle yemeğine odaklanmalıydı.....

.... ve öğle yemeği ;

Öğle yemeğini fazla kalorili, bol enerjili besinlerden seçmişti çünkü 15 günde bir akrabası vefat eden arkadaşı iyiden iyiye canını sıkmaya başlamıştı, sıkı bir gıybeti hakediyordu... ve bugün gıybet için iyi bir fırsattı...

Ziyafet mertebesinde bir öğle yemeğinden sonra çalıştığı yerin bahçesinde uygun adım yürürken birden öğle ezanı ile irkildi ve hemen cebinden her bir dalı bir kurşun fiyatına denk gelen sigara paketini ceketinin iç cebinden çıkarttı (...irkildi çünkü; öğle ezanı demek mesainin başlamasına 5 dakika var demek bu da bir dal sigara içimi süresine tekabül ediyordu.), şık bir bilek hareketiyle de çakmağıyla sigarasını ateşe verdi.

Ezanla başlayan sigara içimi ezanla bitmişti her zamanki gibi.......


Gecikmeli başlayan öğlenden sonraki mesai de bir farkla sabahkinden farksızdı. O fark ise mesai arkadaşlarından birinin her zamanki gibi tansiyonu düşmüştü, onu bulmaya gitmişti, bu düşen tansiyon ise geri kalanların enerjisine mal olmuştu.... (bu tansiyon düşme meselesi aslında işten kaytarmak için çalışanların favorisiydi.)... her zamanki gibi...

......... neyse zaten saat'te 16.15 olmuştu, yani mesai bitti bitiyordu, artık yavaş yavaş eve gitmeye hazırlanmalıydı. Adetten olarak evini arayan Necati bey gerekli siparişleri almıştı......

Telefonu kapatan evin hanımı hemen yemek yapmaya koyuldu, bugün yine (bütün geri zekalıların mübtelası olduğu kadın programlarına dalmıştı ve günün nasıl geçtiğini anlamamıştı, ha sahi birde karşı komşunun yeni yaptırdığı tülleri görmeye gitmişti) geç kalmıştı, pratik olarak ne yapmalıyım diye düşünmedi bile çünkü her zaman yaptığı gibi patates kızartıp üzerine yoğurt dökecekti, zaten evde hazır çorba da vardı... daha ne olsundu.... (memur sofrasında fazla çeşit olmazdı)

Patatesler kızarırken kapı zili çaldı, evinbeyi Necati gelmişti. Evin hanımı kızartma kokulu elbise, yağlı eller (hatta kollar), çarşamba pazarına dönmüş saçlar ve 85 kiloluk bir cüsseyle kapıyı açtı (evin hanımı necati beyi ilk avladığında 52 kiloydu). necati bey yıllardır kanıksadığı bu görüntüye aldırış etmeden içeri girdi....... Yemeklerini yedikten sonra televizyonun karşısındaki yerlerini aldılar her zamanki gibi... erkek olmanın ağırlığıyla kumandayı eline alan Necati bey hemen 'zırtlar platosu' dizisini açtı. Memur Necati bir yandan diziyi izliyor diğer yandan da eşini dinliyormuş gibi yapıyordu....-- ay nea-cati karşı komşumuz perdelerini yenilemiş çok hoşlar üstelik çiçekli-böcekli desenleri var......., koltuk yüzlerini de hitit güneşi renginde bir kumaşla kaplatacaklarmış......, halılarıda koltuk yüzleriyle uyumlu......... (Dinlemiyordu ama dinliyormuş gibi yapmalıydı, bi keresinde dinlemediği halde dinliyormuş gibi de yapmamıştı ve başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemişti).

Necati bey, gözünde 'zırtlar platosu' nun kareleri, kulağında karşı komşusunun değişim rüzgarının sesi, burnunda buram buram kızartma kokusu ve aklında yarın gelmemesi muhtemel mesai arkadaşları.........


Dizi bitme sinyalleri vermeye başladığında, Necati bey'de uyuma sinyalleri vermeye başlamıştı. Dizi bitimiyle uyku başlangıcını kafa kafaya getirmeyi çok iyi biliyordu. bilmek zorundaydı yoksa sağlıklı ve uzun ömürlü yaşayamazdı (çünkü, doktorlar kadın dırdırının sağlıksız ve kısa ömüre sebebiyet verdiğini söylüyorlardı)

Artık yatma vakti gelmişti, islamsız bir gün daha geride kalmıştı....
Alıntı.
Ekleme Tarihi: 27.04.2009 - 01:04
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1437 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.32218 saniyede açıldı