0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » "Bir hikaye işte" değil...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
birbenim su an offline birbenim  
"Bir hikaye işte" değil...

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.11.2007
En Son On: 01.02.2008 - 12:03
Cinsiyeti: ----- 
"Bir hikaye işte" değil...

İhtiyar adam tapu dairesinden çıkarken sevinçliydi. Kendi
kendine düşünüyordu; "-Oh. . be ferahladım. Ölümlü dünya".

Oturduğu evin tapusunu, çocuğunun üstüne kaydettirmişti. Tapu
dairesinde çıktıktan sonra bir küçük lokantada öğle yemeğini yedi,
vakit geçirmek için parkları dolaştı. Bir parkta Cem Karaca'nın
şarkısı çalınıyordu; "Allah Yar! Allah Yar!".

Akşama doğru eve gitmek için yola çıktı. Bir yandan düşünceler içindeydi;

-Biz öldükten sonra bir sürü işlemle uğraşması gerek. Ne
diye eziyet çeksin yavrum.

Oğlunun kendisini nerdeyse zorla doktora götürüşü aklına
geldi; "-Kerata amma ısrar etmişti. Sağlığıma verdiği önem kadar,
ziyarete gelmeye de önem verse ya. "

Bir an dalgınlaştı; "-Gerçi, gelin bizle geçinmeye çalışmıyor ama..."
derin bir nefes aldı "-Boş ver canım, ne de olsa torunlarımın annesi.
Eşine, çocuklarına iyi baksın da..." biraz da kendini teselli etmek
için söylendi ...biz bu gün varız, yarın yoğuz. "

Evine yaklaşınca yine durgunlaştı, "-Bakalım hanım ne
diyecek? Gelin gelip-gitmiyor diye biraz kırgın ama.... " Düşünceler
içinde zili çalarken, güleryüzlü olmaya çalıştı; "-Yook, iyi oldu
canım. Biz ölünce oğlan rahat edecek, kötü mü?"

Hanımı kapıyı açtı. Gülümsemesini bozmamaya çalışarak hanımına;

-Nasılsın hanım bu gün bakalım?

Hanımı elindeki çiçek suladığı kabı gösterdi;

-Ne yapayım, bir iki çiçekle uğraşıyorum yeşillik olsun diye.

Eve girerken devam etti;

-İnsan şehirde özlüyor çiçeği, yeşilliği.

-Eee. . köy gibi olmaz buralar tabii.

Kadının durgun yüzünde acı bir tebessüm dolaştı;

-Köy gibi olmaz dimi? Şimdi köyde olsak ne güzel olurdu.

İhtiyar adam bir an yüzüne baktı hanımının;

-Sen köyü pek sevmezdin! Geçen sene bir ay kalalım demiştim de "-Ben
torunları özlerim. " Diye tutturmuştun.

Kadın, yüzünü çiçeklere doğru döndü;

-Ne bileyim ben, düşündükçe bunalır oldum buralarda. İnsan
çocukluğunun geçtiği yerleri özlüyor. Ağaçların altında, bahçelerde
yürümeyi özlüyor.

-Allah Allah ! Tamam hanım gideriz. Sen iste yeter ki. Hele havalar
ısınsın biraz gideriz

-Havalar kim bilir ne zaman ısınır. Beklemek şart mı?

-Yahu hanım, bunca yıllık eşimsin hala seni tam anladım diyemiyorum.
Bir gün köye gitmem diye tutturuyorsun, bir gün de hemen gidelim diye.
Dur da bu gün ne oldu anlatayım.

Kadın endişeyle baktı kocasına;

-Noldu, oğlanı mı gördün?

-Yok canım, nerden göreyim !

Koltuğuna oturdu, koynundaki tapu kağıdını çıkardı.

-Bu nedir biliyor musun?

-Hayırdır?

-Hanım, yarın ne olacağı belli olmaz, vademiz gelir de ölürsek,
oğlumuz kapı kapı uğraşmasın, diye evin tapusunu onun üstüne yaptım.

Hanımının tepkisini beklerken, onun yüzündeki acı gülüşü gülümseme
sandı. Hanımı fısıldar gibi söylendi;

-Oğlumuz da bu gün buraya gelmişti, öğleden önce.

