0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » EFENDİMİZ HAYATTAYKEN VE SONRASINDA FİTNE.

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Berraksu1 su an offline Berraksu1  
EFENDİMİZ HAYATTAYKEN VE SONRASINDA FİTNE.

226 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.02.2008
En Son On: 14.06.2008 - 21:44
Cinsiyeti: Erkek 
Efendimizle ve konu başlığımla bağlantılı bir noktayıda belirtmek istiyorum.

Sanılır ki, Efendimiz hayatteyken ümmetinin tamamı, İslam'a gereği gibi tabi olmuştur.Aşağıda verdiğim ayetler iyi düşünüp anlaşılırsa, fitnenin Efendimiz'in sağlığında oldukça yoğun var olduğu, ama Hak'kın bir hikmeti olarak, Efendimiz hayatteyken, tam anlamıyla ortaya çıkmasına müsaade edilmediği açıkça görülür.

Furkan suresi, 30 : Peygamber “Yâ Rabbi,” dedi. “Kavmim bu Kur’ân’ı terk etti.”

Rad suresi, 40 : Onlara vaadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek ya da (daha önce) senin ölümünü takdir etsek, senin görevin ancak tebliğdir. Hesaba çekmek bize aittir.

Mümin suresi, 77 : Sabret, kuşkusuz Allah’ın vaadi haktır. Biz onlara vaat ettiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz, ya da seni vefat ettiririz. Ama neticede onlar, bize döndürüleceklerdir.

Ekleme Tarihi: 12.03.2008 - 11:06
Bu mesajı bildir   Berraksu1 üyenin diğer mesajları Berraksu1`in Profili zum Anfang der Seite
ahmetmenzil su an offline ahmetmenzil  
FİTNE EFENDİMİZ HAYATTAYKENDE VARDI.

18 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.03.2008
En Son On: 21.03.2009 - 13:15
Cinsiyeti: Erkek 
TABİ EFENDİMİZDEN SONRADA TAMAMEN ORTAYA DÖKÜLDÜ.


Bu mesaj 1 kez ve en son ahmetmenzil tarafından 21.03.2009 - 12:37 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 21.03.2009 - 11:34
Bu mesajı bildir   ahmetmenzil üyenin diğer mesajları ahmetmenzil`in Profili zum Anfang der Seite
keskinmetal su an offline keskinmetal  
efendimiz hayattayken ve sonrasında fitne

