0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » KADIN & AiLE » Makyaj yapmadan önce bir kez daha düşünün!!!!!!!!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 11 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
yanlýz su an offline yanlýz  
Makyaj yapmadan önce bir kez daha düşünün!!!!!!!!

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
http://video.azbuz.com/videoParts/view.jsp?videoId=41000000000357039#set:0

Bayan kardeşler...
önce izleyin, sonra düşünün
sonra isteyen kaldığı yerden devam etsin makyaj yapmaya

olmaz olası makyaj malzemeleri henüz icat olmamıştı, bunlar yokken insanlar güzel değilmiydi?
güzellik doğallık değilmidir?
öyleyse bu boya niye...?


AMA NAFİLE GÜNÜMÜZ TÜRK KADINI MODERN VE ÇEKİCİ OLMALI DİMI DERLERYA HANİ.

ALIN BAKALIM ÇEKİCİLİĞİ YÜZÜNÜZÜ MAKYAJLA GÜZELLEŞTİRİYORSUNUZ

OYSA MÜSLÜMAN KADIN ALLAHA İMANIYLA VE İBADETİYLE YÜZÜ NURLU TEMİZDİR.ONUN GÜZELLİĞİNİ TESETTÜR SAYESİNDE İFŞA EDEN ALLAHTIR
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:43
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
Rujunuz dudak kenarlarınıza mı taştı?
Önce çubukla taşan kısımları temizleyin; sonra pamuklu çubuğun ucuna bir parça fondötene batırıp lekeleri kapatın, pudralayın, rujunuzu yenileyin.
Rujunuza kalıcılık
Rujunuzu sürmeden önce dudaklarınıza biraz fondöten sürüp pudralayın. Bir kat ruj sürün, fazlasını almak için iki dudağınızın arasına bir kağıt mendil koyup dudaklarınızı bastırarak kapatın, 2.katı uygulayın.

Rujunuz dişlerinizi mi boyuyor?
Kötü bir görüntü ama önlemi çok kolay: rujunuzu sürdükten sonra baş parmağınızı ağzınıza koyun (çocukların parmak emdiği gibi) ve dudaklarınızı sıkıca kapatın. Rujunuzun fazlası parmaklarınıza çıkacaktır.
Rujunuzu belirginleştirmek için
Ruj renginize uyumlu bir dudak kalemiyle tüm dudağınızı boyadıktan sonra rujunuzu uygulayın. Daha belirgin ve çarpıcı bir renk elde edeceksiniz.

Parlak dudaklar
Pek kalıcı olmayan dudak parlatıcılarının yerine, dudaklarınıza vazelin sürün. Hem parlaklık daha kalıcı olacak, hem de dudaklarınız yazın güneşinden, kışın da soğuğundan korunmuş olacak.

Çok doğal bir görünüm için
Dudağınızın doğal kırmızısına çok yakın bir ruj rengi seçin. Ruju sadece alt dudağınıza sürüp dudaklarınızı birbiri üstene kapatıp sıkın. Üst dudağınıza geçen ruju parmağınızın ucuyla hafifçe yayın
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:43
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
Saçlarınızı düzenleyin
Eliniz için kullandığınız, nemlendiricilerden biraz saçınıza sürerseniz uçuşan ve elektiriklenen saçlarınızı yatıştırmış olursunuz. Nemlendiriciyi banyo sırasında sürerseniz saçlarınızı kuruladıktan sonra daha parlak ve canlı olduğunu görürsünüz.