-Öylemi, vay hayırsız. Demedin mi, 'uzun zamandır niye gelmiyon' diye.
Seni üzülmesin diye söylemiyordum ama 'bizi unuttu', diye kızmaya
başlamıştım. Torunları da getirdi mi?

-Murat'ı getirmiş. O da "-Sıkıldım, gidelim. " Deyip durdu.

-Vay kerata vay. Akşam gelse de ben de görseydim. Neyse, hayırdır,
gündüz vakti niye gelmiş ?

Hanımı elindeki kapta suyu bitmiş olduğu halde, çiçekleri sular gibi
durarak masadaki kağıdı gösterdi;

-Şu kağıdı getirmiş.

İhtiyar adam, hanımının sesinde bir titreme hissetti ama emin olamadı.
İçindeki sevinci kaybetmemeye çalışarak masadaki kağıda uzandı.

Bir mahkeme kararı olduğunu gördü. Yaşlı kadın kızaran gözlerini
kocasının görmemesine dikkat ederek, eşinin kolundan tuttu koltuğa
oturmasını sağladı, tekrar çiçeklere doğru uzaklaştı.

İhtiyar adam, yakın gözlüğünü çıkardı ve içinden yavaş yavaş okudu. "
Yaşı ilerlediği ve aklı muhakemesi yerinde olmadığına ve ekonomik
varlığını idare ve idame edemeyeceği, ekteki doktor raporuyla da
tespit edildiğinden, taşınır ve taşınmaz varlıklarının, resmi varisi
oğlu Süleyman tarafından idaresine karar verilmiştir. "

Resmi kağıt, yaşlı adamın elinden yavaşça yere kaydı. Başını yere
eğdi, kağıda boş boş bakmaya başladı. Hanımı, gözlerini sildikten
sonra çiçeklerin başından ayrılıp yanına geldi. Eşinin titreyen
ellerini tuttu. İhtiyar adam, oğlunun neden kendini doktora
götürdüğünü anlamıştı. Yüreğindeki sızıyı bastırmaya çalışarak;

-Üç senedir uğramadık, köydeki ev ne haldedir?

-Canım ne olacak, bir gün de temizlerim ben.

-O evde, dizlerin üşürdü senin.



İhtiyar kadın, daralan göğsünü hafifçe bastırdı, "Yüreğimin üşümesi
daha kötü diye düşündü".

-Merak etme, üşümem...üşümem...

-Yarın mı gidelim diyordun?

-Sen bilirsin bey.

-Eşyaları bir taksiye atarsak, Son otobüse yetişiriz.

-Olur. . Köyde zaten iyi kötü eşya var, ben hemen hazırlanırım.

-Hazırlan. Şu kağıdı da tapuyla beraber masaya koyuver, oğlan gelince aramasın.

İhtiyar adam, içinden düşünüyordu, "-Dünya fani, Allah Yar"



İhtiyar kadın, birileri gelmeden gitmek ister gibi telaşla
hazırlanıyordu. Giysileri bir çantaya tıkıştırdı. Fotoğrafları
duvardan toplarken oğlununkine bir an baktı, aldı, bir an düşünüp
çantaya koymaktan vazgeçti. Masadaki kağıtların üstüne ters olarak
bıraktı. En son duvardaki bir küçük patiği aldı, öptü. Bu büyük
torununa ördüğü ama küçük gelmeye başlayınca hatıra olarak sakladığı
mavi patiklerdi. Çantaya, fotoğrafların üstüne yerleştirirken, mavi
patiklerin üstüne düşen göz yaşlarını yavaşça sildi.

ağlarağlar
Ekleme Tarihi: 24.12.2007 - 14:52
Bu mesajı bildir   birbenim üyenin diğer mesajları birbenim`in Profili zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Paylasim icin ALLAH razi olsun
selam ve dua ile