655 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.06.2008
En Son On: 10.10.2014 - 14:55
Cinsiyeti: ----- 
hazreti ali efendimize sormuşlar ya ali resullullah s.a.v. zamanında bu kadar fitne yoktu sizin zamanınızda niçin çoğaldıdiye o mübarek bu soruya şöyle cevap verir o zaman resullullahın s.a.v.yanında benin gibi şahsiyetler vardı benim yanımdada sizin gibi şahsiyetler bulunmaktadır
Ekleme Tarihi: 22.03.2009 - 22:34
Bu mesajı bildir   keskinmetal üyenin diğer mesajları keskinmetal`in Profili keskinmetal Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Nedir fitne?
Müslümanın basiret gözünü körelten ve onu mümin kardeşleriyle kavgalı duruma getiren unsurların başında fitne, fesat ve iftira gelir Bu üç şerden uzak durmayanlar, kısa zamanda en yakın dostlarıyla kavgalı duruma düşerler Fitnenin 'anarşi, günah, şirk, bozgunculuk, belâ' gibi anlamları vardır Bu kavram aynı zamanda, 'kulu iyi veya kötü şeylerle deneme, manevî çöküntü, sosyal kargaşa ve keşmekeş' demektir Bu davranışlar Müslümanlar arasında, bölücülük yapmaya, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmaya, basit meseleler karşısında bile isyana, kışkırtmaya zemin hazırlar Fitne, insanın aklını ve imanını hakikatten saptıran unsurdur Bu da toplumsal huzura dinamit koymaktan farksızdır Bunlarla birlikte fitne; altını ateşte eritip, cevherini cürufundan ayırma işlemine verilen isimdir Konumuzla pek ilgisiz görünse de iyi düşününce irtibat kurmakta zorlanmayız Zira bu fani âlemde fitnelerle imtihan ediliyoruz İmanı sağlam temellere dayananlar, fitne ateşlerinde kavrulmaktan kurtuluyor Ateş onları daha da güçlü kılıyor Ötekiler ise kavurucu sıcağa dayanamayarak teslim oluyor Hz Mevlana'nın kendini ifade ederken kullandığı üç özlü söz her şeyi izah ediyor: "Hamdım, piştim, yandım" Bütün mesele, kıvamını bulmaktır Bir hadis-i şerifte Hz Muhammed (sav): "Fitne uykudadır Bunu uyandırana, Allah lanet eylesin!" buyurmuştur Bu, mübarek dudaklardan dökülen ne büyük bir bedduadır Bedduadan şiddetle kaçınan Resul-i Ekrem Efendimiz söz konusu fitne olunca, bu hususta sözünü sakınmamıştır Fitne fesat güruhunu şiddetle zemmetmiştir Bu da sanırım meselenin ehemmiyetini anlatan mühim bir ihtardır, konunun hulasasıdır II Bin yılın müceddidi olan İmam-ı Rabbanî Hazretleri "Zamanımız fitne zamanıdır ve yakındır ki, fitneler dünyayı sarar" diyerek biz insanları bu konuda uyarmaktadır Kin, nefret ve kıskançlıklar fitne tohumlarının münbit topraklarıdır Bunlardan uzak durmak lazımdır Bu çağda fitne ve fesat daha çok Batılı fikirlerden neşet ediyor Batılı fikirler, zihinlerimize kezzap döküyor; hafızalarımızı tarumar ediyor Lakin yolumuzu bir türlü oradan ayıramıyoruz Dini anlamda temsili kıblemiz Kâbe olsa da zihinlerin kıblesi Paris'i gösteriyor Ruhlarımız fitne-fesat çöplüğü gibi… Günümüzde iki insan bir araya gelse; dedikodu, fitne, fesat ve iftira ardı sıra geliyor Yakın dostlarımız da dâhil olmak üzere insanları çekiştirmekten adeta doyumsuz bir zevk alıyoruz Kişilerin üstün yanlarını göz ardı ediyor, hep açık ve zaaf arıyoruz Ruhlarımız fitne fesat çöplüğüne dönmüş… Bu eylemleri yaygın olarak yaptığımız için, ettiğimiz ibadetler de yavan kalıyor Namazlarımız, oruçlarımız ve zekâtlarımız bizi semalara uçurmuyor, aksine yere çiviliyor Çünkü ibadetin makbulü samimiyetinden ileri gelir Müslümanları fert ve toplum olarak birbirine düşüren fitne, göründüğünden daha tehlikelidir