Güne zinde başlamak
Sabahları yorgun kalıyorsanız vücudunuzu toksinlerden arındırmak için bir bardak limonlu ılık su içebilir, cildinize de maden suyu ile masaj yaparsanız canlandırmış olursunuz.
Diş sağlığı
Diş etlerinizi kuvvetlendirmeniz için küçük taneli tuzları diş fırçanızın üzerine koyun. Daha sonra da diş etlerinize kadar dişlerinizi fırçalayın.
Susuz ciltler için
Vücudunuzda su eksikliği varsa badem özlü bakım kremleri kullanmalı ve yeşil çay içmelisiniz.
Buzlu dudak kremi
Eğer dudak kalemi kullanıyorsanız size önemli bir tavsiye. Kalemi kullanmadan önce buzlu bir kabın içinde bekletirseniz daha iyi sonuç alırsınız.
Ellere süt banyosu
Manikür yapılırken su yerine artık süt kullanılıyor. Ellerinizi en az beş dakika ılık sütün içinde dinlendiriseniz elleriniz ve özellikle tırnaklarınızın güçleneceklerini göreceksiniz.
Farların kullanımı
Eğer farlarınız göz kapaklarınızın üzerinde birikiyorsa kesinlikle yağ bazlı farlar kullanmayın. Yoğun renk pigmentleri içeren pudra farlardan kullanmalısınız. Hafif sedefli farlarda bu konuda çok kullanışlı. Çünkü içeriğindeki sedefli maddeler göz kapağının üzerine yapıştığı için birikme yapmaz.
Mat dudaklar için
Mat rujları seviyorsanız dudak kalemi kullanmalısınız. Böylece dudaklarınız parlamayacak ve çerçeveyi çok fazla taşırmadığınız sürece dudaklarınıza ayrı bir dolgunluk kazandıracaktır. Sadece dudak kalemi ile de dudaklarınıza renk verebilirsiniz. Ama burada dikkat etmeniz gereken bir nokta var; kalemi dudağınıza dik hareketlerle sürdükten sonra parmağınızla iyice dağıtmalısınız.
Göz makyajı temizliği
Göz makyajınızı temizlerken göz kapağı ve çeversini ovuşturmamalısınız. Bunun için kullandığınız ürünü göz kapağınıza sürdükten sonra bir parça pamukla göz pınarından dışarıya doğru hafif dairesel hareketlerle silin.
Cildiniz parlıyorsa
Cildinizi kurutmadan matlaştırmanız gerekir. Fondöteninizi sürmeden önce matlaştırıcı kremler kullanmalısınız. Ve günlük kremler kullanırken bunların jel olmalarına özen gösterin.
Rejim yaparken göğüsleriniz sarkarsa
Kadınların sıkı bir rejime girdiklerinde kilo vermekten göğüslerinin sarktığı görülür. Bu durumda proteini zengin rejimler yapmalısınız. Böylece elastin ve kolajen lifleri esnekliğini kaybetmemiş olur.
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:44
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
Doğum günü ve evlilik yıldönümü başta olmak üzere özel günlerde hatırlanmanın, kadınların en önemli duygusal beklentisi olduğu belirtildi.


Gaziantep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Murat, “Kadınlar, 18 yaşında iken hangi heyecan ve tutkuyla sevilmişse 50 yaşına geldiğinde dahi hep aynı heyecan ve tutkuyla sevilmeye bekler” dedi.

GAZİ Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Murat, kadınların özel günlerde eşlerinden beklentisini hediyeyle sınırlamanın yanlışlığına dikkati çekti. “Kadınlar, doğum günü ve evlilik yıldönümü başta olmak üzere özel günlerde hatırlanmayı çok isterler” diyen Murat, kadınların bu istemini bir hediye ile olduğu gibi bir çift güzel söz ya da bir anıyla karşılamanın da olanaklı olduğunu ifade etti.

Murat, erkeğin bu konuda eşine yapabileceği en büyük yanlışın özel günü hatırlamamak olduğunu ifade ederek, şu önerilerde bulundu: “Özel günler erkeğin eşine onu çok sevdiğini, onun kendisi için çok önemli biri olduğunu belirtmesi için belki de en önemli fırsattır. Yalnızca doğum günü ya da evlilik yıldönümü değil kadını ilgilendiren kadınlar günü, öğretmenler günü gibi diğer özel günler de erkeğe eşinin kalbini kazanma fırsatı veren günlerdir. Erkekler doğum günlerinde ya da diğer özel günlerinde hatırlanmadıklarında genelde üzülmezler. Ama kadınlar kesinlikle böyle değildir. Erkekler kadınların bu duyusal özelliğini dikkate almayı ihmal etmemeliler. Örneğin, uzun süredir arzu ettiği, ancak alamadığı bir hediyenin sunulması kadının çok hoşuna gider.”

Murat, bu günlerde hemen her kadının hediyenin ucuz ya da pahalı olmasının kendisi için önemli olmadığını ifade ettiğine dikkati çekerek, bu ifade bir yana hediye paketinden bir pırlanta yüzük çıkmasının her kadının beklentisi olduğunu kaydetti.