HAYIRSIZ EVLATLAR
Pencerenin önüne oturuyorum. Akşam yaklaşıyor
Hava birazdan kararacak, yine demir-beton yığını
dairemin, sıkıcı -yazılarımı yazdığım odama hapsolacağım
karşıda komşuların eviyle karşı karşıyayım...
Bazan, koltukta kestirerek, bazan daktilomun
başında tuşlara basarak günleri geçiriyorum...
Atmışbeş yaşını geçtim galiba, belki de bana öyle
geliyor...Behçet, amca da öldürüldüğünde , benim
yaşımdaydı galiba...Nereden bileceksiniz siz...
Duvar dibi komşumuzdu, çarşıda, küçük bir kulübesi vardı.
Gaz tenekelerine lehim yapardı..Kır saçlı
burnundan düşecek gibi duran gözlüğü, uzamış
ak "beyaz" sakallarıyla garip bir adamdı. İki oğlu
vardı, ikisi de dikiş tutturamamıştı, Ertan, bir
kamyonda muavindi;, orta boylu, saçının tepesi
dökülmüş, sivri burunlu, kızınca öküz gibi böğüren
kendinden küçükleri, iri kemikli elleriyle evire
çevire döğen, ama iri yarı bir çocuk çıkınca korkak
zağar gibi, tabanları yağlayıp kaçan bir tipti...
Babam, "Allah Behçet efendiyi korusun ! İki, zibidi
de adam olmaz !" diye söylenirdi. Ertan, en büyüğü
idi, bir de, evli kız kardeşleri vardı. "Müzeyyen abla
derdim...Beni öper, yanaklarımı sıkardı. "Sen ne
hoş çocuksun Erol !"derdi..Anneleri, kanserden
ölmüştü, babaları bir daha evlenememişti.
İki haydut , Behçet amcanın sözüydü bu, " babalarının
evlenmesine karşı çıkmışlardı.Kaç kaz
Behçet amcanın, bizim eve zor düştüğünü biliyorum...
"Aman, Hayrullah ! Bu serseriler beni öldürecek !"
diye koca adam, hüngüre hüngüre ağlardı.
Yanaklarından aşağıya akan göz yaşlarını ,cebinden
çıkardığı buruşuk mendille silerken, " ne istiyorlar
senin haytalar ?" diye babam sorardı.
"Efendim, emekli maaşıma, ve oturduğum evime
göz diktiler...Satalım bu evi, şehire gidip yerleşelim
diye tutturuyorlar. " Hayrullah, ben şehirde ne yaparım !
Sen söyle...Baba-ata ocağını nasıl satarım
O evin her odasında rahmetli eşimin hatırası var,
hala gardropta giysileri duruyor, bazan çıkarıp kokluyorum...!"
Behçet amcaya çok acıyordum...Babama
"baba, çocukarıyla bir de sen konuşsan !" dedim.
Babam gitti, geldiğinde yüzü asıktı. Sinirliydi
"Ne dediler baba ?" dedim.
" Bunlar adam değil oğlum, kalas bile bunlardan
iyi ! Hiç olmazsa, işe yarar !" dedi..
Behçet amca, arada sırada bize gelir, babamla
sohbet eder, çocuklarını şikayet eder, babam, "iyi
olur inşallah !" diye gönlünü alarak, avlu kapısına
kadar uğurlardı.
Ertan, bir gün, beni sokakta çevirdi,"bana bak
lan ! Baban, p...söyle bir daha bizim işimize burnu-
nu sokmasın !" dedi.
"Peki söylerim Ertan !" dedim.
"Hırta bak ! Abi demek ağzına yakışmıyor
mu ? lan ..."
"Kime abi diyeceğimi bilirim ben !" diye hırsla
yüzüne baktım..."
Behçet amca, bir aydır görünmedi. Babam
merak etti, beni gönderdi..Kapıyı dövdüm, Ertan
çıktı, gözleri kan çanağına dönmüş, sarhoştu.
"Ne istiyorsun lan ?" dedi..
"Şey..Babam, Behçet amcanı git yokla dedi..
Hasta mı diye geldim "
" Şey...babamı biz de göremedik...Bir aydır
kayıp !"
Eve geldim. Babam, "garip dedi, bu adam
nereye gider...Bursa'da kızı var ya, damadıyla
arası açık...Var bunda bir iş...! Erol, sen otur evde
oğlum, ben polise gidip söyleyim..."
Annem, komşudan gelmişti. "Nereye gidiyorsun
bey ?" dedi..
"Behçet efendi kayıp, evde de yokmuş !"
" Sıpaları, sana zaten kin besliyor, bir bunak
ihtiyar yüzünden başını belaya sokacaksın !"dedi.
Babam, ceketini çividen aldı, çıktı.
* * * *
Polis arabası, Behçet amcanın kapısının önünde
durdu. Otamatik tabancalı, iki polis arabadan indi.
Babam, arkadan geldi. Polis, arabasını gören
mahallenin ne kadar kadını, kızı, çocuğu varsa
kapının önüne birikti. Dedikoduya başladılar
"Behçet efendi evde yokmuş ..."
" Evlatları, zavallı ihtiyarı dövüyordu !"
" Olmaz olsun öyle evlat !"
" Evlat bu komşu, alsan alınmaz, satsan satılmaz !"
"Ertan serserinin biriydi zaten !"
" Tuna da abisine uydu.... !"
Meraklı kalabalık, bahçenin içine dolmuştu.
Polisler, kapıya geldi. Kapıyı dövdü bir polis
Ertan, uykulu, gözlerini ovalayarak
geldi kapıyı açtı.
"Ne var yahu ? Uykumdan ettiniz...!"
"Hakkınızda ihbar var ! Evi arayacağız !"
" Arama izniniz var mı ? Ne biliyim sizin
polis olduğunuzu !"
Polis, savcılık raporunu gösterdi.
"Baban , bir aydır kayıpmış, nereye gitti ?
haberin var mı ? "
Ertan, kekelemeye başladı, "şey...!
bilmiyorum !"
" Bizimle, karakola geleceksin, ifadeni alacağız !"
Polis arabasına , iki polisin nezaretinde bindi
Polis arabası, kalabalığın, meraklı, bakışları
arasında uzaklaştı "
* * *
Babam, o gün eve geldiğinde çok üzgün görünüyordu.
Annem, "hayrola bey ? N'oldu ?" dedi.
Ceketinin iç cebinden buruş buruş olmuş
gazeteyi çıkardı, bitkin bir sesle,
"Behçet efendiyi oğulları öldürmüş !" dedi.
Aldım, gazeteyi, iri puntolu başlık atılmış
"Katil Evlatlar !"
Okumaya başladım. " Bir aydır kayıp olan
adı ....soyadı ...olan, 65 yaşındaki, resmi aşağıda
zavallı ihtiyar, korkunç bir şekilde öldürülmüştür.
Ertan adındaki, S...otobüsünde muavin olarak
çalışan delikanlı, Tuna, adındaki kardeşiyle birlikte
cinayeti tasarlayarak , ....günü...saat 12 de
yatak odasında uyuyan zavallı ihtiyarı , ellerine
geçirdikleri bir urganla boğarak öldürmüşlerdir...
Katil evlatlar, ifadelerinde, babalarının " beni
öldürmeyin, babamdan kalan, bu evi satarsanız
perişan olursunuz !"diye yalvardığını, ama Ertan
adındaki delikanlının erkek kardeşi Tuna'nın
"Günah ! Bırakalım babamızı !"diye yalvarmalarına
rağmen, sesini çıkarırsan, seni de babam gibi
öldürürüm !" diye tehdidi karşısında korkarak
cinayeti işlediklerini itiraf etmiştir. Babalarını
öldürme nedeni, çocukken, babasının Ertan'ı dövdüğü,
bunun bilinç altına yerleşerek, marazi bir hal
aldığı, kardeşi Tuna'ya daha iyi davrandığı için
kin beslediği- zaten Şizofrenik bir karekter taşıdığı
hastanede yapılan muayenede ortaya çıkmıştır
diye raporda yazılmıştı...
Babalarını öldüren iki katil evlat, sonra bir
tehlize koyarak, ahıra götürüp, derin bir çukur açtıktan
sonra gömmüşler, sonra üzerine toprak atarak,
toprağın yeni olduğu belli olmasın diye
samanlayarak, dikkat çekmemek istemişlerdir.
* * * *
Behçet amcanın ölümünü, aradan yıllar geçsede hala unutamadım...
Zavallı Behçet amca, bilseydi, oğullarından birini çocukken döğer miydi ?
Babam, "Erol, Behçet amcan çok talihsiz bir insanmış,
bir gün oturduk, hayat hikayesini bana anlattı
dedi. "İlk çocukları Ertanmış, annesi çok şımartırmış,
eşinin "karısının" "Behçet, babaannesi
oğlumuza çok yüz veriyor, göreceksin, bak canvar
ruhlu olacak !" demesine rağmen aldırmamış,
sonra çok pişman olmuş ya, atı alan Üsküdarı çoktan geçmiş..."
Behçet amcanın ölümünden sonra, babam
evimizi sattı, Ankara'ya gelip yerleştik...Ondan
sonra, kasabada neler oldu, Behçet amcanın çoçukları hapishaneden
çıktı mı bilmiyorum ...
Alinti