Çünkü bu fiil İslam kardeşliğinin köküne dinamit koyar Fertlerin dayanışmasını dağılmaya dönüştürür Huzur, güven ve kaynaşma; yerini iç sıkıntısına, şüpheye ve kopukluğa bırakır Zihinlerimiz allak bullak olur Bunun içindir ki Kur'an-ı Kerim'in otuz dört ayetinde fitne kelimesi geçmektedir Bunlardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz: "Kâfirler birbirinin dostları, yardımcılarıdır Sizin aranızda dostluk olmazsa yeryüzünde kargaşa, fitne ve büyük bozgun çıkar” ( Enfal,73) "Fitneden sakının" (Enfal,25) "Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak için ayetleri kendilerine göre yorumlar" (Âl-i İmran,7) "Onlar öyle sapıklar ki, yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar" (Bakara,27) "Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez" (Maide,64) "Mallarınız, çocuklarınız, sizin için fitnedir (imtihandır) (Tegabun,15) Fitne ruh daralmasına davetiye çıkarır; inşiraha engeldir Allahu Teala Hazretleri, yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de; "Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür" (Bakara,191) diyerek, hadiseye bambaşka bir önem ve boyut kazandırmıştır Bu ayetin iyi düşünülmesi ve hayatımızın bu doğrultuda tanzim edilmesi şarttır Aksi halde farkında olmadan kapkaranlık çıkmazlara sürükleniriz Peygamber Efendimizin; "Ya Rabbi, dirilerin ve ölülerin fitnesinden sana sığınırım" şeklindeki duası, fitnenin peygamberleri bile hedef aldığını, ‘ismet’ (günahtan uzak olmak) sıfatına mazhar olan bu büyük insanların bile, fitne hususunda Allah'a sığındığını göstermektedir Durum bu iken, biz zayıf ümmetlerin durumunun ne kadar vahim olduğunu varın siz düşünün, adımınızı denk atın! Fitneden uzak durmak için Fitneden uzak durmak için Hak ve hakikat yolunda taviz vermeden ısrarla yürümeliyiz Helal dairesini zorlamamalıyız Batıla tevessül etmemeliyiz Allah'ın çizdiği sırat-ı müstakimde daim ve sabit kalmalıyız Dostluğu ve İslam kardeşliğini geri plana itmemeliyiz Bu tavır ve davranışlar geleceğimizin, uçurumlara sapmadan düz bir çizgide ilerlemesini sağlayacaktır Rabbimiz, biz unutkan kullarını bu hususta şöyle uyarmaktadır: "Allahu Teâlânın emirlerini yerine getirmez, kendi aranızda dost olmazsanız, yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur" (Enfal,73) Rahmet Peygamberi Resulullah Efendimiz, Müslümanların aralarındaki samimiyeti ve güveni tesis etmek için çok büyük gayretler göstermiştir Onları, birbirine düşürecek fiillerden uzak tutmaya çalışmıştır Fitne ve fesat illetinden uzak durmamız için biz insanları uyarmıştır Bununla ilgili olarak fitnenin zemmine dair bir kısım hadisleri dikkatinize sunmak istiyorum: "Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır Böyle zamanlarda; kenarda kalan ileri atılandan, oturan ayakta olandan, ayakta olan yürüyenden, yürüyen de koşandan hayırlı olduğu için evinizde oturun, fitneye karışmayın! (Ebu Davud) Fitne zamanında evinizde oturun, günahlarınıza tövbe edin, dilinizi tutun, kendi işinize bakın, başkalarının işine karışmayın!