0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » PEYGAMBER EFENDİMİZ (s.a.v)'İN HAYATINDAN KISSALAR

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
genc hafýz su an offline genc hafýz  
PEYGAMBER EFENDİMİZ (s.a.v)'İN HAYATINDAN KISSALAR

6 Mesaj

Kayıt Tarihi: 19.12.2007
En Son On: 01.06.2008 - 21:17
Cinsiyeti: Bayan 
Allah Beni Zulmetmek İçin Göndermemiştir...

Emir-ül Mü'minin Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir Yahudi'nin Resulullah (s.a.a)'den bir kaç dinar alacağı vardı, Hazret'ten o parayı istedi. Resulullah (s.a.a); "Ey Yahudi! Şimdi yanımda sana verecek bir param yoktur." buyurdu. Yahudi; "Ey Muhammed! Paramı vermedikçe senden ayrılmayacağım!" dedi. Resulullah (s.a.a) cevaben; "Bu durumda ben de seninle birlikte otururum!" buyurdular.
Resulullah (s.a.a) onunla birlikte oturdu; öyle ki öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını da orada kıldı. Resulullah (s.a.a)'in ashabı o Yahudi'yi tehdit etmeye başladılar. Resulullah (s.a.a) onlara bakıp şöyle buyurdu: "Onunla ne işiniz vardır?" Ashap: "Ey Resulullah! Bu Yahudi seni hapsetmiştir!" Resulullah (s.a.a) onların cevabında; "Allah Teala beni, bir zimmi veya başka birisine zulüm yapmak için mebus etmemiştir." buyurdular.
Gün yükseldiğinde o Yahudi adam şöyle dedi: "Allah'tan başka bir ilah olmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum; malımın bir şatrı (yarısı) Allah yolu içindir. Allah'a andolsun ki, sana karşı böyle davranmam, sırf senin Tevrat'taki vasfını sende görmem içindi. Ben senin Tevrat'taki vasfını okumuştum. Onda şöyle yazılmıştı: "Abdullah oğlu Muhammed Mekke'de dünyaya gelecektir, Teybe'ye (Medine'ye) hicret edecektir, sert ve katı kalpli değildir, sövüş etmez ve çirkin söz ağzına almaz." Ben Allah'tan başka bir ilahın olmadığına, senin de O'nun elçisi olduğuna şehadet ediyorum. Bu benim malımdır, Allah nerede emretmişse, onu orada harca."
......................................................

Merhamet etmeyene merhamet olunmaz!...

Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (s.a.a)’ın huzurunda bulunuyorduk. Bu arada Hazret durmadan henüz küçük yaşta olan Hasan ve Hüseyin’i öpüyordu. Hazret’in bu hareketini gören Uyeyne: “Ya Resulullah (s.a.a), benim on çocuğum vardır. Ben şimdiye kadar onların hiçbirini asla öpmemişim” dedi. Hazret bu sözü duyunca çok sinirlendi, öyle ki çehresinin rengi değişti ve: “ Kim rahmetmezse, ona rahmolunmaz; eğer Allah rahmeti kalbinden almışsa, benim sana yapacak bir şeyim yoktur; kim, küçüklerimize rahmetmez, büyüklerimizi de saymazsa, o bizden değildir” buyurdu.
........................................................

Sıraya riayet edin...

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Bir gün Hz. Resulullah (s.a.a) ayaklarının üzerine yorgan örtmüş ve istirahata çekilmişti. Bu arada Hasan su istedi. Resullullah (s.a.a) hemen yerinden fırladı ve devemizden bir kaba biraz süt sağıp onu Hasan’a (a.s) verdi. Bunu gören Hüseyin (a.s) yerinden fırlayıp sütü almak istedi. Ama Resulullah (s.a.a) ona mani olup sütü Hasan’a verdi. Bu arada durumu seyretmekte olan Fatime: “Ya Resulellah! Güya Hasan’ı daha çok seviyorsun” dedi. Resulullah cevaben buyurdular ki: “Hayır öyle değildir. Benim Hasan’ı savunmamın sebebi, öncelik onun hakkı olduğu içindir. Çünkü O, daha önce su istemişti, sırayı riayet etmek gerekir. Yoksa kıyamet günü ben, sen, bu ikisi ve şu yerde yatan (Ali) hepimiz bir mekanda olacağız” buyurdu.
..............................................................