Ekleme Tarihi: 24.12.2007 - 17:41
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Hayırsız Evlat Olmayalım......
Ölen kocasıyla 4 gün aynı yatakta
Küçükçekmece’de 75 yaşındaki felçli Hatice Arabacı, ölen eşi Halil Arabacı’nın cesediyle 4 gün aynı yatakta yatmak zorunda kaldı. Cennet Mahallesi, Turgut Reis Caddesi, 27 numaradaki gecekonduda yaşayan yaşlı çiftten 4 gün boyunca haber alamayan komşuları dün durumu polise bildirdi. Çilingir yardımıyla kapıyı açıp içeri giren polisler bir insanlık dramıyla karşılaştı. Halil Arabacı ölmüştü ve felçli eşi de aynı yatakta yatıyordu. Yapılan incelemede yaşlı adamın 4 gün önce hayatını kaybettiğini belirlendi.
KomŞulara emanet
Yerinden kımıldayamayan Hatice Arabacı’nın da hiç birşey yiyip içmeden eşinin cesedinin yanında yattığı ortaya çıktı. Savcı inceleme yaparken, Hatice Arabacı komşularının getirdiği yemeği tüm ısrarlara rağmen yemedi. Eşinin cesedi evden çıkarılırken dua eden Hatice Arabacı komşularına emanet edildi. Komşuları 4 gündür haber alamayınca şüphelendiklerini belirterek, "Pek gelen gidenleri olmazdı. Emekli subay olan bir oğulları vardı. Ancak o da 3 yıldır hiç uğramıyordu. Bakacak kimseleri yok. Bu kadına birilerin sahip çıkması gerek" dediler.
Allah herkese hayırlı evlatlar olmayı ve hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin.Amin.
Ekleme Tarihi: 24.12.2007 - 17:46
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
birbenim su an offline birbenim  

