0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » *** NAMAZ PLATFORMU *** » ALLAH’IN SINIRLARINI AŞMAYIN

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
ALLAH’IN SINIRLARINI AŞMAYIN

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 17:49
Cinsiyeti: Erkek 
Ebu Sa’lebete-l Huşeni cürsüm b. Naşir (ra), Rasulullah (sav)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Allah (cc) birtakım şeyleri farz kılmıştır. Onları zayi etmeyiniz. Çizdiği hudutlar vardır. Hudutları aşmayınız. Bir kısım şeyleri haram kılmıştır. Onlara el uzatmayınız. Bazı şeyler hakkında da –unuttuğu için değil, size rahmet olsun diye- sükût etmiştir. Onları araştırmayın” (Darekutni, es-Sünen,ıv)
İmam Nevevi, bu hadisin hasen olduğunu söylemiştir.
Hadisi rivayet eden Ebu Sa’lebe radiyallahu anh, Bey’atur-Rıdvan’a katılan ve Hayber gününde kendisine ganimet mallarından pay verilen sahabelerden biridir. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, onu kavmine göndermiş kavmi de onun vasıtası ile Müslüman olmuştur. Rivayetlere göre hicretin 95. senesinde Şam’da vefat etmiştir. O: “Ümit ederim ki Allah Teâlâ, ölüm sekerâtı anında nefesinizin daraldığını gördüğüm gibi bana sekerat çektirmez” derdi. Nitekim namaz kılarken secde halinde vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun. (Fethü’l Mubin, El- Fütuhatü’l Vehbiye)
Bu hadis-i şerif, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in veciz ve beliğ olan hadislerindendir.
Bazı âlimler: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in buyurduğu hadisleri arasında, dinin usul ve füru’unu bir arada zikreden bundan başka bir hadis yoktur” demişler. Ebu Vail el-Müzeni’nin de bu hadis hakkında: “Resulullah sallallhu aleyhi ve sellem, dinin tamamını dört kelimede toplamıştır” dediği rivayet edilir: Bu nedenle İbn-i Sem’ani şunları söylemiştir: “Bu hadis, dinin büyük temellerinden biridir. Bu hadis ile amel eden kimse sevabı elde etmiş, cezadan emin olmuştur. Zira farzları eda eden, haramlardan sakınan, Allah’ın sınırlarını çiğnemeyen ve görmediği şeyleri araştırıp karıştırmayan kimse, faziletlerin tüm kısımlarını elde etmiş, dinin hakkını vermiştir. Zira İslam’da meşru kılınan kurallar hadiste zikredilenlerin dışına çıkmazlar. (Camiu’l ulûm ve’l Hikem)
Hadis-i şerifin lafız açıklaması:
“Allah (cc) birtakım şeyleri farz kılmıştır.” Onlarla amel etmeyi gerekli ve zorunlu kılmıştır.
“…Onları zayi’ etmeyiniz…” Terk etmeyin veya gevşeklik göstererek onları vakitlerinden çıkarmayın. Üzerinize farz kılındığı şekli ile onları eda edin.
“…Çizdiği hudutlar vardır. Hudutları aşmayınız.…” İslam’ın belirlediği miktarı geçmeyin.
“Hudut” kelimesi, haddin çoğulu olup sözlük anlamı, iki şey arasındaki engel (sınır) demektir. Terim manası ise, günah işlemekten caydırıcı (olmak için) belirlenen cezalardır. Yani Allah Teâlâ, sizin için bazı engel ve mani’ler takdir etmiştir ki onlarla, razı olmadığı durumlara girmekten sizi alıkoyar.
“Hudut” kelimesi “emir ve nehyin dışına çıkmamakla da açıklanabilir: “…İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Onları geçmeyin…” (Bakara: 229) ayet-i kerimesi, bunu ifade etmektedir. O zaman hadis-i şerifteki “onları aşmayın” kelimesinin manası: “Sizin için belirlenen kısmı; emre muhalefet ederek ya da yasaklananı işlemek sureti ile geçmeyin.” şeklinde olur. (Fethü’l Mubin)
İbn-i Receb el-Hanbelî ise şöyle söylemektedir: “Allah’ın geçmesini yasakladığı sınırlardan kasıt vacip, sünnet veya mubah kılmakla yapılmasına izin verilen şeylerdir. Onları geçmek ise onları bırakıp yasaklananları işlemektir. ‘…İşte bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah’ın sınırlarını geçerse nefsine zulmetmiştir…’ (Talak: 1) Bazen ‘hudut’ lafzı ile haramların kendisi de kastedilir. O zaman ‘Allah’ın sınırlarına yaklaşmayın’ denilir.