BOL BOL İLTİFAT EDİN

Kadınların özel günlerinde mümkün olduğunca çok iltifat işitmek istediklerini kaydeden Murat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eşinize bol bol iltifat edin. Mümkünse günler öncesinden kendinizi bu güne hazırlayın. Kadınlar duygusal ilişkide hep aynı heyecanı yaşamak ister. 18 yaşında iken hangi heyecan ve tutkuyla sevilmişse 50 yaşına geldiğinde dahi hep aynı heyecan ve tutkuyla sevilmeye bekler. Sakın eşinizin bu istemini görmemezlikten gelmeyin.”
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:44
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
--------------------------------------------------------------------------------



Yaşlanmanın etkilerini geciktirmek mi istiyorsunuz? O zaman bu haberi kaçırmayın



C vitamini deposu ve antioksidan özelliğinden dolayı hücre yaşlanmasını durduran böğürtlen kanı temizliyor, tok tutuyor, hafızayı tazeliyor...

YAPRAĞINI KAYNATIN

Sadece meyvesi değil yaprağı da yararlı uzmana göre. Böğürtlen yaprağından yapılan çay ağız yaraları için birebir... Kurutulmuş yapraklarından yapılan şurubun ise kanı temizleyici etkisi var. Öksürüğü olanların da içmesinde fayda olan bir şurup bu.

TOK TUTUYOR

Özsuyundaki asitler, mineraller ve vitaminler birçok işleve sahip. Aynı zamanda meyve olarak da etkili. Zindelik kazandıracak yegane meyvelerden biri. Diğer yandan damar sağlığına da olumlu etkisi saptanmış. Böğütlen zayıflamak isteyenler için de derman... Tok tutucu özelliği sayesinde yemek ihtiyacını azaltıyor. Kan şekerini de etkilemediği için en iyi zayıflama ilacı.

CİLDİ GENÇLEŞTİRİYOR

Tabii antioksidan zengini bir meyve olan böğürtlen genç kalmak için de birebir.... Ağustos ayı boyunca meyvenin yabanisi kırlarda, ormanlık yerlerde bulunabiliyor. Böğürtlenin en önemli ve kadınları ilgilendiren özelliklerinin başında cildi gençleştirmesi geliyor.

İçinde çok fazla miktarda C vitamini bulunuyor. Böğütlenin bu mevsimde henüz çiçekleri var. Bu çiçekleri toplarsanız bir güzellik hammaddesi elde etmiş olursunuz. Bunları kaynatırsanız güzel bir vücut ve el losyonu elde edersiniz...
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:44
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
DİYARBAKIR Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Aytekin Sır’ın yaptığı araştırmada Güneydoğu’da yaşayanların yüzde 37.4’ünün töre cinayetlerini onayladığını ortaya koydu.

Prof.Dr. Sır, eğitimli ya da eğitimsiz olmalarının fark etmediğini, Güneydoğulu'ların töre cinayetini onayladığını söyledi.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Aytekin Sır, 10 kişilik ekiple Güneydoğu’nun çeşitli bölgelerinde ‘töre cinayetleri’ni içeren gerçekleştirdiği ankette, bölgenin gerçekleriyle ilgili ilginç sonuçlar çıktı. Yüzde 78’i erkek toplam 430 kişiyle gerçekleştirilen ankette katılanlara, ‘Başkasıyla evlilik dışı ilişkiye giren kadın cezalandırılmılı mı? Cezalandırılması gerekirse ne ceza verilmeli?’ sorusu yöneltildi.

Ankete katılanların yüzde 37.4’ü kadının öldürülmesi gerektiğini savundu, yüzde 16’sı töre cinayetini onaylamadı. Yüzde 21.6’lık kesim, ‘burnu kesilmeli’, ‘kulağı kesilmeli’, ‘saçı kazınmalı’ şeklinde cezalandırılmasını isterken; yüzde 25’i medeni bir şekilde boşanmayı tercih etti. ‘Kadın nasıl öldürülmeli’ sorusuna ise ‘zehirlenmeli’, ‘intihar ettirilmeli’ yanıtları verildi. ‘Kadına cezayı kim vermeli?’ sorusuna yüzde 64’lük bölüm ‘kocası’ cevabını verirken, ‘bu sorunu kime danışırsınız?’ sorusuna ise yüzde 41.6 oranında ‘aile büyüğüne’ yanıtı geldi.