Yetimler İçin Ağlamak!...

Uhud savaşında İslam savaşçılarından çoğu şahadete erişti, Hz. Hamza da o savaşta şehit düştü, hatta Hz. Peygamber (s.a.a)’in şehit olduğu bile şâyi oldu.
Savaş sona erdikten sonra, Medine kadınları Uhud’a doğru hareket edip Peygamber (s.a.a)’in istikbaline koştular; herkes kendi şehitlerini bırakıp Hz. Peygamber’i sorup arıyorlardı.
Bu arada Cehş’in kızı Zeynep Hz. Peygamber (s.a.a) ile karşılaştı ve aralarında şöyle bir diyalog geçti:
Hz. Peygamber- “Sabırlı ve tahammülü ol!”
Zeynep- “Ne için?”
Hz. Peygamber- “Kardeşin Abdullah’ın şahadetinden dolayı.”
Zeynep- “Şahadet onun için kutlu ve mübarek olsun!”
Hz. Peygamber- “Sabret!”
Zeynep- “Ne için?”
Hz. Peygamber- “Dayın Hamza’nın şahadetinden dolayı.”
Zeynep- “Bizim hepimiz Allah’tanız ve hepimiz O’na döneceğiz, şahadet makamı ona mübarek olsun!”
Hz. Resulullah (s.a.a) biraz durduktan sonra Zeyneb’e dönerek şöyle buyurdu:
- “Sabırlı ol!”
Zeynep – “Şimdi ne için?”
Hz. Resulullah - “Eşin Mus’ab bin Umeyr’in şahadetinden dolayı.”
Zeynep bu sözü duyunca, can yakıcı bir şekilde yüksek bir sesle ağlayıp sızlamaya başladı. Bunu gören Hz. Resulullah: “Hiçbir kimse, kocanın karısının kalbinde olan yerini alamaz” buyurdu.
Bu arada Zeynep; “Neden kocan için böyle ağlıyorsun?” diyenlere şu cevabı verirdi: “Ağlamam kocam için değildir. Çünkü o Peygamber (s.a.a)’in yanında şahadet makamına erişmiştir. Beni ağlatan çocuklarımın öksüz kalışıdır”
.............................................................

Dostlarla Müdara

Ebu Hureyre şöyle diyor:

Hz. Resulullah (s.a.a) (bir gün) oturdukları halde birden dişleri görülür bir şekilde güldüler. Gülmesinin sebebini sorduğumuzda şöyle buyurdular:
“Ümmetimden iki kişi gelip Allah Teala’nın huzurunda duracaklar; onlardan biri diyecek ki: “Allah’ım ! benim hakkımı ondan al!” Allah Teala buyuracak ki: “Kardeşinin hakkını ver !” Borçlu adam arz edecek ki: “Allah’ım ! Benim iyi amellerimden bir şey kalmamıştır (ona verecek dünyevi bir malım da yoktur).” Hak sahibi de diyecek ki: “Ey Rabbim! Öyleyse benim günahlarımdan yüklensin!”
Sonra Hz. Resulullah (s.a.a)’in mübarek gözlerinden yaşlar boşanarak şöyle buyurdular:
“O gün (kıyamet günü) öyle bir gündür ki insanlar, günahlarının başka bir kimseye yüklenmesine ihtiyaç duyarlar. Allah Teala hakkını isteyen kimseye şöyle buyurur: “Gözlerini çevir, cennete doğru bir bak, ne görüyorsun?” O zaman başını kaldırıp güzel nimetleri görünce hayretle; “Allah’ım ! Bunlar kimin içindir?” diyecektir.
Allah Teala- “O hakkın değerini bana veren kimse içindir.”
Hak sahibi – “O hakkın değerini kim sana ödeyebilir?”
Allah Teala - “Sen.”
Hak sahibi – “Ben nasıl ödeyebilirim?”
Allah Teala - “Ondan geçmenle (hakkını bağışlamanla).”
Hak sahibi – “Allah’ım ! Ondan geçtim.”
Daha sonra Allah Teala buyuracak ki: “Dini kardeşinin elini tut, birlikte cennete gidin !”
Bu esnada Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: “Takvalı olun, birbirinizin arasını bulun!”
............................................................