Ayrıca büyük günahlardan caydırıcı belli başlı cezalara da ‘hadd’ denir. ‘Zina haddi’, ‘alkol kullanma haddi’, ‘hırsızlık haddi’ gibi.” (Camiu’l Ulûm ve’l Hikem)
“Bir kısım şeyleri haram kılmıştır. Onlara el uzatmayınız..” Onları işlemeyin. Ve onlara yaklaşmayın.
“…Bazı şeyler hakkında da –unuttuğu için değil, size rahmet olsun diye- sükût etmiştir...” Yani sükûtun sebebi o şeyler hakkında var olan hükmü unuttuğu için değil, size olan merhametinden dolayıdır. Zira Allah-u Teâlâ, bir ayet-i kerimede, Hz. Musa aleyhisselam’ın dili ile: “…Rabbim, yanlış yapmaz ve unutmaz” (Taha: 52) buyuruyor.
“…Onları araştırmayın…” gereksiz yere onları soruşturup karıştırmayın.
Bu yasaklamanın Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem zamanına has olması ihtimali vardır. Zira o zaman yapılan fazla soru sorma ve araştırma, bazen vacip veya haram olmaya sebep olabiliyor ve böylece zorluklara neden oluyordu.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyuruyor: “Bir müslümanın Müslümanlara karşı en büyük haksızlığı, –gereksiz yere- bir şeyi soruşturup o şeyin haram olmasına sebep olmasıdır.” (Buhari, Müslim)
Yasaklamanın belli bir zamana bağlı olmayıp genel olduğu ihtimali de vardır. Zira fazla araştırıp soruşturma, bazen bir şeyin –mubah olduğu halde- haram veya vacip olduğu zannını zihne getirir. Bazen de insanın şaşırıp kalmasına ve şüpheye düşmesine sebep olur. Hatta bazen durum yalanlamaya kadar varır. “Fazla soruşturup karıştıranlar helak olmuştur” hadis-i şerifi sahihtir. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu üç defa tekrarlamıştır. (Müslim, Ebu Davut)
Resulullah aleyhissalatu vesselam ayrıca şöyle buyuruyor: “Herhangi birinize şeytan gelip der ki: ‘Şunu kim yaratmış, bunu kim yaratmış?… Ta ki ‘Rabbini kim yaratmış?!..’ der. Durum bu dereceye varırsa kişi Allah’a sığınsın ve bu düşünceyi terk etsin.” (Buhari, Müslim)
“İnsanlar durmadan birbirlerine sorup dururlar ta ki: ‘Allah mahlûkatı yaratmış. Peki, Allah’ı kim yaratmıştır’ denilir. Kim böyle bir şeyle karşılaşırsa ‘Allah’a iman ettim’ desin” (Müslim)
Bu nedenle İbn-i Mes’ud radiyallahu anh: “Gereksiz araştırmaktan sakının. Fazla derine dalmaktan sakının. Eski olana yapışın” demiştir. (Darimi, Taberani –kebir-) Yani sahabelerin yürüdüğü yolda yürüyün ve onların yaptığı gibi yapın.
Allah’ın, haklarında sükût etmesinin manası, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e onlar hakkındaki hükmünü bildirmemesidir. Yoksa gerçekten sükût etmesi değildir. Bu, Allah hakkında muhaldir. Çünkü kelam O’nun zatından ayrılmayan nefsanî, ezeli ve zati sıfatlarındandır.
Sükûtun bizim için rahmet olmasının manası şudur: Haram kılınmamıştır ki işlenmesi ile cezalandırılsın. Vacip de kılınmamıştır ki terk edilmesi ile günaha girilsin. Aksine her iki durum da affedilmiş, yapılmasında ve terk edilmesinde bir zorlama yoktur.