ENSEST İLİŞKİLER ACI ÖRNEK

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Aytekin Sır, bölgede kadının herhangi bir saldırıya uğramasından sonra, ‘namusumuzu kirletti’ düşüncesiyle öldürülmesinin söz konusu olduğunu söyledi. Prof.Dr. Sır, şunları söyledi:

“Bunun acı örneklerini son bir kaç aydır daha yoğun bir biçimde yaşıyoruz. Çok küçük yaşta gebelikler gelmeye başladı. Yaklaşık 12-14 yaşları arası bir kaç ay içerisinde 3-4 tane hamile vakamız oldu. Bununun nedeni de ensest ilişki. Bunların daha çok ensest olduğu gibi baba, ağabey veya akrabalardan birisinin tecavüz sonucu olduğunu biliyoruz. Bunlar daha sonra namuslarını temizlemek için veya bu olayın ortaya çıkmasını engellemek için kimi zaman öldürmeyi, kimi zamanda bu kişileri intihara yönlendirilmesini sağlıyor. Ne yazık ki okumuş insanlar da buna dahil. Bizim yaptığımız çalışmalarda eğitim seviyesi yüksek olanların da bunu onayladığını ne yazık ki görüyoruz. Eğitimli veya eğitimsiz fark etmiyor Güneydoğulu töre cinayetini onaylıyor.”
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:45
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
Hepiniz uzun ve sağlıklı bir saça sahip olmak için onu sürekli kestirmeniz gerektiğini duyarsınız. Aslında sürekli saçınızı kestirmek sadece onun daha kısa olmasını sağlar. Sağlıklı olması ile hiçbir ilgisi yoktur.

Saç uzunluğu kafanızın şekli ve genişliği ile orantılıdır ve yeni teknolojilerle bile bunu değiştirmenize olanak yoktur. Sağlıklı ya da sağlıksız saç yoktur. Saçımız aslında ölüdür. Ölü olmasaydı kesildiğinde canımız yanmazmıydı? Eğer saçlarınızın ucu kırılmamışsa ya da boyama yüzünden hasar görmemişse onu sürekli kestirip sağlıklı ve uzun yapmaya çalışmak yanlış bir şey. Sadece stil değişikliği düşünenler için sık saç kestirilmesi önerilebilir. Saçınızın sağlıklı olması için yapabilecekleriniz: - Günlük olarak pahalı olmayan bir Vitamin (One-A-Day) alın. - Saçınızı fazla taramayın. Sadece gerektiğinde şekil vermek için tarayın. - Kaliteli bir tarak ya da fırça kullanın. Keskin metal ya da plastik uçlar saçlarınızın uçlarının kırılmasına neden olur.



- Kaliteli saç ürünleri kullanın. Çoğu alışveriş merkezlerinde satılan şampuan ve saç ürünleri aslında birçok kötü kimyasal maddeyi içlerinde bulunduruyor. Mesela 'ammonium laurel sulfate' , ya da silikon içeren ürünler saçınızı kurutarak daha kolay kırılmasına neden olabiliyor. İçlerinde birçok koruyucu madde bulunduğunu iddia eden bu ürünler saçınız için aslında en büyük tehlikeyi oluşturuyor. - Saçınızı sıkı bantlarla toplamayın. Bırakın rahat kalsın. Bu tür toplama şekilleri de kırılmalara neden oluyor.

Sıcak yağ tedavisi

Kurumuş ve yıpranmış saçları en iyi canlandırma yöntemi zeytinyağı tedavisidir. Saçlarınıza parlaklık vermek ve beslemek için 2 çorba kaşığı zeytinyağını ısıtın. Bunu yavaş yavaş tüm saç derinize yedirin. Sıcak suda ıslattığınız bir havluyu sıktıktan sonra bir türban gibi başınıza sarın. Havlu soğurken bu işlemi iki veya üç defa tekrarlayarak, başın yağı iyice emmesini sağlayın. Sonra saçlarınızı yıkayarak, iyice durulayın. Bu bakım türü, özellikle çabuk kırılan saçlar için çok yararlıdır.

Hintyağı tedavisi

Yarım çay fincanı hintyağını ısıttıktan sonra baş derinizi ovarak saçınızın yağı emmesini sağlayın. Yavaş yavaş tarayacağınız saçlarınızı kaynar suya batırırıp sıktığınız havluyla sarın. Bu işlemi yaptıktan sonra yarım saat kadar bekleyip şampuanla yıkayın. Bu tedavi, fazla ince, çabuk kırılan, kuru saçlara iyi gelir.

Zeytinyağı ve bal tedavisi

Yarım çay fincanı yeşil zeytinyağıyla bir çay fincanı süzme balı karıştırın. Bu sıvıyı iyice sallayıp çalkalayın ve bir kaç gün dinlenmeye bırakın. Daha sonra bu karışımı baş derisinize ovarak ve tarayarak yedirin. Ancak bu işlemi yaparken tarağın dişlerinin baş derinize batmamasına özen gösterin. Başınıza bir naylon torba geçirerek, başın sıcaklığını muhafaza etmeyi sağlayın. Karışımı başınızda yarım saat beklettikten sonra, saçlarınızı bol suyla durulayın. Bu işlem, koyu renk saçların ışıltılı bir hal alıp parlamasını sağlar.