Çaba Veya Zengin Olmak Yolu

Ashaptan birinin durumu çok bozulmuştu. Bu arada karısı ona; “Resulullah (s.a.a)’ın yanına varıp bir şey istesen” dedi. Bunun üzerine o adam bir şey istemek için Hz. Peygamber’in yanına gitti. Hazretin yanına vardığında Hz. Resulullah (s.a.a) onu görür görmez şöyle buyurdular:
“Kim bizden bir şey isterse veririz, kim de ihtiyaçsız olmaya çalışırsa, Allah onu ihtiyaçsız kılar.”
Adamcağız Hz. Resulullah (s.a.a)’ın bu sözünü duyunca, kendisinden başkasının kastedilmediğini anlar ve bir şey istemeden huzurlarından ayrılır; evine gelip durumu karısına anlatır; ama ihtiyaç onu zorlar ve ikinci kez Hz. Resulullah’ın huzuruna varır; fakat Hazret’in yine aynı şeyi buyurduğunu görür ve bu olay üç defa tekrarlanır.
Bunun üzerine komşusundan bir balta emanet alıp çöle çıkar, bir miktar odun toplayıp pazara getirir ve odunlarını bir buçuk kilo arpaya satar; elde ettiği arpayı ekmek yaparak ailesiyle birlikte yerler. Ertesi sabah daha fazla odun getirir ve yılmadan bu işine devam eder; ilk önce bir balta satın alır; daha sonra elde ettiği kazançtan iki genç deve ve bir köle alır; böylece durumu düzelip zenginleşir. Daha sonra Hz. Resulullah’ın yanına giderek başından geçen macerayı Hazrete anlatır. Hz. Resulullah (s.a.a) onun sözünü dinledikten sonra ona:
“Demedim mi kim, bizden bir şey isterse ona veririz, kim de ihtiyaçsız olmaya çalışırsa, Allah onu ihtiyaçsız kılar?!” buyururlar.
..............................................................

Âmanın Yanında Hicabı Korumak!

Ümmi Seleme şöyle anlatıyor:

Peygamber (s.a.a)’in huzurunda idik. Meymune isminde olan hanımlarından birisi de orada idi. Bu esnada âma (kör) olan İbn-i Ümmi Mektum Resulullah’ın huzuruna geldi. Resulullah (s.a.a) bana ve Meymune’ye: “İbn-i Ümmî Mektum’un karşısında hicabınızı (kendinizi) koruyun.” buyurdu.
“Ya Resulullah! O âma değil midir, hicaplı olmamızın ne anlamı vardır?” dediğimizde de şöyle buyurdular:
“Siz de mi körsünüz? Siz onu görmüyor musunuz?”
.........................................................

RABBİM BİZLERİ O GÜLLERİN EFENDİSİNE LAYIK ÜMMET EYLESİN İNŞALLAH (AMİN)
Ekleme Tarihi: 23.04.2008 - 11:54
Bu mesajı bildir   genc hafýz üyenin diğer mesajları genc hafýz`in Profili genc hafýz Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1484 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.52776 saniyede açıldı