… (Ebu Davud; Nesai) İnsanın fitneden selamet kalması, evine kapanıp kalması ile mümkün olur… Fitne, fırtına gibi insanları savurduğu zaman, âlim ilmi ile kendini fitneden korur… Fitneden sakının! Söz ile çıkarılan fitne, kılıç ile çıkarılan fitne gibidir… Ne mutlu fitneye karışmayana… Fuhuş yayılınca fitne çoğalır… Fitneler artmadıkça, kıyamet kopmaz… Ahir zamanda, âlim ve ilim azalır, cahillik artar Cahil ve sapık din adamları, yanlış fetva vererek fitne çıkarır, doğru yoldan saptırırlar… Karanlık gecenin (zifiri) karanlıklarına benzeyen fitneler zuhur etmeden amellere şitab edin (Zira o fitneler zuhur ettiği vakit) Kişi mümin olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayacak, yahut mümin olarak akşamlayacak kâfir olarak sabahlayacak, dinini bir dünya metaı mukabilinde satacaktır" (Ebu Davud; Müslim 1/446) Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç” (Sunen-i İbn-i Mace, II, 1305, 1310 (3954, 3961)) Kişinin mümin olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlaması ne büyük bir felâkettir Bu durum hakikatte, iflasların en büyüğüdür Böyle büyük bir potansiyel risk karşısında hangi yürek titremez, hangi kalp korkuyla yerinden oynamaz? İman safiyetinin, yerini iç karartısına bırakması, gelen manevi felâketin habercisidir Gaflet, fısk ve fücurun ayak seslerini duymazlıktan gelmek, onun gelişini engellemez İslam birliğinin ve Müslüman dayanışmasının önündeki en büyük engel fitnedir Bu, sevgi ve iyi niyetle (hüsn-i zan) değiştirilmedikçe, manevi sahada tekâmül etmek hayalden ibaret olacaktır Bugünkü fitneler nelerdir? Nelerin fitne kaps----- girdiğini somutlaştırarak ifade edince çeşitli başlıklar çıkıyor karşımıza… Dini içerikli bir derginin (Yeni Dünya) yapmış olduğu ankete cevap verenler, şu maddeleri asrımızın mühim fitneleri olarak görmüşlerdir: "AB, açıklık, Amerika, batılılaşma, bencillik, bidatler, çıplaklık, dünya sevgisi, emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münkerin olmayışı, günah, halifesizlik, hizipçilik, imanda zafiyet, İslam dışındaki her şey, İslâm'ın bilinmemesi, kadın, medya, mezhep çatışması, para, şehvet, televizyon, ümmetin bölünmüşlüğü, Yahudiler, YÖK, zalime hürmet, cemaat ve mezhep taassubu… vb" Bunların sayısını çoğaltmak mümkündür Bunlar biraz da görecelidir, yani bir kişiye fitne olarak görünen şey başkasına göre öyle olmayabilir Bu kanaatlerin oluşumunda yaşam tarzı etkendir Fitne sadece dini meselelere şamil değildir Sosyal hayatta da, toplumsal meselelerde de fitne sosyal yaraların kaşıyıcısıdır Türk-Kürt, Alevi-Sünni kardeşliğini baltalamak isteyenler, yıllardan beri hıyanet seferberliği içerisindedirler Milletçe uyanık olmalıyız, bu çirkef oyunlara gelmemeliyiz Çünkü hainler, cephede omuz omuza savaşan ve bu toprakları Müslüman-Türk yapan zihniyeti hazmedemiyor Ay-yıldızın altında kenetlenerek birlik, beraberlik, kardeşlik, dostluk ve sevgi silueti oluşturmalıyız İftira hastalığı Öte yandan birinin yapmadığı ve söylemediği bir şeyi ona ithaf etme olarak tanımlayabileceğimiz iftira, cemiyetlerin en büyük afetlerinden biridir İftira; namuslu insanların yaşarken manen öldürülmesinden farksızdır Bu, sabit fikirli kişilerin muhataplarına kara çalmasından başka bir şey değildir İftira, gerçekleri başkalaştırıp olduğundan farklı göstermek, çarpıtmak hastalığıdır Hastalıktır, çünkü manen sağlıklı insanların böyle çirkin bir yola tevessül etmesi görülmüş bir şey değildir İrlandalı ünlü düşünür George Bernard Shaw'ın dediği gibi: İftira, eşekarısına benzer Onu ilk vuruşta öldüremeyecekseniz, hiç dokunmamak daha iyidir" İftiranın kökünü kurutmak ve onu dikenli teller içine hapsetmek üstün iradelerin işidir İftiranın kökünü kazıyamazsanız bir sarmaşık misali bellekleri sarar, katmerleşir, yeni filizler verir; her filiz, dibinde bir zehir bırakır