Protein tedavisi

Yumurta ile yapılacak protein tedavisi hemen hemen her tür saç için uygundur. İki yumurtayı çırpın ve içine yavaş yavaş bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir çorba kaşığı gliserin, bir çorba kaşığı sirke (mümkünse elma sirkesi) ilave edin. Saçınızı bir kez şampuanladıktan sonra saçlarınıza bu karışımı sürüp 15-20 dakika bekleyin. Saçlarınızı iyice duruladıktan sonra saçlarınızın çok kısa sürede canlandığını fark edeceksiniz.

Kakao yağı tedavisi

Koyu renk saçlı kişilerin uygulayabileceği bir başka bakım yöntemi ise aşağıda anlatılan bu karışımdır. İçinde su kaynayan genişçe bir tencerenin içine daha küçük bir kabı oturtun. Yarım çay fincanı ayçiçeği yağını, 1 çorba kaşığı kakao yağını, 1 çorba kaşığı susuz lanolini bu ikinci kabın içinde eritin. Bütün bu yağlar eriyince, kabı kaynar suyun içinden alın ve karışımı iyice çırpın. Bu karışımdan 1 çorba kaşığı kadarını alarak buna 1 çorba kaşığı su katın, iyice karıştırın. Bu sıvıyı ovarak başınıza sürün ve bu durumda 15 dakika ile yarım saat arasında bekleyin. Ardından saçınızı yıkayıp durulayın. Bu tedavi koyu renk saçlara yeni bir canlılık ve parlaklık verir.
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:45
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
Kadınların erkeklerdeki hangi özelliklerden nefret ettiğini merak mı ediyorsunuz?
Kirli tırnaklar: Kadınların erkeklerde ilk baktıkları yerlerden biri ellerdir. Bir erkeğin temiz elleri, diğer yerlerinin de temiz olduğu havası yaratarak kadının gözünde artı bir değere dönüşür. Eğri büğrü ve içinde siyah şeritler halinde kirler barındıran tırnaklarla bezenmiş bir eli hiçbir kadın tutmak istemez.

Burun kılı: Nefes alırken tozun kaçmasını engelleyen bu faydalı kıllar, maalesef burundan fışkırma noktasına vardıklarında kadınları tiksindirmeye başlıyorlar. Çünkü nefes alıp verirken bile o kıllar hareket ediyor emin olun. Ama çaresi yok değil. Teknoloji gelişti, sırf bu iş için tasarlanmış makineler çıktı.

Uzun bıyık: Yüzün şekline göre kesilmiş bıyıklar ya da sakallar elbette havanızı değiştirecektir, ama bunların uzunluğuna dikkat etmelisiniz. Bir kadının karşısında pala bıyıklarınızla çorba ya da ayran içiyorsanız haliniz harap! O kadın ne yapar? Kalkmaz mı sofradan?

Kulak kılı: Tartışmaya bile gerek yok. Kulak kılları bir canavar gibi çıkıyorsa hemen kesmelisiniz. Yapamıyorsanız, burun kılı cihazlarının aynı zamanda kulak kılı kesmek için de kullanıldığını hatırlatırız.

Sırt kılları: Apolet gibi uzamış omuz kıllarını ve sırttaki kürk mantoyu atmak zorundasınız. Çünkü istisnasız bütün kadınlar bunlardan nefret ediyor. Kadınlar bir tüy yumağına sarılmak istedikleri zaman yatak odalarında başköşeye koydukları peluş ayıya sarılabilirler.

Slip mayo: Amerika sahillerinde slip giyen bir erkek görüldüğünde şöyle derler: "Ya Alman ya da gay..." Alman değilseniz ve kadınlara ilgi duyuyorsanız, slip mayoları yok etmelisiniz. Yüzücüler haricinde kimse giymiyor.

Sarı dişler: Piyasada envai çeşit diş macunu varken hala sarı dişlerle gülmeniz abes. Unutmayın ki siz nasıl kadının gülüşüne dikkat ediyorsanız, o da sizin gülüşünüze dikkat ediyor. Öncelikle sigara içiyorsanız derhal bırakın. Dişlerinizi düzenli bir şekilde beyazlatıcı diş macunlarıyla fırçalayın.

