0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Kendimizi neye adadık!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Kendimizi neye adadık!

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
İnsanların sözlerinden yansıyan tasavvurlar mıdır gerçek; yoksa bizzat fiiliyata dökülenler midir gerçek yüzlü kanaatler? Ya da şöyle soralım: Neden biz insanlar; söylediklerimiz ile yaptıklarımız arasına çarpa çarpa törpüleriz gerçeği? Ve ya da törpüleniriz hayatın çarkları arasında? Meçhul!

İnsanoğlunun hayata geliş gâyesinin adı konmuştur kutsalımızda. Evirip çevirerek şahsi arzuların sınırlarına indirgeyemeyiz kanaatimce varoluş gâyesini. Zîra şaşmaz bir terazinin kalbinde büyüyen gerçek, eninde sonunda ibrenin gösteriliş ibresi olacaktır. Bunun manasını çok düşünmek gerekmez. Çünkü kalp medeniyetinin varisleri olarak addedersek biraz da kendimizi; biraz da emaneti neresinden tuttuğumuzu düşünmemiz gerekecektir.

Bazı basitler nedense çok büyük gerçekleri taşır özünde. Ki zaten bazen, nedense çok büyük gerçekleri çok basit zannederiz. “Kim zerre kadar iyilik ederse kendine ve kim de zerre kadar kötülük ederse yine kendinedir.” Ve biz öyle açık ifadelerle uyarılıyoruz ki; açıklığın kalbinde gizli bir şeyler arıyor da; işin özünden uzaklaşıyoruz. Oysaki hedefe giden ok, bir milim saparsa; hedeften ne kadar uzaklaşır malum… Bu yüzden; her gidişi, gidileceği gibi gitmenin adıdır doğruluk… Bunun hükmü; vaade mazhar olmanın tadında yazılmıştır… Okumak; kalbin adına adını yaktıktan sonra; biraz da hayatın avlusunda gerçeği törpülemeden; gerçekle törpülenerek kanatlanmaktadır bu avludan… Ki zaten; gayeyi idrakle başlayan yolculuk, ötelerin elinden alınacak güllerle şereflenecektir… Ki zaten şeref; kendini var hissediyorsan odur. Yok, hayır; idrak-i gayenin kanatları değmiyorsa göklerine; sebeplerce sonuçlar mahfuzdur hayatın avlusunda. Sebeplerce sonuçlar; tercihlerce rızalar…

Biz kimden razıyız ki; rızalar çerçevesinde genişlik istiyoruz? “Onlar Allah’tan razıdırlar; Allah da onlardan.” Allah’tan razı olmak ne demek? Yoksa tevekküle çıkan yolun kavşağı mı? Ateşlerin tadını gülce almanın sırrı mı? Yoksa üç günlük bu avluda hangi yemin peşinde koşmanın yalancılığını anlamanın ilmi mi?

Galiba yolumuz yine başlangıca çıkıyor. Ki her bitiş bir başlangıcın kalbidir. Her başlangıç bir bitişe sırdaş. Yani; fiiliyat ve hissiyat… “Sadakatinizin ve vefa duygunuzun kimse şahidi olmak zorunda değil” diyordu bir söz. İlginçti. İlginç olduğu kadar da gerçekti. Belki de bütün bunlar olduğu için doğru geldi. Oysa biz, sözlerin yalama yapmasına o denli alıştık ki; ne de olsa uçar gider de rahat kalırız diye istediğimiz gibi kullanır olduk. Fakat her söz; birilerinin yüreğinde kapanmayacak yerlerde mahfuz kalabiliyor. Ve insanoğlu; ne yazık ki gerçeğin aynasıyla elbet karşı karşıya kalıyor…

Evet, insanların neden dedikleri ile yaptıkları çelişir ki? Neden çok büyük cümleler; çok manidar kelimeler, gün gelir de insanoğlunun fiiliyatında erir de gider. Kırık kalpler bırakır ardında da uzaklaşır… Belki cevap açık; belki yine biz bu açıklığı görmüyor da hep başka sebepler bekliyoruz ki? Ama bu gerçekten geçek! İdrak-i gayeden sonra; usul-ü gayede gölgelenmeden erimez bir yanımızdaki yanardağ!

Sebeplerce sonuçlar dedik! Hayatın gayesinin adı konmuş dedik kutsalımızda. İnsanız dedik. Aynıyız dedik. Kalbimiz var dedik. Aklımız var dedik sonra. Kullanımca değer kazanırız diyoruz. Dipler de haktır; şeref makamları da. Yalnız; aynanın kalbindeki bizle, aynanın yüzündeki bizin aynı olmasındadır düğümü çözecek şifre!

Buzlanmış düşünceleri eritip gerçeğin güneşinde sormalıyız kendimize: Kimden razıyız ki rıza arıyoruz kör kuyularda? Neye teslim olduk ki gül umuyoruz ölüm soğukluklarında? Velhasıl ne yazdık kitabımıza ki güzel paragraflar okunmasını umuyoruz?!

Sebeplerce sonuçlar diyoruz yine. Tercihlerce rızalar! Gelip geçer dalgalar, köpükler bırakır gider. Yürek okyanusunun hangi kıyılarına köpükler bıraktık ki; kıyılarında ferahlık arıyoruz. Büyük bilgilerimizi boş verelim de; ufak bir bilgiyle şu sorunun cevabını aslıca verebiliyor muyuz ona bakalım:
Kendimizi neye adadık?

Yahya Kurtkaya
Ekleme Tarihi: 11.02.2008 - 23:59
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2227 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.61832 saniyede açıldı