Bundan dolayı onu gördüğümüz ilk anda yok etmeli, kökünden koparmalıyız Geçici çözümlerle zaman kaybetmemeliyiz Aslında akıllı toplumlarda kuru iftiralar yerini bulmaz, bulmamalıdır Çünkü insanları karalamak ve zan altında bırakmak, kul haklarının en büyüklerindendir Kul hakkının ahirette ne kadar önemsenecek ağır bir yük ve sorumluluk olduğunu sanırım bilmeyeniniz yoktur Bu açıdan bakılınca, aslında iftira; edileni değil, edeni kirletir İftiracıların amel defterleri kararır ve kabarır; sırtlarında kurşundan ağır bir yük olur Bu da manevi felâketin ayak seslerinden başka bir şey değildir Keşke müfteriler bunu bir anlayabilse! İftira belleklerde kalıcı tesirler bırakır, insanları birbirine düşürür İngiliz Henry Fielding'in dediği gibi; "İftira, kılıçtan daha zalim silahtır, çünkü iftiranın açtığı yaralar hiç kapanmaz" Bu pervasız eylem, dostluk köprülerini havaya uçurur Bunun çok büyük manevi bedelleri de söz konusudur Resulullah Efendimiz bir mübarek sözlerinde "İftira eden cennete giremez" Buyurarak, çok ciddi sonuçlarına işaret etmiştir İftira karşısında müslümanın tavrı İslam güzellik dinidir Size muhataplarınızdan kötülük de gelse siz onlara iyi muamelede bulunup Müslüman olduğunuzu belli etmelisiniz Zira ona kötülükle karşılık vermek, sizi onun çukurlaşmış konumuna düşürür Bizler sözlerimizden ziyade, tavır ve davranışlarımızla karşımızdakilere ders vermeliyiz Onlara sevgiye dayalı bir baskı uygulamalıyız Onlara bağırıp kızmak yerine acımalıyız Onların bu konumu tebliğ halkasının zayıflığından kaynaklanmaktadır Kendilerini İslam'ın sevgi, şefkat ve merhamet dairesine dâhil etmeliyiz Böyle yaptığımızda onların da yüzü karanlıktan nura dönecektir Aksi tavır takınırsak, hem biz karakter erozyonuna uğrarız, hem de onları kaybederiz Unutmamalıyız ki güneşin ışığı karşısında bütün ziyalar sönük kalır O parlak güneş, on dört asırlık İslam ve iman güneşidir Onu zayıf nefeslerle üfleyip söndürmeye kimsenin gücü yetmez Tarihte peygamberler bile hiç hak etmedikleri halde büyük iftiralara maruz kalmışlardır Fakat hiçbiri de yolundan bir milim bile sapmamıştır Düşmanların gözünde suçlananlar Hakk'ın ve halkın gözünde aklanmışlardır Mühim olan da bu değil midir? Hakkın nurunu söndürmeye kimin gücü yetebilir ki? İftira ve fitne ateşi peygamberleri de hedef almıştır Vaktiyle neler dediler insanlığın iftihar tablosu olan peygamberlere…İffetsizlikle mi suçlamadılar? Yalancı damgasını mı vurmadılar? Büyücü olarak mı görmediler? Resulullah Efendimize deli mi demediler? "Onlar: Ey kendisine kitap indirilen (Muhammed)! Gerçekten sen cinlenmiş (bir deli)sin,' dediler" (Hicr,6) O müşriklerin bu aşağılayıcı ifadelerine aldırmadı 'Onlar bilmiyorlar' deyip yine de hoşgörülü olmaya gayret etti Onlar biliyorlardı ki müminlere atılan çirkin iftiralar atanın aleyhine, muhatap olanın lehine döner Bunu ilahi imtihan olarak değerlendirdiler Bu imtihandan alınlarının akıyla çıktılar Ebedi saadete talip oldular Dini hizmetler zarar görüyor Fitne ve iftira Müslümanların birlik ve beraberliğini parçalayan, İslami hizmetlerin zarar görmesine neden olan bir afettir, ruhi marazdır, hastalık hâlidir İslam toplumlarında bu tavır ve davranışların hiç olmaması gerekir Fakat ne yazık ki Müslümanlar dini vecibelerini ve İslami hizmetlerini bir kenara bırakarak bu çirkin şeytan vesvesesine tutulmuşlardır Rabbimiz bu konuda şöyle söylüyor: "Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan kimselerin başlarına inerler Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler ve zaten onların çoğu yalancıdırlar" (Şuarâ, 26/221–223) Müslümanın meselesi İslam'ı yaşamak ve yaşatmaktır O başkalarının ne dediğine değil, nasıl yaşadığına bakar Başkalarının şahsi hayatlarına dair sarfettiği sözler bizi fazlaca alakadar etmemelidir Dedikodu yapmak, söz taşımak, başkalarını yalan ve iftiralarla lekelemek imanın zayıflığına delildir Hem bunları yapmak hem de Müslüman olduğunu iddia etmek başlı başına bir çelişkidir Fitne ve iftira batağına saplanan insanlardan mümkün olduğunca uzak durmalıyız Çünkü o bataklıktan bize de çamur sıçrayabilir Nasıl ki bir kibrit çöpü koca binaları ve ormanları kül ediyorsa, küçük bir fitne de fertleri ve cemiyetleri birbirine düşürür Bugün ülkemizde İslam'a hizmet eden cemaatler arasına fitne sokmak isteyenler, her yolu denemektedirler Bu hususta çok büyük mesafeler aldıkları da söylenebilir Ülkemizde dini cemaatlerin çokluğu ve yaklaşım farklılığı, hizmet paylaşımı ve bir zenginlik göstergesi olsa da bunu bölünmüşlük ve rekabet olarak gösteren fitne odakları vardır Bu bakış açısıyla Müslüman kardeşleri birbirine düşürmeyi deneyenler, maalesef zaman zaman başarılı da olmaktadırlar Bu da İslami hizmetleri sekteye uğratmaktadır Dünyayı fitne ateşine atanlar Fitne sadece şahsi bir tasarruf değildir Bazen milletler de bu eylemi düşmanlarına karşı bir koz olarak kullanırlar Onların iftira ve fitneleri her geçen gün artarak devam etmektedir Bazı milletler, kendilerini sanki fitne ve iftirayı körüklemekle vazifeli görmektedir Onlar kendilerini seçilmiş ırk olarak gördükleri için Müslüman dünyasını ateşe veren organize fitne ve iftiralara başvurmaktadırlar Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlerin Türklerle Araplar arasına fitne tohumları ekmesi ve İslam bağıyla birbirine bağlanan kardeş milletleri birbirine düşman göstermesi, buna iyi bir örnektir Uzun yıllar geçmesine rağmen, bunun yansımalarını bugün bile görüyor, duyuyoruz Fakat bilinmelidir ki fitne ateşini yakanlar, günün birinde yaktıkları kızgın ateşte kendileri de yanarlar Nitekim yanıyorlar da! Ünlü İngiliz yazar Shakespeare'in 'Otello' adlı tiyatrosu, bir fitnecinin ne büyük felaketlere yol açabileceğini ortaya koyan güzel bir edebi eserdir Lakin bunun gerçek hayattaki yansımaları, bu eserdekinden noksan değildir; hatta daha da tehlikeli boyutlardadır Yaşanan hadiseler fitne zincirine yeni halkalar eklemektedir Şu kesin ve net olarak bilinmelidir ki iftira ve fitnenin temel amacı, insanları birbirlerine düşürmek suretiyle bu kavgadan birtakım çıkarlar elde etmektir Basiret sahibi Müslümanlar bu oyuna gelmezler, şer odaklarına taraf ol(a)mazlar Çünkü Müslümanlık fitneyi ve iftirayı şiddetle reddetmektedir Bu çirkeflikler kardeşlik bilincini yaralamakta, adeta iman nurunu söndürmektedir Bunlardan uzak duralım Yunus Emre Hazretlerinin dediği gibi: Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz Sevelim ama sevilmeye layık olanları… Zira, Peygamber Azimüşşanın dediği gibi "Kişi sevdiğiyle beraberdir" Ebedi âlemde kiminle bir ve beraber olmak istiyorsanız, dünyada da onu seviniz, onun yolundan gidiniz
M NİHAT MALKOÇ

Te$ekkürler Elinize Saglik
Ekleme Tarihi: 22.03.2009 - 23:02
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1496 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.95821 saniyede açıldı