Ağız kokusu: Bunu gidermek için bir sürü yöntem var ama ağız kokusu sizin farkında olmadığınız bir mide rahatsızlığından ya da kanal tedavisi isteyen çürük bir dişten ileri geliyor olabilir. Öncelikle bitmek bilmeyen bir ağız kokusu probleminiz varsa doktora görünün. Yediklerinize dikkat edin, sevgilinizle buluşmaya gitmeden önce soğan, sarımsak gibi bilumum koku yayıcı yiyeceklerden uzak durun. Ağız spreyi ya da naneli sakız da iş görür.

Pantolondan görünen çamaşır: Evet, düşük belli pantolonlar moda ama bunların içine giydiğiniz çamaşırlar da önemli. Hiçbir kadın pantolonun içinden gözüken beyaz slip donu görmek istemez. Düşük belli pantolonda ister istemez iç çamaşırı görünecek.

Altın takı: Çok zengin olabilirsiniz, altının rengini de seviyor olabilirsiniz, ama kadınların ortak görüşü söyle: "Erkeklere takı, özellikle altın takı yakışmıyor." Parmak kalınlığında altın bir kolye veya yüzük parmağını kaplayan altın yüzüklerden, özellikle de üzeri taşlı, şövalye yüzüğü gibi olanlardan takan erkekler, kadınlar tarafından hiç hoş karşılanmıyor.

Televizyon kumandası: Televizyonu kumanda eden alet erkeğin eline yapıştığı an, kadın için erkek gözden düşer. Bir kadının belki de erkekte en tahammül edemediği şey, hangi kanalda spor müsabakası varsa kanalı o yönde çeviren bir erkek arkadaştır. Diğer 19 maddeye tahammül edebilseler de, ilişkiyi içten içe bitiren en önemli kural ihlali budur.

Tespih: Hala tespih çekiyorsanız hemen bırakın onu elinizden. Çok lazımsa acilen elinizi oyalayacak başka bir şey bulun. Çünkü kadınlar tespih çeken erkeklere pek de iyi gözle bakmıyor. Hatta hiç bakmıyor.

Ucuz koku: Umarız hálá tütün kolonyasını parfüm niyetine kullanmıyorsunuzdur. Eğer parfümünüz yoksa kolonya da kullanmayın, daha iyi... Erkeklerde kolonya konusu kadınları resmen aynı kutuplu mıknatıslar gibi itiyor.

Aşırı kaslı vücut: Aşırı kaslı vücutlu erkeklere sakın özenmeyin! Çünkü kadınlar bu tip vücutlu erkeklerden hiç hoşlanmazlar. Tamam, fit bir vücudunuz olsun, salmayın göbeği... Ama spor salonunda 500 kilo ağırlıkla bench press yapan erkekler asla seksi değildir.

Lömbür göbek: Aşırı kaslı vücutlu erkekler beğenilmediği gibi takdir edersiniz ki aşırı göbekli erkekler de beğenilmiyor. Önünüzde balkon gibi duran bir göbekle dolaşmayı istemezsiniz herhalde. Eğer bu ara biraz kaçırmışsanız ve göbeğiniz sizden önde gitmeye başlamışsa hemen kontrolü ele alın ve beslenmenize özen gösterin.

Ter kokusu: Kadınlar temiz erkekleri sever. Parfüm olmasa da teni temiz kokan bir erkeği çekici bulurlar. Ter kokusu ise büyük bir tehlike. Öncelikle aşırı terlemekten şikayetçiyseniz hormonlarınızla ilgili bir sorun olabilir. Önce bir doktora gidin. Eğer bir rahatsızlığınız yoksa ilk koşul her gün duş almanız ve deodorant kullanmanız. Ter kokusundan bu şekilde kurtulabilirsiniz ama görüntü ile de boğuşmalısınız. Islanınca rengi değişmeyen, yani terlediğinizde sizi ele vermeyecek giyecekler tercih edin.
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:45
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
Ev işi, gezme, hatta uykularını TV programı saatlerine uyduran kadınlar, sahip olamadıkları statü ve zenginliği diziler üzerinden yaşayarak avunuyor; oyuncularla ‘duygusal’ ilişki kuruyor.

Yapılan araştırmaya göre kadınlar; “ahlakı bozduğunu düşünüyor, müstehcenlikten rahatsız oluyor” ama yine de günde ortalama 4 saat 42 dakikasını TV karşısında geçiriyor.

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Ana Bilim Dalı’nda doktora öğrenci Esra Gülmez, Elazığ’da 15 yaş üstü evli kadınlar arasında bir araştırma yaptı.

36 mahallede, 383 kadınla konuşan Ersa Gülmez’in araştırmasının sonuçları şöyle:

Kadınlar günde ortalama 4 saat 42 dakika televizyon izliyor.