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.11.2007
En Son On: 01.02.2008 - 12:03
Cinsiyeti: ----- 
Allah herkese hayırlı evlatlar olmayı ve hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin.Amin.

amin...... amin........amin.




Bu mesaj 1 kez ve en son birbenim tarafından 24.12.2007 - 21:28 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 24.12.2007 - 21:28
Bu mesajı bildir   birbenim üyenin diğer mesajları birbenim`in Profili zum Anfang der Seite
!MesuD! su an offline !MesuD!  
RE:

228 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.09.2005
En Son On: 07.01.2010 - 21:23
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı birbenim

Allah herkese hayırlı evlatlar olmayı ve hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin.Amin.

amin...... amin........amin.



Ekleme Tarihi: 24.12.2007 - 23:04
Bu mesajı bildir   !MesuD! üyenin diğer mesajları !MesuD!`in Profili !MesuD! Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1539 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sema35 (54), ylmz74 (50), nurum94 (85), fatihg (30), hudaperest (35), mesut63 (61), bounburak (40), kördüðüm02.. (40), rifat erdem (56), s.uguz (22), berkecan (47), akatis (44), YKAKBABA (47), AnaChry (39), Zuehtue (), katremelek (46), BasriXX (44), xxLeylaxx (37), Ihlas84 (40), Abdurrahman H. (45), ensar1 (59), Kari al abdussa.. (36), Karer_M (38), faruk134 (59), m.metin (54), ybayar99 (57), KubraNur (44)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.10326 saniyede açıldı