Bu hadis-i şerifi takviye eden bazı rivayetler:
Ebu Derda radiyallahu anh’den rivayet edilmiştir ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’ın, kitabında helal kıldıkları helaldir, haram kıldıkları da haramdır. Hakkında sükût ettiği şey de affedilmiştir. Öyle ise Allah’ın afiyetini kabul edin. Hiç şüphesiz Allah bir şeyi unutacak değildir” buyurdu. Sonra: “…Rabbin unutkan değildir” (Meryem: 64) ayetini okudu. (Müstedrek-Hâkim)
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den rivayet edilmiştir: Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki: “Size bahsetmediğim şeyler hakkında beni kendi halime bırakın. Size bir şey söylediğim zaman benden alın. Sizden öncekiler çok soru sormaları ve enbiyalarına muhalefet etmeleri yüzünden helak olmuştur.” (Tirmizi)
Allah’u Teâlâ Resulünü gönderdiği, kitabını Ona indirdiği ve ümmete tebliğ etmesi ile emrettiği zaman Resulullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurdu: “Allah Tebâreke ve Teâlâ bazı şeyleri size emretmiştir. Onları yerine getirin. Bazı şeyleri size yasaklamış. Onlardan sakının. Ve, O’ndan size rahmet olarak bazı şeyler hakkında da sükût etmiştir. Onları sormayın.” (el Fethü’l Mubin)
Bütün bunlar, kullara yumuşak davranma ve zorlukları kaldırma manasında olmuştur. İşte bu yüzden ashap, Efendimiz aleyhissalatu vesselam’dan çok soru sormaktan uzak durmuşlar. Hatta Arapların gelip sormalarını istemişler. Ta ki Resulullah aleyhissalatu vesselam onlara cevap versin, kendileri de bu vesile ile dinlesin, işitip kavrasınlar.
Ancak eğer kişinin başına (hükmünü bilmediği) özel bir olay gelirse sorması ve araştırması gerekir. (el Fethü’l Mubin)
Tirmizi ve ibn-i Mace’nin rivayetlerinde de “Helal, Allah’ın, kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah’ın, kitabında haram kıldığı şeydir. Hakkında sükût ettiği şey ise affettiği şeylerdir” şeklinde geçmektedir.
Ancak çok iyi bilinmelidir ki tam bir bilgi olmaksızın “şu haramdır” veya “şu helaldir” denilmez. Hatta bazı İslam müçtehitleri bile Allah’ın ve Resulünün “helal” veya “haram” demediği şeylere kendileri “helal” veya “haram” ismini vermekten çekinmişlerdir. Rebi’ bin Heysem der ki: “Herhangi biriniz ‘şu helaldir’ veya ‘şu haramdır’ demekten sakınsın ki Allah Teâlâ ona: ‘yalan söyledin ben şunu helal kılmadım şunu da haram kılmadım demesin.” Tabi ki âlimlerin bu tavrı vera’ ve Allah korkusundandır. Zira Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Dillerinizin yalan yere vasıflandırdığı şeylere -Allah’a iftira ederek- ‘şu helaldir’ veya ‘şu haramdır’ demeyin...” (Nahl: 116) Hatta Kur’an-ı Kerimde açıkça nehyedildiği halde sırf “haramdır” denilmediği için bazı âlimler haram lafzını zikretmemişler. Mesela: İmam Ahmet bin Hanbel’e; bir kişinin kardeş iki cariyesi olup ikisi ile bir araya gelmesinin hükmü sorulmuş. İmam Ahmet: “Haramdır demiyorum; ama böyle bir şeyden uzak durmak gerekir” cevabını vermiştir.
Hadis-i şeriften çıkarılan hükümler:
1- Farzlar hakkıyla eda edilmeli, haramlardan uzak durulmalı ve Allah’ın belirlediği sınırlara riayet edilmelidir.
2- Allah’ın, hükmünü belirlemediği ve Resulullah’ın, hakkında bir açıklama yapmadığı gaybi konulara girmekten sakınılmalıdır.
3- İslam’da hükmü belli olup kişinin başına gelen meselelerin ise araştırılıp öğrenilmesi gerekir.
4- Tam bir bilgi olmaksızın bir şeyin “haram” veya “helal” olduğunu söylemekten kaçınılmalıdır.
5- Haklarında hüküm belirtilmeyen şeylerde asıl olan mubah olmaktır.
Allah-u Teâlâ, bizi farzlarını hakkıyla eda etmek, haramlarından uzak durmak, sınırlarına saygı gösterip aşmamak ve bizi ilgilendirmeyen konulara dalmamakta muvaffak eylesin. Âmin!



Bu mesaj 1 kez ve en son ebu_hanzala tarafından 16.05.2008 - 17:37 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 16.05.2008 - 17:36
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1770 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
burcunur (42), jihad soldat (43), alpakman (34), kerbela_34 (41), SpedeR (47), eminilhan (47), Glkc (36), mujdatciftci (35), aklima gelmedi (34), meraladem (39), heval yunus (34), muhammet ali (38), sosyolog983 (41), agus (44), müslüman cocuk (37), nakirev (42), enime (42), furkan_^^ (49), guller (44), sahdamar (41), metin uzun (42), abdulsamet (55), negative (39), homurhomur (51), snibsirm (44), husamaygor (37), estor (63), caykarali61 (43), aLi_osman (36), Avci_55 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.81176 saniyede açıldı