Kadınların yarısından fazlası, izleyeceği programlar için ev işlerinden, gezme, alışveriş ve uyku saatlerine kadar çeşitli düzenlemeler yapıyor.

YOKSUN KADIN, DİZİLERLE AVUNUYOR

Televizyon izleme nedenleri arasında vakit geçirmek ve eğlenme ilk sırada yer alıyor; bunu “her konuda bilgi edinmek” izliyor.

En çok izlenen program yerli diziler. Dizi izleme nedenleri arasında, içinde bulundukları çeşitli yoksunlukların önemli rolü olduğu olduğu görülüyor.

Kadınların sahip olamadıkları ev, araba, giysi, statü, zenginlik gibi unsurlara duydukları ilgiyi, dizilerdeki oyuncular üzerinden yaşayarak avunuyor, gerçek olmadığını bildikleri halde dizi oyuncuları ile duygusal ilişkiye giriyorlar.

Dizilerden sonra en çok kadın programları izleniyor.

Özellikle ailevi sorunları olan, gelir ve öğrenim seviyesi düşük kadınlar, bağımlılık ölçüsünde TV izliyor; hatta bazıları gündüz izledikleri programları, gece ‘tekrar’ yayında bir kez daha izliyor.

KIZIYOR AMA YİNE DE İZLİYORLAR
Kadınların 132’si, bu programların toplum açısından kötü örnek oluşturduğu ve aykırı davranışların yayılmasına neden olduğunu, 109’u bu programların kendilerini üzüp sinirlendirdiğini belirtirken, 91’i ise bu programlar sayesinde kadın haklarını öğrendiklerini ifade ediyor.

Araştırma sonuçları, kadın programlarının genel olarak kadınların ruh sağlığı üzerinde oldukça olumsuz etkide bulunduğunu ve önceden var olan psikolojik sorunların bu tür programların izlenmesi neticesinde tetiklendiğini ortaya koyuyor.

Kadın programını yoğun olarak izledikleri halde, yüzde 78’i bu programlara katılmayacağını, yüzde 16’sı katılabileceğini, yüzde 4,5’i ise “çevreden çekindiğini” söylüyor.

Müstehcen sahnelere tepki gösteren ve kanal değiştirdiklerini söyleyen kadınlardan 6’sı RTÜK’ü arayıp tepkisini ilettiğini belirtiyor.

Çoğunluğu televizyonun toplumun ahlakını ve kültürünü bozduğunu, müstehcen görüntülerden, açık kıyafetlerden rahatsız olduklarını belirtiyor.
Evde olmaları halinde aile reisi baba veya en büyük yetişkin erkek çocuk, izlenecek programı seçmeye yetkili.
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:46
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
Son yıllarda hayatın hızlanması, beslenmemizi de hızlandırdı. Beslenirken yaptığımız yanlışlar ve günlük gıda tüketimimizdeki karmaşa da şişmanlığı, buna bağlı hastalıkları gündeme getirdi. Su içme alışkanlığımız bile değişti. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak, eskiden sadece hafta sonu tüketilen kolalı içecekler ve meyve suyunun aşırı tüketilmesinin vücutta aşırı miktarda boş enerji alımına ve böylece yağlanmaya yol açtığını söyledi. Talak, "Günde 1,5-2 litre su içilmesini sağlık açısından öneriyoruz. Ancak zayıflamak için bize gelenlerin çoğu su yerine günde 1,5 litre kolalı içecek veya meyve suyu içtiklerini, bir bölümü neredeyse hiç su içmediklerini söylüyor" dedi.
Oysa sağlığın korunmasında ve sağlıklı beslenme programı uygulanmasında suyun vazgeçilmez bir yeri olduğunu anlatan Dyt. Şengül Sangu Talak, "Beslenmedeki hatalarımızla ve su içmeyerek metobolizma dengemizi bozup sadece daha fazla yağlanıyoruz. Günde 3 ana, 3 ara düzenli öğün tüketmek, 1,5-2 litre su içmek ve gün içinde bulduğumuz her fırsatta hareket edip düzenli egzersiz yapmak sağlıklı bir kiloda kalmanın altın formülü" diye konuştu.

Hamileler Yüksek Kalori Alıyor

Beslenme anne karnında, beslenme hataları da hamilelikte başlıyor. Kadınlar yıllar boyu gıda tüketimi konusunda kendilerine aşırı yasaklar koyarak yaşıyor. Hamilelikte de yiyemedikleri ne varsa tüketiyorlar. Hem aşırı kilo alıyorlar, hem de bebeklerinin de şişmanlığa elverişli bir vücut yapısıyla doğmasına yol açıyorlar. Şişman çocukların ilerde diyabet ve kalp, damar hastalıkları riski de artıyor. Bu nedenle kadınların uzun vadeli yatırımcı gibi hareket etmelerini öneren Acıbadem Kadıköy Hastanesi Dyt. Şengül Sangu Talak, "Kötü beslenme ve kısa sürede çok yüksek kaloriler alma ya da tam tersi düşük kalorili diyet yapıp kısa zamanda çok kilo vermek zararlı bir yatırım türü. Uzun vadede istikrarlı bir şekilde beslenmelerine yatırım yapmalılar" dedi. Hızlı kilo kaybetmek metabolizma hızını düşürüyor. Egzersiz yapılmaması da kas kaybına yol açıyor. Yağın artmasında en büyük etken, suyun yerine boş enerji aldıran şekerli içeceklerin konulması, sabah kahvaltısına yağlı poaçalarla başlanması veya kahvaltının hiç yapılmaması, hazır döner, köftelerin çok tüketilmesi, yağ içeriği çok yüksek besinlerin alınması...


400 Gramlık Elma Yemeyin

Beslenme programlarında önerilen meyve tüketiminde de hatalar var. Diyet yapıyorum diye gün boyunca bir tanesi 400 gram gelen elmaların tüketilmesinin vücuda sadece yağ kazandıracağına dikkati çeken Talak şunları söyledi: "Bu büyük elmalardan oturup bir sepet yemek zayıflamaya yardımcı olmaz. Aksine öğünleri bölerek ve küçük meyveler tüketerek yemek metabolizmayı hızlandırır. Bir porsiyon meyve tüketin derken biz 400 gramlık dev elmaları değil, 100 gramlık küçük elmaları kastediyoruz. " Aynı şekilde taze sıkılmış meyve suları da kilo aldırıyor. Çünkü bir bardak meyve suyu, 4-5 portakalın sıkılmasıyla elde ediliyor. Onun yerine bir orta boy portakalı yemek, posa alınacağı için sindirime de yardımcı oluyor.
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:46
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
yanlýz su an offline yanlýz  

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.10.2007
En Son On: 13.06.2008 - 15:14
Cinsiyeti: ----- 
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bayram, terlik seçiminin ayak sağlığı için çok önemli olduğunu söyledi.

Terlik seçerken en önemli unsurun taban olduğuna ve terletmeyen terliklerin seçimine özen gösterilmesi gerektiğine temas eden Bayram, "Kadınların sıkça tercih ettiği yüksek topuklu terlikler, ağırlığı tamamen ön kısma verdiği için belde ve bacaklarda ağrılara sebep olur. Bu tür terliklerde denge unsuru fazla olmadığı için yürümede zorluk çekilir, kişi gerektiğinden daha çabuk yorulur.'' diye konuştu.

Ayakta ter oluşturacak plastik tabanlı terliklerden uzak durulması gerektiğini belirten Bayram, yüksek topuklu terliklerin ise özellikle çocuklarda ayak kemik gelişimini önleyebileceğini kaydetti. Terlik seçerken en önemli unsurun taban olduğuna dikkati çeken Bayram, "Ayağın altındaki yapı kolay bozulmayacak şekilde olmalı. Ayaktan kolay çıkacak tipteki terlikler ister düz, isterse engebeli arazide olsun yürümeyi bozar.'' dedi.

Bu yılın modası olan ve kullanımı her geçen gün artan parmak arasına giren terliklerin de sağlıklı olmadığını belirten Bayram, bu tür terliklerin özellikle diyabet rahatsızlıkları olanlar için büyük risk taşıdığını söyledi. Diyabet hastalarının hissetme duyusunun zayıf olduğunu ifade eden Bayram, şöyle konuştu:

"Özellikle şeker hastalarının, bu yılın modası parmak arası terlikten uzak durması gerekir. Bu hastalar hissetme yönünden sıkıntılıdır. Genellikle plastikten yapılan ve parmak arasına oturan parça yara yapar, ancak hasta farkına varmaz. Ayakta iltihaplanmalar oluşur, bu durum ayakta cerrahi müdahaleler gerektirecek durumlara kadar gidebilir.''
Ekleme Tarihi: 10.11.2007 - 08:46
Bu mesajı bildir   yanlýz üyenin diğer mesajları yanlýz`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1376 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.25944 saniyede açıldı